ZONGULDAK
VALİ: YAVUZ ERKMEN
BELEDİYE BAŞKANI: İSMAİL EŞREF
YÜZÖLÇÜMÜ: 8.629 km²
NÜFUS: 1.073.560 (1990)(Çevre İlçelerle beraber)
MERKEZ: 110.000
İL TRAFİK NO: 67
İLÇELER: Zonguldak (merkez), Alaplı, Amasra, Çaycuma, Devrek, Eflani, Ereğli, Gökçebey, Kurucaşile, Ulus, Yenice.
İLGİ ÇEKİCİ YERLER: Alaplı, Ilıksu, Kopuz, İnkumu ve Amasra Plajları, Milli Egemenlik Ormanı, Göl Dağı, Yayla, Kocaman, Bostanözü, Çamlık, Baklabostan ve Gürleyik Orman İçi Dinlenme Yerleri, Cumayanı, Kızıl Elma ve Mencilis Mağaraları, Amasra Kalesi, Amasra'daki Kilise, Fatih ve İskele Camileri, Eyiciler ve Hacı Nuri Mescitleri, Bartın'daki Orta Cami ve Yukarı Cami (Halil Bey Camisi), Safranbolu'daki Gazi Süleyman Medresesi, Eski Cami (Gazi Süleyman Paşa Camisi), Taş Minare, Köprülü, Hidayettullah, Dağdelen, Kazdağlı, İzzet Mehmed Paşa ve Koçak (Lütfiye) Camileri, Kalealtı ve Ali Baba Tekkeleri, Cinci Hanı, Eski ve Yeni Hamamlar, Taşköprü, Tokatlıköprü ve İnceköprü.
Kamplar:
Milli Egemenlik Parkı Çayköy/Zonguldak, Bostandüzü Devrek, Göldağ Zonguldak, Ulutam Barajı Zonguldak, Kocaman Alaplı/Zonguldak, 100.Yıl Parkı Devrek/Zonguldak, İl Kültür Müdürlüğü Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Müdürlüğü Gazipaşa Cad.ZONGULDAK, Müze Ereğli Müzesi Adres: Atatürk Kültür Sitesi Kdz.Ereğli/Zonguldak, Halil Paşa Konağı
ÖNEMLİ GÜNLER
MAHALLİ KUTLAMA GÜNLERİ:
Gazi Günü Bartın 8 Nisan
Denizcilik Bayramı Ereğli 1 Temmuz
Uzun Mehmet'i Anma Günü Zonguldak 21 Haziran
Uzun Mehmet'i Anma ve Kömür Bayramı Ereğli 8 Kasım
Demir-Çelik İşletmeleri Temel Atılış Yıldönümü Karabük 3 Nisan
Kurtuluş Günleri:
Ereğli'nin Kurtuluşu Ereğli 18 Haziran
Zonguldak'ın Kurtuluşu Zonguldak 21 Haziran
Atatürk'ün Zonguldak'a Gelişi Zonguldak 26 Ağustos
Festivaller:
Karadeniz Ereğli Kültür ve Çilek Festivali:11-13 Haziran
Baston Festivali:Devrek 8-9 Temmuz
Çaycuma Yoğurt Kültür ve Sanat Festivali:Çaycuma
KARADENİZ ULUSLARARASI KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİ:Zonguldak
Yağlı Güreş Şenlikleri:Alaplı 31 Ağustos-1 Eylül
Geleneksel Yenice Yağlı ve Karakucak Müsabakaları:Yenice 5-7 Temmuz
ZONGULDAK ADININ KAYNAĞI
Zonguldak adının kaynağına ilişkin üç değişik görüş bulunmaktadır. Birinci görüş, kent merkezinin Üzülmez Deresi'nin ağız kısmında yer alması ve derenin ilk çağda "Sandra" adıyla anılması, burada kurulan yerleşmenin de "Sandaraca" adını taşıması nedeniyle, zamanında bu adın Zonguldak'a dönüştüğünü savlamaktır. İkinci görüşe göre, yörenin sazlık ve bataklıklarla kaplı olması ve bunun yörede "Zongalık" olarak adlandırılmasına bağlı olarak, sözcüğün zamanla değişerek bugünkü halini aldığı şeklindedir. Son görüşe göre ise kent adını, ocakları ilk eşleten Fransız ve Belçika şirketlerinin kentin hemen yanındaki Göldağı mevkiini nirengi noktası almaları sonucu, Göldağı kesimi ya da bölgesi anlamına gelen "Zone Ghuen Dagh" ın Türkçe okunuşundan almıştır.
İLİN COĞRAFİ YAPISI
Zonguldak, Batı Karadeniz Bölgesi’nde, Karadeniz’e batı ve kuzeyden kıyısı olan bir ildir. 3.481 km²lik yüzölçümüyle Türkiye topraklarının binde altısını kaplar. Karadeniz kıyılarından başlayan il toprakları, kuzeydenden Karadeniz, kuzeydoğudan Bartın, doğudan Karabük, güneyden Bolu, batıda Düzce illeriyle çevrilidir.
Zonguldak yönetsel anlamda Merkez İlçe, Alaplı, Çaycuma, Devrek, Gökçebey ve Kdz.Ereğli ilçelerinden oluşmuştur.
YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ
Zonguldak ili çok engebeli bir arazi yapısına sahip olup; il alanının % 56’sı dağlarla, % 31’i platolarla ve % 13’ü ovalarla kaplıdır.Akarsu vadileriyle yer yer derin bir biçimde parçalanmış olan il toprakları orta yükseklikteki dağlık alanlardan oluşur. Bol yağışlı bir iklime sahip olan Zonguldak, yerüstü su kaynakları bakımından oldukça zengindir. İlde Filyos Çayı dışında büyük akarsu olmamakla birlikte, çok sayıda akarsu vardır. Bu akarsular, il alanının sık bir vadi ağıyla parçalamıştır.
DAĞ
Ağırlıklı yeryüzü şekillerini oluşturan dağlar; kuzey kesimlerinde 1000 metreyi bulmazken, orta kesimlerde 1200 metreyi aşmakta, güneyde ise yer yer 2000 metreye kadar ulaşmaktadır. Dağlar kıyıya koşut üç sıra oluşturduğundan kıyı ile iç kesimler arasında ulaşım güçleşir.Atyaylası Tepesi (710 m), Göldağı (771 m), Kantar Tepe (905 m), Orhan Tepe (920 m), Baba Dağı (1120 m), Soğukoluk Tepesi (1268 m), Kızıl Tepe / Kızıltaş )1468 m) ve Bacaklı Yayla ilin bilinen yükseltileridir. Kıyıya yakın yükseltilerin oluşturduğu dağ sırasının altında zengin taşkömürü yatakları vardır.
VADİLER VE PLATOLAR
Zonguldak il toprakları sıkı bir vadi ağıyla parçalanmıştır. Bu vadiler kimi kesimlerde genişleyerek düzlükler oluşturmasına karşın, ilde büyük denebilecek bir ova yoktur.
Filyos Çayı Vadisi , Alaplı Irmağı Vadisi, Gülüç Irmağı Vadisi, Üzülmez Deresi Vadisi
KIYILAR
Karadeniz boyunca uzanan kıyı şeridinin tek önemli girintisi Kdz.Ereğli yakınlarındaki Baba Burnu’dur.Doğuda Sazköy’den batıda Alaplı ilçe sınırına uzanan 80 kilometrelik kıyı bandında yer alan pek çok doğal plaj (koy) ve kumsal alanlar yöre halkının yaz aylarında günübirlik kullandığı belli başlı mekanlardır.
AKARSULAR
Filyos ve Gülüç Çayı; Devrek, Alaplı ırmakları; Üzülmez, Kozlu dereleri yörenin bilinen akarsu kaynaklarıdır. Ayrıca her biri akarsuların denize döküldüğü yer anlamına gelen Küçükağız, Ömerağzı, Çatalağzı (Çatalağız:Bir coğrafya terimi olup, ırmağın denize kavuştuğu yerde lığların birikmesiyle oluşan delta) İnağzı, Değirmenağzı, Çavuşağzı, Alacaağzı, Köseağzı, Mevrekeağzı ve İncivezağzı gibi ağızlara irili ufaklı pek çok dere akmasına karşın, yaz mevsiminde bu derelerin oluşturduğu kanyonların suyu azalmaktadır.En önemli akarsuyu Filyos Çayı olup 228 km. uzunluğundadır.
BARAJ GÖLLERİ VE GÖLETLER
İl sınırları içinde doğal göl bulunmamaktadır. Merkezde Ulutan, Kdz.Ereğli’de Kızılcapınar ve Gülüç baraj gölleri; Çatalağzı’da Dereköy ve Karapınar’da Çobanoğlu göletleri ilin bilinen yapay gölleridir.
BİTKİ ÖRTÜSÜ
İl topraklarının % 52’si ormanlık alan (348.612 ha) olup, bunun % 88’i koru, % 12’si baltalık orman niteliğindedir.Ülkemiz ormanları içerisinde zengin bir tür çeşitliliği ile doğal arboretum konumunda olan yöre ormanlarında kayın, meşe, gürgen, kestane, çınar, ıhlamur ve kızılağaç başta olmak üzere % 70’i yapraklı; gürgen, karaçam, sarıçam, kızılçam ve sahil çamı türleriyle % 30’u ibreli ormanlardır.Her mevsimi yağışlı geçen yörenin yükseklikleri iğne yapraklı (köknar, çam), daha aşağıları yayvan yapraklı (kayın, meşe, kestane, karaağaç, ıhlamur, kavak), akarsu kenarları da kavak, söğüt ağaçlarıyla kaplıdır. Bu ana yeşil dokuyu orman gülü, pırnal meşesi, çoban püskülü, defne, kocayemiş, kızılcık, kiraz,funda, ayı üzümü, kuşburnu, böğürtlen, dağ çileği, eğrelti otu gibi orman altı bitki örtüsü tamamlamaktadır. Zonguldak yöresi endemik bitki varlığı açısından da oldukça zengin bir potansiyele sahiptir. Ana toprağı Zonguldak olan bu bitkilerin bir bölümü yörenin antik adları ile (phrygia, paphlagonica, galaticus, bihhynicum, pontica...), bir bölümü de mitolojik kaynaklardaki adları ile (delphinium, olympica, heracleum...) bilinmektedir.
İKLİM
Zonguldak ili ılıman Karadeniz ikliminin etkisi altındadır. Her mevsimi yağışlı ve ılık olan Zonguldak’ta kurak mevsime rastlanılmamaktadır. En fazla yağış sonbahar ve kış mevsimlerinde görülür.İlde mevsimler ve gece-gündüz arasında önemli bir sıcaklık farkı bulunmamaktadır. Denizden iç kesimlere doğru gidildikçe, iklim biraz daha sertleşir.Yıllık ortalama sıcaklıklarda il genelinde önemli bir farklılaşma yoktur. Haziran, Temmuz ve Ağustos ayları ilin en fazla güneşli günlerinin yaşandığı aylardır. Yine bu aylar arasında deniz sıcaklığı ortalama 20 °C düzeyindedir.Yıllık yağış ortalamasının 1234.96 mm olduğu Zonguldak’ta, en yağışlı aylar 148.65 mm ile Aralık ve 141.72 mm ile Ocak aylarıdır. Yağışlar kıyılardan iç kesimlere doğru gidildikçe hem azalmakta hem de yağmurdan kara dönüşme özelliği göstermektedir.
İlde hakim rüzgar güneydoğu (keşişleme) yönündedir. İkinci derecede etkili rüzgar ise kuzeybatı (karayel) yönündedir. Zonguldak’ta en düşük nispi nem oranı % 70 olup, ortalama nispi nem oranı % 75’tir.
JEOLOJİK YAPI
Karadeniz sahilinde Ereğli-İnebolu arasındaki engebeli arazi parçası bugünkü jeolojik bilgilere göre Mezozoik çağa ait bir teşekküldür. Birçok yerde kömür ihtiva eden tabakalar yüzeyde kendini gösterir. Kretesinin altındaki karbonifer şeridi 160 km uzunluğundadır.Filyos Çayının batısında kalan Zonguldak-Kozlu-Kandilli (Batı Kömür Havzası) Filyos Çayının doğusundaki pencereler (Doğu Kömür Havzası) adını alır. Azdavay ve Söğütözü gibi doğu kömür havzasına ait yerlerde prodüktif kömür damarlarına rastlanır.
Zonguldak sahasında ilk hareketler, Namurian Formasyonunu tabanında meydana gelmiştir. Genel bir yükselme Vise kalkerinin teşekkülüne son vermiş ve ilk kara teressübatı meydana gelmiştir. Alt Namurian’da bazı ilerlemeler ve gerilemeler olmuşsa da Orta Namurian’da kömür havzası açık denizden kesilmiştir. Bütün Namurian Devri, sürekli bir alçalma göstermiştir. Ortalama 1000 metrelik bir çöküntü, bütün kömür havzasında Namurian Devrinin sonunu getirmiştir. Yeni hareketlerle Westfalian Devri başlamıştır. İkinci bir hareket sonucu nehirlerin taşıma gücü artmış, büyük miktardaki teressübat çöküntü halindeki sahaya doğru akın etmiştir. Bu hızlı çöküntü zaman zaman durmuş ve sakin devirlerde,büyük miktarda turba teşekkül etmiştir. Namurian Devrindeki hareketler aynen ve daha yakın yerlerde meydana gelmiştir. Westfalian A’nın üst kısımlarında nehirlerin taşıma güçleri azalmıştır. Westfalian’ın konglomeraları en çok formasyonun alt yarım kısmındadır. Westfalian B’nin başlangıcında deniz kıyısının gerisindeki alanda bir yükselme meydana gelmiş, nehirlerin taşıma güçleri büyük miktarda artmıştır. Westfalian A’nın konglomeralarından daha büyük ve volkanik menşeli çakılların teşkil ettiği Karadon formasyonu, sahada yüksek dağları ve volkanik hareketlerin varlığını gösterir.
Gelik’in doğusundaki Karbonifer (Göbü Karboniferi) adını alır. Bu karbonifere Delikli Meşe Karboniferi adı da verilir.,Westfalian A,C ve belki D Konkordan Westfalian A’nın üzerinde yatmaktadır . Bu devrin başlangıcında, nehirlerin taşıma kabiliyetinin büyük olması bu formasyonun başlangıcında büyük miktardaki konglomeralarla kendini göstermektedir. Westfalian B’nin büyük parçalı tabakaları, Westfalian A’ya göre daha fazla volkanik taş ihtiva etmektedir. Bu formasyonda da bazı kömür damarları vardır, fakat damarlar ya çok ince veya istihsal için çok şistlidir.
KÖMÜRÜN OLUŞUMU
Kömür Oluşumu; Kömür değişik oranlarda organik ve inorganik yapıcı ve bileşenler içeren tortul kayaçtır. Doğada yapı, doku, bileşenler ve köken açısından, birbiriyle tam anlamda özdeş iki kömür oluşumuna rastlamak hemen hemen olanaksızdır.
Kömürü yapan ana element karbondur.Bu nedenle oluşumu karbon çevrimine çok bağımlıdır. Kömür evrimi bataklıklarda başlar. Kömürleşmenin başlıca kaynakları bitkiler ile havadan veya yüzeysel sulardan alınan karbondioksittir. Magmanın içerdiği gaz, buhar ve çözeltiler karbon çevrimine katılır. Hava ve sudaki karbondioksitin önemli bölümünü bitkiler özümler, yaşamları için gerekli olanı yapılarında tutarlar. Karbondioksitin suda çözünen bölümü, karbonatlı kayaçlarda ve organik tortularda birikir. Bunların başkalaşması sonucu tekrar çevrime katılır.
Kömür; Uygun ortamlarda, bataklıklarda bozunma ve çürümeden kurtulan bitki kalıntı birikimlerinin,zamanla biyokimyasal ve fiziksel etkilerle değişimi sonucu oluşur. Biyo kimyasal evrede Turbalaşma, dinomokimyasal veya başkalaşma evresi ise kömürleşmedir
YÖRE KÜLTÜRÜ
Yaklaşık yüz elli yıldır yörenin sosyal ve kültürel biçimlenmesinde de belirleyici bir rol oynayan madencilik, endüstriyel/ ticari alanın yanı sıra, yöresel türkü, mani, halkoyunları, el sanatları ve beslenme gibi alanlarda da kendini göstermiştir. Kömür ocaklarında, zor koşullarda çalışan Zonguldak köylüsünün ardından yakılan türkü, mani ve ağıtlar, yaşam biçiminin kültüre yansımış örnekleridir. Kdz. Ereğli'de "elpek", Çaycuma'da ise "Pelemet" bezi dokumacılığı, geçmişte yalnızca giyim gereksinimini karşılarken, günümüzde hediyelik el sanatları anlamında da değerlendirilmektedir. Yöresel nakışlarla bezenen bu dokumalardan, yelek, bluz, çanta, gözlük kılıfı gibi ürünler yapılmaktadır. Yüzyılı aşkın süredir Devrek'te yapılmakta olan bastonculuk sanatının ünü ise günümüzde ülke sınırlarını aşmış bulunmaktadır.
İLİN EKONOMİSİ
Ülkemizin koklaşabilir tek taşkömürü Zonguldak'ta üretilmektedir, kömürün 1829 yılında bulunup, 1848'de ilk ocakların açılmasıyla devam eden serüveni boyunca, taşkömürü üreticiliği yörenin en önemli endüstri kolunu oluşturmuş, bunun sonucu olarak da kentteki tüm fonksiyonlar kömüre göre biçimlenmiştir. Çatalağzı Termik Santrali, Erdemir Demir-Çelik Fabrikası, Filyos Ateş Tuğla Fabrikası, SEKA Çaycuma Kağıt Fabrikası gibi ülkemizin en büyük endüstriyel kuruluşları, taşkömürü üretim havzası içinde kömüre dayalı yatırımlar olarak kurulmuştur.
Son yıllarda alternatif sektörler yaratma politikaları çerçevesinde merkez ve ilçelerde yeni endüstriyel alanlar oluşturulmuştur। Tekstil başta olmak üzere tuğla, kiremit, mermer, seramik, çimento gibi inşaat malzemeleri; süt, peynir, yoğurt, konserve ayçiçeği yağı, un gibi gıda ürünleri ve sunta, kereste gibi orman ürünleri bunların istihdam ve ticari hacim bakımından en önemlilerini oluşturmaktadır. Kırsal kesimde ise, seracılık, kivi, ceviz üreticiliği, süt ve besi hayvanı yetiştiriciliği, kültür balıkçılığı gelişme gösteren alanlardır.
GENEL HATLARIYLA ZONGULDAK TARİHİ
MİLADİ DEVİRLERLE ZONGULDAK TARİHİ
M.Ö 2000-M.Ö 800-- MİTOLOJİK ÇAĞ VE İLK YERLEŞME
M.Ö VIII-III.YY. --------- İYON KOLONİZASYON DEVRİ
M.Ö 266-M.Ö 70 ---- PONTUS KRALLIĞI DÖNEMİ
M.Ö 70-M.S 395----- ROMA HAKİMİYETİ
M.S 395-XIII.YY.------ BİZANS İMP.DÖNEMİ
M.S XIII.YY-XIV.YY---ANADOLU SELÇUKLU, BEYLİKLER VE CENOVALILAR DÖNEMİ
M.S XIV.YY-1922---- OSMANLI DÖNEMİ
M.Ö 6. ve 7. yy.larda Zonguldak’ta deniz kıyısı boyunca, ekonomik faaliyetçe gelişmiş yerleşim noktaları bulunmaktaydı. Karadeniz kıyısındaki ilk şehirler, Sinope(Sinop), Trapezus(Trabzon) ve Amisos(Samsun) idi. Heraklia(Ereğli) ve Amastris(Amasra) ile Tiefor(Filyos) şehirleri birkaç kuşak sonra kuruldular. Bunlardan Heraklia, hızla gelişerek Karadeniz de ki ticari faaliyeti denetim altına alan doğu “Hanze” örgütünün başlıca merkezlerinden biri kimliğini kazandı ve verimli bir interlandı vardı. Bu bakımdan kendi kendine yeterli bir varlık göstermekteydi. Zengin orman kaynakları güçlü bir donanma kurması imkanını sağladı. Heraklia, M.Ö 70 yılında Romalılarca alınınca limana yıkıma uğradı böylece ekonomik faaliyetin merkezi olmak durumundan çıktı. Sonraki yüzyıllar için Zonguldak hakkında tarihsel bilgi bulunmamaktadır bundan da Zonguldak’ta var olan merkezlerin siyasal ve ekonomik önemlerini kaybettikleri anlaşılmaktadır.
Bizans İmparatorluğunun çökmesinden sonra, Venedik ve Cenevizliler, Amastris ve Heraklia gibi bazı Karadeniz şehirlerini egemenlikleri altına aldılar. Fakat bu uzun sürmedi.
IX.YY.da Selçuklular, 1210 yılında Osmanlıların Anadolu’ya gelmeleri Ereğli ve Amasra’yı ele geçirmeleriyle bu şehirler için yeni bir devir başlamıştı. 1320 yılında Orhan Gazi buralara çok sayıda Türk Dervişi göndermiştir.
500 yıl önce bugün ki Bartın kasabasının bulunduğu yerde var olan yerleşme merkezinin Mısır ile ticari bağlar kurdukları bilinmektedir. Fatih devrinde Amasra, Osmanlıların egemenliği altına alınınca buraya, Eflani göçmenleri yerleştirilmişlerdir. Bunlar ticari hayatta başarı sağlayamayınca, Bartın bu bakımdan gelişme göstermeye başladı. Bu devirde Zonguldak, ekonomik faaliyet, zengin orman kaynaklarıyla gemiciliğe dayanıyordu. 1822’de gemicilik, Hacı İsmail, 1829’da kömür Uzun Mehmet ile gelişmeye başlayınca ekonomik yapı çok kısa sürede değişikliğe uğradı.
Kısa bir zamanda vilayet merkezi haline gelen Zonguldak’ın tarihine “yeni” gözüyle bakıla gelmiştir. Oysa, çevre tarihi incelendiğinde, kısmen elverişli tabii bir limana sahip bulunan mevkiin; eski çağlarda gerçek anlamda bir iskâna sahne olmamakla beraber, bir uğrak veya Pazar yeri olarak nisbi bir önem taşımış olabileceği bilimsel kıyaslamalarla mümkün görülmektedir. Hala Zonguldak’a bağlı ilçe ve bucaklar arasında olan Ereğli, Filyos ve Amasra’nın uzun ve değişik olaylarla dolu tarihlerine bakarak Zonguldak mevkiinin M.Ö 2000-1500 tarihlerinde, o devirlerin Anadolu’yu istila eden kavimlerce tanınıp bilindiğini söylemek yanlış olmasa gerektir. Ancak limana ve çevresine İlkçağda verilen isim veya isimler unutulduğundan yada başka yerlere izafe edildiğinden doğrudan doğruya Zonguldak’ı ilgilendiren bilgileri geniş bölge tarihi içinde tefrik etmek güçtür.
M.Ö XX.asırda Anadolu’ya ve kıyılarını doğudan gelen keşif akımlar istila etmiş; bu arada Zonguldak havalisini de içine alan bölge, muhtemelen “Gaskas” ların nüfus sahası olmuştur. Kısmen vahşi olan bu dövüşçü kavimin bölgedeki tutumu ve yerleşme durumu halen meçhuldur. Zonguldak mevkii de bu sıralarda Fenikeli gemiciler tarafından görülmüş ve fırtına zamanlarında bir sığınak olarak düşünülmüş olabilir. Fenikelilerin bütün Karadeniz kıyılarını çok iyi tanıdıkları, bütün koyları, adacıkları, mansapları tespit ettikleri eski tarih ve coğrafya yazarlarınca zikr edilmiştir. Şu halde Ereğli, Filyos, Amasra, Cide mevkiilerini ilk defa birer iskele haline sokan Fenikelilerin Zonguldak mevkiinde de faaliyette bulunmuş olmaları normaldir. Muhtemelen kıyı düzgünlüğünün kifayetsizliği sebebiyle Zonguldak mevkiinde önemli bir yerleşme olmamıştır. Zonguldak., İyon hakimiyeti devrinden Bizans idaresi zamanına kadar “Bitinya” arazisi içinde kalmıştır. Durum bu olunca, Zonguldak mevkii, Bitinya’nın kaderine ortak olmuş, müstakil sahil sitelerinin nüfuzundan ve İskender’in Anadolu istilasından sonra, Bitinya Krallığının hudutları içinde kalmıştır. M.Ö 1.Asırda ise Romalılar, Anadolu’daki harekatlarına önem vererek kıyıları ve iç kısımları tamamen zabt etmişlerdir. Ereğli(Hareklia)’de dahil olmak üzere Samsuna kadar olan Karadeniz kıyılarını kısa zamanda ele geçirmişlerdir. Zonguldak mevkii de herhangi bir yerleşme faaliyeti görülmemiş veya bu kesimdeki iskan, küçük bir köy(kon) olmaktan öteye geçememiştir.
Anadolu Selçuklularının parlak çağında ise, sahildeki birkaç kale hariç, bütün Karadeniz kıyılarını Türklere teslim etmek zorunda kalmıştır Bizanslılar. Çeşitli kaynakların verdiği bilgilere göre, Kutalmışoğlu Süleyman Beyin kumandanlarından Emir KaraTegin, Zonguldak havalisini de içine alan Batı Karadeniz Bölgesini zabt ederek burada kendi adına bir devlet kurmuş, Sinop, Çankırı, Kastamonu çevresini bir süre yönetmiştir. Anadolu’da ki ilk fetret devri sırasında Kastamonu-Zonguldak çevresi, yeni bir Türk Beyliğinin, Candaroğlu Devletinin toprakları durumuna girmiş, bu durum, Moğol istilası devamınca da değişmemiştir. 1392-1393 yıllarında Candaroğulları Devleti üzerine müteaddid seferler yapan Yıldırım Beyazıd, bölgeyi tamamen Osmanlı hudutlarına alarak Zonguldak havalisinde son bir devrim başlamasına fırsat vermiştir. Böylece Osmanlı hakimiyetine katılan Zonguldak mevkii asırlar boyu, belki de 56km. içerideki Gaca köyüne bağlı bir sahil mahallesi olarak kalmış; IX.asırda başlayan maden kömürü araştırmaları havaliye büyük bir şans kapısı açıncaya kadar bu durum değişmemiştir.
MİLLİ MÜCADELEDE ZONGULDAK’IN ÖNEMİ
Zonguldak ve çevresi her şeyden önce bir hammadde deposudur. Yer altı kömür rezervleriyle doludur. Bu rezervler 1848(yada 1845)’den itibaren işletmeye açılmış, milli mücadele yıllarında da faal olarak çalışmıştır.
XIX. yy. Avrupa Sanayii devrimi yaşanmıştır. Demir olmayınca makine yapılamaz bu nedenle kömür çıkarma bir sanayii dalı olarak gelişmeye başladı. Zira buhar makineleri ve dokuma iş kollarının enerji kaynağının kömür olması sebebiyle kömür Sanayi Devriminde önemli bir öğe durumuna yükseldi Yine demiryolu yapımına hız verilmesi de kömüre olan ihtiyacı arttırmıştır. Zira tren vogonlarını çeken lokomotifin enerji kaynağı kömür idi. Zonguldak kömür havzasıyla ilk ilgilenen emperyalist güç İngiltere olmuştur. Ekonomik zorluklar nedeniyle havza ilk defa 1849-1856 yılları arasında yıllığı 30.000kuruşa İngiltere’ye kiralandı. Havzada üretilen kömürün %40’nın ithalatına izin verilmesiyle de havza yabancı sermaye akımına uğradı.
Kuva-yı Milliye takviye için İstanbul’dan yüklenen motorlar ve vapurlar özellikle Ereğli, İnebolu, Karasu gibi limanlara gelmekteydi. Ayrıca 16 Mart 1921’de imzalanan Moskova antlaşması gereğince Rusya’dan gelen silah ve mühimmat yardımı önce Karadeniz’de Trabzon’a sonra da İnebolu, Bartın, Zonguldak, Ereğli üzerinden Batı cephesine gönderiliyordu. Genel olarak deniz yolu nakliyatı Zonguldak ve çevresinden geçerek İnebolu’ya ulaşmaktaydı, ki Batı Karadeniz’in İgneadadan Sinop ’a kadar tek doğa limanı Zonguldak/Ereğli limanıdır. Ereğli limanı Karadeniz’in dalgalarına kapalı olması sebebiyle deniz ulaşımı bakımından çok elverişli bir konumdadır.
Kuva-yı Milliye’ nin kömür ihtiyaçlarını buradan temin etmiştir. İstanbul-Ankara arasındaki yörenin en kısa yolu da Zonguldak ve çevresi üzerinden geçmekteydi. Milli mücadelede bir dış cephe durumunda olan Zonguldak ve çevresi üzerinden İstanbul Hükümeti ve işgal kuvvetleri tarafından gelecek tehlikelere karşı Ankara’nın korunması önem taşıyordu. Zonguldak-Devrek, Devrek-Gerede Dağ yolu ile Ankara ile telefon ve telgraf haberleşmesi sağlanmaktaydı. İtilaf devletleri açısından da Zonguldak ve çevresi bir ikmal limanı olması bakımından önemli idi.
İtilaf Devletleri Zonguldak’ ı alıp Kastamonu’ya ulaşabilecekler böylece İstanbul-Ankara arası deniz yolu denetim altına alınıp T.B.M.M’ nin önemli bir ikmal yolu kesilecekti. Dolayısıyla da İstanbul ve Doğu Karadeniz den Kuva-yı Milliye’ ye gelecek yardımlar son bulacaktı. Bu nedenle Zonguldak iktisadi ehemmiyeti büyük olan bir ildir.
ZONGULDAK’IN FRANSIZLAR TARAFINDAN İŞGALİ (8MART 1920)
1918-1922 yılları arasında siyasi çekişmeler ve çalkantılar nedeniyle kömür üretim sahasında üretim yavaşladı. İtilaf Devletlerinin göz koyduğu havzaya ilk işgal girişimi Fransızlardan oldu ve nitekim 10 Haziran 1919 tarihinde Fransız harp bakanlığından gönderilen gizli telgrafta Fransız donanmasının ve İstanbul’un kömür ihtiyaçlarının temin edildiği Zonguldak’ ın korunması gayesiyle yöreye asker çıkarılacağı bildirildi.
Şehirde yabancı ve Müslüman olmayan zenginler, işgalci Fransızlarla işbirliği yaparlarken, yerli halk bu durum karşısında ilk başlarda hiçbir direnişte bulunmadı. Fransa da kısa sürede Kozlu ve Üzülmez kömür ocaklarının denetimini ve şehir merkezinin denetimini hiçbir direnişle karşılaşmadan eline aldı. Bunun nedeni Fransa yöreye asker çıkardığında yeterli sayıda milli güç olmadığından bir direnişte olmadı. Direniş olmayınca Fransa askerlerini başka cephelere kaydırmaya başladı. Yörede ki milli mücadele ise 1919 yılı sonunda başladı.
Yörede Müdafa-i Hukuk Cemiyeti ve 1920’de de Kuva-yı Milliye harekete geçti. Fransa emperyalist gaye için 8 Haziran 1920 tarihinde Zonguldak/Ereğli bölgesi işgal edilmiştir. Fransızlar bu hareketlerinde İngiltere’den önce kömür rezervlerine ulaşmak ve İstanbul’la Anadolu’nun denizden olan münasebetini kesmek için yapmıştır ki milli mücadele dönemi boyunca İstanbul, Ereğli, Zonguldak, İnebolu, Samsun ve Trabzon limanları deniz nakliyatı açısından önemli idi Bu arada Fransızların işgali sonucunda Bolu da 3 Temmuz 1920’de Bolu isyanı çıkmıştır. Bunun peşine Düzce Gerede isyanları da yaşanmıştır. Eğer gerekli tedbirler alınmasaydı Fransa bu isyancılarla birleşip Ankara’ya yürüyebilirlerdi. Fransızlar korsanlık ve haydutluk olayları karşısında menfaatlerini korumak maksadıyla Heraklia tepesine asker çıkaracaklarını açıkladılar ve aynı gün Ereğli işgal edildi. (8 Haziran 1920) T.B.M.M ’nın ve Kuva-yı Milliye’nin aldığı tedbirler sonucunda 18 Haziran 1920 tarihinde düşman kuvvetleri Ereğli’den çekilmiştir. Fakat bu seferde 18 Haziran 1920 tarihinde Zonguldak işgal edildi. M. Kemal’ in emriyle Fransa’ya karşı savaş ilan edildi ve tüm Türk kuvvetlerinin savaş haline geçmesi emredildi.(18 Haziran 1920)
Ama Zonguldak’ta ki halkın galeyana gelememesi sebebiyle yine bir direniş olmadı. Kısa sürede Fransızlar 800 piyade ve gemi ile 200 askerle şehre hakim oldular. Bu kuvvetler de devamlı takviye edildi. Fransızlar denizden gelen bir saldırıyı önlemek için 2 gemiyi limana yerleştirdiler. Şehrin önemli mevkiiler kazılıp tel örgüyle çevrildi. Önemli mevkiiler makinalı tüfeklerle desteklenmekteydi. Zonguldak ’a sevk edilen ordunun başında Cevat Rıfat Bey var idi. Zonguldak Müdafa-i Hukuk Cemiyeti bir takım İslami beyannameler yayınlayarak Fransız askerlerinin içindeki Müslüman Cezayir ve Tunus askerlerinin Türk saflarına geçmesini sağladılar. “Müslüman kardeştir, kardeş kardeşin kanının akıtmaz” gibi bu türden beyannameler etkili olmuştur. Fransız ordusunun 1/3 Fransız, 2/3’ü ise Tunus ve Cezayirli idi.
Yavaş yavaş şehirde Türk direnişi baş göstermeye başladı. İşgalden 23 gün sonra Fransızların baskısı sonucunda 1 Nisan 1920’de Zonguldak Bağımsız Mutasarrıflık haline getirildi. Milli mücadele ruhunu açığa çıkarmak oldukça zor oldu çünkü, Zonguldak farklı görüş ve inançlara sahip insanların barındığı karışık bir şehirdi. Mutasarrıf ve çevresindekiler İstanbul Hükümetini tutuyor, halk ise Ankara Hükümetini tutuyordu. Kuva-yı Milliye ve Cevat Rıfat Beyin vermiş olduğu savunmalar sonucunda iyice yılan Fransa 21 Haziran 1921’de Zonguldak’tan çekilmek zorunda kaldılar.
ZONGULDAK KÖMÜR HAVZASININ TARİHÇESİ
XIX. yy’ ın ilk yarısı ileride Zonguldak’ ın kaderini değiştirecek, kıpırdınma dönemidir. Tesadüfi bulgular sonucunda taşkömürü madeni ortaya çıkarılmıştır. “Uzun Mehmet ve Kara Hüseyin” hikayeleri belgelenmemekle beraber tartışmasız kabul edilir. Köylüler tarafından kara nesne( kömür) tanınıyordu ama ne işe yaradığı bilinmiyordu. Çevrede, gür ormanlarla kaplı olduğundan yakıt olarak kömüre ihtiyaç yok idi. Sultan II.Mahmut’ un “Memalik-i şahane de “ siyah nesnenin taharrisi esbabının istikmalini “irade edince yurt çapında araştırmalara geçin – Terhis edilen erlere kömür numuneleri gösterilerek, bunları köylerinde araştırmaları istenmiş, teşvik etmek amacıylada ödüller vaad edilmiştir. Uzun Mehmet de Tersane askerliğinden terhis edilince memleketi Zonguldak/Ereğli’ye bu tembih ile dönünce Köseağzı mevkiinde bulduğu kömür numunelerini İstanbul’a götürdü. Diğer kişi olarak da Kara Hüseyin gösterilmektedir. Filyos’ un Elvan köyünde kömür bulmuştur, ama bunlar arasında kömürü ilk bulan olarak halk arasında daha çok Uzun Mehmet kabul görmektedir, ama resmi bir belge yoktur. Daha sonraları Sultan Abdülmecid tarafından kömür yerleri tespit edilmiştir. 1855’ te ilk kömür üretimi yapılmıştır.
1848-65 yılları arasında havza Hazine-i Hassa’ya bağlanmıştır. Bu dönem İngiliz Ocakların açılış dönemidir.
1865-1908 yılları arası Bahriye idaresi dönemidir. Bu tarihte imtiyazlara son verildi.
Bu tarihten itibaren yabancı sermaye ile üretilen kömürün resmi kurumlardan başka yerlere satılması yasaklandı.
1905’te havza Ticaret ve Nafia Nezaretine devredildi. İlk Genel Müdürlük kuruldu. Çatalağzı, Kilimli, Kozludan Zonguldak’ a taşındı. Böylece Zonguldak merkez halinde hızla gelişti.
1908-1920 yılları ise Meşrutiyet Hükümetleri Devridir.
1915 yılında Osmanlı Devleti I. Dünya savaşına katılınca müttefik Almanya’ ya bırakıldı. Harb Kömür Komisyonu kurularak, savaş boyunca gemilerin kömür ihtiyacı bu kömür havzalarından karşılandı.
1920 tarihinden sonraki dönem ise Milli Hükümet ve Cumhuriyet Hükümetleri Devridir.
Kömür Uzun Mehmet tarafından ilk defa 8 Kasım 1829 tarihinde Ereğli’nin Köseağzı deresinin yukarı kısmında Neyren deresinin yamacında bulunduğu tespit edilen o günden sonra Zonguldak Maden Kömürü sayesinde Türkiye’nin en tanınmış illerinden biri olmuştur. Uzun Mehmet’in vatanımıza yaptığı bu büyük hizmetten dolayı 8 Kasım 1932 tarihinde Zonguldak’ta bir abide dikilmiş ,bir parka ve caddeye Uzun Mehmet adı verilmiş, ayrıca iki büyük kömür işletmesine de Uzun Mehmet I ve II adı verilmiştir. 8 Kasım günü Zonguldaklılar’ ın en seçkin bayramlarındandır.
Buna karşılık 1944 yılında, İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadi Doçenti Ahmet Ali Özeken tarafından neşredilen “Ereğli Kömür Havzası Tarihi” üzerinde bir deneme adlı kitabında, ilk kömürü 1822 yılında bulduğu ileri sürülen Ereğliye bağlı Kestaneci köyünde Gemici Hacı İsmail olduğu ve bu buluşu karşılığı devrin hükümdarı II.Mahmut’ tan beş kese padişah parası hediyesine layık olduğu belirtilmiştir ve ikinci defa kömür bundan yedi yıl sonra 1829 da terhis edilerek Ereğliye Köyü Neyren’e dönmüş olan deniz erlerinden Uzun Mehmet tarafından bulunmuştur denilmektedir.
HAZİNE-İ HASSA DEVRİ (PADİŞAH HAZİNESİ): 1848-1865
1-Galatalı İngiliz Kumpanyası :(1848)
Galatalı İngiliz Kumpanyası adı yerli Yahudi ve Ermeni bazı Galata Bankerlerinin katılımıyla kurulan kömür kumpanyasıdır.
2-Hazine-i Hassa’nı Emaneten idaresi: (1849-1854)
Önceki kumpanyadan geri alınarak kendi sermayesi ile Hazine-i Hassa emaneten idareyi ele almıştır.
3- Kırım Muharebesi ve İngiliz İdaresi: (1854-1856)
Havza Osmanlı Hükümeti tarafından İngiltere Hükümetine bırakılmıştır.
4- Havzanın Tekrar Hazine-i Hassaya verilmesi: (1856-1859)
İngilizler çekilince Havza tekrar emaneten Hazine-i Hassaya terk ediliyor.
5- Havzada ZAFİROPULOS Müteahhitliği:(1859)
Bu sefer de havza idaresi Zafiropulos adındaki müteahhite verildi, bu kişi aynı zamanda Ereğli Maden Müdürü de olmuştur.
6- Havza ikinci defa İngiliz kumpanyasında: (1860-1861)
7- Havzanın üçüncü defa Padişah Hazinesine iade edilmesi:(1861-1865) ...
BAHRİYE İDARESİ DEVRİ :(1865-1908)
1-Ocakların bulunduğu bölgelerin tespiti
2-Havzada bulunan damarlara isim verilmesi
3-Ocaklara numara verilmesi
MEŞRUTİYET HÜKÜMETLERİ DEVRİ (1908-1920)
Meşrutiyet Hükümeti, Zonguldak Kömür Havzasını Bahriye Nezaretinden alarak, önce Nafia Nezaretine bağlamış ve bu tarihten beş ay sonra da Orman ve Maadin ve Ticaret ve Ziraat Nezaretine devir etmiştir.
YABANCI SERMAYE DÖNEMİ:
1- EREĞLİ ŞİRKET-İ OSMANİYE (1892):
Ereğli Şirketi Osmaniyesi Meşrutiyet döneminde de olduğu gibi Osmanlı Bankasının desteğini alarak giderek güçlenmiştir. Kurucusu Fransız bangue de paris et des Pays Bas, şirketin sermayesini 40 milyon Fransız Frangına çıkartarak güçlenmesini sağlamıştır.
2-HAVZADA ALMAN SERMAYESİ
3-TÜRK KÖMÜR MADENLERİ A.Ş.
Devletçe havzada ki ocakların hepsi 01/12/1940 tarihine kadar satın alınarak Türk Kömür Madenleri A.Ş devredildi.
4-HAVZADA YUNAN SERMAYESİ
Petrol ticarethanesi sahibi olan LAZKARİDİS kardeşler Petrol nakleden vapurlarına ucuz kömür bulmak amacıyla İnağzıda birkaç maden ocağı satın almışlardır.
5-HAVZADA RUS SERMAYESİ
Çarlık Rusyası da havzadaki yer altı servetinden istifade etmek maksadıyla Çaydamarı ve Karıncadere mevkiinde üç ocak satın almıştır. Fakat Rus ihtilali çıkınca bu ocakların faaliyetine son verdi.
6-HAVZADA EREĞLİ ŞİRKETİNDEN SONRA KURULAN İKİNCİ FRANSIZ ŞİRKETİ HAVZADA MİLLİ HÜKÜMET VE CUMHURİYET HÜKÜMETLERİ DEVRİ (1920,SONRASI)
İHTİLAF KUVVETLERİ KÖMÜR KOMİSYONU:
I. Dünya savaşı boyunca İstanbul da kurulan bu komisyon havzadan çıkarılan kömürlerin ihtilaf kuvvetleri tarafından dilediklerince kullanmalarına imkan veren bir komisyondur.
1920-1930 arası 3 Önemli Kuruluş:
1- Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası, 25 Nisan 1925 tarih ve 633 sayılı kanunla kurulmuştur. Madencilikle ilgili hizmetlerini daha sonra Etibank’a devretmiştir.
2- Türkiye İş Bankası Sermayesi
3- Zonguldak Maden Mühendisi Mektebi Ailesi 1924 yılında açılmıştır.
ÇATALAĞZI ELEKTRİK SANTRALI:
Havzanın büyük ölçüde ihtiyacı bulunan Elektrik Enerjisi için Çatalağzında 60 Megavat gücünde Elektrik Santralı tesis edilmiştir. Bu santral önce Etibank’a sonra TEK’e devredilmiştir.
CUMHURİYET SONRASI DÖNEM:
TÜRKİYE TAŞKÖMÜRÜ KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (TTK)
28/101983 TARİH VE 96 SAYILI KANUN HÜKMÜNDEKİ KARANAME İLE EREĞLİ KÖMÜR İŞLETMESİ MÜESSESESİNİN VE ARNAVUTÇUK BÖLGESİ, KZLU, ÜZÜLMEZ, KARADON, AMASRA BÖLGELERİNİN DE BİRLEŞTİRİLMESİYLE KURULMUŞTUR। NOT: %40 ORANINDA KÖMÜR İTHALATININ SERBEST BIRAKILMASI İLE KÖMÜR İŞLETMELERİNİN SAYISI ARTMIŞTIR
ATATÜRK VE ZONGULDAK
Kuvâ-yi Milliyeciler, Ulusal Kurtuluş Savaşının sürdüğü dönemde bile, emeklerinden başka sermayeleri olmayan; kömür işçisi olmakla mükellef bırakılmış yöre insanına, daha iyi çalışma koşulları getirmeyi amaçlamışlardır. Kömür havzasından alınan çalışma yaşamıyla ilgili tüm verilerin tartışılmasıyla düzenlenen, işçi sağlığı alanındaki iki kanun dikkat çekicidir;
Bunlardan biri; 11 Mayıs 1921 tarih ve 114 sayılı, Havza-i Fahmiyede Kömür Tozlarının Amele Menafi-İ Umumiyesi Füruhtuna Dair Kanun’ dur. (Kömür tozlarını işçi yararına satma yasası ) 8.11.1920 tarih ve 340 nolu hükümet teklifiyle sunulan, 28.4. 1921 tarihindeki 26. oturumda kabul edilen bu 4 maddelik kanunla; kömür üretiminde ortaya çıkacak olan kömür tozlarının Amele İdare Heyetince İktisat Vekaleti’ nin gözetiminde açık artırma yöntemi ile satılması ve hasılatın Amele İdare Heyeti adına Ziraat Bankasına yatırılması öngörülmüştür.
TAŞKÖMÜRÜ HAVZASINDA ATILACAK ADIMLARIN ÖNCÜSÜ
1924 yılında kurulan Türkiye İş Bankası nizamnamesinin 2. maddesine göre; İş Bankası bankacılık işlemlerinin yanı sıra tarım, sanayi, madencilik, bayındırlık işlemleri ve üretimi yapacak, bu işler için şirketler kuracak, yabancı şirketlerle ticari ortaklığa girecektir. Bu maddeye uygun olarak, taşkömürü havzasında Kilimli Kömür Madenleri TAŞ, Kozlu Kömür İşleri TAŞ ( Kömüriş), Maden Kömür İşleri TAŞ (Türkit), Kireçlik Maden Kömürleri TAT gibi madencilik şirketleri kurulmuştur.
Cumhuriyet öncesinde teknik elemen yetersizliğinin yarattığı sorunlar dikkate alınarak; Türkiye Cumhuriyeti'nin kurduğu ilk yüksek okul olan Yüksek Maadin ve Sanayi Mühendis Mektebi mühendis ihtiyacını karşılamak amacıyla 1924 yılında, İktisat Vekaleti’ne bağlı olarak Zonguldak’ta açılmıştır.
ATATÜRK'ÜN ZONGULDAK'A GELİŞİ (26 Ağustos 1931)
Zonguldak kömür madenlerinin en verimli ve ileri düzeyde işletilmesinin tartışıldığı günlerde, Başbakan İsmet İnönü, Meclis' te, "Kömür meselesini bütün memleket için büyük bir dava telakki ediyorum"demektedir. Atatürk, Zonguldak maden ocaklarını görmek üzere, Ertuğrul Yatı ile Zonguldak'a hareket etmiştir. Yanında, o zamanki İş Bankası Genel Müdürü Celal Bayar, Afyon Milletvekili Ruşen Eşref, Gaziantep Milletvekili Kılıç Ali, Aydın Milletvekili Reşit Galip, Sinop Milletvekili Recep Zühdü, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Tevfik Bıyıklıoğlu, Özel Kalem Müdürü Hasan Rıza Soyak ve Başyaver Rusuhi' de vardır.
26 Ağustos’ ta başlayan "Büyük Taarruz" zaferle sonuçlandı. Zafer’ in anısına, İş Bankasının açılışı için 26 Ağustos 1924 tarihi benimsendi. 26 Ağustos 1931 tarihinde, Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk kez Zonguldak ' a gelişi ve Zonguldak’ ın derin toprakları altındaki serveti madeniye ne kadar kıymetli ise bizim nazarımızda Zonguldak da o kadar çok kıymetli bir vilayetimizdir. söylemi açılacak yeni ufukların habercisi olmuştur. Ertuğrul Yatı, saat 12.30'da Zonguldak Limanı açıklarında demirlemiş, Zonguldak Valisi Arif Bey' in başkanlığında bir kurul Ertuğrul Yatına geçerek Atatürk'ü karşılamış, Gazi ve arkadaşları, bugünkü Maden Mühendisleri Odasının Zonguldak Şubesi Lokali yanında bulunan iskeleden Zonguldak’ a ayak basmışlardır. Maden Kömür İşleri TAŞ (Türkit)' e ait 63 ocaklarındaki incelemelerinin ardından sıcak, duygulu ve coşkulu bir uğurlama töreni ile Ulu Önder, Ertuğrul Yatı'na geçmiş, aynı gün Ereğli ilçesine hareket etmiştir. Ereğli Limanında kendilerini karşılayanlarla bir süre görüştükten sonra, İstanbul'a dönmüştür.
“ZONGULDAK’IN DERİN TOPRAKLARI ALTINDAKİ SERVETİ MADENİYLE NE KADAR KIYMETLİ İSE BİZİM NAZARIMIZDA ZONGULDAK’TA O KADAR KIYMETLİ BİR VİLAYETİMİZDİR.”
26 AĞUSTOS 1931
M.KEMAL ATATÜRK
KAYNAK : नेत्जोंगुल्दक
(http://www.zonguldak.pol.tr/zng_resim.htm)
Zonguldak, Batı Karadeniz Bölgesi’nde, Karadeniz’e batı ve kuzeyden kıyısı olan bir ildir. 3.481 km²lik yüzölçümüyle Türkiye topraklarının binde altısını kaplar. Karadeniz kıyılarından başlayan il toprakları, kuzeydenden Karadeniz, kuzeydoğudan Bartın, doğudan Karabük, güneyden Bolu, batıda Düzce illeriyle çevrilidir.
Zonguldak yönetsel anlamda Merkez İlçe, Alaplı, Çaycuma, Devrek, Gökçebey ve Kdz.Ereğli ilçelerinden oluşmuştur.
YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ
Zonguldak ili çok engebeli bir arazi yapısına sahip olup; il alanının % 56’sı dağlarla, % 31’i platolarla ve % 13’ü ovalarla kaplıdır. Akarsu vadileriyle yer yer derin bir biçimde parçalanmış olan il toprakları orta yükseklikteki dağlık alanlardan oluşur.
Bol yağışlı bir iklime sahip olan Zonguldak, yerüstü su kaynakları bakımından oldukça zengindir. İlde Filyos Çayı dışında büyük akarsu olmamakla birlikte, çok sayıda akarsu vardır. Bu akarsular, il alanının sık bir vadi ağıyla parçalamıştır.
Dağlar
Ağırlıklı yeryüzü şekillerini oluşturan dağlar; kuzey kesimlerinde 1000 metreyi bulmazken, orta kesimlerde 1200 metreyi aşmakta, güneyde ise yer yer 2000 metreye kadar ulaşmaktadır. Dağlar kıyıya koşut üç sıra oluşturduğundan kıyı ile iç kesimler arasında ulaşım güçleşir.
Atyaylası Tepesi (710 m), Göldağı (771 m), Kantar Tepe (905 m), Orhan Tepe (920 m), Baba Dağı (1120 m), Soğukoluk Tepesi (1268 m), Kızıl Tepe / Kızıltaş )1468 m) ve Bacaklı Yayla ilin bilinen yükseltileridir.
Kıyıya yakın yükseltilerin oluşturduğu dağ sırasının altında zengin taşkömürü yatakları
Vadiler, Platolar, Ovalar
Zonguldak il toprakları sıkı bir vadi ağıyla parçalanmıştır. Bu vadiler kimi kesimlerde genişleyerek düzlükler oluşturmasına karşın, ilde büyük denebilecek bir ova yoktur.
Filyos Çayı Vadisi
Alaplı Irmağı Vadisi
Gülüç Irmağı Vadisi
Üzülmez Deresi Vadisi
KIYILAR
Karadeniz boyunca uzanan kıyı şeridinin tek önemli girintisi Kdz.Ereğli yakınlarındaki Baba Burnu’dur.
Doğuda Sazköy’den batıda Alaplı ilçe sınırına uzanan 80 kilometrelik kıyı bandında yer alan pek çok doğal plaj (koy) ve kumsal alanlar yöre halkının yaz aylarında günübirlik kullandığı belli başlı mekanlardır.
AKARSULAR
Filyos ve Gülüç Çayı; Devrek, Alaplı ırmakları; Üzülmez, Kozlu dereleri yörenin bilinen akarsu kaynaklarıdır. Ayrıca her biri akarsuların denize döküldüğü yer anlamına gelen Küçükağız, Ömerağzı, Çatalağzı (Çatalağız:Bir coğrafya terimi olup, ırmağın denize kavuştuğu yerde lığların birikmesiyle oluşan delta) İnağzı, Değirmenağzı, Çavuşağzı, Alacaağzı, Köseağzı, Mevrekeağzı ve İncivezağzı gibi ağızlara irili ufaklı pek çok dere akmasına karşın, yaz mevsiminde bu derelerin oluşturduğu kanyonların suyu azalmaktadır.
En önemli akarsuyu Filyos Çayı olup 228 km. uzunluğundadır.
BARAJ GÖLLERİ VE GÖLETLER
İl sınırları içinde doğal göl bulunmamaktadır. Merkezde Ulutan, Kdz.Ereğli’de Kızılcapınar ve Gülüç baraj gölleri; Çatalağzı’da Dereköy ve Karapınar’da Çobanoğlu göletleri ilin bilinen yapay gölleridir
BİTKİ ÖRTÜSÜ
İl topraklarının % 52’si ormanlık alan (348.612 ha) olup, bunun % 88’i koru, % 12’si baltalık orman niteliğindedir.
Ülkemiz ormanları içerisinde zengin bir tür çeşitliliği ile doğal arboretum konumunda olan yöre ormanlarında kayın, meşe, gürgen, kestane, çınar, ıhlamur ve kızılağaç başta olmak üzere % 70’i yapraklı; gürgen, karaçam, sarıçam, kızılçam ve sahil çamı türleriyle % 30’u ibreli ormanlardır.
Her mevsimi yağışlı geçen yörenin yükseklikleri iğne yapraklı (köknar, çam), daha aşağıları yayvan yapraklı (kayın, meşe, kestane, karaağaç, ıhlamur, kavak), akarsu kenarları da kavak, söğüt ağaçlarıyla kaplıdır.
Bu ana yeşil dokuyu orman gülü, pırnal meşesi, çoban püskülü, defne, kocayemiş, kızılcık, kiraz, funda, ayı üzümü, kuşburnu, böğürtlen, dağ çileği, eğrelti otu gibi orman altı bitki örtüsü tamamlamaktadır.
Zonguldak yöresi endemik bitki varlığı açısından da oldukça zengin bir potansiyele sahiptir. Ana toprağı Zonguldak olan bu bitkilerin bir bölümü yörenin antik adları ile (phrygia, paphlagonica, galaticus, bihhynicum, pontica...), bir bölümü de mitolojik kaynaklardaki adları ile (delphinium, olympica, heracleum...) bilinmektedir.
İKLİM
Zonguldak ili ılıman Karadeniz ikliminin etkisi altındadır. Her mevsimi yağışlı ve ılık olan Zonguldak’ta kurak mevsime rastlanılmamaktadır. En fazla yağış sonbahar ve kış mevsimlerinde görülür.
İlde mevsimler ve gece-gündüz arasında önemli bir sıcaklık farkı bulunmamaktadır. Denizden iç kesimlere doğru gidildikçe, iklim biraz daha sertleşir.
Yıllık ortalama sıcaklıklarda il genelinde önemli bir farklılaşma yoktur. Haziran, Temmuz ve Ağustos ayları ilin en fazla güneşli günlerinin yaşandığı aylardır. Yine bu aylar arasında deniz sıcaklığı ortalama 20 °C düzeyindedir.
Yıllık yağış ortalamasının 1234.96 mm olduğu Zonguldak’ta, en yağışlı aylar 148.65 mm ile Aralık ve 141.72 mm ile Ocak aylarıdır. Yağışlar kıyılardan iç kesimlere doğru gidildikçe hem azalmakta hem de yağmurdan kara dönüşme özelliği göstermektedir.
İlde hakim rüzgar güneydoğu (keşişleme) yönündedir. İkinci derecede etkili rüzgar ise kuzeybatı (karayel) yönündedir.
Zonguldak’ta en düşük nispi nem oranı % 70 olup, ortalama nispi nem oranı % 75’tir.
JEOLOJİK YAPI
Karadeniz sahilinde Ereğli-İnebolu arasındaki engebeli arazi parçası bugünkü jeolojik bilgilere göre Mezozoik çağa ait bir teşekküldür. Birçok yerde kömür ihtiva eden tabakalar yüzeyde kendini gösterir. Kretesinin altındaki karbonifer şeridi 160 km uzunluğundadır.
Filyos Çayının batısında kalan Zonguldak-Kozlu-Kandilli (Batı Kömür Havzası) Filyos Çayının doğusundaki pencereler (Doğu Kömür Havzası) adını alır. Azdavay ve Söğütözü gibi doğu kömür havzasına ait yerlerde prodüktif kömür damarlarına rastlanır.
Zonguldak sahasında ilk hareketler, Namurian Formasyonunu tabanında meydana gelmiştir. Genel bir yükselme Vise kalkerinin teşekkülüne son vermiş ve ilk kara teressübatı meydana gelmiştir. Alt Namurian’da bazı ilerlemeler ve gerilemeler olmuşsa da Orta Namurian’da kömür havzası açık denizden kesilmiştir. Bütün Namurian Devri, sürekli bir alçalma göstermiştir. Ortalama 1000 metrelik bir çöküntü, bütün kömür havzasında Namurian Devrinin sonunu getirmiştir. Yeni hareketlerle Westfalian Devri başlamıştır. İkinci bir hareket sonucu nehirlerin taşıma gücü artmış, büyük miktardaki teressübat çöküntü halindeki sahaya doğru akın etmiştir. Bu hızlı çöküntü zaman zaman durmuş ve sakin devirlerde,büyük miktarda turba teşekkül etmiştir. Namurian Devrindeki hareketler aynen ve daha yakın yerlerde meydana gelmiştir. Westfalian A’nın üst kısımlarında nehirlerin taşıma güçleri azalmıştır. Westfalian’ın konglomeraları en çok formasyonun alt yarım kısmındadır.
Westfalian B’nin başlangıcında deniz kıyısının gerisindeki alanda bir yükselme meydana gelmiş, nehirlerin taşıma güçleri büyük miktarda artmıştır. Westfalian A’nın konglomeralarından daha büyük ve volkanik menşeli çakılların teşkil ettiği Karadon formasyonu, sahada yüksek dağları ve volkanik hareketlerin varlığını gösterir.
Gelik’in doğusundaki Karbonifer (Göbü Karboniferi) adını alır. Bu karbonifere Delikli Meşe Karboniferi adı da verilir.,
Westfalian A,C ve belki D Konkordan Westfalian A’nın üzerinde yatmaktadır . Bu devrin başlangıcında, nehirlerin taşıma kabiliyetinin büyük olması bu formasyonun başlangıcında büyük miktardaki konglomeralarla kendini göstermektedir. Westfalian B’nin büyük parçalı tabakaları, Westfalian A’ya göre daha fazla volkanik taş ihtiva etmektedir. Bu formasyonda da bazı kömür damarları vardır, fakat damarlar ya çok ince veya istihsal için çok şistlidir.
KÖMÜRÜN OLUŞUMU
Kömür Oluşumu; Kömür değişik oranlarda organik ve inorganik yapıcı ve bileşenler içeren tortul kayaçtır. Doğada yapı, doku, bileşenler ve köken açısından, birbiriyle tam anlamda özdeş iki kömür oluşumuna rastlamak hemen hemen olanaksızdır.
Kömürü yapan ana element karbondur.Bu nedenle oluşumu karbon çevrimine çok bağımlıdır. Kömür evrimi bataklıklarda başlar. Kömürleşmenin başlıca kaynakları bitkiler ile havadan veya yüzeysel sulardan alınan karbondioksittir. Magmanın içerdiği gaz, buhar ve çözeltiler karbon çevrimine katılır. Hava ve sudaki karbondioksitin önemli bölümünü bitkiler özümler, yaşamları için gerekli olanı yapılarında tutarlar. Karbondioksitin suda çözünen bölümü, karbonatlı kayaçlarda ve organik tortularda birikir. Bunların başkalaşması sonucu tekrar çevrime katılır.
Kömür; Uygun ortamlarda, bataklıklarda bozunma ve çürümeden kurtulan bitki kalıntı birikimlerinin,zamanla biyokimyasal ve fiziksel etkilerle değişimi sonucu oluşur। Biyo kimyasal evrede Turbalaşma, dinomo kimyasal veya başkalaşma evresi ise kömürleşmedir.
LAŞIM
Zonguldak, ülkemiz ana karayolu güzergahlar üzerinde değildir. Bu nedenle Zonguldak' a düzenlenecek gezilerin il coğrafyası ile sınırlı kalmayıp, Batı Karadeniz tur organizasyonu içinde ele alınması hem seyahat acentaları, hem de yörenin turizme açılması açısından daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
İstanbul yönünden gelenler Düzce sapağından girip,kara ile denizin birleştiği kıyı şeridini izleyerek; Ankara yönünden gelenler ise Yeniçağa (Bolu- Gerede arası) yol ayrımından başlamak üzere bir orman denizinden geçerek ilimize gelirler.
Karayolunu yeğleyenler kışın çam ormanlarının yeşilliğindeki kar manzaralarını, baharda yeşilin her tonunu, güz mevsiminde de bir renk cümbüşüne dönüşen doğayı izleme fırsatı bulurlar.
Zonguldak, mavi ile yeşilin kucaklaştığı şirin, serin bir coğrafyaya;kara,deniz,hava ve demiryolu gibi farklı ulaşım olanaklarına sahiptir.
TREN FERRY'Sİ
Tren Ferry' sinin Teknik Özellikleri
ERDEMİR-Zonguldak Limanları arasında 2 günde 5 sefer yapacaktır.
Tren ferisi yılda 300 gün çalışacaktır. 55 ton yük kapasiteli
55 adet vagon taşıyabilecek olan tren ferisinin dökme yük
kapasitesi 3.025 ton olacaktır.
17 Kasım 2004 tarihinde deneme seferleri kapsamında demiryolu ferrysi İlk seferinde Zonguldak Limanından 53 Adet vagonla 2.988.300 ton cevher yüklemiştir. 28 Kasım 2004 tarihinde ERDEMİR Limanından 53 Adet Vagonla 2.775.280 Ton KARDEMİR kömürü Zonguldaka getirilmiştir.
29 Kasım 2004 tarihinde Zonguldak Limanından 55 Adet Vagonla 3.098.500 Ton Cevher ERDEMİR e getirilmiştir.
ÇAYCUMA HAVAALANI :
1830 x 30 m.lik pist uzunluğu ve 2 500 m² lik apronu olan havaalanı geçtiğimiz yıllarda açıldıktan sonra hiç uçak inmeden yeterli yolcu olmadığı düşünülerek kapatılmıştır.
Şu anda bazı özel firma ve şirketlerle yapılan görüşmeler sonucunda yerinde yapılan incelemelerde havaalanının 110 kişilik uçaklara uygun olduğu tespit edilmiştir.
Bunun sonucu Ulaştırma Bakanlığı ile yapılan görüşmelerde yurt içi uçuşların yapabileceği yönünde yazı alınmış ve durum DHMİye iletilmiştir. Bugün itibariyle havaalanının açılışı için Bakanlar Kurulu Kararı beklenmektedir.
Zonguldak iline Ankara ve İstanbul illerinden aşağıda yazılı Otobüs Firmaları ile seferler yapılmaktadır.Ayrıca Ankara - Zonguldak arası yolcu ve yük olarak Demir Yolu Taşımacılığı yapılmaktadır.
ZONGULDAK
ANKARA
İSTANBUL
METRO TURİZM
0 372 257 69 69
0 312 224 06 92
0 212 658 32 32
ÖZGÜVEN TURİZM
0 372 257 47 61
0 312 224 06 67
0 212 658 18 70
KANBEROĞLU TURİZM
0 372 257 36 10
0 312 224 14 54
0 212 658 00 88
ÜSTÜNERÇELİK TURİZM
0 372 257 39 86
0 312 224 16 67
0 212 658 01 20
ULUSOY TURİZM
0 372 257 13 13
0 312 444 18 88
0 212 444 18 88
AVRUPA TURİZM
0 372 257 32 97
0 312 224 08 00
-
TCDD
ZONGULDAK GAR MÜDÜRLÜĞÜ
0 372 251 15 14
ANKARA GAR MÜDÜRLÜĞÜ
0 312 311 06 20
TURİZM
Ülke ekonomisinin en dinamik sektörlerinden biri olan turizm, son yıllarda ilimizde de önemli bir gelişme çizgisi yakalamış, gerek özel, gerekse kamu girişimleriyle kayda değer bir istihdam ve hizmet alanı durumuna gelmiştir.
İlimizin iklim koşulları, deniz kum-güneş üçgenine dayalı seçeneğe uzun süreli fırsat tanımamakta; ancak il coğrafyasının önemli kısmını oluşturan ormanlık alanlar, yaylalar, mağaralar ve su- yeşil kombinasyonun oluşturduğu doğal güzellikler Zonguldak'ı doğa severlerin gözünde önemli bir çekim odağı kılmakta ve bu nedenle ilin turizm alanındaki geleceğe yönelik tüm planlamaları bu çerçevede düşünülmektedir.
Bu amaçla İl Turizm Müdürlüğü' nce 1994 yılında başlatılan projelerden Gökgöl Mağarası Turizm Amaçlı Kullanım Projesi ile bir kültür turizmi projesi (İnanç Turizmi) olan Cehennemağzı Mağarası ilin hizmete sunulan ilk turizm destinasyonlarıdır.
Ayrıca Zonguldak Valiliği İl Özel İdaresince Bakacakkadı Beldesi' nde yaptırılan ve 2001 yılında hizmete açılan 100. Yıl Atatürk Hizmet Köyü sağladığı olanaklar (Konaklama, yemek, eğlence, spor) ve sunduğu hizmetler açısından bu konudaki gereksinimleri karşılayan önemli bir trizm yatırımıdır.
DOĞAL GÜZELLİKLER
Zonguldak, doğal güzellikler açısından oldukça zengin bir ildir. Karadeniz kıyısı boyunca uzanan koyları, kumsalları, herbiri ayrı bir doğa harikası olan mağaraları, dört mevsim yeşil kalabilen bitki örtüsü ve orman içidinlenme alanları, turizm anlamında değerlendirilebilecek doğal kaynaklardır. Doğuda Sazköy'den, batıa Akçakoca' ya kadar uzanan 80 kilometrelik kıyı şeridinde yer alan, pek çok doğal plaj ve kumsal yöre halkının yaz aylarında günübirlik kullandığı belli başlı mekanlardır.
Bunlardan Filyos, Türkali, Göbü, Kapuz, Değirmenağzı, Ilıksu, Erdemir, Ereğli Belediye, Alaplı Belediye, Askeri Plaj ve Kocaman kıyıları "Mavi Bayrak Projesi" kapsamında izlenmektedir.
Zonguldak ve Kdz. Ereğli limanları endüstriyel ve ticari amaca yöneliktir. Zonguldak limanından Ukrayna' nın Skadovsk, Evpatoria, Rusya' nın Novorossky limanlarına ro-ro taşımacılığı yapılmaktadır.
GÖBÜ KUMSALI - ZONGULDAK
TARİHİ ve TURİSTİK YERLER
Doğa Turizmi
BÖLÜKLÜ YAYLA -
GÜMELİ / ALAPLI
İl topraklarının yarıdan fazlasını kaplayan yeşil doku, iğne ve yayvan yapraklı ağaçlarla çok çeşitli ormanaltı bitki örtüsünden oluşmuştur.Yaz aylarında piknik yeri olarak kullanılan bu alanlar trekking, foto safari, olta balıkçılığı, av ve yaban hayatı gibi aktivitelere yanıt verebilecek potansiyel zenginliktedir. Ulutan, Göldağı, Beycuma Yayla, Bostandüzü, 100. Yıl, Milli Egemenlik, Kocaman mevkilerindeki orman içi dinlenme yerlerinde su, wc, oturma grupları, telefon gibi, alt hizmetler sunulmakta, alışversiş, yeme - içme gibi gereksinimler karşılanmaktadır. Sonbaharda bir renk zenginliğine bürünen bu alanda alt hizmet üniteleri ile birlikte, çadırlı kamp sahası, altı adet dağ evi, alabalık ve geyik üretme sahaları bulunmakta, göllerde olta balıkçılığı yapılmaktadır.
İlin en yüksek tepesi olan Bacaklı Yayla (1637 m) eteğindeki Bölüklü Yayla, yayla evleri, yaşayan yaylacılık geleneği ve zengin bitki örtüsüyle yayla turizmine aday bir doğal ortamdır.
Zonguldak merkezde Harmankaya ve Değirmenağzı, Kdz. Ereğli' de Güneşli yörelerindeki şelale ve trekking alanları doğa turizmi anlamında değerlendirilen uygun mekanlardır.
Göller
İl sınırları içinde doğal göl bulunmamaktadır. Merkezde Ulutan araj Gölü (114 ha), Kdz. Ereğli' de Kızılcapınar Baraj Gölü (240 ha) ve Gülüç Baraj Gölü (127 ha), Çatalağzı beldesinde bulunan Dereköy Göltei (20 ha) içme suyu yada sanayi amaçlı yapay göllerdir. Bu göllerin çevresi yöre halkınca günübirlik dinlenme alanları olarak kullanılmaktadır.
Çağlayanlar
Merkezi Kokaksu Mevkiinde bulunan Harmankaya, Kozlu Beldesinde Değirmenağzı ve Kdz. Ereğli' de Güneşli Kayalıdere Şelaleri ilin en önemli çağlayanları olup, trekking ve piknik amaçlı olarak kullanılmaktadır.
ULUTAN BARAJI
GÜNEŞLİ ŞELALESİ
Yayla Turizmi
Zonguldak' ın en yüksek tepesi olan Alaplı Bacaklı Yayla (1637 m) varolan, yaşayan yayla geleneği veyayla evleriyle "yayla turizmine", yaklaşık 2-3 ay kar altında kalmasıyla "kış turizmine" aday bir doğal ortamdır.
Foto Safari
Zonguldak, su ve yeşil kombinasyonu yönünden zengin bir ildir.Orman alanları, akarsu, boyları, mağaraları,vb. doğal güzellikler foto safari için uygun yerlerdir. Bostandüzü, Göldağı, 100. Yıl, Milli Egemenlik, Ulutan, Yayla Mevkii ormaniçi dinlenme alanları; Harmankaya, Güneşli, Değirmenağzı dereleri ve şelaleri; Gökgöl, Sofular, Kızılelma, Cumayanı mağaraları; Bölüklü Yayla, Bacaklı Yayla gibi alanlar foto safari yapmak isteyenler için eşsiz güzelliklere sahiptir.
Kültür Turizmi
İlin henüz gün ışığına çıkmamış tarihi ve arkeolojik eserleri, ören yerleri önemli bir kültür turizmi potansiyeli olup bunların tarihsel çevresini oluşturan Kdz. Ereğli (Heraklela Pontike), Filyos (Tieion) sadece tarihe değil, mitolojiye de konu olmuştur.
Kdz.Ereğli (Heraklela Pontike)
MÖ VI. yüzyılda Frig soyundan gelen Mariandinlerce kurulan ve önemli bir ticari iskele (emperion) durumunda olan Kdz.Ereğli adını Yunan mitolojisinin ünlü kahramanı Herkülden (Herakles) almıştır. Kent Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemlerinde de önemini korumuştur. Cehennemağzı Mağaralarının bulunduğu Acheron Vadisi Ören yeri başta olmak üzere, Hellen, Roma, Bizans ve Osmanlılar döneminin ürünleri olan sur kalıntıları, Ereğli kalesi, Herakles (Herkül) sarayı, Çeştepe fener kulesi, Bizans su sarnıcı, Krispos anıt mezarı, Bizans kilisesi, Ayasofya kilisesi ve Halil Paşa konağı yörenin önemli tarihsel kalıntılarıdır.
Filyos (Tieion,Teion,Tion)
Filyos Nehri' nin Karadeniz' e döküldüğü alanda kurulu Filyos antik kenti, önceleri Billaius adıyla biliniyordu. Bu ad, su geçiti olan yer anlamına gelen Pailaios sözcüğünden türemiştir. Kentin en yaygın adı Tieion' dur. Bu sözcük, kentin kurucusu, din adamı Tios' tan gelmektedir.
FİLYOS ESKİ KİLİSE
SÜTUN BAŞLIĞI
İlimizde bulunan bazı yerleşim birimlerinin antik dönemdeki adları şöyledir:
Zonguldak : Sandrake
Alaplı : Cales
Kdz.Ereğli : Herakleia Pontike
Filyos : Teion, Tion
Kilimli : Crenides
Uzun Mehmet
Sanayi devriminden sonra önem kazanan kömür; Osmanlı padişahı II.Mahmutun Memalik-i Şahane dahilinde siyah taşın taharrisi adlı fermanıyla ülkemiz, İlimiz gündemine girmiştir.
Kdz.Ereğlinin kestaneci Köyünden olan Uzun Mehmet askerlik iznini kullanmak üzere köyüne gelir. Askerdeyken gördüğü kömürü yöresinde aramaya başlar. Buğday öğütmek için gittiği değirmenin (Kdz.Ereğli, Köesağzı Mevki, Neyren/Niyren Deresi dolayları) su kanallarında yuvarlanan siyah taşları görür ve bunları değirmen ateşine atarak yanıp yanmadığını dener. Karataşın yandığını görünce hem kendi hem de yöresinin yazgısını değiştirecek yanartaşları çuvallayıp ihsanını almak üzere İstanbula hareket eder. Saraydan ihsanını (5000 kuruşluk ödül ve ölünceye dek 500 kuruş aylık) aldıktan sonra, kendisini kıskanan ve ödülünü çalmak isteyen, Kdz.Ereğli Kaymakamı Müstelzim Hacı İsmail Ağa tarafından bir handa kahvesine zehir katılarak öldürülür. Uzun Mehmet, kömürle, Zonguldakla özdeşleşmiş; adına anıt, park yaptırılmış, kimi üretim tesislerine adlı konmuş ve ülkemiz yeraltı işçiliğinin simgesi olmuş bir isimdir.
0 yorum: