şansını mı denemek istiyorsun? öyleyse, rastgele bir yazıyı okumaya ne dersin?

DENİZLİ

GENEL BİLGİ:
GENEL BİLGİLER
Yüzölçümü: 11.868 km²
NÜFUS:

2007 yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemine (ADNK) göre İlin toplam nüfusu 907.325 kişi olup, bunun 453.756’sı erkek, 453.569 kadındır. Merkez İlçe şehir nüfusu 323.151, Köy nüfusu 171.810’dur. Merkez hariç 18 ilçe, 100 Belediye ve 372 köyü vardır. (2007 yılında Merkez Şahinler Köyü Merkez Pınarkent Beldesine mahalle bağımlısı olarak tescili yapılmış, ADNK Sisteminde köy olarak gözükmemektedir.)
İL TRAFİK KODU: 20
Horozları ile ünlü Denizli zengin bir tarih ve kültüre sahiptir. Denizli, Hierapolis ve Laodikeia, Tripolis, gibi antik kentleri, kaplıcaları ve dünyada eşi olmayan travertenlere sahip Pamukkale ile görülmesi gereken bir turizm merkezidir.


İLÇELER:
Denizli ilinin ilçeleri; Acıpayam, Akköy, Babadağ, Baklan, Bekilli, Beyağaç, Bozkurt, Buldan, Çal, Çameli, Çardak, Çivril, Güney, Honaz, Kale, Sarayköy, Serinhisar ve Tavas'dır.
Beyağaç: İl merkezine 94 km. uzaklıkta olup ilin güneyinde yer almaktadır. Sahip olduğu doğal güzellikleri ile gelecekte önemli bir turizm merkezi olma yolundadır. Kartal Gölü adı ile bilinen bölgede yaşları 1265'i bulan görülmeye değer tabiat harikası karaçamlar bulunmaktadır. Eşine az rastlanan bu ağaçlar anıt ağaç statüsüne alınmış, bölge ise Tabiat Parkı Koruma alanı olarak ilan edilmiştir.
Buldan: Denizli il merkezine mesafesi 46 km.dir. İlçe sınırlarında Tripolis yerleşim merkezi görülmeye değer yerlerdendir.
Güney: İlçenin güneyinde 5 km. uzaklıkta Güney Şelalesi bulunmaktadır.
Honaz: Ege bölgesinin de en yüksek noktası olan 2571 m.lik zirve ilçeye adını veren Honaz Dağı'nın doruğudur.
Sarayköy: Denizli merkeze 20 km. mesafededir. Yakın çevrede Kızıldere, Tekke, Yenice ılıcaları vardır. İlçe sınırları içinde ayrıca İn hamamı ılıcaları da vardır.


NASIL GİDİLİR?
Karayolu: Krayolu ile ülkenin her tarafından Denizli'ye ulaşılabilmektedir. Otogar, kent merkezindedir.
Otogar Tel: (+90-258) 241 03 47
Demiryolu: Demiryolu vasıtasıyla Ankara, İstanbul ve İzmir illeri ile bağlantı mevcuttur. Denizli-Aydın-İzmir karayolunu izleyen demiryolu kentin İzmir ile bağlantısını sağlamaktadır. Gar kent merkezindedir.
İstasyon Tel: (+90-258) 268 28 31
Havayolu: Denizli ili Çardak ilçesinde, ilçe merkezine 5 km. uzaklıkta bir havaalanı bulunmaktadır. Havalimanı kent merkezine 65 km uzaktaki Çardak İlçesindedir.
Havalimanı Tel: (+90-258)851 24 59
Müzeler
Hierapolis Arkeoloji Müzesi: Hierapolis kentinin en büyük yapılarından biri olan Roma Hamamı, 1984 yılından beri Hierapolis Arkeoloji Müzesi olarak hizmet vermektedir.
Müzede, Hierapolis kazılarından çıkan eserlerin yanında Laodikeia, Colossai, Tripolis, Attuda gibi Lycos (Çürüksu) Vadisi kentlerinden gelen eserler de bulunmaktadır. Ayrıca Tunç Çağı'nın en güzel örneklerini veren Beycesultan Höyüğü'nden elde edilen arkeolojik buluntular müzenin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Caria, Pisidya ve Lidya bölgelerindeki bazı yerleşimlerden ortaya çıkarılan eserler de Hierapolis Müzesi'nde toplanmış ve sergilenmektedir.

Müze Tel +90-258) 272 20 34 Ziyarete açık günler: Pazartesi hariç her gün
Ziyarete açık saatler:Yaz:08.00-19.00, Kış: 08.00-17.00
Atatürk Etnografya Müzesi: İl merkezinde Uçancıbaşı Mahallesi'nde bulunan ve bugün müze olarak kullanılan binanın yapım tarihi ile ilgili kesin bir belge yoktur. Müzenin üst katında çoğu Osmanlı Dönemi'ne ait giysi, takı, ev eşyası, silah, halı, kilim gibi etnografik nitelikteki kültür varlıkları sergilenmektedir. Ayrıca Atatürk'ün Denizli'ye geldiğinde kaldığı odada, gardırop, pirinç başlıklı karyola, divan ve barok stili bir çalışma masası da bulunmaktadır.


Müze Tel: (+90-258) 241 08 66
Ziyarete açık günler: Pazartesi hariç hergün
Ziyaret Saatleri: Yaz :08.00-19.00, Kış : 08.00-17.00

Örenyerleri
Hierapolis - Merkez / Pamukkale
Laodikya - Merkez/Pamukkale
Tripolis - Buldan/Yenice: Denizli il merkezinin 40 km. kuzeyindedir. Buldan ilçesi Yenicekent kasabasının doğusunda, Büyük Menderes akarsuyu ile kasaba arasındaki yamaçlar üzerinde kurulmuştur. Tripolis, Lidya bölgesi kentleri içinde, Karya ve Frigya bölgelerine ulaşımı sağlayan ticaret ve tarım merkezlerinden birisidir. Kuruluş biçimi ve kent anlayışı ile yörenin en zengin kentlerindendir. Bergama Krallığı tarafından kurulduğu tahmin edilmektedir. Anıtsal yapıların en iyi örnekleri MS. 1, 2 ve 3. yüzyıllarda yapılmışlardır. MS. 325 yılında Nikea meclisinde hazır bulunan Lidya piskoposları listesinde Tripolis'in adının geçmesi piskoposluk düzeyinde bir kent olduğunu göstermektedir.
Tripolis'in Yapıları
Tiyatro: Kent merkezindedir. Araziye uygun olarak, Roma inşa tarzında yapılmıştır.
Hamam: Tiyatronun yaklaşık 200 metre batısında yer almaktadır. Sur duvarları dışında bulunmaktadır. Dış duvarları kısmen ayaktadır.
Kale ve Surlar: Tripolis Geç Roma ve Bizans Dönemi'nde sur ile çevrilmiştir. Eğimli arazide kurulan kentin surları yer yer burçlarla, gözetleme kuleleri ve kalın duvarlarla desteklenmiştir.
Nekropol: Surun, doğu ve güney yamaçlarındadır. Burada kaya mezarları, podyumlu mezarlar ve lahitler görülmektedir.
Detaylı Bilgi

Apollonia Salbace - Tavas/Medet
Herakleia Salbace - Tavas/Vakıf: Kent Denizli ili, Tavas ilçesinin 10 km. kuzeybatısında bulunan Vakıf Köyü sınırları içindedir. Önemli yapıları, kenti çevreleyen Roma Dönemi suru ve stadyumdur.
Detaylı Bilgi
Artemis ve Leto: Herakleia Salbace antik kentinin yaklaşık 4 km. doğusunda, bugünkü Tavas-Kızılcabölük kasabasının 1 km. kuzeydoğusunda, Ören Sırtı ve Kocapınar mevkii diye adlandırılan yerdedir. Babadağ Dağı'nın sırtında yer alan Hieron dikdörtgen şeklindedir. Kabartmalarda Artemis, Apollon, Pan, Dionysos ve Herakles ile ilgili mitolojik sahneler işlenmiştir .

Sebastopolis - Tavas/Kızılcahöyük
Colossae - Honaz: Denizli ilinin 25 km. doğusunda, Honaz ilçesinin 2 km kuzeyinde yer almaktadır. Antik çağdan beri kullanılan güney şark yolu üzerindedir. Büyük Frigya içinde bulunan en önemli merkezlerdendir. Ksenephon'a göre Frigya'nın 6 büyük kentinden biridir.
Osmanlı Dönemi'ne ait bir kale kalıntısı mevcuttur. Colossae antik kentinin kalıntılarına, Akropol olan, höyük tepesi ile çevresindeki arazilerde rastlanmaktadır. Höyüğün kuzeyindeki bölgede kayaya oyulmuş oda ve ev tipi mezarlar bulunmaktadır.
Detaylı Bilgi
Eumeneia - Çivril/Işıklı
Dionysopolis - Çal/Bahadırlar
Attuda - Sarayköy/Hisar
Trapezopolis - Babadağ/Bekirler
Alacain - Acıpayam
Thinta - Merkez/Gözler
Beycesultan - Çivril
Yassıhöyük - Acıpayam
Tabae - Kale
Pamukkale Travertenleri
Karahayıt Kırmızısu
Camiler, Türbeler ve Kiliseler
Acıpayam Yazır Cami: Cami giriş kapısı üzerinde bulunan kitabesine göre,1801 yılında yaptırılmıştır. Süslemesi bakımından oldukça zengin ve değişik bir durum gösteren caminin duvarları içerisinde üç sıra panolar halinde resimlerle süslenmiştir.


Boğaziçi Cami: Selçuklular Döneminde yapılan bu cami, Baklan ilçesi Boğaziçi Kasabası'ndadır. Ağaç direkli camilerdendir. Süslemesi bakımından oldukça zengin ve değişik ağaç motifleri görülmektedir.

Türbeler:
Servergazi Türbesi ( Yeşilköy ), Mehmet Gazi Türbesi (Büyük Mezarlık), Fatma Hanım (Yıldız) Türbesi (B. Mezarlık), Ahi Sinan Türbesi, Mahmut Gazi Türbesi, Yatağan Baba Türbesi ve Hüsamettin Bey Türbesi Denizli'nin görülmeye değer başlıca türbeleridir.
Han ve Kervansaraylar
Akhan: Denizli'ye 7 km. uzaklıkta, Denizli-Afyon karayolu üzerindedir.1253-1254 yıllarında, inşa edilmiş olan kervansarayın 2 yazıtından birinde II. İzzettin Keykavus'un adı ve unvanları belirtilmektedir. Hanım avlu portali (taç kapı), geometrik ve plastik süslemeleri ile oldukça görkemlidir. Geyik, sfenks, kuş, figürleri, palmet, bitki gibi motifleri ile yoğun bir bezemeye sahiptir.
Çardakhan Kervansarayı: Çardak ilçe merkezinin hemen dışındadır. Yazıtından anlaşıldığını göre, I. Alaaddin Keykubad zamanında, 1230 yılında yaptırılmıştır. Sultan hanları tipinde bir kervansaraydır.
Korunan Alanlar
Honaz Dağı Milli Parkı
Kartal Gölü Tabiat Koruma Alanı
Mağaralar
Kaklık Mağarası
Kaplıcalar
Pamukkale Kaplıcaları
Çizmeli (Yenice) Kaplıca ve İçmeleri: Buldan ilçesine 16 km uzaklıktaki Yenicekent sınırları içindedir. Menderes kıyısında olup, Tripolis antik kenti kalıntıları arasından gidilir. Romatizma, kalp, damar sertliği, deri, basur memeleri hastalıklarının tedavisinde kullanılır.
Gölemezli Çamur Kaplıcası: Akköy ilçesine bağlı Gölemezli Köyü yakınlarındadır. Dört kaynak halindedir. Kaynaklar nitelik bakımından her birinden farklıdır. Birisi çamur hamamı olarak kullanılır. Deri hastalıklarının tedavisinde kullanılır. Babacık (Kabaağaç) Kaplıcası: Sarayköy ilçesi Tekke köyü ılıcasının 3 km uzaklığındaki Kaabaağaç Köyü'ndedir.
Tekkeköy Kaplıcası: Sarayköy ilçesi Tekke Köyü yakınındadır. Sarayköy'e uzaklığı 20 km olup, çeşitli yerlerden sıcak sular kaynamaktadır Roma Devri'nden kalma hamamı, havuzu, soyunma yeri vardır. Kaplıca; romatizma, deri, kadın hastalıkları, idrar yolu rahatsızlıkları tedavisinde kullanılır.
Kızıldere Ilıcası: Sarayköy'e 11 km uzakta kızıl renkli kayalardan çıkar. İki kubbeli bir hamamı, iki banyo yeri, havuzu ve soyunma yeri vardır. Romatizma ve yorgunluğa iyi gelir.
Kuş Gözlem Alanı
Akdağ
Işıklı Gölü
Sportif Etkinlikler
Yamaç Paraşütü
Denizli Orman Kampları

COĞRAFYA
Denizli, Anadolu yarımadasının güneybatısında, Ege Bölgesi'nin güneydoğusunda, Ege-İç Anadolu ve Akdeniz Bölgeleri arasında bir geçit teşkil eder.
Denizli ili yüzey şekilleri bakımından dalgalıdır. Alçak ve yüksek ovaları, yaylaları ve dağları birbirini tamamlar. Yüksek ovalar gerçekte bir yayla gibidir. Arazisi denizden yüksektir. En büyük akarsu Büyük Menderes'tir.
Denizli ili Ege Bölgesi'nde olmasına rağmen, Ege Bölgesi'nin iklimi tamamen görülmez. Kıyı kesiminden iç bölgelere geçit yerinde olduğundan, az da olsa iç bölgelerin karasal iklimi hissedilir. Denizli ilinde, dağlar ekseriyetle denize dik olarak uzandığından denizden gelen rüzgarlara açık bulunmaktadır. Kışlar ılık ve yağışlı geçmektedir.

TARİHÇE
Denizli ili, ilk defa bugünkü şehrin 6 km. kuzeyinde, Eskihisar Köyü civarında kurulmuştur. Şehir M.Ö (261-246) yılları arasında, II. Antiokos tarafından karısı adına kurulmuş ve Laodikeia adı verilmiştir. Müslüman akınlarına kadar bu isimle anılmıştır. Günümüzde kullanılan Denizli adı, Tonguzlu kelimelerinin zamanla ağızdan ağıza, Denizli kelimesi haline gelmiştir.
Daha sonra Pers, Büyük İskender, Roma ve Bizans, Selçuklular, Beylikler ve Osmanlı yönetimi yörede hakim olmuştur. Türkler Denizli havalisini zaptettikten sonra, şehrin suyunun bol bulunduğu bugünkü Kaleiçi mevkiine nakletmişlerdir.

NE YENİR?
İlin özgün yemekleri arasında pirinç çorbası, keşkek, kuru fasulye, nohut, sarma, dolma, bulgur pilavı, kabak, soğan yahnisi, ve keşkeği sayabiliriz.
Patlıcan Kebap
Malzemeler:
6 adet kıstırmalı patlıcan
6 adet sivri biber
1/2 kg.domates
1 çay bardağı sıvı yağ
1 çay kaşığı kimyon, kekik
1/2 çay kaşığı karabiber
1 tatlı kaşığı tuz, nane
1 demet maydanoz
3 diş sarımsak
Hazırlanışı: Patlıcanlar ve biberler iyice yıkanır. Patlıcanlar iki tarafı soyularak lüle şeklinde çizilir. Patlıcanlar ve biberler kızartılıp geniş bir kaba dizilir. Domatesler rendelenir, tuz ve baharatlar içine konur, patlıcanların üzerine dökülür. Üzerine küçük küçük doğranmış sarımsaklar eklenerek kısık ateşte veya fırında pişirilir. Ateşten alınmak üzere iken doğranmış maydanozlar üzerine serpilir. Servis yapılır.
Kuzu Kapama
Malzemeler:
1 Kg. kemikli kuzu eti (iri parça halinde )
1 tatlı kaşığı kekik
1 çay kaşığı kimyon
1 çay kaşığı karabiber
100 gr. kuyruk yağı
250 gr. un
1 bardak su
1 kaşık tuz
Hazırlanışı : Toprak tencerede bütün malzemeleri toplayıp, un ile suyu hamur yapıp tencerenin ağzını sıkıca kapatıp fırında veya kor ateşte 3 saat pişirilir.
Arapaşı
Malzemeler:
2 yemek kaşığı sade yağ
1 çay bardağı un
2 su bardağı tavuk suyu
4 su bardağı su
1 çay kaşığı kırmızı biber
1 çorba kaşığı salça
4 adet kuru biber
1 su bardağı tavuk eti ( küçük parçalar)
Hamurun hazırlanışı: 4 bardak su, 1 su bardağı un, 1 fincan nişasta. Su kaynatılır un ve nişasta suda eritilir. Kaynar su içine katılarak pişirilir.
Hazırlanışı: Sade yağ eritilir. Kırmızı biber konur su ilave edilir. Un ve salça suda eritilir, suyun içinde karıştırılır. Tavuk eti ilave edilip kaynatılır.
NE ALINIR?
Tüm Denizli ili dokumaları, özellikle Babadağ ve Buldan'a özgü desenli, renkli, simli, pamuklu, ipekli giysi ve mefruşatlar büyük bir üne sahiptir ve mağazalarda teşhir ve satışı yapılmaktadır. Şehir içinde Babadağlılar İşhanı ve çevresinde her türlü dokuma bulunabilir.

YAPMADAN DÖNME
Doğa harikası eşsiz travertenleri, birçok hastalıkların tedavisinde rolü olduğu belirlenen Pamukkale'nin şifalı suyunu, ayrıca Karahayıt ve Yenice gibi kaplıcalarını ziyaret etmeden,
Bir çok uygarlıkların yerleştiği antik çağın büyük ve kutsal kentlerinden; Hierapolis, Laodikeia, Colossae, Tripolis ve Heraclaia görmeden,
Önemli bir alış veriş merkezi olan Kaleiçini, şehir merkezindeki havlu, bornoz ve diğer tekstil ürünlerinin satıldığı Babadağlılar Çarşısı'na uğramadan,
Karcı Dağı eteğindeki havası, suyu ve manzarası eşsiz Çamlık mesireliğinde piknik yapmadan Denizliyi Türklere kazandıran komutan Servergazi Hazretlerinin türbesini görmeden,
Dönmeyin.
TESCİL EDİLMİŞ TAŞINMAZ KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARI İLE SİT ALANLARI (AĞUSTOS 2005)
Sit Alanları
Arkeolojik Sit Alanı : 97
Kentsel Sit Alanı : -
Doğal Sit Alanı :11
Tarihi Sit Alanı : -
Diğer Sit Alanları
Arkeolojik ve Doğal Sit : 9
Toplam : 117
Kültür (Tekyapı Ölçeğinde) ve Tabiat Varlıkları : 322
GENEL TOPLAM : 439
İLETİŞİM BİLGİLERİ
İl Kültür Müdürlüğü
Tel: (+90-258) 265 54 48
Faks: (+90-258) 265 07 87
İl Turizm Müdürlüğü
Tel: (+90-258) 241 08 40-264 39 71
Turizm Danışma Müdürlüğü:
Tel: (+90-258) 272 20 77
Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Müdürlüğü
Adres: İstiklal Cad. İl Halk Kütüphanesi DENİZLİ
Tel: (+90-258) 262 43 23
Faks: (+90-258) 265 07 87
Önemli Telefonlar
Valilik: (+90-258) 264 86 41-265 61 25
Belediye: (+90-258) 265 21 37-265 21 38
Hastane: (+90-258) 263 93 11
Polis: (+90-258) 265 14 25
Jandarma: (+90-258) 264 70 86

Denizli Horozu
Gecelerin Karanlığa Karşı Doğacak Güneşin Müjdesini Haykıran Horoz
Her Horoz Kendi Kümesinde Öter
Denizli Horozu İse Her Yerde Öter
“Tanrıya şükür, burada her şeyim var. Hayatımda yalnız bir şey eksik: Horoz sesi!...” diyordu New York’ta yaşayan Denizlili zengin bir işadamı. Bahsettiği horoz Denizli horozuydu. Horoz özlemini kelimelere dökerken modern dünyanın bir gerçeğini de dile getiriyordu.
"“Ben bir şafak vakti Denizli’de horoz sesleri arasında doğmuşum... Sonra da yıllarca aynı güzel sesle uyandım... Her sabah muntazam kurulmuş bir saat gibi öten horozumun sesiyle yataktan fırlıyordum. Şimdi sana bir şey söyleyeyim mi?... 21 yıldır burada horoz sesi işitmiyorum... Modern şehirciliğin ilk alıp götürdüğü şey, altın sesinden çok daha tatlı olan horoz sesi... Uygar hayat kentte, evvela horozun sesini kesiyor...”
Denizli’nin sembolü olan “Denizli Horozu”, renk ve vücut yapısı itibariyle ahenkli uzun ve güzel ötüşleriyle, ilimize en uzak yörelere kadar isim yapmış yerli bir ırkımızdır. Bazılarına göre Osmanlı İmparatorluğu zamanında Arnavutluk’tan İstanbul’a getirilen uzun ötüşlü Berat horozlarının Denizli’ye getirilmesi ve Denizli’deki yerli tavuklarla melezlenmesinden oluştuğu söylenmekte ise de bu doğru değildir. Zira renk ve vücut yapısı bakımından aralarında hiçbir benzerlik yoktur. Denizli horozu bu bölgedeki insanların eskiden beri uzun ötüşlü horozlara gösterdikleri özen sonucu kendiliğinden oluşmuş bir ırktır.
Denizli Horozu’nun gözleri siyah ve sürmelidir. Bacakları koyu gri veya mor, ibik balta ibik şeklinde, kulakçık kırmızı veya kırmızı üzerinde beyaz benekli genel renk, siyah kirli beyaz ortaklaşa karışım halindedir. Bazen kanat tüyleri üzerinde kahverengi renkler bulunur. Al horozlarda ise siyah-kırmızı ortaklaşa karışım halindedir. Canlı ağırlık ortalama 3-3.5 kg civarındadır. Denizli Horozları renklerine, vücut yapılarına ve ibik şekillerine göre 3’e ayrılır. Renklerine göre DEMİRKIR, PAMUKKIR, KINALI, AL, SİYAH ve KÜRKLÜ olmak üzere 6 tipe ayrılırlar. Vücut yapılarına göre YÜKSEK BOYUN, SÜLÜN ve KÜPELİ olmak üzere 3 tipi vardır. İbik şekillerine göre GENİŞ İBİK ve DAR İBİK olmak üzere 2 tipi vardır.
Denizli Horozu’nun sesi, tonuna ve netliğine göre de sınıflandırılır. Ses tonuna göre İNCE, DAVUDİ, KALIN SES olmak üzere 3’e ayrılır. Davudî ses, ince sesle kalın ses arasında ve kalın sese yaklaşan tek bir sesdir. Niteliğine göre net ses, hüzünlü ses, cırlak ses, dalgalı ses (alaycı ses) olmak üzere dörde ayrılır.
Denizli Horozlarının ötüşleri bütün kabiliyetin ortaya konulmasıyla yapılır. Ötüşleri, ötüş anındaki vücut pozisyonuna göre ASLAN ÖTÜŞ, KURT ÖTÜŞ, YİĞİT ÖTÜŞÜ, PUS ÖTÜŞ olmak üzere dörde ayrılır.
İyi bir Denizli Horozu’nda görünüş canlı; bacaklar, boyun uzun ve kuvvetli; göğüs geniş ve derin; kuyruk dik başa doğru meyilli olmalıdır. Tavukta da aynı özellikler aranır. Denizli Horozlarının birinci yılda ötüş uzunlukları 20-25 sn olmaktadır.
Tarım İl Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan Denizli ırkı üretim birimince yetiştirilen Denizli Horozları genel olarak 100 başlık bir sürü halinde elde tutulmaktadır. Damızlık horozlar seçildikten sonra kalanlar; Mart, Nisan ayından itibaren yurdun çeşitli yerlerinden gelen taleplere göre satılmakta, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran aylarında civciv satışı yapılmaktadır.

Denizli'nin Tarihçesihttp://www.denizli.gov.tr/denizli/images/tarihce/HierapolisTheatre20001.jpg<FONT class=pn-content-page-body>
Denizli şehri, ilk defa bugünkü şehrin 6 km. kuzeyinde, Eskihisar Köyü civarında kurulmuştur. Bu şehir M.O.( 261 - 245 ) yılları arasında, Suriye Kralı II. Antiyokustheos tarafından kurulmuş ve karısının adına izafeten LAODICIA denilmiştir. Türkler Denizli havalisini zaptettikten sonra, şehrin suyunun bol bulunduğu bugünkü Kaleiçi mevkiine naklettirmişlerdir.
Denizli adına, tarihi kaynaklarda başka başka isimler olarak rastlamaktayız. Selçuklu kayıtları ve Denizli mahkemesi serciye sicilleri (Ladik) ismini vermektedir. Ibni Batuta'nın seyahatnamesi (Tunguzlu) denilmektedir. Mesalikullebsar'da da (Tunguzlu) olarak kaydedilmiştir.
Timurlenk'in zafer namesini yazan, Ser afettin Zemdi (Tenguzlug) ve (Tonguzlug) gibi iki isimden bahsetmektedir. Tensiz kelimesi eski Türkçe'de Deniz demektir. Tunguzlu ise bugünkü imlasıyla Denizli demektir. Netice olarak Denizli adi, Tunguzlu ve Tunguzlu kelimelerinin zamanla ağızdan agıza, Denizli kelimesi haline gelmesinden bugünkü seklini almıştır.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/10/09/00030638.jpgAnadolu Yarımadası’nın güneyinde yer alan Denizli’nin bir bölümü Ege, bir bölümü Akdeniz bir bölümü de İç Anadolu Bölgesi’nde yer almaktadır. Denizli’nin kuzeyinde Uşak, doğusunda Afyonkarahisar ve Burdur, güney ve güneybatısında Muğla, batısında Aydın, kuzeybatısında da Manisa illeri bulunmaktadır. Üç ayrı bölgede yer aldığından ötürü yüzey şekilleri de büyük çeşitlilik gösterir. İlin güney ve doğu kesimleri Torosların batı uzantıları ile engebelenmiştir. Güneybatı sınırından il topraklarına giren ve kuzeydoğuya doğru uzanan Gölgeli Dağlarının en yüksek noktası Bozdağ’ın Eren Tepesi’nde 2.419 m.ye ulaşır. Ayrıca güneydoğuda Burdur ile olan sınırını Boncuk Dağı (2.418), Yaylacık Dağı (2.114) ve Güre Dağı (2.030) engebelendirir. Gölgeli Dağlarının kuzeybatısındaki Doğu Menteşe Dağları da ilin batı sınırını oluşturmaktadır. Bu dağ topluluklarının kuzeyinde, orta kesiminde, doğudan batıya sıralanan Eşeler Dağı, Ak Dağ ve Karıncalı Dağı bulunmaktadır. İl sınırları içerisinde Eşeler Dağı’nın en yüksek noktası Honoz Doruğu’nda 2.528 m.ye ulaşır. Bu yükselti aynı zamanda Ege Bölgesi’nin en yüksek noktasıdır. Aydın Dağlarının doğu uzantıları batıdan il topraklarına girer ve kuzeye doğru gidildikçe de yükselti azalır. İlin kuzey kesimindeki Çökelez Dağı (1.841), Beşparmak dağı (1.612), Çatma Dağı da (1.930 m.) il sınırları içerisindeki diğer yükseltilerdir. Ormanlar il alanının %44’ünü kaplar ve bunlar daha çok güneyde yoğunlaşmıştır. Kızılçam, karaçam, sedir, ardıç, meşe, kestane, çınar, karaağaç, sandal ağacı, kayın, dişbudak ve mersin ağaçları bulunmaktadır.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/10/09/00030639.jpgDenizli’de özellikle Pamukkale’de mineralli suların oluşturduğu travertenlerden dolayı ününü antik çağlardan bu yana sıcak ve mineralli (kalsiyum oksitli) su kaynaklarından almıştır. Ayrıca bölge uzun bir tektonik fay hattı üzerinde yer alır. Bu yüzden de çok sayıda termal ve su kaynakları bulunmaktadır. Pamukkale’deki termal kaynak çok fazla kalsiyum tuzları ve karbondioksit gazı kapsadığından kalsiyum çökelekleri meydana getirir ve bu durum da bir doğa mucizesini oluşturur.

Denizli akarsu bakımından da oldukça zengindir. Türkiye’nin en büyük akarsularından biri olan Büyük Menderes, Işıklı Gölü’nden çıkar, önemli kollarından olan Aksu Çayı (Çürüksu Çayı) Honaz Dağı ile Kaklık, Kocabaş yörelerindeki suları toplar. Büyük Menderes’in önemli bir diğer kolu olan Akçay da güneybatıda Muğla ile olan doğal sınırını çizer. İlin Büyük Menderes’ten sonra ikinci büyük akarsuyu da Dalaman Çayı’dır. Baraj göllerinin dışında il toprakları içerisinde irili ufaklı göller bulunur. Bunların en önemlilerinden biri de, büyük bölümü Afyonkarahisar sınırları içerisinde kalan Acı Göldür. Kuzeybatıda Sazan dağı düzlüğünde yer alan Süleymaniye Gölü de ikinci büyük gölüdür. Denizli’deki bu akarsular üzerinde sulama kanalları, regülatörler ve barajlar kurulmuştur. Bunlar Böceli Regülatörü, Kemer Barajı, Adıgüzel Barajı ve Buldan Barajıdır. İlin en zengin tarım alanları Büyük Menderes’in suladığı Buldan-Sarayköy Ovası ile Aksu’nun suladığı Denizli-Çürüksu Ovasıdır. Ayrıca Buldan’a doğru genişleyen Sarayköy Ovası 350 km2’lik bir alanı kaplar. Böcekli Köyü’nden başlayarak Pamukkale’ye kadar uzanan Denizli Ovası Sarayköy Ovası ile birleşir. Büyük Menderes’in suladığı Çivril ve Baklan Ovaları da ilin en geniş düzlükleridir. Tavas Ovası 300 km2’lik bir alanı kaplar ve Yenidere tarafından sulanır.Ayrıca Kaklık, Hanbat, Eskere ve Acıpayam ovaları da ildeki diğer önemli düzlüklerdir. Denizden yüksekliği 428 m. olan Denizli’nin yüzölçümü 11.868 km2 olup, toplam nüfusu 850.029’dur.

http://www.kenthaber.com/Photos/Iller/Denizli/denizlitripol.jpgDenizli’nin ekonomisi tarım, hayvancılık, tavukçuluk, turizm ve imalat sanayiine dayanmaktadır. Tarımsal ürünler olarak buğday, arpa, baklagiller, nohut, pamuk, haşhaş, şekerpancarı, tütün, anason, susam yetiştirilir. Sebze ve meyveciliğin önemli olduğu ilde elma, armut, ayva, badem, kiraz, şeftali ve nar gibi meyveler yetiştirilir. Sebzecilik 1970’lerden sonra büyük gelişme göstermiştir. Özellikle Pamukkale yakınlarında jeotermal enerjiden yararlanılarak seracılık yapılmaktadır. Denizli Tarımsal Gelişme Projesi çerçevesinde kavun, karpuz gibi bostan ürünleri önem kazanmıştır. Zeytin ve antep fıstığı üretimi ise oldukça sınırlıdır. Hayvancılık 1950’lerden sonra ovaların bitkisel üretime yönlendirilmesi ile gerilemiştir. Günümüzde daha çok mera hayvancılığı biçiminde en çok koyun, kıl keçisi ve sığır yetiştirilir. İle özgü uzun ötüşlü Denizli Horozları ile ünlü olarak saf Denizli ırkı horoz ve tavuk yetiştiren üretme istasyonları bulunmaktadır. Hayvansal ürünlerden kaynaklanan süt, et, yumurta ve deri, üretimi de önemlidir. Akarsularda ve göllerde tatlısu balıkçılığı yapılır istakoz üretilir. Denizli’de imalat sanayi 1970’lerden sonra daha da gelişmiş, büyük ölçüde evlerde sürdürülen el dokumacılığı ün yapmış, ihracata yönelinmiştir. Ormanlarından tomruk, maden ve tel direği, çıra, reçine, sığla yağı ve yakacak odun çıkarılmaktadır. Ayrıca Denizli’de XIX.yüzyıldan bu yana krom madeni çıkarılmıştır.

http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/10/09/00030641.jpgDenizli’nin tarihi çok eskilere inmektedir. İlin kuzeydoğusundaki Çivril, Beycesultan’da kalkolitik Çağa ait buluntuların ortaya çıkması yöre tarihinin MÖ.5000-4000’lere kadar indiğini göstermektedir. Bugünkü kent merkezinin bulunduğu yerde Milyas isimli bir yerleşim bulunuyordu. MÖ.1800’lerde Arzava Siyasal Birliğinin Myra bölgesinde yer alan Denizli, Hititlerin egemenli altında bulunmuştur. Hititlerin 1100’lerde yıkılmasından sonra yöre Lydialıların egemenliği altına girmiş, bu duruma MÖ.546’da Pers Kralı II.Kyros son vermiştir. Bu arada Milyas halkı Perslere karşı uzun süre direnmiştir. MÖ.334’te Büyük İskender Pers egemenliğine son vererek Denizli yöresini de ele geçirmiştir. Büyük İskender’in ölümünden sonra (MÖ.323) Lysimakhos’a bağlanan yöre, MÖ.261’e kadar seleukosların yönetiminde kalmıştır. Bu arada Seleukos Kralı II.Antiokhos karısı Laodike adına Denizli’nin yakınlarında Laodikeia antik kentini kurmuştur. Pergamon Kralı Attalos Seleukosları yenilgiye uğratmış ve Roma’ya vasiyet yoluyla topraklarını verinceye kadar da Pergamon Krallığı yörede egemenliğini sürdürmüştür. Bölge Roma ve Bizans dönemlerinde gelişerek önem kazanmıştır.

Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Kutalmışoğlu Süleyman Şaha bağlı beyler, yöreyi ele geçirmiş, bu durum I.-II.- III. Haçlı Seferlerine kadar sürmüştür. Bu dönemlerde yöre Haçlılar, Bizanslılar ve Selçuklular arasında sürekli el değiştirmiştir. Germiyanoğulları 1368’de buraya hakim olmuşsa da 1391’de Yıldırım Beyazıt burasını Osmanlı topraklarına katmıştır. Yıldırım Beyazıt’ın Ankara Savaşı’nda Timur’a yenilmesinden sonra Germiyanoğulları yeniden yöreye hakim olmuşlardır. Kısa bir süre Karamanoğulları buraya hakim olmuş, ardından 1429’da kesin olarak Osmanlı topraklarına dahil olmuştur.
http://www.kenthaber.com/Resimler/2005/10/09/00030640.jpgTanzimat döneminde Aydın vilayeti, Aydın sancağına bağlı bir kaza olan Denizli 1883’te sancak olmuştur. Kurtuluş Savaşı’nda Kuvay-ı Milliye’nin örgütlenmesinde etkili olmuş, bazı ilçeleri Yunan işgaline uğramıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra da il konumuna getirilmiştir.

Yörede Laodikeia, Apollania Salbakos, Apollonos Hireon, Attuda, Colosae, Herakleia Salbakos, Hierapolis, Sebastopolis, Tabai ve Tripolis antik kentleri bulunmaktadır. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait yapılar arasında Denizli-Eğridir yolu üzerinde Goncalı Köyü’ndeki Akhan, Denizli’nin 20 km. kuzeyinde Honaz bucağında Sultan II.Murat Camisi (XV.yüzyıl), Denizli Hürriyet Meydanı’nda Yeni Cami bulunmaktadır. Ancak bunlar günümüze iyi durumda gelememiştir. Acıpayam’da Yazır Camisi (1801), Çal ilçesinde Eski Pazaryeri Camisi, Yatağan Baba Türbesi (XVI.yüzyıl), Çogaşlı Köyü Çeşmesi (1776-1834), Çardak’ta Çardakhan Kervansarayı (1230), Çivril’de Şavranşah-Şavran Camisi (1882), Dedeköy Camisi, Sarayköy’de Ahmetli Köprüsü (Ak Köprü), Baklan Boğaziçi kasabasında Boğaziçi Cami, Mehmet Gazi Türbesi, Ahi Sinan Türbesi, Mahmut Gazi Türbesi, Hüsamettin Bey Türbesi ilin belli başlı eserleridir. Ayrıca Denizli'de Türk sivil mimari özelliklerini yansıtan evler de bulunmaktadır.

PAMUKKALE:
TRAVERTENLER
http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/thum/WT_178travertenler.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/178travertenler.jpg) Travertenler çok yönlü,çeşitli nedenlere ve ortamlara bağlı,kimyasal reaksiyon sonucu çökelme ile oluşan bir kayadır. Pamukkale termal kaynağını meydana getiren jeolojik olaylar geniş bir bölgeyi etkilemiştir. Bu bölgede sıcaklıkları 35-100OC arasında değişen 17 sıcak su alanı bulunmaktadır. Pamukkale termal kaynağı bölgesel potansiyel içindeki bir ünitedir. Kaynak,antik dönemlerden beri kullanılmaktadır. Su termal kaynaktan çıktıktan sonra 320m. uzunluğunda bir kanal ile traverten başına gelmekte ve buradan 60-70m.’lik kısmı çökelmenin olduğu traverten katkatlarına dökülmekte ve ortalama 240-300m. yol katetmektedir. Katkat havuzcuklarında ve katkat seddelerinde,çökelmekte olan kalsiyum karbonat,başlangıçta yumuşak bir jel halindedir. Zaman içinde sertleşmekte ve traverten olmaktadır. Ancak ziyaretçiler tarafından katkatlar üzerinde gezilmesi ve oynanması,henüz yumuşacık haldeki kalsiyum karbonatların ezilmesine,dağılmasına neden olmaktadır.
(http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/traverter002.jpg)
http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/thumbnail/traverter002.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/traverter002.jpg)
Termal kaynak suyu,normal şartlara dönüşmeye ve traverten oluşumuna neden olmaktadır. Termal sudaki kalsiyum bikarbonatın aşırı miktarda bulunması ve suyun yüzeye çıkışı sonucu bikarbondioksit açığa çıkmakta ve kalsiyum karbonat çökmektedir.


Beyazlığın oluşumunda,hava şartları,ısı kaybı,akışın yayılımı ve süresi etkilidir. Çökelme,termal sudaki karbondioksitin havadaki karbondioksit dengeye gelinceye kadar devam etmektedir. Yerinde yapılan analizlerde,kaynak başındaki suyunhttp://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/thum/WT_189traverten.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/189traverten.jpg) karbondioksit miktarı ortalama 725 mg/1t. ıken suyun travertenleri terkettiğinde bu miktar 125 mg/lt.’ye düşmektedir. Keza kalsiyumbikarbonat da benzer şekilde 1200 mg/lt’den 400 mg/lt’ye düşmektedir. Keza Ca 576/8 mg/lt’ye düşmektedir. Bu analiz sonucuna göre 1 lt. sudan traverten üzerine 499.9 mg Ca CO3 çökelmektedir. Bu miktar 1 1/sn su için günde 43191 g. çökelme demektir. http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/thum/WT_179traverten.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/179traverten.jpg) Ortalama yoğunluğu 1.48 g / cm3 alan kaplar. Suyun ortalama debisi 466.21/sn olduğuna göre 13.584 m2 alan beyazlatılabilecektir. Pratikte bu şartları yerine getirmek güçtür. Ancak bu teorik yaklaşıma göre yılda 1 mm. kalınlığında 4.9km2 alan beyazlatılabilir. şu anda traverten alanı 22.000 m2’ye ulaşmış olup,bu mevcut travertenlere insanların ayakkabı ile girişleri 15 Mayıs 1997 tarihinde yasaklanmıştır.




Ancak Örenyeri Güney Kapısı tarafındaki “Domuz Çukuru” diye tabir edilen3.000 m2’lik teraslarda ve yine eski araç yolu olan Pamukkale Kasabası’na bağlantı sağlayan yol,yürüyüş yolu olarak yerli ve yabancı turistlerin kullanımına serbest olup,dolayısıyla bu bölgelerde insanların travertenlerle teması sağlanmaktadır http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/thum/WT_218trvetenlahit.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/218trvetenlahit.jpg)

http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/thum/WT_219travertenlahit.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/219travertenlahit.jpg)
http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/thum/WT_223travertenlahit.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/223travertenlahit.jpg)
Traverten Üstü Anıt Mezar Ev Tipi



http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/thum/WT_239ozelidare.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/239ozelidare.jpg)
(http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/ozelidare.jpg)Termal Su Kaynağı(Özel ıdare Havuzu)
http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/thumbnail/pamukkale22%20copy.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/pamukkale22%20copy.jpg)
(http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/pamukkale22%20copy.jpg)
Kırmızı Travertenler
Khttp://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/thumbnail/5%20copy.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/5%20copy.jpg)ırmızısu ; merkez ilçe Karahayıt kasabası içindedir. Pamukkale’nin yaklaşık 5 km kuzeyindedir. Kırmızısu travertenleri 600C sıcaklıkta çıkan termal su çevresinde oluşmuştur. Termal suyun içindeki maden oksitleri nedeniyle kırmızı,yeşil ve beyaz renkli traverten tabakaları oluşmuştur. http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/thumbnail/100.jpg


(http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/100.jpg)
Yakın zamana kadar daha çok iç turizme hizmet veren Karahayıt Kaplıcaları artan konaklama tesisleri ile önem kazanmış ve Pamukkale’den sonra turizmdeki yerini almıştır.
http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/thumbnail/traver1.jpg

http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/thumbnail/kirmizisu%20copy.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/kirmizisu%20copy.jpg)

http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/thumbnail/traver2.jpg



(http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/traverter002.jpg)

DENİZLİ HOROZU:

Her horoz kendi kümesinde öter
Denizli Horozu ise her yerde öter
http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/thumbnail/horoz2%201copy.jpg Denizli'nin sembolü olan "Denizli Horozu", renk ve vücut yapısı itibariyle ahenkli uzun ve güzel ötüşleriyle, ilimize en uzak yörelere kadar isim yapmış yerli bir ırkımızdır. Bazılarına göre Osmanlı ımparatorluğu zamanında Arnavutluk'tan ıstanbul'a getirilen uzun ötüşlü Berat Horozlarının Denizli'ye getirilmesi ve Denizli'deki yerli tavuklarla melezleşmesinden oluştuğu üretildiği söylenmekte ise de bu doğru değildir. Zira renk ve vücut yapısı bakımından aralarında hiç bir benzerlik yoktur. Denizli Horozu bu bölgedeki insanların eskiden beri uzun ötüşlü horozlara gösterdikleri özen sonucu kendiliğinden oluşmuş bir ırktır.
http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/thumbnail/horoz02%20copy.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/horoz02%20copy.jpg)
Denizli Horozunun gözleri siyah ve sürmelidir. Bacakları koyu gri veya mor, ibik balta ibik şeklinde, kulakçık kırmızı veya kırmızı üzerinde beyaz benekli genel renk, siyah kirli beyaz ortaklaşa karışım halindedir. Bazen kanat tüyleri üzerinde kahverengi renkler bulunur. Al horozlarda ise siyah-kırmızı ortaklaşa karışım halindedir. Canlı ağırlık ortalama 3-3.5 kg. civarındadır.
Denizli Horozları renklerine, vücut yapılarına ve ibik şekillerine göre 3'e ayrılır. Renklerine göre Demirkır, Pamukkır, Kınalı, Al, Siyah ve Kürklü olmak üzere 6 tipe ayrılırlar. Vücut yapılarına göre Yüksek boyun, Sülün, ve Küpeli olmak üzere 3 tipi vardır. ıbik şekillerine göre ise Geniş ıbik ve Dar ıbik olmak üzere 2 tipi vardır.
Denizli Horozunun sesi, tonuna ve netliğine göre de sınıflandırılır. Ses tonuna göre ince, davudi, kalın ses olmak üzere 3'e ayrılır. Davudi ses, ince sesle kalın ses arasında ve kalın sese yaklaşan tek bir sestir. Niteliğine göre net ses, hüzünlü ses, cırtlak ses, dalgalı ses (alaycı ses) olmak üzere 4'e ayrılır.
http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/thumbnail/horoz2%20copy.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/horoz2%20copy.jpg)
Denizli Horozları'nın ötüşleri bütün kabiliyetin ortaya konulmasıyla yapılır. Ötüşleri, ötüş anındaki vücut pozisyonuna göre Aslan Ötüş, Kurt Ötüşü, Yiğit Ötüşü, Pus Ötüşü olmak üzere 4'e ayrılır.

http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/thum/WT_horoz3.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/horoz3.jpg)

ıyi bir Denizli Horozu'nda görünüş canlı bacaklar, boyun uzun ve kuvvetli göğüs, geniş ve derin kuyruk, dik başa doğru meyilli olmalıdır. Tavukta da aynı özellikler aranır. Denizli Horozları'nın birinci yılda ötüş uzunlukları 20-25 sn. olmaktadır.

http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/thum/WT_horoz4.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/horoz4.jpg)

Tarım İl Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan Denizli ırkı üretim birimince yetiştirilen Denizli Horozları genel olarak 100 başlık bir sürü halinde elde tutulmaktadır. Damızlık horozlar seçildikten sonra kalanlar Mart, Nisan ayından itibaren yurdun çeşitli yerlerinden gelen taleplere göre satılmakta, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran aylarında, ilde civciv satışı yapılmaktadır.

http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/thum/WT_horoz6.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/horoz6.jpg)

ESKİ BİR İLÇESİ OLAN ÇAL İLÇESİ:

Çal'ın arkeolojik adı Mosyna'dır. Bölge Türklerin eline geçtikten sonra Demirci Köyü adını almıştır. Bu yerleşenler Demirci Köyü halkını buraya yerleşmeye ikan ettikleri için, Demirci Köyü halkını çalan anlamında Çal adını almıştır.

http://img.webme.com/pic/c/cal-ilcesi/cal01.jpg

İlçe Sınırları içinde; doğuda Kavak Dağı, batıda Çökelez Dağı, güneyde Beşparmak Dağları vardır. İlçe merkezi bu dağların ortasında Çökelez Dağı'nın eteğine kurulmuştur. İlçe Denizli'ye 64 km uzaklıktadır. Ticaretini Denizli ve İzmir illeri ile yapar.

http://img.webme.com/pic/c/cal-ilcesi/cal04.jpg

İlçenin batı kısmı genellikle engebelidir. Düz arazi azdır. İlçe yer itibarıyla kasaba ve köylerin merkezi durumundadır. İlçe oldukça zengin bir eğitim ve kültür hayatına sahiptir. Okur yazar oranı % 90'dır. İlçede 63 ilkokul müdürlüğü vardır. Merkezde 3 lise mevcuttur. Ayrıca Halk Eğitim Merkezi ve Halk Kütüphanesi ilçe halkına hizmet vermektedir.

http://img.webme.com/pic/c/cal-ilcesi/cal05.jpg

Çal bir hayli seçkin kişiler yetiştirmiştir. Bunlar ;

http://img.webme.com/pic/c/cal-ilcesi/yildiz.gif Ressam İbrahim ÇALLI (http://cal-ilcesi.tr.gg/İbrahim-ÇALLI.htm)
http://img.webme.com/pic/c/cal-ilcesi/yildiz.gifBestekar Selahattin PINAR (http://cal-ilcesi.tr.gg/Selahattin-PINAR.htm)
http://img.webme.com/pic/c/cal-ilcesi/yildiz.gifHeykeltraş Osman MACUNLUOĞLU (http://cal-ilcesi.tr.gg/Osman-MACUNLUOĞLU.htm)
http://img.webme.com/pic/c/cal-ilcesi/yildiz.gifAvukat & Milletvekili Fuat AVCI (http://cal-ilcesi.tr.gg/Fuat-AVCI.htm)
http://img.webme.com/pic/c/cal-ilcesi/yildiz.gifMilletvekili Yusuf BAŞKAYA (http://cal-ilcesi.tr.gg/Yusuf-BAŞKAYA.htm)
http://img.webme.com/pic/c/cal-ilcesi/yildiz.gifDoktor & Milletvekili Esat Yıldırım AVCI (http://cal-ilcesi.tr.gg/Esat-Yıldırım-AVCI.htm)
http://img.webme.com/pic/c/cal-ilcesi/yildiz.gifSubay osman KARABUDAK'tır.

Nüfusun % 80'ini tarım aileleri oluşturur. Tarımsal etkinlikler aile işletmeleri halindedir. İlçede yetiştirilem ürünler;

http://img.webme.com/pic/c/cal-ilcesi/yildiz.gif Üzüm,
http://img.webme.com/pic/c/cal-ilcesi/yildiz.gif Buğday,
http://img.webme.com/pic/c/cal-ilcesi/yildiz.gif Arpa,
http://img.webme.com/pic/c/cal-ilcesi/yildiz.gif Tütün,
http://img.webme.com/pic/c/cal-ilcesi/yildiz.gif Afyon,
http://img.webme.com/pic/c/cal-ilcesi/yildiz.gif Nohut,
http://img.webme.com/pic/c/cal-ilcesi/yildiz.gif Pamuk'tur.

İlçede bağcılık oldukça gelişmiştir. Denizli ili bağ sahalarının 2/3'ü Çal'da bulunmaktadır. Yetiştirilen üzüm çeşitleri;

http://img.webme.com/pic/c/cal-ilcesi/yildiz.gif Çal Karası,
http://img.webme.com/pic/c/cal-ilcesi/yildiz.gif Sultani,
http://img.webme.com/pic/c/cal-ilcesi/yildiz.gif Razaki,
http://img.webme.com/pic/c/cal-ilcesi/yildiz.gif Çekirdeksiz Üzüm bulunur.

Hayvancılık ve ormancılıkta da ilçe önemli gelişme göstermiştir. Türkiye'nin ilk özel çamlığı Çal'da bulunmaktadır.

İlçe turizm açısından doğal zenginliklere sahiptir. Bunlardan bazıları;

http://img.webme.com/pic/c/cal-ilcesi/yildiz.gif Sakızcılar Şelalesi,
http://img.webme.com/pic/c/cal-ilcesi/yildiz.gif Menderes Vadisi,
http://img.webme.com/pic/c/cal-ilcesi/yildiz.gif Çamlıpark,
http://img.webme.com/pic/c/cal-ilcesi/yildiz.gif Kumral Mesireliği turistik yerlerin başında gelmektedir.

İlçede Sağlık Merkezi ve Hükümet Tabibliği bulunur. Ayrıca Çal'a bağlı kasabalarda da sağlık ocakları mevcuttur.


İlçemiz hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz...

1. İhsan ERDEMİR'e ait siteye gitmek için : T I K L A Y I N (http://www.calilcesi.com)

2. Yavuz ŞİMŞEK'e ait siteye gitmek için : T I K L A Y I N (http://www.calliyiz.com/)

3. Osman YALÇINKAYA'ya ait siteye gitmek için : T I K L A Y I N (http://www.calilcesi.co.cc/)

KAKLIK MAĞARASI:
Denizli Ankara karayolunda Denizli il merkezine 30 km. mesafede Honaz ilçesi Kaklık Kasabasındadır.mağaralar insanların ilk doğal barınaklarına oluştururlar.Bu nedenle uzun yıllardan beri araştırmacıların dikkatlerini üzerlerine çekmiş ve ayrıntılı araştırmalara konu olmuştur.Ancak bu özelliklerinin yanında mağaralar içlerinde sakladıkları gizli güzelliklerin keşif ve seyrinin insanlara verdiği mutluluk,mağaracılığın son yıllarda bir bilim dalı olarak karşımıza çıkarmaktadır.Bunun yanında bir spor dalı olarakda karşımıza çıkmaktadır.Kaklık Mağarası damlataşı, sarkıtları ve dikitleriyle süslü olup,Pamukkalede bulunan travertenlere benzer ,traverten basamaklarıyla eşine rastlanmaz güzellikte olup, Küçük Pamukkale veya Mağara Pamukkale olarak adlandırılmaktadır.Mağara içersinde bol miktarda termal su bulunmaktadır.Berrak,renksiz ve kükürt kokulu olan bu su varlığı bazı cilt hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir.
Ayrıca mağaranın yakınında ziyaretçilerin istifadesine sunulmak üzere yapılan yüzme havuzu, küçük amfi tiyatro, seyir alanları, kafeterya ve kameriyeler mayıs 2002 tarihinden itibaren turizmin hizmetine sunulmuştur.

http://www.kaklik.bel.tr/kullanresim/1.jpg http://www.kaklik.bel.tr/kullanresim/2.jpg
Düden-kaynak, çöküntü obruğu konumlu aktif bir magara olan "Kaklık Mağarası"nın çevresi; Mesozoik kireçtaşları, Eeosen marn, kil, kumtaşı ve konglomeraları, miyosen-pliyosen yaşlı kil, kum, Marn ve kalkerler ile kuveterner'e ait traverten ve alüvyonlardan meydana gelmiştir.
http://www.kaklik.bel.tr/kullanresim/4.jpg http://www.kaklik.bel.tr/kullanresim/5.jpg


Kaklık Mağarası'nın içinden ve yakınında yüzeyden çıkan termal kaynakların hidrojeokimyasal özellikleri
Görünüş Berrak PH 6.85
Renk Renksiz Toplam Sertlik (FS ) 116.9
Koku Kükürt Kokusu Klorür (mg/lt) 31.6
Tat - Amonyak Yok
Tortu Yok Organik Maddeler için
Nifrit Yok Sarfedilen Oksijen (mg/lt) 0.7
Aktif Klor (mg/lt) Yok Kalsiyum (mg/lt) 286.17 Magnezyum (mg/lt) 110.62
Kaklık Mağarası'nın doğrudan gün alan ve sürekli damlayan veya akan duvarlarında, sık bir yosun ve küçük yapraklı sarmaşık türü bitkiler gelişmiştir. Aydınlanmaya bağlı olarak gün içinde yeşilin değişik tonlarını alan bu bitkiler, mağaraya ayrı bir güzellik katmıştır.

http://www.kaklik.bel.tr/kullanresim/6.jpg http://www.kaklik.bel.tr/kullanresim/7.jpg

KARAHAYIT KIRMIZI SU:
Kırmızı suyunu ilk kez büyük bir organizasyonla dünyaya duyurmak için yola çıkan Karahayıt Belediyesi, 'Karahayıt 1. Uluslararası Kırmızı Su Festivali'nden alnının akı ile çıktı.

Bir tarafta Karahayıt'a gelen yerli ve yabancı turistler kırmızı su ile tanışırken, diğer tarafta da yöne halkı üç gün boyunca çeşitli aktivitelerle eğlenme imkamı buldular. Karahayıt 1. Uluslararası Kırmızı Su Festivali sona erdi. Denizli'nin en önemli turizm merkezlerinden biri olan termal su ve kırmızı su ile tanınan Karahayıt Beldesi'nde bu yıl ilki düzenlenen festival, renkli görüntülere sahne oldu. Karahayıt Belediyesi önünde düzenlenen festivale Adalet ve Kalkınma Partisi Denizli Milletvekili M. Salih Erdoğan, Denizli Vali Yardımcısı Ramazan Aksoy, çevre ilçe ve belediye başkanları ile çok sayıda davetli katıldı. HAVUZLARA AKIN ETTİLER Festival öncesi yaşlılar kırmızı suyun çıktığı havuzlara girerek hem dinlendiler hem de şifalı su ve çamuru ayaklarına sürerek şifa bulmaya çalıştılar. Yeraltından gelen kırmızı suyu hayranlıkla izleyen katılımcılar sıcak olmasına rağmen şifa için sudan içmeyi de ihmal etmediler. Bazı vatandaşlar ise kırmızı sıcak suyu daha sonra kullanmak için şişelere doldurdu. Yerli ve yabancı turistlerin festivaldeki gösterilerden çok kırmızı suya ilgi göstermesi dikkat çekerken, Karahayıt Belediye Başkanı İbrahim Vural, Karahayıt'ın daha iyi tanıtılması için festivalin bundan sonraki yıllarda da sürekli olarak düzenleneceğini söyledi. Halk oyunları ekiplerinin gösterisinin yapıldığı festival 3 gün sürdü. DENİZLİ KARAHAYIT'A TAŞINDI Üç gün süre ile devam eden festival için Denizli başka olmak üzere yurt içi ve yurt dışından çok sayıda yerli ve yabancı turist, Karahayıt'a geldi. Özellikle kırmızı suya ilgi gösteren ve suyun içine şifa bulmak amacıyla giren vatandaşlar, renkli anların yaşanmasına neden oldu. Öte Türk Halk Müziği sanatçısı Semiha Yankı ve Türk Pop Müziğinin sevilen isimlerinden Tamer'in de sahne aldığı festival çerçevesinde çeşitli hediyeler de dağıtıldı. Sanatçılar seslendirdikleri birbirinden güzel eserlerle Karahayıt halkına unutulmaz anlar yaşattılar. CHP'DEN BAŞKANA DESTEK Festival kapsamında gerçekleştirilen ve Semiha Yankı'nın da sahne aldığı konser programında Cumhuriyet Halk Partisi Denizli Milletvekilleri M. Uğur Neşşar ve Mustafa Gazalcı'nın yanısıra CHP Merkez İlçe Başkanı Dt. Hakan Kılınç ve çok sayıda partili de festivale katılarak Karahayıt Belediye Başkanı İbrahim Vural'a destek verdiler. Öte yandan çeşikli kurum ve kuruluşların müdürleri de

LEODİKYA ANTİK KENTİ:
Denizli ilinin 6 km. doğusunda, Eskihisar, Goncalı, Bozburun köyleri sınırları içinde kalan, Lykos (Çürüksu) Vadisi'nin en önemli ve büyük antik kenti Laodikeia, Seleukoslar (Suriye) Kralı, II. Antiokhos tarafından eşi Kraliçe Laodike adına M.Ö. 3. yüzyılın ortalarında kurulmuştur.

Söylenceye göre kral bir Apollon sözcüsünün yardımıyla baş tanrı Zeus’un öğüdünü duyup, eşi adına bir kent kurmaya karar vermiştir. Bu durumda kentin kuruluş tarihi II. Antiokhos'un tahta geçtiği M.Ö. 261 ile Laodike'den boşandığı M.Ö. 253 yılları arasında gerçekleşmiş olmalıdır.

Bir başka anlatıma göre; Seleukoslar kralı I. Antiokhos rüyasında annesi, kız kardeşi ve eşi olarak tanımladığı üç güzel kadın görmüş, her üç kadın da kraldan kendileri için Karia'da birer kent kurmasını istemişler, bunun üzerine kral I. Antiokhos'ta karısı ve annesi için Nysa (Sultanhisar) ve Antiokheia (Başaran Köyü-Karacasu) kentlerini, kız kardeşi Laodike için de Laodikiea antik kentini kurmuştur. Ancak antik kaynakların kral I. Antiokhos ve kız kardeşi Laodikie'nin adından hiç söz etmemesi, kentin kral II. Antiokhos tarafından karısı güzel Kraliçe Laodike adına kurulduğunu göstermektedir. Kazı ekibince, Antik Kent'in batısında yapılan yüzey araştırmalarında Klasik Döneme kadar inen seramiklerin bulunması kuruluşun daha da eskiye gittiğini göstermektedir.

Antik yazar Plinius'a (NH. V. 105) göre, antik kentin yerleşim alanının bulunduğu yerde önce Diospolis ve sonra Rhoas adlarını taşıyan bir köyün kurulu olduğu belirtilir. Zeus kenti anlamına gelen bu ilk ad, burada çok eski ve köklü bir kutsal yerin varlığına işaret etmektedir. Zeus daha sonra, Laodikeia'nın en önde gelen kurucu ve baş tanrısı olarak saygı görmüştür. Antik kentte bir İsis Rahibesi heykelinin bulunması, burada İsis tapınağının varlığına işaret etmektedir. Mısır kökenli olan İsis; toprağın, doğanın ve tabiatın canlanmasını, denizler ve yer altını sembolize eden tanrıçadır. Laodikeia’da olası bir İsis tapınağının yer almasını, antik kentin kurucularının Suriye kökenli olmasıyla açıklanabilir.


Laodikeia’nın yer aldığı Lykos Ovasına adını veren, Lykos (Çürüksu) nehri; Honaz (Kadmos) dağı eteklerinden doğarak Lykos (Çürüksu) Ovasının ortasından geçip, Sarayköy yakınında Büyük Menderes nehrine karışmaktadır. Ovayı güneyde Babadağ (Salbacos) dağ silsilesi, batıda ve kuzeyde Buldan ve Çökelez dağları, doğuda ise Honaz (Kadmos) dağı çevirmektedir. Antik coğrafyacı Strabon (XII / 8.16) Lykos (Çürüksu) nehrinin birçok yerde yeraltından aktığını, bunun sonucu da yer altında boşluklar meydana geldiğini anlatarak, bölgedeki depremlerin çokluğunu Lykos (Çürüksu) nehrinin meydana getirdiği yer altı boşluklarına bağlanmaktadır.

Lykos Vadisi; iklimin uygun, bölgenin verimliliği, İç (Afyon, Konya) ve Güney Anadolu’yu (Antalya, Burdur, Isparta) Batı Anadolu'ya bağlayan yolların kesişme noktasında olması nedeniyle Kalkolitik Dönemden (Bakır çağı M.Ö. 5500) itibaren insan yerleşmesine sahne olmuştur. Vadideki en eski yerleşmeler; Sarayköy yakınlarında Beylerbeyi Höyük, Kumkısık Höyük ve Kolossai (Honaz) Höyük tepesidir. Hellenistik Dönem yerleşmelerini ise; Laodikeia'nın güneyinde, Attuda (Sarayköy-Hisarköy), Trapezopolis (Babadağ-Bekirler köyü), Karura (Sarayköy-Tekkeköy), Menderes nehrinin batı yakasında Tripolis (Yenicekent), Laodikeia'nın kuzeyinde Hierapolis (Pamukkale), doğusunda Kolossai antik kentleri olarak sayabiliriz.
Laodikeia antik kenti tarih sahnesine ilk defa, M.Ö. 220’lerdeki Akhaeos isyanıyla çıkmıştır. Polybius'a (8.21) göre, Seleukoslar Kralı III. Seleukos doğuda Ptolameios Krallığı ile savaşırken Sardes’te (Salihli) çıkan isyanı bastırmak için komutanı ve yeğeni Akhaeos'u görevlendirmiştir. Bu isyanları bastıran Akhaeos, Laodikeia'da kendisini kral ilan etmiş ve adına Sikke (para) dahi bastırmıştır. Akhaeos'un bu ihanetini ise daha sonra başa geçen kral III. Antiokhos idam ile cezalandırmıştır.

Lykos (Çürüksu) Vadisi M.Ö. 190 yılında Seleukoslar ile Bergama Krallığı arasında yapılan Magnesia Savaşına kadar, Seleukoslar yönetiminde kalmıştır. Bu savaşı, Roma desteğinde kazanan Bergama Krallığı M.Ö. 188 yılında imzalanan Apameia (Dinar) barışıyla bölge yönetimini ele almıştır. Bergama Krallığı, III. Attalos'un M.Ö. 133 yılında ölmesiyle ve kralın vasiyeti üzerine, bölge Roma İmparatorluğu'na bağlanmıştır. M.Ö. 129 yılından itibaren Batı Anadolu Asya eyaletine bağlanmış olup, Roma İmparatorluğu'nca atanan Prokonsül'lerce (eyalet valileri) bölge yönetimi sağlanmıştır.

M.Ö. 88-85 yıllarında Pontus Kralı Mithridates Savaşları'nda Laodikeia büyük zarar görmüştür. M.Ö. 51 yılı sonu 50 yılı başlarında Kilikia Valisi ve Romalı büyük devlet adamı Cicero 10 hafta boyunca Laodikeia'da yargı işlerini yürütmüş ve yasaların hazırlanmasını sağlamıştır. Daha sonra Parth güçleriyle bölgeye M.Ö. 40 yılında gelen Labienus’a Laodikeia’lı Zenon adlı soylunun karşı direnişi sonucu, Laodikeia Roma İmparatorluğu'nca büyük saygı görmüştür. Bunun sonucu Zenon’a Pontus Bölgesi (Karadeniz Bölgesi) hediye edilmiş ve Laodikeialılar Roma yurttaşı sayılma ayrıcalığını elde etmiştir.

Laodikeia’da her yıl birlik üyeleri arasında toplanan altınlar Kudüs’e gönderiliyordu. Roma’nın M.Ö. 62 yılındaki vetosu üzerine, bu altınlar Kamu Hazinesi'ne aktarıldı ve bundan sonra Laodikeia hızlı bir şekilde gelişti. M.S. 60 yılındaki büyük depremde tüm Lykos (Çürüksu) Vadisi kentleri yerle bir oldu. Hierapolis ve diğer kentler, Roma İmparatorluğu yardımlarıyla ayağa kaldırılırken, Laodikeia kendi kendini imar etmeyi başardı. M.S. 2. yüzyıl sonlarına doğru iyice zenginleşen kent, İmparator Commodus (M.S.180-192) adına bir tapınak yapmış, bundan dolayı da "Neocoros" tapınak koruyuculuğu unvanını alarak vergiden muaf tutulmuştur. Kentin tapınak koruyuculuğu unvanı, İmparator Caracalla (M.S. 211-217) Dönemi'nde de devam etmiştir. Laodikeia M.S. 129 yılında Roma İmparatoru Hadrianus'u (M.S. 117-138), M.S. 215 yılında İmparator Caracalla’yı (M.S. 211-217) ve M.S. 370’te İmparator Valens’i (M.S. 364-378) ağırlamıştır.

Laodikeia M.S. 3.yy'a kadar Kibyra (Gölhisar) Coventus birliğine dahil olmuştur. M.S. 3. yy'dan sonra Laodikeia Frigya Pacataniası'nın başkenti olmuştur. Kent Nikomedia (İznik), Hierapolis (Pamukkale) Smyrna (İzmir), Ephesos (Selçuk), Pergamon (Bergama), Kolossai (Honaz) ve Tripolis (Yenicekent) ile birlik sikkeleri (para) basarak ortak kullanmıştır.

Laodikeia'da Hıristiyanlığın yayılması çok zor olmuştur. Bunun nedeni de kentin ticaret ve tekstil ile ulaştığı zenginliktir. Zengin ve refah düzeyi yüksek olan halk, ilk başta yeni dine fazlaca bir ilgi göstermemiştir. Özellikle Polemon Sülalesinin zenginliği tüm antik dünyada dillere destan olmuştur. Söylenceye göre zengin ve gururlu bir adam olan Polemon, hep gümüş dizginli arabasında gezerdi. Polemon kentte kral ve tanrılarla eşit düzeyde tutulurdu ve Smyrna (İzmir)’da büyük ve görkemli bir evi vardı. Roma İmparatoru Antonius Pius (M.S.138-161) henüz Anadolu valisi iken, Smyrna (İzmir)’ya gelişinde Polemon’un o sıralar boş olan evine yerleştirilmişti. Bir gece Smyrna (İzmir)’ya gelen Polemon, evinin tutulduğunu görünce çok kızmış ve Valiye hemen evi terk etmesini ve kendisine kalacak başka bir yer bulmasını söylemiştir. Antonius Pius İmparator olduktan sonra Polemon'u Roma’ya davet etmiştir. İmparator geçmiş olayı Polemon'a hatırlatırcasına yanındakilere “Polemon'un kapı dışarı edilmeyeceği bir yer bulun” demiştir. Yine söylenceye göre ölmekte olan Polemon yaptırdığı anıt mezarın içine girerek “Çabuk çabuk örtün üstümü, güneş sessizliğe büründüğümü görmesin” demiştir.

Laodikeia ticarette ulaştığı mevki ile antik dünyada haklı olarak büyük bir ün sağlamıştır. Bu zenginliğin en büyük kaynağı, Laodikeia’da yetiştirilen kuzguni renkli bir tür koyun ve bunların yününden sağlanan dokuma ürünleridir. Strabon (XII / 7.16) Laodikeia’da kuzguni siyah renkli yünü çok yumuşak bir cins koyun yetiştirildiğini, bu koyunların yünlerinin Miletos (Balat)’ta yetiştirilen koyunlarınkinden dahi üstün olduğunu, bu sayede Laodikeialılar'ın büyük gelirler elde ettiklerini yazmaktadır. Antik yazar Vitrivius (VIII/3) koyunların yünlerinin yumuşak oluşunu içtikleri bölgenin çürük kokulu suyuna bağlamıştır.

Laodikeia, Kolossai ve Hierapolis fabrikasyon tekstil üretiminde antik dünyada çok önemli bir yere sahip olmuşlardır. Lykos (Çürüksu) Vadisi kentleri, aralarında bir birlik kurarak, ürettikleri tekstil ürünlerini Efes (Selçuk) limanına götürmüşler, buradan da gemilerle Samos (Sisam Adası), Atina ve İtalya’ya kadar ihraç etmişlerdir. Laodikeia'da dokunan ve Trimita adıyla bilinen tunikler o denli ünlüydü ki kent bir dönem “Trimitaria” olarak anılmıştır. Antik dönemin en güzel tekstil ürünleri Lykos (Çürüksü) Vadisi'nde dokunmuştur. Dokuma ürünleri Miletos’u (Balat) bile geride bırakmıştır. Başlangıçta Lykos (Çürüksu) Vadisi’nde dokunan tekstil ürünleri Sardes'te (Salihli) toplanmış ve oradan tüm antik dünyaya dağıtılmıştır. Ancak daha sonra Lykos’lu tüccarlar ürünlerini kendileri ihraç etmeye başlamışlardır. Antik dönemde Karia ve Lidya şehirleri tekstil endüstrisinde Laodikeia, Kolossai ve Hierapolis’e rakiptir. Bölgede, yünün yıkanması, boyanması ve dokunması önemli bir sektör haline gelmiştir. Geç Roma Dönemi'nde dahi İmparator Diocletianus’un (M.S. 284-305) fermanında “Laodikeialı” olarak kumaşlarından söz edilmesi, bu dönemde dahi dokuma sektörünün önemini hala sürdürdüğünü göstermektedir. Denizli'nin bugün tekstil devi olmasının nedeni, bölge insanının antik dönemdeki gibi girişimci olması ve tekstilin bölgede 2300 yıllık köklü bir geçmişe dayanmasından kaynaklanmaktadır.

Bizans Dönemi'nde tüm Batı Anadolu antik kentlerinde olduğu gibi, M.S. 395’te alınan bir karar gereği Laodikeia’nın etrafı bir sur duvarıyla çevrilmiş olup, bu surlar Hellenistik ve Roma yerleşimlerinin bir kısmını dışarıda bırakmıştır. Surların yapımı sırasında birçoğu anıtsal yapılara ait bloklar kullanılmıştır. Laodikeia M.S. 494’teki korkunç depremde tamamen yıkılmış ve bir daha toplanamamıştır. Özellikle de M.S. 7. yy. başında meydana gelen diğer büyük deprem sonunda, su yolları bozulmuş, ova kentlerini gittikçe tehdit altına alan Sasani ve Arap istilaları sonucu, korumasız olan kent, güneye Denizli Kaleiçi’ne Ladik adıyla taşınmıştır. Bununla ilgili olarak kazı çalışmalarında, M.S. 7. yy. sonrasına tarihlenen sikkeler henüz bulunmamıştır, bu da kentin büyük ölçüde taşındığını göstermektedir. Antik kentten güneye doğru yüründüğünde Erken Bizans Dönemi'nden itibaren başlayan seramik buluntularını Bakırlı Mahallesine kadar takip etmek mümkündür. Lykos (Çürüksu) Vadisi ise 13. yüzyıl başından itibaren tamamen Türklerin eline geçmiştir.

Laodikeia topografik olarak ovadan yükselen ve tüm alana hakim olan tepelerin üzerinde kurulmuştur. Yerleşim alanının en yüksek kodu ikinci su dağıtım noktası olup, 293.74 metredir.

Kentin güneybatısından 1891 yılında açılan tren yolu geçmektedir. Antik kentin kuzeybatısında Asopos (Gümüşçay), güneydoğusunda Kapros (Ellez Deresi), kuzeyduğusunda Lykos nehri yer almaktadır. Laodikeia içinde bugün görülebilen yapı kalıntıları Roma Dönemi'ne aittir ve bunlar M.S. 60 yılındaki büyük depremin hemen arkasından yapılan imar faaliyeti kalıntılarıdır.

BOZKURT İLÇESİ:
BOZKURT İLÇESİ TARİHÇESİ Padişah Sultan Hamid devrinde Bulgaristan ve Romanya' dan gelen halk, 1885 yılında şimdiki demir yolunun kuzey tarafına yerleşmişlerdir. Yerli köylülerden olan Tutluca ve Çardak halkı yeni gelen göçmenlerin burada oturmasını istememişlerdir. 1885 yılında demiryolunun gürültüsünden ve Tutluca köyünün baskısından kurtulmak için demir yolunun güneyine, yani şimdiki oturdukları yere yerleşmişlerdir.
Padişah Sultan Hamid zamanında gelip yerleştikleri için yeni kurulan köyün adı Hamidiye olmuştur. Padişah devrinde ilk olarak Sandıklı Mutassarruf Bursa Sancağına bağlı olan Hamidiye köyü daha sonra Kütahya sancaklığına bağlanmıştır. 1900 yıllarında bucak olan Dazkırı'ya ve Afyon İline bağlanmıştır. 1945 yılında Denizli Merkez İlçesine bağlanmış, o tarihten itibaren Denizli İline bağlı bulunmaktadır.
Yurdumuzun muhtelif yerlerinde Hamidiye adlı köy ve kasaba çok olduğu için yazışmalarda büyük aksaklıklar meydana gelmiştir. Bundan dolayı köyün ismi Bozkurt olarak değiştirilmiştir. 01.08.1955 yılında bucak, 15.05.1956 yılında belediye teşkilatı kurulmuştur.
09/05/1990 yılında Bozkurt ilçe olmuştur. 09/05/1991 tarihi itibariyle 13 köy ve 1 kasabası vardır.

OZKURT'UN COĞRAFİ DURUMU Bozkurt ilçesi Denizli İli' ne bağlı, Denizli ilinin doğusunda ve Ege Bölgesinde yer almaktadır. İlçenin doğusunda Denizli iline bağlı Çardak ilçesi, batısında Honaz, güneyinde Acıpayam, kuzeyinde Baklan ve Çal ilçeleri ile kuzeydoğusunda Afyon iline bağlı Dazkırı ile komşudur. Denizli'ye uzaklığı 52 km.dir. İlçe hudutları içerisinde dağ ve büyük tepeler yoktur. Arazi genellikle bozkırı andırır. Denizden yüksekliği 866.8 m.dir. Topraklarının büyük bir bölümü Hambat ovası içindedir. Yüzölçümü 400 km2'dir. İlçemiz Ege Bölgesinde olmasına rağmen, Akdeniz ikliminden Kara iklimine geçiş bölgesindedir. 2000 yılı nüfus sayımına göre; merkez ilçe nüfusu 4.128, toplam nüfusu 11.708'dir.
Halkın geçim kaynağı, tarıma dayalı olup. Kuru mahsul ekimi yapılmaktadır. Sanayi gelişmemiş, evlerde halıcılıkla uğraşılmaktadır. Köylerde ise hayvancılık da yapılmaktadır. İlçede sulama imkanı olmadığından kuru tarım yapılmaktadır. İlçeye bağlı sadece Cumalı ve Tutluca köylerinde sulama için faaliyetler tamamlanmıştır. Arpa, buğday, kimyon ve tütün başlıca tarım ürünleridir. Bağcılık ise çok az yapılmaktadır. Sanayi yatırımları olarak; ham bez dokuma fabrikası, halı imalat ve turizme yönelik pazarlanması ve dört adet tekstil ve konfeksiyon atölyesi bulunmaktadır. Bozkurt orman alanlarının iyileştirilmesi projesi içinde 150 hektar alan devlet tarafından ağaçlandırılmıştır.

BOZKURT VE ÇEVRESİNİN
TURİZM ALANLARI 1. ALİ BABA TÜRBESİ: Tutluca Köyündedir. Türbe çamların arasındadır. Halk arasında bu türbe hakkında şunlar anlatılmaktadır: Ali Baba Türbesininin yanındaki ağaçları kesenler asla uyuyamazlar. Ancak odunları geri götürdüğünde uyuyabilirler. Kesilen ağaçlar okul veya camide kullanıldığı zaman herhangi bir sorun olmadığı söylenmektedir. Ali Baba Türbesi dışında Beylerli ve İnceler Gavur Mezarlıkları da vardır.
2. BEYLERLİ HÖYÜĞÜ: Batı Anadolu'nun en büyük höyüğüdür.Höyüğün yüksekliği 30m'dir. Yuvarlak formlu höyük 500 m lik bir alanı kapsamaktadır. Çardak ilçesi Beylerli Kasabasına 2 km uzaklıktadır. Hambat ovasının tam ortasında bulunan Höyük en büyük ve en eski yerleşim yeridir. Beylerli Höyüğünde yüzeyde yapılan araştırmalardan eski tunç çağından itibaren (Orta ve geç tunç,Klasik dönem,Hellenistik dönem,Roma dönemi) Bizans dönemi sonuna kadar tarihlenen seramik buluntularına rastlanmıştır. Denizli İlimizde yapılan Kazı çalışmalarında M.Ö.3500 yıla kadar ulaşılabilmiştir. Oysa Beylerli höyüğünün tarihi M.Ö.5000 yıla kadar ulaşmaktadır. Höyükte daha eskiye giden yerleşim yerleşimlerin varlığını tespit etmek için kazı yapılması gerekmektedir.
3. PINARLAR HÖYÜĞÜ: Denizli ili Çardak ilçesi Gemiş kasabası Pınarlar mahallesi Acıgöl bitişiğinde bulunmaktadır. Höyük doğu-batı doğrultusunda 150 metre kuzey-güney doğrultusunda 125 metre civarındadır. Antik çağlardan höyüğe ulaşımın güneyi moloz taşlardan yapılmış bir geçitle yapıldığı tahmin edilen 2m genişliğinde 100m uzunluğunda taş döküntüleri ve yığıntıları bulunmaktadır. Höyüğün yüzeyinde yoğun olmakla birlikte ilk tunç çağı ikinci dönemine ait çömlek kırıntılarının bulunduğu anlaşılmıştır.
4. GÖLCÜK HÖYÜĞÜ: Denizli ili Çardak ilçesi Gölçük köyü sınırları içinde bulunmaktadır. Höyüğün yüksekliği 15-20m civarındadır.Yüzeyde yapılan incelemede bol miktarda tunç çağlarına ve Helenistik döneme ait seramikler bulunmaktadır.
5. ÇALTI HÖYÜĞÜ: İlimiz Çardak ilçesi Çaltı köyü sınırları içindeki höyük yükseltisi 15 metreyi bulan bir tepe görünümündedir. Höyüğün üzeri ve çevresinden tunç helenistik ve roma dönemine ait seramikler bulunmaktadır.
6. YENİBAĞLAR HÖYÜĞÜ: Denizli ili,Bozkurt İlçesi Yenibağlar köyü sınırları içersindedir. Höyük kuzey-güney doğrultusunda 200 metre uzunluğunda 10 metre yüksekliğindedir. Höyüğün yüzeyinde yapılan incelemede Tunç çağlarına ait seramikler göze çarpmaktadır.
7. ÇARDAK HAN (HAN-ABAT KERVANSARAYI): Çardak ilçesi sınırlarındadır. Kervansaray Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat zamanında hicri 627 (1230 miladi) senesinde yaptırılmıştır. Hambat ovası ismini bu Han'dan almıştır. Han yarı açık ve kapalı olmak üzere iki kısımdan oluşmakta ve Anadolu Selçuklu kervansaraylarının "Klasik Tip" olarak isimlendirdikleri gruba girmektedir. Kapalı bölüm beş nemfli olarak düzenlenmiş ve soğuk havalarda insanlarla hayvanların aynı ortamlarda fakat, farklı yerlerde kalmalarının sağlayacak şekilde sekiler oluşturmuştur. Çardak Hanı figürlü süslemeler bakımından ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Kapalı kısmın giriş kapısının üzerinde yer alan kitabenin her iki yanında aslan figürlerine yer verilmiştir. Ayrıca orta nefin sağ yanındaki gömme sutun başlıklarından birinin üzerinde boğa başı,ikincinin üzerinde bir çift balık ve dördüncünün üzerinde bir insan başı bulunmaktadır. Kervansaraylar yapıldıkları dönemde ticaret güvenliğini sağlamakla kalmamış, Çardak Han gibi yörenin yerleşimine açılmasına da öncülük etmiştir.
8. ÇARDAK KALESİ ve ÇEVRE YERLEŞMESİ: Denizli ili Çardak ilçesi sınırları içinde ilçenin yaklaşık 2-2,5 km. Maymun dağı ön eteklerinde 4 yerleşim yeri bulunmaktadır. 1-Çardak Kalesi, 2-Çeşme mevkii site 1 yerleşmesi 3-Merkez çeşme yeri mevkii site 2 yerleşmesi 4-Yamuktepe yerleşmesidir. Çardak Kalesi 1194 rakımlı Gavur tepesinde bulunmaktadır. Kalenin güney-batı ve kuzey tarafı doğal uçurumdur. Doğu tarafı yaklaşık 70 m uzunluğundaki sur duvarı ile kapatılmıştır. Orta bölümde 19m uzunluğunda 2,9 -3,8 metre yüksekliğinde 3,7m genişliğinde olan sur duvarlarının bir kısmı ayaktadır. Kale yaklaşık 5000m2'lik bir alanı kaplamaktadır. Çardak Kalesi ve Yamuk Tepe bütün Hambat ovasına hakim bir noktadadır. SİTE 1 VE SİTE 2 YERLEŞMELERİ su kaynakları bulunduğu, Maymun dağı eteklerindedir. Milattan önce 6.yy da Pers Kralı Kross bu ovadan Sardes'e geçmiştir. Çünkü ova antik Kpameia,Colassae,Laodikeia, Hierapolis, Tripolis,Phliladephia,sardes yolu üzerindedir. Ovadan bakıldığında site 1 ve site 2 yerleşmeleri hiç görülmemekte,doğal barınak durumundadır. Bölge halkı bu barınaklarda kamufle olmuş çağlar boyunca ovadan geçen ordulardan korunmuştur.
9. BEYLERLİ HAMAMI: Hamamın tarihimizde kaplıca tedavisinde kullanıldığını, Kaplıcanın Beylerli Höyüğü ile bağlantılı olduğu bilinmektedir. Bu hamamda Ana Tanrıça KİBELA'nın yıkandığı söylenmektedir.
10.DARIYERİ YAYLASI: İnceler Kasabası Kısık Kanyonun çıkışındaki yayladır.
11.PINARBAŞI PİKNİK ALANI: Çardak İlçesi Gemiş Kasabasındadır.
12.GURBET ÇEŞMESİ: Bozkurt İlçesine 5 km uzaklıktadır. Armutalan ve Mecidiye köyleri arasındadır.
13.SUÇIKAN: Gurbet çeşmesinin hemen üstündedir.
14.İNCELER KASABASI KISIK KANYONU: Denizli ili Bozkurt İlçesi İnceler Kasabasındadır. Kısık Kanyonun Denizli'ye uzaklığı 70 km dir. Bozkurt ilçesine uzaklığı 20 km, İnceler kasabasına uzaklığı 3 km dir. Ege bölgesinin en uzun kanyonudur. Kanyon 1,5 km uzunluk,bazı yerlerindeki 3 metre genişlik, yaklaşık 100 metre yükseklik ve dik kayalarıyla ilgi çekmektedir. Kanyonun içinden gökyüzüne bakmak heyecan verici ve ürperticidir. Kanyonun üstünden keçilerin atladığı bilinmektedir. Son 5 yıla kadar İnceler-Yeşilyuva ulaşımı bu kanyondan gerçekleşmiştir. Erozyon Önleme Çalışmaları dolayısıyla DSİ tarafından kanyonun çıkışına set yapılmıştır.Şu anda Kanyon ulaşıma kapatılmış olup, yürüyerek geçilmektedir. Birinci Dünya savaşından önce bu kanyonda Takavil ile kereste taşındığı bilinmektedir. Takavilin yürütüldüğü rayların kalıntıları kanyonda görülmektedir. Kanyonun içindeki kayalar,toprak yapısı ve bitkiler ilgi çekmektedir. Kanyon doğa sporları için çok uygundur. Kanyonun yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekeceği kaçınılmazdır. 08 Haziran 2003 tarihinde Denizli Valisi Recep YAZICIOĞLU Kanyonda yürüyüş yapmıştır. Bu etkinliklere sayın valimizle birlikte Yardımcısı Fethi ÖZDEMİR, Bozkurt ve Çardak kaymakamları , Çevre ve Orman İl Müdürü, Kültür ve Turizm Müdürü, Tarım İl Müdürü, ilgili kuruluşlar, İlçe ve Belde Belediye Başkanları, Köy muhtarları katıldı. Kanyon girişinde sayın Valimiz'e PAKDOS üyeleri Mustafa ETİMEN, Uğur ÇELİK, Denizli Dağcılık İl Temsilcisi Burak ÇİTİLİOĞLU ve ekibi tarafından kısık kanyon girişinde 100 metre yükseklikten İPLE KAYADAN İNİŞ başarıyla gerçekleştirmişlerdir.
15.DENİZLİ-BOZKURT İLÇESİ ÇAMBAŞI KÖYÜNDEKİ KARAGÖL PİKNİK ALANI: Denizli - Dinar karayolunun 50. km. sinde Başçeşme köyünün çıkışından sağa dönülür , 3 km. sonra Yenibağlar köyü , 9 km.sonra Çambaşı köyüne varılır ,14.üncü km. de Karagöl piknik alanı vardır. Orman Genel Müdürlüğün piknik alanı için Çambaşı köy muhtarlığına tahsis etmiş olduğu saha Denizli İl ve Çevre Vakfının yardımı ve köy muhtarlığının katkılarıyla bu saha piknik alanı olarak günümüze gelmiştir.
16.KARAGÖL: Tarihi bilinmemekle birlikte toprak kayması ile oluşmuş bir göldür . Tahminen 100 dekar bir alanı kapsamaktadır, göl alanının bitki örtüsü kamıştır. Rakım 1300 metre olup çevrenin bitki örtüsü karaçam ve ardıç ağaçlarıyla bezenmiştir. Çambaşı Köyü Muhtarlığı tarafından açık sahalar ağaçlandırılmıştır. Bol oksijen ve bol soğuk su bulunur. Piknik yerlerinde masalar, ocaklar ve tuvaletler mevcuttur.
17.FINDIKLI MAĞARASI: İnceler Kasabası Darıyeri Yaylasındadır. Kısık Kanyonunun çıkış tarafındadır. İnceler Kasabasına uzaklığı 5 km dir. Birinci Dünya savaşında efelerin kaldığı bilinmektedir.
18.BEYLERLİ ILICA TAŞI ILICASI: Çardak ilçesine bağlı Beylerli kasabasının Çayır ılıca taşı mevkiindedir. Romalılardan kalma antik şehir kalıntılarına rastlanan ılıcada geçtiğimiz asırlarda kaplıca tedavisinin yapıldığı tarihi kalıntılardan anlaşılmaktadır.Suyun sıcaklığı 40 derecedir. Su sülfatlı bi karbonatlı sular gurubundadır. Suyun içme için elverişli olmadığı ancak sıcak sular gurubunda olması ile nevrit, nevralji, kronik romatizmal hastalıklarda kırık çıkık sekellerinde ve kadın hastalıklarında banyo olarak kullanılmasının faydalı etki yaratacağı tespit edilmiştir. Yöre halkında ise mide ülseri, romatizma deri ve cilt hastalıklarında her nevi yaralarda uyuz hastalığında ve kadın hastalığında yararları anlatılmaktadır. Beylerli Belediyesi tarafından hazineden 50 dekar arazi satın almıştır. Bu arazi parsellenerek, pansiyon yapmak şartıyla kişi ve kuruluşlara satılmıştır. Ayrıca Beylerli Belediyesine ait 50 yataklı tesis yapılmaktadır.
19.BEYLERLİ GÖLÜ: Beylerli Gölü ve Çaltı gölü ikisi birleşik durumdadır. Bu gölün alanı 50.000 metrekaredir. Bazı yıllar göl kurumaktadır. Gölde su olduğu zaman flamingolar dahil olmak üzere çok çeşitli kuş görülmektedir.
20.BEYLERLİ BARAJI: 1998 yılında yapımına başlanmıştır. 2006 yılında tamamlanacaktır. 52 metre yüksekliğinde dolgu yapılacaktır. Gölet tamamlandığında 8500 dekar alan sulanacaktır.
21.ACIGÖL: Acıgöl ülkemizdeki 97 önemli kuş alanlarından (ÖKA) biridir Acıgöl ve çevresinde şimdiye kadar 203 kuş türü gözlenmiştir. Göl boyunca Flamingo, Angıt, Balıkçıl gibi kuş çeşitlerini görebilirsiniz. Acıgöl su kuşları için, özellikle de flamingolar için çok önemlidir. Türkiye'deki 10 flamingo üreme merkezinden birisidir. Flamingoların üremeleri için çok güzel bir ortam oluşturmaktadır. Çünkü Flamingolar tuzlu suda yiyeceklerini temin etmekte ve tatlı sudan su ihtiyaçlarını gidermektedirler. Acıgöl'de kuş gözetlemenin keyfi başkadır.Gemiş Kasabasında evlerin yanında Flamingoları görüyorsunuz. Belediye başkanı Ali KILIÇ bütün kasaba halkının Flamingoları benimsediğini, Flamingoların halktan kaçmadıklarını belirtiyor. Acıgöl'deki kuşlar geleceğimiz için çok önemlidir. İngiltere Kraliyet Kuş Gözlem Birimi Acıgöl'de incelemeler yapmaktadır. Pamukkale Arama Kurtarma Derneği (PAKDOS) Kuş gözlem birimi(PAKKUŞ) 2001 yılında ülkemizin 15 farklı üniversitesinden gelen on grup 3 gün boyunca kuşları gözlemlemişlerdir. Derneğimiz Ankara yolu üzeri(Havaalanı ve Gemiş Kasabası yol ayrımı) Flamingo heykeli yaptırarak bu yöreye dikkat çekmiştir.

ÜNLÜLERİ:
MERKEZ EFENDİ :

Kanuni döneminin ünlü bilginlerinden ve evliyalarından olan Merkez Efendi, Kütahya ilinin (Germiyan) Denizli ilçesinin Sahranlı ve başka bir rivayete göre, bugünkü Buldan ilçesinin Sarımahmutlu köyünde 1460 yılında doğdu. Babası Kılıçoğlu Muslihiddin, dedesi ise Haydar'dır. Eski nüfus kayıt sistemine göre künyesi (Ebutaki) dir. Aile seceresi (ağacı) Selçuklular sonrası Germiyanoğulları Beyliğini kuran seçkin bir Türkmen boyuna uzanır. Asıl adı Musa olan (Merkez Efendi) lakabıyla ün kazanmıştır.
İlköğrenimi doğduğu yer olan Denizli'de yapmıştır. 15 yaşında iken Bursa'ya giderek Veliyyüddin medresesine girmiştir. Orada babasının yakın dostu, devrin ünlü bilginlerinden Hızır Beyzade Ahmet Paşa'dan ders aldıktan sonra 15 yıl öğrenim görmüş ve Medreseden üstün başarı ile diploma almıştır.
Merkez Efendi Denizli kentinin (Leyleklerkavağı) denen semtindeki medresesinde kız öğrencilerle erkek öğrencileri bir arada okuttuğundan, Saray'a şikayet edilmiş, Padişah tarafından İstanbul'a çağrılmıştır. Bu ayrılıştan sonra Merkez Efendi bir daha Denizli'ye gelmemiş, giderken de kente ve sebep olanlara beddua etmiştir. İstanbul'un dini meclislerinde isim yapmaya başlayan Merkez Efendi, bilimsel gücünü dönemin alimlerine kabul ettirdikten sonra, Şeyhülislam Ebussuut Efendinin Tıp ilmine gösterdiği ilgi, onu diğer din bilginlerinden oldukça farklı bir duruma getirmişti.
O yıllarda İstanbul'un en ünlü din bilgini Sümbül Efendi idi. Merkez Efendi, bir süre Sümbül Efendiden uzak durdu. Çünkü bir kısım dogmatik din çevreleri, Sünbül Efendiden ibadet sırasında Mevlevi dervişleri gibi sema yapmasını hoş karşılamıyorlar ve bunu şiddetle eleştiriyorlardı. Merkez Efendi, bu söylentiler karşısında Sümbül Efendiyi ziyaret etmemek yolunu seçmişti. Fakat, Sümbül Efendinin olağanüstü manevi gücü Merkez Efendiyi çekmekte gecikmedi ve Merkez Efendi Sümbül Efendinin dergahına girdi. Doğa aşkı, hayvan sevgisi olan Merkez Efendi çocukların evliyası olarak da anılır.
Merkez Efendinin günümüze kadar devam eden haklı ünü ise, Manisa'ya atanması ile pekişti. Sümbül Efendinin isteği ve Kanuni'nin annesi Hafsa Sultan'ın isteği üzerine 1523 yılında Manisa Sultan Camii ve Külliyesi'ne yönetici olarak atanan Merkez Efendi, özellikle tam teşekküllü ilk hastanelerimizden olan (Bimarhane)'nin gelişimine emek verdi. Özellikle sinir ve ruh hastalıkları tedavisi konusunda ilk önemli adımların atıldığı bu kuruluş, bir bakıma dünyanın 3. akıl hastanesi idi.
Merkez Efendi, maneviyatta olduğu gibi, döneminde hekimlikte de bir taneydi. Yavuz Sultan Selim'in annesi “Bezmıalem Sultan” Manisa'da bir cami, bir imaret bir de zaviye yaptırmış, Sümbül Efendiden de buraya değerli bir halifesinin göndermesini rica etmişti. Yol Merkez Efendiye göründü. Manisa'da uzun zaman kaldı. Muharrem ayında kendi terkibi (bileşim) olan 40 türlü baharattan yaptığı macunu cami sistemi içinde (Bimarhane) deki akıl hastanesi, hastalarına kullandı. Daha sonra bu şifalı macunu törenle minareden halka atardı. Manisalılar için bu eşsiz bir gündü. Herkes bu macunu, diline damağına değdirmek isterdi. Bu muvaffak olan artık o yıl hastalanmaz, yılan, çiyan, akrep sokmazdı. Kısaca bu macunun kırk derde deva olduğuna inanılırdı.
Sümbül Efendinin Kocamustafa Paşa Dergahında 1529 yılında ölümü üzerine, Merkez Efendi bütün din bilginlerinin desteği ile Halveti Şeyhi olmuş ve Sümbül Efendinin postuna oturmuştur.
Tüm yaşamının isabet, bilim, hayır, imar, fakir ve zayıfları himaye yolunda geçiren ve tertemiz bir geçmişi olan Merkez Efendi 1551 yılında Perşembe günü 91 yaşında vefat etmiştir.




MUARRİF LADİKİ :
Denizli'nin yetiştirdiği ünlü şairlerden biri olan Muarrif Ladiki, XlV. Yüzyılda yaşamıştır. Ne acı ki, bu büyük insan hakkında geniş bilgiye sahip olmamanın üzüntüsü içindeyiz.


AHMET HULUSİ EFENDİ :
Ege Bölgesi'nde, Kuvay-i Milliye ve Milli Mücadele hareketlerinin mihrakını teşkil eden Müftü Ahmet Hulusi Efendi, Yunan işgal ve istilasına karşı, bölgede teşkil eden Müftü Ahmet Hulusi Efendi, Yunan işgal ve istilasına karşı, bölgede ilk protesto mitingi yapan ve direnişe geçen, “Düşmana karşı koymak farz-ı ayındır!” diye fetva veren bir milli kahramandır.
Ahmet Hulusi Efendi 1861'de Denizli'de doğdu. Babası Denizli Müftüsü Osman Efendi'dir. Alim, fazıl, dindar ve milliyetçi bir aileye mensup, Denizli'nin sayılı bilim adamı ve müderrislerindendir.
Ahmet Hulusi Efendi, ilk öğrenimini Tekeli Bekir Efendiden aldı. Babası Müftü Osman Efendiden Arapça ve Fıkıh tahsili gördü. Sahan Müderriliği'ne kadar yükseldi. 1918'de babasının vefatı üzerine Denizli Müftüsü oldu. Bu yurtsever din uleması, İzmir'in işgali üzerine, Ege'de Milli Mücadele'nin tunçtan bir kalesi oldu... 1931 yılında vefat eden bu vatansever, milliyetçi, din adamı kahramanlar listesinde şerefli yerini aldı. Adı ve kahraman ruhu, kendi semti olan Kayalık Mahallesi İlkokulunda (Ahmet Hulusi İlkokulu) olarak anıtlaşmıştır.
Diğer yurtsever Din Adamları: Ahmet İzzet Efendi (Çal Müftüsü), Ahmet Şükrü Efendi (Sarayköy Müftüsü), Cennet Zade Tahir Efendi (Tavas Müftüsü), Hasan Efendi (Acıpayam Müftüsü), Şeyh Hacı Emin Efendi (Narlıdereli Kemalçi Vaiz), Hoca Eyüp Efendi (Güneyli Kuvay-i Milliyeci).



NAKİBOĞLU :

İnançoğulları Beyliği zamanında yaşadığı sanılan Nakiboğlu, Denizli'nin yetiştirmiş olduğu değerlerde ise de hakkında yeterli bilgimiz yoktur. Bilgin ve şair olduğu sanılan bu kişi, manzum olarak “Hasan ve Hüseyin” hikayesini yazmıştır.

YEDİ SEKİZ HASAN PAŞA : Osmanlı tarihinde Yedi Sekiz Hasan Paşa diye adı geçen bu insan da, Denizli'nin yetiştirdiği ve Tavaslı olduğu anlaşılan devlet adamlarındandır.




İBRAHİM ÇALLI :

1882'de Çal'da doğmuştur. Resme meraklı olduğundan İstanbul'a gitmiş, Ressam Şeker Ahmet Paşa'nın yanında çalışmış, Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitirmiştir. Sonra Paris'e gitmiş, oradan İstanbul'a dönerek Güzel Sanatlar Akademisi'nde öğretim üyesi olarak çalışmıştır. Bir çok değerli eseri bulunan Çallı, 1960 yılında İstanbul'da ölmüştür.



NECİP ALİ KÜÇÜKA :
1892'de Denizli'de doğmuştur. HukuKçu olan Küçüka, Kurtuluş savaşında Sivas Kongresi'ne katılmış, bir çok adli hizmetlerde bulunmuş, çeşitli askeri görevler yapmış, ikinci dönem TBMM'de Denizli'den Milletvekili seçilmiş, istiklal mahkemesinde savcılık yapmış, Türk Parlamenter heyeti başkanı olarak Avrupa'ya gitmiş, Milli Savunma Bakanlığı siyasi müşavirliğinde çalışmış, kadın hukukunu ilk defa ülkemizde incelemiş ve bu konuda bir eser vermiştir.



BEHÇET UZ :
1893'te Buldan'da doğmuş, Tıp Fakültesini bitirdikten sonra bir çok hastanelerde çalışmış, Tıp Fakültesi çocuk hastalıkları Profesörü Kadri Paşa'nın muavinliğini yapmış, İzmir Belediye Başkanlığı yaptığı sıralarda ilk olarak İzmir Fuarını, İzmir'de ünlü Kültürparkı kurmuş, İzmir Çocuk Hastanesinin kurulmasında etkin rol oynamıştır. Millet Vekilliği ve Sağlık Bakanlığı hizmetlerinde bulunmuş, bugün de Yamanlar dağında Atatürk Ormanının öncü kurucularındandır.



FAHRİ AKÇAKOCA :
1894 yılında merkez ilçenin Hallaçlar köyünde doğmuştur. Öğretmen okulunu bitirmiş, Denizli İl Genel Meclisi ve daimi encümen üyeliklerinde bulunmuş, Kuvay-i Milliye zamanında ve Kurtuluş Savaşı'nda düşman cephesinde casusluk yapmış, altıncı devrede TBMM'inde Denizli Milletvekili olarak hizmet görmüştür. Pamukkale suları, Laodikya ve Denizli tarihi üzerinde eserler vermiştir.

KEMAL ŞAKİR SARAÇOĞLU :
1898'de Denizli'de doğmuştur. Tıp Fakültesini bitirdikten sonra Kuvay-i Milliye, Kurtuluş Savaşı dönemlerinde Nazilli cephesinde İzmir, Denizli askeri hastanelerinde doktor olarak hizmet etmiş, yüzbaşı olarak sivil hayata atılmıştır. Yurt dışında da isim yapmış, Denizli hakkında eser yazmıştır.

TEVFİK BERKMAN :
Berkman 1900 yılında Denizli'de doğmuştur. Tıp Fakültesini bitirdikten sonra Avrupa'da ihtisas yapmış, Tıp Fakültesi öğretim üyeliğinde bulunmuş, radyoloji alanında Avrupa ve Amerika'da yapılan kongrelerde Türkiye'yi temsil etmiştir. Profesör Dr. Röntgen Mütehassısı'dır.


SELAHADDİN PINAR :
Denizli milletvekili Sadık Bey'in oğludur. 1900'de Çal'da doğmuştur. Ünlü bestecilerimizden olan Pınar, 1960 yılında ölmüştür. Bir çok değerli bestesi vardır.

MEHMET TAHRAN TOKER :
1907 yılında Buldan ilçesinin Narlıdere köyünde doğmuştur. Yunan işgalinde babası Atina'ya sürülmüş, henüz ilkokul mezunu iken çok çileli bir hayat yaşamıştır. 1930'da İzmir Muallim Mektebini bitirdikten sonra Çal, Bekilli, Kayalık ilkokullarında öğretmenlik, Müdürlük ve İlköğretim Müdürlükleri yapmıştır. 1968'de Gazi Eğitim Enstitüsü tarih, coğrafya bölümünden mezun olduktan sonra Kars Lisesi, Kırşehir ve Gümüşhane'de öğretmen ve muavinlik hizmetlerinde bulunmuş, 1945'te Denizli Lisesi'ne atanmış, buradan kendi isteğiyle 1961'de emekli olmuş, 1963'te Denizli Belediyesi Meclis üyesi seçilmiş, Belediye'nin çeşitli bölümlerinden 1972'ye kadar çalışmış ve bu tarihte Belediye Reis Muavinliğinden emekli olmuştur. Basılmış 22 kitabı vardır.Pamukkale üzerinde çeşitli dilde yayınlanmış broşürleri, Denizli tarihi ve Denizli İktisadı ile Kuvay-i Milliye ve Kurtuluş Savaşında Denizli, her yönüyle Denizli İli ve Turizm Kılavuzu adlı eserleri 1984'te yayınlamıştır. Gerek inceleme çalışmaları ve gerek çeşitli dergi ve gazetelere yazdığı makaleleriyle Denizli kültürüne sürekli hizmet etmiştir.
Denizli ili, bu alanda değil, askerlik, ekonomi, sanat, kültür alanlarında da pek çok değerler yetiştirmiştir.


HALUK CİLLOV :
1920 yılında Denizli'de doğmuştur. İktisat Fakültesi mezunu olup, aynı fakültede öğretim üyeliği yapmış, bir çok bilimsel kongrelere katılmış, istatistik tatbiki iktisat kürsüsü profesörü olmuş, Denizli el dokumacılığı sanayi adlı bir eser yayınlamıştır.


HÜSEYİN YILMAZ :
Acıpayam ilçesinin Yumrutaş köyünde doğmuştur. Zor bir öğrenim hayatı geçirmiştir. Denizli Lisesi'nden sonra İstanbul Teknik Üniversitesi'nin Elektrik Fakültesi'ni bitirmiş, Amerika Boston Mit Üniversitesi Fizik Profesörlüğü için Amerika'ya davet edilmiştir. Bu üniversitede profesörlüğe kadar yükselmiş ve başarılı çalışmalar yapmıştır. Einstein'in fonksiyon teorisini çürütmüş, bilim dünyasında yankı yapmış bir çok teori geliştirmiştir.

ÖZAY GÖNLÜM :
Özay gönlüm, dokumalar diyarı Denizli'nin Kızılcabölük Kasabasında 1940 yılında doğdu. Evli ve iki çocuk babasıydı. 16 yaşında, Yurttan Seslerin kurucu hocası Muzaffer Sarısözen ile tanışmış ve onun daveti ile Ankara Radyosu Yurttan Sesler Programlarına misafir sanatçı olarak katılmıştı.
Tam 34 yıldır TRT ailesinin en sevilen fertlerinden olan Özay Gönlüm, çalıp söylediği Ege Türküleri kadar; taklit yeteneği, şovmenliği, anlattığı Türkü Hikayeleri, Fıkraları, Mahalli Denizli şivesiyle folklorümüzü sunuşu ile de gönlümüzde taht kurmuştur.
Kültür Bakanlığı Hagem'de Repertuar kurulu üyeliği, TRT Türk Halk Müziği Repertuar Kurulu Üyeliği bir çok sınavda Jüri Üyeliği yaptı. Düzenli olarak yayınlanan son televizyon programı TRT 1. kanalda yayınlanan THM istekler programıdır.
Radyo ve televizyonlarda yayınlanan Nineden mektupla tiplemesiyle çok sevilen sanatçı tambura, çöğür, cura sazlarını bir araya getirerek Yaren adında kendine özgü bir çalgının mucidiydi. Şelpe tekniği ile (tezenesiz) saz çalmanın öncülerindendir.
Özay Gönlüm Kütahya ve Denizli yöreleri başta olmak üzere Ege yöresinin pek çok türküsünü derlemiş, kaynak kişiliğini yapmıştır. Bunların önemli bir kısmı TRT Repertuarına girdi. Bazıları şunlardır; Denizli'nin Horozları (Çil Horoz, Çözde Al Mustafa Ali, Asmam Çardaktan, Cemilemin gezdiği Dağlar Meşeli, Osmanımın Mendili, Evlerinin önü bulgur kazanı, Şu dağlar tepe tepe, ...)
Gönlüm, 01.03.2000 tarihinde Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde vefat etti.

TURİZM HARİTASI:
Kültür Turizmi
Denizli ili; İzmir-Ankara, İzmir-Antalya asfalt yolu üzerinde, Ege Bölgesini İç ve Güney Anadolu'ya bağlayan turizm merkezleri arasındadır. Kutsal Hac Yolu diye bilinen İzmir-Efes yolunun sonunda olması nedeniyle, kültür ve turizm yönünden çok önemli bir yerde bulunmaktadır.
http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/thum/WT2_kadin1.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/1/kadin1.jpg)
Doğa harikası eşsiz travertenleri ile bir çok hastalıkların tedavisinde rolü olduğu belirlenen Pamukkale suyu, ayrıca Karahayıt, Yenice ve Tekke gibi kaplıcaları da iç ve dış turizm akınını Denizli'ye çeken başlıca etkendir.
Bir çok uygarlıkların yerleştiği antik çağın büyük ve kutsal kentlerinden; Hierapolis, Laodikeia, Colossae, Tripolis, Attuda, Trapezopolis, Heraclaia Salbace ve Apollonia kalıntılarının il toprakları üzerinde bulunuşu, kısaca tarihsel zenginlikleri, doğal güzellikleri ile bir kültür ve turizm merkezidir.



Haritanın daha büyüğünü görmek için resmin üzerine klikleyiniz.

http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/ustk.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/ustparca.jpg)
Bölüm 1 (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/ustparca.jpg)
http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/altk.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/altparca.jpg)
Bölüm 2 (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/altparca.jpg)

ahmetyatıcı

AV TURİZMİ:
AV TURİZMİ
Denizli ilinde kara ve deniz avcılığına uygun çeşitli alanlar bulunmaktadır. Hayvanların üreme dönemlerinde kanunda belirtilen kısıtlamalar dışında, nesli tükenmekte olan hayvanların avlanması yasaktır

http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/thumbnail/RK464__1.jpg

(http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/RK464__1.jpg) Denizli ilinin Çivril ve Baklan Ovaları bıldırcın avı için uygun yerlerdir. Bağ-bahçe bozumundan sonra Buldan Yenice Bölgesi'nde de av yapılabilmektedir.
Büyük Menderes Havzası'nda anızların bol olduğu bölgelerde üveyik bulunmaktadır.

Yasak bölgeler ve kısıtlamalar dışında, ilin tüm dağlarında bulunan keklik ve tavşan avlanabilmektedir.

Denizli'de akarsuların çevrelerinde ve bunlara yakın arazilerde çulluk kuşu bulunur.
Denizli ili ördek, kaz ve benzeri avlar için fakirdir. Denizli'deki tek avlak olan Çivril Işıklı ve Gökgöl bölgeleri, ava kapatılmış sahalar olup, koruma altına alınmıştır. Yalnızca şiddetli kış günleri Menderes ve diğer akarsularda az miktarda av yapılabilir.
http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/thumbnail/kuslar05%20copy.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/kuslar05%20copy.jpg)
Denizli ilinde Merkez Av Komisyonu Kararı'nca belirlenmiş av koruma ve üretme sahaları ile Av Yerleştirme Sahaları bulunmaktadır.

Çivril ilçesi Akdağ'da Geyik Koruma ve Üretme Sahası bulunmaktadır. Aynı zamanda bu dağ Yaban Hayatı Koruma Alanı olarak belirlenmiştir. Bu alan Akdağ'ın kuzey yamaçlarını kaplayanhttp://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/thumbnail/geyik2%20copy.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/geyik2%20copy.jpg) karaçam ormanlarındaki 15.300 ha.lık alandır. 1970 yılından beri doğal ortam içerisinde korunmaya alınmış geyiklerin sayısı artmaktadır. Ancak bu alanda bulunan kurt ve yaban domuzu geyiklere zarar vermektedir. Bu nedenle bu hayvanların kontrollü olarak avlanılmasına izin verilmektedir.

Honaz Dağı'nda Yaban Keçisi Koruma ve Üretme Sahası bulunmaktadır. Fauna (hayvan topluluğu) olarak Honaz dağı'nda yaban domuzu, tilki, porsuk ve tavşan bulunmaktadır.

Kartal Gölü ve Karaçam Tabiatı Koruma Alanı Yabankeçisi Koruma Alanı olarak ilan edilmiştir.

ATATÜRK'ÜN DENİZLİ'YE GELİŞİ:
http://www.denizliso.tobb.org.tr/ataturk/resim/ata15.gif
Kurtuluş Savaşında Denizli
Tarih kitaplarımızda "Mondros Mütarekesi" olarak geçen bu sözde ateşkes anlaşması gerçekte 600 yıllık bir imparatorluğu fiilen sona erdiren acı bir belgeydi. Sömürge imparatorlukları bu belgeyle yetinmediler. Şubat 1919'da Paris'te toplanarak İzmir, Balıkesir ve Aydın'ı Yunanistan'a vermeyi kararlaştırdılar. Bundan böyle tükenmiş imparatorluğun kalbi olan Anadolu dört bir yandan işgale başlanacaktı.

İzmir’de Nurettin Paşa önderliğinde Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak Cemiyeti, 22 Mart 1919'da Denizli, Aydın ve Balıkesir’den gelen halk temsilcilerinin katılımıyla bir kongre düzenledi. Denizli Müftü Ahmet Hulusi Efendi başkanlığındaki bu kongreye katılmasıyla Milli Mücadele'ye ilk adımını atmış oluyordu.



İzmir’in işgalini İzmir Redd-i İlhak Cemiyeti'nin telgrafından öğrenmiş olan Denizli Mutasarrıfı, bu haberi bir taraftan Konya hattı üzerinden İstanbul’a bildirirken, bir taraftan da belediye başkanına, müftüye ve kentin ileri gelenlerine duyurmuştu. Bunun üzerine Müftü Hulusi Efendi ve diğerleri hemen harekete geçtiler ve belediye binası önünde bir miting yapmayı kararlaştırdılar. Bu amaçla sabah namazından sonra Hulusi Efendi, Ulu Cami’deki (Kayalık Camii) sancağı çıkarttı. Halk bunun altında toplanmış ve tekbir getire getire belediye önüne gelmişti. Bunların arasında Hıristiyan vatandaşlar da bulunmaktaydı. Müftü Efendi burada ateşli bir konuşma yapmış, halkın silaha sarılmasını istemiş ve onları düşmana karşı fiili müdahalede bulunmaya davet etmişti.

Müftü Efendi'nin sözlerinden bir kısmı şöyledir: "Hemşerilerim, şimdi İzmir’i Yunan askeri işgal etmiştir. Bu işgale muhalefet etmek, düşmanın taarruzuna karşı koymak lazımdır. İşgal edilen memleketler halkınyn silaha sarılması ve savaşması farz-y ayn, uzak memleketler halkı için farz-y kifayedir. Fetva veriyorum, silah ve cephane azlığı veya yokluğu hiçbir zaman mücadeleye engel teşkil etmez. Elinizde hiçbir silahınız olmasa dahi, üçer taş alarak düşman üzerine atmak suretiyle mutlaka karşı koyunuz. Biz bir çok ülkelere hükmetmiş fatihlerin torunlarıyız (ve orada bulunan Hıristiyanları göstererek) bunlar da bize emanettir; onlara dokunmayınız. Vatanımızın müdafaa edilemeyeceğini söyleyenler düşman esareti altındadır. Onların emri ve fetvası, din ve akıl bakımında meşru ve geçerli değildir."

24 Mayıs 1919 Çarşamba günü kuşluk vaktinde Sarayköy'e doğru ilerleyen Yunan birliklerini durdurmak amacıyla, Sarayköy halkı, Heyeti Milliye öncülüğünde toplanmıştı. Müftü Ahmet şükrü Efendi burada coşan halka bir konuşma yapmış ve meydanda coşan halka: "Yurt için, millet için, namus ve fazilet için, kefeni boynumuza taktık, şehitliği göze aldık. Ölmek var dönmek yok. Sonuna kadar çarpışacağımıza and içiyoruz." diye yemin ettirmişti. Daha sonra toplanan gönüllü kuvvetler Menderes köprüsünü ve havalisini korumaya çalışmış, düşmanın ilerlemesini önleyerek Denizli'ye girmesini engellemişti.

İtilâf Devletleri temsilcilerine protestolar gönderildi, hatta 18 Mayıs’ta yine bu devletlerin temsilcilerine telgrafla, "Yunan askerleri İzmir’i terk etmedikleri takdirde, Denizli halkının İzmir’i korumaya hazır olduğu" bildirildi. İçişleri Bakanlığına da buna benzer bir telgraf çekildi. Bir taraftan bu telgraflar çekilir, bir taraftan mitingler ve toplantılarla halk, Yunanlılara karşı direnişe hazırlanırken, Mutasarrıf Faik Bey, Müftü Hulusi Efendi, topçu Binbaşısı İsmail Hakkı ve öteki vatanseverler, hemen işe koyulmuş ve kysa zamanda Denizli'de Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak Cemiyeti ile "Denizli Heyet-i Milliyesini kurarak gönüllü kaydına başlamışlardı. 10 Haziran 1919'da Müftü Hulusi Efendi ve arkadaşları bir beyanname yayınladılar. Bu beyannamede halkın dini, milli duyguları harekete getiren, mertçe ölmenin faziletlerini belirten hükümler vardı. Bunun halk üzerinde etkisi büyük olmuş ve gerekli coşkunluğu yaratmıştı. Ancak, bu yurtseverler karşısında Ystanbul Hükümeti'nin ajanları Hürriyet ve İtilâf Fırkası gibi taraftarlardan oluşan muhalif bir grup vardı; onlar da boş durmuyor, kurtuluş yanlılarının çağrılarına aksi yönde propaganda yapıyorlardy. Onlara göre: "Yunanlılar, girdikleri yerlerde kendilerine karşı gelinmezse kimsenin malına, mülküne, refahına ilişmiyorlardı. Karşı konulduğu takdirde, köylerin ve kentlerin malları eşyayı ve insanları mahvoluyordu. Bu fedakarlığa gerek var mıydı? İtilaf Devletleri'nin yardımı ile ilerleyen koca Yunan ordusuna beş on çete ile karşı durulabilir miydi? Padişah dahi karşı konulmaya taraftar değildi." Bir an geldi ki Müftü Efendi bile, bunların yüzünden, 3 Haziran'da yani Yunan askerlerinin Aydın’a direnişle karşılaşmadan girmelerinden altı gün sonra, Denizli'yi terk ederek Dinar'a çekilmek zorunda kaldı ve mücadelesini buradan sürdürdü. Bununla beraber milli teşkilat gün geç tikçe gelişti ve Yunanlılara karşı koyacak duruma geldi.

İzmir’in Yunanlılar tarafından işgalinden kısa bir süre sonra oluşturulan Kuvai Milliye birlikleri, Büyük Millet Meclisi'nin açıcığı güne kadar geçen on bir aylık süre içinde cepheleri tutmuş, baş gösteren iç ayaklanmaları bastırmış ve Büyük Millet Meclisinin açılmasını ve kurtuluşunu sağlayan koşulları yaratarak iç düzeni korumuşlardır. Büyük Taarruz ile birlikte, Yunanlılar işgal ettikleri yerlerden 4 Eylül 1922'de bozgun halinde kaçtılar. Bu tarih aynı zamanda Buldan ve Güney ilçelerinin kurtuluş günüdür. Yunanlılar Buldan ile beraber Çal'ın bazı köylerine de girmişlerdi. Çivril 18 Ocak 1921'de ilk kez, 1 Nisan 1921'de ikince kez işgale uğramıştı.



MÜFTÜ AHMET HULUSİ EFENDİ’nin
15 Mayıs 1919’da Milli Mücadeleyi Başlatan Fetvası

Muhterem Denizlililer…

Bugün sabahın erken saatlerinde İzmir, Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Bu tecavüze karşı hareketsiz kalmak, din ve devlete ihanettir, vatana karşı irtikab edilecek cürümlerin Allah ve tarih önünde affı imkânsız günahtır. Cihad, tam manasıyla teşekkül etmiş dini farize olarak karşımızdadır.

Hemşehrilerim, karşımıza çıkarılan dünkü tebeamız Yunan’a biz mağlup olmadık. Onlar öteki düşmanlarımızın vasıtasıdır. Yunan’ın bir Türk beldesini ellerine geçirmelerinin ne manaya geldiğini , İzmir’in şu birkaç saat içinde irtikap edilen cinayetler gösteriyor.

Silahımız olmaya bilir, topsuz – tüfeksiz sapan taşları ile de düşmanın karşısına çıkacağız. İstiklal aşkı, vatan sevgisi hassasiyet şuurumuz ile kalbimizdeki iman ile mücadelemizin sonunda zaferi kazanacağız. Bu uğurda canını verenler şehit, kalanlar gazilerdir. Bu mutlak olarak cihad-ı mukaddestir.

Sizlere vatanımızı düşmana teslim etmenin çaresiz olduğunu söyleyenler, düşman esareti altında olanlardır. Onlar irade ve kararlarına sahip değillerdir. Bu vaziyette onların emri ve fetvası aklen ve şer’an caiz, makbul ve muteber değildir. Meşru olan münhasıran vatan müdafaası ve istiklal uğruna cihattır.

Korkmayınız…! Meyus olmayınız…! Bu livay-ı hamd’in altında toplanınız ve mücadeleye hazırlanınız. Müftünüz olarak cihad-ı mukaddes fetvası’nı ilan tebliğ ediyorum.

15 MAYIS 1919
AHMET HULUSU EFENDİ
DENİZLİ MÜFTÜSÜ


Atatürk'ün Denizli'ye Gelişi

Atatürk, Denizli iline 4 şubat 1931 günü gelmiştir. Bu gezi Ata’nın "Büyük Ege Gezisi" olarak bilinen program içinde bulunmaktaydı. 4 şubat 1931 Çarşamba günü sabahleyin 8.10'da Aydın’dan hareket eden özel tren, Ata’yı aynı gün saat 13.00'te Denizli'ye getirmiştir.

Yki gün öncesinden Büyük Kurtarıcının Denizli'ye gelişini öğrenen halk, erken saatlerde istasyonun bulunduğu çevreyi doldurmuştu. Binlerce Denizlilinin gösterdiği coşkun tezahürat ve sevgi gösterisi arasından trenden inen Atatürk, halkı selamlayarak geçmiş ve istasyon caddesinden, beraberindeki heyetle birlikte o zamanki parti binasına geldi.
Bir süre bu binada dinlenen Atatürk, Çamlık yolu üzerinde bulunan ve o zaman için Isparta'daki 5.kolorduya bağlı 5l.piyade ve 33. topçu alaylarını ziyaret etmiş ve alayların subaylarından bir grup Ata’yı karşılamışlardır. Alayların ziyareti sırasında Isparta'dan gelen Tüm General Mustafa İzzet'te bulunuyordu.

Askeri birliklerin ziyaretinden sonra Köy Öğretmen Okuluna gelerek, sınıflara girmiş, öğrencilere sorular sormuş ve yöneticilere öğretmenlerden eğitim öğretim konularında bilgi almıştır.

Atatürk, Denizli Memleket Hastanesi'ni giderek, hastaneyi en ince ayrıntısına kadar inceleyerek hastalarla görüşmüş ve Hastane Başhekimi Dr. Hamdi Berkman'a, hastanenin tertip, düzen ve temizliğinden ötürü teşekkür etmiş ve kutlamıştır.

Hastaneden sonra Belediye'ye gelerek, orada toplananları selamlayarak, Belediye halk meclisi ile bir süre görüşmüş, halkın ve kentin ihtiyaç ve olanakları üzerinde gerekli tavsiyeleri yapmış ve ayrılırken de Belediye Başkanı’na "Gerek geçen defa ki gelişimde, gerek bugün Denizli halkının hakkımda gösterdiği hissiyattan duygulandım. Teşekkür ve muhabbetlerimin muhterem halka iletilmesini rica ederim" diyerek ayrılmıştır.

Ata’nın Denizli'ye gelişi nedeniyle köy, kasaba ve ilçelerden, hatta komşu il ve ilçelerden yüzlerce insan Atatürk'ü karşılamak ve yakından görmek, sesini duyabilmek için gelmişlerdi.

EL SANATLARI:
Dokumacılık
Denizli'de dokumacılığın kökeni, Antik dönemlere dayanır. Bu temel uğraş, Çürüksu ve Büyük Menderes vadilerinin, Türkler tarafından iskan edilmesinden sonra da gelişerek devam etmiştir. Dokumacılığı, genellikle kadınlar yapmaktaydı. Çürüksu ovasında yetiştirilen kaliteli pamuklar, iplik haline getirilir; ceviz yaprağı, soğan kabuğu, palamut, sumak, mazı, birçok ot ve köklerden elde edilen boyalarla renklendirilmekte, yörede beslenen uzun ve ince tüylü bir koyun cinsinden elde edilen yünlerden de zarif yünlü kumaşlar dokunurdu. Her iki türdeki iplik elyafının iyi nitelikli oluşu ve kuvvetlice eğrilmesi, kumaşın kaliteli ve uzun süre dayanmasını sağlıyordu.
http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/tara0015.jpg[/URL]http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/tara0013.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/tara0015.jpg)
Bu kumaşlar yapıldıkları kentin adı ile anılır, yurtiçi ve yurtdışı pazarlara da ihraç edilirdi. İbni Batuta'ya göre burada eşi benzeri olmayan altın işlemeli pamuklu elbiseler dokunurdu. Osman Gazi'nin kişisel eşyaları arasından, Denizli tülbentleri, saray kadınları için iç çamaşırlık ince beyaz bezler, bayraklık kırmızı kumaşlar, şalvar çıkmıştır.İshak Fakih, XlV.yy.ın ikinci yarısında Osmanlı Sultanı l. Murat'a ve Germiyanoğlu Süleyman Şah'ın kızının Yıldırım Beyazıt ile evlenmesi nedeniyle, Denizli'den alemli ak bezler alındığını söylemektedir. XVll.yy.da Denizli'yi ziyaret eden Evliya Çelebi'de, Akdağ'ın beyaz pamuk bezinin, Acem ve Musul bezinden daha ince olduğunu yazmaktadır. Bu ifadesine göre, kumaşların o dönemde dünyada üretilen kumaşlarla yarışacak düzeyde olduğu anlaşılıyor. XlX. yy.ın başlarına değin Denizli'de dokumacılık gerçek bir sanat niteliği taşımaktaydı. Bu dönemde bölgedeki bez gereksinimini, tamamıyla yöredeki üreticiler karşılıyordu.
http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/elhali1.jpg1.jpghttp://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/elhali3.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/elhali1.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/eldokuma1.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/eldokuma1.jpg)
Osmanlı İmparatorluğu'nun açık pazar durumuna gelmesinden önce Denizli'de yetiştirilen pamuk, geleneksel yöntemlerle işlenirdi. Dokuma için gerekli iplik bu yolla sağlanırdı.Daha sonra çoğu İngiliz kaynaklı iplik ve pamuklu dokumaların ithali, pamuk üretimini ve el dokumacılığını olumsuz etkiledi. Yerli kumaşlar ithal malların rekabeti ile karşı karşıya kaldılar. Denizli'ye ilk yabancı dokuma 1872'de girdi. Japon ürünlerinin yerli ürünle rekabeti 1920 lerin sonlarına değin sürdü.

1914'ten önce Denizli dokumaları renk ve desenleriyle üstün nitelikte ürünlerdi. Her bölgenin ünlü dokumaları olduğu gibi, kimi ustaların kendi adlarıyla bilinen ürünleri de bulunuyordu. 1. Dünya Savaşı'nda askere giden ustaların yerleri boş kalmış, dokumacılık yer yer durgunlaşmıştır. Yumağını bitirmeden askere giden ustaların yumakları, yıllarca asılı kalmış, bu işi devam ettirecek usta bulunamamış ve kimi yerlerde dokumacılığı kadınlar sürdürmüştür. Savaş sonunda sağ kalabilen ustalar geri dönerek bu sanatı canlandırmışlarsa da eski niteliğine ulaşamamıştır.

http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/eldokuma2.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/eldokuma2.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/tara0005.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/tara0005.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/tara0007.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/tara0007.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/tara0006.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/tara0006.jpg)
http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/tara0009.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/tara0009.jpg)
El dokumacılığı bu dönemde yaygın biçimde evlerde ve atölyelerde yapılmaktaydı. 1927'de dokuma tezgahı olmayan ev yok gibiydi, ayrıca 423 dokuma atölyesi vardı.

Denizli merkezi dışında, Buldan, Sarayköy, Babadağ, Tavas, Kızılcabölük ve Kale'de köklü, gelişmiş bir dokumacılık bulunmaktadır. Özellikle Babadağ, Kadıköy dokumalarıyla, Buldan ise beziyle Anadolu'da ün salmıştır. Dokumacılığın büyük çoğunluğunu yatak çarşafları ve alacalar oluşturur. Basmacılık ve kuşakçılık en gelişmiş tekstil dallarından biriydi. Ayrıca kimi köylerde yünden “Kılçar” denilen şalvarlık dokunurdu.

Serinhisar'da yünden menevrek, kılçar, çakşırlık, kara kuzu yönünden şalvarlıklar dokunurdu. Bekilli ve Çal'ın Ortaköy köyünde ak bez ve alaca bezler imal edilmiştir. Bürgü, bohça, perde, yastık kılıfı işlemeleri Buldan ve diğer bazı köylerde üretilmiştir. Güney ilçesi Eziler ile Çal'ın Süller kasabasında halı ve kilim dokumacılığı gelişmiştir. Halı, kilim, heybe, torba, çul, çuval, seccade gibi kaba dokuma sanayi ürünlerinin tarihi de çok eskilere dayanmaktadır. Halıcılık, Yatağan, Bozkurt, Çal ve ilçelerinde gelişmiş bir sanattır. Süller kasabası da kilimleri ile ünlüdür.

http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/tara0011.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/tara0011.jpg)
Acıpayam'ın Yeşilyuva kasabasında 1960 dan önceki yıllarda yolluk, kilim, heybe ve torba dokuyan basit tezgahlar bulunmaktadır. Bu ilkel tezgahlarla kasabanın ihtiyacı karşılanırdı. Bu dokumalardaki ipler evlerde eğrilir ve boyanırdı. Bugün kasaba yün ip boyama ustaları vardır ve eski yöntemle ipleri boyamaktadırlar. Kadınlar da kilim ve yolluk dokumaktadırlar.
http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/hasıiscisi1.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/hasıiscisi1.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/hasır2.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/hasır2.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/hası21.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/hası21.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/256halevi.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/256halevi.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/RK39P.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/RK39P.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/429karakoykilim.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/429karakoykilim.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/eskidokumatezgahlari.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/eskidokumatezgahlari.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/kadin1.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kadin1.jpg)



Bıçakçılık

Serinhisar ilçesinin Yatağan kasabasında, Yatağan Baba’nın yadigârı olan demircilik sanatı köyün kurulduğu tarihten beri devam etmektedir. Buna bağlı olarak bıçakçılık sanatı gelişmiş olup, bıçak, çakı, tahra, balta, makas, kırklık, saban demiri ve pala gibi iş aletleri günümüzde de yapılmaktadır. Ülkenin her yerine gönderilerek, Yatağan insanının maden sanatındaki yaratıcılığı ve tarihten beri süregelen ata sanatı tanıtılmaktadır. Yatağan adıyla özdeşleşen palalar, literatüre “Yatağan” olarak girmiştir. XIII. Yüzyılın başlarında Osman Gazi’nin askerleri de, kendi sanatkârları tarafından imal edilerek, erleri tarafından kılıç yerine kullanılmış, Türkiye’nin her yerinde Yatağan palası adını taşımaktadır.
http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/1.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/1.jpg) http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/2.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/1.jpg)


Dericilik
Denizli yöresinde dericilik sanatı da dokumacılık kadar eskidir. Bu uğraş Türkmen Boyları'nın, Denizli yöresine yerleşmelerinden sonra daha da değer kazanmıştır. 1071'de Türklerin Honaz kalesini ele geçirmeleri ile burada ilk yöresel Türk dericilik faaliyetinin temeli atılmıştı. Her ne kadar Denizli dericiliğinin kuruluşu Ahi Evran ile başlatılmakta ise de, Ahi Evran Denizli'ye geldiğinde yörede gelişmiş bir deri sanatı bulunmaktaydı. Ahi Evran'a bağlı şeyhlerden Ahi Kaysar, orta çağda dericiliği Acıpayam'a bağlı Yeşilyuva'da tesis etmişti. T.Toker, debbahlığın piri olarak bilinen Ahi Evran'ın kendi adıyla kurduğu teşkilatın 32 iş koluna ayrıldığını yazar.

Dericilik genellikle bol akarsu olan yerlerde yapılırdı. Bunlar arasında il merkezi, Honaz, Yeşilyuva ve Buldan ilçesine bağlı Narlıdere köyü, tabakçılık ve çizme yapımında gelişmişti. Osmanlı döneminde de önemini koruyan bu sanat, ayakkabıcılık, çizme, cilt, silah aksesuarı ve saraçlık olarak gelişmişti. Hayvan koşumları ve eğerleri, deri ve köseleden üretilmekteydi. Elvan deri olarak nitelendirilen deri örnekleri arasında siyah, kırmızı ve sarı renkler ünlüydü. Yakın bir zamana kadar bu renk derilerden kadınlara, genç kız ve gelinlere Hitit tipinde burnu kalkık, pullu ve işlemeli zarif terlikler yapılırdı.

Yeşilyuva geçmişte olduğu gibi günümüzde de önemli bir dericilik merkezidir. XlX. Yüzyılda kasabanın alt eteklerine değin akan ve kentin ortasından geçen Cilhan ve Macar dereleri boyunca, yüzlerce tabakhane kurulmuştur. Bu tabakhanelerde işlenmiş olan, kösele, sahtiyan ve meşin gibi deri ürünler Konya, Antalya, Girit, Rodos, Muğla ve İzmir'e gönderilmekteydi. Günümüzde de yöre insanı geçimini çoğunlukla ayakkabıcılıktan sağlar ve hemen her evin küçük bir ayakkabı imalathanesi bulunur. Daha önceleri elle dikilen ayakkabılar günümüzde teknolojik gelişmeyle birlikte yerini makinelere bırakmıştır. Geçmişte bir ayakkabının her aşamasını kendileri yapan ustalar bugün sadece belirli bir parçasını yapmaktadırlar. Böylece ayakkabıların belirli bölümleri üzerinde ustalaşma olmaktadır. Bu durum daha seri ve istenilen niteliğe yol açmıştır. Bu aşamalar saya kesimi, saya traşçılığı ve saya dikimidir. Yeşilyuva, günümüzde Türkiye'nin kösele ihtiyacının % 80'nini karşılamaktadır. Ayakkabıcılık, ayakkabı kesme, taban yapıştırması, freze, fora, boyama ayrı ayrı işler haline gelmiştir. Bu mesleğe bağlı olarak semercilik, saraçlık meslekleri de yaygındır
Testi ve Bardak Yapımcılığı
http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/tara0012.jpg (http://www.pamukkale-denizli.com/tr/denizli/bb/iiiiiideri.jpg)
Testi, toprak bardak, küp, saksı Serinhisar ilçesinde çok eski yıllardan beri devam eden bir sanat dalıdır. Yörenin kırmızı toprağı, bardak yapımcılığına uygun olduğu için, bu sanat dalı ilçede gelişme göstermiştir. Testi ve bardak yapımcılığı çok uzun ve zahmetli bir iş olduğundan, yeni yetişenler bu mesleğe ilgi göstermemektedir.
http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/tara0014.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/tara0014.jpg)


Urgancılık
Serinhisar ilçesinde urgancılık ata mesleklerinden biri olup, varlığını günümüzde de sürdürmektedir. Bu işi genellikle kadınlar yapmaktadır. Erkeklerde üretilen urganların pazarlama işiyle uğraşmaktadırlar.
Bakırcılık
http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/bakir.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/bakir.jpg)Bakır işlemeciliği geleneksel el sanatlarımızdan olup, Denizli merkezindeki Kaleiçinde yüzyıllardan beri varlığını sürdürmektedir. Burada birçok sofra takımı, çanaklar, iliştirler, kaşık, kepçe, kevgir, sini, leğen, yemek tencereleri, kazanlar, ibrik vb. mutfak eşyaları imal edilmektedir. Günümüzde bu sanatı sürdürenlerin sayısı oldukça azdır. Bakırdan yapılan mutfak malzemelerinin yerine çelik, alüminyum, porselen, çinko ve plastik gibi maddelerden yapılan daha ucuz ve kullanışlı kap kacaklar almıştır. Günümüzde bu sanatı devam ettiren ustalar çoğunluğu turist olan bakırdan yapılan süs eşyacılığına yönelmişlerdir.


Tarakçılık
Yatağam Kasabasında camız ve koç boynuzlarından kadın tarağı yapılmaktadır. Günümüzde plastiğin revaşta olması ve boynuz bulunamaması nedeni ile meslek yok olmaktadır. boynuz körüklü ocakta ısıtılarak işlenmektedir. boynuzdan yapılan tarağın tırnaklarının insan saçındaki elektiriklenmeyi aldığı bilinmektedir.

Semercilik - Saraçlık
Son yıllarda Tarımda makinalaşmanın Artmasına bağlı olarak yük ve iş hayvanı kullanılmamaya başlanmıştır. dolayısıyla eskiden bunlara bağlı olarak çok yaygın olan semer yapımcılığı ve saraçlıkta oldukça azalmıştır. Özellikle gezici ustalar tarafından içra edilen bu sanat kurulan eski pazarlar ve merkezi dükkanlarda icra edilmekteydi. Yeşilyuva Çivril ve Çal ilçelerinde semercilik yaygın bir sanat iken üretilen derilerden yapılan koşum takımları süsler ve günlük kullanım eşyaları yok olmak üzeredir. http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/semerci.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/semerci.jpg)


Tel Kırma - Gümüş İşi
http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/tara0016.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/tara0016.jpg)Tavas Yöremizde yaygın olarak işlenmektedir. Ham maddesi tel aolan bu sanat kadınlar tarafından gerpetle tül yada tülbenteişlenir. Oldukça ince ve pahalı olan bu işlemin mihraplı, elmas ,makaslı ,sepeleme, muskalı, yıldızlı, yapraklı, tıtıl sarmalı gibi motif türleri vardır. gelinlerin çeyizlerinde bulunan bürgü yada örtülerde muhakkak bir tel kırma işi bulunmaktadır. İlimizde sadece Tavas yöresinde yapılan tel kırmaya rağbet çok olmaktadır.
Çivril ilçesinin Beyköyü küçük ev atölyelerinde gümüşcülük yapılmaktadır. takı ve süs eşyası olarak yüzük, küpe, kolye vb. gibi bir çok ürün imal edilir.



http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/tara0017.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/tara0017.jpg)


İğne İşleri
Bütün yörelerimizde hanımlar tarafında yapılmasına rağmen Tavas yöresinde bir el sanatı ve sektör haline gelmiştir. özellikle çeyizlik üerünlerde tığ ve iğne oyasının çokluğu göze çarpar. Motiflerde çok şeşitli figürler kullanılır.




http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/tara0020.jpg




(http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/tara0020.jpg)Ağaç İşleri
Ağaç işleri ilimizin ormanlık yörelerinde daha yaygın olarak yapılmaktadır. tarım ve hayvancılığa bağlı olarak günlük kuulanıma yönelik ağaç ürünler yapılmaktadır.




http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/tara0021.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/tara0021.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/kk/tara0019.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/elsanat/tara0019.jpg)[URL="http://www.pamukkale-denizli.com/index.php?sayfa=2000#nemu"]

ACPAYAM İLÇESİ:

Tarihçe :
Eski çağlarda İndos vadisi olarak bilinen bölge; sırasıyla Hititler, İonlar, Akalar, Frigler, Lidyalılar, Persler, Hellenler ve Roma İmparatorluklarının egemenliği altında kalmıştır. 1071 Malazgirt Savaşı'ndan sonra Anadolu'ya gelen göçmen Türk boylarından Oğuz kafilesinin Avşar oymağına bağlı Karaağaç Baba yönetimindeki bir kol, bu bölgeye gelerek Eşeler Dağı ve Elmadağ eteklerine yerleşmiştir.

http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/acipayamm2.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/acipayamm2.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/acipayamkjj5.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/acipayamkjj5.jpg)
Kütahya'da hükümdarlığını sürdüren Germiyanoğulları Beyliği, bereketli Acıpayam ovasını ele geçirmek amacıyla uzun süren savaşlar yapmıştır. Bu savaşlar sonunda yöre, önce Hamitoğulları daha sonra Germiyanoğulları Beyliği'ne ve sonra da Osmanlılara bağlanmıştır.

Sultan Beyazıt'ın Timur'a yenilmesi sonucu Osmanlılar'ın zayıflaması ile bölge tekrar Germiyanoğulları'na geçmiştir. Germiyanoğullarından hoşnut olmayan bölge halkı, Hamitoğullarına bağlanmak isteğiyle başkaldırmıştır. Bu nedenle bir süre bölge halkı Asi Karaağaç olarak anılmaya başlamıştır. Kısa bir süre Karamanoğulları'nın eline geçen bölge, 1429'da ikinci kez Osmanlılar'ın egemenliğine girmiştir. Daha sonra Isparta Sancağı'na başlanmış, Isparta Sancağı'nda Karaağaç Bölgesi olması nedeniyle adı Garbikaraağaç olarak değiştirilmiştir.

Burdur'un sancak olması nedeniyle de bölge Burdur Sancağı'na bağlanmış; 1870 tarihli Osmanlı idari Nizamnamesi ile ilçe kurulmasına karar verilmiş ve Denizli Sancağı'na bağlanmıştır. 1871 yılında da ilçe teşkilatı kurulmuştur.

Coğrafi Yapı ve Nüfus :
Acıpayam, 1700 km 2 yüzölçümü ile Denizli ilinin en büyük ilçesidir. Deniz seviyesinden yüksekliği 950 m dir. İlçe Anadolu yarımadasının güneybatısında, Ege Bölgesi'nin güneydoğusunda yer almaktadır. Ege Bölgesinden Akdeniz Bölgesi'ne geçiş noktasında olan ilçe; doğusunda Burdur iline bağlı Tefenni, Yeşilova, Gölhisar, Çavdır ilçesi; batısında Tavas; kuzeyinde Serinhisar ve Çardak; güneyinde ise Çameli ve Köyceğiz ilçeleri ile sınırı bulunmaktadır.

Acıpayam, Ege Bölgesi'nden Akdeniz Bölgesine geçiş noktasında olması nedeniyle çok değişken iklim özelliklerine sahiptir. Kuzey kısımlarında Göller bölgesi iklim özellikleri, güneye inildikçe Akdeniz iklim özellikleri ve bu iklim özellikleri sonucu kar yağışlarının bol olduğu kış yaşandığı gibi ılıman bir kış yaşandığı da görülmektedir.

Bitki örtüsü bakımından Ege, İç Anadolu ve Akdeniz bölgeleri arasında bir geçiş noktasını oluşturur ve güneye inildikçe Akdeniz, doğuya gidildikçe İç Anadolu Bölgesi'nin bitki örtüsü özellikleri görülmektedir.

Ova genelde düz ve verimli olup, kısmen sulanabilmektedir. Burdur il sınırları içinde yapılmakta olan Yapraklı ve Belkaya barajlarından su taşıyacak olan su kanallarının yapımı tamamlandığında, ovanın tamamına yakın bir bölümü sulanabilecektir. Toplam tarım arazisi 413.260 dekar olup, 95.600 dekarlık kısmında sulu tarım yapılmaktadır.

2000 yılı nüfus sayımına göre; merkez ilçe nüfusu 9.887, toplam nüfusu 68.487'dir.
Ekonomik Durum :
İlçe merkezi ve kasabalarda, el sanatları ve ticaret tarımsal üretime göre daha yoğundur. Tekstil sektörünün gelişmesi yeni iş imkanlarını da ortaya çıkarmıştır. Ana merkezleri Denizli'de olan bazı tekstil firmaları, Acıpayam'da konfeksiyon atölyeleri açmaya başlamışlardır. Köylerde ise tarla tarımı yanında, kültür ırkı büyükbaş hayvancılık yapılmaktadır.
http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/acipayam1.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/acipayam1.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/acipayam81.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/acipayam81.jpg)

Geçmişte pamuk ve tütün işçiliği için ilçe dışına çıkışlar çoğunluktayken, bu oran bugün yok denecek kadar azalmıştır. Ancak orman köyü olan bazı köylerde pamuk işçiliği ve tuzlaya giden işçiler de bulunmaktadır.

Acıpayam'daki selüloz fabrikasında, sanayi ürünlerinin ara maddesi olan selüloz üretimi yapılmakta, ayrıca havlu dokuması üreten bir tekstil fabrikası ile bir deri ve tabakhane işletmesi bulunmaktadır.

İlçe merkezine yakın Mevlütler köyü ve Karaismaller köyünde faaliyet gösteren maden İşletmelerinde krom madeni çıkarılmakta, büyük bir bölümü yurt dışına ihraç edilmektedir.

Acıpayam Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi: Sanayi potansiyeli yeterli olan Acıpayam ilçesinde Bakanlığın kredi desteğiyle 117 ortak, 117 işyeri, sosyal tesisler ve idari binalardan oluşan sanayi sitesi altyapıları tamamlanarak hizmete açılmıştır.

Yeşilyuva Ayakkabıcılar Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi: Acıpayam ilçesine bağlı Yeşilyuva kasabasının en önemli geçim kaynağı, babadan oğula geçen ve çok eskilere dayanan küçük el sanatlarının bir kolu olan ayakkabıcılık mesleğidir.

Sulanabilir arazide başta pancar, baklagiller, havuç, mısır, anason yetiştirilirken; bazı yerleşim yerlerinde, kıraç arazide tütün üretimi önemli yer tutar. Tahıllar ise en çok ekilen ürünlerdir.

AKKÖY İLÇESİ:

Tarihçe :
1877-1885 yıllarında Osmanlı – Rus savaşı zamanında Kafkasya'dan bir grup Dağıstanlı Türk göç ederek ilçenin batı kısmında bulunan bölgeye (günümüzdeki adıyla Oğuz Mahallesi) yerleşmiştir. Bu bölgeye zamanın Padişahı Sultan Abdilaziz'in adından esinlenerek Aziziye Mahallesi denilmiştir. http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/akkoyy21.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/akkoyy21.jpg)
Daha sonra Sultan ll. Abdulhamit zamanında göç eden bir grup Kafkas göçmeni, ilçenin doğu kısmına (günümüzdeki adıyla Sami Türel Mahallesi) yerleşmiş ve Sultaniye Mahallesini oluşturmuşlardır. İlçe 1930-1935 yıllarına kadar iki mahalle olarak gelişimini sürdürmüştür. Daha sonra iki mahalle birleşerek Akköy adını almıştır. 1971 yılına kadar köy olan Akköy, 01.06.1971 tarihinde kasaba olmuş ve belediye fiilen göreve başlamıştır. Akköy, 1991 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla ilçe statüsü kazanmıştır.

Coğrafi Yapı ve Nüfus:
Denizli'ye 23 km. mesafede olan Akköy kuzeyinde Buldan ve güneydoğusunda Çal, batısında Sarayköy, güneyinde Denizli il merkezi ile çevrilidir.

2000 nüfus sayımına göre; merkez ilçe nüfusu 2.742, toplam nüfusu 6.453'dür.
Ekonomik Durum :
İlçenin turistik bölge olması nedeniyle, geleceğe dönük yatırımlar yapılmaktadır. Kaymakamlık ve belediyenin girişimleriyle ev halıcılığı ve ev pansiyonculuğuna geliştirme faaliyetleri sürdürülmektedir.
http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/akkoyy2.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/akkoyy2.jpg)
Ayrıca ilçe halkı tarım ve hayvancılık yaparak geçimlerini sağlamaktadır. İlçenin iklim özelliğine göre pamuk, buğday, zeytin ve pancar yetiştirilmekte, besicilik de son yıllarda gelişme göstermiştir.

İlçede sportif faaliyetlere ağırlık verilmekte, geleneksel hale gelen yağlı güreşlerin yanısıra futbol turnuvası ve masa tenisi turnuvası her yıl düzenlenmektedir.

BABADAĞ İLÇESİ:
Tarihçe :
İlçede yerleşim 1386 yılında Oğuz Türkleri'nden bir yörük aşiretinin, şimdiki Babadağ'ın 3 km. kuzeydoğusundaki Oğuzlar köyüne yerleşmesiyle başlar ve daha sonra ilçenin 4 km. doğusundaki Yeniköy'e ve günümüzdeki yerine yerleşim gerçekleşir. İlçenin ilk adı Beşikkaya, zamanla Kadıköy'e dönüşmüştür. Posta işlemlerinde İstanbul Kadıköy ile isim benzerliği sorunları yüzünden 1935 yılında nahiye müdürünün teklifi ve belediye meclisinin kararıyla, eteğine kurulduğu Babadağ'ın ismini almıştır. 1. Dünya Savaşı sonrasında düşman işgaline uğramayan ilçe, Sivas Kongresine üye göndermiş, Kurtuluş Savaşında milis kuvvetlerine asker ve malzeme yardımında bulunmuştur. Taş döşeli dar sokakları, tarihi pitorest yamaç evleri ve konakları ile Babadağ 1879'da büyük bir yangın geçirmiş, bugünkü birçok ev o yangından sonra yapılmıştır. 1932 yangınında Gazi ve Fevzi Paşa mahalleleri, 1944 yangınında ise Gündoğdu Mahallesi neredeyse tümüyle yanmıştır. 1877 yılında belediye olan Babadağ, Sarayköy'e bağlı bir nahiyeyken 1988 yılında kendisine bağlı 10 köy ile ilçe statüsünü almıştır. Altındere köyünün merkeze bağlanmasıyla köy sayısı dokuz olmuştur.
http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/badadagg.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/badadagg.jpg)
Göçebe şeklinde Babadağ'a yerleşen yörükler, çobanlıkla ve koyun yünleriyle başlayan dokumacılığı, yıllar sonra sanayinin ve ulaşımın gelişmesiyle pamuklu dokumaya dönüşmüştür. Her evde ağaç tezgahlarda dokunan ham bez sayesinde ekonomi canlanmıştır. 1940'lı-1950'li yıllar, Babadağ'ın en hareketli ve en bereketli yılları olarak bilinir. Çünkü o yıllarda Türkiye'de, sadece birkaç devlet fabrikası hambez üretirken Babadağ'da kurulan Salı pazarları bu ihtiyacı büyük oranda karşılıyordu. Babadağ esnafı yurdun her tarafından gelen tüccarlara hizmet ettiğinden, Babadağ'da kültür, diğer ilçelere göre daha iyi durumdaydı.
Coğrafi Yapı ve Nüfus :
Babadağ ilçesi il merkezinin kuzeybatısında, Sarayköy ilçesinin 15 km. güneyinde, Babadağ'ın eteklerine kurulmuş yaklaşık 6000 nüfuslu bir ilçedir.

2000 yılı nüfus sayımına göre; merkez ilçe nüfusu 4.848, toplam nüfusu ise 8.209'dur.
Ekonomik Durum :
Geçmişte olduğu gibi günümüzde de dokumacılık, Babadağ ekonomisindeki en önemli yeri oluşturur. Yaklaşık 700 yıllık bir geçmişi olan dokumacılık,1965 den sonra el tezgahlarından yarı otomatiğe, 1985'ten sonra da tam otomatik tezgahlara geçerek sürekli canlılığını korumuştur. Günümüzde Babadağ'da dokunan ürünler arasında ham pike, kanaviçe, havlu, çarşaf ve çocuk bezi başta gelmektedir. Özel sektör özellikle dokumacılık üzerine yatırımlarını yapmaktadır.
İlçenin doğal yapısı tarıma elverişli değildir. Düşük olan nüfus yoğunluğunun çoğu dokumacılıkla uğraştığından, tarım ve hayvancılık ek bir faaliyet olarak yapılır ve bu faaliyet halkın geçim kaynağı değildir. Tamamı iç tüketime yönelik olmak üzere meyvecilik de yapılmaktadır. İlçedeki toplam tarım alanı 3315 hektardır. Tarım alanlarının %20'si makinal tarıma elverişli, %80'i hayvan gücüyle işlenebilir niteliktedir. Toprağın yapısı yem bitkileri ve kavunculuğa uygundur. Sulanabilir arazi az miktarda olup, kuru tarım yapılmaktadır. Yetiştirilen ürünler arasında hububat ağırlıktadır.Sulu tarım yapılabilen yerlerde taze fasulye, börülce, domates, soğan, salatalık, sulama olmayan yerlerde buğday, arpa, nohut yetiştirilir. Kestane ağırlıklı olmak üzere ceviz, elma, kiraz, zeytin, üzüm gibi meyveler de yetiştirilmektedir. Civar kesimlerde özel mülkiyete ait olan 30.000 yabancı kestanelikler aşılanarak bir gelir kaynağı yaratma yoluna gidilmekte ve özel bir girişimci tarafından Yeniköy sınırları içinde memba suyu dolum tesisleri kurulma aşamasındadır. İlçe ticareti dokuma üzerine kurulmuştur. Dokuma hammaddesi olan iplik ilçe dışından temin edilir. İlçe halkı genellikle fason dokumacılık yapar. Babadağ ilçesinden doğrudan ihracat yapılmamaktadır. Ancak Denizli ve İstanbul'da tekstil ihracatı yapan firmaların birçoğu Babadağlı olup, işletmelerini genişletmek amacıyla Babadağ'ın dışına çıkmışlardır. Bu firmaların halen Babadağ'la ilişkileri devam etmekte, Babadağ'lı dokumacılara fason mal dokutmaktadırlar.
http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/denizli/kk/yaylatasdelen1.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/denizli/bb/yaylatasdelen1.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/denizli/kk/yaylatasdelen2.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/denizli/bb/yaylatasdelen2.jpg)
İlçede el tezgahları ile başlayıp yarı otomatik tezgahlarla devam eden dokuma sanayii,tam otomatik tezgahlarla gelişimini sürdürmektedir. 5000 civarında yarı otomatik tezgah, 1996 yılı başı itibariyle 150 civarında tam otomatik tezgah bulunmakta ve bu sayı gün geçtikçe artmaktadır. İlçe genelinde haftada 150 tonun üzerinde iplik işlenmektedir. İlçe içinde işletmelerini genişletmek, otomatik tezgaha geçmek isteyenler için, yapılaşma güçlüğü nedeniyle uygun atölyeler bulmak sorun olmaktadır. 1. ve 2. sanayi bölgeleri hızla gelişmekte, 3. sanayi açma hazırlıkları sürdürmektedir.

BAKLAN İLÇESİ:
Tarihçe :
İlçenin kesin kuruluş tarihi bilinmemekle beraber, tahminen 1200 yıllarında Anadolu Selçuklu Devleti zamanında, Horasan Beylerinden Abdi Bey, oymağı ile Baklan ovasında ilk yerleşimi kurmuştur. Baklan Arapça'da zahire anlamına geldiğinden ovaya, Baklan denilmiştir. Daha sonra Anadolu Selçuklu Uç Beyleri'nden Hüsamettin Bey (Dede) gelerek buraya yerleşmiştir. Çarpışmalar sonucunda ölen Hüsamettin Bey için bugün hala ayakta duran türbe inşa edilmiştir. Bundan sonra ilçeye Dede'nin adından dolayı Dedeköy denilmiştir.

http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/bakalangenel.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/bakalangenel.jpg)
Coğrafi Yapı ve Nüfus :
Beşparmak dağının batı eteğinde kurulmuş olan Baklan'ın doğusunda Dazkırı ilçesi,batısında Çal,kuzeyinde Bekilli ve Çivril,güneyde Bozkurt ilçeleri bulunmaktadır. Denizli iline 60km. uzaklıktadır. 950 mt. rakımı ile bölgenin en yüksek yerleşim birimidir. İlçeye bağlı bütün köyler Baklan ovasındadır.

Büyük Menderes akarsuyu ilçeden geçmektedir. En büyük ovası Baklan ovası,en yüksek dağı 1307 mt. yüksekliğindeki Beşparmak Dağıdır. İlçe, İç Anadolu yayla iklimi (kışın soğuk ve yağışlı, yazın serin ve kurak) hakimdir.

2000 yılı nüfus sayımına göre; merkez ilçe nüfusu 2.800, toplam nüfusu 8.500'dir
Ekonomik Durum :
İlçe merkezi kasaba ve köylerinde iş ve çalışma hayatı genel olarak tarıma dayalıdır. Sanayi kuruluşu yoktur. Halk genelde kendi arazilerinde çalışmakta ancak sulama imkanı olmadığından istenilen verim alınamamaktaydı. Baklan ovasında yapılmakta olan toprak ıslah çalışmaları,sulama kanalı ve kanaletlerin devreye girmesiyle ilçe ve köylerinde yeni ve bereketli bir dönem başlamaktadır.
http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/baklanovasi11.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/baklanovasi11.jpg)
Baklan ovasının tamamının sulanmasıyla birlikte, hem Denizli hem de Ege Bölgesi'nin çok büyük tarımsal potansiyelinin ekonomik olarak değerlendirme imkanı bulacağı, çeşitli uzmanlarca ifade edilmektedir.

BEKİLLİ İLÇESİ:
Tarihçe :
1176 Miryakefalon Savaşı'ndan sonra Süleyman Şah'ın uç beylerinden Yahya ve Bekir Beyler tarafından Türk egemenliğine katılmıştır. Bundan dolayı ilçenin bir mahallesi Yahyalar adını almış, Bekir Bey'in adı da ilçeye verilerek, Bekirli denilmiş ve daha sonra ilçenin adı halk arasında Bekilli olarak söylene gelmiştir. Bekilli, Osmanlılar döneminden önce Ayonkarahisar Sancağı'na bağlı bir köy iken daha sonrada İzmir ve Denizli iline bağlanmıştır. 1910 yılında da bucak olarak Denizli ili Çal ilçesine bağlı kalmış, 1987'de çıkarılan 3392 sayılı kanun ile ilçe olmuş ve 09.08.1988 tarihinde teşkilatlanmasını tamamlamıştır. Kurtuluş savaşı yıllarında, İzmir'in işgalinden iki ay sonra, Bekilli de işgal edilmiş ve toplam 18 aylık bir işgalden sonra, 30 Ağustos 1922 günü bağımsızlığına kavuşmuştur.

http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/bekillirsi.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/bekillirsi.jpg)
Coğrafi Yapı ve Nüfus :
İlçe merkezinin Denizliye uzaklığı 86 km. dir. Toplam yüzölçümü 375 km 2 , rakım 850 m.dir. Bekilli'nin güneyinde Uşak, kuzeyinde Çal, doğusunda Çivril, güney doğusunda Güney ilçesi bulunmaktadır. İlçe merkezi ve köylerin arazisi engebeli bir yapıya sahip olup sulanmadığı için verim alınamamaktadır. Tarıma en elverişli arazi kesimi Çoğaşlı ve Yeşiloba köyleri civarında bulunan Medele ovasıdır. 2000 yılı nüfus sayımına göre; merkez ilçe nüfusu 3.922, toplam nüfusu 10.578'dir.
http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/bekilli004.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/bekilli004.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/bekilli006.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/bekilli006.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/bekillicami.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/bekillicami.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/bekilli18.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/bekilli18.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/bekilli8.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/bekilli8.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/bekilli016.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/bekilli016.jpg)
Ekonomik Durum :
İlçe merkezi, kasaba ve köylerinde çalışma hayatı genel olarak tarıma dayalıdır. İlçenin en önemli sanayi kuruluşları sirke, pekmez ve şarap imalathaneleridir. Küçük çapta un değirmenleri ve demir doğrama atölyeleri ile tamir atölyelerinden oluşur. İlçede mermer, aspest, manganez, grafit, talk, vermikolit, gayenityebarit madenlerine ait yataklar bulunmaktadır. Bunlardan Çoğaşlı, Deşdemir ve Keselli köyleri civarındaki bazı mermer ocakları işletilmektedir. 40 civarında kültür mantarı üreticisi vardır.

BEYAĞAÇ İLÇESİ:
Tarihçe :
İlçe, tarım ve hayvancılığa elverişli arazi yapısı ile eski çağlardan itibaren yerleşime açık bir yöre olmuştur. Osmanlı Padişahlarından lll. Ahmet kızı Mihrişah Sultana, Beyağaç ve havalisini çeyiz hediyesi olarak vermiş, buranın geliri ise Mihrişah Sultan tarafından Medine'ye vakfedilmiştir. Burası Osmanlılar döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında Sazak köyüne bağlı mahalle iken, yakınına Sarıyer adı altında bir köy kurulmuş, daha sonra Sarıyer ile Eskere köyleri birleşerek Beyağaç adını almıştır.

http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/beyagacghy.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/beyagacghy.jpg)
6 Haziran 1972 tarihinde Belediye olarak teşkilatlanmış olan Beyağaç, 20.05.1990 tarihinde ve 3644 sayılı kanun gereğince ilçe olmuştur. 05.08.1991 tarihinde Kale ilçesinden ayrılıp fiilen ilçe olarak faaliyete geçmiştir.
Coğrafi Yapı ve Nüfus :
Beyağaç ilçesi, il merkezine 94 km. uzaklıkta olup, ilin güneyinde yer almaktadır. Doğusunda Acıpayam ve Çameli, batısında Kale, kuzeyinde Tavas ve güneyinde Muğla ile Köyceğiz ilçeleriyle çevrili olan Beyağaç ilçesi, Eskere ovası namıyla verimli bir ova üzerinde kurulmuş olup, ilçenin rakımı 650 m.dir. Bu ovanın içinden geçerek Muğla sınırlarına ulaşan Akçay, ilçedeki tek akarsudur.
2000 yılı nüfus sayımına göre; merkez ilçe nüfusu 2.781, toplam nüfusu 7.318'dır.
http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/beyagaccf5.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/beyagaccf5.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/beyagaccc4.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/beyagaccc4.jpg)
Ekonomik Durum :
İlçe ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. 3500 hektarlık toplam tarım arazisi, ilçe yüzölçümünün % 18,08'ini oluşturmaktadır. En önemli geçim kaynağı tütün üreticiliği oluşturmaktadır. Çok azda olsa tütünün yanında buğday,arpa,mısır ve karpuz yetiştirilmektedir.
İlçede Uzunoluk Köyü sınırları içerisinde bulunan ve bir maden şirketi tarafından işletilen krom işletmesi bulunmakta ve burada yaklaşık 100 işçi çalışmaktadır. Çıkarılan krom madeni Fethiye'den ihraç edilmektedir. İlçede Orman Ürünleri Sanayii dalında faaliyet gösteren kereste ve doğrama işletmesi de bulunmaktadır.
İlçede yapımı tamamlanmış olan 5 milyon m 3 su kapasiteli Eşenler sulama göleti bulunmaktadır. Beyağaç ovasını sulamaya yönelik kanallarının yapımı tamamlandığında, ilçede kuru tarım yerini sulu tarıma bırakacaktır.
Beyağaç sahip olduğu doğal güzellikleri ile gelecekte önemli bir turizm merkezi olma yolunda umut vadetmektedir. Beyağaç ilçesi Eskere Orman İşletme Müdürlüğü sorumluluk alanı içerisinde kalan ve Kartal gölü adı ile bilinen bölgede, yaşları 1265'i bulan görülmeye değer tabiat harikası karaçamlar bulunmaktadır. Eşine az rastlanan bu ağaçlar anıt ağaç statüsüne alınmış, bölge ise Tabiat Parkı Koruma alanı olarak ilan edilmiştir.
http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/denizli/bb/ggkartal1.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/denizli/bb/ggkartal1.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/denizli/kk/ggkartal2.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/denizli/kk/ggkartal2.jpg)
Sandraz Dağının zirvesinde bulunan ve bir krater gölü olan Kartal gölü, kendisine özgü güzelliği ve çevresindeki anıt ağaçlarla birlikte önemli sayılabilecek bir ziyaretçi akınına uğramaktadır.
Her yıl Ağustos ayının son Perşembe günü Kartal gölünde, Eren şenliği düzenlenmekte ve bütün ilçe halkı Kartal gölüne gelerek, geleneksel niteliği olan bu şenliğe katılmaktadır.

BULDAN İLÇESİ:
Tarihçe :
Anadolu Selçuklu Devletinin göçmen Oğuz aşiretlerini Anadolu'ya sevk ve iskan ettirme uygulaması sonucu; Menderes akarsuyunu geçen bir kolun bugünkü Buldan yöresine 1215 yıllarında yerleştikleri tahmin edilmektedir. Buldan, 1779'da Aydın iline bağlı Bucak, 1807 yıllarında yine Aydın'a bağlı ilçe olmuş, 1883 yılında Denizli sancağına ve Denizli'nin 1923'de il olması nedeni ile Denizli'ye bağlanmıştır.

http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/buldangenel.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/buldangenel.jpg)
Coğrafi Yapı ve Nüfus :
İlçe, Ege Bölgesinin iç kısmında yer almakta olup, doğuda Güney, batıda Aydın iline bağlı Kuyucak, kuzeyde Manisa iline bağlı Sarıgöl, güneyde ise Sarayköy ile çevrilidir. Yüzey şekiller bakımından alçak ovalar ve platolar birbirini tamamlar. Arazinin tamamı denizden yüksektir. Buldan platosu alçalarak Sarayköy taban ovasına ulaşır. İlçenin diğer alanları dağ ve platolarla kaplıdır. İlçe merkezinin rakımı 690 m., yüzölçümü 518 km 2 olup ilçenin Denizli il merkezine mesafesi 46 km.dir. İlçe sınırları içerisinde Yayla gölü ve sulama amaçlı yaptırılan Derbent Baraj gölü bulunmaktadır. 2000 yılı nüfus sayımına göre; merkez ilçe nüfusu 13.946, toplam nüfusu 36.926'dır.
Ekonomik Durum :
İlçede dokumacılık yöre halkının en önemli geçim kaynağını teşklil etmektedir. Buldan ekonomisi dokumacılığa dayanır. İsviçre'deki saat sanayiinde olduğu gibi ailece çalışılır. Ana baba ipleri hazırlar, tezgahta işlerler. Genç kızlar malların dikim ve paketlenmesini yaparlar. Çocuklarda masur makinalarında masur sararlar. Buldan da ilk dokuma kooperatifi 1937 yılında kurulmuştur. Daha sonraları Esnaf Kefalet Kooperatifleri, esnaf odaları ve dokumacı birlikleri kurulmuştur.bugünkü kooperatiflere 1500 civarında dokumacı üyedir. İlçede 4500 civarında motorlu tezgah, 650 civarında işleme ve nakış makinesi mevcuttur.

Dokumacılık önceleri el tezgahları ile, elektriğin gelmesiyle mekanik tezgahlarda, günümüzde ise gelişmiş otomatik tezgahlarla sürdürülmektedir. Buldan ve çevresinde hakim olan el sanatı ailece işletme şeklindeki dokumacılıktır. Yörede dokuma boyacılığının hammaddesi olan ayva çekirdeği, nar kabuğu, ceviz yaprağı ve meşe palamudunun da çok bulunması ve yörenin doğu ticaret yolu üzerinde olması bu sanatın gelişmesini kolaylaştırmaktadır.
http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/denizli/kk/iiiiitekstyyilll.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/denizli/bb/iiiiitekstyyilll.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/denizli/kk/iiiiitekstilll.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/denizli/bb/iiiiitekstilll.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/denizli/kk/iiiiitekstil2.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/denizli/bb/iiiiitekstil2.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/denizli/kk/iiiiiteekstyyilll.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/denizli/bb/iiiiiteekstyyilll.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/denizli/kk/iiiiitekstil1.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/denizli/bb/iiiiitekstil1.jpg)
Osmanoğullarının henüz Bursa'ya yerleşmeden Germiyanoğullarının aracılığı ile Buldan'dan kumaş temin ettikleri tarihi kayıtlarda mevcuttur. Osmanlı Devletinin kuruluşundan sonra da sarayın dokuma ihtiyacının bir kısmı Buldan'dan sağlanmıştır. Ertuğrul Gazi'nin içliği, Barbaros'un şalı, Padişah Genç Osman'ın gömleği Buldan' da dokunmuştur. Bu örnekler Topkapı Sarayı Müzesinde görülebilir.
Türk dokuma kumaş ve işlemelerinde motifler genellikle bitkiseldir. Lale, Karanfil gibi çiçekler ve çeşitli dallar özellikle XVI.yüzyılda çok kullanılmıştır. Renkler kırmızı başta olmak üzere çini mavisi, güvez, pişmiş ayva ve savran sarısıdır. Bu gelenek Buldan dokuma ve işlemelerinde de açıkça görülür. Desenler geometrik bitkiseldir. Renklere ise kırmızı, sarı ve beyaz hakimdir. Kırmızı renkli bezler bayrak yapımında diğer renkler ise sarık ve iç çamaşırı imalinde kullanılmıştır.
1779 yılına kadar Buldan'da dokumacılık, ilkel tezgahlarla yapılıyordu. Bu tarihten sonra Buldan'ın bucak olması Bucak Müdürünün çalışmalarıyla dokumacılığın gelişmesi için çözümler aranmış, Bursa'dan ustalar getirilmiştir. Bu ustaların yardımı ile mekiği boynuzdan, masurası kargıdan tezgahlarda 10 numaradan 20 numaraya kadar ipliklerle başörtüsü, peştamal, çarşaf gibi dokumalar yapılmıştır. 1910 yılında Osman SAY isimli dokumacı, İstanbul'da gördüğü çekme (kamçılı) bir tezgahı Buldan'a getirmiş, Buldan zamanın en ileri tekniğine sahip tezgahlardan yararlanma imkanını bulmuştur. Bu tezgahlarda pamuklu, ipekli kumaşlar dokunmuş, dokunan bu kumaşlar yıllarca çeşitli ihtiyaçları karşılamıştır.
Dokuma araç ve gereçlerini günün şartlarına göre düzenlenmesi nedeni ile 1951 yılından başlayarak motorlu tezgahlar kullanılmaya başlanmıştır. 1969 yılında el tezgahları sayısı 1900 iken 1975 yılında bu sayı 432'ye düşmüş buna karşılık motorlu tezgahlar sayısı 1300'e çıkmıştır. Günümüzde ise motorlu tezgah sayısı 4500'e ulaşmış el tezgahı sayısı 40-50 civarındadır. Bugün ipekli vb. türdeki ince kumaşlar, peştamal, üstlük örtü türü dokumalar halen el tezgahlarında diğer türler ise motorlu tezgahlarda dokunmaktadır.
1893 yıllarından beri eni 30 ile 60 santim arasında değişen ve atkıda bükülü iplik kullanıldığı için kıvır kıvır bir görünümü olan Buldan Bükülü Bezi iç çamaşırı yapımında özellikle iç gömleği olarak kullanılmaktaydı. 1930 yıllarında GROFON adını alan bu bez; düz renkli, çizgili ve kareli olarak dokunuldu. İzmir Valisi Kazım DİRİK'in emriyle İzmir'in bütün okullarında okul forması olarak kullanılmıştır. Daha sonraları düz, çizgili bordürlü, kareli olarak dokunan bu bezlerden yapılan kadın, erkek gömlekleri, çeşitli maksi elbiseler ve bluzların üzerlerine floş, sim ya da orlon ipliklerle işlenmiştir. 1970'li yıllarda bu bezler özellikle Almanya, Fransa, Belçika gibi Avrupa ülkelerine ihraç edilmiştir.
Peştemaller ipekli ve pamuklu olarak dokunurlar. Peştemaller önceleri kadınlar tarafından sokağa çıkarken elbiselerinin üzerinden bele bağlanarak kullanılırdı. Bugün ise sehpa ve masa örtüsü olarak kullanılmaktadır. Çarşaflar tek ve çift kişilik ayrıca yatak ve yorgan için çeşitli ebatlarda ipekli ve pamuklu olarak dokunmaktadır. Daha çok pamuklu olarak dokunmaktadır. Daha önceleri çarşaf olarak kullanılan, ipekten dokunan HOŞGÖR bugün bez türü olarak kullanılmaktadır.
Havlular jakarlı ve armürlü tezgahlarda dokunur. Her türlü el ve banyo havluları dokumaları devam etmektedir. Daha önceleri düz renkli ve kareli olarak dokunan erkek ve kadın mendilleri günümüzde dokunmaktadır. Masa ve sofra örtüleri mahalli geleneklere uygun turuncu, bej, kahverengi, petorol renginde kareli olarak dokunmaktadır. Bazılarını üzerlerine sonradan ipek veya sim ile işlemeler yapılmaktadır. İlçede Şezlongluk, tentetil ve çadır yapımında kullanılan branda bezi üretimi de yapılmaktadır.
İlçede üretiler havlu türü mallar daha çok yurt içi piyasalarda tüketilmektedir. Son yıllarda Buldan bezinden üretilen fiskos vb. türdeki masa, sehpa örtüleri ve perdelikler yurt içi piyasasında olduğu kadar yurt dışına da ihracı yapılmaktadır. Buldan bezi üretimi ve tüketimi ilçe ekonomisinde önemli bir yer teşkil etmektedir. İlçede makine işletmeciliği de yaygındır. İplikle dokunmuş kareli bez ve kadife üzerine işlemeler yapılmaktadır. Bu işlemeler oda takımları, televizyon örtüleri, yatak örtüleri, namaz seccadeleri, bluzlar, yelekler ve elbiseler üzerine yapılmaktadır. Bu işlemelerde ipek, floş ve sim kullanılmaktadır. Dokumacılık Buldan ekonomisinin temelini oluşturmakta, her evde bulunan tezgahlarla bir aile sektörünü oluşturmaktadır.
İlçe dokumacılığının tanıtımı için İzmir Fuarı başta olmak üzere çeşitli illerde açılan fuarlarda standlar açılarak Buldan dokumaları tanıtılmaktadır. Zaman zaman televizyon çekimleriyle, konferans ve panellerle tanınmış modacılarla işbirliği yapılıp Buldan bezlerinden yapılan kıyafetlerle defileler sergilenerek tanıtım faaliyetleri yapılmaktadır. Kaymakamlığımızın bünyesinde kurulan El Sanatları Merkezinde el tezgahları kurularak el dokumalarının üretimi yapılarak el tezgahlarının yeniden ekonomiye kazandırılmasına çalışılmaktadır. İlçede dokumacılığın yanısıra tarım, kırsal köylerde hayvancılık iş ve çalışma hayatının temelini oluşturmaktadır.

ÇAMELİ İLÇESİ:
Tarihçe :
Karamanoğulları'nın 1277 yılında Selçuklular'a yenilmesi sonucunda, bir kısım Karamanlılar batıya göç ederek buralardaki değişik alanlara yerleşmişlerdir. Burdur ve Denizli çevresinde rastladığımız Karaman, Karamanlı gibi isimlerin açıklanması bu gerçeğe dayanır. Bugünkü Çameli ilçesinin ilk adı Karaman olarak bilinir. XlV. Yüzyılın başlarında Karaman, Menteşe Beyliğine bağlanmıştır. Cumhuriyet dönemine kadar ise Çameli, Köyceğiz'e bağlıyken zamanla bazı esnafın Karaman'a yerleşmeleri nüfusun çoğalmasına neden olmuştur. İlk mescidin burada yapılması ve çevreden Cuma namazını kılmak için buraya gelinmesi nedeniyle buranın “Cumayanı” olarak adlandırıldığı bilinmektedir. Cumhuriyet döneminde çevrenin merkezi haline gelen Karaman, 1930'da nahiye olmuş ve ilk kez Marmaris ve Köyceğiz'e, 1932'de de Acıpayam'a bağlanmıştır. 1953'deki idari düzenlemeler sırasında Karaman ilçe merkezi olmuş, adı çevresindeki ormanlardan esinlenerek Çameli olarak değiştirilmiştir.

http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/cameliii4r3.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/cameliii4r3.jpg)
Coğrafi Yapı ve Nüfus :
Çameli Denizli ilinin güneyinde bir ilçedir. İl merkezine uzaklığı 113 km.dir.Rakımı 750-2313 arasındadır. Çameli ilçesi Muğla ve Burdur illeri arasında; kuzeyinde Acıpayam, güneyinde Fethiye, doğuda Gölhisar ve batısında Köyceğiz ilçeleri ile çevrilidir. İlçenin yüzölçümü 73.800 ha'dır. Genellikle orman alanı içinde çok dağınık, biraz dalgalı, pek azda yayla karakterli bir araziye sahiptir. Akdeniz dağ iklimi tipinde kışlar soğuk-yağışlı, yazlar sıcak ve kurak geçer, yağmurlar özellikle sonbahar Ekim ayında başlar ve Nisan ayına kadar devam eder. Kış aylarında yağışlar genellikle kar şeklinde gerçekleşir. Çameli'de Akdeniz bitki örtüsü yok denecek kadar azdır. Orman alanları Kızılçam, Karaçam, Ardıç ve Meşe ile kaplıdır. 2000 yılı nüfus sayımına göre; merkez ilçe nüfusu 4.583, toplam nüfusu 20.918'dir.
http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/cameliii3.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/cameliii3.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/camelii878i.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/camelii878i.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/cameliii54.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/cameliii54.jpg)
Ekonomik Durum :
İlçenin ekonomik durumu genelde zayıf olmakla birlikte, kendine özgü gelir kaynakları bölgede isim yapmıştır. Özellikle lezzeti ve pişkinliği ile ün yapan fasulyesi, cevizi, elması, balı tercih edilen ürünler arasındadır. Ayrıca hayvancılıkta hızla gelişmekte, süt inekçiliği ve hayvan ürünleri ekonomik açıdan büyük katkı sağlamaktadır. İlçenin özellikle Elmalı, Taşçılar ve Kirazlı yayla köylerinde alabalık üreticiliği hızla gelişmektedir. Adı geçen köyler, Dalaman çayının buz gibi kaynaklarına sahiptir. Bu nedenle 55 tane faal alabalık üretim tesisi vardır. Ege bölgesiyle Akdeniz bölgesinin kesiştiği noktada bulunan Çameli, kültür yönünden zengin bir ilçedir. Gireniz ve Teke yöresi folklörünün adeta sembolüdür. Tertemiz insanları, dağlarında boğaz havası çalan (gırtlak) çoban yörük kızları ile zeybek ve kırık oyun havalarını aynı anda oynayan gençleri görülmeye değerdir.

ÇARDAK İLÇESİ:
Tarihçe :
Çardak, Ortaçağda halkın geçimini hayvancılıkla sağladığı küçük bir köy idi. Maymun dağı eteğindeki köy halkı, hayvanlarını güneş sıcağından korumak amacıyla; evlerin ön tarafına veya yan tarafına Çardak denilen gölgelikler yaparak önlem almaktaydı. Bu küçük Türkmen köyünün hemen güneyindeki kervan yolundan geçen diğer köylüler de, buraya “Çardaklı Köy” adını vermişlerdir. Bu isim yerli Türkmen halkı tarafından da benimsenmiş ve böylece köyün adı Çardak olarak kalmıştır.

http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/ccardak.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/ccardak.jpg)
Çardak, Selçuklular zamanında bir uç kalesi olarak, Selçuklular'ın savunma merkezi olmuştur. Çardak'taki HANABAT Kervansarayı da o dönemde yapılmıştır. Anadolu Beylikleri zamanında ise yöre, önce İnançoğulları'nın sonradan da Germiyanoğulları'nın eline geçmiştir. Germiyanoğulları Beyliği, Osmanlı İmparatorluğu topraklarına Sultan Yıldırım Beyazıt Han tarafından katılmıştır. Timur, Ankara Savaşından sonra yöreyi ele geçirmiş, askerlerinin bir kısmı ilçede bulunan kervansaray da birkaç yıl kalmışlardır. Timur'un tekrar doğuya çekilmesi ile yörede beylikler dönemi yeniden başlamış, fakat kısa sürmüştür. 1429 yılında tüm yöre Osmanlı İmparatorluğu'na katılarak Aydın Sancağı'na bağlanmıştır. İdari bölümün yeniden düzenlendiği Cumhuriyet döneminde küçük bir köy olan Çardak, sırasıyla önce Dinar'a, Honaz ve daha sonra da Bozkır Bucağı'na bağlı kalmıştır. 1958 yılında ise Denizli iline bağlanan Çardak, 5 köy ve 2 kasabadan oluşan bir ilçedir.
Coğrafi Yapı ve Nüfus :
Çardak, Denizli topraklarının doğusunda yer alır. Doğusunda Afyon'un Dazkırı ilçesi, batısında Bozkurt, kuzeyinde Çal, güneydoğusunda Başmakçı, güneyinde ise Burdur'un Yeşilova ilçesi ile çevrilidir. Yüzölçümü 400 km 2 dir.
Güneyde Söğüt sıra dağları ile kuzeyde Maymun dağları, Çaltı köyünün güneyinde bulunan Kültü dağı arasında Hambat ovası yer alır. Yaklaşık 50.000 hektarlık bu ovada belirli ve sürekli bir akarsu yoktur. Ancak kuzeyinden çıkan kaynak sularının oluşturduğu dereler kapalı havza durumunda olan Acı göle dökülür. 1 veya 2 m. derinliğindeki gölde canlı yaşamaz ve yazın büyük oranda suyunu kaybeder. Acıgöl'den sodyum-sülfat hammaddesi elde edilmekte ve deterjan, kozmetik, cam, boya ve deri sanayiinde kullanılarak ekonomik bir değer oluşturmaktadır.
Yazları sıcak ve kurak, kışları yumuşak geçen Subtropik iklimin etkisindedir. Yörede geçiş iklimin hakim olması, Akdeniz bitki türleri ile step, İç Anadolu bitki türlerinin yakınlaşmasını ortaya çıkarmıştır. Bunlar bozkır görünümlü tepe ve meralar ile Maymun Dağı eteklerinde görülür, bunda Acı Göl'ün çoraklaştırıcı rolününde etkisi büyüktür. 2000 nüfus sayımına göre; merkez ilçe 5.656, toplam nüfusu 11.253'dür.
Ekonomik Durum :
Yörede tarım ve hayvancılık önemli ekonomik faaliyetlerdendir. İlçede sığır yetiştiriciliği, modern tavukçuluk da ilçe ekonomisinde önem kazanmaktadır. İlçede bulunan süt toplama merkezi gelir getiren önemli bir tesis haline gelmiştir. Başta arpa, buğday, ayçiçeği, haşhaş, şeker pancarı, anason, bağcılık, bahçe ziraatı yanında son yıllarda Söğüt köyünde gül yetiştiriciliği denemeleri de olumlu sonuçlar vermektedir. İlçe ve çevresinde yapılan sondajlarla yer altı suyundan yararlanılarak daha verimli sulu tarım çalışmaları yapılmaktadır

ÇİVRİL İLÇESİ:
Tarihçe :
M.Ö.3000 yıllarına kadar tarihi uzanan Çivril'in çeşitli yerlerinde bu yıllara ait olduğu belirlenen “Arzava Beylikleri'nin” birçok eseri bulunmuştur. Bu tarihten sonra sırasıyla Frigler, Lidyalılar, Selevki Krallığı, Bergama Krallığı ve Romalılar görülür. Selçuklular'ın Anadolu'ya yerleşmesiyle Çivril yöresinde Türk egemenliği başlamıştır. Çivril 1910-1911 yıllarında Afyon iline bağlı kaza iken 1925 yılında Denizli iline bağlı ilçe olmuştur.

http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/cinvvril.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/cinvvril.jpg)
Coğrafi Yapı ve Nüfus :
1499 km 2 yüzölçümü ile Denizli ilinin en büyük ilçesi durumundadır. Deniz seviyesinden 840 m.ve Denizli-Uşak karayolu üzerinde il merkezine 96 km., Uşak iline 54 km.uzaklıktadır. Doğusunda Sandıklı ve Dinar, batısında Karahallı (Uşak), Bekilli, Çal ve Baklan (Denizli), kuzeyinde Sivaslı (Uşak) ve Sandıklı (Afyon), güneyinde Dazkırı, Evciler (Afyon) ve Baklan (Denizli) ilçeleri bulunmaktadır. 2000 yılı nüfus sayımına göre; merkez ilçe nüfusu 13.617, toplam nüfusu 62.624'dür.
Ekonomik Durum :
Ekonomisi 1960 yılı öncesinde tahıl, bağ, haşhaş ve az miktarda şeker pancarına dayanan ilçenin, 1960 yılından sonra DSİ ve Toprak Su Hizmetlerinin gelmesiyle hareketli ve güçlü bir yapıya kavuşmuştur. Her türlü tarımsal ürünler ve hayvancılığın yanı sıra pancar, elmacılık, bağcılık, sebzecilik ve su ürünleri önemli gelir kaynağını oluşturmaktadır. 70.000 hektar ziraata elverişli arazide tahıl, şeker pancarı, üzüm, elma üretimi, bunun yanında vişne, kiraz, şeftali gibi ekonomik değeri yüksek meyveler de yetiştirilmektedir.
Çivril-Baklan ovası sulaması adı altındaki sulama inşaatı devam etmekte olup, 3.kısım Baklan sol sahil sulama inşaatı bitmek üzeredir. 70.000 hektar ziraata elverişli arazinin 28.220 hektarlık kısmı sulanabilmektedir. Tüm inşaatın bitiminde sulanabilir arazi miktarı üç kat daha artacaktır. Hayvancılığın da büyük önem taşıdığı ilçede 25.000 adet büyük baş, 87.000 adet küçük baş, 123.000 adet kanatlı hayvan mevcuttur. Suni ve tabi tohumlama çalışmalarıyla kültür ırkı hayvancılık geliştirilmektedir. Işıklı baraj gölünde yıllık 80-100 ton sazan balığı üretilmektedir. İlçede 3 adet su ürünleri kooperatifi, 4 adet küçük çaplı un fabrikası, 3 adet küçük sanayi sitesi vardır. 22.316 hektarlık ormanlık alan mevcut olup, Akdağ serisinde geyik koruma alanı bulunmaktadır.
http://civrilrehberim.com/o/imgs/N6LV50HEBRU.JPG
http://civrilrehberim.com/o/imgs/Y281GK380.jpg
http://civrilrehberim.com/o/imgs/N4X9NFG81.jpg
http://civrilrehberim.com/o/imgs/5GIYUO776.jpg
http://civrilrehberim.com/o/imgs/L8OZ4S777.jpg

GÜNEY İLÇESİ:
Tarihçe :
Güney sınırları içerisinde M.Ö.2500-2000 yıllarından beri yerleşim olduğu sanılmaktadır. Yazılı kaynaklara göre ilçe sınırları içerisinde Sala adlı büyük bir kentin bulunduğu tahmin edilmekte ancak, kentin yeri kesin olarak tespit edilememektedir. Bugünkü Güney ilçesinin kuzeydoğusunda, ya da Aşağıçeşme Höyüğü çevresinde olma ihtimali yüksektir. Bundan başka ilçe sınırları içerisinde onu aşkın tarihi yerleşim yeri saptanmıştır. Bulunan sikkeler, mimari yapı parçaları, mezarlar, seramikler ilçe tarihi hakkında yüzeysel de olsa belli dönemler için bizi aydınlatmaktadır.

http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/guneyy.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/guneyy.jpg)
1. Dünya Savaşı sonrasında Yunan işgaline uğramış, 3 Eylül 1922 tarihinde işgalden kurtulmuştur. İlçenin Karaağaçlı Mahallesi'ne yerleşenlerin sayısı zamanla artarak 1865 yılında Güney ilçesi bucak olmuş, önceleri Çal'a bağlı iken daha sonra Buldan'ın ilçe olmasıyla Buldan'a bağlanmıştır. 01.01.1948 yılında da ilçe olmuştur.
Coğrafi Yapı ve Nüfus :
İlçenin doğusunda Çal, batısında Buldan, kuzeyinde de Uşak-Eşme ve Güney ilçe merkezinin köyleri ile çevrilidir. Rakımı 830, yüzölçümü 534 km 2 dir. Topraklarını ortasından Menderes akarsuyu geçmektedir. Yer dağlık ve plato niteliğinde kısmi olarak ormanlarla kaplıdır. 2000 yılı nüfus sayımına göre; merkez ilçe nüfusu 6.329, toplam nüfusu 12.175'dir.
http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/sssselale5.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/sssselale5.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/sssselale3.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/sssselale3.jpg)
Ekonomik Durum :
İlçenin ekonomisi tarıma dayalıdır. Tütün, arpa, buğday, bağcılık bunların yanı sıra antep fıstığı üretimi yapılmaktadır. İlçede modern usullerle üretim yapan, ürünlerin bir kısmını yurtdışına ihraç eden, özel bir şahsa ait şarap fabrikası da vardır. Modern hayvancılığı geliştirme çalışmaları da sürmektedir.
İlçenin 16 km. doğusunda Büyük Menderes akarsuyu üzerinde bulunan Adıgüzel Barajı ve Hidroelektrik santrali inşaatı tamamlanmış ve şu anda elektrik üretimi yapılmaktadır. Adıgüzel Barajı, Türkiye'de işletmeye açılmış olan ve inşa halindeki barajlar içerisinde, yükseklik olarak (temelden) 9.sırada, dolgu hacmi bakımından 11.sırada, yıllık enerji üretimi bakımından 20.sırada yer almaktadır.
Adıgüzel Barajı, Denizli ve Aydın illerindeki sulama alanlarına hizmet sunma yönünden, en büyük ve en önemli kilit tesistir. İlçenin 5 km. güneybatısında da Büyük Menderes akarsuyu üzerinde 1997 yılında inşaatına başlanan Cindere Barajı ve hidroelektrik santralinin yapımı da devam etmektedir. Cindere Barajından sulama ve kademe barajı olarak enerji üretilecektir.
İlçenin güneyinde 5 km. uzaklıkta Güney Şelalesi bulunmaktadır.

HONAZ İLÇESİ:
Tarihçe :
Honaz'ın ilk yerleşimi olarak bilinen Colossae antik kentine ait kalıntılar, Honaz dağı eteklerinde höyük üzerinde ve çevresinde görülebilmektedir. Kaynaklara göre M.Ö.V.yüzyılda varolduğu bilinen antik kent, Hellenistik ve Roma çağlarından sonra, geçirdiği yer sarsıntıları ve savaşlar sonucunda tahrip olmuştur. Bizans döneminde Honaz dağının yamaçlarındaki kale içinde yeniden kurulan ve Honaz olarak anılan kent, bu dönemde önemli bir yerleşim ve dini merkez olmuştur. Türklerin Anadoluya gelişinden sonra Bizans ve Türkler arasında birkaç kez el değiştiren kent, 1207 yılından itibaren Türk egemenliğine geçmiştir. Beylikler döneminden sonra, Yıldırım Beyazıt zamanında Osmanlı egemenliğine girmişse de Timur badiresinden sonra, bir süre tekrar Germiyanoğullarına geçmiş, 1428'den itibaren de tekrar Osmanlı Devleti'nin Anadolu Beylerbeyliği'ne bağlı bir liva ve sancak merkezi olmuştur. Honaz Cumhuriyet döneminde Denizli merkez ilçesinin bucağı iken, 1978 yılında ilçe statüsüne kavuşmuştur.

http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/honazzzz.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/honazzzz.jpg)
Coğrafi Yapı ve Nüfus :
İlçe doğuda Bozkurt, batısında Denizli merkez ilçe, kuzeyde Çal ve Baklan, güneyde ise Serinhisar ilçesi ile sınırlıdır. İlçenin en önemli akarsuyu Aksu çayıdır. Ege bölgesinin de en yüksek noktası olan 2571 m.lik zirve ilçeye adını veren Honaz Dağı'nın doruğudur. İlçenin iklimi, Akdeniz iklimini andırmakla beraber, kışları biraz daha sert geçer. 2000 yılı nüfus sayımına göre; merkez ilçe nüfusu 7.485, toplam nüfusu 25.833'dir.
Ekonomik Durum :
İlçe ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır. Küçükbaş ve kümes hayvancılığı ile başlayan ve süt inekçiliği ile genişleyen hayvancılık, bugün ilçe halkı için önemli bir geçim kaynağı durumundadır. Meyvecilik, özellikle kiraz yetiştiriciliği en önemli tarımsal uğraşlardan birisidir. Sekize yakın tür ve üstün kalitesi ile kiraz, ilçenin sembolü durumuna gelmiştir. Denizli Organize Sanayi Bölgesi ilçe sınırları içerisinde kurulmuştur. İlçe ekonomisini dolaylı olumlu yönden etkileyen fabrikalar, organize sanayi bölgesinin dolması nedeniyle Kocabaş kasabasına doğru kaymaktadır.

KALE İLÇESİ:
Tarihçe :
Kale, günümüzde Eski Kale adıyla anılan dört tarafı sarp, üst yüzeyi sayılabilecek kayalıkların üzerinden kurulmuş iken, 1959 yılında bugünkü yerleşim alanına taşınmış ve aynı yıl ilçe olmuştur. Eski Kale, antik kaynaklarda Tabae olarak bilinmekle beraber, antik sikkelere ve halen satıh üzerinde görülen kalıntılara göre Tabae kenti, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerini de yaşamış eski ve önemli bir yerleşimdir.

http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/kale02.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kale02.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/kale05.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kale05.jpg)
Coğrafi Yapı ve Nüfus :
Kale, Denizli-Muğla karayolu üzerindedir. Denizli il merkezine 75 km. Muğla il merkezine 79 km. uzaklıktadır. Kale ilçesinin kuzeydoğusunda Tavas, kuzeybatısında Aydın ili, güneyinde Beyağaç, güneybatısında Muğla ili ile çevrilidir. Arazi genel olarak engebeli ve dağlıktır. Denizden yüksekliği 450-1500 m. arasındadır. Yüzölçümü 533 km 2 dir. İlçe coğrafi olarak Ege Bölgesi'nin İç Ege bölümünde, Akdeniz Bölgesi'ne geçiş kısmında bulunmaktadır. Bu nedenle Akdeniz ikliminin İç Ege özellikleri görülmektedir. Doğal bitki örtüsü maki ve çam ormanlarından oluşmaktadır. 000 yılı nüfus sayımına göre; merkez ilçe nüfusu 7.500, toplam nüfusu 21.340'dır.
http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/kale18.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kale18.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/kale09.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kale09.jpg)
Ekonomik Durum :
İlçede önceleri gelir kaynağı olarak dokumacılık önde gelirken, son yıllarda dokumacılık yerine tarım ürünleri olan tütün, meyve, sebze bunların yanı sıra orman işçiliği ve hayvancılığa bırakmıştır. İlçede Kurbağlık, Çakırbağ, Ortaköy, Demirciler, Alanyurt, Özlüce ve Yenidere köylerinde linyit kömürü çıkarılmaktadır. Bu kömürler 3500 ile 6200 kalorilidir. İlçede 4 adet Orman Köyleri Kalkındırma Kooperatifi, 2 adet Tarım Kredi Kooperatifi, 1 adet Esnaf ve Sanatkarlar Kooperatifi, 1 adet Küçük Sanayi Sitesi Kooperatifi ve 1 adet Kale-Tavas Dayanışma ve Kalkınma Vakfı bulunmaktadır.

SARAYKÖY İLÇESİ:
Tarihçe :
Sarayköy ilçesinin kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemesine rağmen, XlV.yüzyılın sonlarına doğru Türkmen aşiret Reisi Sarıbey tarafından kurulduğu tahmin edilmektedir. Sarıbey'in kendi adı ile kurduğu köyün adı, daha sonraları çeşitli değişikliklere uğrayarak günümüzde Sarayköy'e dönüşmüştür. 1763 yılına kadar köy olan Sarayköy, bu tarihte Aydın iline bağlı bucak olmuştur. 1867 yılında Denizli livasının kazaya çevrilmesi üzerine, Denizli'ye bağlı bir nahiye olarak statüsünü korumuş, 26 Şubat 1882 yılında Denizli'nin sancak olması üzerine bu tarihten itibaren Denizli Sancağı'na bağlı bir kaza olmuştur.

http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/saraykoyya.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/saraykoyya.jpg)
15.05.1919'da Yunanlılar'ın İzmir'i işgal ederek Aydın, Nazilli ve Sarayköy'e doğru ilerlemeleri karşısında Sarayköy Heyet-i Milliyesi zaman kaybetmeden harekete geçti. Müftü Ahmet Şükrü Efendi, Sarayköy ve civarında eli silah tutabilen herkesi topladı. Bu girişim sayesinde toplanan gönüllü kuvvet Menderes köprüsünü ve havalisini koruyarak, düşmanın ilerlemesini ve Denizli'ye girmesini engellemiştir. Bu günün anısı ve Sarayköylü vatanseverlerin gösterdiği kahramanlık nedeniyle bir efe heykeli yaptırılmış, bu heykel Sarayköy'ün sembolü olmuştur. Her yıl 24 Mayıs gününde bu anlamlı ve coşkulu olay tüm ilçede “Sarayköy'ün Milli Mücadeleye Katılım Günü” olarak şenliklerle kutlanmaktadır.
Coğrafi Yapı ve Nüfus :
Denizli merkeze 20 km. mesafedeki Sarayköy'ün kuzeyinde Buldan, doğusunda Denizli, güneyinde Babadağ, batısında Buharkent, Kuyucak ilçeleri ile çevrilidir. Aydın dağları ile Menteşe dağları arasında akan Büyük Menderes akarsuyu nedeniyle, aynı adı alan ovada yerleşilmiş, ancak bazı köyler çevredeki dağ eteklerinde sıralanmışlardır. Yüzölçümü 470 km 2 'dir. İlçenin kuzeyinden Büyük Menderes akarsuyu geçmektedir. Ayrıca yazın suyunu kaybeden küçük çaylarda bulunmaktadır.
Akdeniz ikliminin özelliklerinin görüldüğü ilçede, yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise çok soğuk olmamakla beraber yağışlı geçmektedir. Sarayköy'ün Sazak dağı ise genelde çıplak, ancak dağın ve çevresinin ağaçlandırılması için Denizli Orman Bölge Müdürlüğü'nce yoğun çalışmalar sürdürülmekte ve bu nedenle bir çok fidan dikilmiş bulunmaktadır. 2000 yılı nüfus sayımına göre; merkez ilçe nüfusu 17.504, toplam nüfusu 38.000'dir.

Ekonomik Durum :
Sarayköy ve çevresinde en gelişmiş sanayi dalı dokumacılıktır. Eskiden beri Babadağ ve köylerinde yürütülen dokumacılık son yıllarda Sarayköy'ün çevre köylerine de girmiştir. Buralarda çoğunlukla tüccar için fason dokunan ham bezler daha sonra işlenerek ve desen baskıları yapılarak çarşaf ve nevresim halinde piyasaya sunulmaktadır. Köprübaşı köyündeki iki tekstil fabrikası bu yöntemle ürettiği tekstil mamullerini yurt dışına ihraç etmektedir. Sarayköy'de bulunan meşrubat fabrikasında gazoz ve kola gibi içecekler üretilmektedir.
Kızıldere jeotermal santraline ek olarak yapılan bir tesiste santralden dışarıya atılan atık sudan kurubuz ve sıvı karbondioksit üretilmektedir. Tesisin işletme kapasitesi yurdumuzun bu ihtiyacını karşılayabilecek düzeydedir. Üretilen bu ürünler yurdumuzda meşrubat sanayiinde, gıdaları dondurma ve şoklama işlemlerinde ayrıca endüstride de kullanılmaya başlanmıştır. İlçede 1940 yılında, 17 ortak tarafından kurulmuş olan (halen 1687 ortağı vardır) 3500 ton kapasiteli kapalı depolama alanı, 34 adet çırçır makinesinden oluşan bir çırçır fabrikası bulunmaktadır.
Büyük Menderes akarsuyunun suladığı Sarayköy ovası sulu tarımın yapıldığı verimli bir arazidir. Kanal ve kanaletler sistemi ile ekili alanların büyük bir bölümü sulanmaktadır. 105.000 dekarlık pamuk ekili alanı toplam arazinin %68'ini oluşturmakta, ardından sebze ile erik, kayısı şeftali üretimi gelmektedir. Bunların dışında çok olmamakla birlikte zeytin üretimi de yapılmaktadır. İlçe yer altı zenginlikleri yönünden zengindir. Yeşilyurt köyü çevresinde alçıtaşı ocakları bulunmaktadır. Sazak dağında ve Kabaağaç alanında kalorisi çok yüksek fakat damar olarak az olan Linyit kömür ocakları bulunur
Yakın çevrede Kızıldere, Tekke, Yenice ılıcaları olmak üzere bu şifalı sular Büyük Menderes akarsuyu çevresinde bulunmaktadırlar. İlçe sınırları içinde ayrıca İn hamamı ılıcaları da vardır. Kızıldere Jeotermal Santralı: Denizli Sarayköy ilçesi Karataş köyü sınırları içerisindedir.

SERİNHİSAR İLÇESİ:
Tarihçe :
Serinhisar ve çevresi Oğuzlar'ın bir kolu olan Avşarlar tarafından kurulmuştur. Xlll.yy ikinci yarısında Karaağaç ovasında geçen İbn.Said buradaki Türkmenler'in “Uç” Türkmenleri olduğundan bahsetmektedir. Oğuzlar'ın Bozok boyuna mensup Türk oymaklarının yoğun olarak yaşadığı bir bölge olan Karaağaç ovasında, 1332'de geçen İbn Batuta burada ağaçların çok olduğunu ve buraya Karaağaç ovası denildiğini yazar. Önce “Kepez” sonra “Yerlikaya” denilen ilçe, 1302-1310 tarihlerinde yapılan ve son zamanlara kadar kalıntılarına rastlanan hisardan dolayı “Kızılhisar” diye adlandırılmıştır.

http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/serinhisarr1.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/serinhisarr1.jpg)
Malazgirt'ten sonra Horasan erenleri öncülüğünde Batı Anadolu'ya gelen Türkmen toplulukları “uç” denilen bu bölgelere yerleşerek, yörenin Türkleşmesi ve İslamlaşmasının gerçek mimarları olmuşlardır. Kanuni Sultan Süleyman zamanında eyalet olarak Konya'ya, sancak olarak da Burdur'a bağlanmış ve bu durum uzun süre devam etmiştir. 1671-1672'de Denizli'ye gelen ve Karaağaç ovasından geçen Evliya Çelebi Seyahatnamesinde, Karaağaç ovasından (Kızılhisar'dan) bahsetmektedir. Coğrafya koşulları ve rakımın yüksek olması, o günkü şartlarda beldenin kaza merkezi olmasını engellemiştir. 1870 tarihli Osmanlı Nizamnamesine göre Acıpayam'ın 1871'deki Kazalığı üzerine Kızılhisar Acıpayam'a bağlanmıştır. 1910'daki idari değişikliğe göre, Denizli bağımsız mutasarrıflık olmuş ve 1923 yılında Cumhuriyetin ilanıyla il haline getirilmiştir. 19.06.1987 tarih ve 3392 sayılı kanunla Kızılhisar ilçe olmuş, adı da Serinhisar olarak değiştirilmiştir.
Coğrafi Yapı ve Nüfus :
İlçe toprakları Denizli ilinin güney yönünde Akdeniz Bölgesine yakındır. Kuzeyinde Denizli, güney yönünde Acıpayam, batıda Tavas, doğuda Acıpayam'a bağlı Yeşilyuva kasabasıyla çevrilmiştir. Deniz seviyesi 900 m.den 2528 m.ye kadar değişmekte, göller yöresi iklimin hakim olduğu ilçe toprakları doğal orman alanıdır. Serinhisar, Antalya Körfezi'nin kuzeyinde bir yay biçiminde uzanan batı Toros dağlarının uzantıları arasında yer alır. Güney kanadında yayla, daha güneyinde Acıpayam ovasının bir parçasını oluşturan Serinhisar ovası yer almaktadır. 2000 yılı nüfus sayımına göre; merkez ilçe nüfusu 15.696, toplam nüfus 22.897'dir.
Ekonomik Durum :
İlçe merkezinde urgancılık, leblebicilik, kerestecilik, zeytincilik, tütüncülük, turşuculuk yapılmaktadır. Ayrıca Yatağan kasabasında halk, bireysel olarak bıçakçılık, halıcılık, tütüncülükle uğraşmaktadır.Serinhisar ilçe merkezinde ekonomik yapıya hakim olan halkın geçim kaynaklarının başında tütüncülük, nakliyecilik, pazarcılık ve halı dokumacılığı gelmektedir. Ayrıca turşu imali ve zeytin işletmeleri de önemli yer tutmakta, yurtdışına ihraç edilmekte ve ihracat genellikle Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve Arap ülkelerine yapılmaktadır. İlçede fason üretim yapan 3 tekstil fabrikası da bulunmaktadır. Yatağan'da bıçakçılık ve el aletleri üretiminin ana hammaddesi olan kara çelik ve paslanmaz çeliği sağlamak için kurulan şirkete ait tesiste üretim giderek artmaktadır. Yatağan Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi: Sanayi potansiyeli yeterli olan Serinhisar ilçesinin Yatağan kasabasında 70 işyeri ve sosyal tesislerden oluşacak K.S.S. Yapı Kooperatifi 1994 yılında kurulmuş, kamulaştırma çalışmalarına başlanmıştır.

TAVAS İLÇESİ:
Tarihçe :
Tavas, tarihi bakımdan eski ve önemli bir yerleşim merkezidir. İlçenin Vakıf, Medet, Yorga köyleri ile Kızılcabölük ve Kızılca kasabalarında Roma ve Bizans dönemine ait tarihi eserlere rastlanmaktadır. Medet köyü Roma medeniyetinde Heraclies olarak, bazı kaynaklarda ise Apollania Salbace olarak bilinmektedir. Burada M.Ö.l. yüzyıla ait bronz paralar bulunmuş, Adrianus ve Antonius dönemlerine ait olan paraların bir yüzünde Zeus ve Apollon tanrılarının başları, diğer yüzünde ise Amazon, kartal ve lir resimleri bulunmaktadır. Vakıf köyünde de Roma ve Bizans dönemine ait tarihi kalıntılar bulunmaktadır. M.Ö.l. yüzyıla ait buluntu paralarda Artemis'in baş resmi görülmektedir.

http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/tavazs002.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/tavazs002.jpg)
Bu yörede Romalılar'dan kalan 3 m. genişliğinde 6 m. yüksekliğinde ve 12 km uzunluğunda toprak altında su kanallarının olduğu ve bu kanalların Vakıf köyündeki eski antik kente su getirmek için kullanıldığı anlaşılmaktadır. Romalılar zamanında Barza olarak tanınan antik kentin, bugünkü Yorga köyünün 2 km. kuzeyinde Bozdağ eteğinde kurulduğu sanılmaktadır. Kızılca kasabasında Sebastopolis olarak bilinen antik dönemine ait kent ve höyük bulunmaktadır. İlçedeki yerleşim Romalılar'dan daha eskiye dayanmaktadır. İlçe çevresine Türklerin yerleşmesi 1280-1290 yıllarında olmuştur. Selçukluların zayıflayıp yıkılması ile 1300'lü yıllarda Tavas Beyliği'nin kurulduğu ve o zamanki Tavas Beyliğini İlyas Bey'in yürüttüğü ve mevlevi tarikatından olduğu bilinmektedir.
Tavas Beyliği Germiyan, Aydın, Hamit ve Menteşeoğulları Beyliği arasında tampon bir bölge olarak kurulmuştur. Denizli'nin Germiyanoğullarına geçişi ile Tavas Beyliği 1365 tarihinde Menteşe Beyliğine bağlanmıştır. Beylik önceleri Horasanlı köyüne sonrada Hırka köyüne yerleşmiştir.
Coğrafi Yapı ve Nüfus :
Doğusunda Acıpayam, batısında Karacasu, kuzeyinde Denizli merkez ve babadağ, güneyinde Kale ile çevrilidir. Yüzölçümü 1.691 km 2 dir. Kızılca, Tavas ve Barza ovalarının etrafı dağlarla çevrili olup, rakım 950 m.dir. İlçenin Denizli'ye uzaklığı 45 km'dir. Kuzeyinde Honaz ve Babadağ, güneyinde Bozdağ, doğusunda Serinhisar, batısında Avdan dağı ile çevrilidir. Bazı köylerinde rakım 1300 m.'ye kadar çıkmaktadır.
İlçe, İç Anadolu ve Göller Bölgesi iklimine benzer özellikler göstermektedir. Bu nedenle kışlar soğuk ve yağışlı, yazlar sıcak ve kuraktır. Yıllık ısı farkı çok fazla olmakla birlikte yağışlar İç Anadolu iklimine göre fazladır. 2000 yılı nüfus sayımına göre; merkez ilçe nüfusu 11.713, toplam nüfus 64.630'dur.
Ekonomik Durum :
Tavas ovası ilçenin tarımsal ekonomisinin ana kaynağıdır. Tarım ürünlerinden hububat üretimi başta gelmektedir. Bunun yanında tütün, üzüm, mercimek, şeker pancarı, elma, kavun ve karpuz da üretilmektedir. İlçede 2 adet fabrika bulunmaktadır. Bunlardan birisi %90 hissesi Tarım Kredi Kooperatifleri Birliğine ait olan Meytaş Yem Fabrikası'dır. Yıllık 36.000 ton kapasiteli olan fabrika, küçük ve büyükbaş hayvan yemi ile kanatlı yem üretmektedir. 80 ton kapasiteli diğer fabrikada un fabrikasıdır. Büyük fabrikaların dışında atölye niteliğinde plastik ayakkabı, çizme ve bidon imalatı yapan iki adet plastik imalathanesi mevcuttur.
İlçede 120 işyeri olan Küçük Sanayi Sitesi faaliyettedir. İlçenin iş hayatında ekonomik ve çalışma hayatında büyük yer tutan konfeksiyon ve özellikle kot tipi üretim ile ayakkabı imalatı da yaygındır. 400 civarında terzi ve ayakkabıcıların imalatları çevre il ve ilçelerde pazarlanmaktadır. Kızılcabölük ve Karahisar kasabalarında mendil, gömlek, çarşaf, masa örtüsü ve giysi alanında pamuklu dokumacılık ev işletmeciliği şeklinde ekonomik yaşantıya katkıda bulunmaktadır. Bu ürünler orijinal renk ve desen tasarımları ile büyük kentlerin seçkin mağazalarında otantik tekstil el sanatı ürünleri olarak büyük ilgi görmektedir. Dokumacılık diğer köylerde de yaygınlaşmaktadır. Kızılca kasabasında da aile işletmeciliği şeklinde çok sayıda imalathanede leblebicilik, ayrıca mandıracılık, kümes hayvancılığı ve arıcılık faaliyetleri de yapılmaktadır. Doğal kaynaklar konusunda ilçenin Ulukent kasabasında manganez ve mermer, Kozlar köyünde Krom yatakları ile Avdan köyünde kömür yatakları bulunmaktadır. Turizm yönünden fazlaca gelişmiş değildir. Tavas, son yıllarda Karacasu'daki Aphrodisias ve Denizli Pamukkale'ye gelen turistlerin transit geçiş noktası olmuştur. İlçe sınırları içerisinde Cankurtaran mevkiinde, turizme yönelik olarak faaliyet gösteren iki adet halı ve bir adet kuyumcu mağazası da bulunmakta ve buralarda yaklaşık 1000 kişi çalışmaktadır. İlçe ekonomisinde dokumacılık ve terzilik önemli bir yer tutmaktadır.
Tavas Kızılcabölük'te Tekstil :
Kızılcabölük; halkın geçim kaynağı % 98 dokumacılık olan, Denizli iline 55 km.uzaklıkta 1912 yılında Belediyelik olmuş, 5641 nüfuslu şirin bir kasabadır. Kızılcabölük'ün dokumacılık tarihi araştırıldığında bu mesleğin 16. asrın ortalarında bugün Sekizçam mevkii dediğimiz yerde bir Arap tarafından getirildiği söylenmektedir. Dokumacılık 16.asırdan 19. asrın ortalarına kadar mekiği el ile atılan tezgahlarda yapılmış ve mamul madde olarak yalnız düz beyaz donluk denen bezler dokunmuştur. 19.asrın ortasından itibaren desenli alacalar dokunmaya başlanmıştır.
Has boya olarak kullanılan maddeler kan, ot kökü, zeytin yağı, sirken otu (mahalli ismi) ve keçi kanından çıkarılan bir maya ile kırmızı ve şarabi boyalar yapılmakta iken, 1880 yıllarında Avrupadan gelen alizar, şarabi, sarı, yeşil, siyah, çivit has boyaları kullanılmaya başlanmıştır. Dokumacılık tarihi çok eskilere dayanan Kızılcabölük'te, hiçbir teknik ekipman kullanılmadan 16.asırdan başlayıp günümüzde tam otomatik makinalarla devam ettirilen bu meslekle ne yazık ki Kızılcabölük dokumacılıkta hakettiği yeri alamamıştır. El dokumaları 2-4 veya 6 ayaklı diye tabir edilen ağaçtan yapılmış tezgahlarda dokunmaktadır. Bu tezgahlarda her türlü fantezi tekstil ürünü, perdelik, masa örtüsü, gömleklik ve buna benzer çeşitler üretilmekte olup, bu ürünler büyük şehirlerin seçkin mağazalarında büyük ilgi görmektedir. Kızılcabölük tekstil ürünlerinin yurtdışına ihracatı ile de milli ekonomiye büyük katkılar sağlanmaktadır. 1988 yılında Ege Bölgesi İhracatçılar Birliği tarafından düzenlenen yarışmada Kızılcabölük birincilik ödülüne layık görülmüştür. Yukarıda belirtilen şekilde geçim kaynağı tekstile dayalı olan 500 otomatik, 1500 civarında yarı otomatik tezgahta çarşaf, gömleklik, mendil, sofrabezi, pike, peçete, hambez, masa örtüleri ile son 5 yılda ismini daha iyi duyurmuştur

DENİZLİ SPORTİF VE TURİZM AMAÇLI PARKUR ALANLARI:
Buldan Kestane Deresi-Buldan Süleymanlı Yaylası


Denizli Cankurtaran Gençlik Spor Kampı-Honaz Dagı


Denizli Çamlık-Kızılcabölük


Babadag lçesi-Babadag


Honaz Yaylası-Honaz Yaylası


Çardak Çambası Yaylaları-Karagöl


Yatagan Yaylası-Kocapınar Yaylası


Beyagaç Esenler Göleti-Kartal Gölü Tabiatı Koruma Alanı Haricinde Kalan Bölge


Topuklu Yaylası-Kartal Gölü Tabiatı Koruma Alanı Haricinde Kalan Bölge




RAFTNG VE KANO MOTORLU MOTORSUZ SU SPORLARI PARKURLARI


Acıpayam Gölcük-Dalaman Çayı


Güney Selalesi-Sarayköy (Büyük Menderes Nehri)


Bekilli lçesi-Çal lçesi (Büyük Menderes Nehri)


Adıgüzeller Barajı


Çivril Isıklı Gölü



JEEP SAFAR PARKLARI



Yatagan Kefe Yaylası,Akbas Yukarı Dagdere,Asagı Dagdere,Kaklık Magarası


Denizli Çamlık-Kızıkcabölük,Karahisar,Afrodis ias,Babadag,Sıgma,Çesmebası, Akköy,Pamukkale


Pamukkale,kurtluca,Sakızcılar, Karakaya,Sazak,Kabalar,Güney,Y enicekent, Gölemezli, Akköy


Beyagaç-Kartal Gölü Tabiatı Koruma Alanı Haricinde Kalan Bölge


Pamukkale Üniversitesi Kampus Alanı Kros Parkuru

(Özel Çevre Koruma alanı kapsamına giren parkur alanlarında Özel Çevre Koruma Kurulu Ba


skanlıgından alınacak

izne göre faaliyette bulunabilinecektir.)






YAMAÇ PARASÜTÜ VE BENZER


Çökelez Dagı ve Eteklerinden Pamukkale Örenyeri Sınırına Kadar


Kaklık Magarası


Dodurgalar Keloglan Magarası


Göktepe Dagı-Göveçlik Kasabası

(-Belirlenen bu parkur alanlarında faaliyet göstermek isteyen Seyahat Acenteleri ve Belgeli Turizm i


sletmeleri inis ve

kalkı


s parkur alanlarıyla,uçus izinleri için Denizli Valilik Makamına yapacakları müracaatla Ulastırma Bakanlıgı Sivil

Havacılık Genel Müdürlü


gü ‘den gerekli izinlerin alınmasından sonra Denizli Sportif Turizm Kurulu tarafından

verilecek izin belgesiyle faaliyette bulunabilecektir.

- Özel Çevre Koruma alanı kapsamına giren parkur alanlarında Özel Çevre Koruma Kurulu Ba




skanlıgından alınacak

izne göre faaliyette bulunabilecektir)






TREKİNG PARKURLARI


Karcı Dagı-Babadag Yaylaları


Cankurtaran Çamlıgı ve Honaz Dagı


Çardak Çambası-Karagöl Çamlıgı


Denizli Çamlık-Kızılcabölük


Çivril Akdag Tabiat Parkı

-Akda


g Sıgır Kuyrugu-Kartal Çimen Tepe Yürüyüs Güzergahı

-Karanlık Dere-Tokalı Kanyonu

-Sı




gır Kuyrugu-Akkale Tepe Zirve Yürüyüs Güzergahı

(Tabiat Parkı bulunan parkur alanlarında faaliyet göstermek isteyen Seyahat Acenteleri ve Belgeli Turizm


sletmeleri

faaliyetleri için l Çevre Orman Müdürlü


gü ile gerekli Koordinasyonu saglayacaklardır.)




MOTORLU HAVA TASITI PARKURLARI (MİCROLIGHT-ULTRALIGHT VE BENZERİ)


Kaklık Magarası


Dodurgalar Keloglan Magarası


Çivril Isıklı Gölü


Gökpınar Baraj Gölü


Akköy lçesi

(-Belirlenen bu parkur alanlarında faaliyet göstermek isteyen Seyahat Acenteleri ve Belgeli Turizm i


sletmeleri inis ve

kalkı


s parkur alanlarıyla,uçus izinleri için Denizli Valilik Makamına yapacakları müracaatla Ulastırma Bakanlıgı Sivil

Havacılık Genel Müdürlü


gü ‘nden gerekli izinlerin alınmasından sonra Denizli Sportif Turizm Kurulu tarafından

verilecek izin belgesiyle faaliyette bulunabilecektir.-Özel Çevre Koruma alanı kapsamına giren parkur alanlarında


Özel Çevre Koruma Kurulu Ba
skanlıgından alınacak izne göre faaliyette bulunabilecektir)

SU VE SAĞLIK ŞEHRİ DENİZLİ:
TARİH BOYUNCA SU VE SAĞLIK TURİZMİ ŞEHRİ;DENİZLİ

SAĞLIK VADİSİ
Denizli Çürüksu (Lykos) Ovası için denilebilir ki Yaratanın en cömert davrandığı bölgelerden biridir. Bu nedenle ovadaki ilk yerleşim izleri günümüzden 500.000 yıl öncesine kadardayanmaktadır ve günümüze kadar kesintisiz devam etmiştir. Bunun üç ana nedeni vardır; termal su, coğrafi konum ve iklimin uygunluğudur.

Bu bereketli topraklara iki önemli ırmak hayat vermektedir. Büyük Menderes ve Çürüksü (Lykos) Irmakları.Küçük, fakat verimli ovaya adını veren, Lykos (Çürüksu) Nehri; Honaz (Kadmos) Dağı eteklerinden doğarak Lykos (Çürüksu) Ovası’nın ortasından geçip, Sarayköy yakınında Büyük Menderes Nehri’ne karışmaktadır.

Çürüksu (Lykos) Vadisi Afyon’dan başlayan ve Aydın’a kadar uzanan fay hattına bağlı olan termal su kaynaklarına sahiptir. Bu nedenle Çökelez Dağı ve Honaz Dağı eteklerinden Kaklık çevresine kadar olan alanlarda çok zengin ve kaliteli traverten ocakları yer alır. Termal su vadide insanlar tarafından binlerce yıldır tedavi amaçlı kullanılmış ve görkemli hamamlar yapılmıştır.

ANTİK DÖNEMLERDE TIP
Bölgemizin Hellenistik öncesi en önemli yerleşimi, Herodot ve Xenephon’da da adı geçen Kolossai antik kentidir. Hellenistik Dönem yerleşmelerini ise Ova ortasında yer alan Laodikeia, Attouda (Sarayköy-Hisarköy), Trapezopolis (Babadağ-Bekirler köyü), Karura (Sarayköy-Tekkeköy), Büyük Menderes Nehri’nin batı yanında Tripolis (Yenicekent), Laodikeia’nın kuzeyinde ise Hierapolis (Pamukkale) olarak sıralayabiliriz.

Polemon Hanedanlığının başlangıcından çok önce, bir öğrenim merkezi olan Laodikeia’da septik (kuşkucu) filozoflar, Antiokhos ve Theiodos yetişmiştir. Tıp öğreniminin de çok önemli olduğu Laodikeia’da, Strabon’un zamanında Zeuxis tarafından büyük bir grup Herophileian (antik dünyanın en ünlü hekimi) tıp okulu kurulmuştur (Strabon XII, 8.20). şüphesiz bu tıp okulunda hem su terapisine bağlı tedavi, hem de diğer tedaviler yapılıyordu.

ANTİK DÖNEMLERDE TIP OKULLARIMIZ
Antik dönemde Denizli çevresinde yer alan; Hierapolis, Laodikeia, Attouda, Karura, Herakleia Salbace ve Eumeneia kentlerinde tıp, bir bilim dalı olarak kabul edilmiştir.

Antik kaynaklardan Strabon (XII/8.20) M.S.9 yılında Lycos (Çürüksu) Vadisi’ne gelmiş olup, Laodikeia, Attouda ve Karura arasında büyük saygı gören Men Karou tapınağı ve tapınak yanında yer alan önemli bir tıp okulunun varlığından söz etmiştir. Strabon’a göre (XII/8.20), bu tıp okulu Herophileion adı altında Zeuksis tarafından kurulmuş ve onun zamanında bu okulun yöneticisi Aleksandros Philalethes’tir. Yine Strabon (XII/8.20) bu okulun tıp alanında öneminin Hikesios’un kurmuş olduğu Erasistrateion (Ünlü hekim ve anatomi uzmanı Teos’lu-Sığacık’lı Eristratos) kadar önemli olduğunu bildirmiştir. Bu bilgiler özellikle Lycos Vadisi’nin antik dünyada çok önemli bir tıp okuluna sahip olduğunu göstermektedir. Bölgenin en önemli antik kenti olan Laodikeia’da (Merkez Goncalı-Eskihisar köyleri) bir tıp fakültesi yer almaktaydı ve yukarıda sözü edilen kentlerin tıp doktorları bu fakültede eğitilmekteydi.

DÜNYANIN ÜNLÜ TIP HEKİMLERİ MERKEZİ
Herakleia Salbace antik kenti güç tanrısı Herakles adına kurulmuş olmasına rağmen, kentin baş tanrısı Asklepios ve karısı Hygeia’dır. Bu da antik kentin tıp alanında ne kadar ileriye gittiğini ve antik dönemde burada yetişen doktorların tüm dünyada ün saldıklarını göstermektedir. Ayrıca Herakleia Salbace antik kentinde kabartmalar ve heykeller üzerinde sağlık tanrısı Asklepios ve karısı Hygeia sıkça betimlenmiştir. Bunlarla ilgili olarak antik kentte bir tıp okulu vardı ve burada antik dünyanın en meşhur hekimleri yetiştiriliyordu. Bunlarla ilgili bilgiler yapılacak kazılar sonucu daha da kesinleşecektir.

TELKİN VE TERAPİDEN, TEŞHİŞ VE TANIYA
Antik dönemde bölgede şüphesiz önemli bir tıp merkezi Eumeneia (Çivril-Işıklı kasabası) kentinde yer almaktaydı. Kent yakınında yer alan Attanassos Hieronu etrafına kurulmuş önemli bir tıp okulu yer almaktaydı. Antik dönemde Eumeneia kentinde açıkça tıp bir bilim olarak kabul edilmiştir. Attanassos Hieronunda hastalar telkin ve terapi yoluyla tedavi edilirlerken, bu tıp okulunda teşhis-tanı ve tedavi yoluyla hizmet veriliyordu. Yine Eumeneia antik kentinde elde edilen yazıtlar burada yetişen tıp doktorlarının önemli hizmetler verdiğini göstermektedir.

ROMANIN EN ÜNLÜ TEDAVİ MERKEZİ
Hierapolis termal yerleşmesinin arkeoloji literatüründe Holy City (Kutsal Kent) olarak adlandırılması, kentte bilinen tapınak, yapı ve sıcak su kaynaklarının varlığından kaynaklanmaktadır.
Roma döneminde kent, kaplıcaları sayesinde önemli bir tıbbi merkez haline gelmiş ve şifa bulmak niyetiyle Anadolu’nun bir çok yerinden gelen hastalar burada yaşamlarının sonuna kadar kalmışlardır. Roma Nekropolü, çoklukla bu hastaların mezarlarından oluşmakta ve kültürel çeşitlilik içermektedir. Hierapolis’teki Nimfeum (Antik Çeşme) ve Roma Hamamları, kentin bu özelliği nedeniyle inşa edilmiş ve bu yapılar, günü[/URL]müze kadar gelmiştir.

TERMAL SAĞLIK VE TEDAVİ MERKEZİ
Büyük Menderes Irmağı yanında kurulmuş olan Tripolis antik kentinin kuruluş amaçlarından biri de günümüzde Yenicekent Kaplıcaları olarak bilinen termal su kaynaklarından tedavi amaçlı yararlanılmasıdır. Yine Sarayköy-Tekke Kaplıcaları olarak bilinen bölgede antik dönemde Karura adında bir kent kurulmuştur. Bu kentin kaplıcalarının sağlık ve tedavi amaçlı olarak kullanıldığı antik kaynaklardan bilinmektedir. Binlerce yıldır bölgemizde bilime dayalı tıp ve termal suya bağlı tedavi uygulanmaktadır.

GÜNÜMÜZÜN SU VE SAĞLIK KENTİ
Günümüzde termal kaynaklara bağlı sağlık turizmi dünyada önemli bir yer tutmaktadır. Türkiye jeotermal kaynaklar açısından dünyada ilk yedi ülke arasında yer alırken, Avrupa’da birinci, kaplıca uygulamaları konusunda ise üçüncü sırada yer almaktadır.

DÜNYANIN EN ZENGİN TERMAL SU KAYNAKLARI
İlimiz termal su kaynakları bakımından dünyanın en zengin alanları içinde gösterilmektedir. Diğer turizm türleri ile entegre olabilecek ve destinasyon oluşturabilecek kapasiteye sahip olan öncelikli geliştirilecek bölgeler içinde yer alan ilimizde, termal marka kent oluşturulmak üzere; Çardak Beylerli, Buldan Yenicekent-Bölmekaya, Sarayköy İlçesinde Tekkeköy, İnsuyu, Babacık ve Kızıldere Bölgesi, Akköy İlçesi Gölemezli Bölgesi Kültür ve Turizm Bakanlığınca 2006/11354 sayılı karar ile 16 Aralık 2006 tarihinde Termal Turizm Merkezi ilan edilmiştir.

DAHA GENÇ, DAHA ZİNDE SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN
Denizli’nin turizm vizyonunun içinde yer alan jeotermale dayalı sağlık turizmi sayesinde, Pamukkale- Karahayıt- Akköy- Yenicekent- Sarayköy arasında uzanan Türkiye’nin en güzel ve sağlık turizmi açısından zengin potansiyele sahip termal bölgesindeki sıcaklığı 36 0C ile 125 0C arasında değişen sularımızda, kür parkı ve kür merkezi kullanımlarıyla insan sağlığı açısından önemli olup, turizm ve rekreasyona yönelik nitelikli ve uluslar arası standartlara sahip tesislerde konaklama, eğlence, dinlence ve spor olanaklarının sunulduğu 12 ay boyunca hizmet verilmektedir.

İlimiz sınırları içinde yer alan termal sular, kalp, damar sertliği, tansiyon, romatizma, deri, göz, raşitizm, felç, sinir hastalıklarına, uyuz, kaşıntı gibi deri hastalıklarına iyi geldiği gibi ılık içildiğinde mide, damar iltihapları ve reyno hastalığının tedavisine de iyi geldiği bilinmektedir. Bilhassa çamur banyosuyla alınan tedavi ile cildin daha genç ve zinde hale gelmesi mümkün olabilmektedir.

BÖLGEMİZİN DİĞER ÖZELLİKLERİ
Bunun yanında sağlık turizmi için bölgemize gelenler eşsiz güzellikte kalıntıları olan Tripolis, Hierapolis, Laodikeia, Kolossai gibi antik kentleri ve Kaklık Mağarası, Dodurgalar-Keloğlan Mağarası, Süleymanlı Yaylası ve gölü, Ağlayan Kaya Şelalesi, Güney Şelalesi, Saklı Göl gibi harika doğal güzellikleri de görebilirler.


SAĞLIKLI BİR YAŞAM İÇİN DENİZLİYİ SEÇİN
Bölgemizde su, hayat ve sağlıktır ve biz buna binlerce yıldır tarihten günümüze sahibiz.“Daha İyi Bir Dünya İçin Yeni Yollar- Herkes İçin Sağlık” hedefini gerçekleştirebilmenin önemli öğelerinden olan ve ilimizin sahip olduğu zengin sağlık turizmi potansiyelinden yararlanmak için herkesi Denizli’ye bekleriz…



İçmeler
Pamukkale şifalı Suları:
İl merkezine 18 km uzaklıkta bulunan, eski Hierapolis kentinin bulunduğu alanda yer alan ve travertenleri yaratan bu sular, bölgenin en önemli ve etkin özelliğidir.
Kalp, damar sertliği, tansiyon, romatizma, deri, göz, raşitizm, felç, sinir ve damar hastalıkları, ılık içildiğinde spazmlı midelere iyi gelmeke beraber, çok değerli idrar söktürücü, böbrek ve kum taşlarında, idrar yolu iltihaplarında etkilidir.

http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/tesis5.jpg

Buldan Maden Suyu:

Buldan’a 2 km uzaklıktaki madensuyu kaynakları, iki ayrı çeşmeden akmaktadır. Bu kaynaklar, soğuk ve sıcak su olarak dakikada 25 litre su verir. Suyun sıcaklık derecesi 190C tır. Karbondioksitle bikarbonatlı suların karışımıdır.
Denizden yüksekliği 600 metre olan bu maden suyunun sindirim sistemi, karaciğer işlevleri üzerinde olumlu etkisi vardır. Sofra suyu niteliğindedir.

Doğa Menba Suyu – Çaybaşı Mah. / Buldan
Efe Maden Suyu – ıçme Deresi / Buldan
Gerenci şifalı Suyu – Narlı Köyü / Kale
Kuşkoru şifalı Suyu – Hisarköyü / Sarayköy


Karahayıt Kaplıca ve İçmeleri:
Pamukkale termal kaplıcası sisteminin bir kolu sayılan bu kaplıca, Pamukkale’nin 5 km kuzeyinde, Karahayıt kasabasındadır. Suyunun bileşimi, Pamukkale kaynağına benzemektedir. Ancak sıcaklığı daha fazla olup, serbest karbondioksiti daha azdır. Radyoaktivitesi yüksek olan kaplıca suları, üç kaynaktan çıkar, kaynakların sıcaklıkları 420C , 500C ve 560C dır.

http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/thumbnail/hamam.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/RK58__20.jpg)

Kalp, damar sertliği, yüksek tansiyon, romatizma-siyatik, deri sinir, lumbago, gibi hastalıklarla uyuz, sivilce, kaşıntı gibi deri hastalıklarına iyi gelir.

http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/KARAHAYT.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/KARAHAYT.jpg)

Bileşimindeki Maddeler: Kalsiyum bakımından zengindir (466.000). Bikarbonat 1329.569, sülfat 830.000, sodyum 114.950, demir 2.485, potasyum 32.883, magnezyum 131.344, serbest karbondioksit 730.40 mg radyoaktivite 183.14 dür.

http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/thum/WT_125karahgen.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/125karahgen.jpg)
Karahayıt Genel Görünüş
Pamukkale Kaplıca ve İçmeleri

İl merkezine 18 km uzaklıkta bulunan eski Hierapolis kentinin bulunduğu alandır. Travertenleri yaratan karstik alanlardan çıkan sular; bünyesindeki kireç çözeltisi, buharlaşma ve sudaki karbondioksitin ayrışması sonucu, çökelerek genellikle beyaz renkte ve pamuk balyalarını andıran kalker tüflerini, Pamukkale travertenlerini oluşturmaktadır.

Miyokarditlere ve kalp yetersizliklerine termal su tedavileri iyi gelmektedir.

Pamukkale termal suyunun tedavi edici özelliği, çok eski çağlardan beri anlaşılmış, yüzyıllar sonra şifa niteliği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Kaynaklar etrafında dini ayinler yapılmış, şenlikler düzenlenmiş, büyük devlet adamları ve zengin kişiler antik dönemde tedavileri için Hierapolis’e gelmişlerdir. Tedavilerin din adamları ve antik hekimlerce yönetilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
[URL="http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/132pamhotel.jpg"]http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/thum/WT_132pamhotel.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/pamukkale19%20copy.jpg)
Pam Otel Termal Havuzu
1 Litre Suda Bulunan Maddeler: Spesifik Tartı : + 1500C 1.0032, Temparatür: + 350C, Metasilikat Asidi: H2S13 18.0, Serbest Karbondioksit: CO2 1144.0, Radyoaktivite: 925, Reaksiyon: (pH) 06.0
İyonlar: Potasyum: K 13.5 mg, Sodyum: Na 332.3, Kalsiyum: Ca 464.5, Magnezyum: Mg 911, Demir: Fe 0.036, Alüminyum: A1 2.34
Anyonlar: Klorür: C1 53, Nitrat: NO3, Sülfat: SO4 675.5, Hidrofosfat: HPO4 1.08, Hidrokarbonat: HCO3 1045.3
Kaklık Mağarası :
Denizli Honaz ılçesi Kaklık Kasabası, Denizli-Anlara Karayoluna 1 Km. mesafede, Denizli Çimento Fabrikasına 500 M. mesafede bulunan bu mağaradaki su şifalı olup daha çok kadınların deri ve zührevi hastalıkları tedavisinde faydalıdır.
Çizmeli (Yenice) Kaplıca ve İçmeleri:

http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/tesis6.jpg
Buldan ilçesine 16 km uzaklıktaki Yenicekent sınırları içindedir. Menderes kıyısında olup, Tripolis antik kenti kalıntıları arasından gidilir. Denizli merkezinden de direk gidilir. Yolu iyidir, tesis vardır. Kaynağın sıcaklığı 440C olup, hidrokarbonat, sülfat, sodyum, kalsiyum, iyonları bulunur. Radyoaktivitesi yüksektir (91 eman). Romatizma, kalp, damar sertliği, deri, basur memeleri hastalıklarının tedavisinde kullanılır.
Aynı kaplıca sistemi içinde (Karşıyaka ve Kamera) ılıcaları da vardır. Ilıcaların şifa özellikleri Yenice Kaplıcası gibidir.
Gölemezli Çamur Kaplıcası :
Akköy ilçesine bağlı Gölemezli köyü yakınlarındadır. Dört kaynak halindedir. Kaynaklar nitelik bakımından her birinden farklıdır. Birisi çamur hamamı olarak kullanılır. Sıcaklıkları 35-500 C arasındadır. Kaynak sularının bileşiminde karbondioksit, sülfat, sodyum ve kalsiyum bulunmaktadır. Termal Pamukkale sistemine uyar. Deri hastalıklarının tedavisinde kullanılır.
Babacık (Kabaağaç) Kaplıcası:
Sarayköy ilçesi Tekke köyü ılıcasının 3 km uzaklığındaki Kaabaağaç köyündedir. Kükürtlü iki kaynaktan çıkar. Kaynakların birisi 430 C, diğeri 620 C sıcaklıktadır. Karbondioksit bakımından zengindir.

http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/tirkazkaplicakaynagi.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/tirkazkaplicakaynagi.jpg)
Tekkeköy Kaplıcası :
Sarayköy ilçesi Tekke köyü yakınındadır. Sarayköy’e uzaklığı 20 km olup, çeşitli yerlerden sıcak sular kaynamaktadır. Sıcaklığı 800 C’ dır. Roma devrinden kalma hamamı, havuzu, soyunma yeri vardır.
(http://www.pamukkale.gov.tr/pamukkale/images/new/1/dia/328inaltiKaplıcas.jpg)Kaplıca; romatizma, deri, kadın hastalıkları, idrar yolu rahatsızlıkları tedavisinde kullanılır.
Kavakbaşı Ilıcası:
Akköy’e bağlı Kavakbaşı köyündedir. Pamukkale’ye 4 km uzaklıktadır. Sıcaklığı 300 C olup, deri hastalıklarında kullanılır. Tesisi yoktur.
Kızıldere Ilıcası:
Sarayköy’e 11 km uzakta kızıl renkli kayalardan çıkar. Sular buradan kaplıcaya gelir. Suları sodyum karbonatlı ve sodyum sülfatlıdır. Çeşitli kaynaklardan çıkan suların sıcaklıkları 630 C, 650 C ve 880 C'dir.İki kubbeli bir hamamı, iki banyo yeri, havuzu ve soyunma yeri vardır. Romatizma ve yorgunluğa iyi gelir.

PAMUKKALE KAPLICALARI:
PAMUKKALE KAPLICALARI

Denizliye 18 km uzaklıkta 35oC deki su; Kalp-Damar Sertliği, Tansiyon, Romatizma, Deri, Göz, Raşitizm, Felç, Sinir ve Damar Hastalıkları, Damar İltihabı ve Reyno Hastalığının tedavisinde büyük yarar sağlar. Ilık içildiğinde spazmlı midelere iyi gelmekle beraber çok değerli idrar çözücü, Böbrek kum ve taşlarında, İdrar yolu iltihaplarında etkilidir. Ayrıca Miyokarditlere ve Kalp yetersizliklerine termal su tedavileri iyi gelir.

KARAHAYIT KAPLICALARI
Karahayıt Kasabasında suyun sıcaklığı 42-56oC arasında olup; Kalp, Damar Sertliği, Yüksek Tansiyon, Romatizma, Lumbago, Siyatik, Deri, Sinir, Uyuz, Sivilce, Kaşıntı gibi hastalıklara iyi gelir.
http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/tttson8961.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/tttson8961.jpg) http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/tttsonuu91.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/tttsonuu91.jpg) http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/tttson1589.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/tttson1589.jpg)
GÖLEMEZLİ ÇAMUR KAPLICALARI
Merkez ilçeye bağlı Gölemezli Kasabasında, su sıcaklığı 35-50oC arasında 4 kaynak mevcut olup, her kaynak nitelik yönünden birbirinden farklıdır. Deri, Sedef, Mantar, Egzama, Hemoroit, Kireçlenme, Romatizma gibi hastalıklara iyi gelir.

KAVAKBAŞI ILICASI
Merkeze bağlı Kavakbaşı Köyünde Pamukkaleye 4 km uzaklıkta suyun sıcaklığı 30oC olup, Deri hastalıklarına iyi gelir.

http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/ttthhh.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/ttthhh.jpg)
ÇİZMELİ (YENİCE) KAPLICALARI
Buldan ilçesine 16 Km uzaklıkta, Suyun sıcaklığı 56oC de olup, Romatizma, Kalp-Damar Sertliği, Hemoroit, Karaciğer Yetmezliği, Deri, Mide, Böbrek ve Kadın Hastalıklarına iyi gelir.
http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/tttbasoglankaplicasi2.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/tttbasoglankaplicasi2.jpg)http ://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/ttthamam2.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/ttthamam2.jpg)http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/tttbasoglankaplicasi3.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/tttbasoglankaplicasi3.jpg)http ://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/kk/tttbasoglankaplicasi4.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/traverten/tttbasoglankaplicasi4.jpg)
BULDAN MADEN SUYU
Buldan ilçesine 2 Km uzaklıktaki maden suyu kaynakları iki ayrı çeşmeden akmaktadır. Sindirim sistemi ve Karaciğer işlevleri üzerine olumlu etkisi vardır. Sofra suyu niteliğindedir.

TEKKEKÖY-İNALTI ILICALARI
Sarayköy ilçesine 20 Km uzaklıkta, suyun sıcaklığı 80oC de olup, Romatizma, Deri, Kadın Hastalıkları, İdrar Yolu rahatsızlıklarına iyi gelir.

KIZILDERE ILICALARI
Sarayköy ilçesine 20 Km uzaklıkta suyun sıcaklığı 88oC de olup, Romatizma ve yorgunluğa iyi gelir.
Buharkent - Aydın : 0 . 256 . 396 10 69


BABACIK (KABAAĞAÇ) KAPLICASI
Sarayköy-Tekkeköy ılıcalarına 3 Km uzaklıktaki suyun sıcaklığı 43-62oC dir. Tekke, Ortakcı, Ilıca kaplıcalarının niteliğini taşır.
Kaplıcaların Adı ve Yeri
Sarılık şifalı Suyu / Yeşilyaka-ÇivrilAcısu Ilıcası / Özdemirci Kasabası-ÇivrilBölmekaya Madensuyu/Bölmekaya Köyü-BuldanBuldan Madensuyu / Buldan Çıban Pınarı / Goncalı Köyü – DenizliÇizmeli Kaplıcası/Yenicekent-BuldanÇukurbağ Ilıcası / Pamukkale Ksb.-DenizliDemirtaş Ilıcası / Tekke Köyü-SarayköyDoğa Memba Suyu / Çaybaşı Mah.-BuldanGölemezli şanlıalp Kaplıcası / Akköy Kas.-DenizliGölemezli Kaplıcası / Akköy Kas.-DenizliGözpınarı Ilıcası / Akköy Kas.-DenizliHam***** Ilıcası/Pamukkale Ksb.sı-Denizli Haydar Düdeni Ilıcası/Kaklık-HonazIlıcataşı Ilıcası / Beylerli Ksb.-Çardakınaltı Kaplıcası/Tekke Köyü-SarayköyBubacık Kaplıcası/Sarayköy-DenizliKamara Kaplıcası/Yenicekent-BuldanKarahayıt Kaplıcası / Katrahayıt kas.DenizliKarşıyaka Ilıcası/Yenicekent-BuldanKavakbaşı Ilıcası / Akköy Kas.-DenizliKızıldere Kaplıcası/Sarayköy-DenizliKızılharman Ilıcası/Develi-AkköyPamukkale Ilıcası / Pamukkale Örenyeri-Denizliş.Tepesi Kaplıcası / Sarayköy Kas.-DenizliTekkeköy Kaplıcaları / SarayköyGerenci şifalı Suyu / Narlı Köyü-KaleKuşkoru şifalı Suyu/Hisar Köyü-Sarayköy

TÜRBELER:

Türbeler
Servergazi Türbesi ( Yeşilköy ) :Merkez ilçeye bağlı Yeşilköy yakınındadır. Türbenin 1210 yılında Denizlinin fethi sırasında, Mehmet Gazi ile şehit olan Selçuklu komutanı Servergaziye ait olduğu bilinmektedir.

http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/kk/servergazi15.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/bb/servergazi15.jpg) http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/kk/servergazi16.jpg Mehmet Gazi Türbesi (Büyük Mezarlık):1210 yılında Denizlinin fethi sırasında şehit olan Selçuklu Uç Beyi Mehmet Gaziye ait olan bu türbe, büyük mezarlıktadır.
http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/kk/mehmetgazi.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/bb/mehmetgazi.jpg) Fatma Hanım (Yıldız) Türbesi (B.Mezarlık):Haçlı Savaşlarında Denizli ve çevresini koruyan Yıldız Beyin kızı, Fatma YILDIZa aittir. Türk Jandarkı diye anılan Fatma Yıldız Hanım Türbesi, büyük mezarlıktadır. Mermerden yapılmıştır.
Üçler Türbesi:İl Merkezinde Leylekler Kavağı diye anılan semttedir. Türbenin ınançoğullarının ileri gelenlerine ait olduğu bilinir. Tamamen harap haldedir.
http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/kk/turbehab.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/bb/turbehab.jpg) Ahi Sinan Türbesi :
Denizlide Ahinin kurucusu Ahi Sinana aittir. Türbe, Yeni Sanayi Sitesinin Dere Tekke tarafına giden yol üzerindedir. ıl de Dedebağı kurucusu Ahi Sinandır.
Mahmut Gazi Türbesi:Çal ilçesi Mahmut Gazi Köyündedir. Bizans ordularıyla yapılan savaşta şehit olan Mahmut Gaziye aittir.
Yatağan Baba Türbesi :
Acıpayam ilçesinin Yatağan kasabasındadır. Muhtemelen 14. Yüzyıl yapısıdır. Yatağan Baba adlı kumandanın mezarı bu türbededir.

http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/kk/abdibey.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/bb/abdibey.jpg) Hüsamettin Bey Türbesi:Baklan ilçesinin Tekke Mahallesinde bulunan türbe, Selçuklu mimarı tarzında mermer kaplamalı, duvarları kesme taştan yapılmıştır. Kubbeli üzeri kemerli, 4 pencereli sanat değeri yüksek bir türbedir. ıçinde 4 adet mezar vardır. Bu mezarların birinin Hüsamettin Beye, birinin Hüsamettin Beyin eşine, diğer iki mezarında akrabalarına ait olduğu sanılmaktadır. Mermer giriş kapısının üzerinde bir kitabe bulunmaktadır. Ayrıca kapı pervazlarının üzerinde de Arapça, Farsça ve Osmanlıca karışık yazılar bulunmaktadır. Bu yazıların tercümesi tam olarak yapılmamıştır.
http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/kk/HUSAMETTINBEYTURB.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/bb/HUSAMETTINBEYTURB.jpg)

İlbadı Türbesi :

http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/kk/ilbad7.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/bb/ilbad7.jpg) http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/kk/ilbad10.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/bb/ilbad10.jpg) http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/kk/ilbad8.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/bb/ilbad8.jpg) http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/kk/ilbad5.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/bb/ilbad5.jpg) http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/kk/ilbad4.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/bb/ilbad4.jpg) http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/kk/ilbad3.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/bb/ilbad3.jpg) http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/kk/ilbad2.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/bb/ilbad2.jpg) http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/kk/ilbad1.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/bb/ilbad1.jpg) http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/kk/ilbad6.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/bb/ilbad6.jpg) http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/kk/ilbad9.jpg (http://www.pamukkale.gov.tr/oscar/harabe/bb/ilbad9.jpg)

0 yorum: