TARİHİ:
Erzincan’ın İlkçağ tarihi hakkında esaslı bilgiye henüz sahip değiliz. Ne varki tarihçiler ikinci bin yıl da, bu yörede, hurrilerin yaşadığını, ikinci bin yılın ilk yarısı başlarında da Hayaslılarla Azziler’in hüküm sürdüğünü kaydetmektedir.
Anadolu’da M.Ö. 1050- 1180 tarihleri arasında Hattuşaş’ı merkez yaparak büyük bir imparatorluk kuran Hitit’ler yakın doğuyu egemenlikleri altına almışlardır. Şüphesiz ki Erzincan’da Hititler’in yönetimi altında idi. Anadolu’nun çeşitli yerlerinde yapılan kazılarda Hititlere ait çeşitli eserler ortaya çıkarılmıştır. Erzincan ve yöresinde Hititler’e ait bir yerleşim merkezine rastlanmamışsa da, bu yörenin Hitit egemenliği altında kaldığından da hiç şüphe yoktur.
Doğu Anadolu’da kurulan ilkçağ devletlerinden biri de Urartular’dır. M.Ö.900 yıllarında kurulan bu devlet Van’ı (Tuspa) başkent yapmış, sınırlarını Hazar Denizinden Malatya‘ya, kuzeyde Erzurum-Erzincan’dan güneyde Halep-Musul’a kadar genişletmiştir.
Erzincan yakınlarında Altıntepe’de Prof Dr. Tahsin ÖZGÜÇ tarafından yapılan kazıda (1953) Urartular’a ait bir çok eser çıkarılmış, bu yörenin Urartu egemenliği altında kaldığı kanıtlanmıştır.
Çeşitli saldırılara maruz kalan Urartu şehirleri, teker teker tahrip edilirken Medler’in Anadolu’yu istilası sırasında M.Ö. 600 yıllarında tamamen ortadan kaldırılmıştır. Erzincan ve yöresi, Urartular’ı yenerek Anadolu’yu istilaya başlayan Med’lerin (M.Ö. 612) eline geçti. Med Krallığı’nın Kyaksar döneminde Lidyalılar’la yapılan savaşlar, muhtemelen Erzincan ve civarında cereyan etmiştir. Bu yöreler M.Ö.550 tarihlerinde Persler’in eline geçmiştir.
Hititler’in Anadolu’yu istila ettikleri sırada, İran yaylasını da Persler ele geçirdiler. Persler’in yükselişi daha çok Ciroz (550-530), Kampis (530-520) dönemlerine raslar. Bu dönemde Erzincan ve çevresinde Persler’in eline geçer. Persler’den sonra Anadolu Makendonyalılar’ın eline geçmiştir.
Roma ordusu M.Ö.70 tarihinde Doğu Anadolu’yu ele geçirmeye başlıyarak Elazığ yöresindeki Safen (Harput) Kralığı’nı yıktıktan sonra, Tigran Ordusunu da yenilgiye uğratmıştır. Bu sırada (M.Ö. 68) Pontuslular da Erzincan yörelerinde Roma üstünlüğüne son vermişlerdir. İran ile Bizans arasında sürekli savaşlara sahne olan Erzincan ve yöresi, en son Bizans imparatoru Heraklius tarafından 629 tarihinde yenilgiye uğratılan İran’dan geri alındı.
Halife Hz. Osman (644-656) zamanında Habib bin Mesleme 35/655 senesinde Erzincan ve yöresini ele geçirerek, bu bölgeyi tamamen Müslümanların yönetimine kattı. Erzincan ve yöresi Abbasiler döneminde de çeşitli saldırılara maruz kaldı. Halife Mütevekkil Alallah (847-861) döneminde Malatya Valisi Ömer bin Abdullah, Arapgir, Eğin, Kemah, Erzincan ve Trabzon kentlerini Bizanslılar’dan geri aldı. (859) Böylece Erzincan tekrar Arapların hakimiyetine geçti.
Türklerin Anadolu’ya akınlar yaptığını daha önce belirtmiştik. Fakat, Türklerin Anadolu’yu vatan edinmeleri genel kanaate göre Malazgirt (1071) zaferinden sonradır. Malazgirt zaferi kazanılınca Alparslan, Karasu ve Çatlı nehirleri vadilerinin fethine Mengücek Ahmet Gazi’yi görevlendirmiştir.
Alparslan’ın komutanlarından olan Mengücek Ahmet Gazi, Erzincan, Kemah, Divriği ve Şebinkarahisar yörelerini hakimiyeti altına aldı. Kemah’ı merkez yaptı. Ahmet Gazi’nin ölümü üzerine (1114) yerine oğlu İshak Bey geçti. Bu beyliği uzun süre yöneten İshak Bey ölünce (1124) yerine Melih Mahmut geçti. İshak Beyin oğulları onu tanımayınca, Mengücek devleti parçalandı. Kemah Melih Mahmut’a Erzincan Davut Şah’a, Divriği’de Süleyman Şah’a düştü. Davut şah’ın öldürülmesi üzerine (1151) Erzincan’a 13 yıl Süleyman Şah’a sahip olmuş; Davut Şah’ın oğlu Fahrettin Behram Şah (1165) yılında babasının tahtında oturunca, Mengücek Beyliği tekrar güçlenmiştir. Fahrettin Behram Şah, Kılıçarslan’ın damadı olması da göz önünde bulundurulursa, Mengücek Selçuklu münasebeti daha iyi anlaşılır.
Behram Şah zamanında, Erzincan çok ilerlemiş, ticaret ve sanayi gelişmiştir. Zelzeleler sebebi ile o dönem ait eserler maalesef günümüze ulaşmamıştır. Behram Şah 1225 tarihinde Erzincan’da ölmüş, aşağı Urla (Ula) köyünde defnedilmiştir.
Behram Şah ölünce yerine oğlu Davut Şah geçti. 1228 tarihinde Selçuklu sultanı Alaaddin Keykubat Erzincan ve Kemah’ı işgal ederek Mengücek Beyliğine son verdi. Alaaddin Keykubat ile Celalettin Harzem Şah arasında Erzincan yakınlarında, Yassı-Çemen denilen yerde 1230 tarihinde savaş oldu ve Celalettin Harzem Şah yenildi. Alaattin Keykubat’ın ölümü (1237) üzerine, yerine oğlu II. Gıyasettin Keyhüsrev geçti. Onun zamanında devlet Moğolların istilasına uğradı. 1240 tarihinde Erzurum’u işgal eden Moğollar Erzincan’ı geçerek 1243 tarihinde Kösedağ savaşında Anadolu Selçuklu Devletini hezimete uğrattı. Böylece Erzincan ve yöresi İlhanlıların eline geçti. İlhanlılar yöreyi beylerle (Vali) yönettiler. Timur-Taş Bey Mısır’a kaçarken yerine Alaaddin Eretna’yi bıraktı.
Timur-Taş’ın Mısır’a sığınmasından sonra valiliğe gelen Alaaddin Eretna ilhanlı hükümdarı Ebu Sait Bahadır Han’ın ölümü (1335) üzerine İlhanlılarla olan bağını keserek görünüşte Celayırlı Hükümdarı Büyük Şeyh Hasan Han’a bağlı kalarak bağımsızlığını ilan etti.
Bir ara Çoban Oğulları Hükümdarı Küçük Şeyh Hasan, Erzincan ve yöresi kendi beyliğine kattıysa da 1338’de Memluk Sultan Nasreddin Muhammed’in yardımı ile Erzincan ve yöresi Küçük Şeyh Hasan’dan kurtuldu. Erzincan bu beylik döneminde de el değişmiştir. Alaaddin Eratna 1352’de öldükten sonra yerine oğlu Gıyasettin Mehmet getirildi. Çıkan anlaşmazlıklar sonunda Erzincan bağımsız olarak, Burak Bey’e bırakıldı. Sırası ile Ahi Ayna Bey (öl. 1362), Pir Hüseyin (öl. 1379), Mutahhareten Bey yönetimi ele aldı. Mutahhareten döneminde, Kadı Burhanettin Erzincan’a ve yöresine birkaç kez saldırı düzenledi. Bu saldırılar Akkoyunlu Hükümdarı Kutlu Bey’in yardımı ile atlatıldı.
Bu dönemde Erzincan üzerinde Akkoyunlular’ın etkisini görmekteyiz.
Erzincan Emiri Mutahhareten’in Timur’a bağlanması Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt’ı kızdırmıştı. Beyazıt da Erzincan’ı muhasara etti.(1401) Fakat çok geçmeden Ankara Savaşı patlak verince, yöre tekrar Timur’un eline geçti.(1402)
Yörede Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar Osmanlılar etkili olamadılar. 1419’da 1. Mehmet zamanında Karakoyunlu Beyi Kara Yusuf Erzincan’ı zapt etti Pir Ömer’i vali tayin etti.
1455’de de, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan Erzincan’ı aldı. Kaleyi yeniden onardı. Yöre Fatih ile Uzun Hasan arasında çıkan Otlukbeli savaşına kadar (11 Ağustos 1473) Akkoyunların elinden kaldı.
Bu savaştan sonra Osmanlıların denetimine geçti.
1502 tarihinde Safevi tahtına gecen Şah İsmail Erzincan’ı karargah yapmıştı. Anadolu’yu eline geçirmek isteyen Safeviler’e Yavuz Sultan Selim 23 Ağustos 1514’te Çaldıran Savaşıy’la dur deyince, Erzincan tekrar Osmanlılar’ın yönetimine geçti.
Kanuni Sultan Süleyman 1534‘te Tebriz Seferi, 1540’da İran Seferi sırasında Erzincan’a uğramıştır.
Birinci dünya savaşından 11 Temmuz 1916 tarihinde Ruslar tarafından şehir işgal edilmiş, bunu fırsat bilen ayrılıkçı Ermeniler’de silahlı birlikler oluşturarak faaliyete geçmişlerdir. 18 Aralık 1917 de Sovyet hükümeti ile yapılan Erzincan Mütarekesi ile 11 Ocak 1918 de rus askerleri bölgeden çekilmiş ancak, ermeni çeteleribir çok kanlı olaya neden olmuştur. Kazım Kara Bekir komutasındaki askeri birlikler 13 Şubat 1918 de Erzincan’ı 22 Şubat 1918 de Tercan’ı ermeni silahlı güçlerinden kurtarmışlardır. Kurtuluş savaşında ve hareketli geçen Cumhuriyetin ilk yıllarında Erzincan halkı Büyük Atatürk’ün yanında olmuştur.
Kentin adının “Eriza” veya “Aziriz” kelimelerinden geldiği, ilk önce “Erziricin” daha sonrada bugün ifade edildiği şekilde “Erzincan” a dönüştüğü rivayet edilmektedir.
1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin bir ili olan Erzincan, 1939’da şiddetli depreme maruz kalmış, şehir harabeye dönmüştür. Şehirde taş taş üstünde kalmamış, onbinlerce insan hayatını kaybetmiştir. Depremden sonra demiryolundan yukarı yeni bir şehir inşaatına başlanarak bugünkü Erzincan şehri meydana getirilmiştir. http://www.erzincan.gov.tr/images/genel/erzgenel21.jpg
KÜLTÜR VE TURİZM:
http://www.erzincan.gov.tr/images/resim/turizm.jpg
Erzincan, Doğu Anadolu Bölgesinde tarihi İpek Yolu üzerinde kurulmuş önemli bir yerleşim yeridir. Tunç Çağından beri yerleşim yeri olduğu tespit edilen Erzincan’da; Urartu, Med, Pers, Hellen, Roma, Bizans, Selçuklu, ve Osmanlı medeniyetlerinin izlerini görmek mümkündür.
Bu gün özellikle Urartu-Hitit döneminden kalan şehir kalıntıları, kaleler, Selçuklu ve Osmanlı döneminden kalan camiler, çeşmeler, köprüler, kervansaraylar ilin kültürel yapısına ışık tutmaktadır.
Erzincan, kültürel yapısı yanında turizm için doğal güzellikleri ile de önem taşımaktadır. Yaylaları, dağları, akarsuları, gölleri ve doğal ormanları yörenin doğal güzelliğine renk katmaktadır. Bu doğa ortamı Erzincan’da bir takım sporların yapılmasına da imkan sağlamıştır. Munzur Dağlarındaki doğal göllere ve yaylara yürüyüş, Fırat’ta rafting , yamaç paraşütü, kampçılık, kaya tırmanışı, kano sporu, camel trophy, Tercan ve Erzincan barajlarında su kayağı ve kış sporları gibi doğal sporların yanında cirit sporu da Erzincan’da başarı ile sürdürülmektedir.
İlin kültür varlıkları, spor ve doğal güzellikleri turizm potansiyelini oluşturmaktadır. Etrafında dağları, ortasında bağları ve şehircilik alanında örnek uygulamaları ile görülmeye değer güzelliktedir. Bu doğal güzelliği sosyal, kültürel ve endüstriyel tesislerle de süslemek Erzincan’ı daha da ileriye götürecektir.
Doğal Kaynaklar
İl, coğrafi yapısı itibariyle genel olarak kış sporları, su sporları ve doğal güzellikleri olan mesire alanları ile de turizm için çok yönlü özellikler taşımaktadır.
Erzincan kış turizmi için uygun iklim özelliklerine sahiptir. Dağ sporlarının yapılacağı 3.500 metre yüksekliğinde dağlar bulunmaktadır. Erzincan Baraj Gölü ve Tercan Baraj Gölünde su sporları yapılmaktadır. Karasu Nehrinde rafting, Küçük Çakırman Köyünde yamaç paraşütü, Esence Yedi Göllerde doğa yürüyüşü ve dağ bisikleti , kaya tırmanışı, kayak, dağ kampları, şelale buzul tırmanışı,cirit ve camel trophy diğer turizm aktivitelerini oluşturmaktadır.
İlin turizm potansiyelleri çeşitli turizm kullanımları açısından bakıldığında çeşitlilik göstermektedir. Doğal mesire alanları, Girlevik Şelalesi, Bayırbağ-Değirmen önü, Pahnik Çayı ve çevresi Karakaya-Çermik, Ekşisu, Beytahtı,Mecidiye, Tercan ve Erzincan Baraj Gölü çevresi, Kemah Soğuksular gibi mesire alanları doğal güzellikleri oluşturmaktadır.
Tarihi eserlerden Tercan Mama hatun Kervansarayı ve Türbesi, Kemah Kalesi ve Sultan Melik Türbesi, Altıntepe Urartu kalıntısı, Erzincan Kalesi, tarihi hamamlar önem taşımaktadır
Yaylalar
Dumanlı Yaylası, Refahiye ilçe merkezinin hemen üzerinden başlayıp , güneye doğru uzanan bir alan içerisindedir. Çam ormanlarıyla kaplıdır. Doğal güzelliği, temiz havası, bol soğuk su kaynakları, av hayvanları ve kamp imkanları ile yaz ve kış turizmine açıktır. Ayrıca; Esence Yedigöller, Ergan Dağı üzerinde Melenkoç Yaylası, Bayırbağ Çamlık ve Soğanlı Yaylaları bulunmaktadır. Her yıl Esence Dağı ve Yedigöllere dağ tırmanışı yapılmaktadır. Bayırbağ Tekçam yaylasına yürüyüş ve kamp, Yaylabaşı Ardıçlı gölü mevkiinde yürüyüş ve kaya tırmanışı ve tüm izcilik faaliyetleri yapılmaktadır.
Su Kaynakları
Erzincan ili su kaynakları bakımından son derece zengindir. Fırat’ın en önemli iki kolundan biri olan Karasu nehri, Erzincan arazisini diyagonal olarak Kuzey Doğudan Güney Batıya doğru keser ve kuzeydeki Keşiş dağları ile Güneyindeki Munzur Dağlarını bir çizgiyle birbirinden ayırır. İlin doğu ucundaki Tercan vadisinde, Keşiş dağlarından aşağıya akan Çayırlı çayı, Erzincan vadisinde Mercan, Kom, Pahnik, Sürperen ve Çardaklı çayları, Fırat’ın Karasu kolunu besleyen önemli çaylardır.
Erzincan’ da bulunan göller; Çayırlı ilçesi içinde bulunan Yedigöller Aygır gölü, Kemaliye ilçesindeki Kadı gölü ile Munzur gölü, Erzincan Baraj Gölü ve Tercan Baraj gölüdür. İlin su kaynakları, dağ zirveleri ve gölleri açısından bu denli zengin olması rafting su sporları, yamaç paraşütü ve kayak turizmini içine alan zengin bir kış ve dağ turizmi potansiyelinin oluşmasına neden olmaktadır.
Son yılların en çok ilgi gören alternatif doğa sporu olan rafting için değişken fakat her mevsim yeterli debisi ile ve farklı rapitleri ile Fırat nehri en uygun özellikleri taşımaktadır. Nisan ve mayıs aylarında Avrupanın en zor parkurlarından birini oluşturan Fırat, tamamen doğal ortamda tabiatla mücadele zevkini en yüksek düzeyde yaşamayı tercih edenler için eşsiz bir olanak sağlar. 6 ve 10 kişilik raftlar ve tüm emniyet ekipmanı deneyimli rehberler eşliğinde gerçekleştirilen turlar doğa tutkunlarının ilgisini çekmektedir.
Rafting ve kano parkuruna ulaşım kolay olup, Erzurum-Erzincan karayolu üzerindedir. Erzincan İl merkezine 40 km mesafede Fırat nehrinin bir kolu olan Karasu üzerinde, Sansa deresinde rafting sporu yapılmaktadır.
Erzincan havaalanına 10 dakikalık mesafede, Fırat nehri üzerindeki Erzincan Göyne Barajı, Mertekli Gölü ve Tercan Baraj Gölü, bu spor için amatör ve profesyonel standartlarda ideal durgun su ortamlarıdır. Bu sularda olta, ağ (serpme) balık avcılığı yapılmaktadır.
Fauna
Erzincan ili, av kaynakları ve av türü bakımından zengindir. İlin uygun iklim özellikleri ve doğal ortamları alabalık, yaban keçisi, ayı, domuz, porsuk, sansar, su samuru, tavşan, keklik, yaban ördeği gibi av hayvanlarının yaşamasını sağlamaktadır.
Kemah, Kemaliye ve Refahiye ilçelerinde dağ keçisi, porsuk, ayı, vaşak, yaban domuzu, yaban ördeği, ve çulluk; Keşiş ve Munzur sıradağları, Karadağ, Kemah ilçesinin Alp Bucağı, Tercan ve Kemaliye ilçesinin Karasu vadisi çevresinde dağ keçisi, karaca, ayı, porsuk, vaşak; ayrıca ilin her yöresinde de keklik ve tavşan avlanabilmektedir. Karasunun özellikle Kemah ilçesinden, Kemaliye ilçesine kadar olan kesiminde büyük balıklara rastlanmaktadır.
Mağaralar
Kemah ilçesinin Ayranpınar köyünde bulunan buz mağaraları, kışın sıcak, yazın soğuk olma özelliğini taşımakta ve soğuk hava deposu olarak kullanılmaktadır. Mağaranın içinde büyük buz kütleleri ve buzların oluşturduğu sarkıt ve dikitler bulunmaktadır. Buz mağaralarında, ilçe köylerin peynir, yağ gibi gıda maddeleri muhafaza edilmektedir.
Erzincan’da halk tarafından bilinen ve bilimsel kaynaklarda ismi geçen bir çok mağara vardır. Ancak bu irili ufaklı mağaralar hakkında bir araştırma yapılmamıştır. Halk tarafından bilinen birçok mağara hakkında hiçbir bilgi yoktur. Gerek halktan gerekse kaynaklardan ismen bilinen mağaralar; Tercan ilçesinde Üçpınar ve Çadırkaya Mağaraları, Çayırlı ilçesinde Verimli, Çilli göl, Saraycık ve Yazıkaya Mağaraları, Kemah ilçesinde Özdamar, Çamlı yayla, Buz, Boğaziçi, ve Yahşiler Mağaraları, Kemaliye ilçesinde Ala, Üvür, Aslanoba, Tosun, Meryem Ana, Kekikpınar, Deliktaş ve Çat Mağaraları, İliç ilçesinde Bostal ve Bozyayla mağaraları ile merkez ilçede Kılıçkaya mağarasıdır.
İl genelinde tespit edilen mağara 25 adettir. Ancak bu mağaralara ulaşım, dağlık bölgelerde bulunmaları nedeni ile oldukça zordur. Yukarıda adı geçen mağaralar içinde bulundukları köy adları ile bilinmektedir. Bu mağaraların gerekli tespit ve inceleme çalışmaları yapılıp, turizm açısından potansiyel olabilecekler değerlendirilmelidir.
Refahiye ilçesinin Altköy mevkiinde bulunan mağaraya taş merdivenlerle çıkılmaktadır. Mağaranın içinde kesilmiş taşlardan oturma bankları vardır. Mağaranın içinde bulunan izlerin Köroğlunun atının izleri olduğu söylenmektedir.
Çağlayanlar
http://www.erzincan.gov.tr/images/tarihieser/girvelik/girvelikselale.jpg
Girlevik Şelalesi; Erzincan ilinin güneydoğusunda, merkeze yaklaşık 30 km. uzaklıkta bulunan Çağlayan mevkiindedir. Şelale, Çağlayan Beldesine 3 km. uzaklıkta Girlevik köyündedir. Şelale Erzincan’ın en güzel yerlerinden biridir. Doğal güzellikleri, bitki örtüsü, suyu, dinlenme açısından önemli bir mesire yeridir. Şelalenin suyu, Kalecik Köyüne 1 km. uzaklıkta sarp kayalar içinden ve 9 ayrı yerden kaynar, yeşillik bir dere yatağını takip ederek şelaleye ulaşır. Şelalenin yüksekliği 30-40 m. civarında ve 3 kademeli ve yöreye özgü taştan oluşmaktadır. Şelalenin çevresi ağaçlıktır, özellikle yaz aylarında mesire yeri olarak büyük ilgi görmektedir. Kışın şelale suyun donmasıyla oluşan sarkıtlardan buzul tırmanışı, yazın soğuk sularında serinleme imkanı vardır.
Göller
http://www.erzincan.gov.tr/images/tarihieser/otlukbeli/otlukbeligolu.jpg
Otlukbeli Gölü; Otlukbeli ilçe merkezine yaklaşık 5 km. uzaklıkta ve ilçenin kuzeybatısında yer almaktadır. Göl, 150-160 m uzunluğunda, 30-50 m. genişliğinde olup yüzölçümü yaklaşık 6.500 m² civarında küçük bir göldür. Deniz seviyesinden 1855m yükseklikte ve derinliği 15-18 m.’dir. Otlukbeli Gölünün oluşumu bir doğal setleşme sonucudur. Oluşumu açısından yurdumuzda ve belki de yeryüzünde benzerine az rastlanıldığı göz önüne alındığında Otlukbeli Gölünü bir ”Doğal Anıt” olarak nitelendirmek mümkündür. Otlukbeli Gölünün oluşumunu sağlayan set , faylar boyunca yüzeye çıkan maden sularının biriktirdiği bir settir. Set üzerine çıkan su maden suyu niteliğindedir. Yöre halkı şifalı olduğuna inanmaktadır. Göl suları içerisine maden suyu karışmakla beraber dere tarafından beslendiği için tatlıdır.
http://www.erzincan.gov.tr/images/tarihieser/cayirli/aygirgolu.jpg
Aygır Gölü; Keşiş Dağı üzerinde bulunan göl tabiat güzelliği yanı sıra, kırater gölü özelliğine sahip olan piknik ve dinlenme yeridir.
Kadı Gölü; Kemaliye ilçesinde yer alır küçüktür. Göl çeşitli efsanelere de konu olmuştur.
Ayrıca Çayırlı ilçesinde, Yedigöller ve Kemah Beşikli Köyünde Ardos Gölü bulunmaktadır.
Kaplıcalar
http://www.erzincan.gov.tr/images/tarihieser/horhorkaplica/horhorkaplica4.jpg
Erzincan kaplıcası ve doğal jakuzisi; Ekşisu yakınında, şehir merkezine 12 km. uzaklıktadır. 33 derecelik ısıya sahip kaplıca suyu romatizma, cilt, damar sertliği ve kalp rahatsızlığına iyi gelmektedir. Kaplıca, 12 adet kapalı havuzu ile hizmet vermektedir. Ayrıca kaplıcada , doğal jakuzi havuzu vardır.
Kültürel Kaynaklar
Erzincan zengin kültürel kaynaklara sahiptir. Yapılan arkeolojik kazılarda M.Ö.8. yüzyıla ait fildişi ve madeni eşyalara rastlanmıştır. Yörede hüküm süren Hitit, Urartu, Med, Pers, Hellen, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Medeniyetlerinin izlerine rastlamak mümkündür. Altıntepe ören yerinde yapılan bilimsel kazılarda elde edilen tarihi eserler bunun bir kanıtıdır.
Erzincan’da meydana gelen şiddetli depremler ve savaşlar tarihi eserlerin bir çoğunu tahrip etmiştir. Varlıkların günümüze kadar sürdüren tarihi eserlerin birçoğu da harap durumdadır. Erzincan merkezinde ve ilçelerinde bugüne kadar 104 eser tescil edilerek koruma altına alınmıştır. İlde yüzey araştırma çalışmaları devam etmektedir. Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyelerinden Doç. Dr. Alpaslan Ceyhan ve ekibi tarafından ilimizde bir yüzey araştırması çalışması başlatılmıştır. Bu proje kapsamında Erzincan’ ın ve bölgenin tarihine ışık tutacak yeni bulgular elde edilmektedir.
Sit Alanları
İlde bulunan sit alanları, Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğü tarafından tescil edilerek koruma altına alınmıştır. Sit alanları içinde en önemlisi Altıntepe ören yeridir. Altıntepe, Erzincan-Erzurum karayolu üzerinde ve il merkezine 15 km. uzaklıktadır. Altıntepe, Urartu çağının bölgedeki en önemli yerleşim alanıdır. Tapınak, saray, kabul salonu mezarlar, depo binalarıyla arkeolojik değerini hala korumaktadır.
Altıntepe ören yerinde Prof. Dr. Tahsin Özgüç başkanlığında 1959 yılında bilimsel kazı yapılmıştır. Bu kazıda çok değerli eserler bulunmuştur. Bu eserler bugün Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenmektedir.
Erzincanda toplam 26 adet sit alanı tescil edilmiş olup; bunlardan 20 adedi arkeolojik, 1 adedi kentsel, 3 adedi tarihi ve 2 adedi doğal sit alanıdır.
Taşınmaz Kültür Varlıkları
Tarihi yerleşim alanlarındaki mimari anıtlar, Taşınmaz Kültür Varlığı olarak tanımlanmaktadırlar. Çoğu sanat değeri taşıyan ve günümüze kadar ulaşabilen bu yapılar arasında; camiler, kiliseler, surlar, saraylar, hamamlar, hanlar, türbeler, kümbetler, köprüler, çeşmeler, konaklar, evler, kaleler, yer almaktadır. Kemah Kalesi, Mama Hatun Kervan Sarayı ve Türbesi, Sultan Melih Türbesi, Gülabibey Camii en önemlileridir. İlde tescil edilen taşınmaz kültür varlıkları aşağıdaki Tabloda gösterilmiştir.
Tablo:: Taşınmaz Kültür Varlıkları
Askeri Yapılar
Dinsel ve Kültürel Yapılar
İdari Yapılar
Sivil Mimari Örnekleri
Endüstriyel Yapılar
Doğal Anıtlar
Toplam
7
60
9
1
1
2
80
Kaynak:İl Kültür Müdürlüğü
Erzincan’da tescil edilen Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarının merkez ve ilçelere göre isim, bulunduğu yer ve türleri aşağıdaki Tabloda gösterilmiştir.
Tablo: Erzincan’da Bulunan Kültür ve Tabiat Varlıkları.
A-Erzincan Merkez
Sıra No
Adı
Bulunduğu Yer
Türü
1-
Belediye Binası
Dörtyol Mevkii
İdari
2-
Çadırcı Hamamı
Beybağı Mah
Hamam
3-
Şelale
Çağlayan Belediyesi
Doğal Sit
4-
Elma Ağacı Höyüğü
Davarlı Köyü
Höyük
5-
Değirmenli Köy Kilisesi
Dörtler Beldesi
Kilise
6-
Hacı Hafız Türbesi
Eski Erzincan
Türbe
7-
Hava Şehitliği
Eski Erzincan
Şehitlik
8-
Hükümet Konağı
İnönü Mah
İdari
9-
İzzetpaşa Hamamı
59. Top. Tug
Hamam
10-
Kalecik Tepesi
Çatalarmut Köyü
Höyük
11-
Kale Kapısı
Beybağı Mah.
Kale
12-
Nafız Paşa Hamamı
Beybağı Mah.
Hamam
13-
Saztepe Höyüğü
Saztepe Köyü
Höyük
14-
Taşcı Hamamı
Eski Erzincan
Hamam
15-
Terzibaba Türbesi
Eski Erzincan
Türbe
16-
Tren Garı Binası
İstasyon Mah
İdari
17-
3. Ordu Şehitliği
Eski Erzincan
Şehitlik
18-
Yaylabaşı Kilisesi
Yaylabaşı
Kilise
19-
Yaylabaşı Kışla Binası
Yaylabaşı
Kışla
20-
Beybağı M. Kale Yöresi
Eski Erzincan
Sit Alanı
21-
Kızlar Kalesi
Buğdaylı Köyü
Kale
B-Çayırlı İlçesi
Sıra No
Adı
Bulunduğu Yer
Türü
1-
Balıklı Köyü Kilisesi
Balıklı Köyü
Kilise
2-
Cennet pınar Köyü Camii
Cennet pınar Köyü
Camii
3-
Ozanlı Köyü Kalesi
Ozanlı Köyü
Kale
4-
Ozanlı K. Kilisesi
Ozanlı Köyü
Kilise
5-
Hüseyin Taştan Konağı
Yayla kent Köyü
Konak
6-
Tarihi Mezarlık
Başköy
Mezarlık
7-
Başköy Kalesi
Başköy
Kale
8-
Kilise Koyu
Başköy
Arkeolojik Sit
9-
Algız Höyüğü
Balıklıköyü
Arkeolojik Sit
C-İliç İlçesi
Sıra No
Adı
Bulunduğu Yer
Türü
1-
Hükümet Konağı
Kuruçay
İdari
2-
Sabırlı Köyü Camii
Sabırlı Köyü
Camii
3-
Gurik Tepe
Çobanlı köyü
Höyük
D-Üzümlü İlçesi
Sıra No
Adı
Bulunduğu Yer
Türü
1-
Altıntepe
Üzümlü
Ören yeri
2-
Küçüktepe
Üzümlü
Höyük
E-Otlukbeli İlçesi
Sıra No
Adı
Bulunduğu Yer
Türü
1-
Göl ve Çevresi
Küçük Otlukbeli
Doğal Sit
F- Kemah İlçesi
Sıra No
Adı
Bulunduğu Yer
Türü
1-
Acemoğlu Köprüsü
Kemah
Köprü
2-
Alaattin Bey Çeşmesi
Kemah
Çeşme
3-
Aşağı Gedik Camii
Kemah
Camii
4-
Behramşah Türbesi
Kemah
Türbe
5-
Cezaevi Binası
Kemah
İdari
6-
Gülabibey Camii
Kemah
Camii
7-
Gülabibey Hamamı
Kemah
Hamam
8-
Gözcü Baba Türbesi
Kemah
Türbe
9-
Hacı Mehmet Bey Çeşmesi
Kemah
Çeşme
10-
İskender Baba Türbesi
Kemah
Türbe
11-
Kemah Kalesi
Kemah
Kale
12-
Kömür Köy Kilisesi
Kömür Köy
Kilise
13-
Kömür Köy Su Sarnıçları
Kömür Köy
Arkeolojik Sit
14-
Kömür Köy Aşağı Paylar
Kömür Köy
Arkeolojik Sit
15-
Mektepönü Mescidi
Kemah
Mescit
16-
Melik Gazi Türbesi
Kemah
Türbe
17-
Pürhenk Mescidi
Kemah
Mescit
18-
Sancaktar Türbesi
Kemah
Türbe
19-
Tugay Hatun Türbesi
Kemah
Türbe
20-
Yıkık Kümbet
Kemah
Kümbet
21-
Sarıtaş Kalesi
Çamlıyaylaköyü
Kale
G-Kemaliye İlçesi
Sıra No
Adı
Bulunduğu Yer
Türü
1-
Belediye Hamam
Kemaliye
Hamam
2-
Dörtyolağzı Camii
Kemaliye
Camii
3-
Esentepe Kilisesi
Esentepe Köyü
Kilise
4-
Esentepe Camii
Esentepe Köyü
Camii
5-
Esentepe Çeşmesi
Esentepe Köyü
Çeşme
6-
Esentepe Mezarlığı
Esentepe Köyü
Mezarlık
7-
Eski Ortaokul Binası
Kemaliye
Okul
8-
Hıdır Abdal Sultan Türbesi
Ocak Köyü
Türbe
9-
Ocak Köyü Camii
Ocak Köyü
Camii
10-
Orta Cami
Kemaliye
Camii
11-
Taşdibi Camii
Kemaliye
Camii
12-
Tarihi Köprü
Yuva Köyü
Köprü
13-
Ardıç Ağacı
Akçalı Köyü
Ağaç
14-
Selimağa Camii
Başpınar Köyü
Camii
15-
Abbasağa Camii
Armağan Köyü
Camii
16-
Buğdaypınarı Camii
Buğday pınar Köyü
Camii
H-Refahiye İlçesi
Sıra No
Adı
Bulunduğu Yer
Türü
1-
Bahattin Paşa Anıtı
Refahiye
Anıt
2-
Cengerli Kale ve çevresi
Cengerli Köyü
Arkeolojik Sit
3-
Hasanlı Höyüğü
Akarsu Köyü
Höyük
4-
Kadıköy Kilisesi
Kadı Köyü
Kilise
5-
Subay Şehitliği
Refahiye
Şehitlik
6-
Yurtbaşı Köyü Mezarlığı
Yurtbaşı Köyü
Mezarlık
7-
Tombul Tepe
Yurtbaşı Köyü
Arkeolojik Sit
8-
Esat Muhlis Camii
Refahiye
Camii
9-
Cibolar Höyüğü
Kalkancı Köyü
Arkeolojik Sit
10-
Tarihi Mevziler
Sakaltutan Karadağ
Tarihi Sit
11-
Düz Yerleşim Alanı
Alaçatlı Köyü
Arkeolojik Sit
I-Tercan İlçesi
Sıra No
Adı
Bulunduğu Yer
Türü
1-
Çadırkaya Kalesi
Çadırkaya Bel.
Arkeolojik sit
2-
Endüstri Meslek Lisesi
Tercan
İdari
3-
Kötür Köprüsü ve çevresi
Mercan
Arkeolojik sit
4-
Karakol Binası
Mercan
Kale
5-
Mama Hatun Hamamı
Tercan
Hamam
6-
Mama Hatun Kervansarayı
Tercan
Kervansaray
7-
Mama Hatun Türbesi
Tercan
Türbe
8-
17 Şubat Abidesi
Tercan
Şehitlik
9-
Şirinli Kale
Kanarlı Köyü
Kale
10-
Ulu Camii
Tercan
Camii
11-
Üçpınar Kilisesi
Üç pınar köyü
Kilise
12-
Şapel ve Dikili Taşlar
Üç pınar Köyü
Arkeolojik Sit
13-
Fındıklı Mezarlığı
Fındıklı Köyü
Mezarlık
14-
Akpınar Çeşmesi
Fındıklı Köyü
Çeşme
Kaynak:İl Kültür Müdürlüğü
Kültürel Donanım
Müzeler
Erzincan ilinde Kültür Bakanlığına bağlı hizmete açık bir müze yoktur. Yapımı tamamlanan 75.Yıl Kültür Merkezi binası içerisinde müze bölümleri de yer almaktadır. Kapalı müze bölümünde bir takım çalışmalar yapılarak müze hizmete hazır hale getirilmiştir.
Yöreden temin edilen etnografik ve arkeolojik eserler açık hava müze bölümünde teşhir edilmektedir. Müzede görevli uzman personel bulunmayışı, bu alandaki çalışmaları zora sokmaktadır. İl’e ait bazı eserler güvenlik açısından Erzurum Müze Müdürlüğüne teslim edilmiştir. Müze hizmete girdiğinde bu eserler tekrar geri getirilerek sergilenecektir.
Müzenin hizmete açılabilmesi için çalışmalar sürdürülmektedir. Tescil, tespit ve envanter çalışmaları da devam etmektedir.
Kemaliye İlçesi Ocak Köyünde özel bir müze bulunmaktadır. Ali Gürer Özel Müzesi adını taşıyan bu özel müzede 337 eser sergilenmektedir.
Galeri ( Sergi) Salonu
75.Yıl Kültür Merkezi kompleksi içerisinde 140 m² büyüklüğünde bir sergi salonu yer almaktadır. Yine aynı bina içerisinde resim ve heykel atölyeleri de bulunmaktadır. Sergi salonunda zaman zaman kişi, kurum ve kuruluşlar tarafından resim sergisi, fotoğraf sergisi, el sanatları sergileri açılmaktadır.
Halkın plastik sanatlara olan ilgisini artırmak, sanat zevk ve kültürünü geliştirmek için resim kursları, el sanatı kursları açılmaktadır. Güzel Sanatlar Galerisi Müdürlüğünde görevli uzman personel bulunmamaktadır. Amatör olarak çalışma yapan kişiler eserlerini sergilemektedir.
Kültür Merkezi ve Tiyatrolar
75.Yıl Kültür Merkezi binası 1998 yılında tamamlanarak hizmete açılmıştır. Kültür Merkezinin kullanım alanı yaklaşık 11.000 m²’dir. Kültür Merkezi içerisinde 475 koltuk kapasiteli çok amaçlı bir salon, 150 kişilik küçük salon, bale salonu, açık ve kapalı müze bölümleri, sergi salonu, kitap satış mağazası, kütüphane, kurs salonları, atölyeler, misafirhane ve idari odalar bulunmaktadır.
Bazı birimler tam kurulmadığından Kültür Merkezi aktif olarak hizmet verememektedir. Sosyal ve kültürel gelişmeye temel teşkil edecek böyle bir yatırımın aktif olarak kullanılması için çalışmalar sürdürülmektedir.
75. Yıl Kültür Merkezi tiyatro salonu ve yan mekanları yerleşik tiyatro kurulmasına elverişli olarak yapılmıştır. Erzurum ve Sivas illerinde Kültür Bakanlığına bağlı Devlet Tiyatroları bulunduğundan, Erzincan’ da devlet tiyatrosu kurulamamıştır. Devlet tiyatroları turne düzenleyerek hazırladıkları oyunları Erzincan’ da sahnelemektedir. İlde kurulan amatör tiyatro gruplarına gerekli kolaylık gösterilmektedir.
Kültür Merkezi tiyatro salonunun fiziki yapısı, tiyatro grupları tarafından beğenilmektedir. Bu durum daha çok turne düzenlenmesine neden olmaktadır. Tiyatro salonunda, tiyatronun yanı sıra konferanslar, açık oturumlar, konserler, anma ve kutlama günleri de düzenlenmektedir
Sinema: Kültür Merkezi bodrum katında bulunan 150 koltuk kapasiteli salon 1998 yılında sinema salonu olarak işletilmek üzere Kültür Bakanlığının hazırladığı bir protokol ve onay çerçevesinde İI Özel İdare Müdürlüğüne tahsis edilmiş, İl Özel İdare Müdürlüğünde Köylere Hizmet Götürme Birliği vasıtasıyla anılan salonu sinema salonu olarak işletilmek üzere E-TUR Ltd. şirketine vermiştir. E-TUR şirketi söz konusu salonu 1998 yılının Ocak ayından beri sinema-ESİN adı altında işletmektedir.
Erzincan’ın önemli alışveriş merkezlerinden olan ERMERKEZ bünyesinde açılmış bulunan sinema ile Erzincan halkına hizmet vermektedir. Her iki sinemada kültür ve sanat filmleri gösterilmektendir. Bu durum ailelerin büyük ilgisini çekmektedir.
Kütüphaneler :Merkez, ilçe ve beldelerde Kültür Bakanlığına bağlı toplam 16 halk kütüphanesi hizmet vermektedir. Bazı belde ve ilçe halk kütüphanelerindeki personel ihtiyacı yerel yönetimler tarafından karşılanmaktadır.
2001 yılı, yıl sonu itibariyle kütüphanelerdeki kitap ve okuyucu sayısı aşağıya çıkartılmıştır.
Turizm Sektörü ve Turistik İşletmeler
Erzincan tarihi olarak; turizm potansiyeli açısından zengin bir durumda olması gerekirken büyük depremlere maruz kalması nedeniyle tarihi eserlerin çoğu harap olmuş, ayakta kalabilenler ise hasar görmüştür.
Yöresel özellik taşıyan dinlenme ve gezi yerleri bulunmakla birlikte turizm standartlarına uygun sosyal tesisler çok sınırlıdır. Turistik işletmelerin en önemlisi 1988 yılında kış turizmine yönelik olarak işletmeye açılan Yıldırım Akbulut Kayak Tesisleridir.
İlde 2 adet turizm işletme belgeli tesis bulunmaktadır. Bu tesislerin yatak kapasitesi 188’dir. Belediye belgeli tesislerin yatak kapasitesi ise 651’dir.
İlde Turizmin Gelişmesi ve Çeşitlendirilmesi İçin Yapılan Etkinlikler
Turlar: Erzincan ili Türkiye’de turizm güzergahları üzerinde yer almaktadır. İle en yakın geçen tur güzergahı ise Trabzon’dan güneye ve daha sonra doğuya yönelen güzergahtır. Bu güzergah; Karadeniz sahillerinden gelip Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Erzincan, Erzurum buradan da Güneydoğu Anadolu bölgesine devam etmektedir.
Asya ülkelerini Avrupa’ya bağlayan demir yolu ve karayolu Erzincan ilinden geçmektedir. İl ulaşım açısından oldukça elverişli konumdadır. Doğu Anadolu bölge bağlantısını sağlayan E-80 Karayolu ilden geçer. Ülkemizin batı bölümü ile Karadeniz bölgesinin de Doğu Anadolu ile bağlantısı yine Erzincan üzerinden sağlanmaktadır. Erzincan ulaşım açısından kavşak noktası durumundadır.
Erzincan’da bir haftalık tur programı :
Erzurum’a uçak ile inen gruplar, önce Tercan’da orta çağ Türk Dönemine ait Mama Hatun Türbe ve Kervansarayını ziyaret ettikten sonra, Otlukbeli krater gölüne gidecekler, buradan Tercan baraj gölüne geçerek su sporları yapacak ve izleyecekler.
Sansa boğazında hızla akan Fırat’ta rafting, Bayırbağ ve Çakırman çağlayanında yüzme ve ırmaklarda gezinti. Ekşisu kaplıcasındaki doğal jakuzide banyo.
Erzincan baraj gölünde su kayağı, Ergan dağına binek atlarıyla çıkış, gece dağda uyku tulumlarıyla geceleme.
Refahiye Dumanlı ormanlarında gezi, alabalık ziyafeti ve gece ormanda konaklama.
Yamaç paraşütüyle uçuş, Kemah’ta Beşikli Gölünü ziyaret, tarihi yer gezileri, İliç ilçesinde mola .
Kemaliye’de kanyon ve çağlayan gezisi, şehirdeki otantik evlerin ve köylerin gezilmesi, Kırkgöze mesire yerinde yemek,Kemaliye’deki otelde geceleme. Ertesi gün uçakla geri dönüş.
El Sanatları
Ülkemizin bir çok ilinde olduğu gibi Erzincan’ da da bazı el sanatları geleneksel olarak sürdürüle gelmiştir. İhram dokuma, kilim dokuma, dövme bakırcılık gibi geçmişte önemli ekonomik fonksiyonu olan bazı el sanatları ürünleri, günümüzde kitlesel üretime dayanan sanayi ürünlerine yerine bıraktığından, talep azalmış ve üretim durma noktasına gelmiştir. Ancak iyi bir tanıtım ve yapılacak ham madde ve üretim tekniği değişiklikleri ile bu gibi el sanatlarının geliştirilmesi mümkündür.
El sanatı ürünlere olan talep, iyi bir üretim ve pazarlama organizasyonu ile artırılarak Erzincan için önemli bir gelir ve istihdam imkanı sağlanabilir.
Geleneksel olarak yürütülen ve yaygın bir sektör olan el sanatları çeşitlilik göstermektedir. Ülkemizin her bölgesinde olduğu gibi Erzincan’ da da geleneksel olarak sürdürülen şayak, kilim dokumacılığı, ehram dokumacılığı, halı dokumacılığı, dövme bakırcılık, çulhacılık, kalaycılık, kunduracılık, oymacılık, sepetçilik, şal basmacılığı ve bunlar içerisinde önemli yer tutan bakır işlemeciliği el sanatları mevcuttur. Geçmişte önemli ekonomik fonksiyonları olan ancak, tekniğin ilerlemesiyle üretimi daha ucuz ve daha kolay olan kitlesel üretime bıraktığından, üretimi azalan yada kaybolmaya yüz tutmuş büyük ekonomik faaliyetlerdir.
1960’lı yıllarda Erzincan’ da ortaya çıkan bakır işlemeciliği ise sektörel bazda inanılmaz bir gelişme sağlamış, Erzincan, bakır işlemeciliğinde Türkiye’ de merkez haline gelmiş, ancak daha sonra eski parlak dönemini yitirmiştir.
Geleneksel tarzda üretilen çeşitli araç-gereç ve ticari malları içine alan el sanatları, başta bakırcılık olmak üzere, dokumacılık (şayak dokuma, şal basmacılığı, çulhacılık, keçe basma, ehram dokuma, kilim dokuma, halı dokuma), kalaycılık, kunduracılık, demircilik, sepetçilik, oymacılık, iğne oyacılığı gibi çeşitliliği içine alan geniş alanı kapsamaktadır.
Erzincan’da mevcut el sanatları; bakır işlemeciliği, dövme bakırcılık, ehram dokumacılığı, kilim dokumacılığı, iğne-boncuk oyacılığı, Eğin (Kemaliye) halısı dokumacılığıdır.
Bakır İşlemeciliği : Erzincan’da bakır el sanatlarının başlangıcı çok eskiye dayanmaktadır. Dövme bakırcılık çok eski bir meslek olmasına rağmen, bakır işlemeciliğinin başlangıcı 1955-1960 yılları arasıdır. Bu yıllarda Erzincan’da çeyiz eşyaları satan birkaç esnafın dükkan vitrinlerinde bakır hamam tası, sabunluk bulunmakta iken hamam taslarının iyi satıldığı görülünce bunların seri imalatına başlanmıştır. Daha sonraki yıllarda bakırcılığın cazip hale gelmesiyle turistik bakır süs eşyalarının üretimine başlanmıştır.
Çaydanlık, semaver, sürahi, vazo, tepsi, çay-kahve-zemzem takımları vs. süs kulanım eşyaları yapılmakta olup, bakırın boyanması ve işlenmesi ile yurt içi ve yurt dışına pazarlanması sağlanmıştır.
1955-1960 yılları arasında küçük atölyelerde işleme bakırcılığın başlaması ile Erzincan el sanatlarında cazibe merkezi olmuş ve 1970’li yıllarda bakırcılık altın çağını yaşamıştır.
Yüzlerce ailenin geçim kaynağı olan bakırcılık sanatının parlak çağı fazla uzun sürmemiş yok olma durumuna gelmiştir. Ticari yönden parlak dönemi ise 1980-1985 yılları arasındadır. Ancak bu dönemdeki fazla sürüm ve fazla kazanma hırsı bakır işlemeciliğinin sanat değerini en alt seviyeye indirmiştir. Önceleri “Tekli” kalemle işlenen bakır, daha sonra makinelerle işlenmeye başlanmıştır. Bilgisiz kişilerin sektöre girmesiyle bilinçsizce ve sanat değeri olmayan bakır işleri üretilmeye başlanmış ve bundan da bakırcılık sanatı büyük ölçüde talep yetersizliği ile karşılaşmıştır.
Üretimin yüzde 10’u yurt içinde, özellikle Ege ve Akdeniz Bölgeleri’ne, yüzde 90’ı ise yurt dışında A.B.D., İtalya, Finlandiya, Japonya, Almanya, Fransa gibi ülkelere pazarlanıyordu.
Sanat değeri azaldığından önce yurt dışı, daha sonra da yurt içi pazarlar gün geçtikçe zayıfladı. Bu işten gelir sağlayanlar kendi sanatlarına kendileri değer vermeyerek başkalarının değer vermesini beklediler. Bugün bu bilince varan birkaç bakır işletmecisinin sabır ve üstün gayretleriyle Erzincan’ da bakır işlemeciliği azda olsa yapılmaktadır.
Yapılan araştırmalara göre bu gün Erzincan’ da faaliyet gösteren yaklaşık 8-10 mağazada işleme bakır ve turistik bakır eşya satılmaktadır. Bakır işlemeciliğinde çalışan 40-50 civarında işçi bulunmaktadır. Halen tam kapasite ile çalışma imkanı bulunmayan 3 atölyede turistik bakır ürünleri üretilmektedir.
Bakır, Pirinç, Alüminyum ve Gümüş Plaka Kabartma Sanatı : Son yıllarda Erzincan’ da yapılan çalışmalarla rölyef sanatının el sanatları içinde önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. İl Kültür Müdürlüğü tarafından üç dönem, Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nce bir dönem açılan kurslarla Erzincan’ da kabartma (rölyef) sanatında 150 kursiyer yetiştirilmiştir. Bu sanatta yetişen kursiyerler yapmış oldukları duvar tabloları ve ev süs eşyalarını Erzincan’da ve Türkiye çapında pazarlama imkanları bulmuşlardır.
İşlenilen bakır, pirinç, alüminyum ve gümüş plaka gibi hammadde yönünden herhangi bir sorun bulunmamaktadır. Gerekli malzemelerin (gümüş plaka hariç) fazla pahalı olmaması nedeniyle bu sanat genişleme imkanı bulmuş hatta okullarda iş eğitimi derslerinde yapılır hale gelmiştir.
Dövme Bakırcılık : Dövme bakırcılık Erzincan’ da var olan en eski sanatlardandır. Ancak bakıra alternatif olan alüminyum, çelik, emaye, naylon gibi maddelerle yapılan ev ve mutfak eşyalarının piyasaya sunulması nedeniyle bakır eşyaya olan talep azalmıştır. Talebin az olması, pazar imkanının yitirilmesi, sanatı devam ettirecek çırak yetiştirilmemesi gibi nedenlerle geçmişte önemli bir ekonomik potansiyele sahip olan bakırcılık sanatı kaybolmaya yüz tutmuştur.
-Kilimcilik ve Cecim Dokumacılığı : Kilimcilik Erzincan’ da tarihi çok eskilere dayanan bir el sanatıdır. Genellikle Kemah, Refahiye, Kemaliye ilçelerinde dokunduğu görülür. Erzincan genelinde halen kaç tezgah da kilim ve cecim dokunduğu kesin sayılarla tespit edilememekle birlikte Kemah, Refahiye ve köylerinde halen kök boyalı kilim ve cecim dokunduğu bilinmektedir.
Son yıllarda kamu kuruluşlarının girişimleriyle kilimciliğin geliştirilmesi için bir çok girişimlerde bulunulmuş ancak kursiyer bulma açısından zorluklar yaşandığı için başarıya ulaşılamamıştır.
Kız Meslek Lisesi’nde ve Halk Eğitim Merkezi’nde bulunan kilim tezgahlarında ve Geçit Beldesi’nde açılan kursta 100 civarında kursiyer kilim dokumacılığını öğrenmiş ancak bazı ekonomik nedenlerden dolayı bu iş devam ettirilememiştir.
Ehramcılık : Ehram (ihram) Erzincan, Erzurum, Bayburt yörelerine has, kadınların örtünme amacıyla elbise üzerine aldıkları ince yün iplikten el tezgahlarında örülen bir örtüdür ve mahalli bir özellik taşımaktadır.
Ehram yaklaşık 30 sene öncesine kadar Erzincan merkezinde ve ilçelerde yaygın olarak kullanılmakta, buna paralel olarak da mahalle aralarındaki çulhacılarda veya evlerdeki el tezgahlarında bolca dokunmakta idi. Her genç kızın çeyizinde mutlaka en az bir ehram bulunurdu. Bu gelenek halen, Üzümlü, Çayırlı, Otlukbeli, Tercan İlçeleri’nde ve bazı merkez köylerde devam etmektedir.
Bayanların değişen teknolojiye ve çağın giysilerine önem vermesi ve manto, pardösü, şal gibi giysileri tercih etmeleri nedeniyle ehram ve ehramcılık eski önemini yitirmiştir.
Mermer Hediyelik ve Turistik Süs Eşyası :Erzincan’da çıkarılan veya diğer illerden getirtilen mermer blokları, il merkezinde bulunan mermer fabrikasında işlenerek çeşitli ebatlarda ve çeşitli kalınlıklarda plakalar üretilmektedir. Mermer fabrikasının istihdama ve ilin ekonomisine katkı sağladığı bilinmektedir.
Mevcut olan mermer potansiyelinden hediyelik ve turistik süs eşyası üretilerek yeni istihdam alanları kazanmak ve ekonomiye katkı sağlamak mümkündür.
Eğin (Kemaliye) Halısı Üretimi : Tarımsal alanda yaşayan nüfusa ek gelir sağlamak ve onların boş işgücünü değerlendirmek amacıyla Erzincan’da halıcılığa da önem verilmiştir.
1972-1975 yılları arasında Çayırlı ilçesi Bölükova ve Ortaköy, Kemah ilçesi Kerer ve Doğanbeyli köyleri, İliç ilçesi Boyalık, Refahiye ilçesi Pınaryolu köylerinde halıcılık kursları açılmıştır. Bu kurslarda 115 kursiyer yetişmiştir.
Kemaliye İlçesi “Eğin Halısı” adıyla ün yapmış ve ilçede halıcılık köylere kadar yayılmıştır. Yabancı ülke fuarlarında derece alan Eğin Halısı Kemaliye Kaymakamlığı’nın çalışmaları ve Hacı Ali Akın Meslek Yüksek Okulu’nun girişimleriyle ekonomik anlamda yaşatılmaya çalışılmaktadır.
Kemaliye Kaymakamlığı’nın gayretleri ile Kemaliye Apçaağa köyünde 5 adet tezgah kurulmuş olup, Isparta’dan getirilen iplerle bayanlara yönelik eğitim ve öğretim yapılmaktadır.
Hacı Ali Akın Meslek Yüksek Okulu’nda ise; 1. sınıfta 26 öğrenci, 2. sınıfta 28 öğrenci 8 tezgahta halıcılık eğitimi görmektedir.
Şenlikler – Özel Günler
Erzincan’da anılan ve kutlanan kurtuluş günleri, anma günleri, festivaller, mevsimlik bayramlar yerli turizmin gelişmesinde etkili olmaktadır. İlde bu kapsamda yapılan etkinlikler aşağıya çıkarılmıştır. Bu tür etkinliklerin geliştirilmesi faydalı olacaktır.
Kurtuluş Günleri
1-Erzincan’ın Kurtuluşu 13 Şubat
2-Tercan’ın Kurtuluşu 17 Şubat
3-Çayırlı’nın Kurtuluşu 19 Şubat
Anma ve Kutlama Günleri
1-Atatürk’ün Erzincan’a Gelişi -1 Temmuz
2-Şeyh Hasan Babayı Anma Töreni - 1 Eylül
Festival
1-Refahiye Bal Festivali - Eylül’ün ilk Haftası
2-İliç Tulum Peyniri Festivali - Ağustos’un son Haftası
3-Oğlanağa Üzüm Festivali - Eylül’ün Son Haftası
4-Ulalar Doğa Kültür ve Tulum Peyniri Festivali – Temmuzun son Haftası
Şenlikler
1-Kemah Sultan Melik Tarih , Kültür ve Spor Şenlikleri - Temmuzun ilk Haftası
2-Hıdır Abdal Sultan Şenlikleri - Ağustosun son Haftası
3-Kılıçkaya Köyü Kültür ve Dayanışma Şenlikleri - Ağustos’un Son Haftası
4-Otlukbeli Şenlikleri - Ağustos’un İkinci Haftası
5-Kemaliye Eğin Şenlikleri- Ağustos’un son Haftası
6-Munzur Melenkoç Yayla Şenlikleri - Eylül’ün İkinci Haftası
7-Gökkuşağı Kültür-Sanat Etkinlikleri - Mayıs’ın İkinci Haftası
Mevsimlik Bayramlar
1-Nevruz Bayramı - 21 Mart
2-Hıdırellez Kültür Bahar Bayramı 6 Mayıs
3-Ağaç Dikme Bayramı - Nisan’ın İkinci Bayramı Nisan’ın İkinci Haftası
Doğa Sporları
Rafting:Rafting Erzincan’da 1994 yılından itibaren Karasu (Fırat) Nehrinde yapılmaktadır. 1997‘de Munzur Fırat Doğa Sporları Derneğinin kurulması ile aktif olarak zengin malzeme ve rehber kadrosu ile hizmet vermektedir.
15 Mayıs 1999 yılında Turizm Bakanının da katkısıyla yaklaşık 100 kişilik bir sporcu gurubunun katıldığı Erzincan 2000 Rafting Festivali yapılmıştır. Özellikle Mayıs ayında 6’lık ve 5’lik rapitler oldukça fazladır. Yollarüstü-Mutu arasındaki parkurun uzunluğu 40 km.’yi bulur. Mayıs ayından sonra suların azalmasıyla Sansa-Bağlar mevkiinden (Erzincan-Erzurum karayolu 55 km.) Mutu’ya kadar 26 km.’lik bir parkur vardır. Bir tane 5’lik, 3 tane 4’lük, 5 tane 3’lük, 1 tane 2’lik rapit oluşur. Parkurun diğer bir özelliği Erzincan-Erzurum kara ve demir yolunu takip etmesidir. Bu özellik dünyanın hiçbir yerinde yoktur.
Treaking-Dağcılık-Kayak ve Kampçılık: Erzincan coğrafyasının ve ikliminin mükemmelliği bu sporları yapmaya çok müsaittir. ”Erzincan Munzur Fırat Doğa Sporları Derneği“ “Erzincan Dağcılık Kayakçılık ve İhtisas Kulübü” (EDKİK) tecrübeli, eğitimli dağcıları rehberleri ve kayakçıları ile bu sporları aktif olarak yapmaktadır. Yaylabaşı Ardıçlı Göl mevkii ormanlarında treaking ve kaya tırmanışı, Esence, Yedigöller, Refahiye Dumanlı ormanlarında treaking ve kampçılık, Sakaltutan Akbulut Kayak Tesisinde kayak sporu yapılmaktadır.
Su Kayağı: Tercan Baraj Göletinde (Erzincan-Erzurum Karayolu 98 km.) 1998 yılında Türkiye Su Kayağı Şampiyonası yapıldı. 1997 yılında Erzincan Munzur Fırat Doğa Sporları Derneğinin kurulması ile su kayağı etkinlikleri başlamış oldu. 1998 yılında Erzincan Göyne Baraj Göletinde yapılan Türkiye Birinciliğinde Erzincan Munzur Fırat Doğa Sporları Derneği Türkiye Şampiyonu oldu. Bu spor Tercan Baraj Göletinde yapılmakta olup; parkur uzunlukları şöyledir:
Çalmışla parkuru 1.200 m., Tuzla parkuru 3.750 m., Mertekli 1.550 m., Göyne 1.550 m., Kemaliye Keban Barajı parkur uzunluğu 2.500-3.000 m.’dır.
Yamaç Paraşütü: Termiklerin oldukça fazla olması coğrafi şartların mükemmelliği bu spor için Erzincan’ı birinci sıraya oturtmuştur. 1997 yılında başlayan bu spor 1998 de kurulan derneklerle daha hızlı bir gelişme kaydetmiştir. Yaylabaşı Munzur-Ata Doğa ve Hava Sporları Derneği yamaç paraşütü eğitim kursları açmış ve gayet başarılı olmuştur. Halen Yaylabaşı Beldesinde yurt içi ve yurt dışından gelen sporcular hem eğitim almakta hem de bu sporu yapmaktadırlar. Keşiş ve Munzur Dağları 3200-3500m bu sporun yapılmasına avantaj sağlar.
Buz Tırmanışı: Ocak, Şubat ve Mart ayının başlarında Girlevik Şelalesinin donması ile burada bu spor yapılmaktadır.
Kano: Karasu nehri, kano yapmaya elverişli olup nehrin her kesiminde yapılabilir. Munzur-Fırat Doğa Sporları Derneği akarsu kanosu sporunu aktif olarak yapmaktadır. Zorlu apitler Erzincan-Erzurum yolu 55 km.’sinde araç ile takriben 20-25 dakikalık bir yolculuktan sonra ulaşılır. Beytahtı - İliç arası bu spor için çok uygun bir parkurdur.
Camel Trophy: Tierre Del Fuega’da yapılacak olan Camel Trophy Türkiye seçmeleri 26 Mart 1998’de Erzincan’da başladı ve dört gün sürdü. Türkiye’de bu etkinliğin en uygun yeri olarak tespit edilen Erzincan, ulusal medyanın ilgisini çekmiştir.
Kürek: Erzincan Barajı ve Keban Barajı göllerinde kürek sporu yapılmaktadır.
Cirit: Geleneksel bir ata sporumuz olan cirit tescilli olarak ilk kez 1989 yılında başlamıştır. İki adet kulüp bulunmaktadır. Bunlar Erzincan Atlı İhtisas Kulübü ve 13 Şubat İhtisas Kulübüdür, renkleri siyah-kırmızıdır. Kulüblerin kuruluş amacı; Erzincan ve çevresindeki at neslinin ıslahı , binicilik ve geleneksel olarak milli günlerimizde gösteri yapmak yurt içi ve yurt dışı faaliyetlere katılmak ve sağlıklı nesiller yetiştirmektir.
Üç adet nizami ölçülerde kum ve toprak karışımı tribünlü cirit sahası (50 kişilik) mevcuttur. İki tanesi Terzibaba mevkiinde, (Erzincan-Çağlayan yolu üzeri 5 km.) bir adette şehir merkezinde Öğretmenevi üstü Geçit Belediyesi alt kısmında bulunmaktadır.
1996 yılında Doğu gurubu Şampiyonası yapılmış ve Erzincan Atlı İhtisas Spor Kulübü birinci olmuştur. Her yıl ilimizin kurtuluşu 13 Şubat günü Erzurum ve Bayburt ilinden davet edilen takımlarla ikili müsabakalar tertip edilerek cirit sporu canlı tutulmuştur.
1997-1998 yılında Ankara’da yapılan yarışmalarda Erzincan Atlı İhtisas Spor Kulübü üst üste iki kez Türkiye ikincisi olmuştur. Ayrıca kulüpler federasyon faaliyet programı içinde bulunan Ak-Yeniköy, Aydın, Ankara Türkiye Şampiyonası Trabzon, Davutlar,(Aydın), Ilgın(Konya), Yatağan(Denizli), Uşak,Selender (Manisa) Erzurum, Malatya, Bayburt, Söğüt(Bilecik) gibi illerde müsabakalar yapmış üstün başarılar elde etmişlerdir.
Kayak Tesisleri: Akbulut kayak tesisleri Erzincan-Sivas E-80 Devlet Karayolu üzerinde ve Erzincan’a 42 km mesafede olup yolu tamamen asfalttır. Akbulut Kayak Tesislerinde Alp disiplininde kayak yapılmaktadır. Kayak oteli ve tesisleri E-80 karayoluna asfalt yol ile bağlı olup , yollar yaz-kış tamamen açıktır. Otel 60 kişi kapasiteli, 100 kişilik yemek ve toplantı salonu, sporcu odaları, saunası ile her türlü konfora sahiptir. Kış ve dağ sporları ile yayla turizminde gerçek bir turizm merkezidir. Tesis bilhassa kış aylarında çalışmakta olup, kayak kiralaması ve kayak öğretimi yapılmaktadır. Tesisler 30.000 m² alan üzerine inşa edilmiştir. Üst istasyondan başlayan 5 adet pist mevcuttur. Dere içi pisti yüzde 50 meyilli 800 m’lik profesyoneller için, su deposu pisti 1.000 m.’lik, köy yolu pisti 2.000 m.’lik, yamaç sırtı 1.200 m.’lik ve 1.800 m.’lik karşı sırt dediğimiz profesyonel –amatör kayakçılara hitap eden pistler mevcuttur.
Teleski olarak Türkiye’nin en uzun liftlerindendir. Uzunluğu 1.026 m. alt istasyon rakımı 1.927 m. ve üst istasyon rakımı 2.155 m.’dir. Kot farkı 228 m.‘dır. Tesis 110 askı ve 110 kw ‘lık bir güçle çalışmaktadır. Aynı anda 110 kişi taşınmakta olup, saatteki taşıma kapasitesi 1.200 kişidir. Mahallinde kiralamaya müsait 100 takım kayak ski bulunmaktadır. Valilik kupası, Kurtuluş kupası, okulların yarı yıl tatil dönemlerinde il spor merkezi kayak kursu ve il birinciliği yarışmaları yapılmaktadır
TURİZM
http://www.erzincan.gov.tr/images/sosyalspor/buyukerzotel.jpg
Büyük Erzincan Oteli
ERZİNCAN İLİNDEKİ BELEDİYE BELGELİ KONAKLAMA TESİSLERİ
İli
Tesisin Adı
Telefon
Sınıfı
Oda S.
Yat. S
Yan ünite
Adres
Erzincan
Çınar Otel
214 47 83
2
16
43
Kalorifer,market,sıcak su
Çevreyolu Üz.N.126
"
Albayrak
214 31 51
-
12
30
Kalorifer, sıcak su
Çevreyolu Üz.N. 124
"
Berlin Otel
214 61 71
1
25
60
Kalorifer, sıcak su
Halitpaşa C.N 40
"
Beyti Otel
214 47 87
-
13
30
Kalorifer, sıcak su
Çevreyolu Üz.N.136
"
Gülistan
223 60 20
Lüx
31
59
Kalorifer, sıcak su,otopark
Halitpaşa C.N.20
"
Girne Pl.
214 24 28
1
14
30
Kalorifer, sıcak su,otopark
Fevzipaşa C.N 60
"
Karakaya
214 36 72
Lüx
22
43
Kalorifer, sıcak su
Fevzipaşa C.N.40
"
Kervan Pl.
214 13 64
1
20
38
Kalorifer, sıcak su,otopark
Fevzipaşa C 96 SN.1
"
Kılıçlar
223 16 92
1
31
75
Kalorifer, sıcak su
Fevzipaşa CN 45
"
Mete Pl.
214 74 05
1
20
40
Kalorifer, sıcak su
Merk.Crş. 173.S.N.14
"
H.Burcu
223 50 81
1
25
60
Kalorifer, sıcak su
Fevzipaşa C.N.29
"
Hanedan
224 24 04
Lüx
30
60
Kalorifer, sıcak su
Fevzipaşa C.N 34
"
O.Dörtyol
10
20
sıcak su
Kızılay M.1002 S.N.27
İlçeler
Çayırlı
Konak
4
11
Barbaros M.Cumh.M.
Kemaliye
Özden Pl.
22
45
Lokanta
Kemaliye
"
Belediye
8
25
Otopark Meydanı
Refahiye
Kılıç
4
15
Kemah Cad.
"
Belediye O.
11
26
Belediye İşh. Erzincan C
"
İnan
4
13
Sivas Caddesi
"
Terminal
6
20
Yenidoğan Mah.
Tercan
Kervansaray
15
35
Tercan
"
Çalışkan
8
16
Tercan
Ilıç
Belediye
9
18
Lokanta, Kalorifer
A.Paşa M.Han Önü
Kemah
Belediye
14
30
Çarşı Mh.
"
Bahçeli
5
1
Çarşı Mh.
Otlukbeli
Belediye
5
10
Akbulut Meydanı
BAKANLIK BELGELİ KONAKLAMA TESİSLERİ
Büyük Erzincan Oteli (***)
Turizm deneme işletme belgesine haiz olup; 82 oda, 6 suit, 188 yatak, 170 kişilik lokanta, 70 kişilik çok amaçlı salon ve yüzme havuzu bulunmaktadır.
Adres : Erzurum Yolu TEDAŞ karşısı, Erzincan
Belediye Oteli (****)
İller Bankası tarafından 1993 yılında yapımına başlanılmış olup; toplam 675 m2 kapalı alan ve 161 yatak kapasitesi bulunmaktadır.
Proje kapsamında her türlü toplantı, eğlence, yemek ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde lokanta, bar, sauna, Türk hamamı ve toplantı salonları mevcuttur.
Otelin kaba inşaatı tamamlanmış olup; % 65 seviyesinde devam etmektedir. 1999 yılı sonu itibariyle bitirilecektir.
Adres: Ergenekon Bulvarı, Emniyet Müdürlüğü karşısı, Erzincan
Beyrut Tunç Oteli(*)
1998 yılında yatırıma başlanmış olup, 2000 yılında işletmeye açılacaktır. 15 oda, 14 suit, 36 yatak kapasitesine sahiptir. Turizm yatırım belgeli. Yatırım devam etmektedir.
Adres : Fevzipaşa Cad. Erzincan
Yıldızlı Turistik Restorant
Turizm deneme işletme belgesine haiz olan tesis 2.sınıf olup; 120 kişilik lokanta kapasitesindedir. Adres : Erzurum karayolu üzeri 3 km., Erzincan
Polat Turizm Seyahat Acentası
Turizm işletme belgesine haiz olup; uçak rezervasyonlarını yapmaktadır.
Adres : Hükümet cad. No :13 Erzincan
http://www.erzincan.gov.tr/images/sosyalspor/esenteperes.jpg
http://www.erzincan.gov.tr/images/sosyalspor/esenteperes1.jpg
İLÇELERİ:
ÇAYIRLI
http://img201.imageshack.us/img201/9735/ayirlioi7.jpg
Efendim yar için çıktım elimden
Hatırıma düşmüş elim Çayırlı
Nerede bülbül sesi,turna avazi
Nev-baharda açar gülüm Çayırlı,
Etrafıma sıra dağlar çekilir
Eteğinden zemzem sular dökülür
Ovasının mahsulü bol ekilir
Her tarafa gider malın Çayırlı
Kıblesine Morbet dağı yaslanır
Güzelleri al giyinir,süslenir.
Yazın yaylasında celep beslenir
Şimdi kar oldu da belin Çayırlı
Davut Sulari yurdun översin katı
Memleketin hangi tarafı kötü
Ancak yaşayanlar bilir kıymetin
Zümrüt ovaların yolun Çayırlı .
Aşık Davut SULARİ
İLÇENİN GENEL OLARAK TANITILMASI :
Tarihi ve Coğrafi yapısı :
İlçenin ilk yerleşime ne zaman açıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Erzincan ile birlikte zaman zaman çeşitli devletlerin egemenliğine girmiştir. Bir süre Timur’ un yönetiminde kalan bölge Timur’un çekilmesi ile Akkoyunlulara ve 1473’te Otlukbeli Savaşından sonra Osmanlı Devletine geçmiştir. 1916 yılında Rusların, onların çekilmesiyle Ermenilerin elinde kalan ilçe, 20 Şubat 1918 de yeniden Anavatan’ a katılmıştır. 1954 yılının Haziran Ayına kadar Mans adı ile Tercan İlçesine bağlı Bucak iken bu tarihte ilçe olmuştur. Mans adı Ermeni kökenli olduğundan değiştirilerek Çayırlı adı verilmiştir.
İlçe Erzincan ilinin Kuzeydoğusunda yer alır. Yüzölçümü 1480 Km2, Yüksekliği 1520 metredir. Doğusunda Tercan ve Aşkale ilçeleri, batısında Erzincan Merkez İlçesi, Kuzeyinde Bayburt İli ve Otlukbeli İlçesi, Güneyinden Erzincan Merkez ve Tercan İlçesi ile komşudur. Parçalı, engebeli, çıplak bir arazi yapısına sahiptir. Çevresinde Keşiş, (Esence), Sipikor ve Coşan dağları vardır. Balıklı Dorum ve Mans çayları ilçe hududunu çizen Karasu ırmağına dökülür. Çok geniş olamamakla birlikte sulu tarım yapılır. Ovalar ve geniş mer’a ve yaylaları vardır. Kışları çok soğuk ve uzun geçer, Yaz mevsimi kısadır.
Nüfus Durumu :
İlçenin genel nüfusunun 1997 yılı genel nüfus sayımına göre arttığı görülmektedir. 1990 yılında ilçeden batı il ve ilçelere büyük çapta göç olmuştur. 2000’li yıllarda ise az da olsa aşağıdaki grafikten de anlaşılacağı gibi ilçeye geri dönüş vardır. 1990 yılı genel nüfus sayımına göre, ilçe merkezinin nüfusu 7.076, köylerinin ise 14.670 ve köyleri ile birlikte toplam nüfusu 21.746 iken, 1997 yılı genel nüfus sayımında ilçe merkezinin nüfusu 3.940, köylerinin ise 8.499 ve köyleri ile birlikte toplam nüfusu 12.439 olmuş; 2000 yılı genel nüfus sayımı sonuçlarına göre ise merkez ilçe nüfusu 6.547 köylerinin nüfusu 11.854 ve köyleri ile birlikte toplam nüfusu 18.401 olarak tespit edilmiştir.
Nüfusunun tamamı genelde çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. İlçe merkezinde küçük çapta marangozculuk, demircilik ve oto tamirciliği ile uğraşan sanat erbabı bulunmaktadır. İlçe nüfusunun 6 yaştan yukarı olanının % 90’ı okur-yazar durumdadır. 2000 yılı sayımına göre, 18.401 kişiden oluşan nüfusun 8.648’i erkek, 9753’u kadındır. Nüfusun çoğunluğunun ana dili Türkçe’dir. Bir kısım köylerde Türkçe, Farsça ve Kürtçe dillerinin karması olan Zaza’ ca konuşulur.
İdari Durum:
İlçe merkezi Atatürk, Barbaros ve Fatih Mahallesi olmak üzere üç mahalleden oluşmaktadır. 37 köyün bağlı olduğu Merkez bucağı ve ayrıca 17 köyü bulunan Yaylakent Bucağı olmak üzere 54 idari birimden oluşur.
İlçemiz Eskiden Mans Mahallesi adı ile tek mahalleye sahipken1987 yılında ilçe merkezi üç mahalle bölünerek bunlardan,
Atatürk Mahallesi, İlçenin içerisinden geçen Mans Çayının kuzeyi ile Cumhuriyet caddesi diye adlandırılan caddenin doğu kısmında kalan bölümdür. İlçe merkezinin 3/2 sini teşkil eder. Mahallede 1 adet banka, Pancar Bölge Şefliği, İlçe Devlet Hastanesi, İlçe Tarım Müdürlüğü, Emniyet Amirliği, İlçe Jandarma Komutanlığı ve Tarım Kredi Kooperatifi, Çayırlı Lisesi, Ziya Gökalp İlköğretim okulu, Tedaş İşletme Başmühendisliği ve bir adet de cami vardır. İlçemizde meydana gelen 1992 depremi sonrasında mahalleye 94 adet deprem konutu yapılmıştır.
Barbaros Mahallesi, İlçenin içerisinden geçen Mans Çayının güneyinde kalan bölümü teşkil eder. Bu mahalle eski yerleşim yeridir. Mahallede Müftülük binası ile bir adet camii vardır.
Fatih Mahallesi, İlçenin içerisinden geçen Mans çayının kuzeyi ile Cumhuriyet Caddesi diye adlandırılan caddenin batı kısmında kalan bölümdür. Mahallede Hükümet Konağı, Ziraat Bankası, Belediye Hizmet Binası, 29 Ekim İlköğretim Okulu ve Sağlık Meslek Lisesi ve bir adet de cami vardır.
Köylerimiz: İlçeye bağlı 54 adet köy bulunmaktadır. Bu köylerimizden; bir tanesi terör ve bir tanesi de ekonomik nedenlerden olmak üzere iki tanesi boşalmış durumdadır. 12 köyümüze bağlı toplam 19 adet mezramız vardır. İlçeye bağlı köylerin çoğu belli güzergahlar üzerinde derli toplu oluşu, hizmetlerin yürütülmesinde ve ulaşımında kolaylıklar sağlanmaktadır.
Elektriksiz, susuz ya da telefonsuz köy yoktur. Köylerimizin % 40’nın yolu asfalttır. Geriye kalan yollar ise stabilizedir. Toprak köy yolumuz yoktur. Köylerimizde içme suyu sıkıntısı yoktur. Köylerimizden Yaylakent Köyünde 1 Jandarma Karakolu mevcuttur.
Ekonomik Durum :
Tarım sektörü, Çayırlı ilçesinin en önemli sektörüdür. İlçe merkezi ve köylerinde hemen hemen her ailenin az-çok tarım toprağı ve geliri bulunmaktadır. Toprak büyüklükleri ortalama 400 dönüm kadardır. Tarımsal üretimde genel olarak aile emeği bulunmaktadır.
İlçede en fazla Şeker pancarı,buğday,arpa ve fasulye ekimi yapılmaktadır.Çiftçilerin buğday ve arpasını,ilçede Toprak Mahsulleri Ofisi bulunmadığından Tercan ilçesine bağlı Mercan TMO almaktadır.
İlçede önemli potansiyele sahip olan şeker pancarı ise pancar Bölge şefliği faaliyet göstermektedir.2004 yılında 18.801 dekar pancar ekimi yapılmıştır.
İlçemizde başka önemli bir potansiyeli olan fasulye ise serbest piyasada faaliyet göstermektedir.Fasulye ile ilgili bir Kooperatif kurulması gereklidir.2004 yılında 16.000 dekar fasulye ekimi yapılmıştır.
Çiftçilerin desteklemek amacıyla biri merkezde diğerleri ise Yaylakent ve Çaykent köylerinde olmak üzere 3 adet Tarım Kredi Kooperatifi mevcuttur.İlçe merkezinde Esnaf Kefalet Kooperatifi,Esnaf ve Sanatkarlar Odası bulunmaktadır.
İlçemizde 2004 yılında tarım arazilerinin kullanılış şekli aşağıda gösterildiği şekilde olmuştur.
CİNSİ EKİLİŞ(Ha)
Buğday 75,000
Arpa 30,000
Fiğ 1.001
Yonca 4.150
Korunga 1.014
Şeker Pancarı 18,056
Fasulye 22,500
İlçede en fazla Şeker pancarı, buğday, arpa ve fasulye ekimi yapılmaktadır. Çiftçilerin buğday ve arpasını, ilçede Toprak Mahsulleri Ofisi bulunmadığından, Tercan ilçesine bağlı Mercan TMO almaktadır.
İlçede önemli potansiyele sahip olan şeker pancarı ise Pancar Bölge Şefliği faaliyet göstermektedir. 2004 yılında .18.056.hektar pancar ekimi yapılmıştır.
İlçemizde başka önemli bir potansiyeli olan fasulye ise Serbest piyasada faaliyet göstermektedir. Fasulye ile ilgili bir Kooperatif kurulması gereklidir. Çiftçileri desteklemek amacıyla biri merkezde diğerleri ise Yaylakent ve Çaykent köylerinde olmak üzere 3 adet Tarım Kredi Kooperatifi mevcuttur. İlçe merkezinde Esnaf Kefalet Kooperatifi, Esnaf ve Sanatkarlar Odası bulunmaktadır.
Yaklaşık olarak 37.761 hektar merası bulunan ilçemizde, büyük ve küçük baş hayvancılık önemli düzeyde yapılmaktadır.
Madenler
İlçemizde krom, linyit, mangenez,manyezit,kömür ve tuz yatakları bulunmaktadır.bunların bir kısmı özel sektör tarafından işletilmektedir.
Ayrıca Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol buru hattı ilçe sınırları içerisinden geçmekte olup,bu hattın Türkiye kısmımdaki iki pompa istasyonundan birtanesi ilçemizde bulunmaktadır.
Ulaştırma ve Altyapı durumu :
Çayırlı ilçesinin 54 köyü mevcut olup bu köylerden 2 tanesi tamamen boşalmıştır. Mevcut olan köylerimizin tamamında elektrik ve otomatik telefon mevcuttur.
İlçeye bağlı bütün köylerin içme suları mevcut olup bazı köylerimizde şebeke mevcuttur. Bazı köylerimizde ise Kanalizasyon mevcut olup 2001 yılında ise 6 köyümüzde kanalizasyon yapımı çalışmalarına başlanılmıştır. İlçe merkezine içme suyu 15 Kilometre uzaklıktaki Morbet dağı eteklerinden gelmektedir. İçme suyu yeterli olup ufak çapta arızalar haricinde kesinti olmamaktadır.
İlçemize bağlı köylerin dağınık oluşuna rağmen ulaşımda bir sıkıntı yaşanmamaktadır. Kış mevsiminin ağır geçtiği ilçemizde köy yollarımız yılın 12 ayı ulaşıma açıktır. Köylerimizin aynı güzergahlar üzerinde olması nedeniyle yollarının yaklaşık %40’ı asfalt yoldur. 31 Kilometresi Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce ve 45 Kilometresi ise Karayolları Bölge Müdürlüğünce yapılmış olan toplam 76 km. asfalt yolumuz vardır. Asfalt olan köy yollarımızda ufak tefek yamalar mevcut olmasına rağmen ulaşım rahatlıkla sağlanmaktadır.
http://img296.imageshack.us/img296/605/ayirli1ig2.jpg
İLİÇ
http://img405.imageshack.us/img405/5584/ilifm9.jpg
İl merkezine 116 km. uzaklıkta, 1397 km2 yüzölçümü olan ilçenin 2000 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre nüfusu 7.691'dir. Nüfusun 2361'i İlçe merkezinde 5330'u köylerde yaşamaktadır.İlçeye 58 köy ve 23 mezra bağlıdır. Kuruçay adıyla Kemaliye ilçesine bağlı bucak merkezi iken, 1938 yılında demiryolunun İliç'ten geçmesi üzerine Kuruçay kaza merkezi İliç'e taşınarak ilçe yapılmıştır. İliç'in köylerinde çok sayıda tarihi yapı kalıntıları bulunmaktadır.
Refahiye-İliç-Kemaliye hattı ilk çağ ulaşım sisteminin bir parçasıdır. Altıntaş köyünde Romalılara ve daha sonraki dönemlere ait çok sayıda kalıntılar bulunmaktadır. Demir, barit, krom ve asbest bilenen maden rezervleridir.
İlçe ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. İlçede 75.000 adet koyun ve 10.000 adet kıl keçisi olmak üzere toplam 85.000 adet küçükbaş hayvan bulunmaktadır. Koyun sayısı açısından ülkenin önde gelen ilçelerindendir.
İlçedeki hayvan mevcuduna bağlı olarak süt potansiyeli yüksektir. Sütün Erzincan tulum peyniri olarak ünlenen peynir iç piyasada pazarlanmaktadır. Laktasyon döneminde bir kıl keçisinden 90 kg., bir yerli koyundan 80 kg. süt elde edilmektedir. Küçükbaş hayvancılık yerli ırklara dayandığından et verimi, süt verimine oranla biraz daha düşüktür. Et verimi koyunlarda karkas ağırlığı 26 kg., kuzuda 12 kg. ve kıl keçisinde 25 kg.dır. Yılda ortalama 1.260.000 kg. tulum peyniri ve 100.750 kg. salamura peyniri üretilmektedir.
İlçenin ilk yerleşim tarihi bilinmemektedir. Ancak, Erzincan'ın diğer ilçeleriyle aynı tarihi evreleri yaşamış olduğu sanılmaktadır.
Kuruçay adıyla, Kemaliye ilçesine bağlı bir bucak merkezi iken, 1938 yılında demiryolunun İliç'ten geçmesi üzerine, Kuruçay kaza merkezi İliç'e taşınarak İİiç ilçe yapılmıştır.
Ali Cevad, 19. yüzyıl İliç şehrine ilişkin şu bilgileri vermektedir:"Erzurum Vilayeti'nin Erzincan Sancağı'na bağlı ilçe merkezi bir kasabadır. Toprağı çok verimli olduğu için, her çeşit tarım ürünü yetişir. Küçük sanayi alanında, kaba dokumalar, bürümcük benzeri yünden ince şayaklar dokunur. Ayrıca, kapı perdesi ve döşemesi olarak kullanılan bir tür keçe de dokunur."
İliç'in köylerinde çok sayıda höyük ve tarihi yapı kalıntıları bulunmaktadır. Bunların çoğunda bilimsel kazı ve araştırmalar yapılmamıştır. Refahiye-İliç-Kemaliye hattı ilk çağ ulaşım sisteminin bir parçasıdır. Altıntaş köyünde, Romalılara ve daha sonraki dönemlere ait olan çok sayıda kalıntılar bulunmaktadır.
http://img405.imageshack.us/img405/3530/ili1pd5.jpg
KEMAH
Tarihi ve Coğrafi Yapısı :
Eski adı Gamakha olan Kemah; Doğu Anadolu Bölgesinin Yukarı Fırat Bölümünde kendi adını taşıyan bir boğazın güneybatısında yer alan engebeli bir arazide denizden 1053 metre yükseklikte kurulmuş olup, 2354 Km2. dir.
Doğal yapısı gereği savunmaya çok elverişli olduğundan, eski insanlar tarafından ünlü Kemah Kalesi yapılmıştır. Kimler tarafından ve hangi tarihte yapıldığı kesin olarak bilinmemekle beraber, Milattan Önce 205 yıllarında Arzak Kralları tarafından yapıldığı tahmin edilmektedir. Kemah Kalesi Ortaçağda Sasanilerle Doğu Roma İmparatorluğu arasında çekime konusu olmuştur Milattan sonra 638 yıllarında Halife Ömer’in Kumandanlarından İlyas Bin Camn’ın kuvvetleri daha sonra da Halife Ömer’in orduları Bizanslıları buradan çıkararak geçici olarak kaleye sahip olmuşlardır. Müslümanlarda bu bölgeden Hazar Türkleri ve Gürcüler tarafından çıkarılmıştır. Kemah Kalesi 678-679 yıllarında Abbasilerin eline geçmiştir. Bundan sonra Kemah Abbasilerle Bizanslılar arasında elden ele geçmiş, 750-751 yıllarında Bizanslıların hakimiyetine girmiştir. 1071 Malazgirt Savaşından sonra Anadolu kapıları Türklere açılınca Alparslan’ın Kumandanlarından Mengücek tarafından Kemah Türklerin eline geçmiştir. Burada Mengücek Beyliği kalmıştır. İkiyüz yıl ömürlü olan Mengücek Beyliği 1228 yılında Kemah’ı Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’a bırakmak zorunda kalmıştır. 1230 yılında İlhanlılar Kemah’ı Selçuklulardan alarak 14. yüzyıla kadar Kemah’a hakim olmuşlardır. 14. yüzyılın ilk yarısında İlhanlılar’ın zayıf düşmesinden Osmanlı egemenliğinin 16. yüzyılın başlarında kesin olarak yerleşmesine kadar Kemah sık sık el değiştirmiştir. 14. yüzyıl sonlarında Osmanlı Devleti doğuya doğru genişlemeye başlayınca Kemah Burak Oğullarından Mutahharten’in elinde bulunuyordu. 1401 yılında sınırlarını genişleten Yıldırım Beyazit Mutahharten’in Timurdan ayrılarak kendisine bağlanmasını istemiş, fakat bu teklif kabul edilmemiştir.Daha sonra Yıldırım Beyazit Erzincan Beyliğini almış, Mutahharten de teslim olmuştur. Fakat Beylik doğrudan doğruya Osmanlı ülkesine katılmayarak Osmanlı egemenliğini kabul eden Mutahharten Bey yerinde bırakılmış, fakat askeri önemi büyük olan Kemah Kalesi Yıldırım Beyazıt tarafından alınmıştır. Timur Yıldırım Beyazıt üzerine sefere giderken Kemah Kalesini alarak Erzincan Beyine vermiştir. Timur’un Orta Asya Seferinden sonra Kemah Akkoyunluların eline geçmiştir. 1473 yılında Otlukbeli Savaşında Uzun Hasan’ın Yavuz Sultan Selim’e yenilmesi üzerine Kemah Kalesi bir müddet yerli elebaşların elinde kalmıştır. 16. Yüzyılın ilk yarısında Safavilerin eline geçmiştir.19 Mayıs 1515 Cumartesi günü Yavuz Sultan Selim’in Kemah Kalesini fethetmesiyle Kemah Osmanlı Topraklarına katılmıştır. bundan sonra bir daha Türk hakimiyetinden çıkmamıştır.
Ünlü Türk Gezgini Evliya Çelebi 17. yüzyılda yazdığı Seyahatnamesinde Kemah Kalesine önemli bir yer vermiş ve kalenin sağlamlığını dile getirmiştir.
Birinci Dünya Savaşında Ruslar Kemah Boğazına kadar gelmişlerse de bu boğazı geçemeyerek Erzincan’a çekilmek zorunda kalmışlardır. Böylece Kemah Birinci Dünya Savaşında Ruslara karşı savunma hattı olmuştur.
Kemah’ın Kuzeyinde Refahiye, Güneyinde Ovacık, Batısında İliç İlçeleri, Doğusunda ise Erzincan İli ile çevrilidir. İlçenin güneyinde çok sarp ve yalçın kayalardan meydana gelen Munzur Dağları uzanır. Kuzeybatısında Karadağ, Çölen Dağı ve Vank Dağları vardır. Kemah’da coğrafi yapının en belirgin özelliği arazinin engebeli olmasıdır. Geniş ve düz arazi yok denecek kadar azdır. İlçenin en önemli akarsuyu Fırat nehrinin bir kolu olan ve İlçe Merkezinden geçen Karasudur. Bundan başka Karasu’ya karışan bir çok çay varsa da bunların büyük bir kısmının Eylül ayından sonra suları kesilmektedir.
Kemah İlçesinde Kara iklimi hakim sürmektedir. Yazları kurak ve sıcak, kışları ise soğuk ve yağışlıdır. Yıllık ortalama yağış miktarı 11,6 cm. , yıllık ortalama sıcaklık ise 12,3 derecedir. İlçenin tabii bitki örtüsü steptir. İlkbaharda yeşerip yazın sıcakların etkisiyle kuruyan otsu bitkilerdir. Çevredeki dağlar genellikle çıplak ve ağaçsızdır, yer yer meşelikler mevcut olup, İlçenin Refahiye sınırı yakınında bir miktar orman vardır. Çay kenarlarında yer yer kavak ve söğüt ağaçları vardır.
Nüfus Durumu:
İlçe nüfusunda geçen yıllara göre düşüş olduğu görülmüştür. Bu düşüş ekonomik sıkıntıların yarattığı göç yüzünden halen devam etmektedir.
1990 yılı Nüfus Sayımına göre 3535 olan Şehir nüfusu 2000 yılında 2862’e düşmüştür, köyler ise 1990 yılında 10047 iken, 2000 yılında 6442’e düşmüştür. 2000 yılı nüfus sayımına göre ilçe toplam nüfusu 9304 olup, kayıtlı nüfusun % 85’i İlçe dışında, % 15’ı ise İlçe ve köylerde bulunmaktadır. Merkez nüfusunun büyük bir çoğunluğu ticaretle uğraşmakta, köylerimiz nüfusunun tamamı tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
İdari Durumu:
İlçe Merkezi Karasu ırmağı kenarında kurulmuş olup, etrafı dağlarla çevrilidir. Merkeze bağlı 10 mahalle vardır. Mahalleler dağınık bir alana yerleşmişlerdir. İlçe Köyleri ise İlçeden geçen Karasu ırmağı etrafında ve Munzur dağları eteğinde dağınık bir şekilde bulunmaktadır. İlçenin Merkez Bucağı dahil 5 Bucağı vardır. Merkeze bağlı 18 köy, Alpköy Bucağına bağlı 21 köy, Doğanbeyli Bucağına bağlı 16 köy, Bozoğlak Bucağına bağlı 9 köy ve Oğuz Bucağına bağlı 8 köy olup, toplam 73 köyü vardır.
İlçeye en uzak köy 58 Km. mesafededir. Köyler ortalama 25 haneli ve 88 nüfusludur. Nüfusu 500’ ün üzerinde sadece Mermerli Köyü bulunmaktadır.
İlçenin Merkeze bağlı 2, Doğanbeyli Bucağına bağlı 4, Bozoğlak Bucağına bağlı 8, Alp Bucağına bağlı 7, Oğuz Bucağına bağlı 3 mezra olmak üzere toplam 24 mezrası olup, İlçemiz içerisinde oba yoktur. Mezraların genelinde ikamet eden yoktur.
Sosyal Durumu:
İlçenin evleri genel olarak ahşap olup, halen üzeri toprak olan binalar mevcuttur. Son 15-20 yıldan beri betonarme evlerin yapılmasına başlanılmıştır. Aydınlık odaları ve geniş holleri bulunan evlerin çoğu bahçeli olup, soba ile ısıtılmaktadır. Kamu lojmanları dışında kaloriferli bina yoktur.
İlçede Sosyal yaşantı kısıtlı olup, halkın ihtiyacını karşılayacak Sinema, Tiyatro, ve benzeri yerler yoktur. 1997 yılında çok amaçlı bir Spor Salonu Cevdet Kolak Vakfı tarafından yaptırılmıştır. Halk yazın soğuk sular gibi İlçe Merkezine yakın piknik yerlerinde eğlenmekte, kışın ise keklik, tavşan ve balık avcılığı yaparak boş zamanlarını değerlendirmektedir.
İlçede açık ve gizli işsizlik hissedilir derecede görülmektedir. Köylerde halk tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Tarım arazisinin kıtlığı ve iş sahasının olmayışı İlçe halkını göçe zorlayan en önemli etkendir.
İlçemizde bir Et Kombinası ve bir Süt Fabrikasının yapılmasına Devletçe karar verilmiş, her iki inşaatında bir kısmı tamamlanmış, sonradan inşaatlar durdurulmuştur. Yarım kalan bu binalardan Et Kombinası Kemah Gıda Tarım Sanayi ve Ticaret A.Ş. ne devredilmiştir. Şirket tarafından binaların birisinde Yem Fabrikası faaliyete geçirilmiş ise de şu anda faaliyetine ara vermiştir. Yem fabrikası günlük 480 ton kapasiteli olmasına rağmen, pazarlama ve sermaye yetersizliği nedeni ile 1992 yılında yıllık 1600 ton civarında üretim yapabilmiş, daha sonraki yıllarda üretim kademeli olarak azalmış ve şu anda üretim tamamen durmuştur. Diğer soğuk hava deposu ve buna benzer binalar henüz tamamlanarak faaliyete geçirilmemiş ve boş durmaktadır.
Soğuk hava deposunun faaliyete geçirilmesiyle İlçedeki gerek hayvancılıktan elde edilen ürünler ( Peynir, Yağ vs.) gerekse mevcut meyvecilikten elde edilen ürünler depolanarak daha iyi fiyatlarla değerlendirilmesi mümkün olacaktır. Bununda İlçe ekonomisine katkıda bulunacağı, dolayısıyla mevcut nüfusun korunmasında faydalı olacaktır.
Süt Fabrikası ise Milli Eğitim Bakanlığına devredilmiş, Bakanlıkça Yatılı İmam Hatip Lisesi olarak yapımına başlanmış ve inşaat tamamlanarak eğitim öğretime başlamış, ancak 2000-2001 eğitim öğretim yılında fiilen kapanmıştır. Fakülte veya Meslek Yüksek Okuluna dönüştürülmesi halinde, mevcut binaların değerlendirilmiş olacağı gibi İlçeye sosyal, kültürel ve ekonomik yönden katkıda da bulunacağı düşünülen okul 2003-2004 Eğitim Öğretim yılında depreme dayanıklı olmadığı tespit edilen Yatılı İlköğretim Bölge Okuluna geçici olarak tahsis edilmiştir
Eğitim ve Kültür Durumu::
Çok eski bir ilçe olan Kemah’ta okuma yazma oranı erkeklerde % 98 kadınlarda ise % 94 dür.
İlçe Merkezinde İlkokul ilk defa 1923 -1924 öğretim yılında, köylerde ise 1924 - 1925 Eğitim Öğretim yılında başlanılmıştır.
Bugün merkezde 1, Köylerde ise 10 olmak üzere toplam 11 İlköğretim okulu olup, Köylerde 268, Merkezde 341 öğrencinin eğitim ve öğretim yaptığı bu okullarda toplam 41 öğretmen görev yapmaktadır.
İlçe merkezinde 1985 yılı içerisinde Halk Kütüphanesi açılmıştır.
Okulu olmayan ve öğrenci azlığı nedeniyle okulu kapanan köy ve mezraların öğrencileri eğitim ve öğretimden yoksun bırakılmamış, İlçe merkezinde bulunan Yatılı İlköğretim Bölge Okulunda okumaları temin edilmiştir. Bu okula devam eden yatılı öğrencilerin tüm giderleri devlet tarafından karşılanmaktadır. 520 Öğrenci kapasitesi olan Yatılı İlköğretim Bölge Okulunda 182 öğrenci eğitim ve öğretim yapmaktadır. Okulda 3 idareci, 17 öğretmen, 10 hizmetli görev yapmaktadır.
Kemah İlçesi Merkezinde 1 orta dereceli okul vardır. İlçede ilk defa 1949 - 1950 öğretim yılında ortaokul açılmış, 1976 - 1977 öğretim yılında lisenin de eklenmesiyle bu iki okul Kemah Lisesi adı altında tek bir okul haline getirilmiştir. 2 İdareci ve 8 Öğretmenin görev yaptığı bu okulda, 125 lise öğrencisi eğitim ve öğretime devam etmektedir. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından devredilen 50 öğrenci kapasiteli yurtta 48 öğrenci parasız yatılı olarak eğitim öğretim görmektedir. İmam Hatip Lisesi 1977 - 1978 öğretim yılında açılmıştır. 250 yatılı kapasitesi bulunan okula 1995-1996 öğretim yılı için yatılı öğrenci alımına başlanılmış ise de, öğrenci azlığı nedeniyle 2000-2001 eğitim öğretim yılı başlangıcında Valilikçe kapatılmış, ancak Bakanlıkça resmen kapatılmamıştır. Boş bulunan bu okul Yatılı İlköğretim Bölge Okulunun lojman ve yatakhanelerinin depreme dayanıklı olmadığının tespit edilmesi üzerine geçici olarak Yatılı İlköğretim Bölge Okuluna tahsis edilmiştir.
İlk defa 1974 yılında Halk Eğitim Merkez Müdürlüğünün açılması ile halk eğitim çalışmalarına başlanmıştır. 2004-2005 öğretim yılında İlçe Merkezinde 1 Arıcılık, 2 Silaj yapımı ve gübreleme, 1 Sağlık Bilgisi,1 Kurban Kesimi ElemanıYetiştirme, köylerde ise 2 Arıcılık, 2 Okuma Yazma, kursları açılmış ve 214 kişiye belge verilmiştir. Halen Temel Giyim, Bilgisayar, Makine Nakışı ve Yöresel Halk Oyunları kursları devam etmekte olup, Halk Eğitim Merkez Müdürlüğünde 1 Müdür, 1 Müdür Yardımcısı, 1 Memur ve 1 Hizmetli görev yapmaktadır.
İlçede basımevi, sinema ve tiyatro olmayıp, 2 kitap, gazete ve mecmua satıcısı vardır. Gazete ve mecmualar Pazar günleri dışında İlçeye günlük gelmektedir.
Cevdet Kolak Vakfı tarafından 1997 yılında yaptırılan çok amaçlı Kapalı Spor Salonu hizmete girmiştir. Nizami ölçülerde futbol sahası yapılmış ise de standartlara uygun hale getirilememiştir. Lise ve Bölge Okuluna ait voleybol sahaları bulunmaktadır.
Kemah’ta belli başlı olarak Erzincan’dan - Kemah’tan, Sivingin Ucu, Büyük Cevizin Dibi adlı oyunlar Davul-Zurna eşliğinde 5-6 kişiyle halay şeklinde oynanır. Folkloru geliştirmek amacıyla Halk Eğitim Merkez Müdürlüğünce çalışmalar yapılmıştır.
Ekonomik Durum:
İlçemiz ekonomisi genelde tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Eski zamanlardan yakın zamana kadar yörenin koşullarına uygun olarak Demircilik, Marangozculuk, Yemenicilik, (Küçük Ayakkabıcılık) , Dokuma Tezgahçılığı, Terzilik, Bakırcılık, Kalaycılık, İnşaatçılık, Sobacılık, Değirmencilik (Su Değirmenciliği), El Dokumacılığı, Fırıncılık, Semercilik, Tenekecilik gibi küçük el sanatları İlçe ekonomisine hakim olmuş ise de bu el sanatları tamamen kaybolmuştur.
İlçemizde marangoz ve demirci atölyesi gibi küçük çaplı bir kaç işletme bulunmakta ise de belli başlı sanayi olarak Kemah Gıda Tarım ve Sanayi A.Ş. ne ait yem fabrikası dışında sanayi kolları bulunmamaktadır.
İlçenin doğal yapısı gereği tarıma elverişli arazi miktarı çok azdır. İlçenin 78841 hektarı çayır ve mera, 5110 hektarı ormanlık ve koruluk, 126925 hektarı dağlık ve taşlık olup, 24524 hektarı ise tarım arazisini, teşkil etmektedir. Tarım arazinin İlçenin yüzölçümüne oranı % 10.4 dür. İlçede ekilebilir arazinin 13807 hektarı ekilmemektedir. Tarla ziraatının temelini hububat ziraatı teşkil etmektedir. Ekilebilir alanların % 23 ü buğday, % 9.94 ü arpa, % 10.94’ü yem bitkileri, % 2’si sebze, % 8.12’si bağ bahçe ve % 46’sı nadasa bırakılmaktadır. Tarıma elverişli arazinin 14500 hektarı Sulanabilir arazi olup,5717 hektarı sulanmaktadır. Geriye kalan 10024 hektarı ise kuru tarım arazisidir.
Kullanılan arazilerin miras yoluyla bölünerek küçük parçalar haline gelmesi, Tarım girdilerinin yüksek oluşu, modern tarım alet ve makinelerinin çiftçinin elinde olmaması, yeterince sertifikalı tohum kullanılmaması nedeniyle tarımda istenilen verim alınamamaktadır. Bu sebeple Kaymakamlığımızca biri hububat, diğeri mısır ekiminde kullanılmak üzere iki adet mibzer, biri ot diğeri mısır olmak üzere iki adet silaj makinesi, 400 litrelik pülverizatör ve silaj yapımında kullanılmak üzere bir adet römork alınarak, çiftçilerimizin kullanımına sunulmuştur. İlçede 1984 yılından bu yana Boğaziçi Köyünde, 1993 yılından bu yana da Koçkar Köyünde örtü altı sebzeciliği çalışmalarına başlanılmış olup, 1997 yılında Koçkar ve Boğaziçi Köylerine teşvik amacıyla seracılık malzemeleri verilmiş, 1999 Yılında 18, 2000 yılında ise 15 damla sulamalı seracılık projesi hazırlanmış ve çiftçi ailelerine borçlandırma usulü ile verilmiştir. İlçede seracılığın başarılı olması üzerine yeni proje hazırlanarak teklifte bulunulmuş ve 2003 yılında 10 adet sera daha çiftçilerimize kazandırılmıştır.
İlçede; 470 kültür, 2050 melez, ve 580 yerli olmak üzere 3100 Büyükbaş, 36110 koyun ve 4280 keçi olmak üzere toplam 40390 Küçükbaş hayvan mevcuttur. İnsan gücüne dayalı bir iş kolu olduğundan, genç nüfusun göç etmesinden dolayı bu sektör yeterince gelişememektedir. Şu anda 3 köyümüze 3 adet boğa verilerek sığır ıslah çalışması yapılmasına devam edilmekte olup, ayrıca 1998 yılında suni tohumlama çalışmaları da başlamıştır. Köy hayvancılığını geliştirme projesi sayesinde hayvancılık gelişme gösterecektir. Ayrıca 1999 ve 2000 yıllarında hayvancılığı teşvik amacıyla hazırlanan süt inekçiliği projesi kapsamında 67 aileye damızlık düve verilmiştir. Son yıllarda Terör nedeniyle yaylalara çıkılamadığından hayvancılığın azalmasıyla köylerde arıcılık da bir artış olmuştur. 1997 ve 1999 yılında yapılan teşviklerle bugün 13710 adet arılı kovana ulaşılmıştır. Teknik açıdan verilen kurslarla arıcılar bilinçlendirilmekte olup, 72 çiftçimize bal üretim ruhsatı verilmiştir. Ana arı desteğiyle çiftçilerimizin ana arı ihtiyaç giderlerinin %80’lik kısmı telafi edilmiştir.
İlçemizde Esnaf Kefalet Kooperatifi, Esnaf Sitesi Yapı Kooperatifi ve Tarım Kredi Kooperatifleri mevcut olup, Hakbilir, Doğanbeyli ve Çalgı köyü kooperatiflerine ilaveten Alp-Doğan-Maksutuşağı, Koçkar, Muratboynu Merkez ve Tan köyü kooperatifleri faaliyete başlamıştır. 2004 yılında Alp-Doğan-Maksutuşağı S.S Tarımsal Kalkınma Kooperatifinin 50x200 damızlık inek projesi onaylanmış ve inekler alınmıştır.
İlçemizde 1 T.C. Ziraat Bankası bulunmaktadır. Türkiye Halk Bankası ise 2002 yılı içerisinde kapanmıştır. İlçede fuar,sergi ve panayır açılmamaktadır. Ancak Haziran ayı içerisinde Kemah Sultan Melik Tarih,Kültür ve Spor Şenlikleri düzenlenmektedir
Ulaşım ve Alt Yapı Durumu:
İlçemiz ulusal elektrik sistemine bağlı olup, İlçe merkezi ve köylerimizin 73’ünde elektrik vardır.
Haydarpaşa-Kars demiryolu İlçe merkezinden geçmektedir. İlçemiz Erzincan’a 50 Km.lik bir karayolu ile bağlanmaktadır. Bu yol tamamen asfaltlanmış ise de yoldaki asfaltın bozulan kısımları zaman zaman yenilenmelidir.
Kemah Refahiye’ye 60 Km.lik stabilize yol ile bağlıdır. Bu yol yaz aylarında normal trafiğe açık olup, kış ayalarında ise kar yağışı nedeniyle ulaşıma zaman zaman kapanmaktadır. Bu yolun standart hale getirilmesi için etüt çalışmaları tamamlanmış ve yaklaşık 5 Km. kısmının yapımı tamamlanarak, asfaltlanmıştır. Kemah İliç’e 60 Km.lik asfalt bir yol ile bağlanmıştır.
Arazinin aşırı derecede engebeli ve dağlık olmasına rağmen yaz aylarında tüm köylerle ulaşım sağlanmaktadır. Kışın kar yağışı nedeniyle bazı köylere ulaşım güçlükle sağlanabilmektedir.
PTT Hizmetleri merkezde saat 08.30-17.30 arasında verilmektedir. Telefon tahsilatı, havale kabul ve ödeme, posta çeki kabul ve ödemeleri ile döviz alım işlemleri otomasyon sitemi üzerinden yapılmaya başlanmıştır. Yurt içi ve Yurt dışı APS kabul edilmektedir. Koli kabulünde boyut ve ağırlık limiti kaldırılmış, gönderme ücretlerinde %50 ye varan indirimler başlatılmıştır. Telekom hizmetleri PTT Merkez Müdürlüğünden ayrılmıştır. İlçemizde Merkez, Alp, Kerer, Doğanbeyli, Gediktepe, Mermerli, Cebesoy, Koçkar, Yücebelen, Gülbahçe ve Güllübağ köylerinde toplam 11 adet telefon santrali bulunmakta, 7 köyümüzde haberleşme hizmetleri kablosuz iletişimle sağlanmaktadır.
İlçe merkezinde ve köylerde televizyon yayınları; Yoğurtlu Tepede bulunan R/L istasyonu, Karşıbağ, Kerer , Uluçınar, Cebesoy ve Koçkar köylerindeki aktarıcılar ile normal olarak izlenmektedir.
Köyler:
İlçenin toplam 73 köyü vardır. Köylerimizin tamamına elektrik götürülmüş, 55 köyümüzde içme suyu şebekesi mevcut olup, 18 köyümüzde şebeke yoktur. Şebeke bulunmayan 7 köyün ise içme suyu yoktur veya yetersizdir.
Köylerimizin tamamının yolu bağlanmıştır.11 köyümüzün yolu tamamen asfalt olup, 3 köyümüzün yolu ise kısmen asfaltlanmıştır. Kemah - Eriç grup yolunun Muratboynu yol ayrımına kadar olan kısmı ile Cebesoy, Olukpınar, Çakırlar grup yolunun ise Olukpınar yol ayrımına kadar olan kısmı asfaltlanmıştır. Diğer köylerimizin yolları stabilizedir.
KEMALİYE
İl merkezine 194 km. 1168 km2 yüzölçümü olan ilçenin 2000 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre nüfusu 7.736'dır. Nüfusun 2243'ü İlçe merkezinde 5493'ü köylerde yaşamaktadır. İlçeye 62 köy ve 25 mezra bağlıdır. Keban baraj gölü kıyısında güzel bir vadi içerisinde kurulmuş ilçenin geçmişte Eğin olarak bilinen adı Atatürk'ün adından esinlenerek Kemaliye olarak değiştirilmiştir. İlçe merkezi ve bağlı yerleşim yerleri geleneksel yöre mimarisini ve dokusunu büyük ölçüde korumaktadır. Doğal güzellikleri ve zengin folklor ve el dokuma halıcılığı ile ünlü olan ilçede halı festivali düzenlenmektedir. Özgün mimari özellikteki Kemaliye evleri, karanlık kanyonları, taşyolu projesi, akarsuları, Keban barajı gölü ve doğal güzellikleriyle Kemaliye turizm alanında önemli potansiyele sahiptir.
Taşyolu projesi fikri Osmanlı dönemine kadar uzanmaktadır. Yolun ilk açılma çalışmaları 1949 yılında kazma ve kürek gibi ilkel araçlarla başlatılmış, ancak başarılı olunamamıştır. Her Kemaliye'linin özlemi olan projenin yapımına devlet ve vatandaş işbirliği ile 1993 yılında yeniden başlanmıştır. Proje ile Kemaliye ilçesinin Fırat vadisini izleyerek en kısa yoldan Ankara ve İstanbul'a ulaşımının sağlanması amaçlanmış ve yol 220 km. kısalmıştır. Ayrıca 7 köyün ilçe merkezi ile ulaşımı sağlanmıştır. Taşyolu projesi tamamlanarak Karanlık Kanyon ile Divriği-Kemaliye ve Harput güzergahı turizme açılmıştır.
Kemaliye'nin dünyaca ünlü Eğin halıcılığının yeniden geliştirilmesi amacıyla Hacı Ali Akın Meslek Yüksek Okulunda halıcılık bölümü açılmıştır. Kemaliye Köylere Hizmet Götürme Birliği, Hacı Ali Akın Meslek Yüksek Okulu ve İlçe Halk Eğitim Merkezinin işbirliği ile halıcılığın geliştirilmesi ve turizmin hizmetine sunulması amaçlanmıştır.
Kemaliye evleri dünya kültür mirası listesine alınmıştır. ÇEKÜL Vakfının ilçede bölgeye hizmet vermek üzere bürosu açılmıştır. Kemaliye evlerinin özgün mimarisi korunarak turizmin hizmetine açılması çalışmaları devlet-vatandaş işbirliği ile devam etmektedir.
Kemaliye'ye 40 km. uzaklıkta olan Ocak köyü konuk evleri, hamamları, camileri, kütüphane ve okul gibi sosyal tesislerinin yanı sıra helikopter pisti, düzenli yapılaşması ve bakımlı asfalt yolları ile görülmeye değer bir Anadolu köyüdür. Ocak köyünde bulunan Hızır Abdal Türbesi Selçuklu ve Osmanlı mimari özelliklerini yansıtmakta, kim tarafından hangi tarihte yapıldığı bilinmemektedir. Yaklaşık 700 yıl önce Hıdır Abdal'ın burada kurduğu tekkesinden Türk gücünün çevreye yayılmasında etkili hizmetleri olmuştur.
Kemaliye ilçesinin diğer tarihi yerleri; Endiçi Kalesi, Roma Mezarlığı, Pigan Kalıntıları, Hasgel Kalıntıları, Arsanias Kalıntıları, Topkapı Kalesi, Orta Cami, Kadıgölü ve Ala Mağarası'dır.
İlçenin arazisi tarıma elverişli değildir. Küçükbaş hayvancılıkta kıl keçisi beslenmekte ve arıcılık yapılmaktadır. İlçenin kalkınması turizm sektöründeki gelişmelerle mümkün olacaktır.
İlçenin hangi dönemde kurulduğu bilinmemektedir. Kemaliye yöresi, MS 4. yüzyıldan itibaren Bizans İmparatorluğu'nun topraklan içinde kalmış, 7. yüzyılda Müslüman Araplar'ın akınlarına uğramıştır. Türkler'in Anadolu'ya gelişleri ile Anadolu Selçukluları'nın, İlhanlı Devleti'nin ve Akkoyunluların egemenliği altına girdi. Çelebi Mehmed döneminde Osmanlı Devleti'ne bağlandı. Uzun süre Diyarbekir Eyaleti'nin Arapkir Livası'na bağlı bir kaza merkezi olarak yönetildi. 19. yüzyılda Mamuret ül-Aziz (Elaziz) Vilayeti'nin Harput Merkez Sancağı'na bağlı bir ilçedir. 1926'da Malatya'ya bağlı bir ilçe iken, 1938 yılında Erzincan iline bağlanmıştır. Geçmişte Eğin olarak bilinen ilçenin adı, Mustafa Kemal'in adından esinlenerek Kemaliye'ye çevrilmiştir.
İlçe merkezi ve bağlı diğer yerleşimleri geleneksel yöre mimarisini ve dokusunu büyük ölçüde korumaktadır. Yakın çevresindeki doğal güzellikleri ve zengin folkloruyla büyük bir turizm potansiyeline sahiptir.
Halıcılığı ile ünlü olan ilçede, her yıl halı festivali düzenlenmektedir.
TARİHİ YERLER
Endiçi Kalesi
Aşutka köyü arazisindedir. İlk çağdan günümüze ulaşan yerleşim alanıdır.
Roma Mezarlığı
İlçenin güneyinde, Fırat nehrinin içindeki taşlar üzerindedir
Pigan Kalıntıları
İlçenin kuzeybatısındadır. Roma, Bizans, Selçuklu dönemlerine ait kalıntılar vardır.
Hasgel Kalıntıları
İlçenin doğu kesiminde, Roma döneminden günümüze ulaşan kalıntılardır.
Arsanias Kalıntıları
Kale, toplantı salonu ve kilise önemli yapılardır. Çoğu yıkık durumdadır. Kalıntılar Roma dönemine kadar uzanmaktadır.
Topkapı Kalesi
Dutluca köyü yakınındadır. Son cemaat yeri sonradan eklenmiştir. Minaresi Selçuklu özelliği gösterir. Mescit bölümü orijinal özelliğini korumuştur.
Orta Camii
Kadıgölü'nün kıyısında bulunan Orta Camii'nin, 17. ve 18. yüzyıla ait olduğu sanılmaktadır. Dört ana ayak üzerine oturan kubbe, caminin tüm tabanına hakimdir.
Ayrıca ilçede; 1596 yılında Melik Ahmet Paşa tarafından yaptırılan Kışlacık Köyü Camii, 1305 tarihinde yaptırılan ve halen kullanılan Salihli Köyü Camii, 1641 yılında ilçe merkezinde yapılmış Taşdibi Camii, 1858 tarihinde Padişah Abdülmecid tarafından yaptırılan Yeşilyamaç Köyü Camii ve Başpınar Köyü Camii vardır.
Kadıgölü
Çeşitli efsanelere konu olan bir su kaynağıdır.
Ala Mağarası
İlçenin kuzeydoğusunda bulunan Ala Mağarasının içinde dehliz ve kanallar bulunmaktadır. Girişinde sızıntı olarak akan suyun, ala ve sedef hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir.
Ocak Köyü (Hıdır Sultan Abdal Ocağı)
Çok eski yüzyıllarda, "Şeyhler" olarak bilinen köyün, günümüzdeki adı Ocak'tır. Ancak, köyün kurucusunun maneviyat dünyasına candan bağlı olanlar, bu isim yerine çoğunlukla Hıdır Abdal Sultan Ocağı ismini kullanırlar. Köy, ilçe merkezi Kemaliye'ye 40 km uzaklıktadır.
Konuk evleri, hamamları, camileri, kütüphanesi ve okulu gibi sosyal tesislerinin yanısıra müzesi, helikopter pisti, çeşmeleri, düzenli ve bakımlı yollan ile örnek ve görülmeye değer bir Anadolu köyüdür.
Hıdır AbdalTürbesi
Türbe, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin özelliklerinde yapılmıştır. Yapıya tümüyle taş işçiliği hakimdir. Yapılış tarihi ve kim tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Varlığı dönemin padişah fermanlarıyla tescil edilen, daha sonra 1925 yılında yürürlüğe konan bir yasa uyarınca kapatılan ve 24 yıl sonra yeniden açılan Hıdır Abdal Sultan Türbesi tarihe ışık tutan anıt bir eser olarak halkımızın ziyaretine açıktır.
Anadolu insanının "ermiş", "veli", "evliya" olarak nitelendirdiği kişilerden biri olan Hıdır Abdal, Hacı Bektaş Veli tarafından "Düşkünocağı" göreviyle onurlandırılmış ve onun manevi dünyasından feyz almıştır. Yaklaşık 700 yıl önce burada kurduğu tekkesinden, Türk gücünün çevreye yayılmasında etkili hizmetleri olmuştur.
OTLUKBELİ
Otlukbeli gölü oluşumu ve özellikleri itibariyle doğal anıt olarak nitelendirilmektedir. İlçede geniş meraların olması nedeniyle küçükbaş hayvancılığın yaygınlaştırılması ve ırkının ıslah edilmesi ile arıcılığın geliştirilmesi ve desteklenmesi gerekmektedir.
Daha önceleri Karakulak olarak bilinen, 1473'te Fatih Sultan Mehmed ile Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan arasındaki Otlukbeli Savaşı burada olmuştur. Otlukbeli, 1800'lü yıllarda bucak haline getirilerek, idari yönden Tercan ilçesine bağlı iken, 1954 yılında Çayırlı ilçesine bağlanmıştır. 7 Haziran 1971 yılında Belediye teşkilatı kurulan Karakulak beldesinin ismi 10 Nisan 1973 günü Otlukbeli olarak değiştirilmiştir. Otlukbeli beldesi 9 Mayıs 1990 tarihinde ilçe olmuştur.
Ekonomik bakımdan her türlü tarım ürünlerinin yetiştirildiği ve hayvancılığın büyük önem taşıdığı ilçede, ayrıca zengin manganez madeni rezervleri bulunmakta ve halen özel sektör tarafından işletilmektedir. Nüfusunun %80'i hayvancılık ile uğraşmaktadır.
İlçe merkezinin 6 km kuzeybatısında bulunan göl, traverten seddi (Maden sularının oluşturduğu traverten seddi) gölü olup, oluşumu günümüzde de devam etmektedir. Yüzölçümü 6500 m2 olan gölün derinliği 15-18 m civarındadır.
Otlukbeli gölünün en önemli özelliği, çanağının ve oluşumunun göl türleri içerisinde günümüze kadar bilinenlerin içerisinde dünyada tek tip oluşudur. Göl, bu özelliğinden dolayı, doğal anıt olarak nitelendirilmektedir
REFAHİYE
İl merkezine 71 km. uzaklıkta, 1744 km2 yüzölçümü olan ilçenin 2000 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre nüfusu 15.987'dir. Nüfusun 6034'ü İlçe merkezinde 9954'ü köylerde yaşamaktadır.İlçeye 121 köy ve 73 mezra bağlıdır. Eski adı Gercanis olan ilçenin tarihine ilişkin ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır. Erzincan Mutasarrıfı Şefik Paşa tarafından bolluk anlamına gelen Refahiye adı verilmiştir. İlçenin 10 km. batısında Soğuk göze ve Karaçam mevkileri arasında 2000 m. rakımlı Dumanlı Yaylaları; soğuk su kaynakları, göleti, piknik alanları ve kayak imkanları ile yaz ve kış turizmi açısından gelişmeye elverişli bir ortam oluşturmaktadır. Her yıl Ağustos ayında bal festivali düzenlenmekte olup, yılda yaklaşık 350 ton bal üretimi gerçekleştirilmektedir. Önemli tarım ürünleri çavdar, bakliyat, ceviz, kavun ve karpuzdur. İlçenin en önemli potansiyeli orman alanları olup, toplam ormanlık alan 59.712 ha'dır. Toplam il ormanlık alanlarının %57'sini oluşturmaktadır. Ormanlık alanlar içerisinde sarıçam üretim ormanı 38.938 ha., muhafaza ormanı ise 20.780 ha. dır. Orman sahalarında kuşburnu, kekik gibi ekonomik değeri olan otsu bitkiler ile orman içi su ürünleri alabalık tesisleri bulunmaktadır. İlçede 5 milyon adet/yıl kapasiteli Vali Metin İlyas Aksoy Orman Fidanlığı bulunmakta olup, ihtiyaca göre yıllık 1 milyon adet fidan üretimi gerçekleştirilmektedir.
İlçede 4448 ha. alanda yapılan ağaçlandırma çalışmaları başarılı olmuş, 88 ha. alanda yapılan ağaçlandırma ise başarısız olmuştur. Yıllık ağaçlandırma potansiyeli 450 ha.dır. İlçedeki ormanlık alanlarla kaplı Dumanlı Dağlarında ve Kutlu Tepe Dağlarında günü birlik piknik, yürüyüş, kampçılık, yayla turizmi ve kış sporları yapma imkanları bulunmaktadır.
Erzincan il merkezi ile Refahiye ilçesi arasında E-80 karayolu üzerinde 45 km.de Sakaltutan mevkiinde Yıldırım Akbulut Kayak Tesisleri bulunmaktadır. Kayak tesislerinde her türlü kış sporları yapma, otelinde konaklama imkanları mevcuttur. İlçe de orman sektörüne bağlı yayla turizmi, alabalık üretimi, ekonomik değeri olan otsu bitkilerin üretimi, avcılık, balıkçılık yapılmaktadır.
Eski adı Gercanis olan Refahiye'nin tarihine ilişkin ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır. Erzincan yöresi ile aynı yönetimler altında yaşadığı sanılmaktadır. İlçeye, Erzincan Mutasarrıfı Şefik Paşa tarafından, bolluk anlamına gelen Refahiye adı verilmiştir.
İlçe, batısındaki çam ormanları ve merkezden 10 km mesafede Soğukgöze ve Karaçam mevkileri arasında yer alan, yüksekliği 2000 m olan Dumanlı yaylaları, soğuk su kaynakları, gölekti, piknik alanları ve kayak imkanları ile yaz ve kış turizmi açısından önem taşımaktadır. Her yıl Ağustos ayında bal festivali düzenlenmektedir.
Ekonomisi toprak ve tarım ürünlerine dayanmaktadır. Çavdar, bakliyat, ceviz, kavun ve karpuz bolca yetiştirilir.
TARİHİ YERLER
Kutlutepe Kalıntıları
Cengerli köyü çevresinde bulunmaktadır. Roma ve Bizans dönemlerine ait kalıntılar vardır. Çevrede bulunan önemli yerleşim alanıdır. Tarihte Kemah-Başguvar Dariza üçgeninde, Malatya'ya uzanan yolun kilit noktası özelliğini taşımaktaydı.
Kadıköy Kilisesi
Kadıköy kilisesi, günümüze kadar sağlam olarak gelmiştir. Kesme taştan yapılan kilisenin, giriş kapısı bezemeleriyle dikkat çeker. Kapıdaki atkı taşı üzerinde kabartma olarak işlenmiş haç motifi bulunmaktadır. Kilisenin içinde, duvar resimlerinin izleri mevcuttur. Apsisin önünde, ağaçtan yapılmış ince bir işçiliğe sahip bezemeli pano vardır.
Kutsal Kaya-Roma Antreposu
Kökeni Hititlere kadar uzanmaktadır. Kutsal kayanın kuzey kesiminde bulunan Roma Antreposu üç yuvarlak binadan oluşmaktadır.
Merkez Camii
İlçe merkezinde bulunan Merkez Camii, batılı dönem bezeme özelliklerini göstermekte, avlusunda ise Bahaettin Paşa şehitliği bulunmaktadır.
Köroğlu Mağarası
İlçenin Altköy mevkiinde bulunan mağaraya taş merdivenlerle çıkılmaktadır. Mağaranın içerisinde kesilmiş taşlardan oturma bankları vardır. Mağaranın içinde bulunan izlerin, Köroğlu'nun kır atının izleri olduğu söylenmektedir.
Bal Kaya
Yatan arslan görünümünü andıran kayadaki oluklara, anlar yaz aylarında yuva yapmaktadır. Bu yuvalarda oluşan ballar, oyuklardan aşağıya aktığından, kayaya Bal Kaya adı verilmiştir.
Gölet
Kalkancı köyüne 2 km mesafede bulunan Kalkancı göleti ve Akarsu köyü göleti sulama amaçlı kullanılmakta ve piknik yeri özelliği de taşımaktadır.
Dumanlı Yaylaları
İlçenin batısında, Soğukgöze ve Karaçam mevkiileri arasında yer almaktadır. Denizden yüksekliği 2000 m olan dumanlı yaylaları genelde çam ormanları olmak üzere çayır ve bitkilerle kaplıdır.
Doğal güzelliği, temiz havası, bol soğuksu kaynakları, av hayvanları ve kamp imkanları ile yaz ve kış turizme açıktır.
Refahiye Ormanları
Refahiye ilçesinin çevresinde yer alan çamlık alanlardır. Soğuk sulan ve serin havası ile en güzel mesire yerlerindendir.
TERCAN
İl merkezine 88 km. uzaklıkta, 1592 km2 yüzölçümü olan ilçenin 2000 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre nüfusu 33.643'dür. Nüfusun 11.207'si İlçe merkezinde 22.436'sı köylerde yaşamaktadır.İlçeye 3 Belde, 69 köy ve 116 mezra bağlıdır. Eski bir tarihi olan ilçe, Kanuni Sultan Süleyman zamanında kesin olarak Osmanlı egemenliğine girmiştir. İlçenin Selçuklulara tabi Saltuklular Beyliğinin yöneticisi Mamahatun tarafından 1190 tarihinde kurulduğu tahmin edilmektedir. İlçe uluslararası E-80 karayolu üzerinde Erzurum ve Erzincan illerine aynı uzaklıktadır.
Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. İlçenin güney kesimlerinde hububat ekimi, sulamaya açılmış olan batı ve kuzey kesimlerinde şeker pancarı ekimi yapılmaktadır. Tercan barajı hidroelektrik santrali sol ve sağ sahil sulama kanalları ile 17.000 ha. tarım alanını sulamaktadır. İlçenin Sümer Holding A.Ş. Ayakkabı Fabrikası önemli sanayi kuruluşudur.
Önemli tarihi eserleri arasında; Saltukoğulları hükümdarı Mamahatun Külliyesi ve türbesi, kervansarayı, hamamı ve mescidi, kötür köprüsü, pekeriç kalesi, abrenk (vank) kilisesi, kefrenci tapınağı bulunmaktadır.
İlçede işleme özellikleri olan Tercan taşı ilkel usullerle ocaklardan çıkarılmakta ve kullanılmaktadır. Tercan taşının kış dekorasyon malzemesi olarak inşaat sektöründe kullanılmaktadır.
Eski bir tarihi olan ilçe, Urartular ve Asurlular'ın etki alanı içinde kalmıştır. Tercan, daha sonraları sırasıyla Medlerin, Persler'in, İskender İmparatorluğu'nun, Araks Devleti'nin ve Roma İmparatorluğu'nun egemenliğine girdi. Malazgirt Savaşı'nı izleyen dönemlerde, Mengücek Beyliği'nin yönettiği yöre, sonraları Eretna Beyliği'ne bağlandı. Timurun saldırılarına da uğrayan Tercan, uzun bir süre Akkoyunlular'ın yönetiminde kaldı.
Otlukbeli Savaşı'ndan (1473) sonra Osmanlı İmparatorluğu'na katıldıysa da, Akkoyunlular Tercan'ı, bir süre için geri aldılar. Tercan, Kanuni Sultan Süleyman zamanında kesin olarak Osmanlı egemenliğine girdi.
TARİHİ YERLER VE ESERLER
Çadırkaya bucağında Çadırkaya tepesi, Konarlı köyünde Şirinli kale, Esenevler köyünde Şirinkayalar mağaraları, Üçpınar köyünde Vank kilisesi, yörenin ören yerlerindendir.
Kadın Hükümdar Mama Hatun ve Külliyesi
Saltukoğullan Hükümdarı II.İzzettin Saltuk'un kızı olan Mama Hatun, 1191 yılında Saltukoğullan Beyliği'nin hükümdarı olmuştur. Eyyubiler'in Ahlat'ı kuşattıklattıklaı sırada çevre beyliklerine ait ordularla, Ahlat'a yardıma giden Saltuklu kuvvetlerinin başında bulunmaktaydı.
Hükümdarlığının ilk yıllarındaki durumu açıklık kazanmamış olmakla beraber, yeğenlerine karşı kararlı ve güçlü bir şekilde mücadele ederek 10 yıl hükümdarlığını sürdürmüştür.
Mama Hatun Mısır ve Suriye Meliki El Adil'den kendisine uygun soylu biriyle evlenmesi konusunda istekleri gerçekleşememiş, kadın hükümdar olmanın güçlükleri nedeniyle siyasi yaşamından ayrılmıştır.
Onun daha sonraki yıllarda nasıl yaşayıp, kaç yaşında öldüğü bilinmiyor. Ancak, hayatının son yıllarını Tercan'da geçirmiş olması ve buradaki türbede defnedilmesi ile Tercan, bir süre onun adıyla anılmıştır. Bu soylu kadın hükümdar, Tercan'da Orta Çağ Türk mimarisinin en ilginç ve önemli eseri kervansaray, hamam, mescit ve kendi türbesinden oluşan büyük bir külliye inşa etmiştir.
Mama Hatun Türbesi
Saltuklu dönemine ait olan türbenin, 1192 yılında ölen Saltuklu Erzurum sahibesi Mama Hatun için yaptırılmıştır. Mimarı Ahlatlı Ebul-nema bin Mufad-dalü'l-Ahval'dır. Türbe, dairesel planlı mimari özelliği ile Anadolu türbe mimarisi içindeki tek özgün eser olarak dikkat çeker.
Türbe kapısı üzerinde bulunan 5 kitabenin dördünde kurandan alınan ayet, Hazreti Muhammed ile 4 Halifenin adlan, birinde ise mimarın adı yazılıdır. Ortadaki sivri külahlı kümbet, kimi aynlıkları dışında, genel çizgileriyle Ahlat kümbetlerini andırmaktadır. Sarımsı kesme kireç taşından inşa edilen yapı, iki bölümden oluşur.
Ortadaki kümbet ve çevresinde 2.50 m kalınlığında dairesel duvarla çevrilmiştir. Çevre duvar, içten 11 nişlidir. Bu nişlere Mama Hatun'un yakınlarının sandukaları yerleştirilmiştir. T.Erdoğan Şahin'e göre, Evliya Çelebi'nin gördüğü orijinal süslemeli mermer sandukanın yerine, günümüzde geç dönemlere ait sembolik bir sanduka bulunmaktadır. Ortada yükselen kümbet iki katlıdır. Dıştan 8 dışbükey dilimler, köşelerde ince uzun sütuncelerle son bulmaktadır. 8 köşeli kaide üstünde yükselen kümbetin altında çapraz tonozlu mezar odası vardır. Üst kattaki mescide 7 basamakla çıkılmaktadır. Taçkapı mukarnas dolgu, geometrik motifler, çok dilimli rozetler ve dörtlü düğümlerle bezenmiştir. Bordürlü dikdörtgen niş içindeki mazgal pencereler üzüm salkımı, palmet ve rumi süslemelidir.
Mama Hatun Kervansarayı, Hamamı ve Mescidi
Yapım kitabesi bulunmayan kervansarayın 13. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. T.Erdoğan Şahin; A.Tevhid ve Ravendi'yi kaynak göstererek yapının 13. yüzyılda inşa edildiği görüşündedir.
Türbenin 30 m doğusundadır. Onarımlar nedeniyle özgün biçimini yitirmiştir. Yakın bir geçmişte çevre düzenlemesi ile birlikte restorasyonu yapılmıştır. Ana hatlarıyla Osmanlı kent hanları planındadır. Sarımsı renkte, düzgün kesme kireç taşı ile inşa edilmiştir. Çevre duvarı konik çatılı 16 silindirik yarım kuleyle desteklenmiştir. Doğuda sivri kemerli taçkapı vardır. Girişin sağ ve solunda dikdörtgen planlı mekanlar sıralanır. Ortada üstü açık avlu, kuzey ve güneyinde yük hayvanları için uzun ahırlar ve bir dizi hücre bulunmaktadır. Planı ve mimari özellikleriyle 12. yüzyıl sonunda yapıldığı sanılmaktadır.
Kervansarayın kuzeydoğu köşesinde yer alan Mama Hatun Hamamı, kitabesi olmamakla birlikte kervansarayla aynı zamanda yapıldığı sanılmaktadır. Orijinal özelliklerini oldukça yitirmiştir.
Külliye içerisinde bulunan ve Evliya Çelebi'nin sözünü ettiği mescit, I.Dünya Savaşı'nda yıkılmış, daha sonra yerine bir cami inşa edilmiştir.
Kötür Köprüsü
Tuzla suyuyla, Karasu'nun birleştiği yerdedir. Tümüyle yontma taştan olan yapının, günümüze yalnızca ayaklan kalmıştır.
Pekeriç Kalesi (Çadırkaya)
İlçenin Çadırkaya beldesinde bulunmaktadır. Yaklaşık 100 m yüksekliğinde doğal kayadan oluşmaktadır. Kayaya oyulmuş odalar, merdivenler, sarnıçlar bulunmaktadır. Surlardan günümüze çok azı gelebilmiştir. Kalıntılar buranın çok eski bir yerleşim alanı olduğunu göstermektedir.
Abrenk (Vank) Kilisesi
Üçpınar köyü yakınlarındaki Vank dağının güneydoğusunda, çukurca bir alan içerisindedir.
Giriş kapısının üzerinde 1854 tarihi yazılıdır. Kilise ile birlikte bir şapel ve iki adet dikili taş bulunmaktadır. Bu taşlar, mimarisi ve bezemesiyle dikkat çekici olup, 12. yüzyıldan sonra Selçuklu Beyi Nasurettin dönemiyle tarihlenen kitabeleri taşırlar.
Kefrenci Tapınağı
İlçenin Oğulveren köyündedir. Bezemeleri önem taşımaktadır. Yapı, Pers özelliğine sahiptir.
Oklu Baba
İlçeye 20 km uzaklıkta, Çadırkaya beldesinde bir tepe üzerinde bulunan mezarlık, savaşta ok ile şehit düşen bir ermişe ait olduğu söylenir.
Ağ Baba
İlçeye 15 km uzaklıkta Akyurt köyünde, Ağaçlık ve sulak bir mesire yeridir. Yöre halkı tarafından kutsal sayılan bu yer, ziyaret edilmekte ve kurban kesilmektedir
ÜZÜMLÜ
TARİHİ:
Tzumina-Cimin ve Üzümlü… Asırları bu isim altında yaşamış bir ilçemiz. Erzincan’ın kuzeyindeki dağ zinciri eteğinde, tarihi Altıntepe’nin yakınında oluşu, onun bir çok kültür ve medeniyeti yaşadığına delildir.
Din açısından, paganist devreyi Urartu’dan İran dönemine kadar yaşadı. Takiben ateşgede rahiplerinin kontrolüne girdi. Persler Anahid gibi kültür bölgesindeki gibi Üzümlü’de de tapınma aracı yaptılar. Roma’nın gelişi ile bu defa Latin panteonu hakim olmuştur.
Hırıstiyanlık, çok sonraları, Aziz Grigor (Aydınlatıcı) vasıtası ile yayıldı. Kısa zamanda bir çok vank denilen tapınaklar, hem Üzümlü’de hemde Erzincan’da göz çarpmıştır. Doğuda Theodisiopolis (Erzurum), Tzumina da Aedifis’de görüldüğü gibi, Doğu Roma’nın büyük imparatoru Justinianus adıyla göze çarpmıştır.
Sasani istilalarının yerini VII. yy ortalarında İslam gazaları aldı. Peygamber Hz. Muhammed’in sahabesi veya halifelerin emirleri, Kemah, Erzincan ve Erzurum gazalarında Üzümlü’yü de İslam Devleti topraklarına kattılar. Böylece ilk defa Allah, Hz. Muhammed ve dolayısıyla ezan sesleri Üzümlü sosyal hayatında gördü.
Malazgirt Zaferi ile Üzümlü’nün de kaderi değişti. Alp Arslan ve Melikşah’ın emirlerinden olan Mengücük Gazi, İlk Türk hakimi olarak Üzümlü’de saygı ve itibar görmüştür. Selçuklular, Moğollar, İlhanlılar, Türkmen asıllı beylikler ve nihayet Koyunlular’dan sonra Kara ve Ak Koyunlular da Üzümlü’ye Türkleşme sürecini kazandırdılar. Yıldırım ve Tümerlenk gibi Fatihler ve Üzümlülüler’in yabancısı değildiler. Şah İsmail fırtınasına, Yavuz Sultan Selim 1514’te son verdi. Kanuni Sultan Süleyman gibi Cihan Padişahı İran seferi için Üzümlü’nün Cibice geçidinden geçti.
Üzümlü, Erzincan gibi sürekli depremlerin tehdidinde kaldı. Eski kalıntılarını toprağa gömdü. Bir çok insanı da zarara uğradı.
Osmanlı-Rus harplerinin sonuncusu sayılan I. Dünya harbinde yenik düşülmesi üzerine Ruslar, 1916’da ilk işgal acısını yaşattılar. I. Kafkas Kolordusu’nun fedakar askerlerince 1918’de kara günlere son verildi. Mütareke… kongreler… Büyük kurtarıcı M.Kemal ile, hem Hey’et-i Temsiliye Reisi, hem de 1924’te Reis-i Cumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa olarak tanıştı. Onu topraklarında gördü. 1923’te Cumhuriyet İdaresi. Vilayet Merkezi Erzincan idi.
1924 yılına kadar köy statüsünde yerleşim birimi olarak süregelen Üzümlü bu yıl Nahiye statüsünü kazanmıştır. Ve yine Üzümlü Belediyesi 14 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Belediyeler Kanununun 2. maddesi gereği “Nüfusu 2000 den fazla mahallerde belediye teşkilatı mecburidir.” Hükmüne göre 1930 yılında kurulmuştur.
M.Kemal Atatürk sürekli olarak, demiryolu politikası üzerinde durdu. Nihayet 1938’de modern ulaşım aracı tren-demiryolu Üzümlü güneyinden geçirildi. Aşılmaz Karasu, betonarme ve demir köprülerle aşıldı.
19.06.1987 gün ve 3392 Sayılı Kanunla İlçe yapılan Üzümlü’de 16.09.1988 tarihinde fiilen Kaymakamlık kurularak faaliyete geçmiştir.
Üzümlü, Tzumina ve Cimin isimlerini taşımıştı. İlçe oluşu ile, Kara Üzümü ile sıfatlandırıldı ve “Üzümlü” adını aldı. Ve böylece 2000’li yıllara doğru adım atılmak üzeredir.
Tarımın, ticaretin, kültürün ve eğitimin gelişme göstermekte olduğu Üzümlü’yü artık parlak bir gelecek beklemektedir.
COGRAFİ YAPISI :
Üzümlü İlçesi, Doğu Anadolu Bölgesi’nin Yukarı Fırat Bölümünde, Erzincan İli sınırları içerisinde yer alır, İlçe arazisinin büyük bölümü (%80) Erzincan havzasının kuzeyinde uzanan Esence dağları (3549 m.) sahasinde, küçük bir bölümü (% 20) ise Erzincan ovasında (1200 m.) bulunmaktadır. Üzümlü, kapladığı alan itibariyle Otlukbeli’den (254 km2.) sonra Erzincan’ın ikinci küçük ilçesi olup, yüzölçümü 410 km2. dir.
İlçenin Kuzey sınırı Erzincan Ovası ile Çayırlı ovası arasında su bölümü çizgisi oluşturan dağların zirvelerinden geçirilmiştir. Doğuda Sansa boğazının büyük bir bölümünü sınırları içerisine alan Üzümlü’nün güney sınırı genel olarak Karasu ırmağını takip eder. İlçeyi Erzincan Merkez İlçeden ayıran sınır güneyde Denizdamı köyü ile kuzeyde Esence dağlarının zirvelerinden biri durumundaki Dağınık dağı (3463 m.) arasında çekilen bir hatla belirlenmiş olup, her hangi bir doğal çevre unsuruna dayanmamaktadır.
Üzümlü İlçesi idari bakımdan Kuzeyde Çayırlı, doğuda Tercan, güneydoğuda Pülümür (Tunceli) güneyde ve batıda Erzincan Merkez ilçe ile komşudur.
Erzincan Ovasını batı-doğu doğrultusunda kat eden Uluslar arası E-80 Karayolu Üzümlü İlçesi topraklarından geçtikten sonra Sansa boğazına girer. İlçenin en büyük yerleşim ünitesi durumundaki Üzümlü şehri, E-80 Karayolunun yaklaşık 5 km. kuzeyinde kurulmuş olup, Erzincan İl merkezine uzaklığı 22 km. dir.
Üzümlü İlçesinin suları Karasu (Fırat) nehrinin kolları tarafından (Cimin deresi, Pağnik Çayı, Su deresi ve Değirmen deresi gibi) drene edilmektedir. Aygır gölü dışında doğal oluşumlu gölün bulunmadığı ilçe, kaynaklar ve yer altı suyu potansiyeli bakımından ise nispeten zengin sayılır. Üzümlü ve çevresinde Karasal iklim özellikleri görülmektedir. Ova tabanında stepler, dağlık kesimde ise meşe ağaçlarının ağırlıklı olduğu ormanlar hakim bitki örtüsünü oluşturur.
Üzümlü İlçesi, Ülkemizin depremsellik riski en yüksek yörelerinden biridir. Türkiye’nin Kuzeyini batı-doğu yönünde kat eden Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAF) Suşehri havzasından sonra Erzincan Ovasına girmekte ve ovanın kuzey kenarı boyunca ilerlemek suretiyle Üzümlü’nün güneyindeki tepelik sahaya ulaşmaktadır. Muhtemelen birden fazla kırıktan meydana gelen bu fay, daha sonra güneydoğu istikametinde devam ederek Karlıova’ya (Bingöl) doğru uzanmaktadır. Birinci derece deprem bölgesi içerisinde yer alan Üzümlü İlçesi tarih boyunca Erzincan ile birlikte pek çok deprem yaşamıştır. Son 1000 yıllık yörenin yerleşme tarihi içerisinde 19’u yıkıcı olmak üzere 57 kadar büyük deprem meydana gelmiştir. Özellikle 1939 ve 1992 yıllarında meydana gelen depremler Üzümlü ve çevresindeki beşeri hayatı derinden etkilemiştir.
NÜFUSU :
İlçenin nüfusu 2000 genel nüfus sayımı sonuçlarına göre 49.928 kişidir. Bunun 30.298’i (%61) İlçe merkezinde, geriye kalan 19.630’u (%39) ise kırsal kesimde yaşamaktadırlar.
İlçenin aritmetik nüfus yoğunluğu 121.8 kişi/km2.dir. Bu değer hem Erzincan ilinin (26.6 kişi km2.), hem de Türkiye ortalamasının (88 kişi/km2) oldukça üzerindedir. Bu durum İlçenin yüzölçümü (410 km2) ile nüfus miktarı arasındaki dengesizlikten kaynaklanmıştır. Nitekim Üzümlü, alan bakımından Erzincan’ın ikinci küçük ilçesi olmasına karşın, nüfus bakımından Merkez ilçeden sonra en kalabalık ilçesidir.
Üzümlü İlçesinin nüfusu 1935-2000 yılları arasında sürekli olarak artış göstermiştir. Nitekim ilçede 1935 yılı itibariyle 11.930 kişi yaşadığı halde, aradan geçen 65 yıllık sürede bu nüfus miktarı %318,5 oranında artarak 49.928 kişiye çıkmıştır. Buna göre yıllık nüfus artış hızı % 049 civarında olup Türkiye ortalamasının üzerindedir.
İDARİ DURUMU:
3392 Sayılı Kanunla İlçe olan Üzümlü’de merkez teşkilatının tüm birimleri oluşturulmuştur. İlçe merkezi ile Bayırbağ, Karakaya ve Altınbaşak Beldeleri olmak üzere 4 Belediye teşkilatı vardır. Günümüz itibariyle ilçenin 23 köyü ve bu köylere bağlı 29 mezra olmak üzere merkez dışında 55 yerleşim birimi mevcuttur.
İlçede bucak teşkilatı yoktur. Yerleşim yerleri olan köylerin çoğu dağlık bölgededir. Az bir kısmı ovada toplanmıştır. İlçeye en yakın köy 7 km. mesafede bulunan Çadırtepe ve en uzak köy 56 km mesafede bulunan Esenyurt köyümüzdür.
Ekonomik yönden yeterli düzeyde bulunmayan İlçe halkı kamu yatırımlarına gerekli işgücü ve maddi yardımda bulunamamaktadır. Halkın gelir seviyesinin düşüklüğü yanında sosyal ve eğitim seviyesinin de genel olarak düşüş oluşu nedeniyle halk katkısı umulan seviyede değildir. Ancak vatandaşların Devlete bağlılıkları en üst seviyede olduğu görülmektedir.
SOSYAL DURUMU:
Arkeolojik bulgular Üzümlü ve çevresinde yerleşme tarihinin M.Ö. 3000 yılına kadar uzandığını göstermektedir. Yöre Huriler ile başlayıp Türkiye Cumhuriyetine kadar devam eden tarihi süreçte 19 ayrı devlet ve medeniyete ev sahipliği yapmıştır.
Üzümlü’de şehirsel fonksiyonlar henüz yeterince gelişmemiştir. Bunda Erzincan şehrine yakın olmanın payı büyüktür. Nitekim ilçeye bağlı köyler yanında Üzümlü’lülerin kendisi dahi şehirsel hizmetlerin önemli bir bölümünü Erzincan’dan karşılamaktadırlar. Yerleşmenin konum ve yol bağlantıları bakımından kendine bağlı köylere sapa düşmesi, gelişmeyi ve şehirleşmeyi güçleştiren önemli faktörlerdendir.
Esasen Cimin deresi etrafında kümelenmiş olan yerleşmenin asıl merkezi (Çay, Babacan ve Oruçlu Mahallelerinin kesişim bölgesi) bitişik düzen konutlardan oluşmuş büyük bir kasaba görünümündedir. Ticari işyerleri ve kamu hizmet binaları bu kesimin ortasında yer almaktadır. Son yıllarda açılan yollar ve inşa edilen yeni konutlarla geleneksel mimarinin izlerini taşıyan bu eski doku formu nisbeten değişmeye başlamıştır. Üzümlü’yü E-80 karayoluna bağlayan yaklaşık 5 km. uzunluğundaki ana aksın her iki yanında gelişen yeni ikametgah alanları tam bir şehir görümünündedir.
Birinci derece deprem bölgesi olması nedeniyle İlçe merkezinde son zamanlarda yapılan konutlar teknik şartlara uygun olarak yapılmaya başlanmıştır. Bunun yanında ilçede konut sıkıntısı da yaşanmaktadır.
Köylerde köy odası, kahve ve bakkal gibi toplumun sosyal yaşantısını etkileyen faktörler ovada bulunan 5-6 köyün dışındaki köylerde bulunmamaktadır.
Sosyal yaşantıyı ekonomik uğraşılarımız olan tarım ve hayvancılık yönlendirmektedir. İlçede elektrik ve telefonsuz olan köyümüz yoktur. İlçe merkezinde su problemi yaşanmamaktadır. Köylerde yeterli içme suyu mevcut ise de çetin kış şartları nedeniyle sürekli tahribat olmaktadır.
EKONOMİK DURUM
Üzümlü İlçesi temel ekonomik faaliyetleri tarım ve hayvancılıktır. Atölye tipi küçük imalathaneler dışında sanayi tesisinin olmadığı ilçede kayda değer bir maden işletmesinde yoktur. Sansa boğazı çevresinde yoğunlaşan ve büyük bir bölümünü meşe ağırlıklı bozuk baltalıkların oluşturduğu ormanlar ise çevre köylerin kışlık yakacak ihtiyaçlarını karşılamanın dışında fazla bir ekonomik anlam taşımaz. Yerleşim birimlerinin Erzincan İl merkezine yakın olmalarından dolayı, yörede sebze komisyonculuğu ve küçük çaplı alım satım işleri dışında ticaret pek fazla gelişmemiştir.
TARIM
İlçe yüzölçümünün 162 km2 kadarını (%39,3) tarım arazileri oluşturmaktadır. Bu tarım arazilerinin yarıdan fazlasında (% 56,2) kuru tarım tekniği uygulanmaktadır. Kuşkusuz bu durum verimi azaltmakta ve yetiştirilen ürün çeşidini tahıllar gibi ekonomik değeri nisbeten düşük olan ürünler ile sınırlandırmaktadır.
HAYVANCILIK
Hayvancılık alanında büyük ve küçükbaş hayvanlar yetiştirilmekte olup küçükbaş hayvanlar için Yayla, Büyükbaş hayvanlar için mera sınırlı olduğundan ileri seviyede değildir.
BÜYÜKBAŞ HAYVAN :
KÜLTÜR 1400
MELEZ 2560
YERLİ 1540
TOPLAM 5500
KÜÇÜKBAŞ HAYVAN :
KOYUN 19100
KEÇİ 500
TOPLAM 19600
KÜMES HAYVANLARI:
TAVUK 30000
HİNDİ 2000
ÖRDEK 400
KAZ 200
ARI KOVAN SAYISI : 2850
YAPAĞI ÜRÜNLER :
SÜT ÜRETİMİ (TON) 10500
ET ÜRETİMİ 475
YUMURTA 800000
BAL (TON) 58
YAPAĞI/ KIL 19
KÖYLER
İlçemize bağlı 23 köy ve 29 mezra bulunmaktadır. Köylerimizin hepsinin içme suyu bulunmakla beraber ağır geçen kış şartlarından ötürü içme suyu şebekelerinde zaman zaman hasarlar görülmektedir. Ulaşılamayan köyümüz mevcut değildir. Yol yapım ve genişletme çalışmaları yıllık plan ve programlar dahilinde devam etmektedir.
Köylerin çoğunluğu Esence dağları sahasında yer almaktadır. Dağlık sahadaki köylerin büyük bir bölümü heyelan ve sel gibi doğal afetlere açık vadi içlerinde ve akarsu ağızlarında yer almaktadır.
İlçe merkezi ve belediye örgütlü yerler dışında kalan 23 köyden toplam 3025 kişi yaşamaktadır. Ortalama köy nüfusu 131 kişi olup, yaşanan göçler sonucunda 16 köyün nüfusu 100 kişinin altına düşmüştür. Kuşkusuz bu durum yöre köylerine götürülen kamu hizmetlerinin verimliliğini azaltmaktadır.
ULAŞTIRMA VE ALTYAPI DURUMU
İlçe merkezinin ve köylerinin telefon ve yol bağlantıları mevcuttur. Yine köylerimizin hepsinde elektrik bulunmaktadır. İlçemizin Erzincan ve diğer bölgelerle ulaşımı ilçeye üç kilometre uzaklıktaki E-80 karayolu ve Altınbaşak demiryolu istasyonu ile sağlanmaktadır. Beldelerimizle yol bağlantısı asfalttır. Ova köylerimizle yol bağlantısı asfalt olup, dağ köyleri ile bağlantı ise genelde stabilize durumdadır.
Çok yakın olan Çadırtepe, Geyikli, Bayırbağ ve Karakaya Beldeleri ile İlçe merkezi arasında bağlantı yoluna ihtiyaç duyulmaktadır. Yine bazı dağ köyleri yol iyileştirme çalışmaları yıllık programlar dahilinde devam etmektedir.
İlçe merkezinin büyük kısmında kanalizasyon şebekesi mevcut olup, belde ve köylerimizde çalışmalar devam etmektedir. Yine Su şebekesi merkez ilçede ve beldelerde mevcut olup, köylerde şebeke yapım çalışmaları sürdürülmektedir. Köylerimizin hepsinde içmesuyu mevcut olup ağır kış şartlarına zaman zaman yenik düşmektedirler.
Erzincan’ın İlkçağ tarihi hakkında esaslı bilgiye henüz sahip değiliz. Ne varki tarihçiler ikinci bin yıl da, bu yörede, hurrilerin yaşadığını, ikinci bin yılın ilk yarısı başlarında da Hayaslılarla Azziler’in hüküm sürdüğünü kaydetmektedir.
Anadolu’da M.Ö. 1050- 1180 tarihleri arasında Hattuşaş’ı merkez yaparak büyük bir imparatorluk kuran Hitit’ler yakın doğuyu egemenlikleri altına almışlardır. Şüphesiz ki Erzincan’da Hititler’in yönetimi altında idi. Anadolu’nun çeşitli yerlerinde yapılan kazılarda Hititlere ait çeşitli eserler ortaya çıkarılmıştır. Erzincan ve yöresinde Hititler’e ait bir yerleşim merkezine rastlanmamışsa da, bu yörenin Hitit egemenliği altında kaldığından da hiç şüphe yoktur.
Doğu Anadolu’da kurulan ilkçağ devletlerinden biri de Urartular’dır. M.Ö.900 yıllarında kurulan bu devlet Van’ı (Tuspa) başkent yapmış, sınırlarını Hazar Denizinden Malatya‘ya, kuzeyde Erzurum-Erzincan’dan güneyde Halep-Musul’a kadar genişletmiştir.
Erzincan yakınlarında Altıntepe’de Prof Dr. Tahsin ÖZGÜÇ tarafından yapılan kazıda (1953) Urartular’a ait bir çok eser çıkarılmış, bu yörenin Urartu egemenliği altında kaldığı kanıtlanmıştır.
Çeşitli saldırılara maruz kalan Urartu şehirleri, teker teker tahrip edilirken Medler’in Anadolu’yu istilası sırasında M.Ö. 600 yıllarında tamamen ortadan kaldırılmıştır. Erzincan ve yöresi, Urartular’ı yenerek Anadolu’yu istilaya başlayan Med’lerin (M.Ö. 612) eline geçti. Med Krallığı’nın Kyaksar döneminde Lidyalılar’la yapılan savaşlar, muhtemelen Erzincan ve civarında cereyan etmiştir. Bu yöreler M.Ö.550 tarihlerinde Persler’in eline geçmiştir.
Hititler’in Anadolu’yu istila ettikleri sırada, İran yaylasını da Persler ele geçirdiler. Persler’in yükselişi daha çok Ciroz (550-530), Kampis (530-520) dönemlerine raslar. Bu dönemde Erzincan ve çevresinde Persler’in eline geçer. Persler’den sonra Anadolu Makendonyalılar’ın eline geçmiştir.
Roma ordusu M.Ö.70 tarihinde Doğu Anadolu’yu ele geçirmeye başlıyarak Elazığ yöresindeki Safen (Harput) Kralığı’nı yıktıktan sonra, Tigran Ordusunu da yenilgiye uğratmıştır. Bu sırada (M.Ö. 68) Pontuslular da Erzincan yörelerinde Roma üstünlüğüne son vermişlerdir. İran ile Bizans arasında sürekli savaşlara sahne olan Erzincan ve yöresi, en son Bizans imparatoru Heraklius tarafından 629 tarihinde yenilgiye uğratılan İran’dan geri alındı.
Halife Hz. Osman (644-656) zamanında Habib bin Mesleme 35/655 senesinde Erzincan ve yöresini ele geçirerek, bu bölgeyi tamamen Müslümanların yönetimine kattı. Erzincan ve yöresi Abbasiler döneminde de çeşitli saldırılara maruz kaldı. Halife Mütevekkil Alallah (847-861) döneminde Malatya Valisi Ömer bin Abdullah, Arapgir, Eğin, Kemah, Erzincan ve Trabzon kentlerini Bizanslılar’dan geri aldı. (859) Böylece Erzincan tekrar Arapların hakimiyetine geçti.
Türklerin Anadolu’ya akınlar yaptığını daha önce belirtmiştik. Fakat, Türklerin Anadolu’yu vatan edinmeleri genel kanaate göre Malazgirt (1071) zaferinden sonradır. Malazgirt zaferi kazanılınca Alparslan, Karasu ve Çatlı nehirleri vadilerinin fethine Mengücek Ahmet Gazi’yi görevlendirmiştir.
Alparslan’ın komutanlarından olan Mengücek Ahmet Gazi, Erzincan, Kemah, Divriği ve Şebinkarahisar yörelerini hakimiyeti altına aldı. Kemah’ı merkez yaptı. Ahmet Gazi’nin ölümü üzerine (1114) yerine oğlu İshak Bey geçti. Bu beyliği uzun süre yöneten İshak Bey ölünce (1124) yerine Melih Mahmut geçti. İshak Beyin oğulları onu tanımayınca, Mengücek devleti parçalandı. Kemah Melih Mahmut’a Erzincan Davut Şah’a, Divriği’de Süleyman Şah’a düştü. Davut şah’ın öldürülmesi üzerine (1151) Erzincan’a 13 yıl Süleyman Şah’a sahip olmuş; Davut Şah’ın oğlu Fahrettin Behram Şah (1165) yılında babasının tahtında oturunca, Mengücek Beyliği tekrar güçlenmiştir. Fahrettin Behram Şah, Kılıçarslan’ın damadı olması da göz önünde bulundurulursa, Mengücek Selçuklu münasebeti daha iyi anlaşılır.
Behram Şah zamanında, Erzincan çok ilerlemiş, ticaret ve sanayi gelişmiştir. Zelzeleler sebebi ile o dönem ait eserler maalesef günümüze ulaşmamıştır. Behram Şah 1225 tarihinde Erzincan’da ölmüş, aşağı Urla (Ula) köyünde defnedilmiştir.
Behram Şah ölünce yerine oğlu Davut Şah geçti. 1228 tarihinde Selçuklu sultanı Alaaddin Keykubat Erzincan ve Kemah’ı işgal ederek Mengücek Beyliğine son verdi. Alaaddin Keykubat ile Celalettin Harzem Şah arasında Erzincan yakınlarında, Yassı-Çemen denilen yerde 1230 tarihinde savaş oldu ve Celalettin Harzem Şah yenildi. Alaattin Keykubat’ın ölümü (1237) üzerine, yerine oğlu II. Gıyasettin Keyhüsrev geçti. Onun zamanında devlet Moğolların istilasına uğradı. 1240 tarihinde Erzurum’u işgal eden Moğollar Erzincan’ı geçerek 1243 tarihinde Kösedağ savaşında Anadolu Selçuklu Devletini hezimete uğrattı. Böylece Erzincan ve yöresi İlhanlıların eline geçti. İlhanlılar yöreyi beylerle (Vali) yönettiler. Timur-Taş Bey Mısır’a kaçarken yerine Alaaddin Eretna’yi bıraktı.
Timur-Taş’ın Mısır’a sığınmasından sonra valiliğe gelen Alaaddin Eretna ilhanlı hükümdarı Ebu Sait Bahadır Han’ın ölümü (1335) üzerine İlhanlılarla olan bağını keserek görünüşte Celayırlı Hükümdarı Büyük Şeyh Hasan Han’a bağlı kalarak bağımsızlığını ilan etti.
Bir ara Çoban Oğulları Hükümdarı Küçük Şeyh Hasan, Erzincan ve yöresi kendi beyliğine kattıysa da 1338’de Memluk Sultan Nasreddin Muhammed’in yardımı ile Erzincan ve yöresi Küçük Şeyh Hasan’dan kurtuldu. Erzincan bu beylik döneminde de el değişmiştir. Alaaddin Eratna 1352’de öldükten sonra yerine oğlu Gıyasettin Mehmet getirildi. Çıkan anlaşmazlıklar sonunda Erzincan bağımsız olarak, Burak Bey’e bırakıldı. Sırası ile Ahi Ayna Bey (öl. 1362), Pir Hüseyin (öl. 1379), Mutahhareten Bey yönetimi ele aldı. Mutahhareten döneminde, Kadı Burhanettin Erzincan’a ve yöresine birkaç kez saldırı düzenledi. Bu saldırılar Akkoyunlu Hükümdarı Kutlu Bey’in yardımı ile atlatıldı.
Bu dönemde Erzincan üzerinde Akkoyunlular’ın etkisini görmekteyiz.
Erzincan Emiri Mutahhareten’in Timur’a bağlanması Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt’ı kızdırmıştı. Beyazıt da Erzincan’ı muhasara etti.(1401) Fakat çok geçmeden Ankara Savaşı patlak verince, yöre tekrar Timur’un eline geçti.(1402)
Yörede Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar Osmanlılar etkili olamadılar. 1419’da 1. Mehmet zamanında Karakoyunlu Beyi Kara Yusuf Erzincan’ı zapt etti Pir Ömer’i vali tayin etti.
1455’de de, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan Erzincan’ı aldı. Kaleyi yeniden onardı. Yöre Fatih ile Uzun Hasan arasında çıkan Otlukbeli savaşına kadar (11 Ağustos 1473) Akkoyunların elinden kaldı.
Bu savaştan sonra Osmanlıların denetimine geçti.
1502 tarihinde Safevi tahtına gecen Şah İsmail Erzincan’ı karargah yapmıştı. Anadolu’yu eline geçirmek isteyen Safeviler’e Yavuz Sultan Selim 23 Ağustos 1514’te Çaldıran Savaşıy’la dur deyince, Erzincan tekrar Osmanlılar’ın yönetimine geçti.
Kanuni Sultan Süleyman 1534‘te Tebriz Seferi, 1540’da İran Seferi sırasında Erzincan’a uğramıştır.
Birinci dünya savaşından 11 Temmuz 1916 tarihinde Ruslar tarafından şehir işgal edilmiş, bunu fırsat bilen ayrılıkçı Ermeniler’de silahlı birlikler oluşturarak faaliyete geçmişlerdir. 18 Aralık 1917 de Sovyet hükümeti ile yapılan Erzincan Mütarekesi ile 11 Ocak 1918 de rus askerleri bölgeden çekilmiş ancak, ermeni çeteleribir çok kanlı olaya neden olmuştur. Kazım Kara Bekir komutasındaki askeri birlikler 13 Şubat 1918 de Erzincan’ı 22 Şubat 1918 de Tercan’ı ermeni silahlı güçlerinden kurtarmışlardır. Kurtuluş savaşında ve hareketli geçen Cumhuriyetin ilk yıllarında Erzincan halkı Büyük Atatürk’ün yanında olmuştur.
Kentin adının “Eriza” veya “Aziriz” kelimelerinden geldiği, ilk önce “Erziricin” daha sonrada bugün ifade edildiği şekilde “Erzincan” a dönüştüğü rivayet edilmektedir.
1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin bir ili olan Erzincan, 1939’da şiddetli depreme maruz kalmış, şehir harabeye dönmüştür. Şehirde taş taş üstünde kalmamış, onbinlerce insan hayatını kaybetmiştir. Depremden sonra demiryolundan yukarı yeni bir şehir inşaatına başlanarak bugünkü Erzincan şehri meydana getirilmiştir. http://www.erzincan.gov.tr/images/genel/erzgenel21.jpg
KÜLTÜR VE TURİZM:
http://www.erzincan.gov.tr/images/resim/turizm.jpg
Erzincan, Doğu Anadolu Bölgesinde tarihi İpek Yolu üzerinde kurulmuş önemli bir yerleşim yeridir. Tunç Çağından beri yerleşim yeri olduğu tespit edilen Erzincan’da; Urartu, Med, Pers, Hellen, Roma, Bizans, Selçuklu, ve Osmanlı medeniyetlerinin izlerini görmek mümkündür.
Bu gün özellikle Urartu-Hitit döneminden kalan şehir kalıntıları, kaleler, Selçuklu ve Osmanlı döneminden kalan camiler, çeşmeler, köprüler, kervansaraylar ilin kültürel yapısına ışık tutmaktadır.
Erzincan, kültürel yapısı yanında turizm için doğal güzellikleri ile de önem taşımaktadır. Yaylaları, dağları, akarsuları, gölleri ve doğal ormanları yörenin doğal güzelliğine renk katmaktadır. Bu doğa ortamı Erzincan’da bir takım sporların yapılmasına da imkan sağlamıştır. Munzur Dağlarındaki doğal göllere ve yaylara yürüyüş, Fırat’ta rafting , yamaç paraşütü, kampçılık, kaya tırmanışı, kano sporu, camel trophy, Tercan ve Erzincan barajlarında su kayağı ve kış sporları gibi doğal sporların yanında cirit sporu da Erzincan’da başarı ile sürdürülmektedir.
İlin kültür varlıkları, spor ve doğal güzellikleri turizm potansiyelini oluşturmaktadır. Etrafında dağları, ortasında bağları ve şehircilik alanında örnek uygulamaları ile görülmeye değer güzelliktedir. Bu doğal güzelliği sosyal, kültürel ve endüstriyel tesislerle de süslemek Erzincan’ı daha da ileriye götürecektir.
Doğal Kaynaklar
İl, coğrafi yapısı itibariyle genel olarak kış sporları, su sporları ve doğal güzellikleri olan mesire alanları ile de turizm için çok yönlü özellikler taşımaktadır.
Erzincan kış turizmi için uygun iklim özelliklerine sahiptir. Dağ sporlarının yapılacağı 3.500 metre yüksekliğinde dağlar bulunmaktadır. Erzincan Baraj Gölü ve Tercan Baraj Gölünde su sporları yapılmaktadır. Karasu Nehrinde rafting, Küçük Çakırman Köyünde yamaç paraşütü, Esence Yedi Göllerde doğa yürüyüşü ve dağ bisikleti , kaya tırmanışı, kayak, dağ kampları, şelale buzul tırmanışı,cirit ve camel trophy diğer turizm aktivitelerini oluşturmaktadır.
İlin turizm potansiyelleri çeşitli turizm kullanımları açısından bakıldığında çeşitlilik göstermektedir. Doğal mesire alanları, Girlevik Şelalesi, Bayırbağ-Değirmen önü, Pahnik Çayı ve çevresi Karakaya-Çermik, Ekşisu, Beytahtı,Mecidiye, Tercan ve Erzincan Baraj Gölü çevresi, Kemah Soğuksular gibi mesire alanları doğal güzellikleri oluşturmaktadır.
Tarihi eserlerden Tercan Mama hatun Kervansarayı ve Türbesi, Kemah Kalesi ve Sultan Melik Türbesi, Altıntepe Urartu kalıntısı, Erzincan Kalesi, tarihi hamamlar önem taşımaktadır
Yaylalar
Dumanlı Yaylası, Refahiye ilçe merkezinin hemen üzerinden başlayıp , güneye doğru uzanan bir alan içerisindedir. Çam ormanlarıyla kaplıdır. Doğal güzelliği, temiz havası, bol soğuk su kaynakları, av hayvanları ve kamp imkanları ile yaz ve kış turizmine açıktır. Ayrıca; Esence Yedigöller, Ergan Dağı üzerinde Melenkoç Yaylası, Bayırbağ Çamlık ve Soğanlı Yaylaları bulunmaktadır. Her yıl Esence Dağı ve Yedigöllere dağ tırmanışı yapılmaktadır. Bayırbağ Tekçam yaylasına yürüyüş ve kamp, Yaylabaşı Ardıçlı gölü mevkiinde yürüyüş ve kaya tırmanışı ve tüm izcilik faaliyetleri yapılmaktadır.
Su Kaynakları
Erzincan ili su kaynakları bakımından son derece zengindir. Fırat’ın en önemli iki kolundan biri olan Karasu nehri, Erzincan arazisini diyagonal olarak Kuzey Doğudan Güney Batıya doğru keser ve kuzeydeki Keşiş dağları ile Güneyindeki Munzur Dağlarını bir çizgiyle birbirinden ayırır. İlin doğu ucundaki Tercan vadisinde, Keşiş dağlarından aşağıya akan Çayırlı çayı, Erzincan vadisinde Mercan, Kom, Pahnik, Sürperen ve Çardaklı çayları, Fırat’ın Karasu kolunu besleyen önemli çaylardır.
Erzincan’ da bulunan göller; Çayırlı ilçesi içinde bulunan Yedigöller Aygır gölü, Kemaliye ilçesindeki Kadı gölü ile Munzur gölü, Erzincan Baraj Gölü ve Tercan Baraj gölüdür. İlin su kaynakları, dağ zirveleri ve gölleri açısından bu denli zengin olması rafting su sporları, yamaç paraşütü ve kayak turizmini içine alan zengin bir kış ve dağ turizmi potansiyelinin oluşmasına neden olmaktadır.
Son yılların en çok ilgi gören alternatif doğa sporu olan rafting için değişken fakat her mevsim yeterli debisi ile ve farklı rapitleri ile Fırat nehri en uygun özellikleri taşımaktadır. Nisan ve mayıs aylarında Avrupanın en zor parkurlarından birini oluşturan Fırat, tamamen doğal ortamda tabiatla mücadele zevkini en yüksek düzeyde yaşamayı tercih edenler için eşsiz bir olanak sağlar. 6 ve 10 kişilik raftlar ve tüm emniyet ekipmanı deneyimli rehberler eşliğinde gerçekleştirilen turlar doğa tutkunlarının ilgisini çekmektedir.
Rafting ve kano parkuruna ulaşım kolay olup, Erzurum-Erzincan karayolu üzerindedir. Erzincan İl merkezine 40 km mesafede Fırat nehrinin bir kolu olan Karasu üzerinde, Sansa deresinde rafting sporu yapılmaktadır.
Erzincan havaalanına 10 dakikalık mesafede, Fırat nehri üzerindeki Erzincan Göyne Barajı, Mertekli Gölü ve Tercan Baraj Gölü, bu spor için amatör ve profesyonel standartlarda ideal durgun su ortamlarıdır. Bu sularda olta, ağ (serpme) balık avcılığı yapılmaktadır.
Fauna
Erzincan ili, av kaynakları ve av türü bakımından zengindir. İlin uygun iklim özellikleri ve doğal ortamları alabalık, yaban keçisi, ayı, domuz, porsuk, sansar, su samuru, tavşan, keklik, yaban ördeği gibi av hayvanlarının yaşamasını sağlamaktadır.
Kemah, Kemaliye ve Refahiye ilçelerinde dağ keçisi, porsuk, ayı, vaşak, yaban domuzu, yaban ördeği, ve çulluk; Keşiş ve Munzur sıradağları, Karadağ, Kemah ilçesinin Alp Bucağı, Tercan ve Kemaliye ilçesinin Karasu vadisi çevresinde dağ keçisi, karaca, ayı, porsuk, vaşak; ayrıca ilin her yöresinde de keklik ve tavşan avlanabilmektedir. Karasunun özellikle Kemah ilçesinden, Kemaliye ilçesine kadar olan kesiminde büyük balıklara rastlanmaktadır.
Mağaralar
Kemah ilçesinin Ayranpınar köyünde bulunan buz mağaraları, kışın sıcak, yazın soğuk olma özelliğini taşımakta ve soğuk hava deposu olarak kullanılmaktadır. Mağaranın içinde büyük buz kütleleri ve buzların oluşturduğu sarkıt ve dikitler bulunmaktadır. Buz mağaralarında, ilçe köylerin peynir, yağ gibi gıda maddeleri muhafaza edilmektedir.
Erzincan’da halk tarafından bilinen ve bilimsel kaynaklarda ismi geçen bir çok mağara vardır. Ancak bu irili ufaklı mağaralar hakkında bir araştırma yapılmamıştır. Halk tarafından bilinen birçok mağara hakkında hiçbir bilgi yoktur. Gerek halktan gerekse kaynaklardan ismen bilinen mağaralar; Tercan ilçesinde Üçpınar ve Çadırkaya Mağaraları, Çayırlı ilçesinde Verimli, Çilli göl, Saraycık ve Yazıkaya Mağaraları, Kemah ilçesinde Özdamar, Çamlı yayla, Buz, Boğaziçi, ve Yahşiler Mağaraları, Kemaliye ilçesinde Ala, Üvür, Aslanoba, Tosun, Meryem Ana, Kekikpınar, Deliktaş ve Çat Mağaraları, İliç ilçesinde Bostal ve Bozyayla mağaraları ile merkez ilçede Kılıçkaya mağarasıdır.
İl genelinde tespit edilen mağara 25 adettir. Ancak bu mağaralara ulaşım, dağlık bölgelerde bulunmaları nedeni ile oldukça zordur. Yukarıda adı geçen mağaralar içinde bulundukları köy adları ile bilinmektedir. Bu mağaraların gerekli tespit ve inceleme çalışmaları yapılıp, turizm açısından potansiyel olabilecekler değerlendirilmelidir.
Refahiye ilçesinin Altköy mevkiinde bulunan mağaraya taş merdivenlerle çıkılmaktadır. Mağaranın içinde kesilmiş taşlardan oturma bankları vardır. Mağaranın içinde bulunan izlerin Köroğlunun atının izleri olduğu söylenmektedir.
Çağlayanlar
http://www.erzincan.gov.tr/images/tarihieser/girvelik/girvelikselale.jpg
Girlevik Şelalesi; Erzincan ilinin güneydoğusunda, merkeze yaklaşık 30 km. uzaklıkta bulunan Çağlayan mevkiindedir. Şelale, Çağlayan Beldesine 3 km. uzaklıkta Girlevik köyündedir. Şelale Erzincan’ın en güzel yerlerinden biridir. Doğal güzellikleri, bitki örtüsü, suyu, dinlenme açısından önemli bir mesire yeridir. Şelalenin suyu, Kalecik Köyüne 1 km. uzaklıkta sarp kayalar içinden ve 9 ayrı yerden kaynar, yeşillik bir dere yatağını takip ederek şelaleye ulaşır. Şelalenin yüksekliği 30-40 m. civarında ve 3 kademeli ve yöreye özgü taştan oluşmaktadır. Şelalenin çevresi ağaçlıktır, özellikle yaz aylarında mesire yeri olarak büyük ilgi görmektedir. Kışın şelale suyun donmasıyla oluşan sarkıtlardan buzul tırmanışı, yazın soğuk sularında serinleme imkanı vardır.
Göller
http://www.erzincan.gov.tr/images/tarihieser/otlukbeli/otlukbeligolu.jpg
Otlukbeli Gölü; Otlukbeli ilçe merkezine yaklaşık 5 km. uzaklıkta ve ilçenin kuzeybatısında yer almaktadır. Göl, 150-160 m uzunluğunda, 30-50 m. genişliğinde olup yüzölçümü yaklaşık 6.500 m² civarında küçük bir göldür. Deniz seviyesinden 1855m yükseklikte ve derinliği 15-18 m.’dir. Otlukbeli Gölünün oluşumu bir doğal setleşme sonucudur. Oluşumu açısından yurdumuzda ve belki de yeryüzünde benzerine az rastlanıldığı göz önüne alındığında Otlukbeli Gölünü bir ”Doğal Anıt” olarak nitelendirmek mümkündür. Otlukbeli Gölünün oluşumunu sağlayan set , faylar boyunca yüzeye çıkan maden sularının biriktirdiği bir settir. Set üzerine çıkan su maden suyu niteliğindedir. Yöre halkı şifalı olduğuna inanmaktadır. Göl suları içerisine maden suyu karışmakla beraber dere tarafından beslendiği için tatlıdır.
http://www.erzincan.gov.tr/images/tarihieser/cayirli/aygirgolu.jpg
Aygır Gölü; Keşiş Dağı üzerinde bulunan göl tabiat güzelliği yanı sıra, kırater gölü özelliğine sahip olan piknik ve dinlenme yeridir.
Kadı Gölü; Kemaliye ilçesinde yer alır küçüktür. Göl çeşitli efsanelere de konu olmuştur.
Ayrıca Çayırlı ilçesinde, Yedigöller ve Kemah Beşikli Köyünde Ardos Gölü bulunmaktadır.
Kaplıcalar
http://www.erzincan.gov.tr/images/tarihieser/horhorkaplica/horhorkaplica4.jpg
Erzincan kaplıcası ve doğal jakuzisi; Ekşisu yakınında, şehir merkezine 12 km. uzaklıktadır. 33 derecelik ısıya sahip kaplıca suyu romatizma, cilt, damar sertliği ve kalp rahatsızlığına iyi gelmektedir. Kaplıca, 12 adet kapalı havuzu ile hizmet vermektedir. Ayrıca kaplıcada , doğal jakuzi havuzu vardır.
Kültürel Kaynaklar
Erzincan zengin kültürel kaynaklara sahiptir. Yapılan arkeolojik kazılarda M.Ö.8. yüzyıla ait fildişi ve madeni eşyalara rastlanmıştır. Yörede hüküm süren Hitit, Urartu, Med, Pers, Hellen, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Medeniyetlerinin izlerine rastlamak mümkündür. Altıntepe ören yerinde yapılan bilimsel kazılarda elde edilen tarihi eserler bunun bir kanıtıdır.
Erzincan’da meydana gelen şiddetli depremler ve savaşlar tarihi eserlerin bir çoğunu tahrip etmiştir. Varlıkların günümüze kadar sürdüren tarihi eserlerin birçoğu da harap durumdadır. Erzincan merkezinde ve ilçelerinde bugüne kadar 104 eser tescil edilerek koruma altına alınmıştır. İlde yüzey araştırma çalışmaları devam etmektedir. Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyelerinden Doç. Dr. Alpaslan Ceyhan ve ekibi tarafından ilimizde bir yüzey araştırması çalışması başlatılmıştır. Bu proje kapsamında Erzincan’ ın ve bölgenin tarihine ışık tutacak yeni bulgular elde edilmektedir.
Sit Alanları
İlde bulunan sit alanları, Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğü tarafından tescil edilerek koruma altına alınmıştır. Sit alanları içinde en önemlisi Altıntepe ören yeridir. Altıntepe, Erzincan-Erzurum karayolu üzerinde ve il merkezine 15 km. uzaklıktadır. Altıntepe, Urartu çağının bölgedeki en önemli yerleşim alanıdır. Tapınak, saray, kabul salonu mezarlar, depo binalarıyla arkeolojik değerini hala korumaktadır.
Altıntepe ören yerinde Prof. Dr. Tahsin Özgüç başkanlığında 1959 yılında bilimsel kazı yapılmıştır. Bu kazıda çok değerli eserler bulunmuştur. Bu eserler bugün Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenmektedir.
Erzincanda toplam 26 adet sit alanı tescil edilmiş olup; bunlardan 20 adedi arkeolojik, 1 adedi kentsel, 3 adedi tarihi ve 2 adedi doğal sit alanıdır.
Taşınmaz Kültür Varlıkları
Tarihi yerleşim alanlarındaki mimari anıtlar, Taşınmaz Kültür Varlığı olarak tanımlanmaktadırlar. Çoğu sanat değeri taşıyan ve günümüze kadar ulaşabilen bu yapılar arasında; camiler, kiliseler, surlar, saraylar, hamamlar, hanlar, türbeler, kümbetler, köprüler, çeşmeler, konaklar, evler, kaleler, yer almaktadır. Kemah Kalesi, Mama Hatun Kervan Sarayı ve Türbesi, Sultan Melih Türbesi, Gülabibey Camii en önemlileridir. İlde tescil edilen taşınmaz kültür varlıkları aşağıdaki Tabloda gösterilmiştir.
Tablo:: Taşınmaz Kültür Varlıkları
Askeri Yapılar
Dinsel ve Kültürel Yapılar
İdari Yapılar
Sivil Mimari Örnekleri
Endüstriyel Yapılar
Doğal Anıtlar
Toplam
7
60
9
1
1
2
80
Kaynak:İl Kültür Müdürlüğü
Erzincan’da tescil edilen Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarının merkez ve ilçelere göre isim, bulunduğu yer ve türleri aşağıdaki Tabloda gösterilmiştir.
Tablo: Erzincan’da Bulunan Kültür ve Tabiat Varlıkları.
A-Erzincan Merkez
Sıra No
Adı
Bulunduğu Yer
Türü
1-
Belediye Binası
Dörtyol Mevkii
İdari
2-
Çadırcı Hamamı
Beybağı Mah
Hamam
3-
Şelale
Çağlayan Belediyesi
Doğal Sit
4-
Elma Ağacı Höyüğü
Davarlı Köyü
Höyük
5-
Değirmenli Köy Kilisesi
Dörtler Beldesi
Kilise
6-
Hacı Hafız Türbesi
Eski Erzincan
Türbe
7-
Hava Şehitliği
Eski Erzincan
Şehitlik
8-
Hükümet Konağı
İnönü Mah
İdari
9-
İzzetpaşa Hamamı
59. Top. Tug
Hamam
10-
Kalecik Tepesi
Çatalarmut Köyü
Höyük
11-
Kale Kapısı
Beybağı Mah.
Kale
12-
Nafız Paşa Hamamı
Beybağı Mah.
Hamam
13-
Saztepe Höyüğü
Saztepe Köyü
Höyük
14-
Taşcı Hamamı
Eski Erzincan
Hamam
15-
Terzibaba Türbesi
Eski Erzincan
Türbe
16-
Tren Garı Binası
İstasyon Mah
İdari
17-
3. Ordu Şehitliği
Eski Erzincan
Şehitlik
18-
Yaylabaşı Kilisesi
Yaylabaşı
Kilise
19-
Yaylabaşı Kışla Binası
Yaylabaşı
Kışla
20-
Beybağı M. Kale Yöresi
Eski Erzincan
Sit Alanı
21-
Kızlar Kalesi
Buğdaylı Köyü
Kale
B-Çayırlı İlçesi
Sıra No
Adı
Bulunduğu Yer
Türü
1-
Balıklı Köyü Kilisesi
Balıklı Köyü
Kilise
2-
Cennet pınar Köyü Camii
Cennet pınar Köyü
Camii
3-
Ozanlı Köyü Kalesi
Ozanlı Köyü
Kale
4-
Ozanlı K. Kilisesi
Ozanlı Köyü
Kilise
5-
Hüseyin Taştan Konağı
Yayla kent Köyü
Konak
6-
Tarihi Mezarlık
Başköy
Mezarlık
7-
Başköy Kalesi
Başköy
Kale
8-
Kilise Koyu
Başköy
Arkeolojik Sit
9-
Algız Höyüğü
Balıklıköyü
Arkeolojik Sit
C-İliç İlçesi
Sıra No
Adı
Bulunduğu Yer
Türü
1-
Hükümet Konağı
Kuruçay
İdari
2-
Sabırlı Köyü Camii
Sabırlı Köyü
Camii
3-
Gurik Tepe
Çobanlı köyü
Höyük
D-Üzümlü İlçesi
Sıra No
Adı
Bulunduğu Yer
Türü
1-
Altıntepe
Üzümlü
Ören yeri
2-
Küçüktepe
Üzümlü
Höyük
E-Otlukbeli İlçesi
Sıra No
Adı
Bulunduğu Yer
Türü
1-
Göl ve Çevresi
Küçük Otlukbeli
Doğal Sit
F- Kemah İlçesi
Sıra No
Adı
Bulunduğu Yer
Türü
1-
Acemoğlu Köprüsü
Kemah
Köprü
2-
Alaattin Bey Çeşmesi
Kemah
Çeşme
3-
Aşağı Gedik Camii
Kemah
Camii
4-
Behramşah Türbesi
Kemah
Türbe
5-
Cezaevi Binası
Kemah
İdari
6-
Gülabibey Camii
Kemah
Camii
7-
Gülabibey Hamamı
Kemah
Hamam
8-
Gözcü Baba Türbesi
Kemah
Türbe
9-
Hacı Mehmet Bey Çeşmesi
Kemah
Çeşme
10-
İskender Baba Türbesi
Kemah
Türbe
11-
Kemah Kalesi
Kemah
Kale
12-
Kömür Köy Kilisesi
Kömür Köy
Kilise
13-
Kömür Köy Su Sarnıçları
Kömür Köy
Arkeolojik Sit
14-
Kömür Köy Aşağı Paylar
Kömür Köy
Arkeolojik Sit
15-
Mektepönü Mescidi
Kemah
Mescit
16-
Melik Gazi Türbesi
Kemah
Türbe
17-
Pürhenk Mescidi
Kemah
Mescit
18-
Sancaktar Türbesi
Kemah
Türbe
19-
Tugay Hatun Türbesi
Kemah
Türbe
20-
Yıkık Kümbet
Kemah
Kümbet
21-
Sarıtaş Kalesi
Çamlıyaylaköyü
Kale
G-Kemaliye İlçesi
Sıra No
Adı
Bulunduğu Yer
Türü
1-
Belediye Hamam
Kemaliye
Hamam
2-
Dörtyolağzı Camii
Kemaliye
Camii
3-
Esentepe Kilisesi
Esentepe Köyü
Kilise
4-
Esentepe Camii
Esentepe Köyü
Camii
5-
Esentepe Çeşmesi
Esentepe Köyü
Çeşme
6-
Esentepe Mezarlığı
Esentepe Köyü
Mezarlık
7-
Eski Ortaokul Binası
Kemaliye
Okul
8-
Hıdır Abdal Sultan Türbesi
Ocak Köyü
Türbe
9-
Ocak Köyü Camii
Ocak Köyü
Camii
10-
Orta Cami
Kemaliye
Camii
11-
Taşdibi Camii
Kemaliye
Camii
12-
Tarihi Köprü
Yuva Köyü
Köprü
13-
Ardıç Ağacı
Akçalı Köyü
Ağaç
14-
Selimağa Camii
Başpınar Köyü
Camii
15-
Abbasağa Camii
Armağan Köyü
Camii
16-
Buğdaypınarı Camii
Buğday pınar Köyü
Camii
H-Refahiye İlçesi
Sıra No
Adı
Bulunduğu Yer
Türü
1-
Bahattin Paşa Anıtı
Refahiye
Anıt
2-
Cengerli Kale ve çevresi
Cengerli Köyü
Arkeolojik Sit
3-
Hasanlı Höyüğü
Akarsu Köyü
Höyük
4-
Kadıköy Kilisesi
Kadı Köyü
Kilise
5-
Subay Şehitliği
Refahiye
Şehitlik
6-
Yurtbaşı Köyü Mezarlığı
Yurtbaşı Köyü
Mezarlık
7-
Tombul Tepe
Yurtbaşı Köyü
Arkeolojik Sit
8-
Esat Muhlis Camii
Refahiye
Camii
9-
Cibolar Höyüğü
Kalkancı Köyü
Arkeolojik Sit
10-
Tarihi Mevziler
Sakaltutan Karadağ
Tarihi Sit
11-
Düz Yerleşim Alanı
Alaçatlı Köyü
Arkeolojik Sit
I-Tercan İlçesi
Sıra No
Adı
Bulunduğu Yer
Türü
1-
Çadırkaya Kalesi
Çadırkaya Bel.
Arkeolojik sit
2-
Endüstri Meslek Lisesi
Tercan
İdari
3-
Kötür Köprüsü ve çevresi
Mercan
Arkeolojik sit
4-
Karakol Binası
Mercan
Kale
5-
Mama Hatun Hamamı
Tercan
Hamam
6-
Mama Hatun Kervansarayı
Tercan
Kervansaray
7-
Mama Hatun Türbesi
Tercan
Türbe
8-
17 Şubat Abidesi
Tercan
Şehitlik
9-
Şirinli Kale
Kanarlı Köyü
Kale
10-
Ulu Camii
Tercan
Camii
11-
Üçpınar Kilisesi
Üç pınar köyü
Kilise
12-
Şapel ve Dikili Taşlar
Üç pınar Köyü
Arkeolojik Sit
13-
Fındıklı Mezarlığı
Fındıklı Köyü
Mezarlık
14-
Akpınar Çeşmesi
Fındıklı Köyü
Çeşme
Kaynak:İl Kültür Müdürlüğü
Kültürel Donanım
Müzeler
Erzincan ilinde Kültür Bakanlığına bağlı hizmete açık bir müze yoktur. Yapımı tamamlanan 75.Yıl Kültür Merkezi binası içerisinde müze bölümleri de yer almaktadır. Kapalı müze bölümünde bir takım çalışmalar yapılarak müze hizmete hazır hale getirilmiştir.
Yöreden temin edilen etnografik ve arkeolojik eserler açık hava müze bölümünde teşhir edilmektedir. Müzede görevli uzman personel bulunmayışı, bu alandaki çalışmaları zora sokmaktadır. İl’e ait bazı eserler güvenlik açısından Erzurum Müze Müdürlüğüne teslim edilmiştir. Müze hizmete girdiğinde bu eserler tekrar geri getirilerek sergilenecektir.
Müzenin hizmete açılabilmesi için çalışmalar sürdürülmektedir. Tescil, tespit ve envanter çalışmaları da devam etmektedir.
Kemaliye İlçesi Ocak Köyünde özel bir müze bulunmaktadır. Ali Gürer Özel Müzesi adını taşıyan bu özel müzede 337 eser sergilenmektedir.
Galeri ( Sergi) Salonu
75.Yıl Kültür Merkezi kompleksi içerisinde 140 m² büyüklüğünde bir sergi salonu yer almaktadır. Yine aynı bina içerisinde resim ve heykel atölyeleri de bulunmaktadır. Sergi salonunda zaman zaman kişi, kurum ve kuruluşlar tarafından resim sergisi, fotoğraf sergisi, el sanatları sergileri açılmaktadır.
Halkın plastik sanatlara olan ilgisini artırmak, sanat zevk ve kültürünü geliştirmek için resim kursları, el sanatı kursları açılmaktadır. Güzel Sanatlar Galerisi Müdürlüğünde görevli uzman personel bulunmamaktadır. Amatör olarak çalışma yapan kişiler eserlerini sergilemektedir.
Kültür Merkezi ve Tiyatrolar
75.Yıl Kültür Merkezi binası 1998 yılında tamamlanarak hizmete açılmıştır. Kültür Merkezinin kullanım alanı yaklaşık 11.000 m²’dir. Kültür Merkezi içerisinde 475 koltuk kapasiteli çok amaçlı bir salon, 150 kişilik küçük salon, bale salonu, açık ve kapalı müze bölümleri, sergi salonu, kitap satış mağazası, kütüphane, kurs salonları, atölyeler, misafirhane ve idari odalar bulunmaktadır.
Bazı birimler tam kurulmadığından Kültür Merkezi aktif olarak hizmet verememektedir. Sosyal ve kültürel gelişmeye temel teşkil edecek böyle bir yatırımın aktif olarak kullanılması için çalışmalar sürdürülmektedir.
75. Yıl Kültür Merkezi tiyatro salonu ve yan mekanları yerleşik tiyatro kurulmasına elverişli olarak yapılmıştır. Erzurum ve Sivas illerinde Kültür Bakanlığına bağlı Devlet Tiyatroları bulunduğundan, Erzincan’ da devlet tiyatrosu kurulamamıştır. Devlet tiyatroları turne düzenleyerek hazırladıkları oyunları Erzincan’ da sahnelemektedir. İlde kurulan amatör tiyatro gruplarına gerekli kolaylık gösterilmektedir.
Kültür Merkezi tiyatro salonunun fiziki yapısı, tiyatro grupları tarafından beğenilmektedir. Bu durum daha çok turne düzenlenmesine neden olmaktadır. Tiyatro salonunda, tiyatronun yanı sıra konferanslar, açık oturumlar, konserler, anma ve kutlama günleri de düzenlenmektedir
Sinema: Kültür Merkezi bodrum katında bulunan 150 koltuk kapasiteli salon 1998 yılında sinema salonu olarak işletilmek üzere Kültür Bakanlığının hazırladığı bir protokol ve onay çerçevesinde İI Özel İdare Müdürlüğüne tahsis edilmiş, İl Özel İdare Müdürlüğünde Köylere Hizmet Götürme Birliği vasıtasıyla anılan salonu sinema salonu olarak işletilmek üzere E-TUR Ltd. şirketine vermiştir. E-TUR şirketi söz konusu salonu 1998 yılının Ocak ayından beri sinema-ESİN adı altında işletmektedir.
Erzincan’ın önemli alışveriş merkezlerinden olan ERMERKEZ bünyesinde açılmış bulunan sinema ile Erzincan halkına hizmet vermektedir. Her iki sinemada kültür ve sanat filmleri gösterilmektendir. Bu durum ailelerin büyük ilgisini çekmektedir.
Kütüphaneler :Merkez, ilçe ve beldelerde Kültür Bakanlığına bağlı toplam 16 halk kütüphanesi hizmet vermektedir. Bazı belde ve ilçe halk kütüphanelerindeki personel ihtiyacı yerel yönetimler tarafından karşılanmaktadır.
2001 yılı, yıl sonu itibariyle kütüphanelerdeki kitap ve okuyucu sayısı aşağıya çıkartılmıştır.
Turizm Sektörü ve Turistik İşletmeler
Erzincan tarihi olarak; turizm potansiyeli açısından zengin bir durumda olması gerekirken büyük depremlere maruz kalması nedeniyle tarihi eserlerin çoğu harap olmuş, ayakta kalabilenler ise hasar görmüştür.
Yöresel özellik taşıyan dinlenme ve gezi yerleri bulunmakla birlikte turizm standartlarına uygun sosyal tesisler çok sınırlıdır. Turistik işletmelerin en önemlisi 1988 yılında kış turizmine yönelik olarak işletmeye açılan Yıldırım Akbulut Kayak Tesisleridir.
İlde 2 adet turizm işletme belgeli tesis bulunmaktadır. Bu tesislerin yatak kapasitesi 188’dir. Belediye belgeli tesislerin yatak kapasitesi ise 651’dir.
İlde Turizmin Gelişmesi ve Çeşitlendirilmesi İçin Yapılan Etkinlikler
Turlar: Erzincan ili Türkiye’de turizm güzergahları üzerinde yer almaktadır. İle en yakın geçen tur güzergahı ise Trabzon’dan güneye ve daha sonra doğuya yönelen güzergahtır. Bu güzergah; Karadeniz sahillerinden gelip Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Erzincan, Erzurum buradan da Güneydoğu Anadolu bölgesine devam etmektedir.
Asya ülkelerini Avrupa’ya bağlayan demir yolu ve karayolu Erzincan ilinden geçmektedir. İl ulaşım açısından oldukça elverişli konumdadır. Doğu Anadolu bölge bağlantısını sağlayan E-80 Karayolu ilden geçer. Ülkemizin batı bölümü ile Karadeniz bölgesinin de Doğu Anadolu ile bağlantısı yine Erzincan üzerinden sağlanmaktadır. Erzincan ulaşım açısından kavşak noktası durumundadır.
Erzincan’da bir haftalık tur programı :
Erzurum’a uçak ile inen gruplar, önce Tercan’da orta çağ Türk Dönemine ait Mama Hatun Türbe ve Kervansarayını ziyaret ettikten sonra, Otlukbeli krater gölüne gidecekler, buradan Tercan baraj gölüne geçerek su sporları yapacak ve izleyecekler.
Sansa boğazında hızla akan Fırat’ta rafting, Bayırbağ ve Çakırman çağlayanında yüzme ve ırmaklarda gezinti. Ekşisu kaplıcasındaki doğal jakuzide banyo.
Erzincan baraj gölünde su kayağı, Ergan dağına binek atlarıyla çıkış, gece dağda uyku tulumlarıyla geceleme.
Refahiye Dumanlı ormanlarında gezi, alabalık ziyafeti ve gece ormanda konaklama.
Yamaç paraşütüyle uçuş, Kemah’ta Beşikli Gölünü ziyaret, tarihi yer gezileri, İliç ilçesinde mola .
Kemaliye’de kanyon ve çağlayan gezisi, şehirdeki otantik evlerin ve köylerin gezilmesi, Kırkgöze mesire yerinde yemek,Kemaliye’deki otelde geceleme. Ertesi gün uçakla geri dönüş.
El Sanatları
Ülkemizin bir çok ilinde olduğu gibi Erzincan’ da da bazı el sanatları geleneksel olarak sürdürüle gelmiştir. İhram dokuma, kilim dokuma, dövme bakırcılık gibi geçmişte önemli ekonomik fonksiyonu olan bazı el sanatları ürünleri, günümüzde kitlesel üretime dayanan sanayi ürünlerine yerine bıraktığından, talep azalmış ve üretim durma noktasına gelmiştir. Ancak iyi bir tanıtım ve yapılacak ham madde ve üretim tekniği değişiklikleri ile bu gibi el sanatlarının geliştirilmesi mümkündür.
El sanatı ürünlere olan talep, iyi bir üretim ve pazarlama organizasyonu ile artırılarak Erzincan için önemli bir gelir ve istihdam imkanı sağlanabilir.
Geleneksel olarak yürütülen ve yaygın bir sektör olan el sanatları çeşitlilik göstermektedir. Ülkemizin her bölgesinde olduğu gibi Erzincan’ da da geleneksel olarak sürdürülen şayak, kilim dokumacılığı, ehram dokumacılığı, halı dokumacılığı, dövme bakırcılık, çulhacılık, kalaycılık, kunduracılık, oymacılık, sepetçilik, şal basmacılığı ve bunlar içerisinde önemli yer tutan bakır işlemeciliği el sanatları mevcuttur. Geçmişte önemli ekonomik fonksiyonları olan ancak, tekniğin ilerlemesiyle üretimi daha ucuz ve daha kolay olan kitlesel üretime bıraktığından, üretimi azalan yada kaybolmaya yüz tutmuş büyük ekonomik faaliyetlerdir.
1960’lı yıllarda Erzincan’ da ortaya çıkan bakır işlemeciliği ise sektörel bazda inanılmaz bir gelişme sağlamış, Erzincan, bakır işlemeciliğinde Türkiye’ de merkez haline gelmiş, ancak daha sonra eski parlak dönemini yitirmiştir.
Geleneksel tarzda üretilen çeşitli araç-gereç ve ticari malları içine alan el sanatları, başta bakırcılık olmak üzere, dokumacılık (şayak dokuma, şal basmacılığı, çulhacılık, keçe basma, ehram dokuma, kilim dokuma, halı dokuma), kalaycılık, kunduracılık, demircilik, sepetçilik, oymacılık, iğne oyacılığı gibi çeşitliliği içine alan geniş alanı kapsamaktadır.
Erzincan’da mevcut el sanatları; bakır işlemeciliği, dövme bakırcılık, ehram dokumacılığı, kilim dokumacılığı, iğne-boncuk oyacılığı, Eğin (Kemaliye) halısı dokumacılığıdır.
Bakır İşlemeciliği : Erzincan’da bakır el sanatlarının başlangıcı çok eskiye dayanmaktadır. Dövme bakırcılık çok eski bir meslek olmasına rağmen, bakır işlemeciliğinin başlangıcı 1955-1960 yılları arasıdır. Bu yıllarda Erzincan’da çeyiz eşyaları satan birkaç esnafın dükkan vitrinlerinde bakır hamam tası, sabunluk bulunmakta iken hamam taslarının iyi satıldığı görülünce bunların seri imalatına başlanmıştır. Daha sonraki yıllarda bakırcılığın cazip hale gelmesiyle turistik bakır süs eşyalarının üretimine başlanmıştır.
Çaydanlık, semaver, sürahi, vazo, tepsi, çay-kahve-zemzem takımları vs. süs kulanım eşyaları yapılmakta olup, bakırın boyanması ve işlenmesi ile yurt içi ve yurt dışına pazarlanması sağlanmıştır.
1955-1960 yılları arasında küçük atölyelerde işleme bakırcılığın başlaması ile Erzincan el sanatlarında cazibe merkezi olmuş ve 1970’li yıllarda bakırcılık altın çağını yaşamıştır.
Yüzlerce ailenin geçim kaynağı olan bakırcılık sanatının parlak çağı fazla uzun sürmemiş yok olma durumuna gelmiştir. Ticari yönden parlak dönemi ise 1980-1985 yılları arasındadır. Ancak bu dönemdeki fazla sürüm ve fazla kazanma hırsı bakır işlemeciliğinin sanat değerini en alt seviyeye indirmiştir. Önceleri “Tekli” kalemle işlenen bakır, daha sonra makinelerle işlenmeye başlanmıştır. Bilgisiz kişilerin sektöre girmesiyle bilinçsizce ve sanat değeri olmayan bakır işleri üretilmeye başlanmış ve bundan da bakırcılık sanatı büyük ölçüde talep yetersizliği ile karşılaşmıştır.
Üretimin yüzde 10’u yurt içinde, özellikle Ege ve Akdeniz Bölgeleri’ne, yüzde 90’ı ise yurt dışında A.B.D., İtalya, Finlandiya, Japonya, Almanya, Fransa gibi ülkelere pazarlanıyordu.
Sanat değeri azaldığından önce yurt dışı, daha sonra da yurt içi pazarlar gün geçtikçe zayıfladı. Bu işten gelir sağlayanlar kendi sanatlarına kendileri değer vermeyerek başkalarının değer vermesini beklediler. Bugün bu bilince varan birkaç bakır işletmecisinin sabır ve üstün gayretleriyle Erzincan’ da bakır işlemeciliği azda olsa yapılmaktadır.
Yapılan araştırmalara göre bu gün Erzincan’ da faaliyet gösteren yaklaşık 8-10 mağazada işleme bakır ve turistik bakır eşya satılmaktadır. Bakır işlemeciliğinde çalışan 40-50 civarında işçi bulunmaktadır. Halen tam kapasite ile çalışma imkanı bulunmayan 3 atölyede turistik bakır ürünleri üretilmektedir.
Bakır, Pirinç, Alüminyum ve Gümüş Plaka Kabartma Sanatı : Son yıllarda Erzincan’ da yapılan çalışmalarla rölyef sanatının el sanatları içinde önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. İl Kültür Müdürlüğü tarafından üç dönem, Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nce bir dönem açılan kurslarla Erzincan’ da kabartma (rölyef) sanatında 150 kursiyer yetiştirilmiştir. Bu sanatta yetişen kursiyerler yapmış oldukları duvar tabloları ve ev süs eşyalarını Erzincan’da ve Türkiye çapında pazarlama imkanları bulmuşlardır.
İşlenilen bakır, pirinç, alüminyum ve gümüş plaka gibi hammadde yönünden herhangi bir sorun bulunmamaktadır. Gerekli malzemelerin (gümüş plaka hariç) fazla pahalı olmaması nedeniyle bu sanat genişleme imkanı bulmuş hatta okullarda iş eğitimi derslerinde yapılır hale gelmiştir.
Dövme Bakırcılık : Dövme bakırcılık Erzincan’ da var olan en eski sanatlardandır. Ancak bakıra alternatif olan alüminyum, çelik, emaye, naylon gibi maddelerle yapılan ev ve mutfak eşyalarının piyasaya sunulması nedeniyle bakır eşyaya olan talep azalmıştır. Talebin az olması, pazar imkanının yitirilmesi, sanatı devam ettirecek çırak yetiştirilmemesi gibi nedenlerle geçmişte önemli bir ekonomik potansiyele sahip olan bakırcılık sanatı kaybolmaya yüz tutmuştur.
-Kilimcilik ve Cecim Dokumacılığı : Kilimcilik Erzincan’ da tarihi çok eskilere dayanan bir el sanatıdır. Genellikle Kemah, Refahiye, Kemaliye ilçelerinde dokunduğu görülür. Erzincan genelinde halen kaç tezgah da kilim ve cecim dokunduğu kesin sayılarla tespit edilememekle birlikte Kemah, Refahiye ve köylerinde halen kök boyalı kilim ve cecim dokunduğu bilinmektedir.
Son yıllarda kamu kuruluşlarının girişimleriyle kilimciliğin geliştirilmesi için bir çok girişimlerde bulunulmuş ancak kursiyer bulma açısından zorluklar yaşandığı için başarıya ulaşılamamıştır.
Kız Meslek Lisesi’nde ve Halk Eğitim Merkezi’nde bulunan kilim tezgahlarında ve Geçit Beldesi’nde açılan kursta 100 civarında kursiyer kilim dokumacılığını öğrenmiş ancak bazı ekonomik nedenlerden dolayı bu iş devam ettirilememiştir.
Ehramcılık : Ehram (ihram) Erzincan, Erzurum, Bayburt yörelerine has, kadınların örtünme amacıyla elbise üzerine aldıkları ince yün iplikten el tezgahlarında örülen bir örtüdür ve mahalli bir özellik taşımaktadır.
Ehram yaklaşık 30 sene öncesine kadar Erzincan merkezinde ve ilçelerde yaygın olarak kullanılmakta, buna paralel olarak da mahalle aralarındaki çulhacılarda veya evlerdeki el tezgahlarında bolca dokunmakta idi. Her genç kızın çeyizinde mutlaka en az bir ehram bulunurdu. Bu gelenek halen, Üzümlü, Çayırlı, Otlukbeli, Tercan İlçeleri’nde ve bazı merkez köylerde devam etmektedir.
Bayanların değişen teknolojiye ve çağın giysilerine önem vermesi ve manto, pardösü, şal gibi giysileri tercih etmeleri nedeniyle ehram ve ehramcılık eski önemini yitirmiştir.
Mermer Hediyelik ve Turistik Süs Eşyası :Erzincan’da çıkarılan veya diğer illerden getirtilen mermer blokları, il merkezinde bulunan mermer fabrikasında işlenerek çeşitli ebatlarda ve çeşitli kalınlıklarda plakalar üretilmektedir. Mermer fabrikasının istihdama ve ilin ekonomisine katkı sağladığı bilinmektedir.
Mevcut olan mermer potansiyelinden hediyelik ve turistik süs eşyası üretilerek yeni istihdam alanları kazanmak ve ekonomiye katkı sağlamak mümkündür.
Eğin (Kemaliye) Halısı Üretimi : Tarımsal alanda yaşayan nüfusa ek gelir sağlamak ve onların boş işgücünü değerlendirmek amacıyla Erzincan’da halıcılığa da önem verilmiştir.
1972-1975 yılları arasında Çayırlı ilçesi Bölükova ve Ortaköy, Kemah ilçesi Kerer ve Doğanbeyli köyleri, İliç ilçesi Boyalık, Refahiye ilçesi Pınaryolu köylerinde halıcılık kursları açılmıştır. Bu kurslarda 115 kursiyer yetişmiştir.
Kemaliye İlçesi “Eğin Halısı” adıyla ün yapmış ve ilçede halıcılık köylere kadar yayılmıştır. Yabancı ülke fuarlarında derece alan Eğin Halısı Kemaliye Kaymakamlığı’nın çalışmaları ve Hacı Ali Akın Meslek Yüksek Okulu’nun girişimleriyle ekonomik anlamda yaşatılmaya çalışılmaktadır.
Kemaliye Kaymakamlığı’nın gayretleri ile Kemaliye Apçaağa köyünde 5 adet tezgah kurulmuş olup, Isparta’dan getirilen iplerle bayanlara yönelik eğitim ve öğretim yapılmaktadır.
Hacı Ali Akın Meslek Yüksek Okulu’nda ise; 1. sınıfta 26 öğrenci, 2. sınıfta 28 öğrenci 8 tezgahta halıcılık eğitimi görmektedir.
Şenlikler – Özel Günler
Erzincan’da anılan ve kutlanan kurtuluş günleri, anma günleri, festivaller, mevsimlik bayramlar yerli turizmin gelişmesinde etkili olmaktadır. İlde bu kapsamda yapılan etkinlikler aşağıya çıkarılmıştır. Bu tür etkinliklerin geliştirilmesi faydalı olacaktır.
Kurtuluş Günleri
1-Erzincan’ın Kurtuluşu 13 Şubat
2-Tercan’ın Kurtuluşu 17 Şubat
3-Çayırlı’nın Kurtuluşu 19 Şubat
Anma ve Kutlama Günleri
1-Atatürk’ün Erzincan’a Gelişi -1 Temmuz
2-Şeyh Hasan Babayı Anma Töreni - 1 Eylül
Festival
1-Refahiye Bal Festivali - Eylül’ün ilk Haftası
2-İliç Tulum Peyniri Festivali - Ağustos’un son Haftası
3-Oğlanağa Üzüm Festivali - Eylül’ün Son Haftası
4-Ulalar Doğa Kültür ve Tulum Peyniri Festivali – Temmuzun son Haftası
Şenlikler
1-Kemah Sultan Melik Tarih , Kültür ve Spor Şenlikleri - Temmuzun ilk Haftası
2-Hıdır Abdal Sultan Şenlikleri - Ağustosun son Haftası
3-Kılıçkaya Köyü Kültür ve Dayanışma Şenlikleri - Ağustos’un Son Haftası
4-Otlukbeli Şenlikleri - Ağustos’un İkinci Haftası
5-Kemaliye Eğin Şenlikleri- Ağustos’un son Haftası
6-Munzur Melenkoç Yayla Şenlikleri - Eylül’ün İkinci Haftası
7-Gökkuşağı Kültür-Sanat Etkinlikleri - Mayıs’ın İkinci Haftası
Mevsimlik Bayramlar
1-Nevruz Bayramı - 21 Mart
2-Hıdırellez Kültür Bahar Bayramı 6 Mayıs
3-Ağaç Dikme Bayramı - Nisan’ın İkinci Bayramı Nisan’ın İkinci Haftası
Doğa Sporları
Rafting:Rafting Erzincan’da 1994 yılından itibaren Karasu (Fırat) Nehrinde yapılmaktadır. 1997‘de Munzur Fırat Doğa Sporları Derneğinin kurulması ile aktif olarak zengin malzeme ve rehber kadrosu ile hizmet vermektedir.
15 Mayıs 1999 yılında Turizm Bakanının da katkısıyla yaklaşık 100 kişilik bir sporcu gurubunun katıldığı Erzincan 2000 Rafting Festivali yapılmıştır. Özellikle Mayıs ayında 6’lık ve 5’lik rapitler oldukça fazladır. Yollarüstü-Mutu arasındaki parkurun uzunluğu 40 km.’yi bulur. Mayıs ayından sonra suların azalmasıyla Sansa-Bağlar mevkiinden (Erzincan-Erzurum karayolu 55 km.) Mutu’ya kadar 26 km.’lik bir parkur vardır. Bir tane 5’lik, 3 tane 4’lük, 5 tane 3’lük, 1 tane 2’lik rapit oluşur. Parkurun diğer bir özelliği Erzincan-Erzurum kara ve demir yolunu takip etmesidir. Bu özellik dünyanın hiçbir yerinde yoktur.
Treaking-Dağcılık-Kayak ve Kampçılık: Erzincan coğrafyasının ve ikliminin mükemmelliği bu sporları yapmaya çok müsaittir. ”Erzincan Munzur Fırat Doğa Sporları Derneği“ “Erzincan Dağcılık Kayakçılık ve İhtisas Kulübü” (EDKİK) tecrübeli, eğitimli dağcıları rehberleri ve kayakçıları ile bu sporları aktif olarak yapmaktadır. Yaylabaşı Ardıçlı Göl mevkii ormanlarında treaking ve kaya tırmanışı, Esence, Yedigöller, Refahiye Dumanlı ormanlarında treaking ve kampçılık, Sakaltutan Akbulut Kayak Tesisinde kayak sporu yapılmaktadır.
Su Kayağı: Tercan Baraj Göletinde (Erzincan-Erzurum Karayolu 98 km.) 1998 yılında Türkiye Su Kayağı Şampiyonası yapıldı. 1997 yılında Erzincan Munzur Fırat Doğa Sporları Derneğinin kurulması ile su kayağı etkinlikleri başlamış oldu. 1998 yılında Erzincan Göyne Baraj Göletinde yapılan Türkiye Birinciliğinde Erzincan Munzur Fırat Doğa Sporları Derneği Türkiye Şampiyonu oldu. Bu spor Tercan Baraj Göletinde yapılmakta olup; parkur uzunlukları şöyledir:
Çalmışla parkuru 1.200 m., Tuzla parkuru 3.750 m., Mertekli 1.550 m., Göyne 1.550 m., Kemaliye Keban Barajı parkur uzunluğu 2.500-3.000 m.’dır.
Yamaç Paraşütü: Termiklerin oldukça fazla olması coğrafi şartların mükemmelliği bu spor için Erzincan’ı birinci sıraya oturtmuştur. 1997 yılında başlayan bu spor 1998 de kurulan derneklerle daha hızlı bir gelişme kaydetmiştir. Yaylabaşı Munzur-Ata Doğa ve Hava Sporları Derneği yamaç paraşütü eğitim kursları açmış ve gayet başarılı olmuştur. Halen Yaylabaşı Beldesinde yurt içi ve yurt dışından gelen sporcular hem eğitim almakta hem de bu sporu yapmaktadırlar. Keşiş ve Munzur Dağları 3200-3500m bu sporun yapılmasına avantaj sağlar.
Buz Tırmanışı: Ocak, Şubat ve Mart ayının başlarında Girlevik Şelalesinin donması ile burada bu spor yapılmaktadır.
Kano: Karasu nehri, kano yapmaya elverişli olup nehrin her kesiminde yapılabilir. Munzur-Fırat Doğa Sporları Derneği akarsu kanosu sporunu aktif olarak yapmaktadır. Zorlu apitler Erzincan-Erzurum yolu 55 km.’sinde araç ile takriben 20-25 dakikalık bir yolculuktan sonra ulaşılır. Beytahtı - İliç arası bu spor için çok uygun bir parkurdur.
Camel Trophy: Tierre Del Fuega’da yapılacak olan Camel Trophy Türkiye seçmeleri 26 Mart 1998’de Erzincan’da başladı ve dört gün sürdü. Türkiye’de bu etkinliğin en uygun yeri olarak tespit edilen Erzincan, ulusal medyanın ilgisini çekmiştir.
Kürek: Erzincan Barajı ve Keban Barajı göllerinde kürek sporu yapılmaktadır.
Cirit: Geleneksel bir ata sporumuz olan cirit tescilli olarak ilk kez 1989 yılında başlamıştır. İki adet kulüp bulunmaktadır. Bunlar Erzincan Atlı İhtisas Kulübü ve 13 Şubat İhtisas Kulübüdür, renkleri siyah-kırmızıdır. Kulüblerin kuruluş amacı; Erzincan ve çevresindeki at neslinin ıslahı , binicilik ve geleneksel olarak milli günlerimizde gösteri yapmak yurt içi ve yurt dışı faaliyetlere katılmak ve sağlıklı nesiller yetiştirmektir.
Üç adet nizami ölçülerde kum ve toprak karışımı tribünlü cirit sahası (50 kişilik) mevcuttur. İki tanesi Terzibaba mevkiinde, (Erzincan-Çağlayan yolu üzeri 5 km.) bir adette şehir merkezinde Öğretmenevi üstü Geçit Belediyesi alt kısmında bulunmaktadır.
1996 yılında Doğu gurubu Şampiyonası yapılmış ve Erzincan Atlı İhtisas Spor Kulübü birinci olmuştur. Her yıl ilimizin kurtuluşu 13 Şubat günü Erzurum ve Bayburt ilinden davet edilen takımlarla ikili müsabakalar tertip edilerek cirit sporu canlı tutulmuştur.
1997-1998 yılında Ankara’da yapılan yarışmalarda Erzincan Atlı İhtisas Spor Kulübü üst üste iki kez Türkiye ikincisi olmuştur. Ayrıca kulüpler federasyon faaliyet programı içinde bulunan Ak-Yeniköy, Aydın, Ankara Türkiye Şampiyonası Trabzon, Davutlar,(Aydın), Ilgın(Konya), Yatağan(Denizli), Uşak,Selender (Manisa) Erzurum, Malatya, Bayburt, Söğüt(Bilecik) gibi illerde müsabakalar yapmış üstün başarılar elde etmişlerdir.
Kayak Tesisleri: Akbulut kayak tesisleri Erzincan-Sivas E-80 Devlet Karayolu üzerinde ve Erzincan’a 42 km mesafede olup yolu tamamen asfalttır. Akbulut Kayak Tesislerinde Alp disiplininde kayak yapılmaktadır. Kayak oteli ve tesisleri E-80 karayoluna asfalt yol ile bağlı olup , yollar yaz-kış tamamen açıktır. Otel 60 kişi kapasiteli, 100 kişilik yemek ve toplantı salonu, sporcu odaları, saunası ile her türlü konfora sahiptir. Kış ve dağ sporları ile yayla turizminde gerçek bir turizm merkezidir. Tesis bilhassa kış aylarında çalışmakta olup, kayak kiralaması ve kayak öğretimi yapılmaktadır. Tesisler 30.000 m² alan üzerine inşa edilmiştir. Üst istasyondan başlayan 5 adet pist mevcuttur. Dere içi pisti yüzde 50 meyilli 800 m’lik profesyoneller için, su deposu pisti 1.000 m.’lik, köy yolu pisti 2.000 m.’lik, yamaç sırtı 1.200 m.’lik ve 1.800 m.’lik karşı sırt dediğimiz profesyonel –amatör kayakçılara hitap eden pistler mevcuttur.
Teleski olarak Türkiye’nin en uzun liftlerindendir. Uzunluğu 1.026 m. alt istasyon rakımı 1.927 m. ve üst istasyon rakımı 2.155 m.’dir. Kot farkı 228 m.‘dır. Tesis 110 askı ve 110 kw ‘lık bir güçle çalışmaktadır. Aynı anda 110 kişi taşınmakta olup, saatteki taşıma kapasitesi 1.200 kişidir. Mahallinde kiralamaya müsait 100 takım kayak ski bulunmaktadır. Valilik kupası, Kurtuluş kupası, okulların yarı yıl tatil dönemlerinde il spor merkezi kayak kursu ve il birinciliği yarışmaları yapılmaktadır
TURİZM
http://www.erzincan.gov.tr/images/sosyalspor/buyukerzotel.jpg
Büyük Erzincan Oteli
ERZİNCAN İLİNDEKİ BELEDİYE BELGELİ KONAKLAMA TESİSLERİ
İli
Tesisin Adı
Telefon
Sınıfı
Oda S.
Yat. S
Yan ünite
Adres
Erzincan
Çınar Otel
214 47 83
2
16
43
Kalorifer,market,sıcak su
Çevreyolu Üz.N.126
"
Albayrak
214 31 51
-
12
30
Kalorifer, sıcak su
Çevreyolu Üz.N. 124
"
Berlin Otel
214 61 71
1
25
60
Kalorifer, sıcak su
Halitpaşa C.N 40
"
Beyti Otel
214 47 87
-
13
30
Kalorifer, sıcak su
Çevreyolu Üz.N.136
"
Gülistan
223 60 20
Lüx
31
59
Kalorifer, sıcak su,otopark
Halitpaşa C.N.20
"
Girne Pl.
214 24 28
1
14
30
Kalorifer, sıcak su,otopark
Fevzipaşa C.N 60
"
Karakaya
214 36 72
Lüx
22
43
Kalorifer, sıcak su
Fevzipaşa C.N.40
"
Kervan Pl.
214 13 64
1
20
38
Kalorifer, sıcak su,otopark
Fevzipaşa C 96 SN.1
"
Kılıçlar
223 16 92
1
31
75
Kalorifer, sıcak su
Fevzipaşa CN 45
"
Mete Pl.
214 74 05
1
20
40
Kalorifer, sıcak su
Merk.Crş. 173.S.N.14
"
H.Burcu
223 50 81
1
25
60
Kalorifer, sıcak su
Fevzipaşa C.N.29
"
Hanedan
224 24 04
Lüx
30
60
Kalorifer, sıcak su
Fevzipaşa C.N 34
"
O.Dörtyol
10
20
sıcak su
Kızılay M.1002 S.N.27
İlçeler
Çayırlı
Konak
4
11
Barbaros M.Cumh.M.
Kemaliye
Özden Pl.
22
45
Lokanta
Kemaliye
"
Belediye
8
25
Otopark Meydanı
Refahiye
Kılıç
4
15
Kemah Cad.
"
Belediye O.
11
26
Belediye İşh. Erzincan C
"
İnan
4
13
Sivas Caddesi
"
Terminal
6
20
Yenidoğan Mah.
Tercan
Kervansaray
15
35
Tercan
"
Çalışkan
8
16
Tercan
Ilıç
Belediye
9
18
Lokanta, Kalorifer
A.Paşa M.Han Önü
Kemah
Belediye
14
30
Çarşı Mh.
"
Bahçeli
5
1
Çarşı Mh.
Otlukbeli
Belediye
5
10
Akbulut Meydanı
BAKANLIK BELGELİ KONAKLAMA TESİSLERİ
Büyük Erzincan Oteli (***)
Turizm deneme işletme belgesine haiz olup; 82 oda, 6 suit, 188 yatak, 170 kişilik lokanta, 70 kişilik çok amaçlı salon ve yüzme havuzu bulunmaktadır.
Adres : Erzurum Yolu TEDAŞ karşısı, Erzincan
Belediye Oteli (****)
İller Bankası tarafından 1993 yılında yapımına başlanılmış olup; toplam 675 m2 kapalı alan ve 161 yatak kapasitesi bulunmaktadır.
Proje kapsamında her türlü toplantı, eğlence, yemek ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde lokanta, bar, sauna, Türk hamamı ve toplantı salonları mevcuttur.
Otelin kaba inşaatı tamamlanmış olup; % 65 seviyesinde devam etmektedir. 1999 yılı sonu itibariyle bitirilecektir.
Adres: Ergenekon Bulvarı, Emniyet Müdürlüğü karşısı, Erzincan
Beyrut Tunç Oteli(*)
1998 yılında yatırıma başlanmış olup, 2000 yılında işletmeye açılacaktır. 15 oda, 14 suit, 36 yatak kapasitesine sahiptir. Turizm yatırım belgeli. Yatırım devam etmektedir.
Adres : Fevzipaşa Cad. Erzincan
Yıldızlı Turistik Restorant
Turizm deneme işletme belgesine haiz olan tesis 2.sınıf olup; 120 kişilik lokanta kapasitesindedir. Adres : Erzurum karayolu üzeri 3 km., Erzincan
Polat Turizm Seyahat Acentası
Turizm işletme belgesine haiz olup; uçak rezervasyonlarını yapmaktadır.
Adres : Hükümet cad. No :13 Erzincan
http://www.erzincan.gov.tr/images/sosyalspor/esenteperes.jpg
http://www.erzincan.gov.tr/images/sosyalspor/esenteperes1.jpg
İLÇELERİ:
ÇAYIRLI
http://img201.imageshack.us/img201/9735/ayirlioi7.jpg
Efendim yar için çıktım elimden
Hatırıma düşmüş elim Çayırlı
Nerede bülbül sesi,turna avazi
Nev-baharda açar gülüm Çayırlı,
Etrafıma sıra dağlar çekilir
Eteğinden zemzem sular dökülür
Ovasının mahsulü bol ekilir
Her tarafa gider malın Çayırlı
Kıblesine Morbet dağı yaslanır
Güzelleri al giyinir,süslenir.
Yazın yaylasında celep beslenir
Şimdi kar oldu da belin Çayırlı
Davut Sulari yurdun översin katı
Memleketin hangi tarafı kötü
Ancak yaşayanlar bilir kıymetin
Zümrüt ovaların yolun Çayırlı .
Aşık Davut SULARİ
İLÇENİN GENEL OLARAK TANITILMASI :
Tarihi ve Coğrafi yapısı :
İlçenin ilk yerleşime ne zaman açıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Erzincan ile birlikte zaman zaman çeşitli devletlerin egemenliğine girmiştir. Bir süre Timur’ un yönetiminde kalan bölge Timur’un çekilmesi ile Akkoyunlulara ve 1473’te Otlukbeli Savaşından sonra Osmanlı Devletine geçmiştir. 1916 yılında Rusların, onların çekilmesiyle Ermenilerin elinde kalan ilçe, 20 Şubat 1918 de yeniden Anavatan’ a katılmıştır. 1954 yılının Haziran Ayına kadar Mans adı ile Tercan İlçesine bağlı Bucak iken bu tarihte ilçe olmuştur. Mans adı Ermeni kökenli olduğundan değiştirilerek Çayırlı adı verilmiştir.
İlçe Erzincan ilinin Kuzeydoğusunda yer alır. Yüzölçümü 1480 Km2, Yüksekliği 1520 metredir. Doğusunda Tercan ve Aşkale ilçeleri, batısında Erzincan Merkez İlçesi, Kuzeyinde Bayburt İli ve Otlukbeli İlçesi, Güneyinden Erzincan Merkez ve Tercan İlçesi ile komşudur. Parçalı, engebeli, çıplak bir arazi yapısına sahiptir. Çevresinde Keşiş, (Esence), Sipikor ve Coşan dağları vardır. Balıklı Dorum ve Mans çayları ilçe hududunu çizen Karasu ırmağına dökülür. Çok geniş olamamakla birlikte sulu tarım yapılır. Ovalar ve geniş mer’a ve yaylaları vardır. Kışları çok soğuk ve uzun geçer, Yaz mevsimi kısadır.
Nüfus Durumu :
İlçenin genel nüfusunun 1997 yılı genel nüfus sayımına göre arttığı görülmektedir. 1990 yılında ilçeden batı il ve ilçelere büyük çapta göç olmuştur. 2000’li yıllarda ise az da olsa aşağıdaki grafikten de anlaşılacağı gibi ilçeye geri dönüş vardır. 1990 yılı genel nüfus sayımına göre, ilçe merkezinin nüfusu 7.076, köylerinin ise 14.670 ve köyleri ile birlikte toplam nüfusu 21.746 iken, 1997 yılı genel nüfus sayımında ilçe merkezinin nüfusu 3.940, köylerinin ise 8.499 ve köyleri ile birlikte toplam nüfusu 12.439 olmuş; 2000 yılı genel nüfus sayımı sonuçlarına göre ise merkez ilçe nüfusu 6.547 köylerinin nüfusu 11.854 ve köyleri ile birlikte toplam nüfusu 18.401 olarak tespit edilmiştir.
Nüfusunun tamamı genelde çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. İlçe merkezinde küçük çapta marangozculuk, demircilik ve oto tamirciliği ile uğraşan sanat erbabı bulunmaktadır. İlçe nüfusunun 6 yaştan yukarı olanının % 90’ı okur-yazar durumdadır. 2000 yılı sayımına göre, 18.401 kişiden oluşan nüfusun 8.648’i erkek, 9753’u kadındır. Nüfusun çoğunluğunun ana dili Türkçe’dir. Bir kısım köylerde Türkçe, Farsça ve Kürtçe dillerinin karması olan Zaza’ ca konuşulur.
İdari Durum:
İlçe merkezi Atatürk, Barbaros ve Fatih Mahallesi olmak üzere üç mahalleden oluşmaktadır. 37 köyün bağlı olduğu Merkez bucağı ve ayrıca 17 köyü bulunan Yaylakent Bucağı olmak üzere 54 idari birimden oluşur.
İlçemiz Eskiden Mans Mahallesi adı ile tek mahalleye sahipken1987 yılında ilçe merkezi üç mahalle bölünerek bunlardan,
Atatürk Mahallesi, İlçenin içerisinden geçen Mans Çayının kuzeyi ile Cumhuriyet caddesi diye adlandırılan caddenin doğu kısmında kalan bölümdür. İlçe merkezinin 3/2 sini teşkil eder. Mahallede 1 adet banka, Pancar Bölge Şefliği, İlçe Devlet Hastanesi, İlçe Tarım Müdürlüğü, Emniyet Amirliği, İlçe Jandarma Komutanlığı ve Tarım Kredi Kooperatifi, Çayırlı Lisesi, Ziya Gökalp İlköğretim okulu, Tedaş İşletme Başmühendisliği ve bir adet de cami vardır. İlçemizde meydana gelen 1992 depremi sonrasında mahalleye 94 adet deprem konutu yapılmıştır.
Barbaros Mahallesi, İlçenin içerisinden geçen Mans Çayının güneyinde kalan bölümü teşkil eder. Bu mahalle eski yerleşim yeridir. Mahallede Müftülük binası ile bir adet camii vardır.
Fatih Mahallesi, İlçenin içerisinden geçen Mans çayının kuzeyi ile Cumhuriyet Caddesi diye adlandırılan caddenin batı kısmında kalan bölümdür. Mahallede Hükümet Konağı, Ziraat Bankası, Belediye Hizmet Binası, 29 Ekim İlköğretim Okulu ve Sağlık Meslek Lisesi ve bir adet de cami vardır.
Köylerimiz: İlçeye bağlı 54 adet köy bulunmaktadır. Bu köylerimizden; bir tanesi terör ve bir tanesi de ekonomik nedenlerden olmak üzere iki tanesi boşalmış durumdadır. 12 köyümüze bağlı toplam 19 adet mezramız vardır. İlçeye bağlı köylerin çoğu belli güzergahlar üzerinde derli toplu oluşu, hizmetlerin yürütülmesinde ve ulaşımında kolaylıklar sağlanmaktadır.
Elektriksiz, susuz ya da telefonsuz köy yoktur. Köylerimizin % 40’nın yolu asfalttır. Geriye kalan yollar ise stabilizedir. Toprak köy yolumuz yoktur. Köylerimizde içme suyu sıkıntısı yoktur. Köylerimizden Yaylakent Köyünde 1 Jandarma Karakolu mevcuttur.
Ekonomik Durum :
Tarım sektörü, Çayırlı ilçesinin en önemli sektörüdür. İlçe merkezi ve köylerinde hemen hemen her ailenin az-çok tarım toprağı ve geliri bulunmaktadır. Toprak büyüklükleri ortalama 400 dönüm kadardır. Tarımsal üretimde genel olarak aile emeği bulunmaktadır.
İlçede en fazla Şeker pancarı,buğday,arpa ve fasulye ekimi yapılmaktadır.Çiftçilerin buğday ve arpasını,ilçede Toprak Mahsulleri Ofisi bulunmadığından Tercan ilçesine bağlı Mercan TMO almaktadır.
İlçede önemli potansiyele sahip olan şeker pancarı ise pancar Bölge şefliği faaliyet göstermektedir.2004 yılında 18.801 dekar pancar ekimi yapılmıştır.
İlçemizde başka önemli bir potansiyeli olan fasulye ise serbest piyasada faaliyet göstermektedir.Fasulye ile ilgili bir Kooperatif kurulması gereklidir.2004 yılında 16.000 dekar fasulye ekimi yapılmıştır.
Çiftçilerin desteklemek amacıyla biri merkezde diğerleri ise Yaylakent ve Çaykent köylerinde olmak üzere 3 adet Tarım Kredi Kooperatifi mevcuttur.İlçe merkezinde Esnaf Kefalet Kooperatifi,Esnaf ve Sanatkarlar Odası bulunmaktadır.
İlçemizde 2004 yılında tarım arazilerinin kullanılış şekli aşağıda gösterildiği şekilde olmuştur.
CİNSİ EKİLİŞ(Ha)
Buğday 75,000
Arpa 30,000
Fiğ 1.001
Yonca 4.150
Korunga 1.014
Şeker Pancarı 18,056
Fasulye 22,500
İlçede en fazla Şeker pancarı, buğday, arpa ve fasulye ekimi yapılmaktadır. Çiftçilerin buğday ve arpasını, ilçede Toprak Mahsulleri Ofisi bulunmadığından, Tercan ilçesine bağlı Mercan TMO almaktadır.
İlçede önemli potansiyele sahip olan şeker pancarı ise Pancar Bölge Şefliği faaliyet göstermektedir. 2004 yılında .18.056.hektar pancar ekimi yapılmıştır.
İlçemizde başka önemli bir potansiyeli olan fasulye ise Serbest piyasada faaliyet göstermektedir. Fasulye ile ilgili bir Kooperatif kurulması gereklidir. Çiftçileri desteklemek amacıyla biri merkezde diğerleri ise Yaylakent ve Çaykent köylerinde olmak üzere 3 adet Tarım Kredi Kooperatifi mevcuttur. İlçe merkezinde Esnaf Kefalet Kooperatifi, Esnaf ve Sanatkarlar Odası bulunmaktadır.
Yaklaşık olarak 37.761 hektar merası bulunan ilçemizde, büyük ve küçük baş hayvancılık önemli düzeyde yapılmaktadır.
Madenler
İlçemizde krom, linyit, mangenez,manyezit,kömür ve tuz yatakları bulunmaktadır.bunların bir kısmı özel sektör tarafından işletilmektedir.
Ayrıca Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol buru hattı ilçe sınırları içerisinden geçmekte olup,bu hattın Türkiye kısmımdaki iki pompa istasyonundan birtanesi ilçemizde bulunmaktadır.
Ulaştırma ve Altyapı durumu :
Çayırlı ilçesinin 54 köyü mevcut olup bu köylerden 2 tanesi tamamen boşalmıştır. Mevcut olan köylerimizin tamamında elektrik ve otomatik telefon mevcuttur.
İlçeye bağlı bütün köylerin içme suları mevcut olup bazı köylerimizde şebeke mevcuttur. Bazı köylerimizde ise Kanalizasyon mevcut olup 2001 yılında ise 6 köyümüzde kanalizasyon yapımı çalışmalarına başlanılmıştır. İlçe merkezine içme suyu 15 Kilometre uzaklıktaki Morbet dağı eteklerinden gelmektedir. İçme suyu yeterli olup ufak çapta arızalar haricinde kesinti olmamaktadır.
İlçemize bağlı köylerin dağınık oluşuna rağmen ulaşımda bir sıkıntı yaşanmamaktadır. Kış mevsiminin ağır geçtiği ilçemizde köy yollarımız yılın 12 ayı ulaşıma açıktır. Köylerimizin aynı güzergahlar üzerinde olması nedeniyle yollarının yaklaşık %40’ı asfalt yoldur. 31 Kilometresi Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce ve 45 Kilometresi ise Karayolları Bölge Müdürlüğünce yapılmış olan toplam 76 km. asfalt yolumuz vardır. Asfalt olan köy yollarımızda ufak tefek yamalar mevcut olmasına rağmen ulaşım rahatlıkla sağlanmaktadır.
http://img296.imageshack.us/img296/605/ayirli1ig2.jpg
İLİÇ
http://img405.imageshack.us/img405/5584/ilifm9.jpg
İl merkezine 116 km. uzaklıkta, 1397 km2 yüzölçümü olan ilçenin 2000 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre nüfusu 7.691'dir. Nüfusun 2361'i İlçe merkezinde 5330'u köylerde yaşamaktadır.İlçeye 58 köy ve 23 mezra bağlıdır. Kuruçay adıyla Kemaliye ilçesine bağlı bucak merkezi iken, 1938 yılında demiryolunun İliç'ten geçmesi üzerine Kuruçay kaza merkezi İliç'e taşınarak ilçe yapılmıştır. İliç'in köylerinde çok sayıda tarihi yapı kalıntıları bulunmaktadır.
Refahiye-İliç-Kemaliye hattı ilk çağ ulaşım sisteminin bir parçasıdır. Altıntaş köyünde Romalılara ve daha sonraki dönemlere ait çok sayıda kalıntılar bulunmaktadır. Demir, barit, krom ve asbest bilenen maden rezervleridir.
İlçe ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. İlçede 75.000 adet koyun ve 10.000 adet kıl keçisi olmak üzere toplam 85.000 adet küçükbaş hayvan bulunmaktadır. Koyun sayısı açısından ülkenin önde gelen ilçelerindendir.
İlçedeki hayvan mevcuduna bağlı olarak süt potansiyeli yüksektir. Sütün Erzincan tulum peyniri olarak ünlenen peynir iç piyasada pazarlanmaktadır. Laktasyon döneminde bir kıl keçisinden 90 kg., bir yerli koyundan 80 kg. süt elde edilmektedir. Küçükbaş hayvancılık yerli ırklara dayandığından et verimi, süt verimine oranla biraz daha düşüktür. Et verimi koyunlarda karkas ağırlığı 26 kg., kuzuda 12 kg. ve kıl keçisinde 25 kg.dır. Yılda ortalama 1.260.000 kg. tulum peyniri ve 100.750 kg. salamura peyniri üretilmektedir.
İlçenin ilk yerleşim tarihi bilinmemektedir. Ancak, Erzincan'ın diğer ilçeleriyle aynı tarihi evreleri yaşamış olduğu sanılmaktadır.
Kuruçay adıyla, Kemaliye ilçesine bağlı bir bucak merkezi iken, 1938 yılında demiryolunun İliç'ten geçmesi üzerine, Kuruçay kaza merkezi İliç'e taşınarak İİiç ilçe yapılmıştır.
Ali Cevad, 19. yüzyıl İliç şehrine ilişkin şu bilgileri vermektedir:"Erzurum Vilayeti'nin Erzincan Sancağı'na bağlı ilçe merkezi bir kasabadır. Toprağı çok verimli olduğu için, her çeşit tarım ürünü yetişir. Küçük sanayi alanında, kaba dokumalar, bürümcük benzeri yünden ince şayaklar dokunur. Ayrıca, kapı perdesi ve döşemesi olarak kullanılan bir tür keçe de dokunur."
İliç'in köylerinde çok sayıda höyük ve tarihi yapı kalıntıları bulunmaktadır. Bunların çoğunda bilimsel kazı ve araştırmalar yapılmamıştır. Refahiye-İliç-Kemaliye hattı ilk çağ ulaşım sisteminin bir parçasıdır. Altıntaş köyünde, Romalılara ve daha sonraki dönemlere ait olan çok sayıda kalıntılar bulunmaktadır.
http://img405.imageshack.us/img405/3530/ili1pd5.jpg
KEMAH
Tarihi ve Coğrafi Yapısı :
Eski adı Gamakha olan Kemah; Doğu Anadolu Bölgesinin Yukarı Fırat Bölümünde kendi adını taşıyan bir boğazın güneybatısında yer alan engebeli bir arazide denizden 1053 metre yükseklikte kurulmuş olup, 2354 Km2. dir.
Doğal yapısı gereği savunmaya çok elverişli olduğundan, eski insanlar tarafından ünlü Kemah Kalesi yapılmıştır. Kimler tarafından ve hangi tarihte yapıldığı kesin olarak bilinmemekle beraber, Milattan Önce 205 yıllarında Arzak Kralları tarafından yapıldığı tahmin edilmektedir. Kemah Kalesi Ortaçağda Sasanilerle Doğu Roma İmparatorluğu arasında çekime konusu olmuştur Milattan sonra 638 yıllarında Halife Ömer’in Kumandanlarından İlyas Bin Camn’ın kuvvetleri daha sonra da Halife Ömer’in orduları Bizanslıları buradan çıkararak geçici olarak kaleye sahip olmuşlardır. Müslümanlarda bu bölgeden Hazar Türkleri ve Gürcüler tarafından çıkarılmıştır. Kemah Kalesi 678-679 yıllarında Abbasilerin eline geçmiştir. Bundan sonra Kemah Abbasilerle Bizanslılar arasında elden ele geçmiş, 750-751 yıllarında Bizanslıların hakimiyetine girmiştir. 1071 Malazgirt Savaşından sonra Anadolu kapıları Türklere açılınca Alparslan’ın Kumandanlarından Mengücek tarafından Kemah Türklerin eline geçmiştir. Burada Mengücek Beyliği kalmıştır. İkiyüz yıl ömürlü olan Mengücek Beyliği 1228 yılında Kemah’ı Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’a bırakmak zorunda kalmıştır. 1230 yılında İlhanlılar Kemah’ı Selçuklulardan alarak 14. yüzyıla kadar Kemah’a hakim olmuşlardır. 14. yüzyılın ilk yarısında İlhanlılar’ın zayıf düşmesinden Osmanlı egemenliğinin 16. yüzyılın başlarında kesin olarak yerleşmesine kadar Kemah sık sık el değiştirmiştir. 14. yüzyıl sonlarında Osmanlı Devleti doğuya doğru genişlemeye başlayınca Kemah Burak Oğullarından Mutahharten’in elinde bulunuyordu. 1401 yılında sınırlarını genişleten Yıldırım Beyazit Mutahharten’in Timurdan ayrılarak kendisine bağlanmasını istemiş, fakat bu teklif kabul edilmemiştir.Daha sonra Yıldırım Beyazit Erzincan Beyliğini almış, Mutahharten de teslim olmuştur. Fakat Beylik doğrudan doğruya Osmanlı ülkesine katılmayarak Osmanlı egemenliğini kabul eden Mutahharten Bey yerinde bırakılmış, fakat askeri önemi büyük olan Kemah Kalesi Yıldırım Beyazıt tarafından alınmıştır. Timur Yıldırım Beyazıt üzerine sefere giderken Kemah Kalesini alarak Erzincan Beyine vermiştir. Timur’un Orta Asya Seferinden sonra Kemah Akkoyunluların eline geçmiştir. 1473 yılında Otlukbeli Savaşında Uzun Hasan’ın Yavuz Sultan Selim’e yenilmesi üzerine Kemah Kalesi bir müddet yerli elebaşların elinde kalmıştır. 16. Yüzyılın ilk yarısında Safavilerin eline geçmiştir.19 Mayıs 1515 Cumartesi günü Yavuz Sultan Selim’in Kemah Kalesini fethetmesiyle Kemah Osmanlı Topraklarına katılmıştır. bundan sonra bir daha Türk hakimiyetinden çıkmamıştır.
Ünlü Türk Gezgini Evliya Çelebi 17. yüzyılda yazdığı Seyahatnamesinde Kemah Kalesine önemli bir yer vermiş ve kalenin sağlamlığını dile getirmiştir.
Birinci Dünya Savaşında Ruslar Kemah Boğazına kadar gelmişlerse de bu boğazı geçemeyerek Erzincan’a çekilmek zorunda kalmışlardır. Böylece Kemah Birinci Dünya Savaşında Ruslara karşı savunma hattı olmuştur.
Kemah’ın Kuzeyinde Refahiye, Güneyinde Ovacık, Batısında İliç İlçeleri, Doğusunda ise Erzincan İli ile çevrilidir. İlçenin güneyinde çok sarp ve yalçın kayalardan meydana gelen Munzur Dağları uzanır. Kuzeybatısında Karadağ, Çölen Dağı ve Vank Dağları vardır. Kemah’da coğrafi yapının en belirgin özelliği arazinin engebeli olmasıdır. Geniş ve düz arazi yok denecek kadar azdır. İlçenin en önemli akarsuyu Fırat nehrinin bir kolu olan ve İlçe Merkezinden geçen Karasudur. Bundan başka Karasu’ya karışan bir çok çay varsa da bunların büyük bir kısmının Eylül ayından sonra suları kesilmektedir.
Kemah İlçesinde Kara iklimi hakim sürmektedir. Yazları kurak ve sıcak, kışları ise soğuk ve yağışlıdır. Yıllık ortalama yağış miktarı 11,6 cm. , yıllık ortalama sıcaklık ise 12,3 derecedir. İlçenin tabii bitki örtüsü steptir. İlkbaharda yeşerip yazın sıcakların etkisiyle kuruyan otsu bitkilerdir. Çevredeki dağlar genellikle çıplak ve ağaçsızdır, yer yer meşelikler mevcut olup, İlçenin Refahiye sınırı yakınında bir miktar orman vardır. Çay kenarlarında yer yer kavak ve söğüt ağaçları vardır.
Nüfus Durumu:
İlçe nüfusunda geçen yıllara göre düşüş olduğu görülmüştür. Bu düşüş ekonomik sıkıntıların yarattığı göç yüzünden halen devam etmektedir.
1990 yılı Nüfus Sayımına göre 3535 olan Şehir nüfusu 2000 yılında 2862’e düşmüştür, köyler ise 1990 yılında 10047 iken, 2000 yılında 6442’e düşmüştür. 2000 yılı nüfus sayımına göre ilçe toplam nüfusu 9304 olup, kayıtlı nüfusun % 85’i İlçe dışında, % 15’ı ise İlçe ve köylerde bulunmaktadır. Merkez nüfusunun büyük bir çoğunluğu ticaretle uğraşmakta, köylerimiz nüfusunun tamamı tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.
İdari Durumu:
İlçe Merkezi Karasu ırmağı kenarında kurulmuş olup, etrafı dağlarla çevrilidir. Merkeze bağlı 10 mahalle vardır. Mahalleler dağınık bir alana yerleşmişlerdir. İlçe Köyleri ise İlçeden geçen Karasu ırmağı etrafında ve Munzur dağları eteğinde dağınık bir şekilde bulunmaktadır. İlçenin Merkez Bucağı dahil 5 Bucağı vardır. Merkeze bağlı 18 köy, Alpköy Bucağına bağlı 21 köy, Doğanbeyli Bucağına bağlı 16 köy, Bozoğlak Bucağına bağlı 9 köy ve Oğuz Bucağına bağlı 8 köy olup, toplam 73 köyü vardır.
İlçeye en uzak köy 58 Km. mesafededir. Köyler ortalama 25 haneli ve 88 nüfusludur. Nüfusu 500’ ün üzerinde sadece Mermerli Köyü bulunmaktadır.
İlçenin Merkeze bağlı 2, Doğanbeyli Bucağına bağlı 4, Bozoğlak Bucağına bağlı 8, Alp Bucağına bağlı 7, Oğuz Bucağına bağlı 3 mezra olmak üzere toplam 24 mezrası olup, İlçemiz içerisinde oba yoktur. Mezraların genelinde ikamet eden yoktur.
Sosyal Durumu:
İlçenin evleri genel olarak ahşap olup, halen üzeri toprak olan binalar mevcuttur. Son 15-20 yıldan beri betonarme evlerin yapılmasına başlanılmıştır. Aydınlık odaları ve geniş holleri bulunan evlerin çoğu bahçeli olup, soba ile ısıtılmaktadır. Kamu lojmanları dışında kaloriferli bina yoktur.
İlçede Sosyal yaşantı kısıtlı olup, halkın ihtiyacını karşılayacak Sinema, Tiyatro, ve benzeri yerler yoktur. 1997 yılında çok amaçlı bir Spor Salonu Cevdet Kolak Vakfı tarafından yaptırılmıştır. Halk yazın soğuk sular gibi İlçe Merkezine yakın piknik yerlerinde eğlenmekte, kışın ise keklik, tavşan ve balık avcılığı yaparak boş zamanlarını değerlendirmektedir.
İlçede açık ve gizli işsizlik hissedilir derecede görülmektedir. Köylerde halk tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Tarım arazisinin kıtlığı ve iş sahasının olmayışı İlçe halkını göçe zorlayan en önemli etkendir.
İlçemizde bir Et Kombinası ve bir Süt Fabrikasının yapılmasına Devletçe karar verilmiş, her iki inşaatında bir kısmı tamamlanmış, sonradan inşaatlar durdurulmuştur. Yarım kalan bu binalardan Et Kombinası Kemah Gıda Tarım Sanayi ve Ticaret A.Ş. ne devredilmiştir. Şirket tarafından binaların birisinde Yem Fabrikası faaliyete geçirilmiş ise de şu anda faaliyetine ara vermiştir. Yem fabrikası günlük 480 ton kapasiteli olmasına rağmen, pazarlama ve sermaye yetersizliği nedeni ile 1992 yılında yıllık 1600 ton civarında üretim yapabilmiş, daha sonraki yıllarda üretim kademeli olarak azalmış ve şu anda üretim tamamen durmuştur. Diğer soğuk hava deposu ve buna benzer binalar henüz tamamlanarak faaliyete geçirilmemiş ve boş durmaktadır.
Soğuk hava deposunun faaliyete geçirilmesiyle İlçedeki gerek hayvancılıktan elde edilen ürünler ( Peynir, Yağ vs.) gerekse mevcut meyvecilikten elde edilen ürünler depolanarak daha iyi fiyatlarla değerlendirilmesi mümkün olacaktır. Bununda İlçe ekonomisine katkıda bulunacağı, dolayısıyla mevcut nüfusun korunmasında faydalı olacaktır.
Süt Fabrikası ise Milli Eğitim Bakanlığına devredilmiş, Bakanlıkça Yatılı İmam Hatip Lisesi olarak yapımına başlanmış ve inşaat tamamlanarak eğitim öğretime başlamış, ancak 2000-2001 eğitim öğretim yılında fiilen kapanmıştır. Fakülte veya Meslek Yüksek Okuluna dönüştürülmesi halinde, mevcut binaların değerlendirilmiş olacağı gibi İlçeye sosyal, kültürel ve ekonomik yönden katkıda da bulunacağı düşünülen okul 2003-2004 Eğitim Öğretim yılında depreme dayanıklı olmadığı tespit edilen Yatılı İlköğretim Bölge Okuluna geçici olarak tahsis edilmiştir
Eğitim ve Kültür Durumu::
Çok eski bir ilçe olan Kemah’ta okuma yazma oranı erkeklerde % 98 kadınlarda ise % 94 dür.
İlçe Merkezinde İlkokul ilk defa 1923 -1924 öğretim yılında, köylerde ise 1924 - 1925 Eğitim Öğretim yılında başlanılmıştır.
Bugün merkezde 1, Köylerde ise 10 olmak üzere toplam 11 İlköğretim okulu olup, Köylerde 268, Merkezde 341 öğrencinin eğitim ve öğretim yaptığı bu okullarda toplam 41 öğretmen görev yapmaktadır.
İlçe merkezinde 1985 yılı içerisinde Halk Kütüphanesi açılmıştır.
Okulu olmayan ve öğrenci azlığı nedeniyle okulu kapanan köy ve mezraların öğrencileri eğitim ve öğretimden yoksun bırakılmamış, İlçe merkezinde bulunan Yatılı İlköğretim Bölge Okulunda okumaları temin edilmiştir. Bu okula devam eden yatılı öğrencilerin tüm giderleri devlet tarafından karşılanmaktadır. 520 Öğrenci kapasitesi olan Yatılı İlköğretim Bölge Okulunda 182 öğrenci eğitim ve öğretim yapmaktadır. Okulda 3 idareci, 17 öğretmen, 10 hizmetli görev yapmaktadır.
Kemah İlçesi Merkezinde 1 orta dereceli okul vardır. İlçede ilk defa 1949 - 1950 öğretim yılında ortaokul açılmış, 1976 - 1977 öğretim yılında lisenin de eklenmesiyle bu iki okul Kemah Lisesi adı altında tek bir okul haline getirilmiştir. 2 İdareci ve 8 Öğretmenin görev yaptığı bu okulda, 125 lise öğrencisi eğitim ve öğretime devam etmektedir. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından devredilen 50 öğrenci kapasiteli yurtta 48 öğrenci parasız yatılı olarak eğitim öğretim görmektedir. İmam Hatip Lisesi 1977 - 1978 öğretim yılında açılmıştır. 250 yatılı kapasitesi bulunan okula 1995-1996 öğretim yılı için yatılı öğrenci alımına başlanılmış ise de, öğrenci azlığı nedeniyle 2000-2001 eğitim öğretim yılı başlangıcında Valilikçe kapatılmış, ancak Bakanlıkça resmen kapatılmamıştır. Boş bulunan bu okul Yatılı İlköğretim Bölge Okulunun lojman ve yatakhanelerinin depreme dayanıklı olmadığının tespit edilmesi üzerine geçici olarak Yatılı İlköğretim Bölge Okuluna tahsis edilmiştir.
İlk defa 1974 yılında Halk Eğitim Merkez Müdürlüğünün açılması ile halk eğitim çalışmalarına başlanmıştır. 2004-2005 öğretim yılında İlçe Merkezinde 1 Arıcılık, 2 Silaj yapımı ve gübreleme, 1 Sağlık Bilgisi,1 Kurban Kesimi ElemanıYetiştirme, köylerde ise 2 Arıcılık, 2 Okuma Yazma, kursları açılmış ve 214 kişiye belge verilmiştir. Halen Temel Giyim, Bilgisayar, Makine Nakışı ve Yöresel Halk Oyunları kursları devam etmekte olup, Halk Eğitim Merkez Müdürlüğünde 1 Müdür, 1 Müdür Yardımcısı, 1 Memur ve 1 Hizmetli görev yapmaktadır.
İlçede basımevi, sinema ve tiyatro olmayıp, 2 kitap, gazete ve mecmua satıcısı vardır. Gazete ve mecmualar Pazar günleri dışında İlçeye günlük gelmektedir.
Cevdet Kolak Vakfı tarafından 1997 yılında yaptırılan çok amaçlı Kapalı Spor Salonu hizmete girmiştir. Nizami ölçülerde futbol sahası yapılmış ise de standartlara uygun hale getirilememiştir. Lise ve Bölge Okuluna ait voleybol sahaları bulunmaktadır.
Kemah’ta belli başlı olarak Erzincan’dan - Kemah’tan, Sivingin Ucu, Büyük Cevizin Dibi adlı oyunlar Davul-Zurna eşliğinde 5-6 kişiyle halay şeklinde oynanır. Folkloru geliştirmek amacıyla Halk Eğitim Merkez Müdürlüğünce çalışmalar yapılmıştır.
Ekonomik Durum:
İlçemiz ekonomisi genelde tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Eski zamanlardan yakın zamana kadar yörenin koşullarına uygun olarak Demircilik, Marangozculuk, Yemenicilik, (Küçük Ayakkabıcılık) , Dokuma Tezgahçılığı, Terzilik, Bakırcılık, Kalaycılık, İnşaatçılık, Sobacılık, Değirmencilik (Su Değirmenciliği), El Dokumacılığı, Fırıncılık, Semercilik, Tenekecilik gibi küçük el sanatları İlçe ekonomisine hakim olmuş ise de bu el sanatları tamamen kaybolmuştur.
İlçemizde marangoz ve demirci atölyesi gibi küçük çaplı bir kaç işletme bulunmakta ise de belli başlı sanayi olarak Kemah Gıda Tarım ve Sanayi A.Ş. ne ait yem fabrikası dışında sanayi kolları bulunmamaktadır.
İlçenin doğal yapısı gereği tarıma elverişli arazi miktarı çok azdır. İlçenin 78841 hektarı çayır ve mera, 5110 hektarı ormanlık ve koruluk, 126925 hektarı dağlık ve taşlık olup, 24524 hektarı ise tarım arazisini, teşkil etmektedir. Tarım arazinin İlçenin yüzölçümüne oranı % 10.4 dür. İlçede ekilebilir arazinin 13807 hektarı ekilmemektedir. Tarla ziraatının temelini hububat ziraatı teşkil etmektedir. Ekilebilir alanların % 23 ü buğday, % 9.94 ü arpa, % 10.94’ü yem bitkileri, % 2’si sebze, % 8.12’si bağ bahçe ve % 46’sı nadasa bırakılmaktadır. Tarıma elverişli arazinin 14500 hektarı Sulanabilir arazi olup,5717 hektarı sulanmaktadır. Geriye kalan 10024 hektarı ise kuru tarım arazisidir.
Kullanılan arazilerin miras yoluyla bölünerek küçük parçalar haline gelmesi, Tarım girdilerinin yüksek oluşu, modern tarım alet ve makinelerinin çiftçinin elinde olmaması, yeterince sertifikalı tohum kullanılmaması nedeniyle tarımda istenilen verim alınamamaktadır. Bu sebeple Kaymakamlığımızca biri hububat, diğeri mısır ekiminde kullanılmak üzere iki adet mibzer, biri ot diğeri mısır olmak üzere iki adet silaj makinesi, 400 litrelik pülverizatör ve silaj yapımında kullanılmak üzere bir adet römork alınarak, çiftçilerimizin kullanımına sunulmuştur. İlçede 1984 yılından bu yana Boğaziçi Köyünde, 1993 yılından bu yana da Koçkar Köyünde örtü altı sebzeciliği çalışmalarına başlanılmış olup, 1997 yılında Koçkar ve Boğaziçi Köylerine teşvik amacıyla seracılık malzemeleri verilmiş, 1999 Yılında 18, 2000 yılında ise 15 damla sulamalı seracılık projesi hazırlanmış ve çiftçi ailelerine borçlandırma usulü ile verilmiştir. İlçede seracılığın başarılı olması üzerine yeni proje hazırlanarak teklifte bulunulmuş ve 2003 yılında 10 adet sera daha çiftçilerimize kazandırılmıştır.
İlçede; 470 kültür, 2050 melez, ve 580 yerli olmak üzere 3100 Büyükbaş, 36110 koyun ve 4280 keçi olmak üzere toplam 40390 Küçükbaş hayvan mevcuttur. İnsan gücüne dayalı bir iş kolu olduğundan, genç nüfusun göç etmesinden dolayı bu sektör yeterince gelişememektedir. Şu anda 3 köyümüze 3 adet boğa verilerek sığır ıslah çalışması yapılmasına devam edilmekte olup, ayrıca 1998 yılında suni tohumlama çalışmaları da başlamıştır. Köy hayvancılığını geliştirme projesi sayesinde hayvancılık gelişme gösterecektir. Ayrıca 1999 ve 2000 yıllarında hayvancılığı teşvik amacıyla hazırlanan süt inekçiliği projesi kapsamında 67 aileye damızlık düve verilmiştir. Son yıllarda Terör nedeniyle yaylalara çıkılamadığından hayvancılığın azalmasıyla köylerde arıcılık da bir artış olmuştur. 1997 ve 1999 yılında yapılan teşviklerle bugün 13710 adet arılı kovana ulaşılmıştır. Teknik açıdan verilen kurslarla arıcılar bilinçlendirilmekte olup, 72 çiftçimize bal üretim ruhsatı verilmiştir. Ana arı desteğiyle çiftçilerimizin ana arı ihtiyaç giderlerinin %80’lik kısmı telafi edilmiştir.
İlçemizde Esnaf Kefalet Kooperatifi, Esnaf Sitesi Yapı Kooperatifi ve Tarım Kredi Kooperatifleri mevcut olup, Hakbilir, Doğanbeyli ve Çalgı köyü kooperatiflerine ilaveten Alp-Doğan-Maksutuşağı, Koçkar, Muratboynu Merkez ve Tan köyü kooperatifleri faaliyete başlamıştır. 2004 yılında Alp-Doğan-Maksutuşağı S.S Tarımsal Kalkınma Kooperatifinin 50x200 damızlık inek projesi onaylanmış ve inekler alınmıştır.
İlçemizde 1 T.C. Ziraat Bankası bulunmaktadır. Türkiye Halk Bankası ise 2002 yılı içerisinde kapanmıştır. İlçede fuar,sergi ve panayır açılmamaktadır. Ancak Haziran ayı içerisinde Kemah Sultan Melik Tarih,Kültür ve Spor Şenlikleri düzenlenmektedir
Ulaşım ve Alt Yapı Durumu:
İlçemiz ulusal elektrik sistemine bağlı olup, İlçe merkezi ve köylerimizin 73’ünde elektrik vardır.
Haydarpaşa-Kars demiryolu İlçe merkezinden geçmektedir. İlçemiz Erzincan’a 50 Km.lik bir karayolu ile bağlanmaktadır. Bu yol tamamen asfaltlanmış ise de yoldaki asfaltın bozulan kısımları zaman zaman yenilenmelidir.
Kemah Refahiye’ye 60 Km.lik stabilize yol ile bağlıdır. Bu yol yaz aylarında normal trafiğe açık olup, kış ayalarında ise kar yağışı nedeniyle ulaşıma zaman zaman kapanmaktadır. Bu yolun standart hale getirilmesi için etüt çalışmaları tamamlanmış ve yaklaşık 5 Km. kısmının yapımı tamamlanarak, asfaltlanmıştır. Kemah İliç’e 60 Km.lik asfalt bir yol ile bağlanmıştır.
Arazinin aşırı derecede engebeli ve dağlık olmasına rağmen yaz aylarında tüm köylerle ulaşım sağlanmaktadır. Kışın kar yağışı nedeniyle bazı köylere ulaşım güçlükle sağlanabilmektedir.
PTT Hizmetleri merkezde saat 08.30-17.30 arasında verilmektedir. Telefon tahsilatı, havale kabul ve ödeme, posta çeki kabul ve ödemeleri ile döviz alım işlemleri otomasyon sitemi üzerinden yapılmaya başlanmıştır. Yurt içi ve Yurt dışı APS kabul edilmektedir. Koli kabulünde boyut ve ağırlık limiti kaldırılmış, gönderme ücretlerinde %50 ye varan indirimler başlatılmıştır. Telekom hizmetleri PTT Merkez Müdürlüğünden ayrılmıştır. İlçemizde Merkez, Alp, Kerer, Doğanbeyli, Gediktepe, Mermerli, Cebesoy, Koçkar, Yücebelen, Gülbahçe ve Güllübağ köylerinde toplam 11 adet telefon santrali bulunmakta, 7 köyümüzde haberleşme hizmetleri kablosuz iletişimle sağlanmaktadır.
İlçe merkezinde ve köylerde televizyon yayınları; Yoğurtlu Tepede bulunan R/L istasyonu, Karşıbağ, Kerer , Uluçınar, Cebesoy ve Koçkar köylerindeki aktarıcılar ile normal olarak izlenmektedir.
Köyler:
İlçenin toplam 73 köyü vardır. Köylerimizin tamamına elektrik götürülmüş, 55 köyümüzde içme suyu şebekesi mevcut olup, 18 köyümüzde şebeke yoktur. Şebeke bulunmayan 7 köyün ise içme suyu yoktur veya yetersizdir.
Köylerimizin tamamının yolu bağlanmıştır.11 köyümüzün yolu tamamen asfalt olup, 3 köyümüzün yolu ise kısmen asfaltlanmıştır. Kemah - Eriç grup yolunun Muratboynu yol ayrımına kadar olan kısmı ile Cebesoy, Olukpınar, Çakırlar grup yolunun ise Olukpınar yol ayrımına kadar olan kısmı asfaltlanmıştır. Diğer köylerimizin yolları stabilizedir.
KEMALİYE
İl merkezine 194 km. 1168 km2 yüzölçümü olan ilçenin 2000 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre nüfusu 7.736'dır. Nüfusun 2243'ü İlçe merkezinde 5493'ü köylerde yaşamaktadır. İlçeye 62 köy ve 25 mezra bağlıdır. Keban baraj gölü kıyısında güzel bir vadi içerisinde kurulmuş ilçenin geçmişte Eğin olarak bilinen adı Atatürk'ün adından esinlenerek Kemaliye olarak değiştirilmiştir. İlçe merkezi ve bağlı yerleşim yerleri geleneksel yöre mimarisini ve dokusunu büyük ölçüde korumaktadır. Doğal güzellikleri ve zengin folklor ve el dokuma halıcılığı ile ünlü olan ilçede halı festivali düzenlenmektedir. Özgün mimari özellikteki Kemaliye evleri, karanlık kanyonları, taşyolu projesi, akarsuları, Keban barajı gölü ve doğal güzellikleriyle Kemaliye turizm alanında önemli potansiyele sahiptir.
Taşyolu projesi fikri Osmanlı dönemine kadar uzanmaktadır. Yolun ilk açılma çalışmaları 1949 yılında kazma ve kürek gibi ilkel araçlarla başlatılmış, ancak başarılı olunamamıştır. Her Kemaliye'linin özlemi olan projenin yapımına devlet ve vatandaş işbirliği ile 1993 yılında yeniden başlanmıştır. Proje ile Kemaliye ilçesinin Fırat vadisini izleyerek en kısa yoldan Ankara ve İstanbul'a ulaşımının sağlanması amaçlanmış ve yol 220 km. kısalmıştır. Ayrıca 7 köyün ilçe merkezi ile ulaşımı sağlanmıştır. Taşyolu projesi tamamlanarak Karanlık Kanyon ile Divriği-Kemaliye ve Harput güzergahı turizme açılmıştır.
Kemaliye'nin dünyaca ünlü Eğin halıcılığının yeniden geliştirilmesi amacıyla Hacı Ali Akın Meslek Yüksek Okulunda halıcılık bölümü açılmıştır. Kemaliye Köylere Hizmet Götürme Birliği, Hacı Ali Akın Meslek Yüksek Okulu ve İlçe Halk Eğitim Merkezinin işbirliği ile halıcılığın geliştirilmesi ve turizmin hizmetine sunulması amaçlanmıştır.
Kemaliye evleri dünya kültür mirası listesine alınmıştır. ÇEKÜL Vakfının ilçede bölgeye hizmet vermek üzere bürosu açılmıştır. Kemaliye evlerinin özgün mimarisi korunarak turizmin hizmetine açılması çalışmaları devlet-vatandaş işbirliği ile devam etmektedir.
Kemaliye'ye 40 km. uzaklıkta olan Ocak köyü konuk evleri, hamamları, camileri, kütüphane ve okul gibi sosyal tesislerinin yanı sıra helikopter pisti, düzenli yapılaşması ve bakımlı asfalt yolları ile görülmeye değer bir Anadolu köyüdür. Ocak köyünde bulunan Hızır Abdal Türbesi Selçuklu ve Osmanlı mimari özelliklerini yansıtmakta, kim tarafından hangi tarihte yapıldığı bilinmemektedir. Yaklaşık 700 yıl önce Hıdır Abdal'ın burada kurduğu tekkesinden Türk gücünün çevreye yayılmasında etkili hizmetleri olmuştur.
Kemaliye ilçesinin diğer tarihi yerleri; Endiçi Kalesi, Roma Mezarlığı, Pigan Kalıntıları, Hasgel Kalıntıları, Arsanias Kalıntıları, Topkapı Kalesi, Orta Cami, Kadıgölü ve Ala Mağarası'dır.
İlçenin arazisi tarıma elverişli değildir. Küçükbaş hayvancılıkta kıl keçisi beslenmekte ve arıcılık yapılmaktadır. İlçenin kalkınması turizm sektöründeki gelişmelerle mümkün olacaktır.
İlçenin hangi dönemde kurulduğu bilinmemektedir. Kemaliye yöresi, MS 4. yüzyıldan itibaren Bizans İmparatorluğu'nun topraklan içinde kalmış, 7. yüzyılda Müslüman Araplar'ın akınlarına uğramıştır. Türkler'in Anadolu'ya gelişleri ile Anadolu Selçukluları'nın, İlhanlı Devleti'nin ve Akkoyunluların egemenliği altına girdi. Çelebi Mehmed döneminde Osmanlı Devleti'ne bağlandı. Uzun süre Diyarbekir Eyaleti'nin Arapkir Livası'na bağlı bir kaza merkezi olarak yönetildi. 19. yüzyılda Mamuret ül-Aziz (Elaziz) Vilayeti'nin Harput Merkez Sancağı'na bağlı bir ilçedir. 1926'da Malatya'ya bağlı bir ilçe iken, 1938 yılında Erzincan iline bağlanmıştır. Geçmişte Eğin olarak bilinen ilçenin adı, Mustafa Kemal'in adından esinlenerek Kemaliye'ye çevrilmiştir.
İlçe merkezi ve bağlı diğer yerleşimleri geleneksel yöre mimarisini ve dokusunu büyük ölçüde korumaktadır. Yakın çevresindeki doğal güzellikleri ve zengin folkloruyla büyük bir turizm potansiyeline sahiptir.
Halıcılığı ile ünlü olan ilçede, her yıl halı festivali düzenlenmektedir.
TARİHİ YERLER
Endiçi Kalesi
Aşutka köyü arazisindedir. İlk çağdan günümüze ulaşan yerleşim alanıdır.
Roma Mezarlığı
İlçenin güneyinde, Fırat nehrinin içindeki taşlar üzerindedir
Pigan Kalıntıları
İlçenin kuzeybatısındadır. Roma, Bizans, Selçuklu dönemlerine ait kalıntılar vardır.
Hasgel Kalıntıları
İlçenin doğu kesiminde, Roma döneminden günümüze ulaşan kalıntılardır.
Arsanias Kalıntıları
Kale, toplantı salonu ve kilise önemli yapılardır. Çoğu yıkık durumdadır. Kalıntılar Roma dönemine kadar uzanmaktadır.
Topkapı Kalesi
Dutluca köyü yakınındadır. Son cemaat yeri sonradan eklenmiştir. Minaresi Selçuklu özelliği gösterir. Mescit bölümü orijinal özelliğini korumuştur.
Orta Camii
Kadıgölü'nün kıyısında bulunan Orta Camii'nin, 17. ve 18. yüzyıla ait olduğu sanılmaktadır. Dört ana ayak üzerine oturan kubbe, caminin tüm tabanına hakimdir.
Ayrıca ilçede; 1596 yılında Melik Ahmet Paşa tarafından yaptırılan Kışlacık Köyü Camii, 1305 tarihinde yaptırılan ve halen kullanılan Salihli Köyü Camii, 1641 yılında ilçe merkezinde yapılmış Taşdibi Camii, 1858 tarihinde Padişah Abdülmecid tarafından yaptırılan Yeşilyamaç Köyü Camii ve Başpınar Köyü Camii vardır.
Kadıgölü
Çeşitli efsanelere konu olan bir su kaynağıdır.
Ala Mağarası
İlçenin kuzeydoğusunda bulunan Ala Mağarasının içinde dehliz ve kanallar bulunmaktadır. Girişinde sızıntı olarak akan suyun, ala ve sedef hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir.
Ocak Köyü (Hıdır Sultan Abdal Ocağı)
Çok eski yüzyıllarda, "Şeyhler" olarak bilinen köyün, günümüzdeki adı Ocak'tır. Ancak, köyün kurucusunun maneviyat dünyasına candan bağlı olanlar, bu isim yerine çoğunlukla Hıdır Abdal Sultan Ocağı ismini kullanırlar. Köy, ilçe merkezi Kemaliye'ye 40 km uzaklıktadır.
Konuk evleri, hamamları, camileri, kütüphanesi ve okulu gibi sosyal tesislerinin yanısıra müzesi, helikopter pisti, çeşmeleri, düzenli ve bakımlı yollan ile örnek ve görülmeye değer bir Anadolu köyüdür.
Hıdır AbdalTürbesi
Türbe, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin özelliklerinde yapılmıştır. Yapıya tümüyle taş işçiliği hakimdir. Yapılış tarihi ve kim tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Varlığı dönemin padişah fermanlarıyla tescil edilen, daha sonra 1925 yılında yürürlüğe konan bir yasa uyarınca kapatılan ve 24 yıl sonra yeniden açılan Hıdır Abdal Sultan Türbesi tarihe ışık tutan anıt bir eser olarak halkımızın ziyaretine açıktır.
Anadolu insanının "ermiş", "veli", "evliya" olarak nitelendirdiği kişilerden biri olan Hıdır Abdal, Hacı Bektaş Veli tarafından "Düşkünocağı" göreviyle onurlandırılmış ve onun manevi dünyasından feyz almıştır. Yaklaşık 700 yıl önce burada kurduğu tekkesinden, Türk gücünün çevreye yayılmasında etkili hizmetleri olmuştur.
OTLUKBELİ
Otlukbeli gölü oluşumu ve özellikleri itibariyle doğal anıt olarak nitelendirilmektedir. İlçede geniş meraların olması nedeniyle küçükbaş hayvancılığın yaygınlaştırılması ve ırkının ıslah edilmesi ile arıcılığın geliştirilmesi ve desteklenmesi gerekmektedir.
Daha önceleri Karakulak olarak bilinen, 1473'te Fatih Sultan Mehmed ile Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan arasındaki Otlukbeli Savaşı burada olmuştur. Otlukbeli, 1800'lü yıllarda bucak haline getirilerek, idari yönden Tercan ilçesine bağlı iken, 1954 yılında Çayırlı ilçesine bağlanmıştır. 7 Haziran 1971 yılında Belediye teşkilatı kurulan Karakulak beldesinin ismi 10 Nisan 1973 günü Otlukbeli olarak değiştirilmiştir. Otlukbeli beldesi 9 Mayıs 1990 tarihinde ilçe olmuştur.
Ekonomik bakımdan her türlü tarım ürünlerinin yetiştirildiği ve hayvancılığın büyük önem taşıdığı ilçede, ayrıca zengin manganez madeni rezervleri bulunmakta ve halen özel sektör tarafından işletilmektedir. Nüfusunun %80'i hayvancılık ile uğraşmaktadır.
İlçe merkezinin 6 km kuzeybatısında bulunan göl, traverten seddi (Maden sularının oluşturduğu traverten seddi) gölü olup, oluşumu günümüzde de devam etmektedir. Yüzölçümü 6500 m2 olan gölün derinliği 15-18 m civarındadır.
Otlukbeli gölünün en önemli özelliği, çanağının ve oluşumunun göl türleri içerisinde günümüze kadar bilinenlerin içerisinde dünyada tek tip oluşudur. Göl, bu özelliğinden dolayı, doğal anıt olarak nitelendirilmektedir
REFAHİYE
İl merkezine 71 km. uzaklıkta, 1744 km2 yüzölçümü olan ilçenin 2000 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre nüfusu 15.987'dir. Nüfusun 6034'ü İlçe merkezinde 9954'ü köylerde yaşamaktadır.İlçeye 121 köy ve 73 mezra bağlıdır. Eski adı Gercanis olan ilçenin tarihine ilişkin ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır. Erzincan Mutasarrıfı Şefik Paşa tarafından bolluk anlamına gelen Refahiye adı verilmiştir. İlçenin 10 km. batısında Soğuk göze ve Karaçam mevkileri arasında 2000 m. rakımlı Dumanlı Yaylaları; soğuk su kaynakları, göleti, piknik alanları ve kayak imkanları ile yaz ve kış turizmi açısından gelişmeye elverişli bir ortam oluşturmaktadır. Her yıl Ağustos ayında bal festivali düzenlenmekte olup, yılda yaklaşık 350 ton bal üretimi gerçekleştirilmektedir. Önemli tarım ürünleri çavdar, bakliyat, ceviz, kavun ve karpuzdur. İlçenin en önemli potansiyeli orman alanları olup, toplam ormanlık alan 59.712 ha'dır. Toplam il ormanlık alanlarının %57'sini oluşturmaktadır. Ormanlık alanlar içerisinde sarıçam üretim ormanı 38.938 ha., muhafaza ormanı ise 20.780 ha. dır. Orman sahalarında kuşburnu, kekik gibi ekonomik değeri olan otsu bitkiler ile orman içi su ürünleri alabalık tesisleri bulunmaktadır. İlçede 5 milyon adet/yıl kapasiteli Vali Metin İlyas Aksoy Orman Fidanlığı bulunmakta olup, ihtiyaca göre yıllık 1 milyon adet fidan üretimi gerçekleştirilmektedir.
İlçede 4448 ha. alanda yapılan ağaçlandırma çalışmaları başarılı olmuş, 88 ha. alanda yapılan ağaçlandırma ise başarısız olmuştur. Yıllık ağaçlandırma potansiyeli 450 ha.dır. İlçedeki ormanlık alanlarla kaplı Dumanlı Dağlarında ve Kutlu Tepe Dağlarında günü birlik piknik, yürüyüş, kampçılık, yayla turizmi ve kış sporları yapma imkanları bulunmaktadır.
Erzincan il merkezi ile Refahiye ilçesi arasında E-80 karayolu üzerinde 45 km.de Sakaltutan mevkiinde Yıldırım Akbulut Kayak Tesisleri bulunmaktadır. Kayak tesislerinde her türlü kış sporları yapma, otelinde konaklama imkanları mevcuttur. İlçe de orman sektörüne bağlı yayla turizmi, alabalık üretimi, ekonomik değeri olan otsu bitkilerin üretimi, avcılık, balıkçılık yapılmaktadır.
Eski adı Gercanis olan Refahiye'nin tarihine ilişkin ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır. Erzincan yöresi ile aynı yönetimler altında yaşadığı sanılmaktadır. İlçeye, Erzincan Mutasarrıfı Şefik Paşa tarafından, bolluk anlamına gelen Refahiye adı verilmiştir.
İlçe, batısındaki çam ormanları ve merkezden 10 km mesafede Soğukgöze ve Karaçam mevkileri arasında yer alan, yüksekliği 2000 m olan Dumanlı yaylaları, soğuk su kaynakları, gölekti, piknik alanları ve kayak imkanları ile yaz ve kış turizmi açısından önem taşımaktadır. Her yıl Ağustos ayında bal festivali düzenlenmektedir.
Ekonomisi toprak ve tarım ürünlerine dayanmaktadır. Çavdar, bakliyat, ceviz, kavun ve karpuz bolca yetiştirilir.
TARİHİ YERLER
Kutlutepe Kalıntıları
Cengerli köyü çevresinde bulunmaktadır. Roma ve Bizans dönemlerine ait kalıntılar vardır. Çevrede bulunan önemli yerleşim alanıdır. Tarihte Kemah-Başguvar Dariza üçgeninde, Malatya'ya uzanan yolun kilit noktası özelliğini taşımaktaydı.
Kadıköy Kilisesi
Kadıköy kilisesi, günümüze kadar sağlam olarak gelmiştir. Kesme taştan yapılan kilisenin, giriş kapısı bezemeleriyle dikkat çeker. Kapıdaki atkı taşı üzerinde kabartma olarak işlenmiş haç motifi bulunmaktadır. Kilisenin içinde, duvar resimlerinin izleri mevcuttur. Apsisin önünde, ağaçtan yapılmış ince bir işçiliğe sahip bezemeli pano vardır.
Kutsal Kaya-Roma Antreposu
Kökeni Hititlere kadar uzanmaktadır. Kutsal kayanın kuzey kesiminde bulunan Roma Antreposu üç yuvarlak binadan oluşmaktadır.
Merkez Camii
İlçe merkezinde bulunan Merkez Camii, batılı dönem bezeme özelliklerini göstermekte, avlusunda ise Bahaettin Paşa şehitliği bulunmaktadır.
Köroğlu Mağarası
İlçenin Altköy mevkiinde bulunan mağaraya taş merdivenlerle çıkılmaktadır. Mağaranın içerisinde kesilmiş taşlardan oturma bankları vardır. Mağaranın içinde bulunan izlerin, Köroğlu'nun kır atının izleri olduğu söylenmektedir.
Bal Kaya
Yatan arslan görünümünü andıran kayadaki oluklara, anlar yaz aylarında yuva yapmaktadır. Bu yuvalarda oluşan ballar, oyuklardan aşağıya aktığından, kayaya Bal Kaya adı verilmiştir.
Gölet
Kalkancı köyüne 2 km mesafede bulunan Kalkancı göleti ve Akarsu köyü göleti sulama amaçlı kullanılmakta ve piknik yeri özelliği de taşımaktadır.
Dumanlı Yaylaları
İlçenin batısında, Soğukgöze ve Karaçam mevkiileri arasında yer almaktadır. Denizden yüksekliği 2000 m olan dumanlı yaylaları genelde çam ormanları olmak üzere çayır ve bitkilerle kaplıdır.
Doğal güzelliği, temiz havası, bol soğuksu kaynakları, av hayvanları ve kamp imkanları ile yaz ve kış turizme açıktır.
Refahiye Ormanları
Refahiye ilçesinin çevresinde yer alan çamlık alanlardır. Soğuk sulan ve serin havası ile en güzel mesire yerlerindendir.
TERCAN
İl merkezine 88 km. uzaklıkta, 1592 km2 yüzölçümü olan ilçenin 2000 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre nüfusu 33.643'dür. Nüfusun 11.207'si İlçe merkezinde 22.436'sı köylerde yaşamaktadır.İlçeye 3 Belde, 69 köy ve 116 mezra bağlıdır. Eski bir tarihi olan ilçe, Kanuni Sultan Süleyman zamanında kesin olarak Osmanlı egemenliğine girmiştir. İlçenin Selçuklulara tabi Saltuklular Beyliğinin yöneticisi Mamahatun tarafından 1190 tarihinde kurulduğu tahmin edilmektedir. İlçe uluslararası E-80 karayolu üzerinde Erzurum ve Erzincan illerine aynı uzaklıktadır.
Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. İlçenin güney kesimlerinde hububat ekimi, sulamaya açılmış olan batı ve kuzey kesimlerinde şeker pancarı ekimi yapılmaktadır. Tercan barajı hidroelektrik santrali sol ve sağ sahil sulama kanalları ile 17.000 ha. tarım alanını sulamaktadır. İlçenin Sümer Holding A.Ş. Ayakkabı Fabrikası önemli sanayi kuruluşudur.
Önemli tarihi eserleri arasında; Saltukoğulları hükümdarı Mamahatun Külliyesi ve türbesi, kervansarayı, hamamı ve mescidi, kötür köprüsü, pekeriç kalesi, abrenk (vank) kilisesi, kefrenci tapınağı bulunmaktadır.
İlçede işleme özellikleri olan Tercan taşı ilkel usullerle ocaklardan çıkarılmakta ve kullanılmaktadır. Tercan taşının kış dekorasyon malzemesi olarak inşaat sektöründe kullanılmaktadır.
Eski bir tarihi olan ilçe, Urartular ve Asurlular'ın etki alanı içinde kalmıştır. Tercan, daha sonraları sırasıyla Medlerin, Persler'in, İskender İmparatorluğu'nun, Araks Devleti'nin ve Roma İmparatorluğu'nun egemenliğine girdi. Malazgirt Savaşı'nı izleyen dönemlerde, Mengücek Beyliği'nin yönettiği yöre, sonraları Eretna Beyliği'ne bağlandı. Timurun saldırılarına da uğrayan Tercan, uzun bir süre Akkoyunlular'ın yönetiminde kaldı.
Otlukbeli Savaşı'ndan (1473) sonra Osmanlı İmparatorluğu'na katıldıysa da, Akkoyunlular Tercan'ı, bir süre için geri aldılar. Tercan, Kanuni Sultan Süleyman zamanında kesin olarak Osmanlı egemenliğine girdi.
TARİHİ YERLER VE ESERLER
Çadırkaya bucağında Çadırkaya tepesi, Konarlı köyünde Şirinli kale, Esenevler köyünde Şirinkayalar mağaraları, Üçpınar köyünde Vank kilisesi, yörenin ören yerlerindendir.
Kadın Hükümdar Mama Hatun ve Külliyesi
Saltukoğullan Hükümdarı II.İzzettin Saltuk'un kızı olan Mama Hatun, 1191 yılında Saltukoğullan Beyliği'nin hükümdarı olmuştur. Eyyubiler'in Ahlat'ı kuşattıklattıklaı sırada çevre beyliklerine ait ordularla, Ahlat'a yardıma giden Saltuklu kuvvetlerinin başında bulunmaktaydı.
Hükümdarlığının ilk yıllarındaki durumu açıklık kazanmamış olmakla beraber, yeğenlerine karşı kararlı ve güçlü bir şekilde mücadele ederek 10 yıl hükümdarlığını sürdürmüştür.
Mama Hatun Mısır ve Suriye Meliki El Adil'den kendisine uygun soylu biriyle evlenmesi konusunda istekleri gerçekleşememiş, kadın hükümdar olmanın güçlükleri nedeniyle siyasi yaşamından ayrılmıştır.
Onun daha sonraki yıllarda nasıl yaşayıp, kaç yaşında öldüğü bilinmiyor. Ancak, hayatının son yıllarını Tercan'da geçirmiş olması ve buradaki türbede defnedilmesi ile Tercan, bir süre onun adıyla anılmıştır. Bu soylu kadın hükümdar, Tercan'da Orta Çağ Türk mimarisinin en ilginç ve önemli eseri kervansaray, hamam, mescit ve kendi türbesinden oluşan büyük bir külliye inşa etmiştir.
Mama Hatun Türbesi
Saltuklu dönemine ait olan türbenin, 1192 yılında ölen Saltuklu Erzurum sahibesi Mama Hatun için yaptırılmıştır. Mimarı Ahlatlı Ebul-nema bin Mufad-dalü'l-Ahval'dır. Türbe, dairesel planlı mimari özelliği ile Anadolu türbe mimarisi içindeki tek özgün eser olarak dikkat çeker.
Türbe kapısı üzerinde bulunan 5 kitabenin dördünde kurandan alınan ayet, Hazreti Muhammed ile 4 Halifenin adlan, birinde ise mimarın adı yazılıdır. Ortadaki sivri külahlı kümbet, kimi aynlıkları dışında, genel çizgileriyle Ahlat kümbetlerini andırmaktadır. Sarımsı kesme kireç taşından inşa edilen yapı, iki bölümden oluşur.
Ortadaki kümbet ve çevresinde 2.50 m kalınlığında dairesel duvarla çevrilmiştir. Çevre duvar, içten 11 nişlidir. Bu nişlere Mama Hatun'un yakınlarının sandukaları yerleştirilmiştir. T.Erdoğan Şahin'e göre, Evliya Çelebi'nin gördüğü orijinal süslemeli mermer sandukanın yerine, günümüzde geç dönemlere ait sembolik bir sanduka bulunmaktadır. Ortada yükselen kümbet iki katlıdır. Dıştan 8 dışbükey dilimler, köşelerde ince uzun sütuncelerle son bulmaktadır. 8 köşeli kaide üstünde yükselen kümbetin altında çapraz tonozlu mezar odası vardır. Üst kattaki mescide 7 basamakla çıkılmaktadır. Taçkapı mukarnas dolgu, geometrik motifler, çok dilimli rozetler ve dörtlü düğümlerle bezenmiştir. Bordürlü dikdörtgen niş içindeki mazgal pencereler üzüm salkımı, palmet ve rumi süslemelidir.
Mama Hatun Kervansarayı, Hamamı ve Mescidi
Yapım kitabesi bulunmayan kervansarayın 13. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. T.Erdoğan Şahin; A.Tevhid ve Ravendi'yi kaynak göstererek yapının 13. yüzyılda inşa edildiği görüşündedir.
Türbenin 30 m doğusundadır. Onarımlar nedeniyle özgün biçimini yitirmiştir. Yakın bir geçmişte çevre düzenlemesi ile birlikte restorasyonu yapılmıştır. Ana hatlarıyla Osmanlı kent hanları planındadır. Sarımsı renkte, düzgün kesme kireç taşı ile inşa edilmiştir. Çevre duvarı konik çatılı 16 silindirik yarım kuleyle desteklenmiştir. Doğuda sivri kemerli taçkapı vardır. Girişin sağ ve solunda dikdörtgen planlı mekanlar sıralanır. Ortada üstü açık avlu, kuzey ve güneyinde yük hayvanları için uzun ahırlar ve bir dizi hücre bulunmaktadır. Planı ve mimari özellikleriyle 12. yüzyıl sonunda yapıldığı sanılmaktadır.
Kervansarayın kuzeydoğu köşesinde yer alan Mama Hatun Hamamı, kitabesi olmamakla birlikte kervansarayla aynı zamanda yapıldığı sanılmaktadır. Orijinal özelliklerini oldukça yitirmiştir.
Külliye içerisinde bulunan ve Evliya Çelebi'nin sözünü ettiği mescit, I.Dünya Savaşı'nda yıkılmış, daha sonra yerine bir cami inşa edilmiştir.
Kötür Köprüsü
Tuzla suyuyla, Karasu'nun birleştiği yerdedir. Tümüyle yontma taştan olan yapının, günümüze yalnızca ayaklan kalmıştır.
Pekeriç Kalesi (Çadırkaya)
İlçenin Çadırkaya beldesinde bulunmaktadır. Yaklaşık 100 m yüksekliğinde doğal kayadan oluşmaktadır. Kayaya oyulmuş odalar, merdivenler, sarnıçlar bulunmaktadır. Surlardan günümüze çok azı gelebilmiştir. Kalıntılar buranın çok eski bir yerleşim alanı olduğunu göstermektedir.
Abrenk (Vank) Kilisesi
Üçpınar köyü yakınlarındaki Vank dağının güneydoğusunda, çukurca bir alan içerisindedir.
Giriş kapısının üzerinde 1854 tarihi yazılıdır. Kilise ile birlikte bir şapel ve iki adet dikili taş bulunmaktadır. Bu taşlar, mimarisi ve bezemesiyle dikkat çekici olup, 12. yüzyıldan sonra Selçuklu Beyi Nasurettin dönemiyle tarihlenen kitabeleri taşırlar.
Kefrenci Tapınağı
İlçenin Oğulveren köyündedir. Bezemeleri önem taşımaktadır. Yapı, Pers özelliğine sahiptir.
Oklu Baba
İlçeye 20 km uzaklıkta, Çadırkaya beldesinde bir tepe üzerinde bulunan mezarlık, savaşta ok ile şehit düşen bir ermişe ait olduğu söylenir.
Ağ Baba
İlçeye 15 km uzaklıkta Akyurt köyünde, Ağaçlık ve sulak bir mesire yeridir. Yöre halkı tarafından kutsal sayılan bu yer, ziyaret edilmekte ve kurban kesilmektedir
ÜZÜMLÜ
TARİHİ:
Tzumina-Cimin ve Üzümlü… Asırları bu isim altında yaşamış bir ilçemiz. Erzincan’ın kuzeyindeki dağ zinciri eteğinde, tarihi Altıntepe’nin yakınında oluşu, onun bir çok kültür ve medeniyeti yaşadığına delildir.
Din açısından, paganist devreyi Urartu’dan İran dönemine kadar yaşadı. Takiben ateşgede rahiplerinin kontrolüne girdi. Persler Anahid gibi kültür bölgesindeki gibi Üzümlü’de de tapınma aracı yaptılar. Roma’nın gelişi ile bu defa Latin panteonu hakim olmuştur.
Hırıstiyanlık, çok sonraları, Aziz Grigor (Aydınlatıcı) vasıtası ile yayıldı. Kısa zamanda bir çok vank denilen tapınaklar, hem Üzümlü’de hemde Erzincan’da göz çarpmıştır. Doğuda Theodisiopolis (Erzurum), Tzumina da Aedifis’de görüldüğü gibi, Doğu Roma’nın büyük imparatoru Justinianus adıyla göze çarpmıştır.
Sasani istilalarının yerini VII. yy ortalarında İslam gazaları aldı. Peygamber Hz. Muhammed’in sahabesi veya halifelerin emirleri, Kemah, Erzincan ve Erzurum gazalarında Üzümlü’yü de İslam Devleti topraklarına kattılar. Böylece ilk defa Allah, Hz. Muhammed ve dolayısıyla ezan sesleri Üzümlü sosyal hayatında gördü.
Malazgirt Zaferi ile Üzümlü’nün de kaderi değişti. Alp Arslan ve Melikşah’ın emirlerinden olan Mengücük Gazi, İlk Türk hakimi olarak Üzümlü’de saygı ve itibar görmüştür. Selçuklular, Moğollar, İlhanlılar, Türkmen asıllı beylikler ve nihayet Koyunlular’dan sonra Kara ve Ak Koyunlular da Üzümlü’ye Türkleşme sürecini kazandırdılar. Yıldırım ve Tümerlenk gibi Fatihler ve Üzümlülüler’in yabancısı değildiler. Şah İsmail fırtınasına, Yavuz Sultan Selim 1514’te son verdi. Kanuni Sultan Süleyman gibi Cihan Padişahı İran seferi için Üzümlü’nün Cibice geçidinden geçti.
Üzümlü, Erzincan gibi sürekli depremlerin tehdidinde kaldı. Eski kalıntılarını toprağa gömdü. Bir çok insanı da zarara uğradı.
Osmanlı-Rus harplerinin sonuncusu sayılan I. Dünya harbinde yenik düşülmesi üzerine Ruslar, 1916’da ilk işgal acısını yaşattılar. I. Kafkas Kolordusu’nun fedakar askerlerince 1918’de kara günlere son verildi. Mütareke… kongreler… Büyük kurtarıcı M.Kemal ile, hem Hey’et-i Temsiliye Reisi, hem de 1924’te Reis-i Cumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa olarak tanıştı. Onu topraklarında gördü. 1923’te Cumhuriyet İdaresi. Vilayet Merkezi Erzincan idi.
1924 yılına kadar köy statüsünde yerleşim birimi olarak süregelen Üzümlü bu yıl Nahiye statüsünü kazanmıştır. Ve yine Üzümlü Belediyesi 14 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Belediyeler Kanununun 2. maddesi gereği “Nüfusu 2000 den fazla mahallerde belediye teşkilatı mecburidir.” Hükmüne göre 1930 yılında kurulmuştur.
M.Kemal Atatürk sürekli olarak, demiryolu politikası üzerinde durdu. Nihayet 1938’de modern ulaşım aracı tren-demiryolu Üzümlü güneyinden geçirildi. Aşılmaz Karasu, betonarme ve demir köprülerle aşıldı.
19.06.1987 gün ve 3392 Sayılı Kanunla İlçe yapılan Üzümlü’de 16.09.1988 tarihinde fiilen Kaymakamlık kurularak faaliyete geçmiştir.
Üzümlü, Tzumina ve Cimin isimlerini taşımıştı. İlçe oluşu ile, Kara Üzümü ile sıfatlandırıldı ve “Üzümlü” adını aldı. Ve böylece 2000’li yıllara doğru adım atılmak üzeredir.
Tarımın, ticaretin, kültürün ve eğitimin gelişme göstermekte olduğu Üzümlü’yü artık parlak bir gelecek beklemektedir.
COGRAFİ YAPISI :
Üzümlü İlçesi, Doğu Anadolu Bölgesi’nin Yukarı Fırat Bölümünde, Erzincan İli sınırları içerisinde yer alır, İlçe arazisinin büyük bölümü (%80) Erzincan havzasının kuzeyinde uzanan Esence dağları (3549 m.) sahasinde, küçük bir bölümü (% 20) ise Erzincan ovasında (1200 m.) bulunmaktadır. Üzümlü, kapladığı alan itibariyle Otlukbeli’den (254 km2.) sonra Erzincan’ın ikinci küçük ilçesi olup, yüzölçümü 410 km2. dir.
İlçenin Kuzey sınırı Erzincan Ovası ile Çayırlı ovası arasında su bölümü çizgisi oluşturan dağların zirvelerinden geçirilmiştir. Doğuda Sansa boğazının büyük bir bölümünü sınırları içerisine alan Üzümlü’nün güney sınırı genel olarak Karasu ırmağını takip eder. İlçeyi Erzincan Merkez İlçeden ayıran sınır güneyde Denizdamı köyü ile kuzeyde Esence dağlarının zirvelerinden biri durumundaki Dağınık dağı (3463 m.) arasında çekilen bir hatla belirlenmiş olup, her hangi bir doğal çevre unsuruna dayanmamaktadır.
Üzümlü İlçesi idari bakımdan Kuzeyde Çayırlı, doğuda Tercan, güneydoğuda Pülümür (Tunceli) güneyde ve batıda Erzincan Merkez ilçe ile komşudur.
Erzincan Ovasını batı-doğu doğrultusunda kat eden Uluslar arası E-80 Karayolu Üzümlü İlçesi topraklarından geçtikten sonra Sansa boğazına girer. İlçenin en büyük yerleşim ünitesi durumundaki Üzümlü şehri, E-80 Karayolunun yaklaşık 5 km. kuzeyinde kurulmuş olup, Erzincan İl merkezine uzaklığı 22 km. dir.
Üzümlü İlçesinin suları Karasu (Fırat) nehrinin kolları tarafından (Cimin deresi, Pağnik Çayı, Su deresi ve Değirmen deresi gibi) drene edilmektedir. Aygır gölü dışında doğal oluşumlu gölün bulunmadığı ilçe, kaynaklar ve yer altı suyu potansiyeli bakımından ise nispeten zengin sayılır. Üzümlü ve çevresinde Karasal iklim özellikleri görülmektedir. Ova tabanında stepler, dağlık kesimde ise meşe ağaçlarının ağırlıklı olduğu ormanlar hakim bitki örtüsünü oluşturur.
Üzümlü İlçesi, Ülkemizin depremsellik riski en yüksek yörelerinden biridir. Türkiye’nin Kuzeyini batı-doğu yönünde kat eden Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAF) Suşehri havzasından sonra Erzincan Ovasına girmekte ve ovanın kuzey kenarı boyunca ilerlemek suretiyle Üzümlü’nün güneyindeki tepelik sahaya ulaşmaktadır. Muhtemelen birden fazla kırıktan meydana gelen bu fay, daha sonra güneydoğu istikametinde devam ederek Karlıova’ya (Bingöl) doğru uzanmaktadır. Birinci derece deprem bölgesi içerisinde yer alan Üzümlü İlçesi tarih boyunca Erzincan ile birlikte pek çok deprem yaşamıştır. Son 1000 yıllık yörenin yerleşme tarihi içerisinde 19’u yıkıcı olmak üzere 57 kadar büyük deprem meydana gelmiştir. Özellikle 1939 ve 1992 yıllarında meydana gelen depremler Üzümlü ve çevresindeki beşeri hayatı derinden etkilemiştir.
NÜFUSU :
İlçenin nüfusu 2000 genel nüfus sayımı sonuçlarına göre 49.928 kişidir. Bunun 30.298’i (%61) İlçe merkezinde, geriye kalan 19.630’u (%39) ise kırsal kesimde yaşamaktadırlar.
İlçenin aritmetik nüfus yoğunluğu 121.8 kişi/km2.dir. Bu değer hem Erzincan ilinin (26.6 kişi km2.), hem de Türkiye ortalamasının (88 kişi/km2) oldukça üzerindedir. Bu durum İlçenin yüzölçümü (410 km2) ile nüfus miktarı arasındaki dengesizlikten kaynaklanmıştır. Nitekim Üzümlü, alan bakımından Erzincan’ın ikinci küçük ilçesi olmasına karşın, nüfus bakımından Merkez ilçeden sonra en kalabalık ilçesidir.
Üzümlü İlçesinin nüfusu 1935-2000 yılları arasında sürekli olarak artış göstermiştir. Nitekim ilçede 1935 yılı itibariyle 11.930 kişi yaşadığı halde, aradan geçen 65 yıllık sürede bu nüfus miktarı %318,5 oranında artarak 49.928 kişiye çıkmıştır. Buna göre yıllık nüfus artış hızı % 049 civarında olup Türkiye ortalamasının üzerindedir.
İDARİ DURUMU:
3392 Sayılı Kanunla İlçe olan Üzümlü’de merkez teşkilatının tüm birimleri oluşturulmuştur. İlçe merkezi ile Bayırbağ, Karakaya ve Altınbaşak Beldeleri olmak üzere 4 Belediye teşkilatı vardır. Günümüz itibariyle ilçenin 23 köyü ve bu köylere bağlı 29 mezra olmak üzere merkez dışında 55 yerleşim birimi mevcuttur.
İlçede bucak teşkilatı yoktur. Yerleşim yerleri olan köylerin çoğu dağlık bölgededir. Az bir kısmı ovada toplanmıştır. İlçeye en yakın köy 7 km. mesafede bulunan Çadırtepe ve en uzak köy 56 km mesafede bulunan Esenyurt köyümüzdür.
Ekonomik yönden yeterli düzeyde bulunmayan İlçe halkı kamu yatırımlarına gerekli işgücü ve maddi yardımda bulunamamaktadır. Halkın gelir seviyesinin düşüklüğü yanında sosyal ve eğitim seviyesinin de genel olarak düşüş oluşu nedeniyle halk katkısı umulan seviyede değildir. Ancak vatandaşların Devlete bağlılıkları en üst seviyede olduğu görülmektedir.
SOSYAL DURUMU:
Arkeolojik bulgular Üzümlü ve çevresinde yerleşme tarihinin M.Ö. 3000 yılına kadar uzandığını göstermektedir. Yöre Huriler ile başlayıp Türkiye Cumhuriyetine kadar devam eden tarihi süreçte 19 ayrı devlet ve medeniyete ev sahipliği yapmıştır.
Üzümlü’de şehirsel fonksiyonlar henüz yeterince gelişmemiştir. Bunda Erzincan şehrine yakın olmanın payı büyüktür. Nitekim ilçeye bağlı köyler yanında Üzümlü’lülerin kendisi dahi şehirsel hizmetlerin önemli bir bölümünü Erzincan’dan karşılamaktadırlar. Yerleşmenin konum ve yol bağlantıları bakımından kendine bağlı köylere sapa düşmesi, gelişmeyi ve şehirleşmeyi güçleştiren önemli faktörlerdendir.
Esasen Cimin deresi etrafında kümelenmiş olan yerleşmenin asıl merkezi (Çay, Babacan ve Oruçlu Mahallelerinin kesişim bölgesi) bitişik düzen konutlardan oluşmuş büyük bir kasaba görünümündedir. Ticari işyerleri ve kamu hizmet binaları bu kesimin ortasında yer almaktadır. Son yıllarda açılan yollar ve inşa edilen yeni konutlarla geleneksel mimarinin izlerini taşıyan bu eski doku formu nisbeten değişmeye başlamıştır. Üzümlü’yü E-80 karayoluna bağlayan yaklaşık 5 km. uzunluğundaki ana aksın her iki yanında gelişen yeni ikametgah alanları tam bir şehir görümünündedir.
Birinci derece deprem bölgesi olması nedeniyle İlçe merkezinde son zamanlarda yapılan konutlar teknik şartlara uygun olarak yapılmaya başlanmıştır. Bunun yanında ilçede konut sıkıntısı da yaşanmaktadır.
Köylerde köy odası, kahve ve bakkal gibi toplumun sosyal yaşantısını etkileyen faktörler ovada bulunan 5-6 köyün dışındaki köylerde bulunmamaktadır.
Sosyal yaşantıyı ekonomik uğraşılarımız olan tarım ve hayvancılık yönlendirmektedir. İlçede elektrik ve telefonsuz olan köyümüz yoktur. İlçe merkezinde su problemi yaşanmamaktadır. Köylerde yeterli içme suyu mevcut ise de çetin kış şartları nedeniyle sürekli tahribat olmaktadır.
EKONOMİK DURUM
Üzümlü İlçesi temel ekonomik faaliyetleri tarım ve hayvancılıktır. Atölye tipi küçük imalathaneler dışında sanayi tesisinin olmadığı ilçede kayda değer bir maden işletmesinde yoktur. Sansa boğazı çevresinde yoğunlaşan ve büyük bir bölümünü meşe ağırlıklı bozuk baltalıkların oluşturduğu ormanlar ise çevre köylerin kışlık yakacak ihtiyaçlarını karşılamanın dışında fazla bir ekonomik anlam taşımaz. Yerleşim birimlerinin Erzincan İl merkezine yakın olmalarından dolayı, yörede sebze komisyonculuğu ve küçük çaplı alım satım işleri dışında ticaret pek fazla gelişmemiştir.
TARIM
İlçe yüzölçümünün 162 km2 kadarını (%39,3) tarım arazileri oluşturmaktadır. Bu tarım arazilerinin yarıdan fazlasında (% 56,2) kuru tarım tekniği uygulanmaktadır. Kuşkusuz bu durum verimi azaltmakta ve yetiştirilen ürün çeşidini tahıllar gibi ekonomik değeri nisbeten düşük olan ürünler ile sınırlandırmaktadır.
HAYVANCILIK
Hayvancılık alanında büyük ve küçükbaş hayvanlar yetiştirilmekte olup küçükbaş hayvanlar için Yayla, Büyükbaş hayvanlar için mera sınırlı olduğundan ileri seviyede değildir.
BÜYÜKBAŞ HAYVAN :
KÜLTÜR 1400
MELEZ 2560
YERLİ 1540
TOPLAM 5500
KÜÇÜKBAŞ HAYVAN :
KOYUN 19100
KEÇİ 500
TOPLAM 19600
KÜMES HAYVANLARI:
TAVUK 30000
HİNDİ 2000
ÖRDEK 400
KAZ 200
ARI KOVAN SAYISI : 2850
YAPAĞI ÜRÜNLER :
SÜT ÜRETİMİ (TON) 10500
ET ÜRETİMİ 475
YUMURTA 800000
BAL (TON) 58
YAPAĞI/ KIL 19
KÖYLER
İlçemize bağlı 23 köy ve 29 mezra bulunmaktadır. Köylerimizin hepsinin içme suyu bulunmakla beraber ağır geçen kış şartlarından ötürü içme suyu şebekelerinde zaman zaman hasarlar görülmektedir. Ulaşılamayan köyümüz mevcut değildir. Yol yapım ve genişletme çalışmaları yıllık plan ve programlar dahilinde devam etmektedir.
Köylerin çoğunluğu Esence dağları sahasında yer almaktadır. Dağlık sahadaki köylerin büyük bir bölümü heyelan ve sel gibi doğal afetlere açık vadi içlerinde ve akarsu ağızlarında yer almaktadır.
İlçe merkezi ve belediye örgütlü yerler dışında kalan 23 köyden toplam 3025 kişi yaşamaktadır. Ortalama köy nüfusu 131 kişi olup, yaşanan göçler sonucunda 16 köyün nüfusu 100 kişinin altına düşmüştür. Kuşkusuz bu durum yöre köylerine götürülen kamu hizmetlerinin verimliliğini azaltmaktadır.
ULAŞTIRMA VE ALTYAPI DURUMU
İlçe merkezinin ve köylerinin telefon ve yol bağlantıları mevcuttur. Yine köylerimizin hepsinde elektrik bulunmaktadır. İlçemizin Erzincan ve diğer bölgelerle ulaşımı ilçeye üç kilometre uzaklıktaki E-80 karayolu ve Altınbaşak demiryolu istasyonu ile sağlanmaktadır. Beldelerimizle yol bağlantısı asfalttır. Ova köylerimizle yol bağlantısı asfalt olup, dağ köyleri ile bağlantı ise genelde stabilize durumdadır.
Çok yakın olan Çadırtepe, Geyikli, Bayırbağ ve Karakaya Beldeleri ile İlçe merkezi arasında bağlantı yoluna ihtiyaç duyulmaktadır. Yine bazı dağ köyleri yol iyileştirme çalışmaları yıllık programlar dahilinde devam etmektedir.
İlçe merkezinin büyük kısmında kanalizasyon şebekesi mevcut olup, belde ve köylerimizde çalışmalar devam etmektedir. Yine Su şebekesi merkez ilçede ve beldelerde mevcut olup, köylerde şebeke yapım çalışmaları sürdürülmektedir. Köylerimizin hepsinde içmesuyu mevcut olup ağır kış şartlarına zaman zaman yenik düşmektedirler.
0 yorum: