şansını mı denemek istiyorsun? öyleyse, rastgele bir yazıyı okumaya ne dersin?

AYDIN

TARİHİ YERLERİ VE TARİHÇESİ:
ALABANDA
Aydın İli'nin Çine İlçesi'ne 7 km. uzaklıktaki Araphisar Köyü üzerinde kurulu olup, İsmi Karia dilinde at ve zafer anlamına gelen ALA ve BANDA sözcüklerinden oluşmuş bir Karia kentidir.
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/Alabanda_Tiyatro.jpg Karialilar tarihten önceki dönemlerde Ön Asya'ya gelip yerlesmislerdir. I.Ö. 4000 yillarinda Ege Denizi adalarina geçerek Mynos Uygarligi'nin öncüsü olmuslardir. I.Ö.3000 yillarinda yeni bir göç dalgasiyla Aydin-Mugla bölgesine yerlestiler. Bölgeye yerlesen ve Mylasa kentini merkez yapan Karialilar, Çine'nin Araphisar Köyü'ndeki ALABANDA Kentini yenilediler.
Alabandalıların büyük bir zenginliğe sahip olduğunu, lüks içinde yaşadıklarını ve şehirdeki bütün kızların harp çaldıklarını Strabon'dan öğreniyoruz. Yapılan kazılarda iki tapınağın temelleri ortaya çıkarılmıştır. Kentteki önemli yapılardan biri bouleuteriondur. Bunun dışında doğuda yoğun şekilde görülen lahitler nekropolün burada yer aldığını göstermektedir. Bunun dışında su kemeri ve tiyatro görülebilen yapılardandır.

APHRODİSİAS
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/afrodisias%20tapinagi.jpg
Adını aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite’den alan Aphrodisias özellikle Roma çağında Aphrodithe tapınımı ile ünlenmiş antik bir kent olup, günümüzde de çok iyi korunmuş anıt yapıları ile Türkiye’nin en önemli Arkeolojik yerlerinden biridir.
Sonraki devirlerde üzerine tiyatro yapılan höyük, M.Ö. 5000’lere kadar giden Prehistorik bir yerleşmedir. M.Ö. 6. yüzyılda Aphrodisias küçük bir köydür. İlk Aphrodithe tapınağı da bu devirde yapılmıştır. Bu görünüm M.Ö. 2. yüzyılda ızgara planlı kentin kuruluşu ile değişmiştir. Bu devirde kentte, yaklaşık bir kilometrelik bir alana yayılmış 15000 civarında insan yaşıyordu.
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/aphrodisias2.jpg
M.Ö.1. yüzyılda Roma İmparatoru Augustus Aphrodisiası kişisel koruması altına aldı. Bugün ayakta kalan anıtlar ondan sonraki iki yüzyıl içinde yapıldı. Tiyatro ve Tapınak arasında etrafı sütunlarla çevrili iki meydan planlandı (Tiberius Portikosu ve Agora). Antik dünyanın en iyi korunmuş Stadyumu ise kentin kuzey ucunda yer alıyordu. M.S. 3. yüzyılın sonlarında Aphrodisias Roma İmparatorluğunun Karia Eyaletinin başkenti oldu. M.S. 4 yüzyılın ortalarında da kentin etrafı surla çevrildi. M.S. 6. yüzyıldan itibaren bayındır halini ve önemini kaybetmeye başladı. Aphrodithe Tapınağı kiliseye dönüştürüldü. Küçük bir kasabaya dönen kent 12. yüzyılda tamamen terkedildi.

ALİNDA
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/Alinda1.jpg Aydın İli'ne bağlı Karpuzlu İlçesi üzerinde yer alan Alinda, önemli Karia kentlerinden biridir. Hekatomnos'un kızı olan Ada, kardeşi Pixodaros tarafından Halikarnassos'tan kovulunca İ.Ö. 340'ta Alinda'ya çekilmiş ve bu şehri kendisine başkent yapmıştır. Alinda'da bugün de ayakta kalan en önemli yapı agoradır. Akropolün güney-batı eteğinde tiyatro yer alır. Akropol'de yalnız planı belli olacak durumda iki adet tapınak temeli yer almaktadır. Karpuzlu'nun evleri arasında Karia tipi lahitler, Alinda nekropolünün şehrin güney eteğinde yoğunlaştığının belgesidir.
AMYZONAydın İli'ne bağlı Koçarlı İlçesi, Gaffarlar Köyü sınırları içindeki Amyzon, Karia kentlerindendir. Kent tarihi konusunda yalnızca yazıtlardan yararlanıyoruz. III. yüzyılda önce Ptolemaios, sonra Seleukos yandaşlığına geçen Amyzon, İ.Ö. II. yüzyılın sonlarına doğru, Latmos aşağısındaki Herakleia kenti ile bir ikili anlaşma gerçekleştirdi. III. Antiokhos, İ.Ö. 203'te Amyzon'a gönderdiği mesajda, kent ayrıcalıklarını onayladığını belirtmişti; Apollon ve Artemis tapınağına sığınanları koruma altına alma yetkisi de ayrıcalıklar arasındaydı. Kent surları bugün de ayaktadır ve İ.Ö. 300'lerde uygulanan izodomik yöntemle örülmüştür. Apollon ve Artemis tapınağı, surlar, tonozlu yer altı odaları ve Bizans yapısı, bugün ayakta olan yapılardandır.

GERGA
Aydın İli'ne bağlı, Çine İlçesi Deliktaş mevkiinde yer alan kent, Alabanda antik kentinin 13 km. kuzeybatısında bulunmaktadır. Kentin tarihinin Arkaik Döneme kadar gittiğini gösteren izler vardır. Halen kent içinde görülen kalıntılar Arkaik Dönem ve Roma Dönemine aittir. Gerga, Karia kültürünü yansıtan önemli bir merkezdir. Dağlar arasında kurulmuş bir kent olması nedeniyle Karia karakterini korumuş olan kentlerden biri olarak nitelendirilmektedir. Sur duvarları tipik Karia stilindedir.
Gerga adı kaynaklarda bir kent olarak belirtildiği gibi yerel bir tanrıya ait olabileceği de belirtilmektedir. En önemli yapı, halen ayakta olan ve tapınak olarak adlandırılabilecek özelliklere sahip yapıdır. Büyük kesme taşlardan yapılmış, yapının üçgen alınlığında yazı vardır. Yapının hemen altında yere düşmüş dev heykelin Kybele'ye ait olabileceği düşünülmektedir.

HARPASA
Nazilli İlçesi'nin, Esenköy Köyü sınırları içindedir. Köyün sırtını dayadığı Asar tepenin üzerinde yer alır. Arkaik Devirden kalma surlarının kuzey yönündekiler hemen hemen büyük ölçüde ayakta kalmışlardır. Şehirde kesintisiz olarak oturulmuştur. Tiyatro, Helenistik Dönem özellikleri gösterir. Kent teraslar üzerine kurulmuştur. Roma, Bizans, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinde iskân gördüğü buluntulardan anlaşılmaktadır. Bizans Döneminde küçülüp surlarını tepeye çeken kentte; daha sonra da oturulmuş, Osmanlı Döneminde Arpas Beyliği olarak mülkî ve askerî yönetim merkezi olmuştur. Harpasa'da kuzeye doğru uzanan tepelerin üzerindeki tümülüsler Lidya etkisiyle yapılmıştır.

MİLET
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/Milet1.jpg M.Ö. 2000'in ortalarında önemli bir Miken kolonisi olan kent, oldukça gelişmiş bir kültür ve ticaret merkeziydi. Bu özelliği ile Roma Çağı'nda da önemini sürdüren Milet, Bizanslılar zamanında, Latmos körfezinin dolması ile ticari önemini yitirmiştir. XIII. yüzyılda Menteşe Beyliği tarafından Türk Balat'ı haline getirilen Milet, Menteşeoğulları'nın başkenti olarak parlak bir dönem yaşamıştır.
Söke-Milet yolunda ilerlerken göze ilk çarpan yerler tiyatroyla Bizans kalesidir. Tiyatro gezildikten sonra önündeki Kervansaray, Faustina Hamamı, İlyas Bey Camii, Serapis Tapınağı, Bouleuterion, Kutsal Yol, İonik Stoa, Kuzey Agora, Delphinion, Liman Anıtı, St. Michael Kilisesi, Heroon gibi başlıca yapıtlar görülmeye değerdir.
M.Ö. 2000'in ortalarında önemli bir Miken kolonisi olan kent, oldukça gelişmiş bir kültür ve ticaret merkeziydi. Bu özelliği ile Roma Çağı'nda da önemini sürdüren Milet, Bizanslılar zamanında, Latmos körfezinin dolması ile ticari önemini yitirmiştir. XIII. yüzyılda Menteşe Beyliği tarafından Türk Balat'ı haline getirilen Milet, Menteşeoğulları'nın başkenti olarak parlak bir dönem yaşamıştır. Söke-Milet yolunda ilerlerken göze ilk çarpan yerler tiyatroyla Bizans kalesidir. Tiyatro gezildikten sonra önündeki Kervansaray, Faustina Hamamı, İlyas Bey Camii, Serapis Tapınağı, Bouleuterion, Kutsal Yol, İonik Stoa, Kuzey Agora, Delphinion, Liman Anıtı, St. Michael Kilisesi, Heroon gibi başlıca yapıtlar görülmeye değerdir.
M.Ö. 2000'in ortalarında önemli bir Miken kolonisi olan kent, oldukça gelişmiş bir kültür ve ticaret merkeziydi. Bu özelliği ile Roma Çağı'nda da önemini sürdüren Milet, Bizanslılar zamanında, Latmos körfezinin dolması ile ticari önemini yitirmiştir. XIII. yüzyılda Menteşe Beyliği tarafından Türk Balat'ı haline getirilen Milet, Menteşeoğulları'nın başkenti olarak parlak bir dönem yaşamıştır. Söke-Milet yolunda ilerlerken göze ilk çarpan yerler tiyatroyla Bizans kalesidir. Tiyatro gezildikten sonra önündeki Kervansaray, Faustina Hamamı, İlyas Bey Camii, Serapis Tapınağı, Bouleuterion, Kutsal Yol, İonik Stoa, Kuzey Agora, Delphinion, Liman Anıtı, St. Michael Kilisesi, Heroon gibi başlıca yapıtlar görülmeye değerdir.
M.Ö. 2000'in ortalarında önemli bir Miken kolonisi olan kent, oldukça gelişmiş bir kültür ve ticaret merkeziydi. Bu özelliği ile Roma Çağı'nda da önemini sürdüren Milet, Bizanslılar zamanında, Latmos körfezinin dolması ile ticari önemini yitirmiştir. XIII. yüzyılda Menteşe Beyliği tarafından Türk Balat'ı haline getirilen Milet, Menteşeoğulları'nın başkenti olarak parlak bir dönem yaşamıştır. Söke-Milet yolunda ilerlerken göze ilk çarpan yerler tiyatroyla Bizans kalesidir. Tiyatro gezildikten sonra önündeki Kervansaray, Faustina Hamamı, İlyas Bey Camii, Serapis Tapınağı, Bouleuterion, Kutsal Yol, İonik Stoa, Kuzey Agora, Delphinion, Liman Anıtı, St. Michael Kilisesi, Heroon gibi başlıca yapıtlar görülmeye değerdir. M.Ö. 2000'in ortalarında önemli bir Miken kolonisi olan kent, oldukça gelişmiş bir kültür ve ticaret merkeziydi. Bu özelliği ile Roma Çağı'nda da önemini sürdüren Milet, Bizanslılar zamanında, Latmos körfezinin dolması ile ticari önemini yitirmiştir. XIII. yüzyılda Menteşe Beyliği tarafından Türk Balat'ı haline getirilen Milet, Menteşeoğulları'nın başkenti olarak parlak bir dönem yaşamıştır. Söke-Milet yolunda ilerlerken göze ilk çarpan yerler tiyatroyla Bizans kalesidir. Tiyatro gezildikten sonra önündeki Kervansaray, Faustina Hamamı, İlyas Bey Camii, Serapis Tapınağı, Bouleuterion, Kutsal Yol, İonik Stoa, Kuzey Agora, Delphinion, Liman Anıtı, St. Michael Kilisesi, Heroon gibi başlıca yapıtlar görülmeye değerdir.
M.Ö. 2000'in ortalarında önemli bir Miken kolonisi olan kent, oldukça gelişmiş bir kültür ve ticaret merkeziydi. Bu özelliği ile Roma Çağı'nda da önemini sürdüren Milet, Bizanslılar zamanında, Latmos körfezinin dolması ile ticari önemini yitirmiştir. XIII. yüzyılda Menteşe Beyliği tarafından Türk Balat'ı haline getirilen Milet, Menteşeoğulları'nın başkenti olarak parlak bir dönem yaşamıştır. Söke-Milet yolunda ilerlerken göze ilk çarpan yerler tiyatroyla Bizans kalesidir. Tiyatro gezildikten sonra önündeki Kervansaray, Faustina Hamamı, İlyas Bey Camii, Serapis Tapınağı, Bouleuterion, Kutsal Yol, İonik Stoa, Kuzey Agora, Delphinion, Liman Anıtı, St. Michael Kilisesi, Heroon gibi başlıca yapıtlar görülmeye değerdir.
M.Ö. 2000'in ortalarında önemli bir Miken kolonisi olan kent, oldukça gelişmiş bir kültür ve ticaret merkeziydi. Bu özelliği ile Roma Çağı'nda da önemini sürdüren Milet, Bizanslılar zamanında, Latmos körfezinin dolması ile ticari önemini yitirmiştir. XIII. yüzyılda Menteşe Beyliği tarafından Türk Balat'ı haline getirilen Milet, Menteşeoğulları'nın başkenti olarak parlak bir dönem yaşamıştır. Söke-Milet yolunda ilerlerken göze ilk çarpan yerler tiyatroyla Bizans kalesidir. Tiyatro gezildikten sonra önündeki Kervansaray, Faustina Hamamı, İlyas Bey Camii, Serapis Tapınağı, Bouleuterion, Kutsal Yol, İonik Stoa, Kuzey Agora, Delphinion, Liman Anıtı, St. Michael Kilisesi, Heroon gibi başlıca yapıtlar görülmeye değerdir.
M.Ö. 2000'in ortalarında önemli bir Miken kolonisi olan kent, oldukça gelişmiş bir kültür ve ticaret merkeziydi. Bu özelliği ile Roma Çağı'nda da önemini sürdüren Milet, Bizanslılar zamanında, Latmos körfezinin dolması ile ticari önemini yitirmiştir. XIII. yüzyılda Menteşe Beyliği tarafından Türk Balat'ı haline getirilen Milet, Menteşeoğulları'nın başkenti olarak parlak bir dönem yaşamıştır. Söke-Milet yolunda ilerlerken göze ilk çarpan yerler tiyatroyla Bizans kalesidir. Tiyatro gezildikten sonra önündeki Kervansaray, Faustina Hamamı, İlyas Bey Camii, Serapis Tapınağı, Bouleuterion, Kutsal Yol, İonik Stoa, Kuzey Agora, Delphinion, Liman Anıtı, St. Michael Kilisesi, Heroon gibi başlıca yapıtlar görülmeye değerdir. PRİENE
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/priene%20aydin2.jpg
Söke İlçe merkezine 15 km. uzaklıktaki Güllübahçe Kasabası yakınındadır. Varlığı M.Ö. 2. bin yılına kadar uzanan şehrin ilk kuruluşu hakkındaki bilgilerimiz hâlen varsayımlara dayanmaktadır. Priene, İon Konfederasyonunu teşkil eden 12 kentin en küçüğüdür. Kent; İon, Lydya, Pers ve Roma çağlarını yaşamıştır. M.Ö. 499 - 96 yıllarında Pers baskınına karşı İonların isyan etmesiyle kent büyük hasarlara uğrar. Kentin limanı, Menderes'in taşıdığı birikintilerle, 4. yüzyılda tamamen dolar. Bu yüzden Priene'liler burayı bırakıp kenti Mykale Dağı eteğine ikinci kez kurarlar. Miletos’lu ünlü mimar Hippodamos'un planına göre kurulmuş olan şehir Helenistik karakterdedir. Günümüze öteki kentlerden daha sağlam olarak ulaşmış olan Priene önce Pergamon Krallığı'nın, daha sonra ise Roma ve Bizans'ın egemenliğine geçmiştir. Bizans devrinde piskoposluk merkezi olan şehir gittikçe önemi kaybederek 13.yüzyılda tamamen terkedilmiştir.
Prytaneum, Bouleuterion, Evler, Athena Tapınağı, Büyük Kilise, Tiyatro, Yukarı Gymnasion, Mısır Tapınağı, Kutsal Stoa, Agora, Büyük İskender Tapınağı veya Kutsal Evi görülmeye değerdir.

DİDİM
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/apollon%20tapinagi%20didim3.jpg
Didim Söke ilçe merkezine 55 km. uzaklıkta önemli bir kutsal alan ve Apollon kehanet merkezlerinden biridir. Didymaion'un yapımı çok eskilere uzanır. Tapınak M.Ö. 494'te Miletos'a saldıran Persler tarafından yıkılmıştır. tapınağın yeniden yapımı ise Büyük İskender'in Pers zaferinden sonra gerçekleştirilmiştir. M.Ö. 300'de yapımına başlanan tapınakta çalışmalar uzun yıllar boyunca sürmüştür. Ölçüleri çok büyük tutulduğu için yapımı İ.S. 2. yüzyılın ortalarına dek süren yine de tam olarak bitirilemeyen tapınak, önceki tapınaklardan çok daha büyüktü. Efes’teki Artemision ile Samos’taki Heraion’dan sonra dünyanın en büyük üçüncü tapınağıydı. 60X118m. Ölçülerinde olan tapınak dört tarafı yedi basamaklı merdivenle çevrili bir platform üzerine yapılmıştır.Doğu girişinde ise 13 basamak bulunmaktadır. Binayı iki sıra halinde saran sütunların sayısı 124 olup,sütun yüksekliği 19.70 m.dir.

MAGNESİA
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/Magnesia.jpg Magnesia ad Meandrum, Aydın İli, Germencik İlçesi Ortaklar Bucağına bağlı Tekin Köy sınırları içinde Ortaklar-Söke karayolu üzerinde yer almaktadır. Kent, kuruluşunun anlatıldığı efsaneye ve antik kaynaklara göre Thessalia'dan gelen ve Magnetler olarak isimlendirilen bir kavim tarafından kurulmuştur. Perslerin ve Hellenistik Dönemde önce Seleukos, ardından Bergama Krallığı'nın hakimiyetine giren Magnesia, Roma Döneminde önemini korumuş, Bizans Döneminde piskoposluk merkezi olmuştur. Magnesia, bir kent suru ile çevrili, yaklaşık 1.5 km. çapında bir alanı kapsayan, ızgara planlı cadde ve sokak sistemine sahip bir kentti. İ.Ö. 133 yılında Bergama krallığının vesayet yoluyla Roma imparatorluğuna bağlanmasıyla Magnesia da Asia eyaleti olarak adlandırılan Anadolu’daki Roma kentlerinden biri haline geldi.

MASTAURA
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/Mastaura.jpg Menderes Nehri kıyısında Nysa antik kenti yakınlarında yer alan Mastaura hakkında çok fazla bilgiye sahip değiliz. Kent ticaret güzergâhında olup, para basma ayrıcalığına sahipti. Strabon Orthosia ile birlikte Mastaura'dan da söz etmiştir. Hıristiyanlık Döneminde Piskoposluk merkezi olup Aphesos ve Khalkedon konsillerine katılmıştır. Bugün halk arasında "Mastavra Kale" denilen mevkide bu kente ait yazıt ve sikkeler bulunmuştur.
MYUSBafa Gölü kıyısında, Miletos'un 15 km. doğusunda, Avşar Köyü yakınlarında bulunmaktadır. Strabon Myus'un Atina kralı Kodros'un oğlu Kydrelos tarafından kurulduğunu bildirilmektedir. Yine Strabon'un anlattığına göre Panionion birliğine dahil kentlerden birisidir. Herodotos, İ.Ö. 499'da Pers donanmasının Myus kenti açıklarına demirlediğini bildirmektedir. Ancak Herodotos Myus'un İ.Ö. 494'teki Lade Deniz Savaşına sadece üç gemi ile katıldığını bildirmektedir. Yapılan kazılarda antik kaynaklarda adı geçen ve beyaz mermerden yapıldığı bilinen Dionysos tapınağı ortaya çıkarılmıştır. Kent üzerinde bugün Dionysos tapınağına ait parçalar, Arkaik Döneme ait sur duvarları ve Bizans kalesi kalıntıları görülmektedir.
NYSSA
Nysa'nın kuruluşu hakkındaki bilgileri Augustus devrinin ünlü gezgin ve coğrafyacısı Amasya'lı http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/Nyssa3.jpg Strabon (M.Ö. 64-M.S. 21) ile tarihçi Byzantion'lu (İstanbul) Stephanus'un (M.S. 6. yüzyıl) anlattıklarından öğreniyoruz. Nysa, daha önce de değindiğimiz gibi Eskiçağ'da özellikle eğitim alanında ünlü olan bir kentti ve Strabon da bu kentte eğitim görmüştü. Antik kentteki Gymnasion ile Kütüphane kalıntısı Nysa'daki bu eğitim yapılarını oluşturmaktaydı. Nysa adı özellikle Hellenistik devir krallık ailesi kadınları arasında oldukça sık rastlanan bir addır. Byzantion'lu Stephanus, Ethnica adlı eserinde Eskiçağ'da Nysa adını taşıyan on kentten Karia bölgesindekinin Suriye Kralı Seleukos'un oğlu I. Antiochos Soter (M.Ö. 281-261) tarafından eşi adına kurulduğunu belirtir. Strabon'a göre ise Nysa, Peloponnes'deki (Yunanistan'ın güneyinde yarımada= Mora yarımadası) Sparta'dan gelen Athymbros, Athymbrados ve Hydrelos adlı üç kardeş tarafından kurulan üç ayrı küçük yerleşmenin sonradan büyük bir kent halinde birleşmesi ile oluşmuştur ve Athymbros da bu yeni kentin kurucusu olarak anılmıştır. Bu nedenle antik kent başlangıçta Athymbra olarak adlandırılmış ve zaman zaman da Antiocheia olarak tanınmıştır. Kentin adının M.Ö. 2. yüzyılın başlarında Nysa olduğu bilinmektedir.
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/Nyssa4.jpg Aydın İli'ne bağlı Sultanhisar İlçesi sınırları içindeki Karia kentlerindendir. Kent ile ilgili en önemli bilgileri yaşamının büyük bölümünü Nysa'da geçiren Strabon'dan almaktayız. Strabon kentin iki bölümden oluştuğunu anlatmaktadır. Şehri ikiye bölen sel yatağının batısında gymnasion yer almaktadır. Kuzeyde Bizans yapı kalıntısı ve kütüphane yer almaktadır.Roma Dönemi Kütüphanesi iki katlı olup, Efes’teki Celsus Kütüphanesinden sonra Türkiye’nin en iyi korunmuş antik çağ kütüphanesidir. Kütüphanenin kuzeyinde ise sahne binasında görülen kabartmalarıyla ayrı bir öneme sahip olan tiyatro bulunmaktadır. Sel yatağının doğusunda ise odeon ve bouleuterion yer alır. Şehrin nekropolü batıda ufak bir yerleşme yeri olan Akharaka yolu üzerinde bulunmaktadır.
ORTHOSİAAydın İli'ne bağlı Yenipazar İlçesi, Donduran Köyü sınırları içinde yer almaktadır. Antik Çağ yazarlarından Strabon Orthosia'dan Karia yerleşmesi olarak söz etmektedir. İ.Ö. 7. yüzyılda Kimmerlerin saldırısına uğrayan kent, Lydia Kralı Alyattes'in Kimmerleri yenmesi sonucu bu egemenlikten kurtulup Lydialıların eline geçen İ.Ö. 6. yüzyılda ise İonia birliğine katılır ve birçok Anadolu kenti gibi Perslerin egemenliğine girer. Kentteki önemli yapılar arasında yer alan tiyatro ve Bizans yapısı bugün de ayaktadır. Nekropol üzerinde ise iyi korunmuş durumda lahitler ve oda mezarlar kaliteli işçilik göstermektedir.
PİGİNDA
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/Piginda.jpg Aydın İli'ne bağlı Bozdoğan İlçesi, Çamlıdere Köyü'nün yaklaşık 7 km. kuzeyinde yer alan kent Byzantion'lu Stephanos'un bildirdiğine göre, Karia'da yer alan küçük bir yerleşmedir. Kentle ilgili bilgilerimiz hiç araştırma yapılmamış bir yerleşim olması nedeniyle sınırlıdır. Üç akropolden oluşan kent üzerinde Helenistik Döneme ait surlar bugün rahatlıkla görülebilmektedir. Tiyatro ve olasılıkla Heraion olarak adlandırabileceğimiz kutsal yapı önemlidir. Kare planlı yapıda ele geçen yazıttan öğrendiğimize göre kent üzerinde Zeus Pigindenos (Pigindalı Zeus) kültü ve bu külte bağlı Zeus Tapınağı yer almaktadır. Bu tapınağın yeri henüz saptanmış değildir. Ancak bunun Piginda’ da olduğu sanılmaktadır.
PYGELAAydın İli'ne bağlı Kuşadası İlçesi'nin kuzeyinde yer alan Pygela efsaneye göre Agamemnon'un askerleri tarafından kurulmuştur. Agamemnon'un askerlerinin bir kısmı bir çeşit hastalıktan dolayı burada bırakılmışlar ve bunlar kentin ilk halkını meydana getirmişlerdir. Strabon'un bildirdiğine göre Pygela'da Artemis Munykhia tapınağı bulunmaktadır. Yapılan kazılarda ortaya çıkarılan Hellenistik Döneme ait surların dışında kente gelen ziyaretçilerin göreceği fazla yapı bulunmamaktadır.
TRALLES
Bugünkü Aydın İli sınırları içindedir. Efsaneye göre Argoslular ve barbar Trakyalı Tralleislilerce http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/Tralles.jpgkurulmuştur. Ancak daha önceleri Karialılarca kullanılmış bir kent olmalıdır. İ.Ö. 334'te İskender tarafından alınmasından sonra, Helenistik krallıklar arasında sık sık el değiştirmiştir. Bergama krallık çağında ise yontuculukta zirveye ulaşmış, Bergama Zeus sunağında çalıştıkları bilinen Apollonios ve Tauriskos isimli iki büyük yontu ustasını yetiştirmiştir. Strabon tarafından halkının zenginliği anlatılan kent üzerinde bugün ayakta kalan tek yapı, Aydınlılarca Üçgözler olarak adlandırılan İ.S. II. yüzyılda yapılmış gymnasiona ait kalıntıdır. Nekropol kentin güneyinde modern Aydın'ın üzerinde yer alıyor. Yapılan kazılarda ele geçen yazıtlardan ve antik çağ yazarlarının anlattıklarından, Hellenistik Dönemde Zeus Larasios tapınağı ve buna bağlı Zeus Larasios kültünün varlığı anlaşılmaktadır. Ancak yeri bugün kesin olarak belli değildir. Bunun dışında agora, tiyatro, stadion kentin diğer yapılarındandır.
PANİONİONAydın İli'ne bağlı, Kuşadası İlçesi, Güzelçamlı beldesi yakınlarında yer almaktadır. Oniki İon kenti birliğinin toplanma yeri bilinmektedir. Bugün sur duvarları ve meclis binasının kalıntıları görülebilmektedir.
Içlerinde Eski Izmir kentinin de bulundugu 12 Ion kenti Panionion olarak adlandirilaran politik amaçli bir birlik olusturmuslardir. Izmir, M.Ö. 7 - 6 nci yy.da bu birlige katildigindan dolayi, Panionion'un 9 uncu yy.'dan daha sonra kurulmus oldugu düsünülemez.
NEAPOLİSAydın İli'ne bağlı, Kuşadası İlçesi, Yılancıburnu mevkiinde yer alan kent Strabon'un anlattığına göre, Samos'lular Marathesion kentine karşılık, kendilerine coğrafi olarak daha yakın bulunan Neapolis'i Ephesoslulardan almışlardır. Antik çağda bu adla anılan birçok kent vardır. Herodotos Mısır'da ve Kuzey Yunanistan'da bu adı taşıyan iki kentten bahsetmektedir. Bugün kentte ayakta kalan hiçbir yapı görülmemektedir.
EUHİPPEAydın'ın merkezinde, Dalama bucağında yer alan antik yerleşimdir. Büyük Menderes'in güney kıyısındadır. Burada bir adet yazıt bulunmuştur ve bu yazıtta kentin adı geçer. Euhippe'de Hellenistik ve Roma Dönemlerinde para basılmıştır.
ANTİOKHEİAAydın İli'ne bağlı, Kuyucak İlçesi, Çiftlik Köyü'nün 500 m. doğusundadır. Çul Dağının eteklerinde ve Dandalos Çayı'nın kıyısında Asartepe'de kurulmuş bir antik kenttir. Symmaitos ve Kranos adlı iki sitenin Seleukid Kralı Antiokhos Soter'in (İ.Ö. 281-261) zamanında birleştirilmesiyle kurulduğundan dolayı kent onun adını taşır. Kent hakkında Strabon'dan bilgi almaktayız. Strabon Antiokheialıların ülkesindeki Men tapınağından bahseder. Strabon Antik Çağda bu kentte çok kaliteli incir üretildiğinden, Diotrephes isimli ünlü filozofun yine burada yetiştiğini söyler.)
KERVAN SARAYLARI.)
Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı
Kuşadası iskelesi yakınındadır.1619 yılında Sadrazam Öküz Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Kervansaray yüksek duvarlarla çevrili olup, avlulu ve iki katlıdır. Günümüzde konaklama tesisi olarak kullanılmaktadır.
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/Kervansaray.jpg http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/Kervansaray1.jpg

AYDIN MÜZESİ
Aydın Müzesi 1959 yılında Zafer İlkokulu'nun bir odasında kurulmuş ve uzun süre müzecilik hizmetleri burada yürütülmüştür. 1973 yılından sonra ise bu hizmet yeni müze binasında verilmeye başlanmıştır.
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/aydin%20muzesi.jpg
Aydın arkeoloji ve etnografya müzesi zaman içerisinde Aydın merkez ve ilçelerinden gelen eserlerle zengin koleksiyonlara sahip olmuştur.
Müze binası geniş bir bahçe içerisinde yer almaktadır. Bahçede Aydın İl sınırları içerisinde yer alan Tralleis, Magnesia, Alinda, Alabanda, Nysa, Amyzon, Piginda, Harpasa, Myus, Pygela, Orthosia, Mastaura vb. antik kentlerden gelen çeşitli dönemlere ait taş eserler sergilenmektedir. Bu eserler, heykeller, lahitler, sütun ve sütun başlıkları, altarlar, mezar stelleri, İslâmi mezar taşları, mil taşları, yazıtlı ve kabartmalı stellerle çeşitli mimari parçalardan oluşmaktadır.
Müze salonlarında ise teşhir 3 kısımdan oluşmaktadır.
1-Arkeoloji Bölümü
2-Sikke Bölümü
3-Etnografik Eser Bölümü
Arkeoloji Bölümü
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/aydin%20muzesi2.jpg
Arkeoloji Bölümünde eserler kronolojik bir sıraya göre sergilenmektedir. Müzede prehistorik dönem eserlerinin yanı sıra, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı döneminin en güzel örneklerini görmek mümkündür. Bunlar, el baltaları, kesici ve delici aletler, idoller, ağırşaklar, pişmiş toprak seramik örnekleri, kandiller, mask ve heykelcikler, cam objeler, altın, gümüş ve bronzdan yapılmış takılar, tıp aletleri, makyaj malzemeleri ve silahlardır. Ayrıca Hellenistik Dönem Tralles heykeltıraşçılığının en güzel örneklerinden bazıları: Athena büstü, Nike heykeli, Satyr heykeli, çeşitli heykel ve kabartmalar arkeoloji salonlarını süslemektedir. Tralles nekropolünde yapılan kurtarma kazılarında elde edilen çok sayıda terrakota, kandil ve oyuncak figürinler özel bir koleksiyon oluşturmaktadır.
Sikke Salonu
Bu seksiyonda Grek, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı gibi çeşitli dönemlere ait altın, gümüş, bakır ve bronz sikkeler sergilenmektedir.
Etnografya Salonu
Etnografya Bölümü bölgenin zengin halk sanat ürünlerinin sergilendiği bölümdür. Halı, kilim, cicim, sumak gibi dokuma örnekleri, efe kıyafetleri, sırmalı simli kadın kıyafetleri, oyalı yazmalar, tepelik, kemer, kolye, bilezik, küpe ve yüzük gibi gümüş takılar, hamam takımları, el yazması Kuran ve kitaplar, sigara ağızlıkları, tas, lenger, sahan, ibrik, sefer tası, kazan ve sini gibi bakır mutfak kapları, dibek, kahve değirmeni, kahve soğutacağı, takunya gibi ahşap eserler, kılıç, kama, çakmaklı tüfek, tabanca gibi silahlar sergilenmektedir.

APHRODİSİAS MÜZESİ
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/Aphrodisias_Muzesi.jpg Karaca İlçesi, Aphrodisias Antik Kenti içinde bulunmaktadır. 1979 yılında ziyarete açılan Müzede, sadece Aphrodisias kazılarında elde edilen eserler sergilenmektedir. Eserlerin çoğunluğunu heykeller oluşturmaktadır. Aphrodisias’ta İ.Ö. I. Yüzyıl ile İ.S. 5. yüzyıllar arasında çok nitelikli eser veren bir heykeltıraşlık okulunun varlığı bilinmektedir. Müzede, İ.Ö. 5000’den beri Aphrodisias’ta iskan olduğunu belgeleyen Pekmez tepe ve Akropol tepe buluntuları olan Prehistorik eserler, sikkeler ve heykeller sergilenmektedir.
Ünlü filozof ve devlet adamlarına ait torso büstlerinin bulunduğu koridorda imparator heykelleri, portre heykeller, portre büstler ve dört mevsimi simgeleyen kendine özgü bir lahitin bulunduğu salona ulaşılır. Ara koridorda ise kentin kurucusu Zoilos’un ana mezarına ait Augustus dönemi kabartmalar görülür. Molpomene salonunda, devlet adamları ve Apollon heykelleri bulunmaktadır. Boksör heykelleri, oturur durumda betinlenmiş sanatçılara ait heykellerin bulunduğu salon ise Odeon salonudur. Köşede ise bitmemiş heykeller bulunmaktadır. Cam vitrinlerde çeşitli dönemlere ait küçük buluntuların sergilendiği koridorda Akhilleus ve Pentasilia heykellerinin ismini verdiği, Diskoforos Genç Herakles ve Çocuk Dionisos’u taşıyan Satir heykellerinin bulunduğu salona geçilir. Ortada kentin ana tanrıçası Aphrodithe’nin kült heykelinin bulunduğu salonda Aphrodithe salonudur. Bu salonda Aphrodithe baş rahibi Diogenes ve karısı Clodia Antonya Tatiana’nın heykelleri, Demos heykeli ve rahip heykelleri yer almaktadır.
Ayrıca, Müze çevresinde Tiberius Portikosundan getirilmiş kabartmalarla bezenmiş frizler ve lahitler sergilenmektedir.
MİLET MÜZESİ
Aydın İli'nin Söke İlçesi'ne 40 km. kadar uzaklıkta Miletos antik kenti içinde yer alan "Milet Müzesi" 1973 yılında açılmıştır.
Müzede Mavi Salon, Küçük Salon, ve Orta Salon olmak üzere üç sergi salonu bulunmaktadır.
Mavi salonda; kronolojik sırayla eserler teşhir edilmektedir. Bunlar fosiller, seramikler, arkaik dönem eserleri ve taban mozaikleri ile amphoralar’dır.
Küçük Salonda;tiyatro maskeleri, kandiller, madeni eserler, cam eserler, heykelcikler ile sikkeler bulunmaktadır.
Orta Salonda; heykeller ve mezar taşları yer alır. Müze binası çevresinde ve bahçesinde de bir çok eserler sergilenmektedir. YÖRÜK ALİ EFE MÜZESİ
Aydın İli Yenipazar ilçesindedir. Çine’de düşmana karşı Kuva-i Milliye cephesini kurar. Milli Mücadelede Milli Aydın Cephesi komutanı olarak gösterdiği sayısız başarıları olmuştur. 23/09/1951 yılında yaşamını yitirmiştir.
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/yoruk%20ali%20efe%20muzesi.jpg
Varisleri tarafından hibe edilen Yörük Ali Efe’nin şahsi eşyalarının yanı sıra, bir kısmı bağış, bir kısmı da satın alma yoluyla kazandırılan eşyalar bu müze evde sergilenmektedir. İki katlı olan evde üst katta yatak odaları ve kitaplık alt katta ise yaşam odaları yer almaktadır.
Bahçe girişinde Heykeltıraş Prof.Dr. Tankut Ekrem tarafından yapılan Yörük Ali Efe ve Kızanı heykeli bulunmaktadır. Bakanlar Kurulu Kararıyla mezarı da müzenin bahçesine nakledilmiştir.

http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/Guvercin_Ada3.jpg

Güvercinda Kalesi
Kuşadası ilçesi, Güvercin Adası’ndadır. 13.yüzyılda Cenevizliler tarafından yapılmış olup, Osmanlılar tarafından 19.yüzyılda onarılarak ve genişletilerek aynı yüzyılda meydana gelen Mora ayaklanması sırasında, adalardan gelen saldırılara karşı ileri karakol olarak kullanılmıştır.

http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/Arpaz_Kulesi.jpg
Arpaz Kalesi
Nazilli ilçesinde bulunan kale, 18. yüzyıl Osmanlı dönemi yapıtıdır.

http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/Korteke_Kalesi.jpg
Körteke Kalesi
Bozdoğan ilçesine bağlı Körteke köyü ile Örencik köyü arasında doğal tepenin üzerindedir.
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/Cincin_Kalesi.jpg
Cin Cin Kalesi
Koçarlı ilçesinin aynı adı taşıyan köyündedir. 18. yüzyılda Cin Bey tarafından yaptırılmıştır

http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/aydineski8.jpg
XIX.Yüzyılda Aydında Bir Kervansaray
Araştırmacıların Ege ve Orta Anadolu’da yaptıkları incelemelerde, Aydın’ın ilk tarihi bilgilerine Hitit kaynaklarında rastladığı açıklanmaktadır. Hitit kaynaklarına göre, batıda “Seha” adında bir ırmaktan ve onun suladığı bir vadiden söz edilmektedir. Bu, hiç kuşkusuz Büyük Menderes’tir. Seha’nın kuzeyindeki topraklara ise “Lukka” ülkesi diyordu. Hitit kaynaklarına dayanarak Apasa’nın Efes, Milavanda’nın Milet, Pariyana’nın Prien, İlyalanda’nın Alinda, ve Waliwanda’nın Alabanda olduğunu biliniyor. Daha sonraları Ege kıyalarına gerek deniz yoluyla, gerekse doğudan ve kuzeyden gelen kavimlerin bu yöreyi istila etmesi sonucu yörede değişik uygarlıklar gelişir.
İ.Ö. 8. ve 7.yüzyıllarda Batı Anadolu’ya Trakya’dan göç eden Kuzey kavimleri, iç Batı Anadolu ve Menderes Vadisine kadar yayılır. Nysa ve Magnesia gibi kentlerin bu kavimler tarafından kuruldukları ve daha önceki adı Atria olan Aydın’ı da onardıkları bilinmektedir. M.Ö. 400’de Spartalılar Aydın ve çevresini Perslerden almaya çalıştılar fakat başaramazlar. M.Ö.334’de ise Büyük İskender tarafından alınır ve üs olarak kullanılır. Roma İmparatoru Neron döneminin sonuna kadar “Ceasarec” adıyla anılan Aydın, M.S. 1.yüzyılda “Tralles” adıyla anılmaya başladı.11. yüzyılda Türklerin eline geçen bölge daha sonra Bizanslılar tarafından ele geçirildi. 1280 yılında Menteşe Beyliği tarafından zaptedilen kent daha sonra Aydınoğlu Beyliği tarafından ele geçirilir ve kentin adı “Aydın Güzelhisar” olur.Daha sonra bu ad “Aydın” şekline dönüşür.
1425 yılında II. Murat tarafından Osmanlı topraklarına katılan kent Anadolu eyaletine bağlı bir sancak olur. Batı Anadolu’nun önemli bir kültür merkezi olan Aydın 16.yüzyıl sonlarında bir çok ayaklanmalara sahne olur. II.Mahmut döneminde Müşirlik, Tanzimat’tan sonra eyalet, 1867’de ise vilayet olur. Anadolu’nun ilk demiryolu Aydın-İzmir arasında yapılıp işletmeye açılır. 27 Mayıs 1919’ta Yunanlılar tarafından işgal edilir, 30 Haziran 1919’da geriye alınan kent tekrar işgal edilir. Kent 7 Eylül 1922 yılında işgalcilerden kurtarılır.
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/aydineski9.jpg

SÖKE HAKKINDA
Ören Yerleri - Priene (Güllübahçe - Söke)
Priene: Sökenin Güllübahçe beldesi yakınındadır. Priene'de Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından kazı ve araştırma çalışmaları yürütülmektedir. Varlığı M.Ö. 2. bin yılına kadar uzanan şehrin ilk kuruluşu hakkındaki bilgilerimiz hâlen varsayımlara dayanmaktadır. Helenistik dönem boyunca şehir Ptolemaic ve Seleucid Krallıklarının ve Pergamum Krallığı'nın yönetimi altına girdi. M.Ö. 133'de Pergamum Kralı II. Attalus'un ölümünden sonra toprakları kendi isteğiyle Roma'ya eklendi ve böylelikle Priene Roma egemenliğine altına girdi. Bizans döneminde şehir piskoposluktu. Bulgular İmparatorluğun çöküşüne kadar yerleşimin devam ettiğini kanıtlamaktadır. Bu dönemin sonunda ise, Priene tamamen terk edilmiştir.
http://www.soke.bel.tr/Images/Menu1-Page/Oren_Priene_Foto_01_00000145.j pg
Priene eski şehir plânlamacılığının en güzel örneğidir. Şehir, Miletli mimar Hippodamus tarafından geliştirilen "grid sistemi" ile inşa edilmiştir. (Newyork şehrinin Belediye Binasının girişindeki heykellerden birisi Hippodamus'a aittir ve altında şu ibare yer almaktadır - NEWYORK SEHRİNİN PLANI HAZIRLANIRKEN HİPPODAMUS'UN PRIENE İÇİN YAPTIĞI ŞEHİR PLANI ÖRNEK ALINMIŞTIR- Genellikle 3,5 metre genişlikte olan şehrin yan sokakları arazinin eğimli olması sebebiyle merdivenlidir. Resmi ve halka açık diğer binalar çoğunlukla bir bloğun tamamını kapsamaktadır ve şehir merkezinde yer alır. Bunlar arasında oldukça korunmuş olarak günümüze kadar gelen Athena Tapınağı (M.Ö. 4. yüzyıl), Tiyatro, Agora, Zeus Olympos Tapınağı, Bouleuterion (M.Ö. 150), 2 Gymnasion ve Demeter kutsal alanı bulunmaktadır. Şehrin, biri batıda diğer ikisi doğuda olmak üzere üç kapısı vardır. Priene'nin ana giriş kapısı olan "Doğu Kapısı", taşlı kaldırımdan yapılmış uzun bir yokuş yoldan sonra ulaşılabilen Tiyatro sokağının kuzey doğusunda yer alır.

TURİZM VE PLAJLARI:
Tusan Plajı: Selçuk - Kuşadası yolu üzerindedir. Kuşadası’na 6km uzaklıktadır.
Halk Plajları: Kuşadası sahil yolu boyunca halka açık plajlardır.
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/kusadasi%20plaj.jpg

Yılancı Burnu Plajı: Yılancı Burnu Mevkiindedir.
Kadınlar Denizi Plajı: Kuşadası Kadınlar Denizi Mevkiindedir.
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/Kadinlar_Denizi.jpg
Güvercin Ada Plajı: Kuşadası Küçük Ada mevkiindedir.
Yavansu ve Aslanburnu Plajları: Söke istikametinde, Kuşadası’na 4 km. uzaklıktadır.
Karaova Plajı: Kuşadası’na 6 km mesafede başlayıp, Güzelçamlı Köyü’ne kadar uzanır.
Güzelçamlı Plajı: Kuşadasına 23 km. uzaklıkta ve Davutlar Milli Parkı içindedir.
Küçük ve Büyük Kalamaki Plajları: Kuşadası’na 30 km. uzaklıkta Davutlar Milli Parkının içindedir.
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/Milli_Park2.jpg
Odun İskelesi Plajı: Kalamaki plajının devamıdır.
İlyasağa Plajı: Odun İskelesi Plajı ile bitişiktir.
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/millipark.jpg
Dipburun ve Nero Plajları: Dipburun mevkiindedir.
Didim Altınkum Plajı: Didim ilçesindedir.
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/Altinkum_Plaji1.jpg

Tavşan Burnu Plajı: Didim ilçesindedir.
Gevret ve Akbük Plajları: Didim ve Akbük arasındaki sahil şeridindedir.
Bafa Gölü Plajı: Bafa Gölü kıyı şeridindedir.
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/Bafa_Golu2.jpg

Aydın ili hem konumu hem de sahip olduğu yerüstü ve yeraltı güzellikleriyle turizmin bir çok çeşidine ev sahipiliği yapmaktadır. Turizm yönünden sahip olduğu bu zengin ve çeşitli imkanlar sayesinde yerli ve yabancı turistlerin isteklerini cömertçe gerçekleştiren ender turizm merkezlerinden biridir.
Bu şehrin gelen misafirlerine sunduğu güzellikler.
Deniz Turizmi
Kültür Turizmi
Yat Turizmi
Termal Turizm
Kongre Turizmi
Yayla Turizmi
Dağ ve Doğa Yürüyüşü
Bisiklet Turizmi
Mağara Turizmi
Kamp ve Karavan Turizmi
Sportif Olta Balıkçılığı
Rüzgar Sörfü
Sualtı Dalış Turizmi
Kuş Gözlemciliği
Bitki İnceleme
Yaban Hayatı ve Av Turizmi

MİLLİ PARKLARI:
DİLEK YARIMADASI BÜYÜK MENDERES DELTASI MİLLİ PARKI
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/millipark.jpg Kuşadası ve Söke ilçeleri sınırları içerisinde yer alan Milli Parka, Kuşadası-Söke karayolu ile ulaşılır. Milli Park Kuşadası'na 28 km., Söke'ye 34 km. uzaklıktadır. Yarımada kumlu, killi, yatık ve yüksek kıyı şekillerini içeren plajlarıyla ilgi çekici kıyı özelliklerine sahiptir. 1966 yılında “Milli Park” olarak tahsis edilmiştir.
Milli Parkın özellikle kuzey kesimi Akdeniz Bölgesinde ender görülen potansiyelde bitki örtüsüne sahiptir. Özellikle defne ve kestane bitki kuşakları ile Akdeniz maki florasının hemen bütün bitki türleri yarımadada en canlı ve sağlıklı örnekleriyle yer almaktadır. Kuzey Anadolu ormanlık yörelerine has kestanenin, en güneye indiği, ülkemizde birkaç yerde bulunan kartopunun, Finike ardıcının küçük bir topluluk meydana getirdiği, pırnal meşesi, dallı selvilerin birlikte yetiştiği tek yerdir.
Milli Park nesli tükenmiş Anadolu Parsının batıda yaşadığı son noktadır. Ayrıca Akdeniz ülkelerinde korunan türler arasında da bulunan Akdeniz Foku ve deniz kaplumbağaları Milli Parkın kıyılarında yaşama ve üreme olanağı bulmuştur.
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/dilek%20yarimadasi%20milli%20p ark.jpg Yarımadanın hemen güneyinde bulunan Büyük Menderes Deltasında 209 kuş türü görülmekte, 70 kuş türü burada kuluçkaya yatmaktadır. Bölge aynı zamanda nesli tehlike altında olan ve bütün dünyada sadece 2000 tane kaldığı sanılan Tepeli Pelikan türünün en önemli kuluçka alanlarından biridir. Bölgede Tepeli Pelikan dışında nesli tehlike altında olan Cüce Karabatak ile flamingo ve beş tür ördek de gözlenebilmektedir.
Milli Parkın hemen kuzeydoğusu sınırında Dilek Tepesinin eteğinde Güzelçamlı Köyü yöresindeki kutsal olan M.Ö. 8-9. yüzyıllarda "İonia"nın siyasal ve bilimsel merkezi olan "Panionion Konfederasyonunun" toplantı yeri olarak kullanılmıştır. Bu yapı kayanın dış yüzüne oyulmuş on bir basamaklı bir tiyatro şeklinde inşa edilmiştir
Tabiat Parkları.)
BAFA GÖLÜ TABİAT PARKI
Söke ilçesine 25 km uzaklıkta olan ve ülkemizin bozulmamış göllerinden biri olan Bafa Gölü B.Menderes Deltasının jeomorfolojik gelişimi sonucunda Ege denizinin bir koyu iken göl halini almıştır. Bölge, arkeolojik değer açısından Türkiye’nin en zengin yerlerinden biridir. Gölün üzerinde üç küçük ada bulunur. Buralarda manastır ve kilise kalıntıları vardır. En eski manastır “Yediler Manastırı”dır.
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/bafa%20golu2.jpg
Gölde Tepeli pelikan( Pelecanus crispus), bataklık kırlangıcı, akça cılıbıt, Akdeniz martısı, Hazar sumrusu, Deniz Kartalı (Haliaeetus albicilla), Cüce Karabatak (Phalacrocarax pyggmeus) ve küçük sumru alanda üreyen önemli türlerdir. Kışın aralarında karabatak, küçük karabatak, tepeli pelikan,büyük ak balıkçıl, flamingo, fiyu, kılıç gaga, ve ince gagalı martının da bulunduğu önemli sayılarda su kuşu görülebilir.

http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/bafa%20golu.jpg

İLÇELERİ:
BOZDOĞAN
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/bozdogan.jpg Büyük Menderes havzasının güneyinde Akçay'ın suladığı ovanın yanında yükselen Madran dağı eteklerindeki iki tepe üzerine kurulmuştur. Aydın'a 76 km. uzaklıktadır. İlçedeki tarihsel yapı kalıntıları ve buluntuları çok eski çağlara aittir. Roma, Bizans ve Selçuklu kültürlerinin izlerini taşıyan eserler de vardır. Koyuncular köyü yakınında bulunan Neopolis Kavaklı köyü, Körteke kalesi, Örtülü ve Konaklı köylerindeki Sarnıçlar ve Kemer Köprüsü bunların başlıca örnekleridir.

BUHARKENT
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/buharkent2.jpg İl merkezine 86 km. mesafedeki İlçede Kızıldere kaplıcaları bulunmakta olup.ilçenin ekonomisi tamamen tarıma ve hayvancılığa dayanmaktadır. Sahip olduğu arazinin büyük bir kısmı sulanamayan kıraç, ormanlık alanlarla kaplıdır. İlçede tavuk çiftliklerinde yumurta tavukçuluğunun yanısıra et tavukçuluğu da gelişmeye başlamıştır.

ÇİNE
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/cine.jpg Aydın il merkezine 38 km. uzaklıktadır. Çine, Antik, Karya ve Onya bölgelerini birbirine bağlayan geçit üzerinde olması nedeniyle Aydın'ın eski ve önemli yerleşim yerlerinden biridir. Ekonomisi tarım, ormancılık ve hayvancılığa dayanmaktadır. Tütün, pamuk, zeytin ve yer fıstığı yetiştirilir.

DİDİM
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/didim2.jpg Aydın iline 108 km. mesafede olup, antik Milet ve Priene kentlerine komşudur. Bodrum hava alanına Akbük üzerinden ulaşılabilen ilçede, Ege'nin en güzel deniz, kum ve güneşi mevcuttur. Zengin tarihi, Didim ve Altınkum sahili ile turizm alanında önemli bir yeri olan Yarhisar, Ege sahilinde görülmesi gereken en güzel turizm beldelerindendir. Antik çağın kehanet merkezi olan Didim'de, güneş tanrısı Apollon adına kurulan büyük bir tapınak bulunmaktadır. Kadere çok inanan antik çağın insanları Apollon'u aynı zamanda bir kehanet tanrısı olarak tanımıştır.

GERMENCİK
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/germencik.jpg Osmanlı Devleti’nin kuruluşu sırasında Selçuklu Beyliklerinden Aydınoğulları varislerinden Hıdır Bey’in egemenliği altındaki topraklar üzerinde, bu günkü yerinin 2 km kuzeyinde küçük bir aşiret topluluğu iken, 07 Eylül 1922 yılında “DEĞİRMENCİK” adı altında kurulmuştur. 15. Yüzyılın başlarında; Bursa, Konya, Afyon dolaylarında göçebe olarak yaşayan Yörük aşiretlerinin yaz mevsimlerinde hayvanlarını barındırmak için rağbet bulan Değirmenin adını aldığı sanılmaktadır. Daha sonra dış kabileler tarafından “GERMENCİK” olarak adlandırılmıştır. Bucak iken 1948 yılında ilçe olmuştur.
2000 Yılı Nüfus Sayımı sonuçlarına göre 46 821 kişi yaşayan ilçede 4 bağlı belediye ve 27 köy bulunmaktadır. İlçede ekonomik hayat son derece canlı olup, özellikle incir işletmeciliği Türkiye ekonomisinde çok önemli bir yere sahiptir. Bunun yanında zeytincilik ve pamuk tarımı da oldukça yaygındır. Zeytin genellikle yağ olarak değerlendirilirken, salamura yapımı da mevcuttur.
İlçenin belli başlı önemli ürünleri pamuk, hububat, zeytin ve incirdir. Halen Alangüllü ve Gümüşköy’de toplam 100 dekar kapalı sera ve sebzecilik yapılmaktadır. Süt inekçiliği, besicilik, kültür ırkların ve melezlerin bölgeye girmesi ile gelişme göstermiştir.

İNCİRLİOVA
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/incirliova.jpg İncirliova çevresinin 1600’lü yıllardın beri yerleşim yeri olduğu bilinmektedir. Osmanlı İmparatorluğu zamanında 1867 yılında bucak olmuş, 1898 yılında Belediye teşkilatına kavuşmuş olup, o zamanki “Karapınar” olan adı 1934 yılında “İncirliova” olarak değişmiştir. 4 Temmuz 1987 tarihinde yürürlüğe giren 3392 sayılı Kanun ile ilçe olmuştur. 2000 Yılı Nüfus Sayımı geçici sonuçlarına göre 40 733 kişi yaşayan ilçede 2 bağlı belediye ve 21 köy bulunmaktadır. Alanı 181 km2 ‘ dir. İlçe ekonomisi büyük ölçüde tarım ve tarıma dayalı sanayiye dayalıdır. İlçenin yüzölçümü 181.000 dekar olup, bunun 131.469 dekarı kültür arazisi olarak kullanılmaktadır. İlçede incir, buğday, arpa, mısır, pamuk, tütün, susam, zeytin ve sebze yetişir.

KARACASU
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/karacasu.jpg Afrodisias Antik Kenti ve çevresinde bulunan tarihi eserlerden İlçenin tarihinin 5-6 bin yıl öncesine kadar uzandığı değerlendirilmektedir. 11-13. yüzyıllar arasında bölge dört kez Selçukluların ellerine geçmiş ve Karacasu toprakları Türkmen boylarınca iskan edilmiş, 1413 tarihinde II. Murat, Karacasu topraklarını Osmanlı İmparatorluğu’na katmıştır. 1864 yılında Nazilli İlçesine bağlı “Bucak” olan Karacasu, 1867 tarihinde Aydın İline bağlanmıştır. İl Merkezine 90 km mesafededir. İlçemizde, Türkiye’nin en önemli kültürel varlıklarının başında gelen Afrodisias Antik Kenti bulunmaktadır. Afrodisias Antik Kenti, İlçemize 13 km mesafede bulunan Geyre Beldesi sınırları içerisinde yer almaktadır.Afrodisias Antik Kenti’nden çıkan eserler ve anıtsal yapılarla ilgili www.aphrodisiasmuseum.com (http://www.aphrodisiasmuseum.com/) web sitesinden daha geniş bilgi edinebilirsiniz.

KARPUZLU
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/karpuzlu.jpg İlçe teşkilatı 09.05.1990 tarih ve 3644 sayılı Kanunla kurulmuştur. Karpuzlu ilk önce Dolamanlı mevkiinde kurulmuş, daha sonra bugünkü alan yerleşmiştir. İlk adı Demircidere olup, 19.06.1971 yılında Belediye Teşkilatı kurulduktan sonra Karpuzlu olarak değiştirilmiştir. Alanı 272 Km2 olup, 2000 Yılı Nüfus Sayımı sonuçlarına göre 13 207 kişi yaşayan ilçede 1 bağlı belediye ve 18 köy bulunmaktadır. İlçe ekonomisi genel olarak tarıma dayalıdır. Toplam nüfusun % 95’i çiftçidir. İlçe topoğrafik yapı itibariyle polikültür tarıma elverişlidir. Tarımın her dalında faaliyet gösteren ilçede bağ, bahçe yetiştiriciliği birinci planda olup, hayvancılık ve arıcılık ikinci derecede yer alır. İlçenin ana tarım ürünleri zeytin, pamuk, tütün, mısır, buğday, yer fıstığı, susam ve sebze çeşitleridir. KOÇARLI http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/kocarli.jpg Aydın il merkezine 22 km. uzaklıktadır. Büyük Menderes vadisinin ortasında ve Koçarlı çayının iki yakasındaki yamaçlarda kurulmuştur. Pamuk ve zeytincilik ilçe ekonomisinin itici güçleridir. Amyzon antik kenti, Cin Cin Köyünde Cin Cin Kalesi ve Cihanzade Mustafa Camii önemli eserlerdendir.

KÖŞK
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/kosk.jpg İlçe 18 Mayıs - 20 Mayıs 1990 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 3644 ve 3647 sayılı Kanunla kurulmuş olup, 26.08.1991 tarihinde faaliyetine başlamıştır. İlçe merkezi Aydın - Denizli karayolu üzerinde kurulmuş olup, Köşk adını 1653 yılında meydana gelen deprem nedeniyle almıştır. Halk buna istinaden “Göçük” ismini vermiş daha sonraları “Göçük”e olan benzerliğinden dolayı “Köşk” adına dönüşmüştür.
İlçenin alanı 188 Km2 olup, 2000 Yılı Nüfus Sayımı sonuçlarına göre 25 321 kişi yaşayan ilçede 1 bağlı belediye ve 24 köy bulunmaktadır.
İlçe ekonomik yönden Türkiye standartlarındadır. İlçe merkezi ve ova köylerinde narenciye, pamuk, mısır, yüksek köylerde incir, zeytin ve kestane üretilmektedir. Bu ürünler iç ve dış piyasaya pazarlanmaktadır.

KUŞADASI
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/kusadasi8.jpg Aydın il merkezine 71 km uzaklıkta bulunan Kuşadası ile çevresindeki arazi antik çağlarda Anaea olarak bilinmekteydi. Roma Döneminde Anea Limanı Neapolis olarak anılmaya başlandı. 1261 yılında bölgenin kontrolünü ele geçiren Cenevizliler buraya Scala Nova adını verdiler. Kısa bir süre sonra burası Osmanlılar tarafından zaptedilip adı Kuşadası’na dönüştürüldü. Adını ilçedeki “Güvercinada” alarak adlandırılan ve bugün anakaraya bir yolla bağlanmış olan küçük bir adadan alan Kuşadası, sevimli bir kasaba, canlı bir liman ve aynı zamanda çekici bir tatil merkezidir. Parlak güneş altındaki etkileyici görünümleriyle berrak deniz boyunca uzanan güzel kumsallar buraya gelenleri ilk etkileyen şeydir. İlçe İzmir, Efe, Meryemana, Milet, Didim ve Priene gibi önemli turistik merkezlerin odağında bulunmaktadır. İstanbul’dan sonra ikinci büyük deniz kapısı olan ilçede iki önemli liman bulunmaktadır. Ayrıca Samos Adasına düzenli feribot seferleri yapılmaktadır. İlçenin ekonomisi turizme ve buna bağlı olarak gelişen ticarete dayanır.
Kuşadası’nın iki önemli tarihi yapısı vardır. Bunlardan biri ilçeye adını veren adacığın üzerindeki 13. yüzyıl sonlarında inşa ve 1834 yılında onarılmış ve bugüne kadar iyi korunmuş Ceneviz Kalesi’dir. Diğeri ise 1619 yılında Sadrazam Öküz Mehmet Paşa tarafından, Kuşadası’nın Avrupa ve Afrika ile yapacağı deniz ticaretini geliştirmek için yaptırdığı Kervansaraydır.

KUYUCAK
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/kuyucak.jpg Anadolu Selçukluları tarafından kurulduğunu söyleyebiliriz. Oğuz Boyları 24 Boy halinde ilçeye yerleştirilmiştir. Yerleşim birimleri bu boylardan çoğalarak bugünkü duruma gelmiştir. İlçenin adı; içme suyu, kullanma suyu olmadığından, yeraltı kuyusu çok olduğundan, önceleri “KUYUSUÇOK” diye anılmış, sonra da “KUYUCAK” adını almıştır.
Kuyucak ilçesi Denizli ve Manisa illeri ile komşudur. 1953 yılında ilçe olmuştur. Yüzölçümü 465 Km2 dir. 2000 Yılı Nüfus Sayımı sonuçlarına göre 31 094 kişi yaşayan ilçede 6 bağlı belediye ve 23 köy bulunmaktadır. İlçede tarım ve hayvancılık gelişmiş durumdadır. Sanayisi gelişememiştir, sadece küçük meslek kuruluşları vardır. Çay ve kaynak suları ile 5.135 dekar alan sulanmakta 87.433 dekarda kuru ziraat yapılmaktadır. Sulanabilen alanlarda ara ürün olarak pamuk, mısır, hububat, yem bitkileri ve bağ-bahçe tarımı yapılmakta, sulamayan alanlarda zeytin yetiştirilmektedir.

NAZİLLİ http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/nazilli.jpg Aydın’a 47 km uzaklıktaki Nazilli,ilin ikinci büyük ilçesidir.1937 yılında Nazilli Tekstil Fabrikasının 1937 yılında açılmasıyla ilçe hızla gelişmiştir. Osmanlılar döneminde Nazilli’nin bulunduğu bölge Pazar yeriymiş bu nedenle buraya “Pazarköy” denmiş. Daha sonra “Nazlu”, “Nazlıköy” ve en sonunda da “Nazilli” olarak adlandırılmıştır. Nazilli’de çok sayıda tekstil, gıda, tarım, makine ve tarıma dayalı sanayi tesisleri vardır. İlçede incir, pamuk, kestane,narenciye ve zeytin üretimi yapılmaktadır. İlçede Koca Camii, Kestane Pazarı Camii, Eski Yeni camii, Ağa Camii ve Arpaz Kalesi gibi tarihi eserler vardır.

SÖKE http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/soke.jpg Aydın'ın 59 km. batısında olup, Büyük Menderes akarsuyunun 13.yüzyıl sonlarında Türkler tarafından kurulmuştur. İlk ismi Akça’dır. Daha sonraki yüzyıllarda Söke olarak değişmiştir. Didyma, Miletos, Priene gibi ünlü kentler, ilçe yakınındadır. İlçenin 12 km uzaklıkta Güllübahçe kasabasının yakınında yer alan Priene antik kenti, Mykale Dağı yamacında güneye bakan doğal bir platform ve çevresine kurulmuştur.

SULTANHİSAR
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/sultanhisar.jpg Aydın iline 25 km uzaklıktadır. Kuzeyinde Aydın dağları uzanmaktadır. Sultanhisar, ilçenin kuzeyinde yükselen Malgaç dağı eteklerinde, doğal güzelliklerle dolu yamaçlara 1270 yılında Selçuklular tarafından kurulmuştur. 1425 yılında Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine girmiştir. Aydın Bey’in kızlarından Nilüfer Sultan’ın hisarıdır. Bu şirin ilçe onun eseri olup, kasaba da böylece Sultanhisar olarak adlandırılmıştır.İlçeden kıvrılarak yükselen 3 km asfalt yol ile Nysa ören yerine ulaşılır.

YENİPAZAR:
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/yenipazar.jpg Aydın il merkezine 41 km. uzaklıktadır. Orthasia (Ortosi) antik kenti ilçenin 5 km. doğusunda, Donduran köyündedir. İonlar tarafından kurulmuş, M.Ö 7 yy.da Asyalı atlı bozkır kavimlerinden, Kimmerlerin istilasına uğramış, daha sonraki yüzyıllarda Lidya, Pers, Roma ve Bizans dönemlerini yaşamıştır.

TARIM:
http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/Pamukcu_Kiz.jpg B.Menderes Irmağı’nın suladığı bereketli ovalar üzerine kurulmuş Aydın ilinde, sahip olduğu toprak ve su kaynaklarının zenginliği ve Akdeniz iklimi sayesinde her türlü bitkisel üretim yapılabilmektedir. En çok üretilen ürünler pamuk, zeytin, incir, kestane ve çilektir. Hayvancılık da önemli bir gelir kaynağıdır. Ülkemizin ihraç ettiği incirin %65’i Aydın’da üretilir. Aydın, kaliteli incir üretimi ve kapasite üstünlüğü ile Türkiye incir üretiminde ilk sırada yer alır. Aydın’da 6.4 milyon incir ağacı bulunmaktadır. Bu ağaçlardan elde edilen taze incir miktarı yılda ortalama 140-170 bin ton arasında değişmektedir.
Aydın zeytin üretiminde birinci sırada yer alır ve tarım topraklarının %51’ni zeytin ve meyvelikler oluşturur. İklim ve coğrafya koşullarının uygunluğu ile bir Akdeniz meyvesi olan incir’in en lezzetlileri Aydın yöresinde yetiştirilir. İncirleri dünyaca ünlü Aydın’da 271 çeşit incir yetişmekte olup, en yaygın olanları “Sarıtop”, “Bardacık”, “Göklop” ,” Bardakça”, “Morgül” ve ”Karayaprak”tır.

http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/Zeytin2.jpg http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/Kestane1.jpg

COĞRAFYA VE İKLİMİ:
Aydın Büyük Menderes Havzası üzerinde 8007 km2’lik bir alan üzerine kuruludur. Kent merkezinin rakımı 65 metre olup, doğusunda Denizli, batıda Ege Denizi, kuzeyde İzmir ve Manisa, güneyde ise http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/Orman.jpg Manisa ile çevrelenmiştir. Kuzeyde Aydın Dağları, güneyde ise Menteşe Dağları uzanır. Alçak düzlükler ilin özellikle orta ve batı kesiminde geniş alanlar kaplar. Büyük Menderes Irmağının taşıdığı alüvyonların yığılmasıyla oluşan bu düzlükler, Büyük Menderes Ovası adıyla bilinir.Bu düzlüklerin bazı bölümleri Aydın Ovası, Koçarlı Ovası, Söke Ovası ve Balat Ovası olarak isimlendirilir. Doğu batı doğrultusunda uzanır Büyük Menderes Aydın’ın en önemli nehridir. Bu nehrin il sınırları içindeki uzunluğu 281 km’dir. Nehrin yüzyıllardır taşıdığı alüvyonlar Aydın Ovasını zenginleştirerek Batı Anadolu’nun en geniş düzlüğü haline getirmiştir.

Dilek Yarımadası ve yarımadanın güneyinde yeralan Büyük http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/images/stories/Pasa_Yaylasi.jpg Menderes Deltası, Kuşadası ve Söke ilçe sınırları içinde yer almaktadır. Dilek Yarımadası sulak alanlarının yanı sıra zengin flora ve faunaya sahiptir. Bafa Gölü Aydın ilinin en büyük gölü olup, Büyük Menderes Deltasının güney doğusundadır. Bu göl Ege denizinin bir koyu iken denizin çekilmesi sonucunda göl halini almıştır. Göl çevresinin bitki örtüsü ılgınlardan, zeytinliklerden ve çam ormanlarından meydana gelmektedir.
Aydın yaz aylarında sıcak ve kuru, kış aylarında ılık ve yağışlı havasıyla tipik Akdeniz iklim özelliklerini gösterir. Ortalama sıcaklık 17.6°C’dir. Sıcaklık yaz aylarından 30-35°C arasında değişir ve Ocak ayındaki en düşük sıcaklık 5°C. dir.

DEVE GÜREŞLERİ:
Ülkemizde geleneksel olarak sürdürülen deve güreşlerinin ilk defa bundan iki yüzyıl kadar önce Aydın ilimizin İncirliova ilçesine bağlı Hıdırbeyli köyünde yapıldığı söylenmektedir. Ancak A.Münis Armağan’ın Batı Anadolu Tarihinde İlginç Olaylar adlı kitabında “Develerin Sonu” bölümünde II. Mahmut döneminde Tire ve civarında deve güreşlerinin yapılmakta olduğu belirtilmektedir.
Deve güreşlerinin başlangıç tarihi bilinmemekle birlikte, kervancılığın ve göçerliğin yaygın olduğu dönemlerden beri yapılageldiği sanılmaktadır. Deve sahiplerinden ve güreşseverlerden edindiğimiz bilgilere göre; eskiden göçerler de obalararası ve kervancılar arasındaki rekabet nedeniyle develeri güreştirirlermiş.
Günümüzde daha ziyade Aydın ilinde ağırlıklı olarak görülen deve güreşleri, Ege Bölgesi’nin (İzmir, Manisa, Muğla, Denizli) birçok il, ilçe, kasaba ve köylerinde yapıldığı gibi, Marmara Bölgesinde (Balıkesir ve Çanakkale), Akdeniz Bölgesinde (Burdur, Isparta ve Antalya) ve diğer bazı illerimizde de yapılmaktadır.
Deve güreşlerinin kendine özgü geleneksel kuralları varsa da yörelere göre bazı değişiklikler göstermektedir. Ancak deve güreşleri, benzeri sporlar gibi kendine özgü bir sahaya, seyirci düzenine sahip değildir. Deve güreşleri için yapılan organizasyonlar özellikle gelir elde etmek üzere eğitim, kültür, sağlık, spor ve sosyal amaçlı konularda faaliyet gösteren dernekler tarafından yapılmaktadır. Bazı yörelerde belediyeler, güreşleri disipline etmek ve belli bir düzene sokmak amacıyla organizasyonlara katılmaktadır.
Güreş organizasyonunda elde edilen gelirler, masraflar çıktıktan sonra belirlenen amaçlar doğrultusunda kullanılır. Deve güreşlerinde müşterek bahis ve iddia sözkonusu değildir.
Deve güreşleri tek hörgüçlü dişi ‘yoz’ develer ile ‘buhur’ adı verilen çift hörgüçlü erkek develerin çiftleşmesinden meydana gelen ve ‘Tülü’ adı verilen erkek develer arasında yapılır. Bu develer güreş devesidir. Güreş develeri soydan gelir; yani güreş yapan develerin ataları da güreşçi develerdendir.
Güreş develeri özel bir biçimde itinayla yetiştirilir ve güreşe hazırlanır.
Güreşler tülülerin kızmaya başladığı kış aylarında yani Aralık, Ocak, Şubat ve Mart aylarında yapılır.
Güreşen her devenin mutlaka bir adı vardır. Bu adlar sahipleri tarafından verildiği gibi, güreş anında yaptığı hareketlerden ve oyunlarından dolayı seyirciler tarafından da verilir. TV’nin sevilen dizilerinin kahramanları da develere isim olarak verildiği görülür. Birkaç deve ismini vermemiz konuya açıklık getirecektir; Kolombo, Dozer, Şahintepesi, Gezer, Sarızeybek, Yörükali, Almanyalı, Ceylan, Felek, Ali Tülü, Talancı, Karka Kartalı, Suat, Zümrüt, Menderes, Fırat, Takmakol, Şoför, Civan, Karamurat, Yarımdünya ve benzer.
Güreş develerinin ismi Havut denilen semerin arkasına konulan süslü bir beze yazılır. Bu beze Peş denir. Bu yazıların altına mutlaka Maşallah yazısı yazılır.
Güreşlerden bir gün önce güreşlere katılmak için develer geleneksel biçimiyle süslenir. Davul zurna eşliğinde şehir içinde defile yürüyüşü yaptırılır. Ayrıca cadde ve sokaklarda gezilir. Bu görülmeye değer bir olaydır. Şehre geldiğinizde bir yandan davul zurnanın çaldığı zeybek havalarını, diğer yandan develerin yürüyüş esnasında üzerlerine takılan zil ve çanların çıkardığı sesleri duyarsınız. Develerin süslü hali ayrı bir güzelliktir. Onları seyretmeye doyamazsınız. Şehir bayram yerine dönmüştür. Kahvehanelerin önlerinde ise mahşeri bir kalabalık vardır. Deve güreşlerinin meraklıları ordadır, güreşecek develer hakkında hararetli konuşmalar vardır. Başlarında köşeli kasket, boyunlarında poşu, bir ceket, külot pantolon ve körüklü çizmeli deve sahiplerini veya buna özenerek, bu gün için giyinen güreş severler hemen dikkatinizi çekerler. Bu arada televizyonlarda daha önceki güreşlerin video filmlerini seyredenleri görürsünüz.
Akşam ise deve sahipleri ile misafirlerin katıldığı, dostlukların pekiştirildiği bir “Halı Gecesi” düzenlenir. Bu bir nevi tanışma gecesidir. Bu gecede yenilir, içilir, yöre türküleri söylenir, zeybek oynanır, misafirler ağırlanır ve açık artırma ile halı satılır. Bu gece güreşlerden bir gün önce mutlaka yapılır.
Halk da geceden yiyeceklerini hazırlamıştır. Herkesi bir heyecan sarmıştır.
Güreş Günü
Sabahın erken saatlerinde halk akın akın güreş alanına gelmeye başlar. Bir kısmı güreşlerin yapıldığı sahada yer kapmaya, bir kısmı da güreş alanı dışında aileleriyle birlikte oturacağı yeri ayarlamaya başlarlar. Mangallar yakılıp yiyecekler açılır, etler pişirilmeye başlanır. Saat 9.00-10.00 civarında güreşlerin yapıldığı yerde saha içi ve saha dışı tamamen güreş meraklılarıyla dolmuştur. Ayrıca saha dışında seyyar satıcılar da yerlerini almışlardır. Envayi çeşit yiyecekler, içecekler, hediyelik eşyalar tezgahlara düzenli bir şekilde konmuştur. Bu arada yörenin davul ve zurnacıları çalmaktadırlar. Müziğin namelerine kapılıp aşka gelenlerde zeybek oynamaktadırlar.
Bu curcuna devam ederken hoperlörden güreşlerin başladığı, güreşecek develerin adları anonsu duyulur. Saha dışındaki hareketlilik ve canlılık bu sefer saha içine girmiştir. Deve sahipleri sarvanlarıyla birlikte develeri saha içine getirirler, develer saha içinde bir tur atarlar daha sonra güreşler başlar. Deve güreşleri genellikle saat 9.00-10.00 da başlar.
Mikrofonda develerin isimlerini anons eden Cazgır’ın sesi duyulur. Cazgır, develer için methiyeler söyler, kendisine has usulü ve kafiyeli şiirleriyle güreşlere renk katar. Cazgır, yağlı pehlivan güreşleri gibi deve güreşlerinin de en önemli ve renkli kişisidir. Güreşleri, spor spikeri gibi anlatmaya çalışır.
Deve güreşleri, düzenleme komiteleri, güreşlerle ilgili olarak hakem kurulu (Baş hakem, orta hakem ve masa hakemi) yeteri kadar urgancı (ipci), güreş develerinin ağızlarını bağlamak üzere ağız bağlayıcılar ile ağız bağı kontrolcusu görevlendirilir.
Deve Güreşleri Ayak, Orta, Başaltı ve Baş olmak üzere dört katagoride yapılır. Galibiyetler: 1-Kaçırtarak 2-Bağırtarak 3-Yıkarak elde edilir.
Birincisinde, deve heybetiyle diğer deveyi kaçırtır. İkincisinde, zor bir oyunla rakibini bağlar, zora gelen rakip deve öbür devenin gücüne dayanamadığı zaman bağırır. Üçüncüsünde ise deve rakibini yaptığı oyunla yıkar ve üzerine çöker. Bir de pes etme biçiminde galibiyet vardır o da, deve sahibi devesinin fazla yıpranmaması için devesini güreşten çeker, bunun için deve sahibi urganı ortaya atar bu pes etme anlamına gelir, öbür deve galip ilan edilir. Yenişemeyen develer berabere kalırlar.
Develerin güreşlerde yaptıkları oyun adlarından bazıları şunlardır: Bağ, Çengel, Çatal, Makas, Kol Atması, Muşat Çengel, Tam Bağ, Yarım Bağ, Düz Çengel, Tekçi, Kol Kaldırma
Güreşlerin heyacanını artırmak için, değişik oyunları yapan develerin birbiriyle eşleştirilmesine özen gösterilir. Her deve kendi sınıfındaki tülüyle güreşir. Sağdan güreşen develere sağcı, soldan güreşen develere solcu, ayak oyunları yaparak rakiplerinin ayağına çelme atarak oturan develere çengelci, rakiplerinin başını göğüsünün altına alıp oturan deveye bağcı, rakibini yıkmak ve kaçırmak için yanyana gelip ittiren ve başıyla ayaklarını yoklayan develere tekçi denmektedir.
Galip gelen deve gururla dört ayağını bir araya getirmek suretiyle böbürlenerek seyirciyi selamlar. Ödül olarak halısını alır ve sahayı terk eder. Yenilen devede mahcubiyet ve suskunluk görülür.
Bir deve bir günde bir kez güreşir. Bir güreşin süresi 10 ile 15 dakikadır. Bu kurallar, güreş develerinin nesillerinin azalmaması, develerin fazla yıpranmamaları ve korunmaları için konulmuştur.
Bütün bunlar bir disiplin içinde, geleneksel biçimde yapılır. Güreşler sona erdiğinde develer galip gelen deveciler ile deve bakıcıları (Sarvanlar) sevinçli, deve güreşi meraklıları da güzel bir gün geçirmenin, iyi bir güreş seyretmenin mutluluğuyla evlerine dönerler.
Genellikle Ege Bölgesi’nde kışın yapılan deve güreşleri, Ege’nin kış şöleni haline gelmiştir.

http://www.kultur.gov.tr/TR/resimgoster.aspx?DIL=1&BELGEANAH=136109&RESIMISIM=movie.gifDeve Güreşleri (http://www.kultur.gov.tr/Genel/medya/film/goruntuler/turkiyerenkler/23.mpg) ( 5.38 MB )

0 yorum: