şansını mı denemek istiyorsun? öyleyse, rastgele bir yazıyı okumaya ne dersin?

TRABZON

GENEL BİLGİLER:
Ticari Liman Kenti

İlk yerleşimin tarihi M.Ö. 2000'li yıllara uzanan kenti bir koloni olarak kuran Miletoslular masayı andıran sekiler üzerine oturması nedeni ile Trapezus adını vermişler.


GENEL BİLGİLER

http://www.bigglook.com/biggtravel/images/sehirler/dkaradeniz/trabzon13.jpgKentleri: Akçaabat, Araklı, Arsin, Beşikdüzü, Çarşıbaşı, Çaykara, Dernekpazarı, Düzköy, Hayrat, Köprübaşı, Maçka, Of, Sürmene, Toyya, Vakfıkebir, Yomra, Şalpazarı
İlk yerleşimin tarihi M.Ö. 2000'li yıllara uzanan kenti bir koloni olarak kuran Miletoslular masayı andıran sekiler üzerine oturması nedeni ile Trapezus adını vermişler. Trabzon koloni olarak kurulmuş ama sonraları 1204-1461 arasında Trabzon yerlerden biriydi. Yavuz Selim şehzadeliğinde Trabzon'da Rum Pontus devletine başkentlik etmiş. Osmanlı döneminde şehzadelerin devlet tecrübelerini artırsın diye sancak beyliğine gönderildiği bulundu ve oğlu Kanuni Süleyman burada doğdu.
Trabzon, konumu nedeniyle yüzyıllardır önemli bir liman kenti ve ticaret merkezi olma niteliğini korumuştur.

http://www.bigglook.com/biggtravel/images/sehirler/dkaradeniz/trabzon14.jpgKent merkezi kuzeyden güneye doğru Boztepe'nin üzerine kadar düzgün olmayan teraslar halinde yükselir. Değirmendere, Kuzgundere (ya da Tabakhane) ve Zağnos dereleri güneyden kuzeye derin boğazlarla yerleşimi bölmüştür. Tabakhane ve Zağnos dereleri arasında kalan ve düzgün olmayan yüksek bir masa formundaki alan üzerinde, kentin bilinen en eski yerleşim kalıntıları tespit edilmiştir. İşte bu nedenle Trabzon adının eski Grekçe masa yada yumak anlamında "trapezos" kelimesinden geldiği görüşü ağırlık kazanmaktadır.

Trabzon ili, doğudan Rize, batıdan Giresun, güneyden Gümüşhane ve kuzeyden Karadeniz'le çevrilir. Trabzon ilinin doğu-batı yönünde uzunluğu 100 km ve genişliği 46 km'dir. Arazi tamamen dağlık ve volkaniktir. Hemen deniz kenarından başlayarak içeriye doğru birden yükselen dağlar kısa bir zamanda 400-500 metre yüksekliğe ulaşır.

İlin güney sınırı 2000-3000 metre yükseklikteki tepelerle son bulur. Bu tepeler doğuda Çoruh nehrinde başlayarak Ordu-Samsun istikametinde son bulmaktadır. Trabzon ili; üzerine oturtulmuş tepeler, oldukça dik versanlar ve denize dökülen irili ufaklı bir çok dere ile düzlüğü bozulmuş, dalgalı yırtık görünümlü bir yapıdadır. Kaynağını ilin güneyindeki dağ silsilesinden alarak denize dökülen dereler araziyi oldukça sık ve derin vadilere bölmüştür.

http://www.bigglook.com/biggtravel/images/sehirler/dkaradeniz/trabzon15.jpgArazinin denize, yani kuzeye karşı şahlanarak yükselen yapısı nedeniyle Trabzon ili güney rüzgarlarından daima yoksun kalmaktadır. Deniz üzerinde kümelenen buhar kütleleri, aniden yükselen bu dağları aşamadığından bulunduğu ortamda kolayca yağmura dönüşmektedir.

Trabzon ilinde gerçek anlamda göl bulunmamakla birlikte, Of ilçesindeki Haldizen deresinin Şarah köyünden geçen yatağında meydana gelen bir hektarlık küçük bir göl (Uzungöl) mevcut olup bu gölde alabalık bulunmaktadır.

Trabzon ilinde topoğrafik yapı nedeniyle ova sayılabilecek büyüklükte düzlük bulunmamaktadır. Ancak, ilin güney sırtlarında dağ ve tepeler arasında çeşitli yaylalar vardır. Ekilebilir arazinin azlığı nedeniyle köylüler hayvanlarını yaz aylarında genellikle bu yaylalara çıkarmaktadırlar.

Bu yaylalardan; Şehitler, Sultan Murat, Limonsoyu, Turnalı, Kaçalak, Kazankıran, Alaysa, Azkaralaş, Mahora, Karataşlar Sunisi, Ağaçbaşı ve Semerdağı Of ilçesinde, Soğuksu, Menzena, Taşlı, Köşk, Solaklı, Kartlusu, Yarımca, Arpalı, Hamiza, Vizera, Fiyonoylişer, Boğuç, Mescid, Balamus, Kiraz, Üçpınar Sürmene ilçesinde, Haçka, Visera, Karadağ Akçaabat ilçesinde, Beypınarı yaylası ise Vakfıkebir ilçesinde bulunmaktadır.

http://www.bigglook.com/biggtravel/images/sehirler/dkaradeniz/trabzon16.jpgTrabzon İlinin ekonomik üretim sahaları olarak dokumacılık, balıkçılık, mobilyacılık, yorgancılık, kuyumculuk, bakırcılık, kantarcılık gibi küçük sanatlar ile fındık, makarna ve balık yağı fabrikaları gösterilebilir.

Bunların dışında mobilyacılık, marangozluk, doğramacılık, bakırcılık, ayakkabıcılık ve kuyumculuk gibi küçük sanatlar yaygın olmakla birlikte ancak yerel ihtiyacı karşılayacak miktarda üretim yapılmaktadır. Balıkyağı fabrikasında ilkel koşullarda yunus balıklarından üretilen yağın tamamı ihraç edilmektedir. İl hudutları içinde üretilen fındığın tamamı merkezdeki fındık fabrikasında kırılarak iç fındık haline getirilir. Makarna ve sabun fabrikası ilkel şartlarda çalıştığı için üretim maliyeti oldukça yükselmektedir.

Trabzon ilinin arazi yapısının tarıma elverişli olmaması ve halkın da oldukça fakir olması nedeniyle hemen her evde kendi ihtiyaçlarını karşılamak üzere çok sayıda hayvan beslenmektedir. Beslenen hayvanlar yerli cins olduğundan elde edilen verim de düşüktür.

Birçok meyve sebzenin yetiştirilebildiği Trabzon'da coğrafi yapıdan dolayı tarımsal alanlar sadece yüzde 24 oranındadır. Bu yüzden belirli ürünler dışındaki üretim rakamları büyük değildir. Daha çok aileler kendi ihtiyaçlarına göre üretim yapmaktadırlar.

http://www.bigglook.com/biggtravel/images/sehirler/dkaradeniz/trabzon17.jpgCoğrafi koşullar, hammadde ve dağıtım noktalarına uzaklık nedeniyle sanayiinin pek gelişme gösteremediği, ayrıca devlet ve özel sektör yatırımlarından da yeterince pay alamayan Trabzon'da daha çok tarımsal yapıya bağımlı bir imalat sanayi görülmektedir.

Çaykur'a ait 8 adet çay fabrikası, özel sektöre ait bir çok çay fabrikası ve fındık işleme tesislerinin yer aldığı Trabzon'da, çimento, inşaat malzemesi, tıbbı malzeme, metal ve cam sanayi üretimi, bakır, altın ve gümüş işletmeciliği yapılıyor. Ayrıca, balık unu ve balık konserve fabrikaları da vardır.

Bağımsız Devletler Topluluğu piyasalarına en yakın yer konumundaki kentte, bu piyasaların ihtiyaçlarına yönelik üretim yapılması yolunda adımlar atılmaktadır. Kuruluşu tamamlanan Trabzon Organize Sanayi Bölgesi yanında, yeni sanayi bölgelerinin kurulması yolunda talepler bulunmaktadır.

Ekonomik etkinlikler içinde turizmin ağırlıklı bir yeri vardır. Daha önce çeşitli tarihsel mekanları ve Doğu Anadolu'ya geçiş noktası olması nedeniyle Batılı turistleri ağırlayan Trabzon, sınır kapılarının açılması ve BDT'nin oluşmasıyla yepyeni bir turizm hareketi; "bavul turizmi" ya da "ticaret turizmi" ile karşı karşıya kalmıştır.

YİYECEK & İÇECEK

http://www.bigglook.com/biggtravel/images/sehirler/dkaradeniz/trabzon28.jpgHer bölgenin kendisine has mutfağı olduğu gibi, Trabzon'un da kendine özgü çok değişik ve lezzetli yemekleri vardır.Özellikle yörenin en önemli ve yöre has sebzesi olan lahanadan bir çok değşik yemek yapılmaktadır.Yurdumuzun hangi yöresinde olursa olsun hamsi denilince akla Trabzon gelir.

Trabzon denilince de akla hamsinin geleceği kuskusuzdur.Trabzon'a özgü yemeklerden belli başlıcalarını adlarıyla sıralayacak olursak; Hamsi pilavı, hamsi tava, hamsi kuşu, hamsi kayganasi, hamsi çıtlaması, hamsi ekmeği, hamsi tuzlaması, karalahana çorbası, karalahana sarması, lahana gulyası, lahana kavurması, mısır lapası, mısır ekmeği, sütlü kabak, sac kavurması, Hamsiköy sütlacı, pazı muhlaması, kabaklı pide, mısır yarması, pazi burlamsı, lamesli pide, zumur, kaz kaldiran, tomara tavası ve hosmeli.
Pek çok yemeği yapılan hamsi, karalahana ve mısır ekmeği, hamsi kuşu, hamsi pilavı, hamsili kaygana, hamsi tava, lahana kavurması, hoşmerim, Akçaabat Köftesi, kıymalı ve peynirli Trabzon pidesi, Hamsiköy sütlacı yöre yemeklerindendir. Tereyağında alabalığı ise mutlaka denemelisiniz.




GÖRMEDEN DÖNMEYİN

http://www.bigglook.com/biggtravel/images/sehirler/dkaradeniz/trabzon18.jpgTrabzon Müzesi: Bir manastır kilisesi olan Trabzon Ayasofya Kilisesi, Trabzon Kommenosİmparatorluğu'nun önemli krallarından Manuel'in zamanında (1238-1263 yılları arasında) inşa edilmiştir. Çan Kulesi Kilisesi'nin batı tarafındadır ve 1427 yılında yapılmıştır.

Kilisenin kuzeyinde bulunan üç apsisli şapel kalıntısı daha erken bir döneme ait olmalıdır. Yapı, Trabzon, Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilince camiye çevrilmiş ve vakıf eser olmuştur. 1958-62 yılları arasında ise Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün teklifi ile aynı genel müdürlük ve İngiltere Edinburg Üniversitesi'nin işbirliği sonucu restore edilerek, 1964 yılından sonra müze haline getirilmiştir.
Uzun Göl: Trabzon'a 99 Km. ve Çaykara ilçesine 19 Km. uzaklıkta, deniz seviyesinden 1090 m. Yükseklikte bulunan Uzungöl, dik yamaçları ve muhteşem orman örtüsü ile Alplerin güzelliğini geride bırakmaktadır.

http://www.bigglook.com/biggtravel/images/sehirler/dkaradeniz/trabzon22.jpgVadinin ortasında bulunan ve yamaçlardan düşen kayaların Haldizen deresinin önünü kapatmasıyla oluşmuş göl "Uzungöl" olarak bilinir ve çevreye aynı ad verilmiştir. Özellikle yakınındakı "serah" köyünün yöreye uygun tarzda yapılmış eski ahşap evler, doğanın güzelliğini tamamlar.

Yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgisini çeken Uzungöl, sahip olduğu turistik potansiyeli bakımından çok zengindir. Çevrede trekking, kuş gözlem, botanik amaçlı turların yanı sıra daha yükseklerdeki dağların arasındaki göllere veya yakınlarındaki Şekersu, Demirkapı, Yaylaönü gibi diğer yaylalara geziler düzenleme olanağı vardır. Yaban hayatı bakımından Uzungöl çevresindeki dağlarda ayı, kurt, yaban keçisi, tilki, Kafkas dağ horozu gibi hayvan türleri barınmaktadır.

Atatürk Köşkü: Soğuksu semtinde küçük bir çam korusu içinde yer alıp 20.yüzyılın hemen başında yaptırılmış, Atatürk 1934 ve 1937 yıllarında Trabzon'u ziyaretlerinde bu köşkte konuk edilmiştir.Onun ölümünden sonra Trabzon Belediyesi tarafından, dönemde kullanılan eşyalarla dekore edilerek, Atatürk Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.Avrupa mimari tarzında inşa edilen köşk üç + yarim karetaş bir yapıdır. Dıştaki taşkın saçaklarda ahşap, içte tavanlarda alçı süslemelere yer verilmiştir. Ulu önderimiz 1937 yılında vasiyetnamesinin bir bölümünü bu konakta yazmıştır.

http://www.bigglook.com/biggtravel/images/sehirler/dkaradeniz/trabzon24.jpgAyasofya Müzesi: İstanbul'un Latinler tarafından işgal edilmesinden sonra kaçan ve Trabzon'da 1204 yılında yeni bir devlet kuran Kommenos ailesinden Kral I.Manuel (1238-1263) tarafından 1250-1260 yılları arasında yaptırılan ve bir manastır kilisesi olan Ayasofya adı "Kutsal Bilgelik" anlamına gelir.

Geç Bizans Kiliselerinin en güzel örneklerinden biri olan yapi, kare-haç planlı olup, yüksek bir kubbeye sahiptir. Kuzey, bati ve güneyinde revaklı üç kirişi bulunmaktadır. Yapı ana kubbenin üzerine değişik tonozlarla örtülmüş ve çatıya farklı yükseltiler verilerek kiremitle örtülmüştür.

Sümela Manastırı: Altındere Köyü sınırları içinde sarp bir tepenin orta kesimindeki mağara etrafında kurulmuştur. İlk oluşumu 4.yüzyıla kadar indirilirse de, bugün ayakta olan kalıntılar en erken 13-14.yüzyıllara aittir. Vadiden görülen dıştaki balkonlu kısım ise Osmanlı Döneminde, 19.yüzyıl ortalarında özellikle iç mekanlarda Türk mimarisi esas alınarak yapılmıştır.

http://www.bigglook.com/biggtravel/images/sehirler/dkaradeniz/trabzon25.jpgManastır topluluğunu; ana kaya kilisesi (mağara), iki sapel, ayazma, hizmet birimleri, keşiş ve öğrenci odaları ile misafirhane oluşturur. Ayrıca manastıra vadideki dereden su getiren kemerler dışta görülebilir. Kaya kilisesi ve ona bağlı sapelin iç ve dış duvarları İncil'den alınan konuların işlendiği fresklerle kaplıdır. Doğal konumu ve kültürel zenginliği ile dünyaca ünlü olan manastır, 1923 yılında boşaltılmıştır.

Daha sonra geçirdiği yangın, doğa koşulları ve çeşitli yağmalar sonucu kısa sürede harabe halini almıştır. 1972 yılında ören yeri olarak ziyarete açılan yapıda Kültür Bakanlığınca başlatılan geniş programlı restorasyon çalışması devam etmektedir.

Vazelon Manastırı: Trabzon'un Maçka ilçesine 14.km uzaklıkta ve Kiremitli Köyü sınırları içinde, bir kayalığın önünde inşa edilmiştir. İlk yapılışı daha erken bir tarihe inmesine rağmen, bugünkü yapılar topluluğu 14. ve 19. yüzyıllara aittir. Bir kilise, topluluktan ayrı olarak inşa edilmiş bir sapel, üç katli öğrenci odaları ile çeşitli hizmet birimlerinden oluşur. Bugün oldukça tahrip edilmiştir.

http://www.bigglook.com/biggtravel/images/sehirler/dkaradeniz/trabzon21.jpgSt. Anna/Küçük Ayvasıl Kilisesi: Çarşı mahallesi Hartama sokaktadır. Trabzon'da ayaktaolan en eski kilise yapısıdır. 7. yüzyılda inşa edilmiş, 9. yüzyılda onarım geçirmiştir. Üç apsisli, bazilikal planlı, küçük boyutlu bir kilisedir. İç duvarındaki fresklerin büyük bölümü tahrip olmuştur. Güneydeki giriş kapısının üzerinde Roma Dönemine ait kabartmalı mermer bir levha bulunmaktadır. Kültür Bakanlığına tahsisli olan yapı henüz restorasyon geçirmemiştir.

Bizans döneminde inşa edilen önemli kiliselerin çoğu Osmanlı Döneminde camiye dönüştürülerek kullanılmıştır. Bunların başlıcaları; Ortahisar Fatih Camii (eski Chrisakephalos Kilisesi) ve Yeni Cuma Camii (eski Evgenios Kilisesi) dir.

Trabzon'da camiye dönüştürülerek kullanılan diğer ortaçağ kiliseleri; Çömlekçi Mahallesinde 14. yüzyıla ait St. Philip Kilisesi (Kudreteyn Camii), Pazarkapı mahallesinde küçük boyutlu St. Andrew Kilisesi (Molla Siyah Camii) ve Bahçecik mahallesinde bugün Küçük Fatih Camii olarak bilinen yine küçük boyutlu bir mahalle kilisesidir.

http://www.bigglook.com/biggtravel/images/sehirler/dkaradeniz/trabzon19.jpgCephanelik: Fatih Kulesi veya Irene Kulesi olarak bilinen ve kitabesi olmadığından hakkında kesin bir bilgi bulunmayan kulenin İmparatoriçe Irene (1340-1341) tarafından Trabzon aristokrasisinin toplantı yeri olarak yaptırıldığı söylenmektedir. Ayrıca Yıldız Sarayı albümünde fotoğrafları bulunan yapının, II.Abdülhamit tarafından, Fatih zamanından kalma bir yapının yerine yaptırıldığı da söylenmektedir.

25 m. Yüksekliğinde iç içe yer alan kalın duvarlı iki dairevi kuleden oluşan binanın, 1877 yılında cephanelik olarak kullanıldığı bilinmektedir. Trabzon'un Ruslar tarafından işgali sırasında (1916-1918) da cephanelik olarak kullanılan yapı, 1918 yılında bir patlamayla hasar görmüştür.

Sera Gölü: Trabzon'un batı sahilinde ,şehir merkezine 8 km. uzaklıkta bulunan Yıldızlı Belediyesi sınırları içerisinde, denize 2 km. mesafededir.1950 yılında meydana gelen bir toprak kayması sonucunda oluşmuştur.

Zağnos Paşa Köprüsü: Zağnos Paşa Köprüsü, fetihten hemen sonra 1467 yılında Trabzon Valisi Zağnos Paşa tarafından yaptırılan bu köprü eski şehrin batıya açılmasını sağlamıştır.

http://www.bigglook.com/biggtravel/images/sehirler/dkaradeniz/trabzon23.jpgHacı Kasım Camii: İlk camii Yavuz Sultan Selim'in Trabzon'daki valiliği sırasında defterdar olan Hacı Kasım tarafından 1531 yılında yaptırılmış ; bu caminin ihtiyacı karşılamaması üzerine 1842 yılında Vali Hazinedarzade Süleyman Paşa tarafından yeniden inşa ettirilmiştir.

Emir Mehmet Türbesi: Giriş kapısı üzerindeki kitabesine göre 1523 yılında Emir Mehmet isimli bir zat için yaptırılmıştır. Halen içinde 2 sanduka olup, diğeri 1822 yılında ölen Hatuncuk Hatun Tekkesi Şeyhi Osman Baba'ya aittir.

Memişoğlu Konağı: Sürmene ilçesinin 4 km. doğusundaki Balıklı mevkiinde yer alır. İki katlı, köşelerde çıkıntı yapan kademeli cepheli, geniş saçaklı, büyük bölümü taştan inşa edilmiş bir yapıdır. Bölgede taş ve özellikle ahşap işçiliği ile ünlüdür. İçte kapı kanatları ve tavan bezekleri yöresel ahşap işçiliğinin en mükemmel örneklerini sergiler. Kesin yapılış yılı bilinmemekle birlikte 18. yüzyıla tarihlenir.

Çal Mağarası: Çal mağarası, bir yer altı su kanalıdır. Mağaranın girişi geniş olmakla birlikte giderek daralmakta belli bir uzaklıktan sonra genişlik 1 m. Kadar düşmektedir. Tavan yükseklikleri kırık sistemlerine bağlı olarak büyük değişkenlik göstermektedir. Girişten sonra 200 m. De iki kola ayrılmaktadır. Sola ayrılan kol yaklaşık 125 m. Uzunluktadır. Bu kolun sonundaki odada dolinden gelen suyun aktığı bir baca vardır. Sağ kolun ulaşılabilen kısmı yaklaşık 300 m.dir. Bu kolun yaklaşık 60 m.sinde küçük bir göl ve çağlayan yer almaktadır.

Mağaranın içindeki yeraltı nehrinin taşıdığı su mevsimsel olarak değişmektedir. Derinlik kuru mevsimlerde 25-30 cm. arasında değişirken yağışlı mevsimlerde 50-75 cm. varmaktadır.

Kaplıcalar ve İçmeler:

Ayazma İçmesi ve Madensuyu: Akçaabat İlçesi sınırları içerisinde Karadağ Yaylası'ndadır. Dünyada en az madeni bulunan, gazlı bir sudur. CO2 gazı fazladır. Doğal bir sofra suyudur. Mide rahatsızlıklarında şifa verir. Su sıcalığı 6 derecedir.
Ekşisu: Trabzon kenti yakınındadır. Sülfatlı, klorürlü, bikarbonat ve mağnezyum bileşimlerinden oluşur. Serbest CO2'de bulunduğu için içimi hoş bir sudur. Madensuyu olarak değerlendirilir. Mide ve bağırsak rahatsızlıklarında faydalıdır. Su sıcalığı 14 derecedir.
Kisarna Madensuyu: İl merkezine 7 km. uzaklıkta, Kisarna Köyü'ndedir. Bizans döneminden beri bilinmektedir. Ülkemizin ünlü bir maden suyudur. CO2 gazı zengindir. Silis oranı da yüksektir. Bulunduğu yer denizden 80 m. yüksektedir. Su sıcaklığı 15 derecedir. Mide, sindirim yolları ve böbrek hastalıklarında çok faydalıdır. Kaynak çevresinde dinlenme tesisleri bulunur. Şişelenerek pazarlanır.

Kisarna Köyü İçmesi: Kisarna Madensuyu kaynağına yakındır. Çevre halkı tarafından ilgi görür. Bikarbonatlı, sülfatlı ve gazlı bir sudur. Fazla içilirse müshil etkisi görülür. Karlsbad tipi sular arasında yer alır. Su sıcalığı 14 derecedir. Özellikle karaciğer, safra yolları hastalıklarında, bağırsajk rahatsızlıklarında üstün bir değer taşır.

ŞEHRİMİZ TRABZON
Türkiye Cumhuriyeti'nin 81 ilinden biri olan Trabzon, Doğu Karadeniz bölgesinde yer almakta ve 4.685 km2'lik yüzölçümüyle ülke topraklarının % 0,6'sını oluşturmaktadır.

Doğudan Rize, batıdan Giresun, güneyden Gümüşhane ve Bayburt illeriyle çevrili olan Trabzon'un kuzeyinde Karadeniz yeralmaktadır. Arazisinin % 77'si dağlarla, % 33'ü ise platolarla kaplıdır. İl topraklarının güneyinde uzanan dağlar, vadilerle yarılmış sırtlar halinde Karadeniz kıyısına kadar ulaşmakta ve yer yer ikibin metreyi de aşmaktadır. Yeraltı kaynakları açısından oldukça zengin bir konuma sahip Trabzon'da 17. yüzyıldan bugüne yerli ve yabancı şirketler tarafından işletilmiş veya işletilmekte olan birçok maden mevcuttur.

19. yüzyılın ortalarında uzun yıllar Anadolu'da arkeolojik inceleme ve araştırmalar yapan ünlü Fransız bilim adamı Charles Texier'e göre Trabzon kentinin kuruluşu M.Ö. ikibin yılına kadar dayanmaktadır. Kentin adına ilk kez, Yunanlı filozof ve tarihçi Ksenophon'un "Anabasis" adlı eserinde "Trapezos" olarak rastlanılmaktadır.

Tarihçilerce M.Ö. ikibinli yıllarda kurulduğu varsayılan Trabzon'dan sözeden ilk yazılı kaynak M.Ö. IV. yüzyılda yazılan Ksenophon'un Anabasis adlı eseridir. Ksenophon eserinde Trabzon'dan bahsederken, burada Kolkhlar, Makronlar ve Driller gibi birçok yerli kavimden sözetmektedir ki, son yıllarda yapılan araştırmalar bunların Turanî kavimler olduğunu ortaya koymaktadır. Yine son yıllarda yapılan araştırmalar; iskâna açıldığı tarihlerden itibaren Kimmerler, İskitler, Bunturki ve Kıpçaklar, Halaçlar, Afşarlar ve Yazgurlar gibi Türk veya Türklerle akrabalığı sözkonusu olan toplulukların bölgeye gelip yerleştiklerini belirtmekte ve bölgedeki izleri üzerinde ciddi kanıtlar ileri sürmektedir.

Trabzon, M.Ö. VII. yüzyılda Kafkasya'dan gelen Kimmerler'in istilasına uğramış ve kent yağma edilmişse de Kimmerler'in egemenliği uzun sürmemiş, Anadolu'ya egemen olma planları yapan Medlerin Perslere yenik düşmesi üzerine bu coğrafya tamamen Perslerin kontrolüne geçmiştir. Pers kralı I: Dareios'un Perslileştirme politikası çerçevesinde yerleşim birimleri oluşturulmuş ve Trabzon da "Pontos Kapadokyası" adlı büyük satraplığın (valilik) içinde yeralmıştır. Ancak Makedonya kralı İskenderin'in Anadoludaki nüfuzunun artması ile Trabzon'daki Pers üstünlüğü sona erdi ise de, İskender'in ölümü üzerine meydana gelen kargaşadan yararlanan Pers soylusu Mithradates tarafından M.Ö. III. yüzyılda, merkezi Çankırı yakınlarında bulunan Pontos devleti kurulmuş ve bir süre sonra Trabzon da Pontos Krallığının egemenliği altına girmiştir.

Fakat Pontos Krallığı'nın bu bölgedeki egemenliği de uzun sürmedi. Nitekim M.Ö. 86 yıllarında başlayıp 66 yılında Mithradates ordusunun, Romalı komutan Pompesius'un ordusuna Kelkit vadisinde kesin bir yenilgiye uğramasıyla bölge Romalıların kontrolü altına girdi.

İmparator Neron zamanında "serbest şehir" statüsü elde eden Trabzon'da, ünlü Roma imparatoru Hadrian'ın döneminde önemli imar faaliyetleri olmuş, birçok dini ve askeri binalar ile yollar, kentin su sorununu çözmeye yönelik su kemerleri ve liman inşa edilmiş, Ortahisar surlarının bir bölümü yapılmış ve ayrıca kentte inşa ettirilen bir darphanede, bir yüzünde Romalı imparatorların resimleri bulunan paralar basılmıştır.

Roma İmparatorluğunun M.S. 395 yılında ikiye ayrılması ile Trabzon, Doğu Roma / Bizans imparatorluğunun sınırları içinde kalmıştı. Bizans döneminde imparator Justinianus zamanında kentte bazı önemli imar faaliyetleri başlatılarak su kemerleri yaptırılmış, surlar onarılmış, birçok kilise yeniden restore ettirilmişti. Ancak Bizans İmparatorluğunun merkezi olan İstanbul'un, Haçlı ordusunca işgal edilerek burada bir Latin devleti kurulması üzerine imparator I. Andronikos Komnenos'un İstanbul'dan kaçan torunları Alexios ve David tarafından akrabaları olan Gürcü kraliçesi Tamara'nın da yardımıyla 1204'de Komnenos Krallığı kurulmuş ve bu krallığın başkenti de Trabzon olmuştur.

Bir süre Selçuklu Devleti'ne, daha sonra bir süre de Akkoyunlu Devleti'ne vergi ödemeyi kabul etmek ve kendileri için tehdit olarak gördükleri Türk beylerine kızlarını vermek suretiyle varlığını sürdüren Komnenos krallığı, Moğol baskısından dolayı Anadolu'da meydana gelen otorite boşluğundan faydalanarak özellikle kıyı boyundan batıya doğru ilerleyerek Sinop yakınlarına kadar ulaşmıştır. Trabzon İmparatorluğu olarak da adlandırılan Komnenos hanedanı tarafından adlarına paralar bastırılmış, kentte önemli imar faaliyetleri gerçekleştirilmiş, Ayasofya Kilisesi başta olmak üzere bir çok dinsel yapı inşa edilmiştir.
http://www.hamsitv.org/tr/iller/trabzon/trabzon0.jpg
FETİH (26 EKİM 1461)
Fatih Sultan Mehmet tarafından 1453 yılında İstanbul'un fethedilip Bizans imparatorluğunun yıkılarak Osmanlı İmparatorluğu'nun yaratılması ile doğu sınırlarının da güvence altına alınması açısından zorunlu bulunan Trabzon'un fethi için gerekli hazırlıklar yapılarak donanma ve kara ordusu Trabzon'a hareket etmiştir. 1461 yılında, bizzat Fatih'in komuta ettiği ordu tarafından kuşatılan Komnenos Krallığı'nın başkenti Trabzon, kuşatmaya uzun süre dayanamayarak teslim oldu ve böylece Türklerin egemenliği altına girdi.

Trabzon'u da ele geçirerek Osmanlı İmparatorluğuna katan Fatih, birkaç gün şehirde kaldıktan sonra Gelibolu Sancak Beyi Kazım Bey'i Trabzon valiliğine atayarak kentten ayrıldı. Bir süre müstakil sancak olarak idare edilen Trabzon II. Bayezid'in oğlu Ahmet'in sancakbeyi olarak atanmasından sonra "şehzade şehri" unvanını da kazanmış oldu.

1487 yılında Yavuz Sultan Selim'in vali olarak atanmasıyla birlikte kentte imar faaliyetleri de hız kazandı ve 1515'de annesi Gülbahar Hatun adına Hatuniye Camii ve külliyesi yapıldı. Osmanlı İmparatorluğunu hemen her açıdan zirveye taşıyan, batılılarca da "Muhteşem Süleyman" olarak adlandırılan Kanuni Sultan Süleyman 1495'de Trabzon'da doğdu. 15 yaşına kadar çocukluğunu Trabzon'da geçiren ve ilk eğitimini burada alan Kanuni'nin padişah olmasından sonra Batum ile birleştirilen Trabzon bir eyalet merkezi haline getirildi.

Türkiye Cumhuriyeti'nin 81 ilinden biri olan Trabzon, Doğu Karadeniz bölgesinde yer almakta ve 4.685 km2'lik yüzölçümüyle ülke topraklarının % 0,6'sını oluşturmaktadır.
Doğudan Rize, batıdan Giresun, güneyden Gümüşhane ve Bayburt illeriyle çevrili olan Trabzon'un kuzeyinde Karadeniz yeralmaktadır. Arazisinin % 77'si dağlarla, % 33'ü ise platolarla kaplıdır. İl topraklarının güneyinde uzanan dağlar, vadilerle yarılmış sırtlar halinde Karadeniz kıyısına kadar ulaşmakta ve yer yer ikibin metreyi de aşmaktadır. Yeraltı kaynakları açısından oldukça zengin bir konuma sahip Trabzon'da 17. yüzyıldan bugüne yerli ve yabancı şirketler tarafından işletilmiş veya işletilmekte olan birçok maden mevcuttur.
19. yüzyılın ortalarında uzun yıllar Anadolu'da arkeolojik inceleme ve araştırmalar yapan ünlü Fransız bilim adamı Charles Texier'e göre Trabzon kentinin kuruluşu M.Ö. ikibin yılına kadar dayanmaktadır. Kentin adına ilk kez, Yunanlı filozof ve tarihçi Ksenophon'un "Anabasis" adlı eserinde "Trapezos" olarak rastlanılmaktadır.

Tarihçilerce M.Ö. ikibinli yıllarda kurulduğu varsayılan Trabzon'dan sözeden ilk yazılı kaynak M.Ö. IV. yüzyılda yazılan Ksenophon'un Anabasis adlı eseridir. Ksenophon eserinde Trabzon'dan bahsederken, burada Kolkhlar, Makronlar ve Driller gibi birçok yerli kavimden sözetmektedir ki, son yıllarda yapılan araştırmalar bunların Turanî kavimler olduğunu ortaya koymaktadır. Yine son yıllarda yapılan araştırmalar; iskâna açıldığı tarihlerden itibaren Kimmerler, İskitler, Bunturki ve Kıpçaklar, Halaçlar, Afşarlar ve Yazgurlar gibi Türk veya Türklerle akrabalığı sözkonusu olan toplulukların bölgeye gelip yerleştiklerini belirtmekte ve bölgedeki izleri üzerinde ciddi kanıtlar ileri sürmektedir.

Trabzon, M.Ö. VII. yüzyılda Kafkasya'dan gelen Kimmerler'in istilasına uğramış ve kent yağma edilmişse de Kimmerler'in egemenliği uzun sürmemiş, Anadolu'ya egemen olma planları yapan Medlerin Perslere yenik düşmesi üzerine bu coğrafya tamamen Perslerin kontrolüne geçmiştir. Pers kralı I: Dareios'un Perslileştirme politikası çerçevesinde yerleşim birimleri oluşturulmuş ve Trabzon da "Pontos Kapadokyası" adlı büyük satraplığın (valilik) içinde yeralmıştır. Ancak Makedonya kralı İskenderin'in Anadoludaki nüfuzunun artması ile Trabzon'daki Pers üstünlüğü sona erdi ise de, İskender'in ölümü üzerine meydana gelen kargaşadan yararlanan Pers soylusu Mithradates tarafından M.Ö. III. yüzyılda, merkezi Çankırı yakınlarında bulunan Pontos devleti kurulmuş ve bir süre sonra Trabzon da Pontos Krallığının egemenliği altına girmiştir.

Fakat Pontos Krallığı'nın bu bölgedeki egemenliği de uzun sürmedi. Nitekim M.Ö. 86 yıllarında başlayıp 66 yılında Mithradates ordusunun, Romalı komutan Pompesius'un ordusuna Kelkit vadisinde kesin bir yenilgiye uğramasıyla bölge Romalıların kontrolü altına girdi.

0 yorum: