şansını mı denemek istiyorsun? öyleyse, rastgele bir yazıyı okumaya ne dersin?

HAKKARİ

Dünyaca Ünlü Ters Lale
Yeryüzünde sadece Hakkari'nin Cilo Dağları'nda yetişen "Ters Lale", dünyanın en nadide çiçeklerinden biridir. Geçmişte Hakkari Bölgesi'nde yaşayan Asuri'lerin her sabah göbeğinden su yaydığı için 'Ağlayan lale' adını verdiği ve bu yüzden kutsal saydığı "Ters Lale", günümüzde de çok değerli. Boyu 75 santimetreyi bulan, her dalında 6 lalenin ters büyüdüğü doğa harikası çiçek, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'nca koruma altına alınmıştır. Kurul kararına göre lalenin il ve yurtdışına çıkarılması da yasak.
TARİHİ YAPISI
Hakkari adı, eskiden Van gölünün güneyinde ve bir bölümü de İran’a doğru uzanan yörelere yerleşmiş “Hakkar” kabilesinin isminden gelmektedir. Arap dili, coğrafyası ve tarihlerinde bölge adı “Hakkariye” olarak geçmekte olup, “Hakkarlar’ın Şehri” anlamına gelmektedir.

Yörede yapılan araştırmalarda ele geçen belgelerden ve çevrede bulunan kaya isimlerinden bölgenin tarih öncesi çağlarda yerleşim yeri olduğu, sırayla Sümerler, Akadlar, Urartular ve Asurluların uzun süre yaşadıkları tespit olunmuştur.
İlk çağlarda müstahkem bir kale gözüyle bakılan ve bu yüzden uzun savaşlara sahne olan Hakkari 1514’de Çaldıran zaferinden sonra Osmanlı topraklarına katılmıştır. Birinci dünya savaşı sonrasında 24.04.1915’de Rusların işgaline uğrayan Hakkari 22.04.1918. tarihinde kurtarılmıştır.

1926 yılında yapılan Ankara Antlaşması ile Musul dahil beş bölgesi ulusal hududlar dışında kalan Hakkari aynı yıl il statüsü kazanmıştır. 1933 yılında Van İline bağlanmış, 1936 yılında yeniden il statüsü kazanmıştır.

Hakkari Dağları
Üçüncü zaman yereyleri Alp-Himalayalar'ın ülkemizdeki bağlantı kuşağı durumundaki Torosların en heybetli bölümünü oluşturur Dış doğu Toroslar Bitlis sınırından sonra Hakkari dağları ismini alır. İran sınırına kadar devam eder. Dağlar Doğu-Batı doğrultulu uzanır. Ancak bu uzantılar, Kuzey-Güney doğrultulu derin vadilerle parçalanır.Ulaşım Bu Akarsu yatakları durumundaki vadi yamaçlarında, yer yer ise dağların zirvelerindeki geçişlerden Sağlanır.
Yükseltinin 1500 ile 2000 metre arasında yoğunluk kazandığı bu bölümde 30 'un üzerinde doruk 3000 metreyi aşar. Bunların en önemlilerinin ilçelere göre dağılımı aşağıdaki gibidir.
Bilim adamları, Hakkari ilimizin, henüz keşfedilmemiş bir bölge olduğunu söylerler. Son yıllarda, Hakkari bölgesindeki Sat dağları ile Yüksekova vadisinde yapılan bilimsel araştırmalar, çok ilginç sonuçlar vermiş, bu bölgedeki mağaralar ve mağara girişlerinde ilk çağlara ait kaya resimlerine rastlanmıştır. Resimler, daha çok bu bölgede sık sık görülen dağ keçilerini temsil ediyordu. Tarih öncesi insanlarının sert taslarla kayalara oyduğu bu resimler, av hayvanlarının kolayca yakalanabilmesi için yapılmıştı. Mağara devri insaninin inancına göre, resmi yapılan hayvan, kurulan tuzağa kolayca düşüyor ve avlanıyordu. Ayrıca, burada yetişen dağ keçilerinin midelerinde sert bir tas meydana geliyordu. Söylentilere göre bu tas, çeşitli hastalıklara, özellikle zehirlenmelere karşı ilaç olarak kullanılıyordu. Bugün de, bu inanç Hakkari bölgesinde yaşamaktadır.
Doğu Toroslar'ın İç-Doğu Toroslar ve Orta-Dağı Toroslar'dan en güneydeki üçüncü sırası olan Dış-Doğu Toroslar, batıdaki Amanus Sağları ve Misis Tepelikleri'yle başlayarak, Malatya'nın güneyindeki Ergani ve Bitlis'in çevresinde sıra dağlar sürer. Dış-Doğu Toroslar, buradan İran sınırına dek Hakkâri Dağları'nı oluşturdu .
Hakkâri dağları genellikle batı-doğu yönünde uzanır ve Orta İran Çöküntü Alanı'nı güneyden çevreler . Hakkâri Dağlarının il alanı içinde kalan kesimleri Habur, Zap, Avarobaşin vadileri ve Yüksekova Çöküntü Havası ile parçalanmıştır.
Botan, Habur ve Zap sularının su bölümü çizgisi boyunca , batı-doğu yönünde uzanan dağlar, çok yüksek bir kabartı oluşturur . Bu sıradağ doğuya doğru gidildikçe genişler. Deniz düzeyinden yüksek bir temel üzerinde yükselen dağların kimi kolları, kuzeye ve güneye uzanır.
Sıradağın Botan Havzası'na bakan bölümleri, il sınırları dışında kalmaktadır ve akarsuların oluşturduğu derin vadilerle parçalanmıştır. Bu çok yüksek yaylalarda, kışlar uzun ve sert geçtiğinden, yerleşik yaşam yok denecek denli azdır.
Sıradağın il alanı içinde kalan güney kesimleri ise , çok deha yüksektir. Dağların çoğunluğu 3.000m geçer. Habur ve Zap suları ile kolları, bol yağış alan bu yüksek dağlardan beslenmektedir. Sulara karşı direnci az olan şistler ve eosen kalkerleri içinde, eşine Türkiye'nin hiçbir yerinde rastlanmayan derinlikte ve sarplıkta, vadiler oyulmuştur.
Derin, bazen bir duvar gibi dik ve sarp yamaçlı vadilerin arasında kalan dağ kolları, ilin Zap Suyu'nun batısında kalan kesimini, kuzey-güney yönünde bölümlere ayırır. Bu dağ gruplarının en önemlileri, Habur Suyu ve Siirt il sınırı arasındaki 3.725m yükseltili Karadağ (Terma Dağı ),3.019m yükseltili İncebel Dağı, 3.752m yükseltili Karadağ, 3.264m yükseltili Türemiş Dağı, 3.253m yükseltili Altın Dağları ve 3.000m üzerindeki Konaklı Dağı'dır.
Bu dağların üzerinde , yaşam olanakları son derece kısıtlıdır . Dağların yamaçlarında yer alan platolar fazla engebeli olmamakla birlikte, yükselti nedeniyle yerleşik yaşam çok sınırlı olmaktadır. Vadiler dar ve derin olduğundan, tarım alanlarının genişliği, genellikle birkaç dönümü geçmemektedir.
Hakkâri Dağları'nın bu kesiminde iklim, yükseltiye bağlı olarak büyük değişimler göstermektedir. Yüksek bölümlerde kış hazirana denk sürerken, yamaçlarda iklim yumuşak, yazlar serin geçer, Vadi oluklarında, özelikle güneyde Irak sınırına yakın yerlerde sıcak iklim özellikle görünmeye başlar. Yükselti ve iklim çeşitliğine bağlı olarak, çok çeşitli, kültür bitkileri yetiştirme olanağı doğar. Güney deki vadi tabanlarında çeltik yetiştirilirken , daha kuzeyde mısır , buğday ,arpa ekilebilmektedir.
Doğal örtü, vadi tabanından dağları doruklarına iklim ve yükseltiye bağlı olarak, bağlı olarak, birbirinden kesin çizgilerle ayrılır. Vadi tabanları, sınırlı tarım alanları dışında , genellikle ceviz ve dut ağaçlarıyla örtülüdür . Vadi yamaçlarında başlayarak yaklaşık, 2.000m yükseltiye dek yer, yer meşenin egemen olduğu ormanlar vardır. 2.000m yükseltiye kuşağından sonra, bodur ağaçlar ve otsu bitkilerle kaplı bir kuşak gelir. Bunu karla örtülü kuşak izler.
Hakkâri il topraklarını ortadan bölen Zap Suyu Vadisi'nin doğusunda, Hakkâri Toroslarının ana kütlesi olan kuzeydoğu ve güneydoğu yönünde açılarak İran ve Irak sınırlarına dek uzanır.
Yörenin en yüksek tepesi, ülkenin de en yüksek dağlarından olan Cilo (buzul)Dağı'nda dır. Hakkâri il merkezi doğusunda, Zap Suyundan sonra, Sümbül(3.467 m ) ve Mere (3.200 m) Dağları ile birden bire yükselen Cilo kütlesinin temelini, kalkerli ve volkanik kayalar oluşturur. Batı-doğu yönünde uzanan bir kıvrım dağı olan bu kütle, doğuya gidildikçe yükselmektedir .Ana kütle, 3.000 m yüksekliğinde bir kabartı durumundadır. Sırtın sağında ve solunda genellikle çıplak, dik ve sarp çok sayıda doruk yükselir. Bunlar sırasıyla 3.500m yükseltili Kisara Dağı, 4.060m yükseltili Suppa Durek Dağı,3.700m yükseltili Köşedireği Dağı ve bütün Cilo kütlesinin en yüksek noktası olan 4.135m yükseltili Reşko(Gelyaşin ya da Uludoruk ) tepesidir, 3.850m yükseltili Maunseli Sivrisi ve 3.650m yükseltili Gelyano tepesi asıl kütleden ayrılarak kuzey yönünden uzanan bir kol üzerindedir.
Zap suyunun doğusunda Sümbül dağı ile başlayıp Gevar ovasının Güneyi boyunca İran sınırına dek uzanan bu yüksek sıra dağla, güneydeki Irak sınırı arasında kalan alan Şemdinli yöresinin en sarp kesimidir.Cilo ve Şemdinli yörelerindeki yüksek dağlardan çıkan ve güney yönünde akan akar sular , kalkerler ve volkanik kayaçlardan oluşan toprakların zamanla oymuş ve birtakım sarp bölmelere ayırmıştır. Cilo dağından güney batı yönünde Zap suyu dirseği içine doğru uzanan geniş dağ kütlesi, bu şekilde yontulmuş ve parçalanmıştır.Bu engebeli kütle üzerinde 3.000m'yi geçen çok sayıda doruk vardır.3.250m yükseltili Beridalo ve Yekboy dağları ,3.250m yükseltili Samur dağı,3.460m yükseltili Gare Dağı bunların başlıcalarıdır. Avarobaşın Çayı (Rubareşin) ile Şemdinli Çayı arasında ,geniş ölçüde volkanik kayalardan oluşan Sat Dağları (İkiyaka Dağları) uzanır.Kütlenin üzerinde 3.540m yükseltili Sat Dağı ile 3.356m yükseltili Gevaroki Dağı önemli doruklardır.
Şemdinli Çayı ile Hacıbey Dersi arasında uzanan Karadağ , doğuya doğru yönelerek İran-Türkiye sınır dağları ile birleşir.Hakkari İli'nde, Nehil Vadisi ile Şemdinli'nin doğusunu kaplayan dağlar, Zap, Nehil, Avarobaşin, Şemdinli ve Hacıbey sularının havzaları ile İran'daki Urmiye kapalı göl havzasının su bölümü çizgisini oluşturur. Türkiye-İran sınırı bu ara üzerinde geçmektedir.Güneyden kuzeye doğru 3.150m yükseltili Çimen Dağı , 2.954m yükseltili Karacadağı 3.008m yükseltili Beyazdağ ve 3.807m yükseltili Mordağ, en önemli doruklardandır.
Cilo Dağı'yla, Şemdinli yöresinin yüksek dorukları ve sınır dağlarının yüksek bölümleri ,derin çukurlar, irili ufaklı taşlar ve buzullarla kaplıdır.
Genellikle, çıplak olan bu dağların, yalnızca güneye bakan bölümlerinde ve yer yer vadi yamaçlarında meşe ve ceviz ağaçlarına rastlanır. Yüksek kesimler karlarla kaplıdır.


Hakkari Doğal Yapı
Hakkari İli, Doğu Anadolu Bölgesi'nin güneydoğu ucunda 42 10've 44 50' doğu boylamları ile 36 57 ve 37 48' kuzey enlemleri arasında yer alan bir sınır ilidir . İl merkezinin denizden yüksekliği 1.720 m' dır. 9.521 km2'lik il alanı , güneyden Irak, doğudan İran toprakları ; kuzeyden Van'ın Başkale, Gürpınar ve Çatak, batıdan Siirt'in Pervari ve Şirnak, güneybatıdan Mardin'in Silopi ilçeleriyle çevrilidir .
İl topraklarını, doğudan İran sınır dağları; kuzeyden Başkale ovaları , Karadağ, Nordüz Platosu, Terma Dağı; batısında ise Tanin dağları gibi doğal sınırlar kuşatır. İlin güneyindeki doğal sınırı eski Arabistan kütlesinin kuzeye doğru sokulan oldukça dalgalı uçları oluşturur.
Yeryüzü şekillerinin yaklaşık %88'ini dağların oluşturduğu Hakkâri illinde toprakların %86'sı tarıma elverişlidir .Bununla birlikte ekili - dikili alanın il alanı içindeki payı ancak %1.4'tür . Türkiye topraklarının %1.2'sini kaplayan ve 1980'de 155 000 kişinin yaşadığı ilde km2'ye 16 kişi düşmekteydi . Bu önemsiz nüfus varlığıyla ülke nüfusu içinde binde 3.5 gibi bir paya sahip olan Hakkâri Türkiye illeri arasında sondan bir önceki sırada bulunuyordu .

Hakkari Platolar ve Yaylalar
Hakkari il alanının, %10,3'ü platolarla kaplıdır III. Zamanının sonlarında Avrupa ve Asya dağlarının birbirlerine yaklaşmasıyla yükselen bölgede kalkerli ana yapı ,iklim ve suyun etkisiyle kubbeleşmeye başlamıştır. Kubbeleşmenin başlamasıyla ,toprakların, suya buzul ve ısı farkına dayanıksız yerleri ,vadi ve çöküntü olukları şeklinde oyulmuştur.Böylece ,dar boğaz ve çöküntü alanlarıyla parçalanmış geniş plato düzlükleri ortaya çıkmıştır.Bunların en önemlileri Nordüz , Feraşin ,Mirgezer ve Mendin platolarıdır.

Nürdüz Platolasu
Botan Suyu'nun yayı içinde kalan ,çok geniş ve yüksek bir platosudur.Nordüz Platosu'nun çok küçük bölümü , Hakkâri İlinde kalmaktadır.Van'nın Çatak yöresinde başlayan plato Hakkari İl merkezinin kuzeyindeki Karadağ'a dek uzanır.Güneybatıda , Beytüşşebap yöresindeki Feraşin platosuyla birleşir.
Nordüz Platosunun , en alçak yeri 2.100m en yüksek yeri 2.750m dolayındadır.Çok yüksek olan platoda kışlar çok uzun ve sert geçer .Bazı kesimlerde kar örtüsü yedi ay kalır kimi kesimlerse ise on iki ay hiç kalkmaz.. Orman ağaçlarından tümünden yoksun olan platoda , bitki örtüsü açısında genellikle bir tek düzelik görülür.

Feraşin Platolasu
Botan Suyu ile Habur Suyu'nun su bölümü çizgisini oluşturan dağların güneye bakan bölümünde yer alan Feraşin Platosu çayır ve otlaklar bakımından Nordüz Platosu kadar zengin değildir. Beytüşşebap'a doğru eğilim olan platonun yüksekliği 2.000m'nin üstündedir. Bu platonun, çayırlarla kaplı yaylalık alanlarında , hayvancılık yapılmaktadır.

Mendin Platolasu
Mordağ'ın kuzey doğusunda yer alan Mendin Platosu, yükseltisi genellikle 2.000m üzerinde olan bir düzlüktür. İran topraklarına doğru eğimli olan bu platonun yüksek kesimlerinde kışlar çok sert geçmektedir. Bodur ağaç ve ağaçlıkları dışında önemli olan bir doğal örtüsü yoktur. Yükseltinin 2.000m'reye düştüğü yerlerde, çaylılarla kaplı yaylalık alanlar bulunur. Buralarda daha çok hayvancılık yapılır. Yer yer arpa ve buğday ekilmekte ise de, yazların çok kısa olması nedeniyle pek önemli boyutlarda değildir.
Bu önemli platoların dışında ha 'de özelikle Yüksekova yöresinde bulunan Gevar Platosu ekonomik etkinlikler açısından önemlidir. Bu platoda zengin çayırlarla kapalı, geniş yaylalara "Zoma " adı verilir. Bu kesimler ilde hayvancılık yapılan önemli yerlerdir.

Akarsular
Hakkari il toprakları, Dicle Havzası içersinde kalır. Dicle Irmağına katılan Büyük Zap ve Habur suları ile Büyük'a Zap karışan Avarobaşin, Şemdinli ve Hacıbey sularının havzaları da bu ana havza içinde kalmaktadır.

Dicle Havzası
Hakkari beylerinden Zahid Bey, beyliğini iki oğlu arasında paylaştırmıştı. Oğullarından Seyyid Mehmed, Vastan(Gevaş), Melik Dicle havzası, sadece Türkiye'nin değil, Ortadoğu 'unda en büyük havzalarından biridir. Havzanın ülke sınırları içinde, yaklaşık , 5.500km'lik su toplama alanı vardır. Yıllık ortalama su hacmi 18 milyar metre küpe ulaşmaktadır Dicle havzasının kuzey kenarını oluşturan Hakkâri yöresi engebeli ve yüksektir.Akarsular bol sulu olmalarına karşın, geniş tabanlı vadiler oluşturamamaktadır. Bu nedenle, bölge havzasının genellikle görülen olumlu gelişmelerden, genellikle yoksun kalmıştır.

Dicle Havzası
Van il topraklarında Haravil Dağı'nın kuzey yamaçlarından olan Büyük Zap Suyu güney batı yönünden akarak Albayrak İlçesi'nin doğusuna gelir. Albayraktan sonra güneye dönerek Başkale'nin doğusundan Hakkâri il sınırlarına girer. Mordağ'ın batı ucunda Nehil Suyu ile birleşmeye dek yatağı pek derin değildir. Başkale'ye dek vadisi de fazla geniş değildir. Hakkâri iline girinceye dek, çok geniş düzlükler oluşturan Başkale Ovaları'nın ortasından akar. Bu ovala il topraklarında, Bağışlı yöresine dek uzanır.

Büyük Zap Suyu Mordağ'ın batısından geldiğinde çok derin, dar, bir yarma vadiye sokulur ve yeniden güneybatıya yönelir. Yüksekova'nın kuzeydoğusundaki sınır dağlarından kaynaklanan Nehil Suyu ile birleşir.
Karadağ ile Cilo Dağı arasındaki dar vadi olduğundan akan Büyük Zap Suyu, Hakkâri il merkezinden sonra geniş bir yay çizerek Samur Dağı'nın çevresini, batı-güneydoğu yönünden geçer ve Çukurca yöresinden Irak sınırlarına girer. Büyük Zap Suyu'nun ülke sınırları içindeki uzunluğu 180-190 km'dir. Bunun, yaklaşık 100km'lik bölümü Hakkâri il alanında kalmaktadır. Besleme alanı, karlarla örtülü yüksek dağlarla çevrili olduğundan suyu her mevsim boldur.
Hakkâri'nin Şemdinli ve Dağlıca yörelerinin sularını toplayan Avarobaşin ve Şemdinli suları ile Hacıbey Deresi de Büyük Zap Suyu'nun kollarıdır.

Harbur Suyu
Nordüz ve Feraşin platolarından doğan Habur Suyu, önce güneybatı yönünden akarak Beytüşşebap'tan geçerek; sonra güneye dönerek
Tanin ve Altın dağları arasındaki çöküntü oluğundan geçip, Irak topraklarına girer. Irak'tan Zaho'yu geçtikten sonra ,yeniden, Türkiye il sınırlarını oluşturacak şekilde akar ve Siirt il sınırında Dicle'yle birleşir. Dicle ile birleşmeden önce Uludere yöresinden kaynağı alan ve Siirt'in Irak il sınırını oluşturacak şekilde akan Hezil Suyu'nu alır. Habur Suyu'nun Hakkâri il topraklarındaki bölümünün uzunluğu, yaklaşık 60km'dir.

Jeolojik Yapı
Hakkâri kütlesinin temelini, kuzeyde ve merkezde I.zaman kristalen şistleri, güneyde ve doğuda ise daha çok kretase eosen kalkeri oluşturur. Kütlenin güney batısı, oldukça kalın, Çimentolaşmış konglomeralar ve kırmızı kumtaşları kaplıdır.
Hakkâri Dağları, Alp kıvrım sisteminin balık pulu yapılı sıradağlarıdır. Kaba bir yaklaşımla Hakkâri Dağlarının temelini paleozoik kıvrımlı-kıvrıklı tabakalarla, yer yer kristalen şistlerin oluşturduğu söylene bilir. Araya, kretase-tersiyer oluşumları girmiş ve mezozoik-tersiyer tabakaları tortulaşmıştır. Bütün bu tabaka ve kültürlerin durumları, kıvrım aşamaları sırasında değişikliğe uğramış ve bugünkü halini almıştır. Hakkâri Torosları'nın ana çatısını oluşturan Cilo Dağı ve çevresinin jeolik yapısı, tektonik hareketler ve aşınmalarla yakından ilgilidir. Bölgedeki yassı platolar, tersiyer tabanlarından oluşur. Sivri dorukların temeli sert volkanik oluşumlar, güneydeki basamakların temeli ise triyas tabakalarıdır. Cilo Dağı ve çevresinin kuzeyindeki, Yüksekova çöküntü alanı ile Büyük Zap oyulma ve boşalma alanları ortaya çıkmıştır

İklim
Hakkâri İlinde iklim, yörelere göre de değişiklikler göstermektedir. İlin yüksek kesimlerinde Doğu Anadolu'nun sert karasal iklimine yakın bir iklim tipi egemenken, ildeki vadi tabanında Akdeniz ikliminin etkisi görülmektedir.bu iklim koşulları bitki örtüsünde de belirtilmekte, yüksek kesimlerdeki sert iklim, bitkilerin gelişimini engellememektedir.buna karşılık, ildeki vadi tabanında egemen olan Akdeniz iklimi, bu bölgelerde, susam, pirinç ve meyve yetişmesinde olanak vermektedir.

SICAKLIK: Hakkâri'ni yıllık sıcaklık ortalaması, Doğu Anadolu'daki bir çok il merkezinden daha yüksektir. Bunun nedeni, Doğu Anadolu'nun güney kesiminde kalan Hakkâri'nin Akdeniz İklimi'nin etkisinde kalmıştır. Merkez İlçenin yıllık sıcaklık ortalaması Hakkâri'de 9,9 derecedir.

YAĞIŞLAR: Hakkâri'ni yıllık sıcaklık ortalaması 791,7mm'dir. Doğu Anadolu'daki bir çok il merkezinden daha yüksek olan bu değer, komşu il merkezlerinden Van'da 384,0 mm, Siirt'te 756,2 mm, Mardin'de ise 713,4 mm'dir. Hakkâri'de en çok yağış mart ve nisan , en az yağış ise temmuz ve ağustos aylarında düşmektedir.

RÜZGARLAR:Ortalama rüzgar hızının 2,0 m/sn olduğu ilde, egemen rüzgar yönü güney-güneydoğudur (kıble -keşişleme). Bunu, kuzeybatı (karayel) ve güney-güneybatı (kıble-lodos) izlemektedir. İlde en hızlı esen rüzgar ise , saniyede 30 m hızla güney-güneybatıdır(kıble-lodos).
SAYILI GÜNLER: En yüksek sıcağın 27 Temmuz 1966'da 38,8 derece olarak,en düşük sıcaklığın ise 2Şubat 1967'de -22,6 derece ölçüldüğü ilde, yılın 134,8 günü açık, 17,3 günü bulutlu, 57,3 günü ise kapalı geçmektedir.Hakkâri İlinde yılın 35,8 günü kar yağmakta, il yine yılın 102,5günü kar örtüsü altında kalmaktadır. İlde yılın 9,5 günü sisli, 1,8 günü dolulu 29,8 günü ise kuraklı geçmektedir.


Bitki Örtüsü
Hakkâri Dağları'nda genellikle gür bir bitki örtüsü yoktur. Ancak, dağların kuzey ve güney yamaçlarıyla vadi etekleri yer yer, orman, funda ve çalılıklarla örtülüdür. Doğal bitki örtüsün azlığına karşın dağlar, sürekli kar altında kalan kuşağa dek bütünüyle doğal orman sınırı içinde kalır. Bölgede rastlanan ağaçlık, parçalarından bu ormanların yaylacılık, yamaçları dikliğe ve yakacak gereksimi gibi nedenlerle yok edildiği anlaşılmaktadır.
Hakkâri Dağları'nda doğal bitki örtüsünün, yer yüzü şekilleriyle çok yakın ilişkisi vardır. Ağaçlıklar, derin vadilerden dağların yüksek yamaçlarına doğru sokulur. Buna karşılık, dik yamaçlarda, kar ve buzul süpürmesi nedeniyle, doğal örtü hızla gerilemiş durumdadır.
İlde, doğal örtüyü oluşturan, bitki türleri de çok çeşitli değildir. En çok rastlanan ağaç meşedir. Bunlar yamaçlarda, seyrek ve kısa boylu, vadi tabanlarına yakın yerlerde ise, sık ve yüksek oranda gelişmektedir. Meşe yetişen kesimlerde yabanıl meyve ağaçlarıyla, alıç ve ardıç da bulunmaktadır. Cilo Dağı'nın Büyük Zap Vadisi'ne bakan yamaçlarıyla, Çukurca, Şemdinli ve Beytüşşebap yörelerinde, ardıç ve söğütten oluşan bozuk korular ve meşeden oluşan baltalık ormanlar vardır.
Ağaçlıklar arasında, doğal örtüyü oluşturan otlar, çalılar ve fundalar yer alır. Yükseklere çıkıldıkça gevenlerle, çok yıllık otsu bitkiler artar. Çok dikenli türler olan gevenler, yükseltili ve iklim özelliklerine bağlı olarak çalı süpürgesi, ya da şemsiye biçiminde olurlar. 25-30 cm boyunda cüce dikenlikler, kimi yerlerde bir metrenin üzerinde boylanan, içine girilmesi zor bir örtü oluşturur.Sürekli kar altında bulunan kuşağa yakın kesimlerde, her zaman ıslak olan yerlerdeki gevenlikler, yaz mevsiminde yeşil kalır ve çayır görünümü alır. Burada gevenlerle karışık olarak çalılıklar ve yüksek otlar bulunur.
Dağlarda, 3.000 metreden sonra doğal bitki örtüsü ortadan kalkmaya başlar. 3.500 metreye dek kayalıklar dışında kalan yerlerde, cılız bitkilerle örtülü moloz alanları uzanır. 3.500 metreden sonra, sürekli kar kuşağına girilir. Bu kuşakta yer yer, yere yapışmış gibi duran Alp bitkileri soyundan yosunlara rastlanır. Hakkâri'de genellikle kuzey-güney doğrultusunda uzanan vadi tabanındaki dağal örtü, dağlarda ve dağ yamaçlarındakinden daha gürdür. Bunların en güzel örnekleri Zap, Habur, Şemdinli vadilerinde görülebilir. Doğal örtüyü oluşturan ağaçlar arasında, çınar, söğüt, ahlat, kavak, dişbudak,alıç, meşe ve ardıç başta gelmektedir. Ayrıca, kendi haline bırakıldığından yabanıllaşmış durumdaki ceviz, elma ve üzüm bağları önemli yer tutmaktadır.

0 yorum: