TARİHÇESİ:
1963 – 1964 yıllarında Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Prehistorya Tarihi Kürsüsü Prof.I.Kılıç KÖKTEN’in Ordunun Ünye civarında yaptığı arkeolojik kazı ve tetkiklere göre Ordu İli’nde yerleşmeye ve medeniyet eserlerinin verilmesine M.Ö.15 bin yıllarında başlanmıştır.Yine en eski yerleşme sahalarından biri de Mesudiye ilçesidir. Bu ilçe de Prehistorya ve daha sonraki eski tunç devrine ait bir çok buluntular ele geçmiştir. Bölgede dolayısıyla Hitit ve Frigler’inde hakimiyeti görülmektedir.
Ordu şehrinde ilk yerleşme M.Ö.VIII. yüzyılında Niletli Kolonistlerce başlatılmıştır. Niletli Kolonistlerce Kotyora (Cotyora) ismi ile kurulan ilk şehrin yeri bugün bilinmemektedir.Ordu toprakları Nedler ve Perslerin yaşantısına da sahne olmuştur.M.Ö.400 yıllarında 10 binlerin Ric’atı sırasında Ordu’nun antik şehre gelişi ve meşhur Ksenefon’un nutuklarına sahne oluşu önemli bir olaydır.Helenistik, Roma, Bizanslıların hüküm sürdüğü Cotyora zamanla önemini ve canlılığını yitirmeye başlamıştır. Selçuklu Türkleri ( Danişmentliler, Hacı Emiroğulları gibi) Osmanlıların hakimiyeti altına geçen Ordu İli Cotyora’dan sonra 14. yüzyıl ortalarına doğru şehrin 4 km güneyinde bugünkü Eskipazar’da Bayramlı adıyla kuruldu.Bayramlı kasabası 18. yüzyıl başlarında eski canlılığını kaybedince batıda bucak adıyla yeni bir ilçe merkezi doğdu. Bucak adı 1869-1870’de (ORDU) adına çevrildi. Bu yeni ilçe merkezine Bolaman,Perşembe, Ulubey, Hansamana (Gölköy) ve Aybastı bucakları bağlı idi.
Ordu ilçesi 1920 yılına kadar Trabzon Vilayetine bağlı bir kaza merkezi iken 17 Nisan 1920 tarih ve 69 sayılı “Ordu Müstakil Livası Teşkiline Dair Kanunla” merkezi Ordu olmak üzere Canik Sancağına bağlı olan Fatsa kazası da Ordu’ya bağlanmış ve müstakil Ordu Livası teşkil edilmiştir.1923 yılında Sancak adı Vilayet olarak değiştirilerek bugünkü mülki taksimata Ordu Vilayeti olarak yerini almış bulunmaktadır.Bugün bilindiği gibi 18 ilçesi 5 bucağı 65 belediyesi 505 köyü ve 327 mahallesi bulunmaktadır.Doğu karadeniz bölgesinin eşsiz doğa güzelliklerini sinesinde toplayan Ordu İlimizin İlçeleri; Akkuş, Aybastı, Çamaş, Çatalpınar, Çaybaşı, Fatsa, Gölköy, Gülyalı, Gürgentepe, İkizce, Kabadüz, Kabataş, Korgan, Kumru, Mesudiye, Perşembe, Ulubey ve Ünye’dir.
AYBASTI İLÇESİ:
İLÇEMİZİN TARİHİ DURUMU
Karadeniz’e paralel olarak uzanan Canik Dağları’nın Kuzey Yamaçlarında Bolaman Irmağı’nın sol kolu üzerinde (Yöresel adı Ağuderya olan) kurulmuş olan Aybastı Karadeniz’e 50 Km uzaklıkta 730 metre yükseklikte cennet bir şehirdir. Kuzey’den Kabataş, Güney’den Reşadiye, Doğu’dan Gölköy , Mesudiye Batı’dan Korgan ilçeleriyle çevrilidir. Bütün komşu ilçelere işlek yollarla bağlıdır.
İLÇEMİZİN ADININ NEREDEN GELDİĞİ
İlçemizin daha önce İbasdı ( İbasda ya da ibassa ) 1900’lü yıllarda Aybastı olan adı üzerinde halkın dilinde pek çok söylenti ve öyküler mevcuttur. Bunlardan en önemlileri yöremizin fethi sırasında karanlık bir gecede ayın bulutların arasından birden çıkarak ortalığı aydınlatması sonucunda işi kolaylaşan fatihlerce Aybastı şeklinde konuşmalarından dolayı yöreye bu adın verildiği şeklindedir.
Bir diğer söylentiye göre belden aşağısı tutmayan çocuğunu, şifa aramak amacıyla yöreye getiren bir beyi bir süre sonra çocuğun iyileşerek ayaklarını basması sonucu Beyin sevinçle “Ay bastı! Bastı! Ya da iyi bastı” şeklinde sevinçle bağırması sonucu yörenin bu
adla anıldığıdır ki yöremizin adının bazı tarihi kayıtlarda İbasda, İbastı bazı kayıtlarda da Espadia veya İpsadı şeklinde geçmesi itibariyle bu öykülere pek uymamaktadır.
TÜRKLER’DEN ÖNCE AYBASTI
İlçemizin adının Phacisane (Fatsa), Hapsamina (Hapsamana- Gölköy) Oinoie (Ünye) gibi aynı tür isimlerden ve bu isimlerle aynı devirlerde (Pontus krallığı Dönemi) verildiği muhtemeldir. Çünkü ilçemiz topraklarında bu devirlere ait yaşam izleri mevcuttur. Aybastı’nın verimli toprakları sağlıklı yaşama elverişli toprakları her devirde insan topluluklarının ilgisini çekmiştir.
Yunan kaynaklarına göre Aybastı’yı da içine alan bölgede ilk egemen halk kütleleri Kalipler , Kolk, Kokonlar ve Tiberen’lerdir. (Ayrıca ilçemizde tarih öncesi devirlere ait mağara yapıtları da mevcuttur. Bu kavimler uzun bir süre Hitit , Pers, Met ve Pont devletlerine bağlı olarak yöremizde egemen olmuşlar ve demircilikle uğraşmışlardır. M.S. 70’li yıllarda bölge Peçenek ve Uz Türkleri’nin akımlarına uğramış ve işgal edilmiştir. Dillerini ve geleneklerini unutmayan bu Türk boyları daha sonra gelen Türk Boyları ile bütünleşmişlerdir. Roma İmparatorluğu’na bağlı unsurların Anadolu’yu ele geçirmeleri sonucu Aybastı Bölgesiyle beraber önce Sivas Dukalığı’na daha sonra da Trabzon Eyaleti’ne bağlanmıştır. Roma İmparatorluğu’nun ikiye bölünmesi sonucu MS. 395 Aybastı Doğu Roma İmparatorluğu’nun topraklarındadır.
TÜRKLER AYBASTI’DA
Ortaasya’dan kopup gelen Türk Boyları İran toprakları üzerinde kurdukları Büyük Selçuklu Devleti’yle Bizans İmparatorluğu’na komşu büyük bir imparatorluk kurarak Anadolu’ya akınlar düzenlediler. 1054’te Van Gölü civarına gelen Sultan Tuğrul Bey ordularını üç bölüme ayırarak bir kolunu Kafkas Dağları, Erzincan Yöresi ve Canik Ormanlarına yöneltti. Bu Türk akınlarını 1071’de Malazgirt Savaşı’nın kazanılmasıyla geriden gelen Türk kuvvetleri destek verdiler. Selçuklu Sultanı Alpaslan’ın komutanlarından Artuk Bey, Afşin, Kutalmış Oğlu Süleyman Şah gibi komutanlar yöremizi de içine geniş bir alanda fetih hareketlerine başladılar. Kutalmış oğlu Süleyman fethettiği toprakları kendilerine bağlayarak Anadolu Selçuklu Devletini kurdu. Bu sırada Süleyman Şahın dayısı Danışmend Taylı Beyin oğlu Gümüştekin Ahmet Gazi Orta Anadolu’da Sivas Amasya, Tokat ve Niksar yörelerini fethederek Anadolu Selçuklu Devleti’ne bağlı Danişmentli Beyliği’ni kurdu. Selçuklular’ın taht mücadelelerinden yararlanarak bağımsızlığını ilan etti. Selçuklular ile birlikte Haçlılar’a ve Anadolu Selçuklu Devleti’ne karşı çetin mücadeleler verdiler. Daha önce Sivas olan başkentlerini güvenlik nedeniyle Niksar’a taşıdılar. Ahmet Gazi’nin yerine geçen oğlu Melik Emir Gazi Beyliği’nin sınırlarını bilhassa sahile doğru genişletmek amacıyla Canik denilen bölgeye seferler düzenledi. İlk etapta doğuda Mesudiye, İskefsür ve Aybastı; Batı da ise Ünye, Fatsa Bölgeleri Danişmentliler’in eline geçti. (1115 - 1134) İlçemiz Canik diye bilinen yörenin Niksar’a göre ilk bölümlerindendir. Bu nedenle Türkler’in eline geçen ilk yerlerdendir. Daha sonraki yıllarda bazı yerlerin Bizans’a geçmesi üzerine Danışmentli Melik Muhammed yöreye bir sefer daha düzenleyerek daha etkin hakimiyet sağlamıştır. Danişmentli Hükümdarı Emir Nizamettin Yagıbasan Ünye üzerine bir sefer düzenleyerek (1157) Ünye’den itibaren Bafra’ya kadar tüm sahili ele geçirmiş, bir yıl sonra bu yerler antlaşma ile vergi karşılığı Bizans‘a terk edilmiştir.
Emir Muhammed’in ölümü üzerine başlayan taht kavgalarına As Devleti Sultanı Kılıçaslan Danişmentli Beyliği’ne son vererek topraklarına kattı. (1175) İlçemiz toprakları üzerinde Danişmentliler devrinde yapılan savaşlarda şehit düşmüş asker ve komutan mezarlarına rastlanmaktadır. Kutlu Doğmuş Evliyası, Kümbet Evliyası etraflarında çok sayıda şehit mezarları mevcuttur.
Moğollar’ın Anadolu’yu işgali sonucu Anadolu Selçuklu Devleti yıkıldı. İlçemizde içinde bulunduğu topraklar İlhanlı Devleti, Eratna (İlhanlı) Beyliği, Kadı Burhanettin Beylikleri’nin topraklarında kaldı. Kadı Burhanettin ordusu ile İskefsür’e kadar gelmiştir.
Aybastı ve yöresinin dağlık oluşu fetih sırasında Türkleri çok uğraştırmış fetih uzun yılları almıştır.(115- 1134) Hatta Emir Melik Gazi’nin ilçemize düzenlediği bir sefer sırasında Kutlular’da Yaras mevkiinde yaralandığı; öteki komutanların askerlerine:” Yarısını asın, yarısını kesin!” şeklinde emir verdiklerini; Emirin acilen Niksar’a götürüldüğü sırasında kanının damladığı yerlerin evliya olarak değerlendirildiği mahalle insanları tarafından anlatılmaktadır.
OSMANLI DÖNEMİNDE AYBASTI
Aybastı ile bu döneme ait bilgileri İlçemizin yetiştirdiği çok değerli Hocamız Prof. Bahaeddin YEDİYILDIZ’ın Ordu Kazası Sosyal Tarihi adlı araştırma eserinde rastlıyoruz. Buna göre 1485 Yılı Tahrir Defterlerinde İlçemizin adı Bölük-i Fidâverende ‘dir. Fidâverende’nin merkezi belli olmamakla birlikte Elbey Köyü’nün olma ihtimali üzerinde durulmaktadır. İbassa ise Fidaverende’ye bağlı köyler envanterinde 1455’te 49 haneli bir köydür. Köy Yörgüç Paşa’nın Gulâmı (temsilcisi) Togan’ın tımarıdır. Köyde cami vardır. Seydi Ali Fakih imamlık Dervişoğlu Akdoğan Zaviyedarlık yapar. Köyde dervişler yaşar. Kızılot Karyesi’nde (Köyünde) 3 adet Derbentçi vardır. İbastı bu tarihlerde İskefsur kazası Şebinkarahisar Sancağı, Erzincan Eyaleti’ne bağlı bir nahiyedir.
Perşembe Yaylası Şenlikleri
İlçemiz Tokat, İskefsur , Niksar yöresini sahile Fatsa Limanı’na bağlayan en kısa ve emniyetli yol üzerinde olması nedeniyle çok önemlidir. İlçemiz topraklarında çok eski tarihlerde kullanılan bir ipek yoluna ait kalıntılar mevcuttur. Prof. Bahaettin YEDİYILDIZ Hocamızın eserine göre Fidâverende’nin nüfusu hane olarak komşu nahiyelerden daha fazladır. (İbassa 626 hane, Hapsamana 346 hanedir. İlçemiz 1485’te 643, 1520’de 1006, 1547’de 1590, 1613’te ise 1745 hane nüfusa sahiptir. Buradan harekele ilçemizde aşırı bir nüfus artışı olduğu göze çarpar.)
Aybastı Osmanlı Padişahları’nın Doğu’ya düzenledikleri seferlerin yakınından geçmesi nedeniyle doğrudan etkilenmiştir. (Yavuz Sultan Selim’in Selemen Yaylası’nda konakladığı bilinmektedir.)
Yöremizin idari merkeze uzaklığı ve ormanlık oluşu her devirde kanun ve asker kaçaklarının barınağı haline gelmiş. Yerli beyler her zaman problem çıkarmışlar, bu yüzden Osmanlı Devleti yöremizde her zaman fazla askeri kuvvet bulundurmuştur. III. Mehmet Döneminde Sancak Beyliği elinden alındığı iddiasıyla isyan çıkarıp devleti hayli uğraştıran ünlü Celali, Karayazıcı devlet kuvvetlerinden kaçarak Canik Dağları’nda Perşembe Yaylası’na sığınmış ve burada ölmüştür. (1603)
İlçemizle ilgili daha net bilgileri Kudret EMİROĞLU’nun yeni yazıya çevirdiği 1869-1870-1871-1872-1873 ve 1874 tarihli Trabzon Eyaleti Salnameleri’nde rastlamaktayız.
Bu kayıtlara göre bu yıllarda Aybastı Ordu kazasına bağlı nahiye idi. Nahiyede 143 hane Rum 983 hane Türk nüfus yaşar. Nahiyede 13 cami, 10 hatip, 5 adet Kilise, 7 adet Rahip, 11 adet Müslüman mektebi, 2 Rum mektebi, 1 adet medrese, 1 adet de müderris bulunmaktadır. Ayrıca nahiyede belediye teşkilatının mevcut olduğu reisin İbrahim Ağa Azanın da Abdulkadir Ağa olduğu kayıtlarından anlaşılmaktadır.1870 yılında nahiyedeki nüfus toplamı 1126 hane = 4307 kişidir. Nahiye müdürü Necip Ağa, Katibi Süleyman Efendi’dir.
1874 Yılında ise Aybastı ,Görele, Vakfıkebir ve Sürmene ile padişah iradesi ile kaza yapılmış olup, Kaymakamı Ali Ağa Katibi Ahmet Efendi’dir. 1872 Yılı Salnamesinde o devirlerde kullanılan takvimde 31 Mayıs’ta Perşembe Panayırı kaydına rastlanmıştır.
Aynı eserde “Aybastı Nahiyesinde tul ve arzları birer buçuk saat mesafeli beş altı adet orman olup bu ormanlarda yalnız gürgen ağaçları vardır. Hasıl olan kereste yalnız derun- i nahiye ebniyasına sarf olunarak yolları gayet sa’bel- mürur olduğundan ahir mahalle nakil edilememektedir.”ifadeleri yer almaktadır. Aybastı nahiyesinin kaza ve vilayete olan uzaklıkları yaya olarak belirlenmiştir. Buna göre Aybastı’nın Ordu Kazasına uzaklığı 18 saattir. Trabzon’a uzaklığı ise 63 saat olarak tespit edilmiştir.[1][1]
İlçede o yıllarla ilgili nahiyede tüfenk, tabanca, çakmak imal edilir. Nahiye dahilinde sarf edilir. Ayrıca Kuzköy’de Şeyh Halil, Şıhlı’da Şeyh Kutlu Doğmuş, Akfatma’da Şeyh Hasan adlı veliler metfundur. denilmektedir.
1874 Yılında kaza yapıldığını gördüğümüz Aybastı’nın merkezinin belli bir yerde değil yöre ileri gelenlerinin merkezi idareye baskı ve etkileri sonucu Sefalık Köyü (Konak yanı) ile Esenli Köyü (Cami yanı) arasında yer değiştirdiği görülmüştür. Merkez bir ara 1854 yılında gelerek Sefalık’a yerleşen Hazinedar Oğulları’nın bulunduğu Sefalık’a geçmiş (burada halen mevcut olan tarihi hamamlar, fırınlar bu devirde yapılmıştır) Daha sonraki yıllarda (1900) ilçe ya da nahiye merkezi Esenli ağalarının etkinlikleri sonucu eski yerine geçmiş. İlçe merkezinin bugünkü yere kurulmasında Remzi Efendi ve Rüştü Efendi adlı kişiler önderlik etmişlerdir. Bugünkü Merkez Camii o yıllarda yapılmıştır. İlçemiz 1945 yılında ilçe olan Gölköy’e bağlı bir nahiye olarak bağlanmış, şehrin hızla gelişmesi sonucu 1957 yılında ilçe olma hazırlıkları başlatılmış, 1959 ‘da da ilçe olmuştur. Bu yıllarda Belediye Teşkilatı geliştirilmiş sonra İbrahim Gökalioğlu ilk Belediye Başkanı seçilmiştir. Daha sonraki yıllarda kurulan Esenli Köyü Kalkınma Kooperatifi sayesinde ilçemizden Almanya’ya çok sayıda işçi gönderilerek ilçemizin yaşam düzeyi geliştirilmiştir .
COĞRAFYA:
Ordunun Coğrafi konumunu çok iyi anlatan bu fotoğrafta ve videoda Ordu şehri çok iyi bir şekilde görülmektedir. Mavi ve yeşil iç içe, doğanın hala bakir kalabildiği bir yer.
Ordu ili 37-38 derece doğu meridyenleri, 40-41 derece kuzey paralelleri arasında yer almıştır. Doğu' da Giresun, Baı' da Samsun, Güney' de Sivas ve Tokat, Kuzey' de Karadeniz ile çevrilidir. İlin sorumluluk sahası ise 115 km. genişlik, 62 km. derinliğindedir. Kıyı 60 mil uzunluğunda olup küçük koy ve körfezleriyle de deniz araçlarının kolaylıkla barınabilecekleri yer ve plajlara sahiptir. İlin alanı 6001 km2 dir. 1997 nüfus sayımına göre il genel nüfus 858.576 olup, kilometre kareye 14.3 kişi düşmektedir.
Güneyden denize doğru akan Turnasuyu, Melet ırmağı, Akçaova Deresi, Ilıca Deresi, Bolaman Irmağı, Elekçi Deresi, Curi Deresi, Çeviz Deresi ve Akçay Deresi araziyi derin vadiler halinde bölmektedir.
http://www.ordu52.com/cografya/ormanlik.jpg
Çambaşı Yaylasindan Bir Görünüm Arası 60-70 derece meyillere varan genellikle dik ve kesik tepelerden oluşmuştur. Ilıman bir iklime sahip olan Ordu, başta fındık olmak üzre patates, soya fasulyesi, arıcılık, deniz ve hayvan ürünleri konusunda yurdumuzda ilk sıraları teşkil etmektedir. İlin ekonomik yapısı her türlü sanayiye cevap verebilecek niteliktedir. Fındık üretimi ilin ticari hayatında önemli bir rol oynamakta ve büyük bir döviz girdisi sağlamaktadır. Fındıktan başka her türlü sebze ve meyvenin dışında tarla ürünllerinden arpai buğday, bakla, çavdar, İlimizin yüksek kesimlerinde yetiştirlmektedir. İlin alçak kesimlerinde ise genellikle her türlü sebze ve meyve (ayva, armut, kiraz, dut, vişne, incir, kivi ve ceviz gibi) yetiştirilmektedir. Bugün bilindiği gibi 18 ilçe, 65 Belediyesi ve ayrıca 508 köyü bulunmaktadır. Doğu Karadeniz Bölgesinin eşsiz doğa güzelliklerini sinesinde toplayan Ordu
ilimizin İlçeleri:
Akkuş, Aybastı, Çamaş, Çatalpınar, Çaybaşı, Fatsa, Gölköy, Gürgentepe, Gülyalı, İkizce, Kabadüz, Kabataş, Korgan, Kumru, Mesudiye, Perşembe, Ulubey ve Ünye' dir. Sahilden itibaren güneye doğru yükselerek derin vadiler meydana getirmek suretiyle uzanan Karedeniz sıra dağları engebeli yüzey şekillerini oluşturur.
http://www.ordu52.com/cografya/03870006.JPG http://www.ordu52.com/cografya/03870023.JPG http://www.ordu52.com/cografya/19.jpg
http://www.ordu52.com/cografya/20.jpg
http://www.ordu52.com/cografya/21.jpg
http://www.ordu52.com/cografya/22.jpg
KÖYLERİ:
Köyİnternet adresleriNüfus 2000İlçeye Uzaklığı (km)
İle Uzaklığı (km) AKÇATEPE 34999 AKKESE 4241515 ALEMBEY 2121010 ALINCA 6273030 ALİSAYVAN 773434 ALTINYURT 6951313 ARPAKÖY 4051616 ARTIKLI 3371111 ATAKÖY 1321919 AYDINLIK 4503535 BAHARİYE 246 32 BAYADI 1.0761414 BAYRAMLI 2931717 BOZTEPE 72744 BURHANETTİNKÖY 27588 CUMHURİYET 5322727 ÇAVUŞLAR 60688 DEDELİ 4251414 DELİKKAYA 5061414 DİKENCE 3601313 DÜZKÖY (http://www.duzkoy.net.tc/)www.duzkoy.net.tc (http://www.duzkoy.net.tc/) 1361414 EMENKÖY 1611515 ERENLİ (http://www.erenli.net.tc/)www.erenli.net.tc (http://www.erenli.net.tc/)
6002727 ESKİPAZAR 69655 EYÜPLÜ 7281010 GERCE 4182929 GÖKÖMER 8071818 GÜMÜŞKÖY 2373636 GÜNÖREN 1.0382121 GÜZELYALI 1331818 HACILAR 4722525 HATİPLİ 24388 HÜRRİYET 2622525 IŞIKLI 4352424 KARAAĞAÇ 5422323 KARACAÖMER 1.84966 KARAOLUK 2402929 KAYABAŞI 1.7441212 KAYADİBİ 6921414 KISACIK 3282222 KIZILHİSAR 6801111 KOVANCI 2001717 KÖKENLİ 1.4131212 KURTULMUŞ 2282222 KUYLU 6553333 MÜBAREK 3582525 OĞMACA 3551212 ORHANİYE 19055 ORTAKÖY 4722424 OSMANİYE 2102020 ÖCELİ 1.84355 ÖRENCİK 2912222 ÖVÜNDÜK 561515 PELİTLİ 1394040 SAĞIRLI 1772020 ŞENKÖY 1951010 ŞENOCAK 2642222 TERZİLİ 28277 TEYNELİ 1.1261111 TOPLUCA 4341616 UZUNİSA-BUCAK MERKEZİ 3761010 UZUNMUSA 3621010 YAĞIZLI 4721313 YARAŞLI 49088 YEMİŞLİ 1.05888 YEŞİLKÖY 1951616 YILDIZLI 56388 YUKARITEPE 9881414 ZAFERKÖY 3351818
MAHALLİ YEMEKLERİ:
Sarma
http://www.ordu52.com/yemekler/yemek3.jpg
Pancar Diblesihttp://www.ordu52.com/yemekler/yemek8.jpg
Turşu
http://www.ordu52.com/yemekler/yemek5.jpg
http://www.ordu52.com/yemekler/yemek4.jpg
http://www.ordu52.com/yemekler/yemek6.jpg
Pancar Döşemesi
http://www.ordu52.com/yemekler/ekmek.jpg
http://www.ordu52.com/yemekler/dible.jpg
http://www.ordu52.com/yemekler/fasulye.jpg
Fasulye Turşusu
http://www.ordu52.com/yemekler/meyve23.jpg
Taflan Turşusu
http://www.ordu52.com/yemekler/yemek2.jpg
Melocan
http://www.ordu52.com/yemekler/hamsi.jpg
Hamsi Kaygana
http://www.ordu52.com/yemekler/tirmit.jpg
Kirmit
http://www.ordu52.com/yemekler/meyve.jpg
Töngel Turşusu
http://www.ordu52.com/yemekler/sakarca.jpg
Sakarcahttp://www.ordu52.com/yemekler/yemek7.jpg
Ordu ilinde Türk mutfağının tüm zenfginliklerini görmek mümkündür. Mahalli yemeklerin başlıca çeşitlerini şöyle sıralayabiliriz.
PANCAR(KARA LAHANA)ÇORBASI:
Malzeme: 1 bağ pancar 1 baş soğan 1 tane acı biber 2 kaşık yağ Yeterli kadar tuz
Yapılışı:Pancar temizlenip yıkanır.İnce ince doğranırç.Bir tencerede yağ eritilir.İncecik doğranmış soğanlar bu yağda pembeleşinceye kadar kavrulur.Üzerine malzemenin miktarına göre su ilave edilir.Pancarın yeşil rengini koruması için kaynayan suya önce tuz atılır.Sonra doğranmış pancar ile önceden haşlanmış fasulye katılır.(Fasulye yerine mevsimine göre ve ailenin ekonomik durumuna göre posul,mısır yarması,bulgur,pirinçte katılabilir.)Birlikte epeyce kaynadıktan sonra elenmiş mısır unu bir elle kaynayan yemeğin içine azar azar dökülür.Diğre elle tahta kaşıkla topraklanmaması için devamlı karıştırılır.Yemek ocaktan indirilmeye yakın bir parça biber ilave edilir.Arzuya göre iç yağı bir tavada yakılarak yemeğin üzerine gezdirilir.Daha sonra servis yapılır.
MISIR ÇORBASI:
Malzeme: 1 kg kırma beyaz mısır 1 litre ayran 1 çorba kaşığı nane 1 su bardağı kuru fasulye
Yapılışı: Akşamdan suya bırakılan kırma mısır ve fasulye sabahleyin haşlanır.Bir tenceye su konularak kaynatılır.Hazırlanan malzemeler kaynayan suya katılır.Piştikten sonra dinlemeye bırakılır.Ayrı bir kapta hazırlanan ayranın içine pişmiş kırma mısır ve fasulye karışımı konulur.Servis yapılacağı sırada yağ eritilerek yemeğin üzerine dökülür.Nane ve tuz ilave edilir.
PANCAR(KARA LAHANA)SARMASI:
Malzeme: 2 bağ pancar ½ kg kıyma 4 baş orta büyüklükte soğan 1 çağ bardağı pirinç Yağ,tuz,karabiber,maydanoz
Yapılışı: Pancar saplarından ayrılır.Temizlendikten sonra kaynayan suya konularak hafif diri kalacak şekilde haşlanır.Bir süzgeçte süzülür.Soğuk suda bekletilir.Hafif sıkılarak bir kaba alınır.Ayrı bir kapta kıyma,rendelenmiş soğan,yıkanmış pirinç,saçlı,tuz,karabiber ve kıyılmış maydanoz biraz su ile yoğrulur.Pancarın damarlı taraflı içe gelecek şekilde hazırlanan iç arasına konulur.Çok sıkı olmamak kaydı ile normal bir şekilde küçük küçük sarılır.Bir tencereye düzgün olarak dizilir.Üzerini kapatacak kadar su ilave edilir.(Kaynar su tercih edilir)Üzerine sarmayı bastırmak için kapağı örtülüp kaynamaya bırakılır.Önce harlı sonra kısık ateşte pişirilir. PANCAR(KARA LAHANA)DİBLESİ:
Malzeme: 2 bağ pancar 4 baş orta büyüklükte soğan 1 su bardağı pirinç(veya bulgur) Zeytinyağı,tuz,karabiber
Yapılışı: Pancar temizleyip yıkanır.İnce ince kıyılır.Kaynamış suyun içine rengi kararmasın iye hemen tuz ilave edilir.Pancar kaynayan suya atılır.Bir taşım kaynadıktan sonra pirinç konulur.Pancar ve pirinç birlikte yumuşayıncaya kadar kaynatılır.Ocaktan alınarak süzülür.Topraklanmaması için devamlı karışıtrılır.Soğumaya bırakılır.Diğer taraftan,arzuya göre zeytinyağı veya tereyağı tencereye konulur.İncecik doğranmış bol soğanla hafif pembeleşinceye kadar kavrulur.Haşlanan pancarlar acı biber de ilave edilerek karıştıra karıştıra pişirilir. SAKARCA KAYGANASI
Malzemeler :Sakarca (3 bağ) Yumurta (1 adet) Tuz1yemek kaşığı (20 gram)Mısır Unu 4 yemek kaşığı (100 gram) Sıvıyağ ½ çay bardağı (100 gram)
Yapılışı :Sakarcalar temizlenip, yıkanır. Kaynayan tuzlu suda soğan kısımları yumuşayıncaya kadar haşlanır. Suyu süzdürülür. Sonra ince ince doğranır. İçine yumurta, mısır unu gerekirse bir tutam tuz ilave edilip, karıştırılır. Teflon tavada sıvıyağ ile alt üst edilerek kaygana şeklinde kızartılır. Sıcak dilimlenip servis edilir.
HAMSİ KAYGANASI :
Malzemesi:Hamsi (Taze veya Salamura)½ kilogram Yumurta(3 adet) Yeşil Soğan(1 bağ) Un (2 yemek kaşığı) Maydanoz (6-7 dal) Karabiber Süt (1 su bardağı)
Yapılışı : Hamsi ayıklanır, kılçıkları çıkarılıp üç-dört parçaya ayrılır. İçine yeşil soğan maydanoz ince ince doğranır. Yumurtalar kırılır, tuz ve karabiber ilave edilip, sütle açılır. Krep kıvamında hazırlanır. Tavaya çok az sıvıyağ koyulup, kızdırılır. Daha sonra hazırlanan karışımdan 1-2 kepçe dökülür. İnce bir şekilde yayılır ve kızartılır. (Kızarırken tava yavaş yavaş sallanmalı.) Bir tabak yardımı ile alt üst çevrilir. Kızaran kayganalar düz servis tabağına alınır. Hazırlanan krepler bitene kadar kızartma işlemine devam edilir. Kızaran kayganalar üst üste konulup, dilimlenir. Yada tek tek rulo şeklinde sarılıp, servis tabağına yerleştirilir. Arzuya göre yeşil soğan, salata ve marul ile süslenerek servis yapılır.
PANCAR DÖŞEMESİ :
Malzemeler :Pancar (Kara Lahana2 bağ) Soğan (2 adet) Pirinç veya Bulgur (1 çay bardağı) Kıyma yada Kemikli Et (250 gram) Salça (1 yemek kaşığı) Tereyağ (1 yemek kaşığı) Sıvıyağ (1 fincan) Acıbiber (1-2 adet) Tuz
Yapılışı : Pancarlar ayıklanıp, yıkanır. İnce ince doğranır. Kaynar suya atılarak 2-3 dk. Haşlanır. Süzgece alınır. Soğanlar ince doğranır. Kıyma ile kavrulur. Yağ ve salça ilave edilir. Haşlanmış pancarlar bu karışımla 2-3 defa karıştırılarak üzerine sıcak su konulup harlı ateşte pişmeye bırakılır. Içine ayıklanıp yıkanmış pirinç yada bulgur ve acı biber ilave edilerek yeterince pişirilir.
KURU YUFKA BÖREĞİ :
Malzemeler:Kuru Yufka ( Ordu Yöresinde Yapılan)9 adet,Sıvıyağ (1 çaybardağ)ı,peynir (300 gr) Maydanoz ½ demet
Yapılışı : Kuru Yufkalar hafif tuzlu suda ıslatılır. Teflon Tavaya sıvıyağ konur, üstüne 3 kat yufka döşenir. Üçüncü katın ortasına peynir ve maydanoz karışımından yapılan harç konulur. Kısık ateşte alt üst edilerek kızartılır. Sıcak olarak servis yapılır.
Not : Kuru Yufka Böreği yörede genellikle peynir ve çökelekle yapılır. Ancak, istenirse kıymalı, patatesli, ıspanaklı v.s. iç konularak ta yapılabilir.
MISIR YARMALI AŞ SARMASI :
Malzemeler :Kara lahana (Pancar) 3 bağ,Mısır Yarması (1 su bardağı),Bulgur (½ su bardağı) Soğan (4 adet),Salça (1 yemek kaşığı),Tereyağ (1 çay bardağı)Sıvıyağ 2 yemek kaşığı,Maydanoz 1 bağ Yoğurt (Süzme) 1 kase,Sarımsak 4-5 dişTuz-Kırmızı Biber 12.NanePatates 1-2 adet
Yapılışı : Pancar saplarından ayrılır. Kaynayan suda hafif diri kalacak şekilde haşlanır. Soğuk suya alınıp, süzgeçte süzülür. Mısır yarması ılık suda ıslatılır. Soğanlar ince ince kıyılır. Yağ ve salça ile hafif pembeleşinceye kadar kavrulur. Ayıklanıp yıkanmış bulgur ve mısır yarması ilave edilir. Tuz konulur. 1 bardak sıcak su ilave edilip, kısık ateşte pilav gibi çektirilerek pişirilir. Içine maydanoz, ince doğranmış sarımsak ve nane ilave edilip, karıştırılır. Haşlanmış pancarın damarlı tarafı içe gelecek şekilde tabak üzerine serilerek, hazırlanan içten konulur. 2-3 cm eninde küçük küçük sarılır. Tencereye düzgün bir şekilde dizilir. Soğan ve patates dilimleri konulur. Üzerine ağırlık yapması için bir tabak kapatılır. Sıcak su ilave edilir, kalan tereyağ ve sıvıyağ üzerine gezdirilir. Sarımsaklı yoğurt ile servis yapılır. Arzu edilirse üzerine yağda kızdırılmış kırmızı pul biber de konulabilir.
Not : (Mısır Yarması) fırında kurutulmuş mısır taneleri değirmende bulgur kalınlığında çekilir.
GALDİRİK KAVURMASI :
Malzemeler :Galdirik (Taze ve diri olmalıdır1 bağ) Yeşil Soğan veya Kuru Soğan (3-4 tane) Sıvıyağ (Mısır Özü, Ayçiçeği Yağı ½ çay bardağı) Maydanoz (Taze Maydanoz ½ bağ) Pulbiber Yumurta (1 adet)
Yapılışı : Galdirik temizlenip, yıkanır. İnce ince doğranır. Tuzlu kaynar suda haşlanır. Üzerinden soğuk su geçirilir. Bir tencereye sıvı yağ konur. Soğan doğranır, pembeleşinceye kadar kavrulur. Pulbiber ilave edilir. Kavrulmuş soğan üzerine galdirik boca edilir. Karıştırılarak kavrulur. Kıyılmış maydanoz katılır. Bir kapta çırpılmış yumurta karışıma dökülür. Pulbiber serpilerek servis yapılır.
NOT : Ordu'da yetişen bir bitkidir. Galdirik saplı, yeşil yapraklı bir bitki olup, çıktığı mevsimler ilkbahar ve yaz aylarıdır. Bu aylarda taze iken toplanır. Sadece gövde kısmı yenilir.
ISIRGAN ÇORBASI :
Malzemeler : Isırgan (Yeşil taze ısırgan ½ kg.) Kuru Soğan (1 adet) Yaş veya Kuru Nane (1 tutam) Kuru veya Yeşil Sarımsak (3 diş) Tereyağ (1 çorba kaşığı) Mısır Unu (Taze 2-3 çorba kaşığı) Salça (Domates 2 çorba kaşığı)Bulgur veya Pirinç (½ su bardağı) Yeşil Pırasa Yaprağı (1 tutam) Pezik (1 tutam) Su (Miktarı çorba kıvamı) Acı biber (2 adet)
Yapılışı : Isırgan, pezik, pırasa, ince ince doğranıp, kaynayan suya eklenir. 2 adet ı kırmızı biber konulur. Iyice kaynayınca un ilave edilir ve sarımsak eklenir. İnmesine yakın nanesini doğra. Piştikten sonra, ince ince doğranmış sarımsak ve soğan, tereyağında, salça ile birlikte kızdırılır. Bu sos çorbanın içine dükülüp, bir taşım daha kaynatılıp ocaktan alınır.
TAZE BEZELYE KAYGANASI
Malzemeler :Taze Bezelye (Sultan Bezelye ½ kg.) Yumurta (Taze 1 tane)Mısır Unu (Taze, Mevsimlik 2-3 kaşık 100-150 gram) Sıvıyağ (Kızartacak Kadar 1 çay bardağı)
Yapılışı : Bezelyenin iplikleri ayıklanır. Kaynayan tuzlu suda haşlanıp, Süzülür. Üzerine soğuk su dökülür. Derince bir kaba 2-3 kaşık mısır unu konur. Yumurta kırılır. Bezelye boca edilir. Iyice karıştırılır. Kızdırılmış tavaya sıvıyağ konur. Bezelyeler tavaya boşaltılıp iyice bastırılır. Alt ve üst kızartılır.
Not : Bu tür kızartmalar için özel tavalar kullanılır. Derin olan bu tavaların üzerinde kapakları düz biçimli ve tavanın içene geçecek şekilde hazırlanmıştır. Yiyecekler bozulmadan rahatlıkla çevrilir.
PEZİK MÜCVERİ :
Malzemeler :Pezik (Pazı)2 bağ,Soğan 2 adet,Pirinç 2 fincan,Yumurta 2 adet,Un 2 yemek kaşığı,Tuz-Karabiber-Nane,Sıvıyağ 1 çay bardağı
Yapılışı :Pezikler ayıklanıp yıkanır, ince ince doğranıp, haşlanır. (sapları yumuşayıncaya kadar.) Süzgece alınır. Üzerine biraz soğuk su gezdirilir. Pirinç üzerini örtecek kadar su ile haşlanıp suyu çektirilir. Haşlanan pezikler avuç içinde sıkılarak çukur bir kaba alınır. İçine haşlanmış pirinç, un, yumurta, tuz, karabiber, soğan ve nane ilave edilip iyice karıştırılır. Tavaya bir miktar sıvayağ koyulup, kızdırılır. Hazırlanan iç tavaya ince bir şekilde (1 cm.) yayılır. Kızartma işlemi yapılırken tava yavaş yavaş sallanmalı. Bir taraf kızarınca bir tabak yardımı ile alt üst edilerek diğer tarafta kızartılır. Ilıdığı zaman dilimlere kesilerek servis tabağına alınır. Bu ölçüdeki malzemelerle 2-3 tava hazırlanabilir.
KABAK ÇORBASI :
Malzemeler :Yarım Kabak (Karakabak veya Kış Kabağı)yarısıTane Fasulye (Yada Alaca Fasulye)bir avuçMısır Unu (O Yılın Mısır Unu)½ yemek kaşığıTuz (İyotlu)1 tatlı kaşığı,Su (Yemeğin Su Oranı Ayarında)2 litre,Tereyağ 1-2 yemek kaşığı (40 gram),Kuru Soğan (Orta Boy)1-2 adet Domates ,Maydanoz (Taze Maydanoz) ½ bağ
Yapılışı :Kabak soyulup dilimlenir. Taze Fasulyeler haşlanır. Bir tarafta su kaynatılır, daha sonra kaynayan bu suya dilimlenen kabaklar atılıp, haşlanır. Aynı suya ayıklanıp, bölünmüş taze fasulyeler ilave edilerek pişmeye bırakılır. Bu arada 1-2 yemek kaşığı mısır unuda ıslatılarak kabak ve fasulyeye ilave edilir ve topak topak olmaması için karıştırılır. Tuz konulur. Ayrı bir kapta doğranmış soğan tereyağında pemleşinceye kadar kavrulur. Buna kabuğu soyulmuş ve kuşbaşı doğranmış domates katılarak bir sos yapılır. Çorba pişince hazırlanan sos ilave edilir. Bir taşım daha kaynatılarak pişince, Maydanoz ince ince doğranıp üzerine konularak sıcak olarak servis edilir.
Not : Ordu yöresine ait bir yemektir. Kabağın bollaştığı mevsimde yapılan bir yemek çeşitidir.
İLÇELERİ:
İlçelerimiz (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/index.htm)http://www.ordu52.com/images/blokust.gif http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Akkuş (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/akkus/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Aybastı (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/aybasti/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Çamaş (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/camas/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Çatalpınar (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/catalpinar/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Çaybaşı (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/caybasi/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Fatsa (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/fatsa/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Gölköy (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/golkoy/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Gülyalı (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/gulyali/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Gürgentepe (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/gurgentepe/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif İkizce (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/ikizce/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Kabadüz (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/kabaduz/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Kabataş (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/kabatas/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Korgan (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/korgan/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Kumru (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/kumru/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Mesudiye (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/mesudiye/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Perşembe (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/persembe/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Ulubey (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/ulubey/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Ünye (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/unye/index.htm)
1963 – 1964 yıllarında Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Prehistorya Tarihi Kürsüsü Prof.I.Kılıç KÖKTEN’in Ordunun Ünye civarında yaptığı arkeolojik kazı ve tetkiklere göre Ordu İli’nde yerleşmeye ve medeniyet eserlerinin verilmesine M.Ö.15 bin yıllarında başlanmıştır.Yine en eski yerleşme sahalarından biri de Mesudiye ilçesidir. Bu ilçe de Prehistorya ve daha sonraki eski tunç devrine ait bir çok buluntular ele geçmiştir. Bölgede dolayısıyla Hitit ve Frigler’inde hakimiyeti görülmektedir.
Ordu şehrinde ilk yerleşme M.Ö.VIII. yüzyılında Niletli Kolonistlerce başlatılmıştır. Niletli Kolonistlerce Kotyora (Cotyora) ismi ile kurulan ilk şehrin yeri bugün bilinmemektedir.Ordu toprakları Nedler ve Perslerin yaşantısına da sahne olmuştur.M.Ö.400 yıllarında 10 binlerin Ric’atı sırasında Ordu’nun antik şehre gelişi ve meşhur Ksenefon’un nutuklarına sahne oluşu önemli bir olaydır.Helenistik, Roma, Bizanslıların hüküm sürdüğü Cotyora zamanla önemini ve canlılığını yitirmeye başlamıştır. Selçuklu Türkleri ( Danişmentliler, Hacı Emiroğulları gibi) Osmanlıların hakimiyeti altına geçen Ordu İli Cotyora’dan sonra 14. yüzyıl ortalarına doğru şehrin 4 km güneyinde bugünkü Eskipazar’da Bayramlı adıyla kuruldu.Bayramlı kasabası 18. yüzyıl başlarında eski canlılığını kaybedince batıda bucak adıyla yeni bir ilçe merkezi doğdu. Bucak adı 1869-1870’de (ORDU) adına çevrildi. Bu yeni ilçe merkezine Bolaman,Perşembe, Ulubey, Hansamana (Gölköy) ve Aybastı bucakları bağlı idi.
Ordu ilçesi 1920 yılına kadar Trabzon Vilayetine bağlı bir kaza merkezi iken 17 Nisan 1920 tarih ve 69 sayılı “Ordu Müstakil Livası Teşkiline Dair Kanunla” merkezi Ordu olmak üzere Canik Sancağına bağlı olan Fatsa kazası da Ordu’ya bağlanmış ve müstakil Ordu Livası teşkil edilmiştir.1923 yılında Sancak adı Vilayet olarak değiştirilerek bugünkü mülki taksimata Ordu Vilayeti olarak yerini almış bulunmaktadır.Bugün bilindiği gibi 18 ilçesi 5 bucağı 65 belediyesi 505 köyü ve 327 mahallesi bulunmaktadır.Doğu karadeniz bölgesinin eşsiz doğa güzelliklerini sinesinde toplayan Ordu İlimizin İlçeleri; Akkuş, Aybastı, Çamaş, Çatalpınar, Çaybaşı, Fatsa, Gölköy, Gülyalı, Gürgentepe, İkizce, Kabadüz, Kabataş, Korgan, Kumru, Mesudiye, Perşembe, Ulubey ve Ünye’dir.
AYBASTI İLÇESİ:
İLÇEMİZİN TARİHİ DURUMU
Karadeniz’e paralel olarak uzanan Canik Dağları’nın Kuzey Yamaçlarında Bolaman Irmağı’nın sol kolu üzerinde (Yöresel adı Ağuderya olan) kurulmuş olan Aybastı Karadeniz’e 50 Km uzaklıkta 730 metre yükseklikte cennet bir şehirdir. Kuzey’den Kabataş, Güney’den Reşadiye, Doğu’dan Gölköy , Mesudiye Batı’dan Korgan ilçeleriyle çevrilidir. Bütün komşu ilçelere işlek yollarla bağlıdır.
İLÇEMİZİN ADININ NEREDEN GELDİĞİ
İlçemizin daha önce İbasdı ( İbasda ya da ibassa ) 1900’lü yıllarda Aybastı olan adı üzerinde halkın dilinde pek çok söylenti ve öyküler mevcuttur. Bunlardan en önemlileri yöremizin fethi sırasında karanlık bir gecede ayın bulutların arasından birden çıkarak ortalığı aydınlatması sonucunda işi kolaylaşan fatihlerce Aybastı şeklinde konuşmalarından dolayı yöreye bu adın verildiği şeklindedir.
Bir diğer söylentiye göre belden aşağısı tutmayan çocuğunu, şifa aramak amacıyla yöreye getiren bir beyi bir süre sonra çocuğun iyileşerek ayaklarını basması sonucu Beyin sevinçle “Ay bastı! Bastı! Ya da iyi bastı” şeklinde sevinçle bağırması sonucu yörenin bu
adla anıldığıdır ki yöremizin adının bazı tarihi kayıtlarda İbasda, İbastı bazı kayıtlarda da Espadia veya İpsadı şeklinde geçmesi itibariyle bu öykülere pek uymamaktadır.
TÜRKLER’DEN ÖNCE AYBASTI
İlçemizin adının Phacisane (Fatsa), Hapsamina (Hapsamana- Gölköy) Oinoie (Ünye) gibi aynı tür isimlerden ve bu isimlerle aynı devirlerde (Pontus krallığı Dönemi) verildiği muhtemeldir. Çünkü ilçemiz topraklarında bu devirlere ait yaşam izleri mevcuttur. Aybastı’nın verimli toprakları sağlıklı yaşama elverişli toprakları her devirde insan topluluklarının ilgisini çekmiştir.
Yunan kaynaklarına göre Aybastı’yı da içine alan bölgede ilk egemen halk kütleleri Kalipler , Kolk, Kokonlar ve Tiberen’lerdir. (Ayrıca ilçemizde tarih öncesi devirlere ait mağara yapıtları da mevcuttur. Bu kavimler uzun bir süre Hitit , Pers, Met ve Pont devletlerine bağlı olarak yöremizde egemen olmuşlar ve demircilikle uğraşmışlardır. M.S. 70’li yıllarda bölge Peçenek ve Uz Türkleri’nin akımlarına uğramış ve işgal edilmiştir. Dillerini ve geleneklerini unutmayan bu Türk boyları daha sonra gelen Türk Boyları ile bütünleşmişlerdir. Roma İmparatorluğu’na bağlı unsurların Anadolu’yu ele geçirmeleri sonucu Aybastı Bölgesiyle beraber önce Sivas Dukalığı’na daha sonra da Trabzon Eyaleti’ne bağlanmıştır. Roma İmparatorluğu’nun ikiye bölünmesi sonucu MS. 395 Aybastı Doğu Roma İmparatorluğu’nun topraklarındadır.
TÜRKLER AYBASTI’DA
Ortaasya’dan kopup gelen Türk Boyları İran toprakları üzerinde kurdukları Büyük Selçuklu Devleti’yle Bizans İmparatorluğu’na komşu büyük bir imparatorluk kurarak Anadolu’ya akınlar düzenlediler. 1054’te Van Gölü civarına gelen Sultan Tuğrul Bey ordularını üç bölüme ayırarak bir kolunu Kafkas Dağları, Erzincan Yöresi ve Canik Ormanlarına yöneltti. Bu Türk akınlarını 1071’de Malazgirt Savaşı’nın kazanılmasıyla geriden gelen Türk kuvvetleri destek verdiler. Selçuklu Sultanı Alpaslan’ın komutanlarından Artuk Bey, Afşin, Kutalmış Oğlu Süleyman Şah gibi komutanlar yöremizi de içine geniş bir alanda fetih hareketlerine başladılar. Kutalmış oğlu Süleyman fethettiği toprakları kendilerine bağlayarak Anadolu Selçuklu Devletini kurdu. Bu sırada Süleyman Şahın dayısı Danışmend Taylı Beyin oğlu Gümüştekin Ahmet Gazi Orta Anadolu’da Sivas Amasya, Tokat ve Niksar yörelerini fethederek Anadolu Selçuklu Devleti’ne bağlı Danişmentli Beyliği’ni kurdu. Selçuklular’ın taht mücadelelerinden yararlanarak bağımsızlığını ilan etti. Selçuklular ile birlikte Haçlılar’a ve Anadolu Selçuklu Devleti’ne karşı çetin mücadeleler verdiler. Daha önce Sivas olan başkentlerini güvenlik nedeniyle Niksar’a taşıdılar. Ahmet Gazi’nin yerine geçen oğlu Melik Emir Gazi Beyliği’nin sınırlarını bilhassa sahile doğru genişletmek amacıyla Canik denilen bölgeye seferler düzenledi. İlk etapta doğuda Mesudiye, İskefsür ve Aybastı; Batı da ise Ünye, Fatsa Bölgeleri Danişmentliler’in eline geçti. (1115 - 1134) İlçemiz Canik diye bilinen yörenin Niksar’a göre ilk bölümlerindendir. Bu nedenle Türkler’in eline geçen ilk yerlerdendir. Daha sonraki yıllarda bazı yerlerin Bizans’a geçmesi üzerine Danışmentli Melik Muhammed yöreye bir sefer daha düzenleyerek daha etkin hakimiyet sağlamıştır. Danişmentli Hükümdarı Emir Nizamettin Yagıbasan Ünye üzerine bir sefer düzenleyerek (1157) Ünye’den itibaren Bafra’ya kadar tüm sahili ele geçirmiş, bir yıl sonra bu yerler antlaşma ile vergi karşılığı Bizans‘a terk edilmiştir.
Emir Muhammed’in ölümü üzerine başlayan taht kavgalarına As Devleti Sultanı Kılıçaslan Danişmentli Beyliği’ne son vererek topraklarına kattı. (1175) İlçemiz toprakları üzerinde Danişmentliler devrinde yapılan savaşlarda şehit düşmüş asker ve komutan mezarlarına rastlanmaktadır. Kutlu Doğmuş Evliyası, Kümbet Evliyası etraflarında çok sayıda şehit mezarları mevcuttur.
Moğollar’ın Anadolu’yu işgali sonucu Anadolu Selçuklu Devleti yıkıldı. İlçemizde içinde bulunduğu topraklar İlhanlı Devleti, Eratna (İlhanlı) Beyliği, Kadı Burhanettin Beylikleri’nin topraklarında kaldı. Kadı Burhanettin ordusu ile İskefsür’e kadar gelmiştir.
Aybastı ve yöresinin dağlık oluşu fetih sırasında Türkleri çok uğraştırmış fetih uzun yılları almıştır.(115- 1134) Hatta Emir Melik Gazi’nin ilçemize düzenlediği bir sefer sırasında Kutlular’da Yaras mevkiinde yaralandığı; öteki komutanların askerlerine:” Yarısını asın, yarısını kesin!” şeklinde emir verdiklerini; Emirin acilen Niksar’a götürüldüğü sırasında kanının damladığı yerlerin evliya olarak değerlendirildiği mahalle insanları tarafından anlatılmaktadır.
OSMANLI DÖNEMİNDE AYBASTI
Aybastı ile bu döneme ait bilgileri İlçemizin yetiştirdiği çok değerli Hocamız Prof. Bahaeddin YEDİYILDIZ’ın Ordu Kazası Sosyal Tarihi adlı araştırma eserinde rastlıyoruz. Buna göre 1485 Yılı Tahrir Defterlerinde İlçemizin adı Bölük-i Fidâverende ‘dir. Fidâverende’nin merkezi belli olmamakla birlikte Elbey Köyü’nün olma ihtimali üzerinde durulmaktadır. İbassa ise Fidaverende’ye bağlı köyler envanterinde 1455’te 49 haneli bir köydür. Köy Yörgüç Paşa’nın Gulâmı (temsilcisi) Togan’ın tımarıdır. Köyde cami vardır. Seydi Ali Fakih imamlık Dervişoğlu Akdoğan Zaviyedarlık yapar. Köyde dervişler yaşar. Kızılot Karyesi’nde (Köyünde) 3 adet Derbentçi vardır. İbastı bu tarihlerde İskefsur kazası Şebinkarahisar Sancağı, Erzincan Eyaleti’ne bağlı bir nahiyedir.
Perşembe Yaylası Şenlikleri
İlçemiz Tokat, İskefsur , Niksar yöresini sahile Fatsa Limanı’na bağlayan en kısa ve emniyetli yol üzerinde olması nedeniyle çok önemlidir. İlçemiz topraklarında çok eski tarihlerde kullanılan bir ipek yoluna ait kalıntılar mevcuttur. Prof. Bahaettin YEDİYILDIZ Hocamızın eserine göre Fidâverende’nin nüfusu hane olarak komşu nahiyelerden daha fazladır. (İbassa 626 hane, Hapsamana 346 hanedir. İlçemiz 1485’te 643, 1520’de 1006, 1547’de 1590, 1613’te ise 1745 hane nüfusa sahiptir. Buradan harekele ilçemizde aşırı bir nüfus artışı olduğu göze çarpar.)
Aybastı Osmanlı Padişahları’nın Doğu’ya düzenledikleri seferlerin yakınından geçmesi nedeniyle doğrudan etkilenmiştir. (Yavuz Sultan Selim’in Selemen Yaylası’nda konakladığı bilinmektedir.)
Yöremizin idari merkeze uzaklığı ve ormanlık oluşu her devirde kanun ve asker kaçaklarının barınağı haline gelmiş. Yerli beyler her zaman problem çıkarmışlar, bu yüzden Osmanlı Devleti yöremizde her zaman fazla askeri kuvvet bulundurmuştur. III. Mehmet Döneminde Sancak Beyliği elinden alındığı iddiasıyla isyan çıkarıp devleti hayli uğraştıran ünlü Celali, Karayazıcı devlet kuvvetlerinden kaçarak Canik Dağları’nda Perşembe Yaylası’na sığınmış ve burada ölmüştür. (1603)
İlçemizle ilgili daha net bilgileri Kudret EMİROĞLU’nun yeni yazıya çevirdiği 1869-1870-1871-1872-1873 ve 1874 tarihli Trabzon Eyaleti Salnameleri’nde rastlamaktayız.
Bu kayıtlara göre bu yıllarda Aybastı Ordu kazasına bağlı nahiye idi. Nahiyede 143 hane Rum 983 hane Türk nüfus yaşar. Nahiyede 13 cami, 10 hatip, 5 adet Kilise, 7 adet Rahip, 11 adet Müslüman mektebi, 2 Rum mektebi, 1 adet medrese, 1 adet de müderris bulunmaktadır. Ayrıca nahiyede belediye teşkilatının mevcut olduğu reisin İbrahim Ağa Azanın da Abdulkadir Ağa olduğu kayıtlarından anlaşılmaktadır.1870 yılında nahiyedeki nüfus toplamı 1126 hane = 4307 kişidir. Nahiye müdürü Necip Ağa, Katibi Süleyman Efendi’dir.
1874 Yılında ise Aybastı ,Görele, Vakfıkebir ve Sürmene ile padişah iradesi ile kaza yapılmış olup, Kaymakamı Ali Ağa Katibi Ahmet Efendi’dir. 1872 Yılı Salnamesinde o devirlerde kullanılan takvimde 31 Mayıs’ta Perşembe Panayırı kaydına rastlanmıştır.
Aynı eserde “Aybastı Nahiyesinde tul ve arzları birer buçuk saat mesafeli beş altı adet orman olup bu ormanlarda yalnız gürgen ağaçları vardır. Hasıl olan kereste yalnız derun- i nahiye ebniyasına sarf olunarak yolları gayet sa’bel- mürur olduğundan ahir mahalle nakil edilememektedir.”ifadeleri yer almaktadır. Aybastı nahiyesinin kaza ve vilayete olan uzaklıkları yaya olarak belirlenmiştir. Buna göre Aybastı’nın Ordu Kazasına uzaklığı 18 saattir. Trabzon’a uzaklığı ise 63 saat olarak tespit edilmiştir.[1][1]
İlçede o yıllarla ilgili nahiyede tüfenk, tabanca, çakmak imal edilir. Nahiye dahilinde sarf edilir. Ayrıca Kuzköy’de Şeyh Halil, Şıhlı’da Şeyh Kutlu Doğmuş, Akfatma’da Şeyh Hasan adlı veliler metfundur. denilmektedir.
1874 Yılında kaza yapıldığını gördüğümüz Aybastı’nın merkezinin belli bir yerde değil yöre ileri gelenlerinin merkezi idareye baskı ve etkileri sonucu Sefalık Köyü (Konak yanı) ile Esenli Köyü (Cami yanı) arasında yer değiştirdiği görülmüştür. Merkez bir ara 1854 yılında gelerek Sefalık’a yerleşen Hazinedar Oğulları’nın bulunduğu Sefalık’a geçmiş (burada halen mevcut olan tarihi hamamlar, fırınlar bu devirde yapılmıştır) Daha sonraki yıllarda (1900) ilçe ya da nahiye merkezi Esenli ağalarının etkinlikleri sonucu eski yerine geçmiş. İlçe merkezinin bugünkü yere kurulmasında Remzi Efendi ve Rüştü Efendi adlı kişiler önderlik etmişlerdir. Bugünkü Merkez Camii o yıllarda yapılmıştır. İlçemiz 1945 yılında ilçe olan Gölköy’e bağlı bir nahiye olarak bağlanmış, şehrin hızla gelişmesi sonucu 1957 yılında ilçe olma hazırlıkları başlatılmış, 1959 ‘da da ilçe olmuştur. Bu yıllarda Belediye Teşkilatı geliştirilmiş sonra İbrahim Gökalioğlu ilk Belediye Başkanı seçilmiştir. Daha sonraki yıllarda kurulan Esenli Köyü Kalkınma Kooperatifi sayesinde ilçemizden Almanya’ya çok sayıda işçi gönderilerek ilçemizin yaşam düzeyi geliştirilmiştir .
COĞRAFYA:
Ordunun Coğrafi konumunu çok iyi anlatan bu fotoğrafta ve videoda Ordu şehri çok iyi bir şekilde görülmektedir. Mavi ve yeşil iç içe, doğanın hala bakir kalabildiği bir yer.
Ordu ili 37-38 derece doğu meridyenleri, 40-41 derece kuzey paralelleri arasında yer almıştır. Doğu' da Giresun, Baı' da Samsun, Güney' de Sivas ve Tokat, Kuzey' de Karadeniz ile çevrilidir. İlin sorumluluk sahası ise 115 km. genişlik, 62 km. derinliğindedir. Kıyı 60 mil uzunluğunda olup küçük koy ve körfezleriyle de deniz araçlarının kolaylıkla barınabilecekleri yer ve plajlara sahiptir. İlin alanı 6001 km2 dir. 1997 nüfus sayımına göre il genel nüfus 858.576 olup, kilometre kareye 14.3 kişi düşmektedir.
Güneyden denize doğru akan Turnasuyu, Melet ırmağı, Akçaova Deresi, Ilıca Deresi, Bolaman Irmağı, Elekçi Deresi, Curi Deresi, Çeviz Deresi ve Akçay Deresi araziyi derin vadiler halinde bölmektedir.
http://www.ordu52.com/cografya/ormanlik.jpg
Çambaşı Yaylasindan Bir Görünüm Arası 60-70 derece meyillere varan genellikle dik ve kesik tepelerden oluşmuştur. Ilıman bir iklime sahip olan Ordu, başta fındık olmak üzre patates, soya fasulyesi, arıcılık, deniz ve hayvan ürünleri konusunda yurdumuzda ilk sıraları teşkil etmektedir. İlin ekonomik yapısı her türlü sanayiye cevap verebilecek niteliktedir. Fındık üretimi ilin ticari hayatında önemli bir rol oynamakta ve büyük bir döviz girdisi sağlamaktadır. Fındıktan başka her türlü sebze ve meyvenin dışında tarla ürünllerinden arpai buğday, bakla, çavdar, İlimizin yüksek kesimlerinde yetiştirlmektedir. İlin alçak kesimlerinde ise genellikle her türlü sebze ve meyve (ayva, armut, kiraz, dut, vişne, incir, kivi ve ceviz gibi) yetiştirilmektedir. Bugün bilindiği gibi 18 ilçe, 65 Belediyesi ve ayrıca 508 köyü bulunmaktadır. Doğu Karadeniz Bölgesinin eşsiz doğa güzelliklerini sinesinde toplayan Ordu
ilimizin İlçeleri:
Akkuş, Aybastı, Çamaş, Çatalpınar, Çaybaşı, Fatsa, Gölköy, Gürgentepe, Gülyalı, İkizce, Kabadüz, Kabataş, Korgan, Kumru, Mesudiye, Perşembe, Ulubey ve Ünye' dir. Sahilden itibaren güneye doğru yükselerek derin vadiler meydana getirmek suretiyle uzanan Karedeniz sıra dağları engebeli yüzey şekillerini oluşturur.
http://www.ordu52.com/cografya/03870006.JPG http://www.ordu52.com/cografya/03870023.JPG http://www.ordu52.com/cografya/19.jpg
http://www.ordu52.com/cografya/20.jpg
http://www.ordu52.com/cografya/21.jpg
http://www.ordu52.com/cografya/22.jpg
KÖYLERİ:
Köyİnternet adresleriNüfus 2000İlçeye Uzaklığı (km)
İle Uzaklığı (km) AKÇATEPE 34999 AKKESE 4241515 ALEMBEY 2121010 ALINCA 6273030 ALİSAYVAN 773434 ALTINYURT 6951313 ARPAKÖY 4051616 ARTIKLI 3371111 ATAKÖY 1321919 AYDINLIK 4503535 BAHARİYE 246 32 BAYADI 1.0761414 BAYRAMLI 2931717 BOZTEPE 72744 BURHANETTİNKÖY 27588 CUMHURİYET 5322727 ÇAVUŞLAR 60688 DEDELİ 4251414 DELİKKAYA 5061414 DİKENCE 3601313 DÜZKÖY (http://www.duzkoy.net.tc/)www.duzkoy.net.tc (http://www.duzkoy.net.tc/) 1361414 EMENKÖY 1611515 ERENLİ (http://www.erenli.net.tc/)www.erenli.net.tc (http://www.erenli.net.tc/)
6002727 ESKİPAZAR 69655 EYÜPLÜ 7281010 GERCE 4182929 GÖKÖMER 8071818 GÜMÜŞKÖY 2373636 GÜNÖREN 1.0382121 GÜZELYALI 1331818 HACILAR 4722525 HATİPLİ 24388 HÜRRİYET 2622525 IŞIKLI 4352424 KARAAĞAÇ 5422323 KARACAÖMER 1.84966 KARAOLUK 2402929 KAYABAŞI 1.7441212 KAYADİBİ 6921414 KISACIK 3282222 KIZILHİSAR 6801111 KOVANCI 2001717 KÖKENLİ 1.4131212 KURTULMUŞ 2282222 KUYLU 6553333 MÜBAREK 3582525 OĞMACA 3551212 ORHANİYE 19055 ORTAKÖY 4722424 OSMANİYE 2102020 ÖCELİ 1.84355 ÖRENCİK 2912222 ÖVÜNDÜK 561515 PELİTLİ 1394040 SAĞIRLI 1772020 ŞENKÖY 1951010 ŞENOCAK 2642222 TERZİLİ 28277 TEYNELİ 1.1261111 TOPLUCA 4341616 UZUNİSA-BUCAK MERKEZİ 3761010 UZUNMUSA 3621010 YAĞIZLI 4721313 YARAŞLI 49088 YEMİŞLİ 1.05888 YEŞİLKÖY 1951616 YILDIZLI 56388 YUKARITEPE 9881414 ZAFERKÖY 3351818
MAHALLİ YEMEKLERİ:
Sarma
http://www.ordu52.com/yemekler/yemek3.jpg
Pancar Diblesihttp://www.ordu52.com/yemekler/yemek8.jpg
Turşu
http://www.ordu52.com/yemekler/yemek5.jpg
http://www.ordu52.com/yemekler/yemek4.jpg
http://www.ordu52.com/yemekler/yemek6.jpg
Pancar Döşemesi
http://www.ordu52.com/yemekler/ekmek.jpg
http://www.ordu52.com/yemekler/dible.jpg
http://www.ordu52.com/yemekler/fasulye.jpg
Fasulye Turşusu
http://www.ordu52.com/yemekler/meyve23.jpg
Taflan Turşusu
http://www.ordu52.com/yemekler/yemek2.jpg
Melocan
http://www.ordu52.com/yemekler/hamsi.jpg
Hamsi Kaygana
http://www.ordu52.com/yemekler/tirmit.jpg
Kirmit
http://www.ordu52.com/yemekler/meyve.jpg
Töngel Turşusu
http://www.ordu52.com/yemekler/sakarca.jpg
Sakarcahttp://www.ordu52.com/yemekler/yemek7.jpg
Ordu ilinde Türk mutfağının tüm zenfginliklerini görmek mümkündür. Mahalli yemeklerin başlıca çeşitlerini şöyle sıralayabiliriz.
PANCAR(KARA LAHANA)ÇORBASI:
Malzeme: 1 bağ pancar 1 baş soğan 1 tane acı biber 2 kaşık yağ Yeterli kadar tuz
Yapılışı:Pancar temizlenip yıkanır.İnce ince doğranırç.Bir tencerede yağ eritilir.İncecik doğranmış soğanlar bu yağda pembeleşinceye kadar kavrulur.Üzerine malzemenin miktarına göre su ilave edilir.Pancarın yeşil rengini koruması için kaynayan suya önce tuz atılır.Sonra doğranmış pancar ile önceden haşlanmış fasulye katılır.(Fasulye yerine mevsimine göre ve ailenin ekonomik durumuna göre posul,mısır yarması,bulgur,pirinçte katılabilir.)Birlikte epeyce kaynadıktan sonra elenmiş mısır unu bir elle kaynayan yemeğin içine azar azar dökülür.Diğre elle tahta kaşıkla topraklanmaması için devamlı karıştırılır.Yemek ocaktan indirilmeye yakın bir parça biber ilave edilir.Arzuya göre iç yağı bir tavada yakılarak yemeğin üzerine gezdirilir.Daha sonra servis yapılır.
MISIR ÇORBASI:
Malzeme: 1 kg kırma beyaz mısır 1 litre ayran 1 çorba kaşığı nane 1 su bardağı kuru fasulye
Yapılışı: Akşamdan suya bırakılan kırma mısır ve fasulye sabahleyin haşlanır.Bir tenceye su konularak kaynatılır.Hazırlanan malzemeler kaynayan suya katılır.Piştikten sonra dinlemeye bırakılır.Ayrı bir kapta hazırlanan ayranın içine pişmiş kırma mısır ve fasulye karışımı konulur.Servis yapılacağı sırada yağ eritilerek yemeğin üzerine dökülür.Nane ve tuz ilave edilir.
PANCAR(KARA LAHANA)SARMASI:
Malzeme: 2 bağ pancar ½ kg kıyma 4 baş orta büyüklükte soğan 1 çağ bardağı pirinç Yağ,tuz,karabiber,maydanoz
Yapılışı: Pancar saplarından ayrılır.Temizlendikten sonra kaynayan suya konularak hafif diri kalacak şekilde haşlanır.Bir süzgeçte süzülür.Soğuk suda bekletilir.Hafif sıkılarak bir kaba alınır.Ayrı bir kapta kıyma,rendelenmiş soğan,yıkanmış pirinç,saçlı,tuz,karabiber ve kıyılmış maydanoz biraz su ile yoğrulur.Pancarın damarlı taraflı içe gelecek şekilde hazırlanan iç arasına konulur.Çok sıkı olmamak kaydı ile normal bir şekilde küçük küçük sarılır.Bir tencereye düzgün olarak dizilir.Üzerini kapatacak kadar su ilave edilir.(Kaynar su tercih edilir)Üzerine sarmayı bastırmak için kapağı örtülüp kaynamaya bırakılır.Önce harlı sonra kısık ateşte pişirilir. PANCAR(KARA LAHANA)DİBLESİ:
Malzeme: 2 bağ pancar 4 baş orta büyüklükte soğan 1 su bardağı pirinç(veya bulgur) Zeytinyağı,tuz,karabiber
Yapılışı: Pancar temizleyip yıkanır.İnce ince kıyılır.Kaynamış suyun içine rengi kararmasın iye hemen tuz ilave edilir.Pancar kaynayan suya atılır.Bir taşım kaynadıktan sonra pirinç konulur.Pancar ve pirinç birlikte yumuşayıncaya kadar kaynatılır.Ocaktan alınarak süzülür.Topraklanmaması için devamlı karışıtrılır.Soğumaya bırakılır.Diğer taraftan,arzuya göre zeytinyağı veya tereyağı tencereye konulur.İncecik doğranmış bol soğanla hafif pembeleşinceye kadar kavrulur.Haşlanan pancarlar acı biber de ilave edilerek karıştıra karıştıra pişirilir. SAKARCA KAYGANASI
Malzemeler :Sakarca (3 bağ) Yumurta (1 adet) Tuz1yemek kaşığı (20 gram)Mısır Unu 4 yemek kaşığı (100 gram) Sıvıyağ ½ çay bardağı (100 gram)
Yapılışı :Sakarcalar temizlenip, yıkanır. Kaynayan tuzlu suda soğan kısımları yumuşayıncaya kadar haşlanır. Suyu süzdürülür. Sonra ince ince doğranır. İçine yumurta, mısır unu gerekirse bir tutam tuz ilave edilip, karıştırılır. Teflon tavada sıvıyağ ile alt üst edilerek kaygana şeklinde kızartılır. Sıcak dilimlenip servis edilir.
HAMSİ KAYGANASI :
Malzemesi:Hamsi (Taze veya Salamura)½ kilogram Yumurta(3 adet) Yeşil Soğan(1 bağ) Un (2 yemek kaşığı) Maydanoz (6-7 dal) Karabiber Süt (1 su bardağı)
Yapılışı : Hamsi ayıklanır, kılçıkları çıkarılıp üç-dört parçaya ayrılır. İçine yeşil soğan maydanoz ince ince doğranır. Yumurtalar kırılır, tuz ve karabiber ilave edilip, sütle açılır. Krep kıvamında hazırlanır. Tavaya çok az sıvıyağ koyulup, kızdırılır. Daha sonra hazırlanan karışımdan 1-2 kepçe dökülür. İnce bir şekilde yayılır ve kızartılır. (Kızarırken tava yavaş yavaş sallanmalı.) Bir tabak yardımı ile alt üst çevrilir. Kızaran kayganalar düz servis tabağına alınır. Hazırlanan krepler bitene kadar kızartma işlemine devam edilir. Kızaran kayganalar üst üste konulup, dilimlenir. Yada tek tek rulo şeklinde sarılıp, servis tabağına yerleştirilir. Arzuya göre yeşil soğan, salata ve marul ile süslenerek servis yapılır.
PANCAR DÖŞEMESİ :
Malzemeler :Pancar (Kara Lahana2 bağ) Soğan (2 adet) Pirinç veya Bulgur (1 çay bardağı) Kıyma yada Kemikli Et (250 gram) Salça (1 yemek kaşığı) Tereyağ (1 yemek kaşığı) Sıvıyağ (1 fincan) Acıbiber (1-2 adet) Tuz
Yapılışı : Pancarlar ayıklanıp, yıkanır. İnce ince doğranır. Kaynar suya atılarak 2-3 dk. Haşlanır. Süzgece alınır. Soğanlar ince doğranır. Kıyma ile kavrulur. Yağ ve salça ilave edilir. Haşlanmış pancarlar bu karışımla 2-3 defa karıştırılarak üzerine sıcak su konulup harlı ateşte pişmeye bırakılır. Içine ayıklanıp yıkanmış pirinç yada bulgur ve acı biber ilave edilerek yeterince pişirilir.
KURU YUFKA BÖREĞİ :
Malzemeler:Kuru Yufka ( Ordu Yöresinde Yapılan)9 adet,Sıvıyağ (1 çaybardağ)ı,peynir (300 gr) Maydanoz ½ demet
Yapılışı : Kuru Yufkalar hafif tuzlu suda ıslatılır. Teflon Tavaya sıvıyağ konur, üstüne 3 kat yufka döşenir. Üçüncü katın ortasına peynir ve maydanoz karışımından yapılan harç konulur. Kısık ateşte alt üst edilerek kızartılır. Sıcak olarak servis yapılır.
Not : Kuru Yufka Böreği yörede genellikle peynir ve çökelekle yapılır. Ancak, istenirse kıymalı, patatesli, ıspanaklı v.s. iç konularak ta yapılabilir.
MISIR YARMALI AŞ SARMASI :
Malzemeler :Kara lahana (Pancar) 3 bağ,Mısır Yarması (1 su bardağı),Bulgur (½ su bardağı) Soğan (4 adet),Salça (1 yemek kaşığı),Tereyağ (1 çay bardağı)Sıvıyağ 2 yemek kaşığı,Maydanoz 1 bağ Yoğurt (Süzme) 1 kase,Sarımsak 4-5 dişTuz-Kırmızı Biber 12.NanePatates 1-2 adet
Yapılışı : Pancar saplarından ayrılır. Kaynayan suda hafif diri kalacak şekilde haşlanır. Soğuk suya alınıp, süzgeçte süzülür. Mısır yarması ılık suda ıslatılır. Soğanlar ince ince kıyılır. Yağ ve salça ile hafif pembeleşinceye kadar kavrulur. Ayıklanıp yıkanmış bulgur ve mısır yarması ilave edilir. Tuz konulur. 1 bardak sıcak su ilave edilip, kısık ateşte pilav gibi çektirilerek pişirilir. Içine maydanoz, ince doğranmış sarımsak ve nane ilave edilip, karıştırılır. Haşlanmış pancarın damarlı tarafı içe gelecek şekilde tabak üzerine serilerek, hazırlanan içten konulur. 2-3 cm eninde küçük küçük sarılır. Tencereye düzgün bir şekilde dizilir. Soğan ve patates dilimleri konulur. Üzerine ağırlık yapması için bir tabak kapatılır. Sıcak su ilave edilir, kalan tereyağ ve sıvıyağ üzerine gezdirilir. Sarımsaklı yoğurt ile servis yapılır. Arzu edilirse üzerine yağda kızdırılmış kırmızı pul biber de konulabilir.
Not : (Mısır Yarması) fırında kurutulmuş mısır taneleri değirmende bulgur kalınlığında çekilir.
GALDİRİK KAVURMASI :
Malzemeler :Galdirik (Taze ve diri olmalıdır1 bağ) Yeşil Soğan veya Kuru Soğan (3-4 tane) Sıvıyağ (Mısır Özü, Ayçiçeği Yağı ½ çay bardağı) Maydanoz (Taze Maydanoz ½ bağ) Pulbiber Yumurta (1 adet)
Yapılışı : Galdirik temizlenip, yıkanır. İnce ince doğranır. Tuzlu kaynar suda haşlanır. Üzerinden soğuk su geçirilir. Bir tencereye sıvı yağ konur. Soğan doğranır, pembeleşinceye kadar kavrulur. Pulbiber ilave edilir. Kavrulmuş soğan üzerine galdirik boca edilir. Karıştırılarak kavrulur. Kıyılmış maydanoz katılır. Bir kapta çırpılmış yumurta karışıma dökülür. Pulbiber serpilerek servis yapılır.
NOT : Ordu'da yetişen bir bitkidir. Galdirik saplı, yeşil yapraklı bir bitki olup, çıktığı mevsimler ilkbahar ve yaz aylarıdır. Bu aylarda taze iken toplanır. Sadece gövde kısmı yenilir.
ISIRGAN ÇORBASI :
Malzemeler : Isırgan (Yeşil taze ısırgan ½ kg.) Kuru Soğan (1 adet) Yaş veya Kuru Nane (1 tutam) Kuru veya Yeşil Sarımsak (3 diş) Tereyağ (1 çorba kaşığı) Mısır Unu (Taze 2-3 çorba kaşığı) Salça (Domates 2 çorba kaşığı)Bulgur veya Pirinç (½ su bardağı) Yeşil Pırasa Yaprağı (1 tutam) Pezik (1 tutam) Su (Miktarı çorba kıvamı) Acı biber (2 adet)
Yapılışı : Isırgan, pezik, pırasa, ince ince doğranıp, kaynayan suya eklenir. 2 adet ı kırmızı biber konulur. Iyice kaynayınca un ilave edilir ve sarımsak eklenir. İnmesine yakın nanesini doğra. Piştikten sonra, ince ince doğranmış sarımsak ve soğan, tereyağında, salça ile birlikte kızdırılır. Bu sos çorbanın içine dükülüp, bir taşım daha kaynatılıp ocaktan alınır.
TAZE BEZELYE KAYGANASI
Malzemeler :Taze Bezelye (Sultan Bezelye ½ kg.) Yumurta (Taze 1 tane)Mısır Unu (Taze, Mevsimlik 2-3 kaşık 100-150 gram) Sıvıyağ (Kızartacak Kadar 1 çay bardağı)
Yapılışı : Bezelyenin iplikleri ayıklanır. Kaynayan tuzlu suda haşlanıp, Süzülür. Üzerine soğuk su dökülür. Derince bir kaba 2-3 kaşık mısır unu konur. Yumurta kırılır. Bezelye boca edilir. Iyice karıştırılır. Kızdırılmış tavaya sıvıyağ konur. Bezelyeler tavaya boşaltılıp iyice bastırılır. Alt ve üst kızartılır.
Not : Bu tür kızartmalar için özel tavalar kullanılır. Derin olan bu tavaların üzerinde kapakları düz biçimli ve tavanın içene geçecek şekilde hazırlanmıştır. Yiyecekler bozulmadan rahatlıkla çevrilir.
PEZİK MÜCVERİ :
Malzemeler :Pezik (Pazı)2 bağ,Soğan 2 adet,Pirinç 2 fincan,Yumurta 2 adet,Un 2 yemek kaşığı,Tuz-Karabiber-Nane,Sıvıyağ 1 çay bardağı
Yapılışı :Pezikler ayıklanıp yıkanır, ince ince doğranıp, haşlanır. (sapları yumuşayıncaya kadar.) Süzgece alınır. Üzerine biraz soğuk su gezdirilir. Pirinç üzerini örtecek kadar su ile haşlanıp suyu çektirilir. Haşlanan pezikler avuç içinde sıkılarak çukur bir kaba alınır. İçine haşlanmış pirinç, un, yumurta, tuz, karabiber, soğan ve nane ilave edilip iyice karıştırılır. Tavaya bir miktar sıvayağ koyulup, kızdırılır. Hazırlanan iç tavaya ince bir şekilde (1 cm.) yayılır. Kızartma işlemi yapılırken tava yavaş yavaş sallanmalı. Bir taraf kızarınca bir tabak yardımı ile alt üst edilerek diğer tarafta kızartılır. Ilıdığı zaman dilimlere kesilerek servis tabağına alınır. Bu ölçüdeki malzemelerle 2-3 tava hazırlanabilir.
KABAK ÇORBASI :
Malzemeler :Yarım Kabak (Karakabak veya Kış Kabağı)yarısıTane Fasulye (Yada Alaca Fasulye)bir avuçMısır Unu (O Yılın Mısır Unu)½ yemek kaşığıTuz (İyotlu)1 tatlı kaşığı,Su (Yemeğin Su Oranı Ayarında)2 litre,Tereyağ 1-2 yemek kaşığı (40 gram),Kuru Soğan (Orta Boy)1-2 adet Domates ,Maydanoz (Taze Maydanoz) ½ bağ
Yapılışı :Kabak soyulup dilimlenir. Taze Fasulyeler haşlanır. Bir tarafta su kaynatılır, daha sonra kaynayan bu suya dilimlenen kabaklar atılıp, haşlanır. Aynı suya ayıklanıp, bölünmüş taze fasulyeler ilave edilerek pişmeye bırakılır. Bu arada 1-2 yemek kaşığı mısır unuda ıslatılarak kabak ve fasulyeye ilave edilir ve topak topak olmaması için karıştırılır. Tuz konulur. Ayrı bir kapta doğranmış soğan tereyağında pemleşinceye kadar kavrulur. Buna kabuğu soyulmuş ve kuşbaşı doğranmış domates katılarak bir sos yapılır. Çorba pişince hazırlanan sos ilave edilir. Bir taşım daha kaynatılarak pişince, Maydanoz ince ince doğranıp üzerine konularak sıcak olarak servis edilir.
Not : Ordu yöresine ait bir yemektir. Kabağın bollaştığı mevsimde yapılan bir yemek çeşitidir.
İLÇELERİ:
İlçelerimiz (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/index.htm)http://www.ordu52.com/images/blokust.gif http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Akkuş (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/akkus/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Aybastı (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/aybasti/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Çamaş (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/camas/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Çatalpınar (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/catalpinar/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Çaybaşı (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/caybasi/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Fatsa (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/fatsa/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Gölköy (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/golkoy/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Gülyalı (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/gulyali/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Gürgentepe (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/gurgentepe/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif İkizce (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/ikizce/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Kabadüz (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/kabaduz/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Kabataş (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/kabatas/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Korgan (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/korgan/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Kumru (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/kumru/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Mesudiye (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/mesudiye/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Perşembe (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/persembe/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Ulubey (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/ulubey/index.htm)
http://www.ordu52.com/images/icon_dot.gif Ünye (http://www.ordu52.com/ilcelerimiz/unye/index.htm)
0 yorum: